Ekşi Duyuru

Benim tanıdığım var, Ege tatil kasabasında denize sıfır harika bir villada yaşıyor ama her gün sarhoş olana kadar içiyor. 71 yaşında. Son 5 yıldır böyle.

Genclik yillarini Fransa'da gecirmis, su an Tr'de yasayan bir mimar tandigim var. Sabah'tan aksama kadar iciyor.

50 yaşından sonra alkole ve hatta uyuşturucuya düşen de var. olur neden olmasın yaşı yok bu işin. 70inde de olur.

Evet böyle bir tanıdığım var. 40 yaşından sonra başlamış içmeye 55 yaşında bir alkolik şu an.

kendine ait suni bir dünya kuracaksın, toplumdan, toplumun dertlerinden, toplumun adaletinden, toplumun farkındalığından, toplumun insanlarından kendini soyutlayacaksın. bir anlamda hayata karşı "salla başı al maaşı" takılacaksın.

Kendine meziyet edin. Yoksa diğerlerinden bir farkın olmaz.

Meziyet bulacaksiniz; Dil bilmenin yaninda, hemsirelik okuyacaksiniz, zanaat bileceksiniz, Tir kullanacaksiniz... Sorun cozen bir is yapmaniz gerekiyor.

Artik Bati uyandi gocmenlik politikalari degisiyor. "Ise yaramayani almiyoruz." temelli politikalar uygulanmaya basladi bile.

Bazi kestirme yollar var.Kestirme yol derken bazi birkac haftalik %100 is bulduran egitimler var. Gecmiste burda birkac kisiye yardimci oldum. Artik ugrasmak istemedigim icin detay vermek istemiyorum. Biraz arastirirsaniz ilgi alaniniza gore bir seyler bulabilirsiniz.

Haritada Avrupa'dan saga dogru gidildikce, yolsuzluk, yalan soyleme, gorgusuzluk artiyor. Aksini iddaa eden bu savi kanitlamis olur :)

Hocam Yiğit Özgür'ün çok güzel bi karikatürü var konuyla ilgili :)

kimsenin umrunda olmadığınızı fark ederek başlayabilirsiniz sanırım.

yanlış anlamayın ben de bu ülkede mutsuz olan bir gencim ama özellikle son birkaç yıldır bu trendden gerçekten sıkıldım. millet market videosu izleyerek kafayı yedi.

kaçabiliyorsanız kaçıp gidin abi. yoksa da kendinize görece izole, güzel bir dünya kurmaya çalışın.

bu dünya 20 yıldır yok. binlerce senedir tüm halklar ne eziyetler, ne problemler gördü. her şey tıkırındayken bir gün düşman saldırısıyla yok olan milyonlarca aile oldu.

kimse bize borçlu değil, kimsenin de umrunda değiliz.

sosyal medyanın pompaladığı bu "daha iyisini hak ediyorsun" saçmalığından sıyrılırsak mental olarak daha iyi bir noktaya geleceğimizi düşünüyorum.

Bugün benzer hisleri iliklerime kadar hissettiğim bir gündü.
Devlet hastanesine gittim insanlar asansöre binmek için itip kaktı birbirini, otoparkta herkes kafasına göre bir yer bulup arabasını koyduğu için oto mezarlığı gibiydi çıkışı bulamadık. Doktor, başka doktorun hastasını ona verdiler diye söylenip sekreteri azarladı, hemşireler işlemden kaçmak için topu birbirilerine attı en son carladığım için bir tanesi yapmak zorunda kaldı.
Kontrol muayenesi için bekliyorken uzun yıllar önce kapı komşumuz olan bir teyze konuşmak istemediğim halde bunu sesli belirtmeme rağmen benimle konuşmaya çalıştı ve annemin ölümünden bahsedip bize çok üzüldüğünü falan söyledi klasik türk insanı draması. Niye böyleler bilmiyorum ama bir kesim ısrarla size geçmiş kayıplarınızı acılarınızı hatırlatıp üzüldüğünü alenen söylüyor. bunu yapanların çoğu yaşlı ama bu çabaları midemi bulandırıyor.

Bunlar bir gün içinde olanlar. Buna çocuğum olsa olacakları katınca kafayı yiyecek gibi oluyorum.
Buram buram ortadoğu. ama gitmek de uzak ihtimal. Çok izole bir hayat planlamamız lazım şimdiden nerede mümkünse orada. Gitmenin zamanı yok her an gidecek gibi hazırlanmak ve meziyet kazanmak gerekiyor. Em önemlisi dil. Mümkünse ingilizce dışında ikinci bir öğrenmek gibi gibi.

Neden mutlu değilsiniz? Biri karikaturu atabilir mi?

Göz konusu önemli. Eğer gidersen optisyenler de aynı şeyi söyleyecektir de, doktoruna danışmadan hiçbir şey yapmamanı öneririm.

Yapar ama atasuna falan gitme mahalle içi ya da sirkecideki optikcilere git

Soracak durumda olmazsan yani o derece kendinde olmazsan ne yapacaksın? Yaşlanınca ben de huzurevine gitmeyi düşünüyorum. Beni de ailede falan uyarırlar herhalde abuk sabuk davranıyorsun diye öyle bir durumda.

bilmiyorum evi barkı çok dağıtırsam, işlerimi göremeze hale gelirsem gideyim diyorum ama bazen evim şimdiden alzaymırlı evi gibi olur ama sonrasında temizlerim. o nedenle ne yaprsam yapayım düzeltemezsem gideyim. dediğiniz gibi yakınlar çok önemli onların bildirimiyle... evet

'Ben bu odaya niye gelmiştim?' sorusunu kendine sormaya başladığın zaman

Keyifle bir şeyi anlatmaya başladığında sözünü kesen arkadaşının 'Bunu daha dün anlatmıştın ya.' dediği zaman

Hemen hemen herkesin bir kirilma noktasi oluyor; bizim bir komsu -25 derecede sokakta gecelikle ve ciplak ayaklaydi. Gazete almaya gittigini soyledi bana. Hemen acil olmayan polis telefonunu arayip, kadinin iyi gorunmedigini soyledim. Ayni gun ambulansla hastaneye, ordan da alzaymirlilarin kaldigi bir huzur evine yerlestirildi.

Bazi yaslilar dusuyor. Bir yerini kiriyor, bir daha toparlanamiyor. (Kuvette dusmek vb.) Dustukten sonra bagimsizliklarini kaybediyorlar. Cogu zaten tedavi icin gereken medikal operasyonu kaldiracak kadar guclu olmuyor.

Mesela benim kayinvalide yarim maraton kostuktan bir hafta sonra beyin tumoru nedeniyle hastaneye kaldirildi. Ayni gun sol tarafi felc oldu. Ordan direkt bakim evine gitti.

Yazdigim gibi yaslilari elden ayaktan dusuren bir kirilma noktasi oluyor. Farketmemek mumkun degil.

Sunu da ekleyeyim: spor yapmak, agirlik kaldirmak, vucut calismak, saglikli yemek... bunlarin kombinasyonu bu sureci uzatiyor. Bazi yaslilar tekrar bagimsiz sekilde hareket edebilecek sekilde toparlayabiliyorlar, kaslari ve denegeleri sayesinde kolay dusmuyorlar. Vucut calismak, kas yapmak iyi bir sey. Kendinize bakin.

imza sırasında yapılır.

Evet, çünkü aldığınız evin üzerinde hak sahipleri olabilir, borcu olabilir, bunları siz imzaya çağırılmadan bilemezsiniz. Satıcı imzaya gelirken ölebilir falan da falan... Bunu size diyen kimse birlikte bakkala bile gitmeyin.

Ben ev alırken benim emlakçı da aynı şeyi söylemişti de 'Bi yürü git.' demiştim. Benim en son güveneceğim meslek grubu.

peki imzayı attınız, tapu size geçti
sonra da bir arabaya atlayıp vın.
hatta şansınıza o gün yurtdışına uçuyormusunuz.

satıcı ne yapacak bu durumda?

bloke çek alternatifi düşünebilir.
ya da bazı büyük emlakçılar parayı satış günü kendi kasalarını koyuyorlar, kasanın başında ise hem satıcı hem alıcı tarafından biri nöbetçi kalıyor.
satış sonrası kasayı açıp ödeme yapılıyor.

@nuisance2 açarım telefonu havaleyi ayarlarım imza sırasında göndere basarım zate 5 dakka içinde geçer para. imzadan sonra verelim demiyorum zaten parayı imza sırasında vereyim.

Bloke çek ile ödeme yap. Imza atarken ver.

Taputakas.com.tr

@1917 siteyi açamadım

Tapuya gitmeden yapılmaz. Tapudayken yapılır +1. Ama bu karşılıklı güvenle de ilgili. Mesela biz aldığımız evin parasını imzalar atıldıktan sonra bankaya birlikte giderek yaptık.

En güvenilir tapu takas sistemi evet ama orada da tapuda düşük bedel gösteremezsiniz.

Champions Sportsbar & Grill

Kullanım kılavuzunda vardır tekrar bakın.

enjektör simgesi o.

Ne gibi şeyler ilgini çeker?

numlock, Boğaz'da bir yer olabilir. Doğa olabilir.

Doğa için Nezahat gökyiğit botanik parkı (Anadolu yakası, ördekler, lazlar, deve kuşları VS de var).
Boğaz için de bişey diyemem, boğaz boğazdır. Bebek sahilde kahvaltı+yürüyüş olur, Anadolu yakasında hidiv kasrı olur (burası da çok güzeldir).

Telefona bir tane bitki tanıma uygulaması indirin Atatürk arboretumuna gidin.

Plantnet güzel.

Ha bir de unutmadan o gün gs-fb maçı var. Trafik vs onları da göz önünde bulundurun.

İki gün önce duyuruda bir yazar bana ui/ux designer olmayı dusunmemi söylemişti. Hatta figma programıyla başlamamı önerdi. Biraz araştırdığımda grafik tasarım bilgisi olanların bu işte çok daha başarılı olacaklarını öğrendim. Size de tavsiye edebilirim diye düşündüm. Geleceğin mesleği diyorlar.

kurumsal dediğin yerlere reklam ajansları da dahil mi?

mesela burada grafik tasarımcı ilanı var: bigumigu.com

ama genel olarak grafik tasarımcıdan artık, sosyal medya yönetimi, fotoğraf, video çekimi ve edit gibi şeyler de istiyorlar. belki onun etkisi vardır bulamamanda.

önerim video edit/youtube kurgu konusuna sararsan seni ayrıca öne çıkaracaktır.

sektör değiştirme konusuna bir yorumum yok maalesef.

grafi tasarim artik yokolmaya yuz tutmus mesleklerden biri.
o yuzden tavsiyem marketing/satis islerine falan yonelmen.

generative ai senin işini senden iyi yapıyor. cooper'ın dediği gibi meslek değiştirmen lazım. hali hazırda iyi durumda değilsen farklı seçenekler ara

İş başvurularınızda farklı yöntemler, görseller, fikirler kullanıyor musunuz? Bir grafikerin iş başvurusu bir finansçı ile aynı olmamalı.

Grafik tasarım çok büyük bir disiplin. Siz bir alanda uzmanlaştınız mı? Bir uzmanlık alanınız olması tercih edilmenize yardımcı olabilir.
İngilizceniz var mı? İngilizce sayesinde yurt dışına iş yapabilirsiniz.

Grafik tasarım çok iyi kazandıran bir iş değil bugünlerde. Çalışma saatleri açısından da zorlayıcı.
Bu sektörde ilerlemek için özellikle de ilk yıllarınızda çok az paraya çok fazla çalışmanız bekleniyor. Eğer bunu yapmak istemiyorsanız hemen başka bir alana yönelin.
Yöneldiğiniz alanda da tasarım bilginiz işinize yarayacaktır.

Örnek veriyorum "Rive" adlı bir program var. Henüz yeterince yaygın değil ama çok işe yarar, sektörde talep edilecek özellikleri var. Bunun gibi bir programı öğrenip onun uzmanı olmak yoluna girebilirsiniz.
Artık yeni değil ama mesela Lottie animasyonları hazırlamak belki de size keyif verecek ona bakabilirsiniz.
Üstte saydıklarım sadece örnek, bunlardan daha iyi ve size uygun olanlar mutlaka vardır.

Yapay zeka grafik tasarım sektörünü çok değiştirecek gibi görünüyor. Mesela bir an önce prompt yazmayı çok iyi bilen bir grafiker olmayı hedefleyebilirsiniz.

Behance hesabınızı veya yaptığınız işleri herkesle paylaşıyorsanız biz de bakabilir miyiz?

Grafik tasarım iyi bir meslek değil. İş bulma konusundan mühendisliği bırakma noktasındayım. Bu şekilde yaşanmaz. En kısa sürede kendine yeni yollar belirle.

İş seçtiğinizden dolayı olmasın? Boş beleş diye ifade ettiğiniz yerlerde belki kurumsal şirketlerden daha yüksek maaşlı veya daha rahat iş imkanları olabilir. Ayrıca internet üzerinden dünyaya açılmak varken neden kurumsal şirkette maaşlı çalışmak? Alanınızda kendinizi geliştirin, İngilizceniz yoksa İngilizce öğrenin arayan değil aranılan olun.

Geç kalmadan meslek değiştirebilirsin ya da yatay geçiş gibi bilgi ve becerilerini kullanabileceğin başka meslekler düşünmelisin.

Bolumun tırt. O yuzden is bulamiyorsun.

1995'te bir logo tasarimi minimum $500-$1000'di. Simdi dunya kadar online arac gerec var. Adama aninda yuzlerce logo hazirliyor, uzerinde oynuyor editliyor. Grafik tasarimciya gitse, ayni bolumde okuyan uni ogrencileri ucuza is yaptigi icin tasarimci da isini pahaliya satamiyor.

Ben yeteneksizim demissin ama hic alakasi yok. Isin yaraticilik kismi yalan dolan. Super yaratici, saatler alan calismalar yapiyorlar, musteri begenmiyor. Istedigin kadar yaratici ol, musteri ne istiyorsa o...

Biri bir sey yapiyor. Aninda binlerce kisi kopyaliyor. Ozgunluk de yok. Dunya kadar template var, filtre galerisi var. Musteri yeterli oldugunu dusunuyor...

Mesela bizim sirkette bir grafik tasarim isi var. Disaridan yaptirilacak. 5 tane sirketten fiyat aliniyor. 5 fiyatin birbiriyle alakasi yok. Biri $10.000 istiyor digeri $2.000'a yapmayi teklif ediyor.

Isin en kotu tarafi da bu isi yapanlarin cogunun diplomasi yok. Kimse de diploma sormuyor bu alanda.

Bence is bulduracak kisa bir egitim bak. CNC operatorlugu vs. gibi.

bölümün kötü falan değil. sadece bakış açın dar. lisans eğimi temel bir eğitimdir. üzerine farklı şeyler ekleyerek birçok alana yönelebilirsin. temel bir grafik-sanat-tasarım eğitimi almışsın. bu seni birçok yere taşıyabilir. özellikle 2024'te seni dünyaya entegre edebilecek ve yurtdışına çıkarabilecek belki türkiye'de dolarla kazandırabilecek bir iş.

benim bildiğim bazı alanlarda çalışan insanlar görsel tasarım mezunu. filmlerin görsel efekt departmanlarında çalışan insanlar. (türkiye'de yok ama yurtdışını hedefleyebilirsin zamanla) kullandığın telefondaki arayüzü tasarlayan insanlar. reklam sektörüne kayıp post prodüksyonda çalışıp kurgu, color vs. yapabilirsin. tabii uç örnekler ama bunlar da olabilir anlamında söylüyorum. grafik tasarım mezununu sadece kutu ambalajı tasarlıyor sananlar kötü bir alan sanabilir.

birçok mesleğe göre evrensel bir alan ve fırsat çok. aldığın eğitim temel bir eğitim. üzerine eklemen gerekir ama oldukça fazla seçenek sunuyor bence. sadece bu alanlara kaymak zaman isteyebilir.

bence bir alan seç. atıyorum kurgucu olucam diye karar ver. filmlerin jeneriklerine bak kurgucuları kimlermiş araştır. sosyal medyada takip et. ufak tefek amatör işler kurgula. bu işi yapan birçok kişiyi takip et. final cut vs. öğren. portfolyo hazırla ve başvuru yap. ya da izlediğin animasyon fimlerin animasyon departmanlarını google'la. kimler varmış, nasıl bu departmanlara girerim diye düşün. bu sistemi farklı alanlara da deneyebilirsin. bu bölümü okuyup kurumsalda çalışmak alakasız gibi geldi.

en kötü düğün fotoğrafı çek. temel tasarım eğitimi alan biri alayından iyi fotoğraf çeker ki reklam fotoğrafçılığı dersi vardır sanırım okulda.

bir de yeni aklıma geldi. mobil oyunlar çok revaçta mesela. birçok mobil oyun şirketi var. bu şirketin tasarımcı departmanlarına bakabilirsin. yurtdışına çıkmak istersen oyun tasarımı vs. gibi bir alanda yüksek lisans yapabilirsin.

not : bu alana dair tavsiye alacaksan(hatta herhangi bir alanda dair) sektör dışındaki insanlardan tavsiye alma. o kadar saçma tavsiyeler verilmiş ki...

bolumunuz kotu degil, bakis aciniz dar +1

ilk olarak portfolyonuz var mi? portfolyosu olmayan bir grafik tasarimciyi kimse ciddiye almaz. yeteneklerinizi nasil gostereceksiniz? bu sadece teknik bir alan degil, yaraticilik da gerekiyor. kurumsal sirket dediginiz tam olarak nedir? mesela banka, holding, sanayi, perakende filan gibi mi? bu zaten buyuk bir pazar degil. yapmaniz gereken edindiginiz bilgi ve yeteneklerle su an yukselen bir alana yonelmek. mesela unity ogrenip oyun veya yapay gerceklik sirketlerini hedefleyebilirsiniz.

normalde bu veriler doğru mu bilmiyorum ama kadıköy'de balonun ordaki ispark dışındaki bütün isparklar sık sık full çekebiliyor. eski salı pazarının kapısında da full yazısını çok gördüm.

Çok zor yer bulduğum zamanı hatırlıyorum.
Doğru olma ihtimali çok yüksek.

Ağır değil ama kendimi iyi hissetmediğim doğru. Kapalı ortamları havalandırmaları, gürültüsü gibi şeyler iyi gelmiyor bence. İşin tabi artık bir de psikolojik durumu var. Bu duyuruyu açtığına göre kendini her kapalı ortamdan sonra hasta hissedeceksin :)) ben de uçak ve fuarlar için böyle düşünüyorum, ne zaman uçsam veya fuarlara katılsam kötü hissediyorum, kesin hasta oluyorum bu sefer diyorum ama bi şekilde geçiyor.

@numlock, evet neye inanırsam oluyor onun da farkındayım ama kalabalık ve özellikle bazı insanlar beni olumsuz etkiliyor. büyücü teyzeler gibi de konuşmak istemem ama böyle bir şeylerin varlığından kendimi korumam gerektiğini hissediyorum. sizlerin de aklında bulunsun. tabiki akıl ve mantığımı da kullanan biriyim. bugünkü yaşadığım ikramlarda yediğim bisküvili pastanın ssonucu da olabilir.

Ne büyücüsü ya, %100 doğru. Beni bazı belli başlı spesifik evler/mekanlar bile böyle etkiliyor.
Günün sonunda hasta olmuyorsan sorun yok, demek ki psikolojik. Zamanla takmamaya bak, zor ama dene.

Şu aralar çok popüler bir konsept bu, "Sosyal pilim bitti" diyorlar böyle durumlarda. Ben kendimi bildim bileli var, hiç hoşlanmam kalabalık, gürültülü yerlerden. İçe dönük bir insan olabilirsin ya da sosyalfobin vardır. Sürekli izleniyor, yargılanıyor gibi hissediyor da olabilirsin. Bayağı yaygın bir durum aslında.

Nazar gibi şeylere ben de inanıyorum, inanasım geliyor daha doğrusu. Ortamda mutsuz, sinirli, öfkeli, tatminsiz bir insan varsa -ki mutlaka vardır- o olumsuz enerjiyi sünger gibi çektiğimi hissediyorum mesela. Bunun arkasında herkesi memnun etme güdüsü, aynı ortamda bulunduğun herhangi birinin mutsuzluğunun sorumlusu hissetme gibi özgüven eksikliğine ve çocuklukta yaşananlara, başkalarının düşüncelerine verilen orantısız oneme işaret eden bir şeyler de mutlaka var.

@sekizdokuzon, aşırı güzel anlatmışın ve evet o psikolojilerin hepsi oluyor ben de ve birde şey oluyor, sevildiğimi hissedersem onu kaybedecem korkusu. tabiki çocukluktan geliyor.

Yalnız değilsin. Benim annemle babam çok kavga ederdi, çocuk kafasıyla senin yüzünden kavga ettiklerini düşünüyorsun. Çocukken her şeyin bizimle alakalı olduğunu düşünürüz, insanın gelisim özelliği bu. Onları mutlu etmeye çalışmakla başlıyor bu süreç, sonrasında çevrende mutsuz, keyifsiz kim varsa memnun etmeye çalışmakla, suistimale açık hale gelmekte devam ediyor. Bu yüzden kalabalık ortamlar bizim gibi insanlar için yorucu. Farkında bile olmadan herkesi dikkatlice gözlemleyip mutsuz, öfkeli, tatminsiz, anamiza, babamiza benzeyen kimse var mı diye kontrol ediyoruz. Böyle birini bulmak da zor olmuyor. Gerisini biliyorsun :) Ama farkındalıkla bütün bu davranış kalıplarını değiştirecek kapasitemiz de var.

Ben soruyu "kapalı ortamlar" diye okumuşum ya :))

Ama kalabalık ortamları ben de sevmem, daha doğrusu tanıdık insanlarla dolu kalabalık ortamları. Kendime ekstra dikkat etmeye çalışıyorum, sürekli pozitif olmaya çalışıyorum, herkesle aynı enerjide diyalog kurmaya çalışıyorum. Say say bitmez.

bunun teknik adi sosyal yorgunluk (social fatigue)

kikwell.com

Bir şey olmaz.

Hiçbişey olmaz.

Ha tabi gs maçı günü leeds forması giyme. Onların başka mevzusu var.

Adamsiniz!

Lokanta 1973
Bayramoğlu
Farika
Zümrüt büfe
Barış büfe

Besiktas karadeniz
Bayramoglu +1
Donerci serkan usta (ben pek sevmem ama)
Etiler cardak
Besiktas define bufe

Dönerci şahin usta'yı tek geçerim. Yalnız döneri erken bitiyor. Geç kalma.

Karadeniz Dönercisi - Beşiktaş.
Saat 15:00'ten sonra gitme, biter.
Yağlı döner seviyorsan İstanbul'da en beğendiğim burası. Yağlı döner sevmiyorsan beğenmezsin.

Kapıda sıra olduğunu göreceksin, gözün korkmasın. İçeri gir, üst kata çık. Yukarıda iki kat var. En yoğun zamanda bile en çok 3-4 dakika sonra bir masa boşalır ve oturursun. Sıradan daha kısa sürer. Oturma yeri rahat değildir hemen ye çık.
Dönerin başındaki Asım Usta'nın yaşına bak ve bir süre sonra bu döneri yiyemeyeceğini farkederek üzül.

Afiyet olsun.

@michael +1 bu arada. Bu da vardı aklımda ama Michael öyle güzel yazmış ki şu an canım çekti yemin ederim :))

Tavuk döner bilmem. Yukarıda önerilenlerden Bayramoğlu, Beşiktaş Karadeniz, Zümrüt, Define ve Şahin'de defalarca yedim, hepsi çok iyi dönerler. Bayramoğlu daha farklı, daha az yağlı iken diğerleri daha yağlı büfe dönerleri. Büfe döneri seviyorsanız bence denk kalitede aşağıdaki mekanları da deneyebilirsiniz.

Fiori
Dönerci Sadık Usta (koyun eti kullanır, kimisi sevmez)
Dönerci Engin Usta
Dönerci Hacı Osman

nişantaşı çağrı büfe

hocapaşa kasap osman. zamanında en güzel et döner burada çıkardı. bir keresinde burada döner yerken russell crowe ile selamlaştığımız bile olmuştu. ama sirkeciden uzakta kaldım o yüzden şimdi ne haldedir bilemiyorum.

Şahin usta dedikten sonra bu twitin karşıma çıkması ilginç oldu doğrusu

x.com

Yorumlar pek öyle demiyor ama onların da başka önerileri var.

teknik açıdan farkları yok fakat e-sim’in sinyal gücünün az olduğunu söylüyorlar. teknik olarak bu nasıl mümkün olabilir bilmiyorum, mantıksız geliyor ama çokça şikayet okudum.

fiziki sim + esim modeli en işlevseli olur

2 fiziki sim olanların çoğunda 2. sim e sim olarak da kullanılabiliyor. Araştırıp ona göre bakın bence.

iphone'larda nasıl emin değilim,

samsung galaxy s23'te çift sim slotu var, ek olarak e-sim destekliyor. 8 esim kaydedilebiliyormuş ama aynı anda sadece bir gerçek sim kart + bir esim çalışabiliyor. Çift sim kart da çalışıyor tabii ama çift esim olmuyor diye okumuştum.

telefonum sadece e-sim destekliyor. 1 yıldır kullanıyorum ve bugüne kadar herhangi bir sinyal problemi yaşamadım. zaten sim kart denen olay şebeke ile olan iletişimde gerekli şifreleri içeren bir kart. size ait olan numara ve iletişim şifrelerini taşıyor. bu yazılım olarak yüklense de fiziksel olarak takılsa da şebekede bir fark yaratmaz :)

O zaman bence terlik değil de sandalet düşün.

Şu nasi mesela Fırsat: Tommy Hilfiger Sporty Hilfiger Beach Sandal TerlikErkek amzn.eu

Parmak arası terliğe oldum olası soğum ama konu o değil. Gün içinde rahat etmezsin bence her türlü aktiviteyi yaparken.

www.flo.com.tr

Keen Uneek - Erkek Sandalet
Ancak müthiş pahallanmış. geçen yaz başında 1800 TL idi. Bir kaç ay önce 2400 TL civarında idi. Bir kampanya filan beklenebilir.

www.hepsiburada.com

birken, crocs sirf insanlar kaniksadi diye tercih edilebilir ama rahatligin adresi icin www.google.com

keen çok şıkmış gerçekten

yetki sende değil abi sonuçta. salon iade etmiyor benlik bi şey yok de geç.

Ver kendi cebinden, bunu da güzel bir tecrübe olarak +hanene yaz. Akrabayla ticaret olmaz.

kendi cebinden falan iade etme. kuzenin cingene. iade falan yok. sen orada profesyonel olarak calisiyorsun. kuzenin aklinca seni asagilamaya calisiyor bence.

Kuzene patronun telefonunu verin, aradan çekilin.

Kuzene "bu patron çok paragöz, iade etmiyor. Sen konuş" deyin.
Patrona "bu kuzen çok paragöz, 10 ders yetmez diyor" deyin. Sonra sinemayı izleyin.

Belli olmaz, kuzen patronu ikna edebilir de.

Bu kuzeni üzmemek için kendi cebinizden kesinlikle para vermeyin. Zaten hayatınızda olmasının size fayda getireceği bir insana benzemiyor. Kırılırsa kırılsın.

Ek: Şimdilik sakinleşin. Mümkünse bu konuyu soğutun. Hafta sonu boyunca ne kuzenle ne patronla konuyu konuşmayın.

Ortada sizin herhangi bir kusurunuz olmadığı için cebinizden para ödemeniz saçma olur. Salonun sahibi ya da yetkilisi değilsiniz sonuçta, çalışanısınız.

Patronun telefonunu vermek pek iyi bir fikir olmayabilir. Patronun size bakışı açısından size negatif yazar.

Zararda oluyorum vs deyince, valla mahcup da oldum patronuma çünkü bunlar kesin kural, yoksa kontrol edilemez önü alınamaz. doktora gittim sporu yasakladı iade verin diyorlar, 10 günü kalmış:) diye cevap yazdım.
Şimdi kendisi sırf eksiği olmasın diye boksa devam etmek isteyebilir ve ben bunu istemiyorum. O yüzden iade etmeyi düşündüm aslında. Ki empati yapıyorum sırf kuzenimi çalıştığı yerde zora sokmamak adına teklif dahi edemezdim, kendisi bi de avukat:)

Abi sen dediğimi yap seni zora sokmayacaksa tabi. Lanet olsun de kapat mevzuyu, bunu da ders olarak al. İş yerine kötü olmaya gerek yok. Hiçbir işletme böyle bir "akraba durumu" yüzünden para iade etmek istemez.

Sorun "akrabayla alisveris" falan degil. Sorun kuzeninin Turk olmasi hocam.
"salonumda da iade yok" demissin. Salonun kurali "bizde iade yok ama musteri calisanimizin kuzeni ise var" degil, salonun kurali "iade yok".
Su noktadan sonra kuzenin embesil olmakta israr ederse, bence "e tamam, git salon yonetimi ile sen konus" de.
Hani "al, kendi cebimden veriyorum, bir daha da beni rahatsiz etme" diyeceksen ona da OK'im. Ama eger kendi cebinden vereceksen, kendi cebinden verdigini bilsin, sirf "yeter artik, sus be yuzsuz adam" diye verdigini bilsin, ve bir daha muhatap olma.

Ya urun yada hizmet iade hakkini savunmak istiyorsa siktirip gitsin, Tuketici Hakem Heyetine basvursun... Seni neden butun bu surecin parcasi yapiyor? Sen ders veriyorsun orada, salonun sahibi yada yoneticisi degilsin.

Hocam, acik acik suratina soylesene bunlari...

#malmoth'un dediği benim de aklıma gelmişti, git kendin konuş demek VS gibi ama karşındaki profil fazla çirkef - kusura bakma kuzenin ama durum bu-
Ayrıca patronun en nihayetinde senin akrabanın ısrarlarını, çamura yatmalarını, 3 kuruşluk hesaplarını çekmek zorunda kalacak ve bu günün sonunda sana karşı bir negatiflik yaratacak.

Var mı yazılı sözleşmeniz falan? Kuzeniniz kanuni olarak haklı. Hizmet vermediğiniz ücreti iade etmeniz gerekir. Ahlaki olarak da bu böyledir dini olarak da. Can sıkıcı bir durum fakat hazmetmeniz lazım hizmet vermediniz sonuçta bu tür durumlarla daha çok karşılaşacaksınız ona göre esnek olun bu da size tecrübe olsun akrabalıktan ziyade bizim toplumumuzda e istediğini bilmeyen kararsız insan çok fazla başlıklara bakın bir kaç liralık ürünleri bile beğenmeyip iade edenler var (bana ters gelse de hakkıdır)

Kayıt olmadan önce form dolduruluyor, orada da hepsi yazıyor. Ayrıca ben kendilerine böyle bir durum olmasın diye deneme dersi yapmışım, ki yukarıda da dediğim gibi öyle bir durumda eğer ki sabancı değilseniz hiçbir işletme ayakta kalamaz. Ciddi sağlık durumunda vb durumda zaten yardımcı olunuyor işte bizim keyfi durumda dahi başka ders önerimiz ya da devir gibi. Sözleşmede hepsi yazıyor.

@numlock, ibanı bi şekil alıp iade ettim, şimdi de anlamadım gurur mu vicdan mı ben bunu kabul edemem diyor. Derse devam edelim vs. Dedim ki mecburi ders yapmak prensibime aykırı, sonuçta sen pilatesi seçmiştin fitness bile değil, onu da kabul etmedin. Bunu da ben etmiyorum:) tabii böyle sert yazmadım ama alt metni bu. Şirketin ibanına gönderirim kabul etmiyorum ders yapalım diyor. Arkadaşlar daha keskin nasıl ifade edebilirim?! Uzamasın istiyorum.

Mağazaları var bazı avlerde;
lego.storeturkey.com.tr

Amazon'da falan da satışları var ben çocuklara hediye alıyorum bazen, çoğu yerden sipariş edebilirsiniz sanırım.

actizone diye bir uygulama var, onu indirip oradaki etkinliklere dahil olabilirsiniz. kutu oyunları, konser, düz buluşma gibi bir sürü seçenek oluyor.

tiyatro, yürüyüş, bisiklet, cso konserleri. havuz.

tek başıma ben de zevk almıyorum bu arada. tek kişilik sporlarla ilgilenebilirsin. at binmeye falan başlayabilirsin mesela.

Yazacağım şeyler halihazırda yaptığınız şeyler. Esas sorun sanırım tek zevk alamamaniz. Birileri ile daha güzel olabilir evet ama hayat yalnızken ot gibi yaşanmali diye bir kaide yok.

Ben Ankara'da yaşadığım dönemde uzaktan çalışıyordum benim de ev arkadaşım hariç neredeyse hiç arkadaşım yoktu ama yine de her sabah ya da her akşam yürüyüşe/ koşuya gitmeye gayret ediyordum.
Ankara'nin en güzel yönlerinden biri de tiyatro, her ay en az 1-2 oyuna giderdim.

Buradan birilerini etkinliğe davet edin. Anlaşirsaniz devam edersiniz filan.

Ben okulumun doğa yürüyüş grubuna dahil olmuştum. Bu gruplar dışardan da katılımcı alıyor. Onlarla iletişime geçip günübirlik doğa yürüyüşlerine

encrypted-tbn0.gstatic.com

encrypted-tbn0.gstatic.com

Tepede gergin bir topuz yapınca kenarların açıklığı belli olur hem de o gerginlik baş ağrısı yapar, onun yerine daha aşağıda küçük gevşek bir topuz yapacak dökümlü duracak kesim iste

İnternetten low man bun hairstyle diye görselleri aratırsan örnek modeller bulursun, yukarıdakiler fena değil

Bu kısalıkta modelleri topuz yapmadan kulak arkasına atarak da kullanabilirsin alternatif model olarak

Vur 3e gitsin. Hem sana değişiklik olur hem rahatlarsın. Sonra uzat istersen tekrar.

İlk seçenekten devam edin bence. Omuz altına kadar uzayan saçımı ilk kestirdiğim günü unutamıyorum. Bir süre kafamı sağa sola çevirirken ayarı kaçırıyordum hafiflikten. Kafamdan büyük bir yük kalkmıştı, kendimi resmen canlı hissettim.

Ayrıca gece yatarken özellikle de yaz akşamında ensede toplanmış saç olmaması ya da ensede toplanmasın diye arkaya atıldıysa onun ensede yarattığı gerginliğin olmaması gibi şeyler resmen lüks.

Banyo süresinin ne kadar kısaldığına, saç kurutmaya hiç ihtiyaç duymamaya insan hayret ediyor.

Bazen sıcak basınca o "kafamda saçım var" hissiyatı var ya, onun gitmesi çok güzel.

Hafif bir esinti çıksa içimde "elektriklenir şimdi bu yine" tatsızlığıyla dolanıyordum ortalıkta. Rüzgar çıkınca köşe bucak kaçıyordum. Şimdi fırtına çıksa dert etmiyorum, cidden özgürlük böyle bir şey :D

Madem bu kadar çile çekiyordun neden uzattın diyecek olursanız, kestirmeden önce bunları bu kadar büyük bir sorun gibi algılamıyordum. Kestirdikten sonra çılgınlık gibi geliyor.

Demem o ki, kestirin kurtulun. :D

bir kadın olarak saçımı toplu tuttuğum seneler boyunca görme kalitemin düştüğünü fark ettim.
saç modelleri için en iyi kaynak pinterest.
saç dökülmesini önlemek için de egş kozmetik at kuyruğu şampu.

Önemli olan özelliği mobil tarafta. Mobilde sesli görüştünüz mü? Kendi deneyimlerimde mesajlı olarak GPT-4 hala daha akıllı.

evet sesli görüştüm ama bu da vardı 3,5ta. şimdi editleyip örnek video ekliyorum.

tanıtımında gösterdikleri sesli ya da görüntülü görüşme gibi özellikler henüz gelmedi. zaten resmi açıklamalarında da o modların bir kaç hafta içinde geleceğini yazmışlardı.

twitter.com

degil. sadece decalcification yapiyosun. o da sadece ozel suyu var onu koyup tusa basiyorsun o kadar.

aktif olarak barista tipi espresso makinesine sahibim. hem esprosso'su hem de filtre kahvesi var vs.

şu anda makine alacak olsam saniye düşünmem nespresso alır mis gibi tchibo kapsülleriyle kahve içerim. gereksiz zırıltı. kahve içmekten çok yapmaktan hoşlanıyorsanız ya da onu da bir parçası olarak görüyorsanız bir şey diyemem ama amacınız güzel kahve içmekse hiç heyecana gerek yok nespresso al geç derim

ayrıca makine parçası söküp yağlama diye bir şey hi. duymadım.

yağlama dediği. philips kendinden öğütücülü makinalarda yanda bir kapak var. oradan açıp iç mekaniği komple çıkarıyor ve yıkıyorsun. çok nadir olarak da bazı noktaları özel bir silikon yağı ile yağlamak gerekiyor.

evde siemens eq500 otomatik (çekirdek kahve öğütücülü), ofiste nespresso s85 atelier kullanıyorum (kapsüllü). nespresso çok daha pratik ve daha güzel kahve yapıyor. eğer sütlü kahvelere gerek yoksa 5 bin tl civarında kapsüllü kahve makineleri var gayet iş görür.

siemens yaklaşık 2 ayda bir decalc için zorluyor. zorluyor derken, kilitlemekle tehdit ediyor. çok da kolay değil 30 dk kadar sürüyor, tas koy, suyu boşalt, tablet at, geri su koy vs arada görevleri var. damlama tepsisi 5-6 kahvede bir boşaltılıyor. demleme ünitesi arada bir temizlenmesi gerekiyor. çekirdek kahve haznesine koyduğunuz kahve beklediğinde tadını kaybediyor. açılması kapanması iş. haznesine koyduğumuz suyun %10-20si açılış kapanışta gidiyor. ancak birden fazla kahve yapacaksam makineyi açmaya elim gidiyor.

s85 süper pratik. tuşuna basıyorsun, 30 sn içinde sessizce hazır, boşa su harcamıyor, atık kapsüller temiz temiz kalıyor. kahvesi çok lezzetli. onun da arada kireç arındırması olacak ama henüz o kadar kullanmadım.

odanda, yastiginda, yataginda, carsafinda sikinti olabilir mi? asiri tozlu, alerjik yumusatici, alerjen bir bitki vs..?

başka yerde yatarken de oluyor mu? yastık kılıfını, nevresimlerini vs. yıkadığın deterjanları, yumuşatıcıları değiştirmeyi dene. odada alerjinin olabileceği başka şeyler (çiçek, kitap, kolonya, parfüm, klima vb.) olabilir mi onları kontrol et. uyku öncesi rutinlerin varsa (kullandığın şampuanlar, duş jelleri, kremler vb.) onları da hesaba kat. büyük ihtimalle alerjiktir. alerjiye neden olan etkenden uzak durmadıkça spreyler, ilaçlar vs. işe yaramaz.

naçizane olarak, çok sıkı olmayan bir çorapla uyumayı denemediyseniz bir deneyin derim.

burun bandı denediniz mi?

uyku apnesi de böyle bişey doktorlar şüphelenmedi mi? test yapmadılar mı veya uykuda kullanacağınız alet vermediler mi?

tıkayıcı uyku apnesi uykuda üst solunum yolu adale kuvvetlerinin azalıp tamamen solunum yolunu tıkaması ile oluşur. Burun tıkanıklığı bu şikâyet ve hastalığın en büyük tetikleyicisidir. Uyku apnesi cerrahisi çok aşamalıdır. Bu cerrahide burun tıkanıklığını çözmek horlamayı önemli derecede azaltır.

İçiyorsan sigara en büyük sebebi. İkinci toz ve polen falan. Açık pencere ile uyumaya alış ve yüksek yastık al kendine.

Aynı dertten muzdaribim. Çok araştırdım ancak net bir çözümünü bulamadım ben de. Tecrübelerim;
* Alerji ilacını alerji başlamadan alman gerekiyor dedi doktor, hatta sürekli alabilirsin. Alerjinin başladığını hissettiğinde 2şer tane al dedi (Aerius için). Bu bende yıllarca işe yaradı, alerjinin yaklaştığını hissediyorum zaten. Mesela yeşilliğe çıktığımda veya evdekilerde hastalık olduğunda direk başlıyorum.
* Yıllardır önden hap alarak çözüyordum bu sene çok fena azdı. En son şunu keşfettim, yastığımı değiştirmiştim yeni bir yün yastıkla. Çözene kadar aylarca sorun yaşadım. Şimdi yastığı uzaklaştırdım ama yeni bir levele geçti gibi.
* Sigara/Nargile/Puro vs içersem gecesine uykusuz bir gece başlıyor.

Özetle etkeni bulmanız en önemlisi ve doktora danışıp aynı durumda ise alerji hapına alerji başlamadan başlamanız önemli.

gece yatmadan 1 saat önce aerius çak bir tane bence iyi gelecektir..

Fixdual kullan

Birebir aynı sorunu yaşıyorum.

Avamys adlı bir sprey var ve artık nedense Türkiye'de yok. O iyi geliyordu.

Şartları çok zorlarsa İliadin kullanıyorum. Bağımlısı olmaktan korktuğum için de çok çok mecbur kalmadan kullanmıyorum.

Senelerce bu illeti çektim. Kafamın sol tarafı üstüne yatarsam sol burun deliği, sağa yatarsam sağ burun deliği tıkanırdı. İlaç, sprey, hava temizleme, kurutma makinası ile nevresimin her gün tozunu çektirme, odaları formaldehitsiz boya ile tekrar boyatma vs denemediğim yöntem kalmamıştı ve çare bulamamıştım.

Yıllar sonra çareyi toz tutmayan nevresim takımı kullanmak ile buldum. Ben alırken bayağı pahalıydı fakat her kuruşuna değer.

chatgpt 4

Bence bilişime yönelmek için geç kalınmış bir dönem.

Aynı mimarlık gibi, bir dönem mimarlar çok iyiydi. Sonra her yer mimarlık fakültesi doldu. Bir dünya mimar mezun oldu. Şuan büyük çoğunluğu asgari ücretle çalışıyor.

Bilgisayar başındaki işlerin yapay zekaya devredilmesi an meselesi. Bundan 7 8 sene sonra junior yazılım mühendisi için ben bir iş alanı göremiyorum.

Eğer başka alternatifi varsa değerlendirsin.
Kusura bakmayın sorduğunuz soruya yanıt değil

Meslek lisesinde ancak word excel ve format atmayi ogrenebilir.

En mantıklısı müsait bir zamanda 1-2 okula giderek müdürden veya yardımcısından sorarak öğrenmek olur bence.
Kimse de sorulan soruya cevap vermemiş.

Oranı bilmem de Mahmut Bozarslan Kürt bir muhabir sanırım ve kadınlara soruyu Kürtçe sormuş olabilir. Kadınlar da Türkçe biliyor ama Kürtçe konuşurken kendilerini daha rahat hissediyor olabilirler.

Kendisinin bir haberi: www.al-monitor.com

Bunun bir istatistiği yok ama şunu düşünebiliriz 35 yaş altı kuşak zorunlu eğitim gördü ayrıca yazı dili, resmi dil ve ticaret dili Türkçe bunun dışında kalan istisnalar illa ki vardır. Bir de VOA (Amerika'nın sesi Türkiye'nin değil), BBC, DW, RT gibi yayınlara itibar etmeyin. Etki ajanlığı böyle bir şey işte. O kadınların hepsinin Türkçe bildiğine ve VOA tarafından özellikle maksatlı olarak resmi dil yerine etnik dilde röportaj yaptırıldığına adım gibi eminim.

Etrafımda kullanan kimse yok sanırım. Sadece hesabını hala kapatmayanlar var. Bir de yabancı arkadaşları olanlar kullanıyorlar çünkü avrupada falan hala aktif kullanılıyormuş.

Facebook var ama kullanmıyorum. Instagramı seviyorum.

var. gruplar için kullanıyorum.
arada scroll da yapıyorum gönderilere bakıyorum.
gruplar için hala vazgeçilmez. çok yardımlaşma dönüyor. bazen 2. el ürünlerimi üniversite gruplarında satıyorum ya da satılan bi ürünü alıyorum.

Neredeyse en aktif hobi gruplari hala facebook'ta. Aktif kullaniyorum (fake hesap, sahsi paylasim yapmiyorum)

Gruplar için kullanıyorum +1

aktif olan hobi grupları var, onun dışındaki goygoy-eğlence grupları ve kişisel iletişim 5-6 sene önce öldü.

Yaşadığım yerin yabancılar grubu
Oturma izni ve vatandaşlık grubu

Bu ikisi dışında alakam yok.

Gruplar+1
Facebook asmis algoritmasi cok iyi, bana surekli yerli yabanci komikli yazi, yerinde tespit, karikatur dusuruyor, cogu da best of yani salak, sacma, sevmeyecegim seyler degil. Reelsindeki videolar da iyi yani. Pineklerken, toplu tasimada orda burda acayip sariyor.

ben facebook'u diğerlerinden aşağı ya da dandik görme eğiliminde hiç olmadım. kullanıyorum fakat takip ettiğim bir iki yaşlı bilgin ve bir arkadaş grubunu görmek için arada sırada bakıyorum. bir de yerel gruplar var. arşiv gibi fotoğrafları var. bunlara yorum yapan yetişkinler, yaşlılar var. dünya sadece gençlerden oluşmuyor :) facebook birçok işlevi instagram ve twitter'dan daha iyi görüyor. hepsinin kendine göre bir kullanım alanı var. örneğin herkesin birbirini tanıdığı küçük bir ilçede belediye bünyesinde kurulan, ailelerin, arkadaş gruplarının, esnafların, şehir manzaralarının yüz yıllık fotoğraflarını tarayarak paylaşan, anılar geçidi oluşturan bir fotoğraf arşivi grubunu diğer yaygın sosyal medya uygulamalarında facebook kadar efektif kullanmanın mümkün olmadığını düşünüyorum.

13 sene önce facebook hesabımı silmiştim, 5 sene önce de instagramı. keşke silmeseydim diye bi an bile düşünmedim, zerre lazım olmadı ikisi de şu zamana kadar :)

Yabancı gruplar arasında hala iyi yerler var, arada oralara bir şeyler sormak için giriyorum ama yanlışlıkla önüme düşen genel bir gönderiye bakarsam hayattan soğuyorum. İnanılmaz bir yere dönüştü cidden. Tek bir (1) tane olumlu bir şey bulmak mümkün değil.

Bir bakıyorum hamile bi kadına fotoğraf koymuş diye olmadık laflar eden dayılar, neneler. Bir bakıyorum gayet normal bir film afişinin altında plan yapmayın plan diyen dayılar. Bir bakıyorum kaka sahabe adı, batı bize bunu bilerek kötü bir şey gibi gösterdi diye sayfa sayfa yorum döşemiş kalabalık.

Yazarken fena oldum.

15 senedir kullanmıyorum çevremde de istisnalar hariç kullanan yok.

Yasadigim ülkede expat gruplari var. Onun için kullaniyorum. Bi anasayfaya da bakar cikarim cok nadir komik bir sey paylasirim belki

iki sey icin kullaniyorum

1 - marketplace (alim/satim): cok iyi isliyor.
2 - gruplar: yurtdisi gruplarinda guzel geyik donuyor

Kuzey Amerika'da cok populer. Ben facebook'tan ev bile aldim! lloyoll diye bir firmanin yaptigi evlerin resimlerini begendim. Gidip, siparis verdim ve zamaninda teslim edildi.

Yemek siparisimi facebook'tan veriyorum. Bir suru arac alip sattim Facebook uzerinden. Handyman'a mi ihtiyacin var, bir mesaj adam kapinda. Fiyat aliyorum...

Cok faydali bir platform. Hatta en faydalisi.

kullaniyorum. gruplar +1
ama gruplar olmasaydi da kullanirdim.

Birkaç sene önce sildim ama görece biraz pişman oldum. Blender animasyon programı için gruplar vardı, muazzam yardımcı oluyorlardı.

8-9 senedir kullanmıyorum sanırım. Askerde eklemek için soruyorlardı. Kullanmadığımı söyleyince inanmıyor, onları "alt sınıf olarak görüp" onlarla askerlik sonrası bağı tamamen kesebilmek için sakladığımı düşünüyorlardı. Yani askerlik sonrası görüşmek istemiyordum çoğuyla, görüşmeyi düşüneceklerimle de saçma sapan triplere girdikleri için son 2 ayı konuşmadan geçirdik ama Facebook'um gerçekten yoktu.

Çevremde kullanan 2-3 kişi kaldı.

Aktif kullanmıyorum ama hesabımı silmedim. Bana eski güzel günlerimin hatırasıymış gibi geliyor.

Kullanmıyorum.

bok gibi geliyor kimin çaldığını bile anlayamıyorsun çoğu zaman

parkın konser alanına yakın yanına oturup yayılınca güzel oluyor.

dinlemek için uygun değil de, arkaplanda çalınca, rastgelince güzel oluyor. mesela bahsettiğim noktada oturup demleniyordunuz, grup çıktı, güzel eşlikçi oluyor.

off okurken bile yoruldum. Yeni insanlarla tanışmak değil ama üst üste, aynı zaman diliminde ve bu kadar fazla insanla tanışmak beni de rahatsız ederdi.

Eğer olumsuz etkileniyorsanız bunu hayatınızdaki yeni beyefendiyle konuşabilirsiniz en azından anne babalarına zaman ayırmak için müsaade isteyin ayrıca her çağırıldığında müsaitim demeyin tamam en yakın arkadaşın sevgilisi okey de arkadaşları kardeşi ne alaka yahu zaman bu kadar kıymetsiz mi? kendinize nasıl zaman ayıracaksanız bu tempoda. bence bir bahane bularak bazı planlara katılmayın her seferinde tamam derseniz sonu gelmez.

Bunalıp patlama noktasına gelmeden önce bence sınırınızı baştan koyun, her görüşmeye katılmak zorunda değilsiniz. Bu sosyalliğin size fazla geldiğini söyleyebilirsiniz.

Galiba ilgiliymiş gibi davranıyorsunuz, benim de yaptığım bir şey bu, yapmayın, yapmayalım, yorucu olan o, herkesi dinlemek, herkese gülümsemek. Neden durgunsun diye sorarlarsa, iş yoğundu, kedim yemek yemedi, çiçeğin bir yaprağı soldu filan diyin.

başlıkla içerik çok farklı.

başlığa yanıtım: hayır, severim.
içeriğe yanıtım: çok yorucu, gereksiz ve sıkıcı bir olay.

Yeni insanlarla tanışmayı keyifli bulurum. Sizin durumunuzu ise konforsuz olarak karşılarım. Benim çevrem de sizin birlşkte olduğunuz bey kadar olmasa da geniştir. Eşimle birlikte olmaya başladığımı öğrenince, arkadaşlarım tanışmak istemişti. Ortalama; haftada 2 ya da buluşma olmaya başladığında eşim; bu kadarından keyif almadığını, zorlandığını söyleyince orada durdum. Duygu ve ihtiyaçlar izah edilince, kişisel alan korunabiliyor. Hayır demekte zorlanıyor olabilir misiniz?

Yeni insanlarla tanışmak en iyisi. Tanıştığım insanda kötü özellik görüp nefret ediyorum başka seçeneğim yok. Ama benimli sağlıklı değil tabi

normalde rahatsız olmam ama senin durumunda rahatsız olurum. bana aşırı mantıksız geldi. sevgilin arkadaşlarıyla tanışmak neyse de devamı aşırı gereksiz. yok eşi yok kardeşi yok anne babası aşşırı fazla. ben arkadaşlarımın sevgilileriyle bile 6 aydan sonra falan anca tanışıyorum.

gidermenin bi yolu yok. buluşmalara gitmek istemediğini söyleyebilirsin.

yeni insanlarla tanışmak güzel de sizinki yeni insanlarla tanışmaktan biraz ötesi olmuş. sizinkine zorla bir sürü insanla tanıştırılmak denmesi lazım. bence birlikte gibi olduğunuz beyefendiye durumunuzu söyleyin. o da sizi bu kadar darlanacağınız ortamlara sürekli sokmasın.

Çok sınır çekmeden konuşsanız yumuşak şekilde kapnır konu belki.

Yani ne bileyim, sonuçta bu kişi bu çevreyi yıllar içinde adım adım bağlar kurarak edindi. Siz birden bu kadar insanla bağ kurmaya çalışırsanız onun kafasındaki gibi olmaz büyük ihtimalle sonucu :D belki bunu vurgularsınız biraz. Kendi çevreniz de darmış örneğin, baya keskin bir geçiş. Gidin beyefendiye beni zorlama bak şuraya yığılır kalırım deyin :D

Tanışmak sohbet etmek normal ama rol oynayıp devamlı görüşmek zorunda değilsiniz. Beyefendiyle oturup açık açık bu bana uymuyor diye konuşmanız lazım ilişkilerde en önemli şey iletişimdir. İş arkadaşlarına da sınır çizmek lazım, herkesle bu kadar samimi olmak zaten tehlikeli ayağını kaydırırlar adamın.

verilemiyormuş bende benzer durumdaydım.
www.eksiduyuru.com

Migros genel olarak iade konusunda en iyi yerlerden biridir.

@eja yani sizin durumda üründe bir sorun yokmuş. benim aldığım kettle için durum farklı. bir kettle'ın 3 fonksiyonu var aslında.

kapağının düğmesine basınca açılacak ki su doldurabilelim
suyu ısıtacak
su ısınınca da otomatik kapanacak

ama üründe bu 3 fonksiyondan 2'si düzgün çalışmıyor aldığım günden beri. bir tek su ısıtıyor :)

pardon en önemli kısmı atlamışım, bildiğim kadarı ile bu süreçtede 7 günü geçtiği için servise gönderecekler o şekilde değerlendirip ya para iadesi ya da benzer ürün verecekler.

Sorun etmezler muhtemelen açıklarsınız böyle böyle diye iade etmek istiyorum dersiniz alırlar muhtemelen, migros genel olarak iade konusunda iyi yerlerden biridir +1

Valla ben de korkuyorum ve arka koltukta bile otursam emniyet kemeri mutlaka takıyorum.

istediğin kadar mükemmel araba kullan, malın birinin hatası yüzünden pisi pisine ölme ihtimalin her zaman var. ama bu ihtimal kaldırımda yürürken de var, yol kenarında bir kafede otururken de. yani bu mantıkla dışarı çıkmamamız lazım.

kurallara uyarsan ve dikkatli araç kullanırsan trafikte başına ölümcül bir şey gelme ihtimali binde bir falandır. kafaya takılacak bir yüzde değil bence.

her şey bi olasılık oyunu. sağlam bir aracın varsa, hız sınırlarına uyuyorsan ve iyi bir şöförsen bu riskleri minimize ediyorsun. kanser olmak gibi bu riski sıfıra indiremezsin ama kendine iyi bakarak çok düşürebilirsin. aslına bakarsan hayatın tamamı bu kurala göre işliyor.

Aracın görece yeni ve iyiyse, araç içi ve trafikteki kurallara uyuyor ve sürekli çevre kontrolü yapıyor ve defansif sürüş yapıyorsan daha yapabileceğin bir şey yok.

Kaza gelecekse geliyor, karşı tarafın mallığı kontrol edemeyeceğin bir değişken. Diğer şeritten üstüne kamyon/tır bile gelebiliyor gözün açık olursa manevra yapabilirsin. Geçen pazar TEM'de sağ şeritte 80-90 ile giderken makas atan bir oç az kalsın arabanın sol tarafını alıp gidiyordu sık sık aynaya bakmama rağmen son anda gördüm çok hafif sağa kırabildim direksiyonu belki o sayede yırttım. Aniden frene bassam kesin çarpardı örneğin. Biraz da sezgilere kalıyor iş yani.

Kendine güvenmiyorsan, tecrüben veya reflekslerin iyi değilse ileri sürüş teknikleri dersi almanı tavsiye edebilirim.

Wi-Fi arama kullanılabilir vaziyettiyse sol üst köşede örneğin Turkcell Wi-Fi yazar. Yazmıyorsa Wi-Fi üstünden değil gsm üstünden arıyor anlamına geliyor. Emin olmak için bu servis ve ayar açıkken telefonu uçak moduna alıp sadece Wi-Fiyi açın.

doğrudan kuru temizleciye verin. bazen lekeyi çıkartmak için yapmaya çalıştığınız şeyler daha beter sonuçlar doğuruyor.

beyazlar için olan leke çıkarıcılardan dene.

asperox ve çamaşır suyu iş görür.

rossmana git leke çıkarıcı bölümüne git oradan çay leke çıkarıcı al talimatları olduğu gibi takip et

www.trendyol.com

Bazen bende de aynı bölgede oluyor. Farkında olmadan uykuda kaşınmış olabilir, pantolon/çorap sürtünmeden ufak ufak tahriş etmiş de olabilir.

çorap ile ilgili olabilir. lastiği sıkı bir çorabı uzun giydiyseniz olabilir. bu arada şekerinize baktırın bence.

hep ayni yerde oluyorsa psoriasis başlangıcı olabilir. stres de olabilir.

edit: sanırım kuruluk vs. problemi var. resimde çorabın üst kısmında kepeklenme veya döküntü var. kullandığınız duş jeli, sabun, deterjan, yumuşatıcı, saç kremi, jöle vs..dan olabilir mi?

Cesitli uygulamalar kullaniliyor belki o sekilde daha kolay olur. Tarttiginiz yag disindaki urunlerin yagini da hesaplamak gerekir diye biliyorum. Soz gelimi findigin yag orani %60.

Tereyağı yüzde yüz yağ değil. Baktığında yüzde 80 yagmis. 100 gr tereyağı yersen 80 gr almis olursun.
Onun dışında evet her şeyde ki yağa bakman lazım.

En ideali myfitnesspal'dan takip. Ya da yağ olan hiçbir şeyi yememek. Ben yapamam öyle bir hayatı tabi ama siz yapabilirseniz :)

Hata payından kaçış olmaz, bu her zaman böyle. Ne kadar detaya inerseniz 100 grama o kadar yaklaşırsınız ama denk gelmez hiçbir zaman.

Bu yüzden dengelemeye çalıştığınız şeyin miktarına göre ortalama bir hesap yapın. Eğer bir şeyden 100gr alıyorsanız 5-10gr fark çıkması mühim değildir, normal sınırlar içinde kalır. Ancak 40-50gr fark çıkarsa hedeften sapıyorsunuz demektir.

Bunun önüne geçmek için eğer yağ oranı yüksek şeyler yiyecekseniz kabaca bir hesapla sapmayı göz önünde bulundurur minimumda tutmaya çalışırsınız. Atıyorum fındık yağlı bir besindir, canınız istemiştir illa teraziye koyup ölçmeye gerek yok ama mantıklı sallanmış bir gramaja göre yağ miktarını o gün aldığınız miktara eklersiniz.

Sizin ketojenik diyetinizden tutun mühendislik çalışmalarına kadar her şeyde temel bakış açısı bu. Zaten size 100gr yağ alın diyen insanlar da laboratuvar koşullarında yaptığı hesaplardan yola çıkmıyor, makul ortalamada bir değer veriyor sadece.

yediğin her şeyde yağ var. onların toplamı 100 gr olmalı.

@akhenaten ben hesabı nasıl yapılır onu merak ediyorum işte. atıyorum 200 gram bonfilenin yağ oranını nasıl hesaplaycağım? ne bileyim tavaya atacağım 1 yemek kaşığı hindistan cevizi yağın yüzde kaçı yağ?

internette çokça bilgi buldum ama bu tip temel başlangıç bilgileri bulamadım :)

@numlock gıda kompozisyonunu siz hesaplamayamazsınız zaten.

Atıyorum yaklaşık 50gr fındık yediyseniz

şuradan;
turkomp.tarimorman.gov.tr

ya da daha detaylı olarak şuradan;
fdc.nal.usda.gov

Fındığın 100 gramında ne kadar yağ var bakıp 50gr'a oranlayacaksınız.

Myfitnesspal'a coconut oil yaziyorsun. Karşına 100ml/gr ne kadar ne çıkıyor.
Sonra mutfak tartisinda kaşık varken baslatip üstüne yağ koyup kaç gram olduğunu buluyorsunuz.
Bunu alıp myfitnesspal'a koyuyorsunu o size kac gram yag var soyluyor.

Mutfak tartisi ve myfitnesspal olmadan bu tarz şeyler yapilamaz

Abi bir de bir sorum var alakasiz;
Her soruna cevap veriyoruz sonra siliyorsun duyuruyu. Mantığı ne bunun? Ben spor sorularina cevap verdim biliyorum. Geçen de hatta çalışan sorun vardi o da gitmis.

@bilmem bilmem, durması daha mı iyi olur?

Abi kalsın birak gelecek duyuruculara veri olsun :) ha duyurunun dandik yapisindan ötürü duyuruyu mobilde aramak izdirap ama olsun aranıyor arada. Misal ileride bu soruyu soracak adam bulabilir.

öncelikle istanbul ailesi, istanbulun neresinde oturuyor? avcılar, beylikdüzü, büyükçekmece falansa onların istanbuldan çıkması zaten 1.5-2 saat sürer :)

öte taraftan bolu mantıklı, oteller de var yemeği de güzel, yedigöller falan.

abant'ta bildiğim kadarıyla çok güzel bungalovlar var. çocuklar da doğayla haşır neşir olur mis gibi ama onun dışında bir şey yok. belki eskişehir eğlenceli olabilir ama ankara ekibi torpilli olmuş olur:)

Eskişehir

Binin hızlı trene Eskişehir'de buluşun. Çocuklar için de değişiklik olur tren yolculuğu. Ben o yaşta trenle seyahati çok severdim ki düz mavi trendi.

Eskişehir'de de Sazova parkına gidersiniz çocuklar için iyi baya

nokta atışı bir yer öneriyorum: bolu'da gazelle otel. hem otel iyi, her şey dahil hizmet veriyor hem de çocuklar için birçok oyun alanı, hayvanlar, park vs mevcut.

zaten genelde çocuklular tercih ediyor burayı.

mantık olarak en orta yer bolu

cevrendeki insanlarin senden fazla bir sey bildigi yok. herkes oyle rasgele bir seyler yapiyor.

benim bakisim surekli oynamak faydadan cok zarar getirir.

dincilerin bile faize kilif buldugu ortamda (enflasyon alti faiz helaldir seklinde), tl'ye gecmemek zor. son 3 aydir dolar bazinda 50-55 oran faiz veriyor turkiye, dolari basan amerika'da bu faizi 10 senede alirsin. bunun sonu hayir olur umarim :).

risk alinabilecek bir oran %50 ama tam bir kumar, ekonomistimizin tek bir sozune bakiyor tepe taklak olmasi, tum parasini kriptoda tutan birisi olarak giremedim bu kumara altini sectim umarim haksiz cikarim 1 sene sonra.

ayrica ben girdiysem altin da biter, ytd :)

1 ay kazanırlar, 2 ay kazanırlar. Sonra bir gece kazandıklarının hepsini ve daha fazlasını kaybeder otururlar aşağı.

Bence büyük mallık.

NOT: Yatırım tavsiyesi değildir!


.

Cari açık, turizm, döviz beklentisi. Son 3 ayda ki gelişmeler, fed’in duruşu ve 2024 için ne yapacağı kısımlarının tamamını düşünüp kendin karar verebilirsin. Sadece bir üstteki her duyuruya “bir gece de %50 malımızı çalacaklar, bir gecede dolar %50 artacak” gibi cevaplar yazanları takip etme yeter.

Alakasiz gelebilir ama gecen sene nisan ayinda otomobil piyasasi ucuyordu uzunca bir suredir. El altindan para vermeler, sifirindan daha pahaliya araba almalar, asiri pahali eski arabalar vs. Temmuz-Agustos aylarina gelindiginde bir anda durum degisti, yatirimlik diye alanlarin elinde patladi. Belki de faiz icin de boyle bir doneme yaklasiyoruzdur.

Göürüşm şu: Türkiye'de insanlar yatırım yapmayı bilmiyorlar. Genelde geleneksel şekilde çoğunluk nasıl hareket ediyorsa ona göre hareket etme eğilimindeler ve bu yığınlar hiçbir altyapısı olmadığı için çok kolay manipüle ediliyorlar sonra zarar edince veya dolandırılınca kendilerini sorgulamak yerine şikayet etme eğilimdeler oysa kendi düşen ağlamaz. Tavsiyem yatırım yapmadan önce iktisat okur yazarlığı ve muhasebe eğitimi alınması yatırım yaparken statüsü ne olursa olsun hiç kimsenin söylemine, tavsiyesine itibar edilmemesi saçma sapan gruplardan (borsa grupları vesaire) uzak durulması metot öğrenip analiz yapıp bireysel hareket edilmesidir.

sene basından bu yana altın vadeliden daha çok kazandırdı.

Bu tip profillere genel olarak kutu profil denir. Genişliği fazla ve malzeme yumuşak olduğu için orta kısımda zamanla çökme olabilir. Bunu engellemek için ortaya destek atılmış olabilir. İkinci olarak montaj parçası olduğu için o bölmelere bir bağlantı giriyordur. Nerede kullanıldığını tahmin etmek zor. Ben alüminyum profil üreten bir fabrikada üretim mühendisi olarak çalıştım. Askılıktan pencere profiline kadar binlerce profil tipi var.

@dissendium;

Yanıt için teşekkür ederim hocam.

Ortaya desteğin ne şekilde atıldığını biliyor musunuz? Kaynak mı yapıyorlar acaba destek parçasını?

makineden* direkt o şekilde çıkıyordur büyük ihtimalle.

Alüminyum profiller ekstrüzyon yöntemi ile üretilir. Alüminyum belirli bir sıcaklıkta kalıptan geçer. Presten o şekilde çıkar.

encrypted-tbn0.gstatic.com

Anladım, çok teşekkür ederim.

Peki bu "destekli kutu profilin" bir tarafı düz iken, diğer tarafının neden tırtıklı olduğu konusunda bir fikriniz var mı? (tırtıklı kısım fotoda görünüyor)

tırtıklı kısım için 2 tahminim var -> hem mukavemet sağlıyor olması, hem de estetik olarak bu tarafın kullanılabilecek olması.

Tırtık nedeni estetik ama sürekli kullanılacak bir şeyse (açma kapama gibi) tırtıklar tutmayı kolaylaştırır. Her müşteri küçük değişiklerle kendi profilini tasarlar, üretir.

Rocksmith+ olur mu acaba bilemedim

bende yeni elektro gitara başladım, yousician güzel bir uygulama tavsiye ederim. pratik için oldukça işe yarıyor. sana tabları gösteriyor ve seni dinleyerek hangi tablara notalara doğru bastın gösteriyor, hızı yavaşlatıp arttırabiliyorsun.

"Nota okumakla kafayi dolduramam"

ilerlemenizi engelleyecek en büyük önyargınız bu.

Ben de benzer durumdayım, gitara 20 sene önce başladım, aktif olarak çaldığım bir kaç sene, bilindik metal guruplarının sweep picking içermeyen sololarına kadar çalabiliyordum ama nota bilgim olmadığı için tıkanıp kaldım, doğaçlama yapamam, soliste göre transpoze yapamam, bir akorun farklı varyasyonlarını çalamam, bulamam çünkü teorik bilgim sıfır.

Eğer gerçekten hakkını verecekseniz nota bilgisi şart, ben sadece arada tablara bakarak bir şeyler çalayım derseniz de ben online songster kullanıyorum, aylık üyeliği 15-20tl civarı.

Alıştırmalar için hangi teknik için alıştırma lazımsa youtube'da milyon tane var, legato mu, sweep picking mi, hızlanma mı, temiz çalma mı, akor geçişleri mi vs..

Sadece amfi ile, daha doğrusu elinizdeki amfi ile istediğiniz tonu almanız zor. Harici ses kartı + guitar rig ile kulaklıkla istediğiniz gibi oynarsınız. (ben şu saçma masraflarım bitince BOSS GX100, GX1000 arasında seçim yapacağım, ses kartı bana gelmez).

yazılım ilk kez duyuyorum .. YouTube 'da trilyon tane eğitim videosu vardır. öyle takip edin bence.

O cevrendeki profillerle alakali
Patronun soforune desem adam tek izin gununde butun gun yanimda biter
Motor aldim adamlar cete oldu birlikte hallettik herseyi
Motor bozuldu zabita motorlarino tamir eden ustadan rica ettiler de arada benimkini halletti
Yani konu kisiyle alakali

Ote yandan: tek basina halledersin
Daha 15 gun olmadi citroen bayisine gittik esimle. Araci begendik 4 gun sonra gittik parayi verdik aldik ve ciktik cok buyuk is degil
Sifir alacaksan iki tavsiyem var
1. Modeli kafanda oturttuysan her bayiyi ara ve son fiyat sor. Biz avrupa yakasinda fiyat veren bayiden 75k ucuza aldik. Ikisi de resmi bayi
2. Bayiden kredi kullancaksan her ayrintidan bahsetmelerini iste. Bize “bizden kasko yapmazsaniz 3k cezasi var” cektiler. Kesin sorun yok ben citroen fransayla gorusurum dedim. “Kusura bakmayin yanlis anlatmisiz onu size bilgi vermeyen arkadastan kesiyolarmis” dediler hakkinizda hayirlisi deyip ciktim

Konu doğru arabayı seçmekse eğer, burası da size yardımcı olabilir. Yok arabanın satın alma işlemleri için diyorsanız sıfır araç alımı çok kolay. KidLazer'ın da dediği gibi modeli belirledikten sonra bayiileri arayıp son verecekleri fiyatları karşılaştırmak faydanıza olacaktır.

Ben araba alacak olsam tamir muhabbeti olunca daha az psikolojim bozulsun diye parcalari uygunami degisiyor yada bulunabiliyor mu diye bi arastirirdim

Bana bu konuda cok danisanlar var. uzun zamandir taniyorsam, karakterlerini iyi biliyorsam yardimci oluyorum. Yakin olmadiklarima tavsiye vermiyorum. Sonucta gidip, bir arac bulursun bir hafta sonra sanzimani bozulabilir, alternatorun, direksiyon pompasinin degismesi gerekebilir... 2. el aliyorsan boyle seyler olabiliyor. Herkes boyle arizalari ayni sekilde tolere edemiyor.

sorumluluk almak istemiyor olabilirler.

ikinci el araç almak bayağı sıkıntılı bi mesele. çok fazla it kopuk var.

sıfır araba alımına gelmiyorlarsa garip tabi.

bencede çevrenle alakalı bugün araba almak istesem herkes bende geleyim diye zıplar hangi şehirdesin ben geleyim istersen

araba işi riskli olduğu için öneri verip araç alımına karışmak istememeleri normal. çünkü türkiyede 2.el araç piyasası o kadar kirli ki kimse ön ayak olmak istemez. arkadaşlarımın aracılığı ile 2. el bir araç aldım araç sonradan motor yedi. arkadaşlarıma bir söz söylememe rağmen bana karşı mahçup oldular yeni araç seçiminde karışmadılar. sonuçta büyük paralar dönecek, bir sıkıntı yaşandığında kendi üstlerine sıkıntı kalmasın diye karışmıyor olabilirler. arabadan anlamayan bir insansanız, alacağınız aracı 0 yakın kmde alın ki sanayi vs uğraşmayın.

paranız varsa güvenilir galeriler var gidip orada bakabilirsin.

neredeyse tüm galerilere ve genel olarak çoğu satıcılara güvensizlik had safhada. arabadan en çok anlayan kişi bile bazı arabalardaki kusurları göremeyebilir. yanlış bir şey yapmak istemiyorlardır.

senin gibi sağdan soldan sora sora tek başıma ev aldım. ülkedeki saçmalıklar ve çakallıklar yüzünden bir sürü bilmediğim, hesap edemediğim şey çıktı. neyse ki şansım yaver gitti. araba işi de böyle bence. çevrende araba meraklısı, uyanık biri varsa rica et. hatta gerekiyse piyasadan eksper birine biraz para ver danışmanlık rica et.

Tuhaf olan başkasına bağımlı olmak istemeniz. Ben de olsam ''yardım'' etmezdim zaman kaybını geçtim bu durum karşınızdakine sorumluluk yüklüyor sonra arabada bir problem çıkması halinde bu durumdan karşı tarafı sorumlu tutabilirsiniz bu da ilişkinize zarar getirebilir. Herhangi bir markanın kurumsal ikinci el satış birimine gidin garantili olarak ikinci el otomobil satın alın.

fazla anlamana gerek yok temel prensipler belli. araç kafana yatıyorsa da paraya kıyıp iyi bir ekspertiz yaptırmalısın. arabadan anlamak da çoğu durumu kurtarmıyor ben arabadan anlarım mesela ama ne ben ne de ekspertiz motordan ne çıkacağını bilemez.

bence temel strateji duygusallıktan çıkıp akılcı olmak.

1- eski model lüks araç alınmaz
2- gençlik hevesi olan üstü açık-spor-eskinin havalı araçları alınmaz
3- araba alma hevesiyle acele edip fırsatmış gibi düşünerek ilk bulduğun araç alınmaz
4- hiçbir araba tüm amaçlara hizmet edemez.
5- piyasa ortalamasının çok altındaki araçlar alınmaz mutlaka birşey çıkar

benzer durumdaki bir arkadaşım geçen hafta tek başına gitti vavacarsdan 2 yaşında bir araba aldı.
sitede yazdığına göre değişen-boyanan parçası, kazası vs yoktu.
sonra aracı biz de kontrol ettik, araç denildiği gibi kazasız temiz bir araçtı.

vavacarsı deneyebilirsin, sahibindendeki ilanlara göre 10-15 bin lira fazla verirsin ama en azından güven sorunu yaşamazsın. pazarlıkla, gizlenen ayıplarla, eksperlerle vs uğraşmazsın.

Batı kale arkası. Oradan sahaya atlaması daha kolay oluyor.

ankaragücü maçı ve taraftarı en sıkıntılı taraftar grubu. en mantıklısı gençlerbirliği maçı.

çocukla ankaragücü maçına gidilmez. g.birliği bekleyin.

niye gidilmesin abi maça? biz lisedeyken dershaneden kaçıp gidiyorduk 19 mayıs stadında maç izlemeye. problemli taraftarlar genel olarak kale arkasındaki tribünlerde oluyor. maraton ya da protokol tribünü tarafı rahat olurdu bizim zamanımızda. şimdi de öyledir büyük ihtimalle.

bu haftaki maçı da çok kritik ankaragücü'nün. puan kaybı durumunda kümeye gidebilir. gergin bir atmosfer olacaktır.

4 senedir kullanıyorum burada en büyük etken ne basacağınız? Pla mı abs mi petg mi? Bunlarla figür mü basacaksınız araba yedek parçası mı yoksa hobi işleri mi? Buna ve bütçeye göre size daha verimli tavsiyelerde bulunabilirim

ne basacağına, ne kadar hıza ve baskı alanına ihtiyaç duyduğuna göre değişir. yotubeda bunları anlatan binlerce video var aslında.

işte basondun 3*3=9 seçeneğinden ve orpheusun binlercesinden teke düşüreyim seçenekleri kolaycılığı yapmak istemiştim :d

basond, yedek parçalar + hobi
abs gibi mukavemetli bir şey kullanırım heralde

1. çok mu acayip bi kart, zorunda mısın?

2. 2009 model beyaz macbook kaç para ona bir bak. Üzerinde firewire vardı yıllarca kullandım :D

yine 2005-2010 civarlarındaki laptoplarda PCMCIA denen genişletme portu oluyordu.
dt7v1i9vyp3mf.cloudfront.net
şunu takıp firewire özelliği kazandırmıştım. Yıllar sonra usb3.0 kartı da alıp takmıştık falan. O laptoplarda bu iyi çözüm.
www.oreilly.com

edit: usb derken, artık çoğu ses kartı öyle ki ve usb3 bile değiller 2 yeterli.
www.akakce.com
şu mesela ucuzca bir ses kartıdır yine fiyatı yüksek geldi şimdi ama herhalde yine en ucuzlarındandır. Bununla sıkıntısız çalabilirsin. Zamanında bununla bir sürü kayıt yapmıştık.

Hahaha

Ya yeni eli yüzü düzgün ses kartları 7-8k fiyattan başlıyor boşuna masraf yapmayayim kafasındayim.

Aslında eski laptop'imda çalışıyordu ama o da kırıldı.

Şu anki Laptop'ta da pcmcia, express card vs girişi yok :(

sadece gitar içinse sarı sitede bir sürü behringer ses kartı var usb 1000-1500 lira arasına.

örnek

www.sahibinden.com

Sahibinden.com üstünden oldu.

Çevremde satmak için neredeyse 500 TL'ye gözden çıkardığım satılmayınca çöpe atma noktasına geldiğim bir eşyayı aynı gün içinde verdiğim ilanla 2600 TL'ye sattım.

Yine daha önce de bir çok eşyayı oradan sattım.

yillar once zebramo diye bir app vardi, ne eklediysem satilmisti.

pahalidan kasit nedir? bazilarina gore 350 € pahaliyken bazilarina ucuz gelebilir.

www.silhouette.com

Merhabalar doktor değilim öncelikle onu söyleyeyim. Wbc yani lökosit değeri yüksek vücutta bakteriyel bir enfeksiyon olma ihtimali var. Cinsiyet belirtilmemiş idrar yolu enfeksiyonu da olabilir kadınsa daha olası bu erkeklerde Biraz daha zor oluyor. Ama bir de monosit değeri yüksek. Aslında boğaz ağrısı ateş falan da olsa acaba enfeksiyoz mononükleoz mu derdim ki onda da bazen böbrek tutulumu olabiliyormuş. Yeniden hastaneye gitmeniz iyi olur

Yüksek ihtimal bir antibiyotik kullanacak gibi duruyor

Bir tek hemogram mı bakılmış? Doktor değilim ama enfeksiyonu var gibi görünüyor.

chatgpt4o acayip iyi tahlil yorumluyor. deneyebilirsiniz.

Tel tel taradım zülfünü