arkadaşlar bu lunapark denen hadiseden ve içindeki g kuvveti verip eğlendirmeyi amaçlayan gondol, kamikaze (ters dönen alet), crazy dance (kendi ekseni etrafında gönen bi platform, platforma bağlı dönen dört kollu ayrı bi platform ve yine dönen dört koldan her biri) gibi oyuncaklardan feci halde korkuyorum. eşimin zoruyla bindiğimde falan ise millet delicesine eğlenirken kasılıp manyak gibi fenalaşıyorum içinde. hayır eğlenen eğlensin de ben niye eğlenemiyorum lan bunlarda? rollercoaster'a falan binsem kesin ölürüm ben herhalde. oysa ki uçak yerden teker kestiğinde falan oluşan o "hooop" hissini çok severim.
bir otomobil sorusu da ben sorayım.
dün gece malumunuz, maçtan sonra eve dönerken basa basa kornayı bozduk. sigortası attı zannettim ama kornaya basınca motor civarından tınn tınn diye ses geliyor. yani kornaya elektrik gidiyor (bu durumda sigortası atmış olamaz) ama zartlamıyor. bugün arabanın yanına tekrar uğramadım da merak da ediyorum. acaba ısındı falan mı, kendi kendine soğuyunca düzelir mi, yoksa aldık mı kornayı elimize?
dün gece malumunuz, maçtan sonra eve dönerken basa basa kornayı bozduk. sigortası attı zannettim ama kornaya basınca motor civarından tınn tınn diye ses geliyor. yani kornaya elektrik gidiyor (bu durumda sigortası atmış olamaz) ama zartlamıyor. bugün arabanın yanına tekrar uğramadım da merak da ediyorum. acaba ısındı falan mı, kendi kendine soğuyunca düzelir mi, yoksa aldık mı kornayı elimize?
efenim masa üstünde kullandığım 3 kalem pille çalışan çok şahane bir ledli lambam var (çin malı bi milyoncu işi). karanlıkta laptop kullanırken bu aleti kullanıyorum. ama pillerini su gibi yiyor. usb'den bağlanan istediğim gibi bir ışık da bulamadım. şimdi diyorum ki ben bu lambanın pillerini söküyim, eski bozuk klavyemden kestiğim usb kablosunun içindeki kabloları pil yuvasında pillerin değdiği yere bağlayım, bu aleti usb'den çalışan lamba yapayım. olur di mi? usb kaç volt elektrik verir? az mı gelir, çok mu gelir? kestiğim kablonun içindeki kırmızı, yeşil, beyaz ve sarı renkli kabloların hangi ikisi elentürünk içindir (kırmızı ve siyah diye bilirdim de siyah yok malesef)?
efendim allerjik bahar zamazingoları yüzünden fexofen isimli non sedatif antihistaminik kullanıyorum. her sabah bir tablet olmak üzere.
ancak bu akşam bir içki ortamı oluştu, fasıl falan. şimdi akşama rakıları devirsem ertesi gün mortu çeker miyim? bugünkü ilacımı henüz içmedim. onu içmesem akşam rakı içebilir miyim? yoksa hiç alakası yok mudur, hem ilacı içeyim, hem de rakıyı mı içeyim?
ancak bu akşam bir içki ortamı oluştu, fasıl falan. şimdi akşama rakıları devirsem ertesi gün mortu çeker miyim? bugünkü ilacımı henüz içmedim. onu içmesem akşam rakı içebilir miyim? yoksa hiç alakası yok mudur, hem ilacı içeyim, hem de rakıyı mı içeyim?
araştırmalarım sonucu pioneer deh-3950 model oto teybini almaya karar verdim. tek dezavantajı RDS denen bilgi yazılarını desteklemiyormuş o da olsun varsın.
asıl sorum şu. bu oto teyplerinde backup pili gibi bir şey var mıdır? teybi kullanacak araba eski biraz. 1-2 hafta falan kullanılmadığı zaman nedeni çözülemeyen bir şekilde aküyü bitiriyor. biz de aküsü bitmesin diye kullanmayacağımız zaman akünün kutup başını çıkarıyoruz. e aküyü sökünce de radyoda ayarlanıp kaydedilmiş bütün kanallar murtaza oluyor. hani aküyü sökelim de bir pil sadece kanalların silinmesini falan önlesin. var mı böyle bir şey?
asıl sorum şu. bu oto teyplerinde backup pili gibi bir şey var mıdır? teybi kullanacak araba eski biraz. 1-2 hafta falan kullanılmadığı zaman nedeni çözülemeyen bir şekilde aküyü bitiriyor. biz de aküsü bitmesin diye kullanmayacağımız zaman akünün kutup başını çıkarıyoruz. e aküyü sökünce de radyoda ayarlanıp kaydedilmiş bütün kanallar murtaza oluyor. hani aküyü sökelim de bir pil sadece kanalların silinmesini falan önlesin. var mı böyle bir şey?
cd ve mp3 çalsın yeter. ekstra bir özellik aramıyoruz. pioneer olursa iyi olur tabii. hepsiburada.com'da deh 2020 modeli en ucuz model, 280 lira (maltepe pazarında daha da ucuz). bir de tanıdık spot elektronikçi var, onun da elinde sanırım daha eski bir model olan deh 3950 varmış, 210 liraya bırakıyor. şimdi 210 lira olan tabii ki daha cazip. peki hangisi daha üstündür model olarak? 2020 mi alalım, 3950 mi?
arkadaşlar üzerinde "T.C. TÜRMOB" yazan kare şeklinde bir mali müşavir mühürüm var demirden. her seferinde ıstampaya bas, basılacak kağıdın altına mouse pad koy, düzgünce bas, ıstampayı, mouse pad'i kaldır, ellerin mürekkep olsun derdinden bıktım. bir tane şu makineli lastik kaşe şeklinde kopyasını yaptırmak istedim ama üstünde T.C. yazıyor diye yapmıyorlar. yani sahtekar mahtekar değilim. daha önce başka mali müşavir büyüklerim için de yaptırmıştım. kendi mühürümü kolaylık olsun diye makineli ve lastikten yaptıracağım. yeni mi çıktı bu yasak? niye yapmıyorlar? orijinali de bende yani. hani kağıda basıp şunu yap diye götürsem yapmaz (yapmasın da zaten) ama orijinalini de gösteriyorum. sahibi benim. belgesi melgesi var. niye yapmıyorlar?
efendim canon powershot a610 fotoğraf makinem var. pek iyi anlaşıyoruz kendisiyle. çok da memnunum. yalnız geçen gün bir şey dikkatimi çekti. ben şimdi bununla çektiğim fotoğrafları iki ayrı şekilde alıyorum makineden. makineyi usb kablosuyla bilgisayara bağlıyorum. makineyi açınca canon'un yazılımı otomatik çalışıp fotoğrafları belirttiğim klasöre atıyor. hatta tarih formatında alt klasörler de oluşturuyor, şahane arşivliyor. ayrıca yedek olsun diye de bilgisayarım/canon poweshot a610 yolunu izleyerek makinenin içine girip (sanki harici bir harddiskmiş gibi) oradan da kopyala yapıştır yöntemiyle başka klasöre kopyalıyorum.
fotoğraflarda problem yok ama fark ettim ki canon'un kendi yazılımıyla aldığı fotoğrafların saatleri, çekim saatinden tam 1 saat ileri. exif bilgisine bakıyorum, çekim tarihi normal, ama windows explorer'da dosya isminin yanındaki tarih-saat kısmı tam 1 saat ileri. kopyala yapıştır ile aldıklarıma bakıyorum. onların yanındaki saat düzgün. makineye bakıyorum, saat ayarı doğru.
peki bu ibne canon programı exif bilgisinde de saat bilgisi doğru olduğu halde windows explorer'da dosyanın yanına 1 saat geç şekilde yazıyor saatleri?
bakınız canon programı ile aldığım fotoğraflardan birini diğer tarafa kopyalamak isteyince (aynısı orada da mevcut olduğundan) çıkan uyarının resmini koyayım, daha iyi anlaşılsın ne demek istediğim.
fotoğraflarda problem yok ama fark ettim ki canon'un kendi yazılımıyla aldığı fotoğrafların saatleri, çekim saatinden tam 1 saat ileri. exif bilgisine bakıyorum, çekim tarihi normal, ama windows explorer'da dosya isminin yanındaki tarih-saat kısmı tam 1 saat ileri. kopyala yapıştır ile aldıklarıma bakıyorum. onların yanındaki saat düzgün. makineye bakıyorum, saat ayarı doğru.
peki bu ibne canon programı exif bilgisinde de saat bilgisi doğru olduğu halde windows explorer'da dosyanın yanına 1 saat geç şekilde yazıyor saatleri?
bakınız canon programı ile aldığım fotoğraflardan birini diğer tarafa kopyalamak isteyince (aynısı orada da mevcut olduğundan) çıkan uyarının resmini koyayım, daha iyi anlaşılsın ne demek istediğim.
arkadaşlar windows vista service pack 1 güncellemesi windows update ile güncellenir hale gelmiş. önemli güncelleme diyor, indiriyor, kur diyince "güncelleme başarısız. hata kodu 800B0100" diyor. netten aradım taradım ama anlamadım. niye kurmuyor bu güncellemeyi? hayır özellikle bekledim windows update ile sunulunca yükleyeyim diye ama onu bile beceremiyor. başka başına gelen var mı böyle bir şey?
efendim sadece 2 günlüğüne kullanmak üzere yanımda lens solüyonu taşımam gerekiyor. evdeki solüsyonu şişesiyle yanıma alamıyorum çünkü aynı şişeyi eşim de kullanıyor. 2 gün için yeni şişe açmak da istemiyorum zira açınca da 3 ay içinde kullanmam gerekiyor. iki ayrı açık şişeyi 3 ayda bitiremeyiz (yoksa atmak gerekiyormuş, özelliğini kaybediyormuş). başka bir kaba koyup götüreyim diyorum ama bu sefer de sterilliğini kaybedecek. ne önerirsiniz?
arkadaşlar bugün gidip lens almam gerekiyor. göz doktoru ve lens satıcısı olan yer, anlaşmalı olduğu ve elinde bolca bulunan modeli (ki geçen sene purevision'du bu) kaktırmaya çalışacak eminim. siz ne tavsiye edersiniz? hangi marka iyidir? (5 civarı miyop, astigmat yok. torik morik değil yani). kutusu 60-70 lirayı geçmezse hiç fena olmaz.
not: en son o2optix kullanmıştım. memnundum ama artık yok galiba.
not: en son o2optix kullanmıştım. memnundum ama artık yok galiba.
bu içine mp3 yüklenen ve arabanın çakmağına takılınca belirlenen frekanstan yayın yapıp arabanın radyosundan mp3 dinlememizi sağlayan cihazlardan kullanan var mı? arabanın radyosunu değiştiremem. herhangi bir mp3 player'ı da kaset şekilli aktarıcıyla kablolu falan da bağlamak istemiyorum. tek kaygım ankara gibi her fm frekansının dolu olduğu bir yerde boş frekans bulamamak. hayır boş frekans var ama bir önceki ve bir sonraki frekans ile karışıyor. acaba çakmak girişi radyonun dibinde olduğu için sinyali güçlü olur da zayıf sinyali bastırabilir mi? yoksa bozuk radyo gibi cızırtılı vizirtılı mı dinleriz? nasıldır?
hatta link vereyim mesela alet şu:
www.hepsiburada.com
hatta link vereyim mesela alet şu:
www.hepsiburada.com
böyle bozuk bir arabanın geldiği, arızasını bulduğumuz, tamir ettiğimiz, araba parçalarının ne işe yaradığını falan görebildiğimiz bir oyun var mıdır?
1. reklamlar esnasında niye kanal logosu silikleşiyor, değişiyor, farklı ve küçük bir hal alıyor. reklam kuşaklarını yine anlarım da program devame derken çıkan bant reklamlarda da böyle bu?
2. dolmuşa ayakta yolcu almak yasak normalde. hatta niye bilmiyorum ama oturan yolcu sayısı da 14 ile sınırlanmış durumda (ankara). yani 3 koltuk daha eklemek de yasak.
sorum bu değil. kimi dolmuşçular tıka basa ayakta yolcu ile polisin önünden geçerken bugün bir tanecik, o da tekerleğin üstüne bağdaş kurarak oturmuş olan yolcu yüzünden ceza yedi bindiğim dolmuş. niye lan? niye kimisi tıka basa dolu dolmuşla polise göstere göstere geçiyor (çöktürtmüyor bile), kimi koltukta değil de tekerleğin üstünde bağdaş kurup oturan bir tanecik yolcu yüzünden ceza yiyor? kötü kokular geliyor burnuma.
2. dolmuşa ayakta yolcu almak yasak normalde. hatta niye bilmiyorum ama oturan yolcu sayısı da 14 ile sınırlanmış durumda (ankara). yani 3 koltuk daha eklemek de yasak.
sorum bu değil. kimi dolmuşçular tıka basa ayakta yolcu ile polisin önünden geçerken bugün bir tanecik, o da tekerleğin üstüne bağdaş kurarak oturmuş olan yolcu yüzünden ceza yedi bindiğim dolmuş. niye lan? niye kimisi tıka basa dolu dolmuşla polise göstere göstere geçiyor (çöktürtmüyor bile), kimi koltukta değil de tekerleğin üstünde bağdaş kurup oturan bir tanecik yolcu yüzünden ceza yiyor? kötü kokular geliyor burnuma.
iki sorum var.
1. bu filmlerde falan olur ya hep. ya da kimi restaurantlarda bulunur. böyle kocaman parça etker vardır. hayvanın neresidir bu, antrikotu olsun, kontrfilesi olsun, bonfilesi olsun küçücük küçücük yahu. şöyle kalın kesilmiş en az 1 karış çapında, belki daha büyük (döve döve o kadar genişletilenleri değil, bizzat kendi o kadar olan) et satılmaz mı kasaplarda falan? (onlar domuz eti diyecekler için not: dana hayvanı da büyük bir hayvan, onun aynı yerinden çıkmıyor mu böyle et?) eğer varsa ne diye isteyeceğim? özel mi hazırlatacağım?
2. acı, çok acı, deli acı, çok az miktarı bile insanın genzini yakıp burnundan alev gibi çıkacak hardal arıyorum.
bu arada yazmayı unutmuşum. şehir ankara.
1. bu filmlerde falan olur ya hep. ya da kimi restaurantlarda bulunur. böyle kocaman parça etker vardır. hayvanın neresidir bu, antrikotu olsun, kontrfilesi olsun, bonfilesi olsun küçücük küçücük yahu. şöyle kalın kesilmiş en az 1 karış çapında, belki daha büyük (döve döve o kadar genişletilenleri değil, bizzat kendi o kadar olan) et satılmaz mı kasaplarda falan? (onlar domuz eti diyecekler için not: dana hayvanı da büyük bir hayvan, onun aynı yerinden çıkmıyor mu böyle et?) eğer varsa ne diye isteyeceğim? özel mi hazırlatacağım?
2. acı, çok acı, deli acı, çok az miktarı bile insanın genzini yakıp burnundan alev gibi çıkacak hardal arıyorum.
bu arada yazmayı unutmuşum. şehir ankara.
efendim vumartesi akşamı 10-12 kişilik bir arkadaş grubu ağırlayacağız evimizde. yemekli olacak. er seferinde börek çörek yapardık ama değişiklik olsun dedik. kıymalı pide yaptırmayı düşünüyorum. 10-12 kişilik pidenin içi için ne kadar kıyma, ne kadar soğan vs. gereklidir? yiyenler 5 tane birden yiyen hayvanlar değillerdir, makul yerler.
bir de başka yemek öneriniz var mı çalışan insanları çok uğraştırmayacak cinsten. hazır mantı da geldi aklıma ama...
bir de başka yemek öneriniz var mı çalışan insanları çok uğraştırmayacak cinsten. hazır mantı da geldi aklıma ama...
şimdi altı üstü bir tanecik boş dvd'nin derdine düştüğüm sanılmasın. sadece merak ediyorum.
bilgisayarı dvd yazma işlemine bırakıp gittim. 2-3 dakika sonra geldim ki bilgisayar resetlenmiş, yeniden başlıyor kendi kendine. haliyle yazma işi yarım kalmış. çıkardım dvd'yi baktım, boş dvd'ye bir şeyler yazınca oluşan izden var üstünde. sürücüye taktım, boş diyor (hani dosya bilgisinin saklandığı kısmı yazamadan kesilmi galiba). şimdi ben boşmuş gibi bunun üstüne bir şey yazsam olur mu?
bilgisayarı dvd yazma işlemine bırakıp gittim. 2-3 dakika sonra geldim ki bilgisayar resetlenmiş, yeniden başlıyor kendi kendine. haliyle yazma işi yarım kalmış. çıkardım dvd'yi baktım, boş dvd'ye bir şeyler yazınca oluşan izden var üstünde. sürücüye taktım, boş diyor (hani dosya bilgisinin saklandığı kısmı yazamadan kesilmi galiba). şimdi ben boşmuş gibi bunun üstüne bir şey yazsam olur mu?
yıllar önce bir yaz bodrum'da sürekli gittiğimiz mekanda çok içmiş (1 bira, 1 votka limon, 3 votka redbull, 1 shaker dolusu sex on the beach (arkadaşlarla hep birlikte içtiğimizi sanıyordum, ibneler içer gibi yapıp hepsini bana içirmişler) ve 1 shot tekila). bayaa kafayı bulmuştum. en son garson ters çevrilmiş şarap kadehinin hafif çukurca olan ayağına tekila koymuş. bir adet de pipet almış getirmiş "burnundan çek" diyor. kafam güzel olsa da şiddetle reddettim ben bunu. şimdi de merak ediyorum. acaba çekseydim ne olurdu? ağızdan içmekten daha mı etkili olurdu?
(uyuşturucu falan değildi. bildiğin tekilaydı. burundan çekmeyi reddettikten sonra yaladım orayı. mis gibi tekila)
(uyuşturucu falan değildi. bildiğin tekilaydı. burundan çekmeyi reddettikten sonra yaladım orayı. mis gibi tekila)
günde en fazla 10 fincan çay/kahve içilen bir ofise su sebili alıp sıcak su ihtiyacını bundan karşılamak ekonomik olarak (elektrik tüketimi) akıllıca mıdır? halihazırda kettle kullanılıyor ve her defasında sadece gerektiği kadar su ısıtılıp kullanılıyor. bu aletler ise 2 litra kadar suyu içinde sürekli sıcak tutuyor. hangi çözüm daha ekonomiktir?
soğuk su için de buzdolabımız var, soğuk su için kullanmaya gerek yok yani.
soğuk su için de buzdolabımız var, soğuk su için kullanmaya gerek yok yani.
tiyatro ve seslendirme sanatçısı sezai aydın'ın arda aydın'dan başka çocuğu var mı?
bu emule eşşeği ve hatta eşşoğleşşeği niye 53253645 tane kaynaktan çattır çattır indirdiği dosya %98' falan gelince indirdiği 53253645 tane kaynağı sadece bir taneye indirip hepi topu kalan 110 kilobaytı bir türlü bitiremiyor? high id alıyorum üstelik.
edit: ulan 1 bir tane de gitmiş. 108 kb kaldı diyor, 13 saniye diyor, bekliyor diyor hey allahım yarabbim.
edit: ulan 1 bir tane de gitmiş. 108 kb kaldı diyor, 13 saniye diyor, bekliyor diyor hey allahım yarabbim.
apartmanımızdaki kapıcı dairesini daha yaşanabilir bir hale getirmek için tadilat yapıyoruz. üç adet oda için üç tane kapı yaptırmamız gerekiyor. üç kapı için verebileceğimiz maksimum tutar anahtar teslim (yani malzeme+aksesuar+işçilik) 500-600 ytl.'dir. lüks bir şeye gerek yok, maksat kapı olsun, ucuz olsun. praktiker, koçtaş falan hazır sattığı için ölçüleri uymadı. önerebileceğiniz usta, kapı imalatçısı vs. var mıdır? çeşidi önemli değil. pvc olur, ahşap olur, amerikan panel kapı olur (ki en ucuzu da bu sanırım).
sinan çetin'le fenomen isimli programda adayların tanıtıldığı vtr'lerde çalan müzik nedir? kimi haber bültenlerinde de fon müziği olarak kullanılıyor.
efendim cahilliğime verin, bilen için çok kolay, hatta çok salak bir soru bu.
kasa fanı dışarıdan içeriye mi hava verir, içerideki havayı mı dışarı verir? hangisi daha sağlıklıdır? temizlemek için söktüm, salak gibi sökerken de bakmadım nasıldı diye. ters de takılabiliyor malesef.
kasa açık vaziyet yatıyor masada. acil cevap alabilirsem doğru şekle getirip kapatayım.
kasayı da tarif edeyim. işlemci, psu vs. fanlarını saymazsak tek bir kasa fanı var. o da arkada konuşlanmış. şu anda içeriden dışarı üflüyor. kasanın sol yanında, tam işlemcinin üstüne denk gelen yerde ızgara var ve içeride de huni gibi bir plastik parça var. tam işlemcinin tepesine dışarıdan taze hava girebiliyor yani.
kasa fanı dışarıdan içeriye mi hava verir, içerideki havayı mı dışarı verir? hangisi daha sağlıklıdır? temizlemek için söktüm, salak gibi sökerken de bakmadım nasıldı diye. ters de takılabiliyor malesef.
kasa açık vaziyet yatıyor masada. acil cevap alabilirsem doğru şekle getirip kapatayım.
kasayı da tarif edeyim. işlemci, psu vs. fanlarını saymazsak tek bir kasa fanı var. o da arkada konuşlanmış. şu anda içeriden dışarı üflüyor. kasanın sol yanında, tam işlemcinin üstüne denk gelen yerde ızgara var ve içeride de huni gibi bir plastik parça var. tam işlemcinin tepesine dışarıdan taze hava girebiliyor yani.
arkadaşlar şimdi bunu yükleyeceğim. ama chip online sayfasında anlatmış, aynı zamanda yamaları, güncelleştirmeleri de içerdiğinden elimizdeki xp'ye de entegre edip güncel cd bulundurabiliyormuşuz. e şimdi ben bunu windows update'ten yükleyince bu indirdiği gibi kuruyor bilgisayara. böyle kurulmamış halde bilmemne.exe diye de indirme şansımız yok mu? bir linki var mı bunun?kullandığım işletim sistemi windows xp home türkçe.
arkadaşlar aşağıdaki "köpeğim ne yapıyor" sorusunu görünce ben de bunun kedilisini sorayım dedim. şimdi bir kedim vardı, 4 sene önce kaybettik kendisini gerçi ama tuhaf bir hareketi vardı. anlam veremedik bir türlü.
böyle iki ele alınıp zırrrt zırrrt diye biro yana bir bu yana oynanan yay gibi oyuncaklar vardı ya hani. bunu kedinin karşısında zırrt zırrt yaptığımızda kedicik böyle midesi bulanmış da öğürüyormuş gibi dilini olanca dışarı çıkarır acaip bir ağız hareketi yapardı. hatta bazen duramayıp arkasından esnerdi. her seferinde yapardı ama. yani o sesi duyduğunda mutlaka yapardı. acaba dedik sesten değil de renkli renkli oynatınca başı mı dönüyor. ama hayır sese yapıyor. endüksiyonlu bir ocak çakmağımız vardı. düğmesine basında seri kıvılcım çattırırdı çırrrt çıtıtırırrt diye. onun da sesine yapardı aynısını. yaşasaydı eminim şu havaya atılıp tutularak oynanan mıknatıslı stres taşlarına da yapardı. ama ne bileyim naylon torbayı hışırdatınca falan yapmazdı. peki niye yapardı? ne demek istiyordu bu kedi bize?
böyle iki ele alınıp zırrrt zırrrt diye biro yana bir bu yana oynanan yay gibi oyuncaklar vardı ya hani. bunu kedinin karşısında zırrt zırrt yaptığımızda kedicik böyle midesi bulanmış da öğürüyormuş gibi dilini olanca dışarı çıkarır acaip bir ağız hareketi yapardı. hatta bazen duramayıp arkasından esnerdi. her seferinde yapardı ama. yani o sesi duyduğunda mutlaka yapardı. acaba dedik sesten değil de renkli renkli oynatınca başı mı dönüyor. ama hayır sese yapıyor. endüksiyonlu bir ocak çakmağımız vardı. düğmesine basında seri kıvılcım çattırırdı çırrrt çıtıtırırrt diye. onun da sesine yapardı aynısını. yaşasaydı eminim şu havaya atılıp tutularak oynanan mıknatıslı stres taşlarına da yapardı. ama ne bileyim naylon torbayı hışırdatınca falan yapmazdı. peki niye yapardı? ne demek istiyordu bu kedi bize?
efendim xerox workcentre pe16 denen hepsi bir arada modeli bir faks/fotokopi makinesi var ofisimizde. şimdi bu aletin ekranında günlerdir toner low yazıyordu ama gayet güzel fotokopi de çekiyordu, faks da yazdırıyordu. bugün bu aptal alet "toner empty" demeye başladı. faksları döktürmüyor. hafızasında biriktiriyor. ama biliyorum ki o toner empty mempty değil. içinde daha bir sürü döküm alacak kadar toner var. nereden bu kadar eminim? çünkü fotokopi çekince biip biip toner empty diye sinyal veriyor ama gayet güzel ve net bir şekilde çekiyor fotokopiyi. tipik bir türk olarak bu toneri son kırıntısına kadar kullanabilmek istiyorum (gavur yapmış sinyal verince at yenisini al diye. biz türküz. eskiden biten kartuşları da çaydanlık buharında ısıtıp daha fazla kullanırdık). sabahtan beri bir sürü faks geldi ama yazdıramıyorum malesef. bu gerizekalı aletin, aptal tonerinin bitme dedektörü müdür nedir nasıl iptal ederim de daha fazla kullanabilirim?
öncelikle (git: 12645)
uzun zamandır kimi zaman bu duyuruda sorduğum problemi yapan araba en nihayetinde kırmızı ışıkta durduğum sırada stop etti ve bir daha çalışmadı. gelen renault yardım elibi arabanın kül tablasının orada bir yere laptop bağlayıp "manyetik tutucu bozulmuş" dedi, parçayı değiştirdi, 200 lira aldı ve gitti. araba canavar oldu. sorun morun kalmadı. şimdi ilk çevirişte tak diye çalışıyor maşallah.
merak ettim. nedir bu parça ve ne işe yarar? bir de internette ararken "kam mili kaptörü" diye bir şey çıktı bu parçayla beraber. onunla ilgili bir şey sylemediler ama ben yine de merak ettim. kam mili kaptörü nedir?
uzun zamandır kimi zaman bu duyuruda sorduğum problemi yapan araba en nihayetinde kırmızı ışıkta durduğum sırada stop etti ve bir daha çalışmadı. gelen renault yardım elibi arabanın kül tablasının orada bir yere laptop bağlayıp "manyetik tutucu bozulmuş" dedi, parçayı değiştirdi, 200 lira aldı ve gitti. araba canavar oldu. sorun morun kalmadı. şimdi ilk çevirişte tak diye çalışıyor maşallah.
merak ettim. nedir bu parça ve ne işe yarar? bir de internette ararken "kam mili kaptörü" diye bir şey çıktı bu parçayla beraber. onunla ilgili bir şey sylemediler ama ben yine de merak ettim. kam mili kaptörü nedir?
bu sorulmuştu ama aradım bulamadım tekrar sorayım.
şimdi winamp playlistmizde 100 tane şarkı var diyelim. arada açıp dinliyoruz. lakin dalgınlığımıza geldi, indirdiğimiz bir şarkıya "aç" dedik. veya windows gezgininden bir şarkıya çift tıklayıverdik. bunu yapınca o koca liste uçuyor, son tıkladığımız kalıyor bir tek listede. öyle yapmasın. o tıklananı da listeye eklesin. vardı bi ayarı da neredeydi?
(listeyi kaybetmemek için kaydet m3u yap demeyin lütfen, soru o değil)
şimdi winamp playlistmizde 100 tane şarkı var diyelim. arada açıp dinliyoruz. lakin dalgınlığımıza geldi, indirdiğimiz bir şarkıya "aç" dedik. veya windows gezgininden bir şarkıya çift tıklayıverdik. bunu yapınca o koca liste uçuyor, son tıkladığımız kalıyor bir tek listede. öyle yapmasın. o tıklananı da listeye eklesin. vardı bi ayarı da neredeydi?
(listeyi kaybetmemek için kaydet m3u yap demeyin lütfen, soru o değil)
bu olay nasıl oluyor? bir ev satacağız. alıcı kişi evi kredi ile alacak. kredi başvurusunu yapmış, başvurusu kabul edilmiş. şimdi diyor ki bize "evin satışını yapalım ki banka benim adıma eve ipotek koysun". e şimdi biz adama satış için vekalet verirsek (farklı bir şehir olduğundan gitme durumu yok. vekaletle yapılacak işlemler), adam satışı yaptıktan sonra "kredi almaktan vazgeçtim" derse ev de elden gidecek, para da gelmeyecek. aynı şey alıcı için de geçerli. önce banka parayı bize gönderse, ben vekaleti vermeyiverirsem bu sefer hem evi alamamış, hem krediyi çekmiş ve bana göndermiş olacak. şu gittigidiyor'daki mal eline ulaşınca paranın hesaba geçmesi gibi bir sistem yok mudur bu bankalarda? banka benim hesabına parayı geçirip bloke koysun, satış yapıldığında da blokeyi kaldırsın. satış yapılmazsa parayı geri alsın falan?
arkadaşlar excel'de hazırlanmış bir formu excel üzerinde doldurup çıktısını almam gerekli. lakin formu hazırlayan gerizekalı hücre özellikleri değiştirmeyi, yazı tipini değiştirmeyi falan kilitlemiş. kilitlediği yetmiyor gibi formu hazırlamayı da becerememiş, yazmam gereken boşluk, yazacağım şeyden epey bir kısa kalıyor. yazdığım şeyin yarısı görünmüyor. hayır dangalak, bırak yazı tipinin boyutunu küçülteyim de sığsın. hücre dikine geniş ama metin alt satıra da kaymıyor. metni alt satıra kaydır diyemiyorum, o da kilitli. nasıl kırılır bu salağın kilidi?
arkadaşlar sabah mutfakta küflenmiş sucuğumu (git: 27621) kurtarmaya çalışırken mutfak balkonundan bi haşırtılar tangırtılar duydum. çıktım baktım ne oluyor diye, balkondaki barbekünün içinden bir güvercin uçtu. haydaa lan mangal ve kömür var orda neyi kurcalıyo acaba diye bi baktım ki ot çöp getirmiş koymuş oraya, yuva yapıyor. şimdi yapsın problem değil de, orası bizim çok kullandığımız bir yer. zırt pırt o balkona çıkmamız icap ediyor. şimdi bu kuş gelip o yuvaya yumurtlarsa, biz balkona çıktıkça korkup kaçacak. bir türlü kuluçkaya yatamayacak. belki gerektiği kadar oturamadığı için yavruları yumurtadan çıkmayacak. o yüzden ben barbekünün içine naylon poşet falan tıktım, ağzını da büyük çöp torbasıyla kapattım. ama bir yandan da vicdanım kuşun yuva yapmasını engelledim diye beni rahatsız ediyor. ama gitsin daha rahat kuluçkaya yatabileceği bir yerde yumurtlasın diye yaptım. sizce yanlış mı yaptım?
annemlerin evindeyken buzdolabındaki sucuk haftalarca yenmezse kurur kalırdı, taş gibi olurdu ama bozulmazdı. hani o şekilde pişirildiğinde yine yenirdi. sert olmasının dışında tadı veya kendi bozulmazdı.
ama şimdi 22 nisan'da sucuk aldım marketten. ikbal kangal sucuk %100 dana eti olanından. annemlerinkiyle aynı marka buzdolabının aynı gözünde duruyor. bugün 30 nisan, aradan sadece 1 hafta geçmesine rağmen bu sucuk küflenmeye başlamış. niye böyle olur? sucuk mu problemlidir, buzdolabı mı problemlidir, naylon buzdolabı poşetine sarıp koydum o yüzden midir, nedir?
ama şimdi 22 nisan'da sucuk aldım marketten. ikbal kangal sucuk %100 dana eti olanından. annemlerinkiyle aynı marka buzdolabının aynı gözünde duruyor. bugün 30 nisan, aradan sadece 1 hafta geçmesine rağmen bu sucuk küflenmeye başlamış. niye böyle olur? sucuk mu problemlidir, buzdolabı mı problemlidir, naylon buzdolabı poşetine sarıp koydum o yüzden midir, nedir?
daha önce de sordum ama tatmin edici bir cevap alamadım.
efendim bir adet kingston 4 gb. flash disk aldım. bu alet işyerindeki bilgisayarımda (usb 2.0 destekli, xp home yüklü), laptopumda (usb 2.0 destekli, xp home yüklü), babamın bilgisayarında (usb 2.0 destekli, vista home premium yüklü) gayet güzel çalışıyor.
lakin evde bir antika bilgisayarım var. Pentium III-800 mhz. 383 mb. ram, asus cusl2-c anakart sahibi, usb 2.0 desteklemiyor, xp home yüklü. bu kodumun bilgisayarı bu flash diski tanımıyor. "usb aygıtı tanınmadı" diye uyarı çıkarıyor. anakartın cd'sinde xp sürücüleri yok. çünkü anakart, xp daha portakalda vitaminken üretilmiş bir model. "bu sürücüler win98 içindir" diyor ve yüklemiyor. nette desen nette de yok herhangi bir sürücü. aradım taradım bir şey bulamadım internette.
işin garibi, yine kingston marka 2 gb.'lık bir flash diskim daha var. bu antika bilgisayar bu flash diski gayet güzel tanıyor, çalıştırıyor. sadece usb 2.0 desteği olmadığı için transfer hızı yavaş. e ona razıyım zaten. 4 gb. olanı da tanı bi kere önce, ondan sonra da istediğin kadar yavaş yaz fark etmez.
şimdi bana önerisi olan var mı?
denediklerim:
1. olabilecek her şeyi indirip kurdum, düzelmedi.
2. alet takılıyken aygıt yöneticisinde gözüken "bilinmeyen aygıt"a tıklayıp sürücü güncelle dedim, cd'yi taktımi netten ara dedim, aradı taradı bulamadı.
3. yine oradaki "bilinmeyen aygıt"ı silip donanım değişikliklerini tara dedim, taradı etti yine bulamadı.
yani ne yaptım ne ettiysem olduramadım arkadaşlar. elimde patladı flash disk. tek amacım, evde indirdiğim filmleri, dvd yazıcısı olan şu diğer iki bilgisayardan (işyerindeki ve babamınki) birine taşımaktı. evde çalışmadıktan sonra bi işime yaramaz bu benim.
uzun oldu biraz. sabredip okuyana da, cevaplayana da teşekkürler.
efendim bir adet kingston 4 gb. flash disk aldım. bu alet işyerindeki bilgisayarımda (usb 2.0 destekli, xp home yüklü), laptopumda (usb 2.0 destekli, xp home yüklü), babamın bilgisayarında (usb 2.0 destekli, vista home premium yüklü) gayet güzel çalışıyor.
lakin evde bir antika bilgisayarım var. Pentium III-800 mhz. 383 mb. ram, asus cusl2-c anakart sahibi, usb 2.0 desteklemiyor, xp home yüklü. bu kodumun bilgisayarı bu flash diski tanımıyor. "usb aygıtı tanınmadı" diye uyarı çıkarıyor. anakartın cd'sinde xp sürücüleri yok. çünkü anakart, xp daha portakalda vitaminken üretilmiş bir model. "bu sürücüler win98 içindir" diyor ve yüklemiyor. nette desen nette de yok herhangi bir sürücü. aradım taradım bir şey bulamadım internette.
işin garibi, yine kingston marka 2 gb.'lık bir flash diskim daha var. bu antika bilgisayar bu flash diski gayet güzel tanıyor, çalıştırıyor. sadece usb 2.0 desteği olmadığı için transfer hızı yavaş. e ona razıyım zaten. 4 gb. olanı da tanı bi kere önce, ondan sonra da istediğin kadar yavaş yaz fark etmez.
şimdi bana önerisi olan var mı?
denediklerim:
1. olabilecek her şeyi indirip kurdum, düzelmedi.
2. alet takılıyken aygıt yöneticisinde gözüken "bilinmeyen aygıt"a tıklayıp sürücü güncelle dedim, cd'yi taktımi netten ara dedim, aradı taradı bulamadı.
3. yine oradaki "bilinmeyen aygıt"ı silip donanım değişikliklerini tara dedim, taradı etti yine bulamadı.
yani ne yaptım ne ettiysem olduramadım arkadaşlar. elimde patladı flash disk. tek amacım, evde indirdiğim filmleri, dvd yazıcısı olan şu diğer iki bilgisayardan (işyerindeki ve babamınki) birine taşımaktı. evde çalışmadıktan sonra bi işime yaramaz bu benim.
uzun oldu biraz. sabredip okuyana da, cevaplayana da teşekkürler.
efenim rüzgar mı yedim ne olduysam herhangi bir hastalığım yok ama 1 haftadır kulak burun boğaz yollarım böyle bir dolu, bir tıkanık. bu sabah da kulağım tıkandı. sanırım burnumu temizlemek için biraz fazla hınkırdım, o da kulağımı tıkadı. öyle sağır gibi geziyorum. sakız çiğnedim, ağzımı açtım, yutkundum ama yok açılmıyor. ne yapayım? sanırım düşük basınçtaki gibi oldu. yani burnu tıkayıp içeriden hava üflemek değil de tam tersini yapmam lazım.
!!! DİKKAT. ŞU NOKTADAN SONRA SORU İĞRENÇLEŞECEK. MİDESİ KALDIRMAYAN DEVAMINI OKUMASIN !!!
bir de bu burun-geniz yolları tıkanıklığını ne yapacağım ben? kafamın içi dolu sanki. burnum da akmıyor. lavaboya gidip hınkırıyorum zannedersin beynim dışarı akıyor. böyle epey bir miktarda kanlı mukozalar geliyor. hınkırdıkça geliyor. o sıra rahatlıyorum ama sonra yine aynısı oluyor. buğuseptil mi çekeyim, otrivin mi sıkayım ne yapayım da açılsın şu kafam artık. nedir çaresi?
edit: lavaboya gidip hınkırınca kulağım açıldı. yine beynimin yarısı dışarı aktı. şu anda iyiyim ama bir saat sonra yine dolacak biliyorum.
!!! DİKKAT. ŞU NOKTADAN SONRA SORU İĞRENÇLEŞECEK. MİDESİ KALDIRMAYAN DEVAMINI OKUMASIN !!!
bir de bu burun-geniz yolları tıkanıklığını ne yapacağım ben? kafamın içi dolu sanki. burnum da akmıyor. lavaboya gidip hınkırıyorum zannedersin beynim dışarı akıyor. böyle epey bir miktarda kanlı mukozalar geliyor. hınkırdıkça geliyor. o sıra rahatlıyorum ama sonra yine aynısı oluyor. buğuseptil mi çekeyim, otrivin mi sıkayım ne yapayım da açılsın şu kafam artık. nedir çaresi?
edit: lavaboya gidip hınkırınca kulağım açıldı. yine beynimin yarısı dışarı aktı. şu anda iyiyim ama bir saat sonra yine dolacak biliyorum.
annemlerin evindeki balkona atılmış bir koli içinde fifa 98, fifa 99, world cup 98 cd'leri buldum. heyoo diyerek aldım getirdim kurdum. fifa 98 ve world cup 98 pek güzel açılıp oynanmasına rağmen fifa 99 gayet güzel kuruluyor ama açmaya çalışınca ekran kararıp öyle kalıyor. açılmıyor. niyedir?
bir de unutmuşum tuşlarını.
a havadan pas
s yerden pas
d şut
q kasti faul
w depar
e kendini yere atma
idi galiba. bilmediğim tuş/tuş kombinasyonu var mı? hatırlıyor musunuz? internetten bulabilir miyim?
bir de unutmuşum tuşlarını.
a havadan pas
s yerden pas
d şut
q kasti faul
w depar
e kendini yere atma
idi galiba. bilmediğim tuş/tuş kombinasyonu var mı? hatırlıyor musunuz? internetten bulabilir miyim?
arkadaşlar 124 adet pembe panter çizgi filmim var ve hepsinin dosya ismi
Pink.Panther.022-Genie.With.the.Light.Pink.Fur-DvdRip.xvid.ac3.avi
şeklinde.
Ben bunların hepsini tek tek değiştirmek yerine bir programla falan
Pink Panther 022 - Genie With the Light Pink Fur.avi
şekline getirmek istiyorum. Aradaki noktalar ve dvdrip.ac3'ler falan gitsin istiyorum. yapılır mı böyle bir şey? nasıl yapılır?
Pink.Panther.022-Genie.With.the.Light.Pink.Fur-DvdRip.xvid.ac3.avi
şeklinde.
Ben bunların hepsini tek tek değiştirmek yerine bir programla falan
Pink Panther 022 - Genie With the Light Pink Fur.avi
şekline getirmek istiyorum. Aradaki noktalar ve dvdrip.ac3'ler falan gitsin istiyorum. yapılır mı böyle bir şey? nasıl yapılır?
plaka arkalığını 502 dene yapıştırıcı ile yapıştıracam derken arabanın koyu gri renkli plastik tamponuna ve gümüş renkli boyasına biraz damlattım. haliyle iz kaldı, lek oldu. bally gibi, derby gibi esnek olmadığından ovalayarak çıkmıyor. boyaya ve tampona fazla zarar vermeden neyle çıkarırım ben bu lekeyi?
araba ile sert fren yapıldığında çıkan "ihihihiii" şeklindeki fren sesi nereden çıkıyor? lastiğin yola sürtünme sesi mi, balatalatın fren diskine sürtünme sesi mi?
1. 4 gb'lık kingston flashdisk aldım. işyerindeki bilgisayara taktım. tanıdı, kurdu. dosyaları kopyaladım, eve götürdüm bilgisayara taktım "usb aygıtı tanınmadı" dedi bana. cihaz usb 2.0, işyerindeki bilgisayar da usb 2.0 ama evdeki bilgisayar usb 1.1. bununla alakası olacağını sanmıyorum, çünkü daha düne kadar kullandığım yine kingston marka 2 gb'lık flashdisk cillop gibi iki bilgisayarda da kullanılıyordu. sadee evdeki usb 1.1 olan bilgisayarda transfer hızı çok düşüktü, ama katlanıyordum. şimdi hiç tanımadı. evdeki bilgisayar tanımayacaksa naapayım ben flashdiski sırf o iş için aldım. yok mudur bunun bir yolu? niye tanımıyor şerefsiz?
2. işterindeki bilgisayarımın 256 mb. ddr rami vardı. cpuz ile baktım, 200 mhz PC3200 yazıyor. gittim ddr400 denen 400 mhz 1 gb'lık ram aldım. açtım kasatı eskisini söktüm, onun da üstünde 400 mhz. yazıyor. neyse yanlış yazmışlardır falan dedim, 256'yı söktüm yeni 400 mhz'i taktım. bilgisayarı açtım cpuz ie baktım, buna da 200 mhz. diyor. boşa mı söktüm yani ben eskisini. uyumsuzluk çıkarmasınlar diye yanyana takmadım. e takayım o zaman madem ikisinin de üstünde 400 mhz yazıyor ama alet 200 mhz olarak görüyor, birlikte çalışmalarının bir sakıncası yok öyle mi?
2. işterindeki bilgisayarımın 256 mb. ddr rami vardı. cpuz ile baktım, 200 mhz PC3200 yazıyor. gittim ddr400 denen 400 mhz 1 gb'lık ram aldım. açtım kasatı eskisini söktüm, onun da üstünde 400 mhz. yazıyor. neyse yanlış yazmışlardır falan dedim, 256'yı söktüm yeni 400 mhz'i taktım. bilgisayarı açtım cpuz ie baktım, buna da 200 mhz. diyor. boşa mı söktüm yani ben eskisini. uyumsuzluk çıkarmasınlar diye yanyana takmadım. e takayım o zaman madem ikisinin de üstünde 400 mhz yazıyor ama alet 200 mhz olarak görüyor, birlikte çalışmalarının bir sakıncası yok öyle mi?
efendim kendi çapımda evde şarap yapıyorum. mevsiminde taze üzüm alıp sıkıyorum ama bu mevsimde de hazır üzüm suyu kullanıyorum. tercih ettiklerim de %100 üzüm suyundan elde edilenler. (üzüm suyu konsantresinden elde edilen ve suyla karıştırınca %100 üzüm suyu olduğu iddia edilenler değil. direkt meyveden sıkılmış ılanlar. örnek olarak elite naturel, alaçatı, vs)
soruma geleyim. güzelcene mayalıyorum. fermente oluyor. gerektiği kadar bekletiyorumi dinlendiriyorumi tortusunu falan süzüyorum, tadı şarap gibi oluyor ama rengi bir türlü kırmızı şarap rengi gibi olmuyor. niyeyse açık pembe gibi oluyor. başka bir yöntemi mi vardır? niye koyu kırmızı şarap rengini bir türlü elde edemiyorum. ne yapmam lazım? (beyaz şarabın rengi de tadı da tutuyor onda bir problem yok)
soruma geleyim. güzelcene mayalıyorum. fermente oluyor. gerektiği kadar bekletiyorumi dinlendiriyorumi tortusunu falan süzüyorum, tadı şarap gibi oluyor ama rengi bir türlü kırmızı şarap rengi gibi olmuyor. niyeyse açık pembe gibi oluyor. başka bir yöntemi mi vardır? niye koyu kırmızı şarap rengini bir türlü elde edemiyorum. ne yapmam lazım? (beyaz şarabın rengi de tadı da tutuyor onda bir problem yok)
1. kadranı romen rakamlı olan saatlerde 4 sayısı niye IV şeklinde değil de IIII şeklinde gösterilir?
2. fotokopici/ozalitçi gibi yerlerde niye flashiskten çıktı almak, fotokopi çektirmekten daha pahalıdır? işi yapan aynı makine (ayrı bir yazıcı yok. fotokopi mankinesinin printer özelliği kullanılyor), çıkan aynı kağıt, harcanan aynı toner. üstelik fotokopi makinesinde olduğu gibi tarayıcı kullanımı olmadığı için makineye de daha az yük biniyor. o ışıklı tarayıcı kol 750 defa gidip gidip gelmiyor. daha az yıpranıyor. ona rağmen fotokopi daha ucuz. niye?
2. fotokopici/ozalitçi gibi yerlerde niye flashiskten çıktı almak, fotokopi çektirmekten daha pahalıdır? işi yapan aynı makine (ayrı bir yazıcı yok. fotokopi mankinesinin printer özelliği kullanılyor), çıkan aynı kağıt, harcanan aynı toner. üstelik fotokopi makinesinde olduğu gibi tarayıcı kullanımı olmadığı için makineye de daha az yük biniyor. o ışıklı tarayıcı kol 750 defa gidip gidip gelmiyor. daha az yıpranıyor. ona rağmen fotokopi daha ucuz. niye?
evet fenerbahçe'nin ikinci golü olandan bahsediyorum. gazete sitelerinde, antu.com'da, fenerbahçe.org'da hiçbir yere bulamadım. envayi çeşit cambaz gibi futbolcu fotoğrafı çekmişler de şu golün kale arkasından olsun, yandan olsun herhangi bir fotoğrafı yok. bi buldurun be.
arkadaşlar nasıl oldu, kim ekledi bilmiyorum ama renkli hayat diye bir google grubuna eklenmiş mail adresim. üstelik bu adres gmail falan değil. normal kullandığım pop3 adresim. her gün de saçma sapan eklentili şeyler geliyor. unsubscribe diye mail attım, otomatik cevap geldi. şu linke tıklayıp üyelik sonlandırmayı onaylayın diye. tıklıyorum "google groupsa üye değilsiniz" diyor. e değilim tabi hamunakoduum. sorun da bu zaten. üye falan değilim ama grup mailleri geliyor. login ol diyince de gmail login ekranı çıkıyor. gmail accountumla login olunca da grupla falan ilgili hiçbir şey yok. hayır eklenti göndermeseler spam diyip silecem ama 4-5 mb'lık pps dosyaları gönderiyorlar günde 10 sefer. pop3 mail programı işim gereği sürekli açık. otomatik alıyor mailleri. kotamı yer bitirir lan bunlar. naapıcam ben, nasıl çıkacam bu gruptan, kurtarın beni.
se7en, usual suspects, sixth sense gibi sürpriz sona sahip gerilim, seri katil, suç içerikli filmler arıyorum. evet tavsiyeler?
arkadaşlar 256 MB ram ile sürünüyorum. ram arttırmam şu sıralar mümkün değil. kastırmadığım sürece de idare ediyor. ama bugün ne olduysa feci kasmaya başladı. internet explorer'da yukarıya çok sayıda sekme açtım ondan olabilir. ama öyle ki diğer bir sekmeye tıklıyorum, onun açılması 1 dakikayı falan buluyor. böyle bi kilitleniyor, eli ayağı oynuyor. en son aşağıdan "windows sanal bellek düşük" falan da dedi. harddiskin tıkırdaması hiç durmuyor. iyice yamuldu kaldı. restart atsam düzelir ama böyle restart atmadan bi yerden girip "ne var ne yok tertemiz yap" gibi bir şey var mıdır? ya da bu sanal bellek midir nedir, biraz daha arttırsam rahatlatır mı beni?
arkadaşlar dün akşam kurtlar vadisi pusu'nun tekrar bölümünün hemen ardından, siyaset meydanı'ndan önce madoc jeans firmasının talebi üzerine show tv bir tekzip yazısı yayınladı ve madoc jeans'den özür diledi. başını kaçırdım. konu neydi ki? ne olmuş olabilir ki? ulusal bir kanal, bir giyim firması için tekzip yayınlasın ki?
efendim şimdi bildiğiniz gibi dün mevlid kandili idi. hz. muhammed'in doğumgünü yani. fakat şöyle bir şey var ki, hz. muhammed'in doğumgünü aslında 12 rebîulevvel, yani 2008 yılında 20 mart'a denk gelen bir tarih. yani aslında bugün. ama dün geceden kutlanmaya başlıyor. daha önce babaannemden de duymuştum. bir perşembe akşamı babam içki mi içecekti neydi, "bugün cuma gecesi, içme" gibi bir şey demişti. "babaanne yok bugün perşembe" falan dediysem de dinletememiştim.
acaba hicri takvimde günler akşamdan akşama, yani şimdiki gibi 00:00'dan 23:59'a kadar değil de 18:00'den 17:59'a kadar falan mı sürüyor? ya da bunun gibi bir şey mi? (mesela güneşin batışından güneşin batışına kadar falan gibi) nedir bunun aslı?
acaba hicri takvimde günler akşamdan akşama, yani şimdiki gibi 00:00'dan 23:59'a kadar değil de 18:00'den 17:59'a kadar falan mı sürüyor? ya da bunun gibi bir şey mi? (mesela güneşin batışından güneşin batışına kadar falan gibi) nedir bunun aslı?
şimdi 30 tane sheet'ten oluşan bir excel dosyam var. fihrist gibi bir şey bu. sheet'lerin her biri bir harf. hepsinin d eşekli şemali aynı. her sheet'e örneğin a harfine girip a harfiyle başlayanları yazıyorum. b'ye yqazıyorum, hepsine yazıyorum. ama en sonda da bu sheetlerin hepsini kendi içinde alfabetik sıraya dizdirmek istiyorum. tek tek seçip "diz" diyince oluyor ama tüm sheet'leri seçip de diz diyemiyorum. dizme seçeneği kapanıyor. var mıdır grup halinde seçili sheet'lerin hepsini birden alfabetik dizdirme olayı?
öncelikle kendimden bahsedeyim. 1.80 boyunda 93 kilo ağırlığındayım. 28 yaşında bir erkeğim. 2003 yılında kilom 102'ye kadar çıktı. sağlam bir diyetle 80 kiloya kadar düştüm. hatta 2005'te askere gittim, askede 76'ya kadar düştü. gayet iyiydi. lakin asker dönüşü evlendim. evlendikten sonra kilo kontrolden çıkıp artmaya başladı. artık kaygı verici düzeye geldi. evlenmeden önce şu anda eşim olan kız arkadaşıma daha yakışıklı görünmek için çok azimli ve iradeliydim, evlenince yaydım. ama yine irademe hakim olup yememeyi ve sağlam bir diyet yapmayı istiyorum.
diyetimi sporla desteklemeyi çok isterim. ama evli olunca bu da pek mümkün değil ne yazık ki. maddi durumumuz ve evimizin alanı koşu bandı, eliptik bisiklet gibi kardiyo egzersiz cihazları almak için uygun değil. sabah 8:30'da işe gidip akşam da eve geliyor olmam da koşu, yürüyüş falan yapmam için uygun değil. aslında lisanslı eski bir yüzücüyüm. havuz üyeliğim de var ama aynı nedenlerden dolayı havuza da gidemiyorum. zira eşimle zaten akşamları görüşebiliyoruz ve uyku dışında iki laf edebilmemiz için sadece akşamlarımız var. onu bırakıp da spor yapmaya gitmem olmuyor. eşim de yorucu bir işte çalıştığından, bütün gün ayakta durup fiziksel güç harcadığından "hadi kalk birlikte gidelim" diyemiyorum. desem de gelemez, çünkü yorgun oluyor biliyorum. benim işimin de masa başı olması beni iyice hareketsiz kılıyor.
kıssadan hisse kilo verebileceğim, özellikle göbek eritebileceğim sağlam bir diyete ve evde kendi başıma yapabileceğim kardiyo egzersizine ihtiyacım var. ip falan atlamak geldi aklıma ama alt katımızda ev sahibimiz oturuyor. hem ev ip atlamaya da müsait değil.
son çare olarak işe giderken ve eve dönerken ineceğim duraktan 2 durak önce inip o mesafeyi hızlı tempoda yürüsem diyorum ama o da ne kadar fayda sağlayacak? daha erken bir durakta inmem de yine spora gitmiş kadar eve gidişimi geciktirecek. of çok çaresizim.
teşekkür ediyorum yardımlarınıza.
diyetimi sporla desteklemeyi çok isterim. ama evli olunca bu da pek mümkün değil ne yazık ki. maddi durumumuz ve evimizin alanı koşu bandı, eliptik bisiklet gibi kardiyo egzersiz cihazları almak için uygun değil. sabah 8:30'da işe gidip akşam da eve geliyor olmam da koşu, yürüyüş falan yapmam için uygun değil. aslında lisanslı eski bir yüzücüyüm. havuz üyeliğim de var ama aynı nedenlerden dolayı havuza da gidemiyorum. zira eşimle zaten akşamları görüşebiliyoruz ve uyku dışında iki laf edebilmemiz için sadece akşamlarımız var. onu bırakıp da spor yapmaya gitmem olmuyor. eşim de yorucu bir işte çalıştığından, bütün gün ayakta durup fiziksel güç harcadığından "hadi kalk birlikte gidelim" diyemiyorum. desem de gelemez, çünkü yorgun oluyor biliyorum. benim işimin de masa başı olması beni iyice hareketsiz kılıyor.
kıssadan hisse kilo verebileceğim, özellikle göbek eritebileceğim sağlam bir diyete ve evde kendi başıma yapabileceğim kardiyo egzersizine ihtiyacım var. ip falan atlamak geldi aklıma ama alt katımızda ev sahibimiz oturuyor. hem ev ip atlamaya da müsait değil.
son çare olarak işe giderken ve eve dönerken ineceğim duraktan 2 durak önce inip o mesafeyi hızlı tempoda yürüsem diyorum ama o da ne kadar fayda sağlayacak? daha erken bir durakta inmem de yine spora gitmiş kadar eve gidişimi geciktirecek. of çok çaresizim.
teşekkür ediyorum yardımlarınıza.