yine yazdığımı başka tarafıyla okuyup utanmazlığımı, yüzsüzlüğümü bırakmayacaklar için peşin peşin söyleyeyim, kaçak elektrik kullanmak gibi bir niyetim yok.
efendim, sayacı değiştirip mühür takmayan yetkili teknisyeni, aynı sayacı mühürlemesini istediğim bir başka teknisyene şikayet ederken bir terim kullanmam gerekti. şimdi gelen elektrik sayaçtan geçip benim daireme giriyor ya, ben sayacın altındaki kablolardan gelen elektriği, kısa bir kablo ile daireye giren elektriğe bağlasam, yani sayacı aradan çıkarıp elektriği direkt daireye alsam bu yaptığım işlemin adı ne olur? kısacası sayacı bypass etmek için araya kablo takma işlemine ne denir? bir adı var sanki bunun. "şönt atmak" dedim adamlara ama doğru mu dedim bilmiyorum.
efendim, sayacı değiştirip mühür takmayan yetkili teknisyeni, aynı sayacı mühürlemesini istediğim bir başka teknisyene şikayet ederken bir terim kullanmam gerekti. şimdi gelen elektrik sayaçtan geçip benim daireme giriyor ya, ben sayacın altındaki kablolardan gelen elektriği, kısa bir kablo ile daireye giren elektriğe bağlasam, yani sayacı aradan çıkarıp elektriği direkt daireye alsam bu yaptığım işlemin adı ne olur? kısacası sayacı bypass etmek için araya kablo takma işlemine ne denir? bir adı var sanki bunun. "şönt atmak" dedim adamlara ama doğru mu dedim bilmiyorum.
arkadaşlar, fazla yürümekten mütevellit ayak tabanımın parmaklarıma yakın olan ön kısmında ufacık bir yer böyle su toplamış gibi olmuş. üstüne basamıyorum çok acıyor. buna ne yapmalıyım? pamuk mu koyayım, bir şeyler mi süreyim, ne yapayım kurtarın. yürümek eziyete dönüştü.
sevgili tren dostları.
trende (fatih ekspresi) biletleri kontrol eden kondüktör amca öğrenci biletleri için öğrenci kimliği kontrol ediyor mu? ediyorsa ve öğrenci kimliği gösteremezsek çok ceza yer miyiz? yoksa "abi evde unutmuşum" bahanesini kabul ediyor mu? (öğrenci değilim aslında. gidiş dönüş biletlerini ayrı aryı zamanlarda alacağım için gidiş dönüş indirimi yaptıramadım. o yüzden tek gidiş biletini öğrenci diye aldım. dönüşü de öyle alıp aynı hesaba denk getirmekti niyetim. ama bunu hesaba katmadım.)
trende (fatih ekspresi) biletleri kontrol eden kondüktör amca öğrenci biletleri için öğrenci kimliği kontrol ediyor mu? ediyorsa ve öğrenci kimliği gösteremezsek çok ceza yer miyiz? yoksa "abi evde unutmuşum" bahanesini kabul ediyor mu? (öğrenci değilim aslında. gidiş dönüş biletlerini ayrı aryı zamanlarda alacağım için gidiş dönüş indirimi yaptıramadım. o yüzden tek gidiş biletini öğrenci diye aldım. dönüşü de öyle alıp aynı hesaba denk getirmekti niyetim. ama bunu hesaba katmadım.)
arkadaşlar. yarın günübirlik istanbul'a geleceğiz. gideceğimiz yer ümraniye dudullu. şimdi metro otobüsü ile gelirsek dudullu'da durağu varmış. lakin metro denen firmaya uyuz olduğumdan kullanmayı hiç istemiyorum. trenle gelsek (hem rahat, hem ucuz) nerede inip dudullu'ya nasıl gideriz, kolay bir ulaşımı var mıdır dolmuşla falan? yoksa tüm nefretime rağmen metro'ya mı binelim?
edit: koordinatları şu şekilde olan bir yerlere gideceğim, google maps'ten bakabilirsiniz:
41.005456, 29.134798
edit: koordinatları şu şekilde olan bir yerlere gideceğim, google maps'ten bakabilirsiniz:
41.005456, 29.134798
kablo tv kullanıyorum. bu uydu değişiminden sonra kanalların yeri değişti ya. ankara'da kanal d'nin kablo tv frekansı ile, kanal 7'nin karasal yayın frekansı aynı mıdır nedir kanal d izlerken görüntü sürekli dalgalanıyor (arkadaki anten fişini çıkarınca kanal 7 çıkıyor). yani artık kablonun kendisi mi, yoksa televizyonun koaksiyel girişi mi neresiyse anten vazifesi yapıp kanal 7'yi de çekiyor ve kablo tv'deki kanal d sinyali ile karıştırıyor. değişmeden önce de trt 1 ile gimsa diye bir kanal karışıyordu, dalgalı dalgalı seyrediyodruk ama çok seyretmediğimizden sorun olmuyordu. kanal d çok izleniyor ve rahatsız ediyor. anten kablosu, kablo tv'cilerin geritip döşediği kablo. ucuna da siyah koaksiyel jak takmışlar. var mıdır şu öteki karasak sinyali engelleyip temiz temiz seyretmenin yolu?
efendim 2001 model renault clio sahibiyim. araba 51.000 kilometrede. şu anda yaklaşık her hafta 50 liralık benzin alıyorum ve bir haftada tüketiyorum. (aylık 200 lira diyebiliriz).
şimdi ben bu arabaya şöyle kalitelisinden (taksici işi zottiriklerinden değil atiker matiker sıralı otogaz) lpg taktırsam akıllıca olur mu? tesisata vereceğim parayı (ne kadar tutar onu da bilmiyorum) çıkarıp beni kâra geçirir mi? yoksa bu kadarlık kullanımda abes mi olur, benzinli mi devam edeyim?
şimdi ben bu arabaya şöyle kalitelisinden (taksici işi zottiriklerinden değil atiker matiker sıralı otogaz) lpg taktırsam akıllıca olur mu? tesisata vereceğim parayı (ne kadar tutar onu da bilmiyorum) çıkarıp beni kâra geçirir mi? yoksa bu kadarlık kullanımda abes mi olur, benzinli mi devam edeyim?
şimdi bir klasör düşünün. bunun altında da 150 tane alt klasör var. her bir alt klasörde de 2005 yılından 2008 yılına kadar çeşitli tarihlerde kardedilmiş yüzlerce dosya.
yapmak istediğim bu alt klasörlerdeki 2005-2007 arasında kaydedilmiş olanları alsın oradan çıkarsın, yine aynı isimli klasörlere kaydetsin (prefiz falan ekleyebilirsek daha şahane olur) yani hepsini oralardan çıkarıp çuval gibi tek klasöre koymayacak, yine aynı isimli klasörlere koyacak (dediğim gibi aynı isimli olmakla beraber başına 2006_hede" diye prefix eklerse daha şahane olur). ben de eskileri yedekleyeceğim, klasörler temizlenecek.
mümkün mü programla? yoksa 150 klasörü sürükle bırak şeklinde mi temizleyeyim?
yapmak istediğim bu alt klasörlerdeki 2005-2007 arasında kaydedilmiş olanları alsın oradan çıkarsın, yine aynı isimli klasörlere kaydetsin (prefiz falan ekleyebilirsek daha şahane olur) yani hepsini oralardan çıkarıp çuval gibi tek klasöre koymayacak, yine aynı isimli klasörlere koyacak (dediğim gibi aynı isimli olmakla beraber başına 2006_hede" diye prefix eklerse daha şahane olur). ben de eskileri yedekleyeceğim, klasörler temizlenecek.
mümkün mü programla? yoksa 150 klasörü sürükle bırak şeklinde mi temizleyeyim?
geçen burada da tavsiye sormuştum. kilo vermek amaçlı yüzmeye başladım. en son cumartesi günü yüzerken toplamda 1400 metre, set olarak da 400 metre tamamlanacaktı ki son 25 metre dönüşünü yapıp duvarı tepiklememle birlikte sol bacağıma (bilek diz arasındaki kısmın arkası. adı neyse buranın) inanılmaz bir kramp girdi. durdum, kulvar ipine tutuna tutuna kenara gittim. uzun bir süre açılmadı (tek başıma olduğundan dizimi kendime çekip ayağımı da kendime doğru çekme hareketi yaparak açmaya çalıştım. yanlış mı yaptım bilmiyorum). tam geçti gibi olunca ayağımı oynatmamla yeniden girdi. epey bir süre havuzun içinde kıvrandım. hayır geçse çıkacam da geçmiyo ibne. neyse ben diyim 5 dakika, sen de 10 dakika sonra geçti gibi oldu. çıktım, seke seke gittim. iki gün oldu hala ağrıyor.
kesintisiz çok yüzdüğümden mi oldu, daha üçüncü günden toplamda mı abartmışım ondan mı oldu, en son 2 saat önce yemek yemiştim daha mı aç gitmeliydim ondan mı oldu, henüz hamlığım geçmedi ondan mı oldu, magnezyum eksiğim mi var acaba ondan mı oldu? nedir sizce?
kesintisiz çok yüzdüğümden mi oldu, daha üçüncü günden toplamda mı abartmışım ondan mı oldu, en son 2 saat önce yemek yemiştim daha mı aç gitmeliydim ondan mı oldu, henüz hamlığım geçmedi ondan mı oldu, magnezyum eksiğim mi var acaba ondan mı oldu? nedir sizce?
sevgili arkadaşlar.
işyerindeyim. etrafımda sipariş verebileceğim onlarda yemekçi var. çok şükür yemeğe yetecek kadar param da var ama sorun şu ki kilo problemim aldı yürüdü. şimdi dürüm söylesem, sandviç söylesem, döner, tost, pide neyin söylesem yiyip vicdan azabı çekecem. salata yesem, yıkandı mı pis mi kurtlu mu şüpheye düşecem.
ne yiyim lan ben? kalorisi az olan, kilo alıcam ühühü diye vidan azabu çekmeden yiyebileceğim ne önerirsiniz? porsiyonu 10 ytl'den fazla da olmasın ama o kadar sosyetik değilim.
tekrar ediyorum her çeşit dükkanın ortasındayım. dışarıda yenebilecek bir şey olmalı, marketten matlıcan alıp musakka pişirecek vaktim yok.
işyerindeyim. etrafımda sipariş verebileceğim onlarda yemekçi var. çok şükür yemeğe yetecek kadar param da var ama sorun şu ki kilo problemim aldı yürüdü. şimdi dürüm söylesem, sandviç söylesem, döner, tost, pide neyin söylesem yiyip vicdan azabı çekecem. salata yesem, yıkandı mı pis mi kurtlu mu şüpheye düşecem.
ne yiyim lan ben? kalorisi az olan, kilo alıcam ühühü diye vidan azabu çekmeden yiyebileceğim ne önerirsiniz? porsiyonu 10 ytl'den fazla da olmasın ama o kadar sosyetik değilim.
tekrar ediyorum her çeşit dükkanın ortasındayım. dışarıda yenebilecek bir şey olmalı, marketten matlıcan alıp musakka pişirecek vaktim yok.
arkadaşlar bu boxer denen ibne don, yürüdükçe bacaklarımda yukarı doğru toplanıyor toplanıyor, affedersiniz kıçımın arasına giriyor. tanga oluyor. daha rahat olsun diye penye boxer aldım, biraz daha rahat ama bu da öyle. giydiğimde çok sıkmadan bacaklarımı sarıyor ama bir saat giyeyim, toplanıp araya kaçıyor. herkeste böyle mi bu, yoksa benim g.tümde mi bi anormallik var?
kilo verebilmek için sorduğum onca soruya verilen ceapların hiçbirini yapamadım. kilom hala aynı duruyor. artık kesin kararlıyım, yüzeceğim. havuzumun seansları birer buçuk saatlik. haftada 3 gün (çarşamba, cuma pazar veya çarşamba cumartesi pazar) şeklinde gidip birer buçuk saat yüzmeyi düşünüyorum. uzun zamandır yüzmediğimden bir anda abartıp kesilmek de istemiyorum.
bana şöyle kasmayan bir başlangıçla giderek artan bir program önerebilir misiniz? haftada 3 gün birer buçuk saat yeterli midir, az mıdır? 1,5 saatin 1,5 saatini de non stop yüzüyor değilim. birer ikişer dakika havuz kenarına tutunup dinleniyorum. yapmayayım mı bunu acaba? bu şekilde ne kadar devam etsem sonuçlarını görmeye başlarım? iki kulaçta mı nefes almalıyımi üç kulaçta mı nefes almalıyım (iki taraftan da kafamı çıkarıp nefes alabilirim) hangisi nefesimi daha kontrollü kullanmamı sağlar? kurbağalama mı yüzeyim, krol mü yüzeyim ne yapayım?
bana şöyle kasmayan bir başlangıçla giderek artan bir program önerebilir misiniz? haftada 3 gün birer buçuk saat yeterli midir, az mıdır? 1,5 saatin 1,5 saatini de non stop yüzüyor değilim. birer ikişer dakika havuz kenarına tutunup dinleniyorum. yapmayayım mı bunu acaba? bu şekilde ne kadar devam etsem sonuçlarını görmeye başlarım? iki kulaçta mı nefes almalıyımi üç kulaçta mı nefes almalıyım (iki taraftan da kafamı çıkarıp nefes alabilirim) hangisi nefesimi daha kontrollü kullanmamı sağlar? kurbağalama mı yüzeyim, krol mü yüzeyim ne yapayım?
salak bir başlık oldu. olay şudur arkadaşlar.
şimdi Canon Powershot A610 makinemde CHDK denilen programla birlikte kullanmak üzere forumlarda gördüğüm bir deklanşör tetiği var. Makinedeki USB veri aktarma portuna takılan bir devre ile kablolu uzaktan kumanda yapılıyor. şöyle de basit bir devre şeması var:
chdk.wikia.com
görüldüğü gibi devrenin tek yapacağı şey, düğmeye basıldığında pildeki 3V gerilimi usb kablosu vasıtasıyla makineye aktarmak. gittim aldım malzemeleri, bir adet devreye lehimlenecek dişi USB portu, bir adet pil yuvası, bir adet düğme ve bir adet de delikli kart. uğraş didin yaptım devreyi (lehimleme konusunda yardımcı olan duyuru ahalisine teşekkürler). bağlantıların doğru olduğuna (artısı eksisi falan) eminim. ölçü aletiyle devredeki lehim üstünden probları USB portunun bacaklarına değdirerek bakıyorum, düğmeye basınca 3V elektrik geliyor, güzel. lakin ölçü aletinin problarını usb portunun içine sokup oraya değdirerek bakınca 3V oraya gelmiyor. sıfır nokta bilmemkaç geliyor. USB portunun devreye lehimli bacaklarına gelen elektrik, içine gelmiyor. dolayısıyla çalışmıyor bu nane. USB portu bütün elektriği emiyor. niye böyle? bir şeyi yanlış mı yapıyorum? USB portlarının böyle bir özelliği mi vardır?
şimdi Canon Powershot A610 makinemde CHDK denilen programla birlikte kullanmak üzere forumlarda gördüğüm bir deklanşör tetiği var. Makinedeki USB veri aktarma portuna takılan bir devre ile kablolu uzaktan kumanda yapılıyor. şöyle de basit bir devre şeması var:
chdk.wikia.com
görüldüğü gibi devrenin tek yapacağı şey, düğmeye basıldığında pildeki 3V gerilimi usb kablosu vasıtasıyla makineye aktarmak. gittim aldım malzemeleri, bir adet devreye lehimlenecek dişi USB portu, bir adet pil yuvası, bir adet düğme ve bir adet de delikli kart. uğraş didin yaptım devreyi (lehimleme konusunda yardımcı olan duyuru ahalisine teşekkürler). bağlantıların doğru olduğuna (artısı eksisi falan) eminim. ölçü aletiyle devredeki lehim üstünden probları USB portunun bacaklarına değdirerek bakıyorum, düğmeye basınca 3V elektrik geliyor, güzel. lakin ölçü aletinin problarını usb portunun içine sokup oraya değdirerek bakınca 3V oraya gelmiyor. sıfır nokta bilmemkaç geliyor. USB portunun devreye lehimli bacaklarına gelen elektrik, içine gelmiyor. dolayısıyla çalışmıyor bu nane. USB portu bütün elektriği emiyor. niye böyle? bir şeyi yanlış mı yapıyorum? USB portlarının böyle bir özelliği mi vardır?
arkadaşlar lost diye arattım, sonuçlar içinde bulamadım.
2x01'in en başında desmond'ı hatch'in içinde ilk defa gördüğümüz zaman (spor yapıp duş alırken falan) plağını koyup dinlediği şarkı nedir acaba?
2x01'in en başında desmond'ı hatch'in içinde ilk defa gördüğümüz zaman (spor yapıp duş alırken falan) plağını koyup dinlediği şarkı nedir acaba?
Sevgili arkdaşlar.
www.sgk.gov.tr adresine girip, yukarıdan "işveren"i seçip, çıkan sayfadaki "E-bildirge" yazısının yanındaki "Aç"a tıklamayı bir deneyebilir misiniz? Bunu bir tek ben mi açamıyorum, yoksa hiçbir yerde mi açılmıyor koduğumun sayfası bilmek istiyorum.
www.sgk.gov.tr adresine girip, yukarıdan "işveren"i seçip, çıkan sayfadaki "E-bildirge" yazısının yanındaki "Aç"a tıklamayı bir deneyebilir misiniz? Bunu bir tek ben mi açamıyorum, yoksa hiçbir yerde mi açılmıyor koduğumun sayfası bilmek istiyorum.
yoksa bir bug mı oluştu, matrix'te kayma mı var, nedir?
efenim iki sene önce eşimle ankara'dan günübirlik istanbul'a gelip, gezip akşama da dönmüştük. yine yapalım diyoruz fırtına falan yoksa. ama aynı şeyi de yapmak istemiyoruz. planımız şuydu iki sene önce.
1. fatih ekspresi'ne bin, sabah 7'de haydarpaşa'ya in.
2. vapurla karaköy'e geç, kahvaltı yap, elini yüzünü yıka.
3. yürüyerek eminönü'ne geç, mısır çarşısı neyin gez. saat 10'a kadar oyalan.
4. 10'da boğaz turu vapuruna bin, baştan başa boğazı gez, anadolu kavağı'nda balık ye, geri dön.
5. eminönü'nde vapudan in, yürüyerek karaköy'e geç.
6. tünele bin istiklal'e çık. bi de orda turla, bira iç midye tava ye.
7. geri dön tünele bin, karaköy'e in. vapura bin. saate bak, trene çok varsa kadıköy'de in, bi de orayı turla vakit geçir, tren saatinde haydarpaşa'ya git. vakit yoksa direkt haydarpaşa'ya git.
8. fatih ekspresi'ne bin geri dön.
bu sene de aynı şeyi yapmamamız için alternatifleriniz var mı? ikimiz de istanbul cahiliyiz. şu kara şehirde hasretini en çok çektiğimiz şey deniz olduğundan, deniz içeren aktiviteler harika olur. adalar falan mesela.
1. fatih ekspresi'ne bin, sabah 7'de haydarpaşa'ya in.
2. vapurla karaköy'e geç, kahvaltı yap, elini yüzünü yıka.
3. yürüyerek eminönü'ne geç, mısır çarşısı neyin gez. saat 10'a kadar oyalan.
4. 10'da boğaz turu vapuruna bin, baştan başa boğazı gez, anadolu kavağı'nda balık ye, geri dön.
5. eminönü'nde vapudan in, yürüyerek karaköy'e geç.
6. tünele bin istiklal'e çık. bi de orda turla, bira iç midye tava ye.
7. geri dön tünele bin, karaköy'e in. vapura bin. saate bak, trene çok varsa kadıköy'de in, bi de orayı turla vakit geçir, tren saatinde haydarpaşa'ya git. vakit yoksa direkt haydarpaşa'ya git.
8. fatih ekspresi'ne bin geri dön.
bu sene de aynı şeyi yapmamamız için alternatifleriniz var mı? ikimiz de istanbul cahiliyiz. şu kara şehirde hasretini en çok çektiğimiz şey deniz olduğundan, deniz içeren aktiviteler harika olur. adalar falan mesela.
öncelikle (git: 40004) şurada sormuştum lehim nasıl yapılır diye, eksik olmayın cevaplar geldi. eski havyanın ucu da yamulmuş zaten. gittim yeni havya aldım, ucu incecik, güzel. lehim de aldım daha kaliteli dediler.
lakin olmuyor arkadaş. yüzeyi ısıt, lehimi havyaya değdirme deniyor. yüzey ısınmıyor anasını satayım. plastik pcb denilen kart iki saatt tuttum ısınmıyor yok. karttaki devre elemanının bacağı 2 mm bi şey kısacık. onu ısıtayım desem, onu ısıtırken lehimi havyaya değdirmeden nasıl basıcam? illa ki değiyor, değdi mi de havyanın ucunda kalıyor. olmuyor bir dürlü. boş kartta deneme yapmak için yapıyorum olmuyor, sırf deneme yapayım diye aldığım dirençlerden birini takıp deniyorum olmuyor. nedir sırrı bu işin yahu?
lakin olmuyor arkadaş. yüzeyi ısıt, lehimi havyaya değdirme deniyor. yüzey ısınmıyor anasını satayım. plastik pcb denilen kart iki saatt tuttum ısınmıyor yok. karttaki devre elemanının bacağı 2 mm bi şey kısacık. onu ısıtayım desem, onu ısıtırken lehimi havyaya değdirmeden nasıl basıcam? illa ki değiyor, değdi mi de havyanın ucunda kalıyor. olmuyor bir dürlü. boş kartta deneme yapmak için yapıyorum olmuyor, sırf deneme yapayım diye aldığım dirençlerden birini takıp deniyorum olmuyor. nedir sırrı bu işin yahu?
ne alakası var diyeceksiniz ama öyle. www.aylak.com adresinde okey oynarken (java runtime bilmemne kullanan oyun), nod32 güncelleme yapıyorsa, o güncelleme dosyasının indirilmesi esnasında mıdır, indirilip yüklenmesi esnasında mıdır nedir, oyun kilittleniyor. taş çekilmiyor, taş alınmıyor. taa ki sağ altta "nod32 imza sürümü bilmemkaça güncellenmiştir" balonu çıkana kadar. başka bilgisayarda olmuyor. tek bir bilgisayarda oluyor bu. windows xp home yüklü. her bir şeyi full güncel.
niye oluyor bu?
niye oluyor bu?
1. bir balonun patlama hızı nedir aşağı yukarı? yani benim iğneyi sokmamla, balonun sönmesi ne kadar hızlı gerçekleşir? Bir tabanca mermisinin namludan çıkış hızından yavaş mıdır, hızlı mıdır?
2. sapan lazım bana. ya da onun gibi hızlı taş atabilecek bir şey. şehrin göbeğinde ağaç bulup dalını kesebilsem kendim yaparım da mümkün değil. hazırı var mıdır satılan?
2. sapan lazım bana. ya da onun gibi hızlı taş atabilecek bir şey. şehrin göbeğinde ağaç bulup dalını kesebilsem kendim yaparım da mümkün değil. hazırı var mıdır satılan?
arkadaş bu melih gökçek'in suyumuz temiz zırvalarından gına geldi. sapsarı akıyor, leş gibi kokuyor. sahurda ağzımı çalkalıyorum, bütün gün leş gibi oluyor ağzım. yeter lan. adam ivedik arıtma teisisnde yeni arıtılmış suyu alıp analiz ettiriyor, temiz diyor, artık o su bana gelene kadar boruda mı tepkimeye giriyor, arsenikle borunun pasları mı sökülüyor ne oluyorsa bok gibi olup akıyor musluğumdan.
yeter artık bıktım, parası neyse verecem, eve noter getirip huzurunda musluktan örnek aldıracam ve götürüp analizini yaptıracam. açıkladığı değerlerden farklı çıkarsa da tazminat davası açıcam. farklı çıkmazsa da bütün masrafım götüme girsin. noteri ben hallederim de şu suyun analizini kim yapıyorsa kaça yapıyorsa bilen varsa bir zahmet yazsın.
hıfzısıhha falan yapıyor da benim kavanoza koyup götürdüğüm suyu da analiz eder mi, yoksa "sitter lan ordan hersu getireni analiz etseydik baş edemezdik" der mi? yani mesele orada. yoksa her yer yapıyor.
yeter artık bıktım, parası neyse verecem, eve noter getirip huzurunda musluktan örnek aldıracam ve götürüp analizini yaptıracam. açıkladığı değerlerden farklı çıkarsa da tazminat davası açıcam. farklı çıkmazsa da bütün masrafım götüme girsin. noteri ben hallederim de şu suyun analizini kim yapıyorsa kaça yapıyorsa bilen varsa bir zahmet yazsın.
hıfzısıhha falan yapıyor da benim kavanoza koyup götürdüğüm suyu da analiz eder mi, yoksa "sitter lan ordan hersu getireni analiz etseydik baş edemezdik" der mi? yani mesele orada. yoksa her yer yapıyor.
ama böyle perili ev, lanetli ev konseptinde olacak (haunted house deniyor sanırım). kont drakula şatosu modeli değil de the amityville horror modeli perili evler yani.
efendim elimde havya var, lehim var, lehim pastası var. bir de kablo ile lehimlenecek alet var. şimdi ben ne yapacağım, aletle kabloyu üst üste tutmaya çalışırken bir yandan bir elimle lehimi, bir elimle havyayı üstüne bastırıyorum, hanli lehim erisin de damlayıp kaynatsın diye. yok damlamıyorç havyanın ucuna yapışıp kalıyor. havyayı sürttüre sürttüre çıkartıyorum, bu sefer akmış uzamış iğrenç bir lehim oluyor.
nedr bunun sırrı, böyle cihazla kabloyu üstünde bilye gibi sağlam bir lehimle lehimleyeyim? gerizekalıya anlatır gibi anlatırsanız sevinirim.
nedr bunun sırrı, böyle cihazla kabloyu üstünde bilye gibi sağlam bir lehimle lehimleyeyim? gerizekalıya anlatır gibi anlatırsanız sevinirim.
zamanında kafayı bozup sonra vazgeçtiğim ses ile tetiklenen devre olayı yeniden aklıma geldi(rölesiz olacak zira rölenin mıknatıslanıp çekme gecikmesine tahammülü yok olayın).
şimdi netten iki tane devre buldum. elektronikten falan pek anlamam ama parçaları bulursam bunları kendim yapmam çok zor mudur? (özellikle küçük olanını devre şemasından az çok yapabilirim gibime geliyor) kablo alıp lehimlesem olur mu, yoksa karta falan mı takmam lazım pek anlamıyom ki bu işlerden. yoksa ankara'da konya sokak'taki elektronikçiler çarşısında yapın desem yaparlar mı, yaparlarsa kaç para isterler?
dahası çalışır mı bunlar, güya test edilip onaylanmış. tek amacım, balon patladığı anda o sesle harici flaş tetiklenip patliycak. röle olunca birkaç milisaniye gecikiyor ki bu da balon patlamasını yakalayamıyor.
şimdi netten iki tane devre buldum. elektronikten falan pek anlamam ama parçaları bulursam bunları kendim yapmam çok zor mudur? (özellikle küçük olanını devre şemasından az çok yapabilirim gibime geliyor) kablo alıp lehimlesem olur mu, yoksa karta falan mı takmam lazım pek anlamıyom ki bu işlerden. yoksa ankara'da konya sokak'taki elektronikçiler çarşısında yapın desem yaparlar mı, yaparlarsa kaç para isterler?
dahası çalışır mı bunlar, güya test edilip onaylanmış. tek amacım, balon patladığı anda o sesle harici flaş tetiklenip patliycak. röle olunca birkaç milisaniye gecikiyor ki bu da balon patlamasını yakalayamıyor.
14 ayar altın uçlu ve 10 ayar altın kaplama gövdeli bir cross dolmakalem kaç liradır?
nette istediğim gibisinden bulamadım.
nette istediğim gibisinden bulamadım.
kanal d'deki aşk-ı memnu adlı dizide nihal'in fransız bakıcısından ders alırken çaldığı parçanın adı neydi ya, çok tanıdık bir şey ama adını aklıma getiremiyorum.
şurda 04:20'de başlıyor.
www.youtube.com
şurda 04:20'de başlıyor.
www.youtube.com

nokia 6230 cep telefonum var (6230i değil). bu telefonun bluetooth'una ne olduysa açılmıyor. menüye girip on diyorum olmuyor. yine off olarak kalıyor. tamirciye gösterdim hallederim 15 lira dedi. zaten 50 lira anca eder. değiştirmeyi de düşünüyorum ama mesajlarımı yedeklemem lazım bilgisayara. 15 lira çok mudur böyle bir arızaya? ankara kızılay'da daha ucuzu var mıdır? kendim halledebilir miyim?
efendim abuk bir soruyla daha karşınızdayım.
şimdi daha küçükken 2 ay yaz tatiline giderdik. akşamları güneş karşıdaki kocaman adanın üstünden batardı. ilk gittiğimizde (1 temmuz falan) adanın en sağ kenarına teğet batıyorken, tatilin sonlarına doğru (30 ağustos) adanın tepesini aşıp sol ucuna doğru batardı.
şimdi 30 ağustos'ta yine aynı yerde görüyorum ki adayı falan aşmış daha da sola gitmiş güneş. tarih aynı, mevsim aynı. yörüngeden mi çıktık, niye önceki senelere göre daha çok gitti bu güneş?
edit: yer tam olarak bodrum turgutreis
şimdi daha küçükken 2 ay yaz tatiline giderdik. akşamları güneş karşıdaki kocaman adanın üstünden batardı. ilk gittiğimizde (1 temmuz falan) adanın en sağ kenarına teğet batıyorken, tatilin sonlarına doğru (30 ağustos) adanın tepesini aşıp sol ucuna doğru batardı.
şimdi 30 ağustos'ta yine aynı yerde görüyorum ki adayı falan aşmış daha da sola gitmiş güneş. tarih aynı, mevsim aynı. yörüngeden mi çıktık, niye önceki senelere göre daha çok gitti bu güneş?
edit: yer tam olarak bodrum turgutreis
arkadaş yıllardır anlamıyorum şu hadiseyi. biri bana açıklasın noolur.
bu tuvalet kağıdı denen şeyin asıl kullanım amacı nedir? nasıl kullanılır?
1. kaka yaptıktan sonra tuvalet kağıdı alınıp kuru kuru silinir. (temiz olur mu lan böyle kuru kuru)
2. kaka yaptıktan sonra tuvalet kağıdı ıslatılarak silinir. (1 rulo bitiririm herhalde)
3. kaka yapıp popo yıkandıktan sonra popo kurulanak için kullanılır.
hangisidir delirecem yeter ya. ben şahsen yıkadıktan sonra kurulamak için kullanıyorum. çevremdeki herkes de böyle yapıyor ama çocuklara temizliği öğreten kitaplarda "ayşe tuvaletten sonra tuvalet kağıdı kullanıyor" diye bir yazı ve klozette oturan bir çocuğun tuvalet kağıdına uzandığını gösteren biz çizim var. tamam ayşe kullansın yine onu da, ne yapıyor 30 yaşımda ben anlamıyorum, çocuk nasıl anlasın.
bu tuvalet kağıdı denen şeyin asıl kullanım amacı nedir? nasıl kullanılır?
1. kaka yaptıktan sonra tuvalet kağıdı alınıp kuru kuru silinir. (temiz olur mu lan böyle kuru kuru)
2. kaka yaptıktan sonra tuvalet kağıdı ıslatılarak silinir. (1 rulo bitiririm herhalde)
3. kaka yapıp popo yıkandıktan sonra popo kurulanak için kullanılır.
hangisidir delirecem yeter ya. ben şahsen yıkadıktan sonra kurulamak için kullanıyorum. çevremdeki herkes de böyle yapıyor ama çocuklara temizliği öğreten kitaplarda "ayşe tuvaletten sonra tuvalet kağıdı kullanıyor" diye bir yazı ve klozette oturan bir çocuğun tuvalet kağıdına uzandığını gösteren biz çizim var. tamam ayşe kullansın yine onu da, ne yapıyor 30 yaşımda ben anlamıyorum, çocuk nasıl anlasın.
bir cinayet işlenir, suç işlenir, bir şey olur. kahramanımız olmayacak yerlerden çeşitli ipuçları bulur, biz şaşırırız falan, sonra bu ipuçlarından katili bulur. vaoov katil son derece sürpriz bir kişidir (kahramanımızın yardımcısıdır mesela).
kısacası gizem çözmeceli, şaşırtmacalı, aksiyonlu, gerilimli, sürprizli, oha dedirtgeçli film ve diziler arıyorum. yerli yabancı fark etmez. katil-polis ikilisi de şart değil.
kısacası gizem çözmeceli, şaşırtmacalı, aksiyonlu, gerilimli, sürprizli, oha dedirtgeçli film ve diziler arıyorum. yerli yabancı fark etmez. katil-polis ikilisi de şart değil.
kan bağışı yapmayı ne zamandır istiyordum. daha önce hiç yapmadım. hep istedim ki ihtiyacı olana o anda vereyim, işe yarasın. çok bulunan bir kan grubuna sahip olduğumdan anonsları ne kadar takip etsem de bulunduğum şehirde benim kanımdan arayan olmadı. ama bağış yapmak istiyorum. bugün kızılay'daki otobüse gideceğim bir aksilik olmazsa. birkaç merak ettiğim var.
1. iğneden korkmam. iğnenin girişi dışında kanım alınırken herhangi bir his yaşıyor muyum? vıhşş kanım çekiliyo lan sanki falan gibi bir şey oluyor mu, yoksa öyle oturuyor muyum?
2. ne kadar sürüyor?
3. otobüs falan insanın gözü korkuyor. sterildir di mi bunların malzemeleri?
1. iğneden korkmam. iğnenin girişi dışında kanım alınırken herhangi bir his yaşıyor muyum? vıhşş kanım çekiliyo lan sanki falan gibi bir şey oluyor mu, yoksa öyle oturuyor muyum?
2. ne kadar sürüyor?
3. otobüs falan insanın gözü korkuyor. sterildir di mi bunların malzemeleri?
sonuna kadar izlemeyen okumasın. ciddi spoiler içerir.
efendim asıl merak ettiklerim konu ile ilgili değil. kim kimdir nedir falan değil yani. daha çok bana saçma gelen şeyleri sormak istiyorum.
1. lan uzaktan bakıldığında bu ada epey dağlık. yüksek dağlar var. sarp kayalar var. e nasıl oluyor da bu herifler bir uçtan bir uca desteksiz yürüyerek gidiyorlar lan? epey bir kayalara dağlara tırmanmaları gerekmez mi?
2. hurley efendi ebesinin hamında bulduğu tostos minibüsü onca ağacın derenin tepenin engebenin içinden (ki en son vurdurmak için bayır aşşaa saldılardı bi de) sahile kadar nasıl getirdi?
3. others'ın evlerinin etrafında beyin pörtleten sonik direkler yok muydu? bu ipneler nasıl bi locke'un kampına bi sahile gidip gelip duruyolar? beyinleri pörtlemiyo mu? en son kate ve juliet birbirlerine kelepçeliyken black smoke geliyo diye içine girip aktif etmişlerdi. sonra görmedik. biri gelip kapattı mı bunları?
4. suyun altındaki looking glass denen yere gidip düğme müğme kapatmakla uğraşacaklarına direkt o kabloyu kesselerdi ya. looking glass'ın elektriği gider, mis gibi olur işte. çarli bok yoluna gitti orda.
not: bunların içinde 4x07'den sonra açığa çıkacak olanlar varsa (mesela hurley öyle bi şey yapmıştır ki arabayı ışınlayarak getirmiştir falan) yazmayın. oraya kadar izledim daha.
efendim asıl merak ettiklerim konu ile ilgili değil. kim kimdir nedir falan değil yani. daha çok bana saçma gelen şeyleri sormak istiyorum.
1. lan uzaktan bakıldığında bu ada epey dağlık. yüksek dağlar var. sarp kayalar var. e nasıl oluyor da bu herifler bir uçtan bir uca desteksiz yürüyerek gidiyorlar lan? epey bir kayalara dağlara tırmanmaları gerekmez mi?
2. hurley efendi ebesinin hamında bulduğu tostos minibüsü onca ağacın derenin tepenin engebenin içinden (ki en son vurdurmak için bayır aşşaa saldılardı bi de) sahile kadar nasıl getirdi?
3. others'ın evlerinin etrafında beyin pörtleten sonik direkler yok muydu? bu ipneler nasıl bi locke'un kampına bi sahile gidip gelip duruyolar? beyinleri pörtlemiyo mu? en son kate ve juliet birbirlerine kelepçeliyken black smoke geliyo diye içine girip aktif etmişlerdi. sonra görmedik. biri gelip kapattı mı bunları?
4. suyun altındaki looking glass denen yere gidip düğme müğme kapatmakla uğraşacaklarına direkt o kabloyu kesselerdi ya. looking glass'ın elektriği gider, mis gibi olur işte. çarli bok yoluna gitti orda.
not: bunların içinde 4x07'den sonra açığa çıkacak olanlar varsa (mesela hurley öyle bi şey yapmıştır ki arabayı ışınlayarak getirmiştir falan) yazmayın. oraya kadar izledim daha.
1-2 gün içinde lost'un 4 sezonunu bitirmiş olacağım. bugüne kadar sadece normal bölümlerini izledim. yani özet görüntüleri falan içeren şeyleri izlemedim. 4 sezonu bitirdikten sonra bunları izleyip kısa bir özet geçmek, anlamadığım yerler varsa bunları aydınlatmak istiyorum.
3x00 var, 4x00 var, başka? bir de answers diye bir şey var galiba. yoksa answers denilen şey bu 3x00'dan 4x00'dan biri mi? nedir yani, kaç tane ekstra bölüm var?
3x00 var, 4x00 var, başka? bir de answers diye bir şey var galiba. yoksa answers denilen şey bu 3x00'dan 4x00'dan biri mi? nedir yani, kaç tane ekstra bölüm var?
şimdi kafama takılanlar şunlar, bir bir sorayım:
1. dün d&r'da lost dvd'lerini sordum 98 lira dedi adam. 3 sezonun hepsi mi dedim, yok dedi sadece biri. amazon.co.uk'den bakıyorum birinci sezon 17£. shippingle falan olsun sana 20£. bu da 45 lira falan yapıyor (ki tek tek sipariş etsem bu ediyor. getirip satan adam toplu getirdiği için shipping de düşer). nedir lan bu 98 lira peki? iki katından fazla? şimdi şu fiyatı görüp korsan alınca korsancı ben oluyorum. yani korsana geçit vermemek için illa benim mi g.tüm mikilecek? şu dvd'yi getirip dağıtan adamın hiç günahı yok mu? yazık günah değil mi lan 45 liralık şeyi 98 liraya satmak? ben pahalı bulup korsana yönelince suç niye benim oluyor? biraz da bunu getirip satan adam sosyal sorumluluk sahibi olsa da "ulan 45 liraya mal edilen şeyi ben de 50'ye satayım da korsanı engelleyeyim" dese olmuyor mu? asıl korsana teşvik eden ceplerini doldurma hırsıyla öküz gibi fiyat koyup cebini doldurmaya çalışan, bu fiyata almayıp korsana yönelenlere de hırsız şerefsiz korsancı muamelesi yapan bu adamlar değil mi?
2. gözünü para hırsı bürümüş gerçek korsancıları (evet yasal satıcısını kast ediyorum. bana göre korsanı asıl körükleyen onlar) boşverip amazon.co.uk'den almayı düşündük diyelim. lan altyazı ile ilgili bir bilgi yok burada. türkçe alyazı mevcut mu? niye altyazı ile ilgili hiçbir bilgi yazılmamış? yazılmadığı yetmiyor gibi kutunun back cover görüntüsü de yok oradan okuyalım. yani yasal yollardan alalım desek illa bir şekilde kazık mı yiyecez?
valla ben paşa paşa internetten indirdim izliyorum. sokmuşum korsanına. işin yasalını yapmaya çalıştıkça mikilen hep ben oluyorum. biraz da siz daha az para kazanayım da millet korsan alacağına gelip benden yasal alsın diye düşünün. yeter be.
gönül istedi bu soruyu entry olarak yazayım, ama yazacak başlık bulamadım. hiç sanmıyorum ama belki de mantıklı bir açıklaması vardır diye düşünüyorum. o yüzden soru olarak yazdım.
1. dün d&r'da lost dvd'lerini sordum 98 lira dedi adam. 3 sezonun hepsi mi dedim, yok dedi sadece biri. amazon.co.uk'den bakıyorum birinci sezon 17£. shippingle falan olsun sana 20£. bu da 45 lira falan yapıyor (ki tek tek sipariş etsem bu ediyor. getirip satan adam toplu getirdiği için shipping de düşer). nedir lan bu 98 lira peki? iki katından fazla? şimdi şu fiyatı görüp korsan alınca korsancı ben oluyorum. yani korsana geçit vermemek için illa benim mi g.tüm mikilecek? şu dvd'yi getirip dağıtan adamın hiç günahı yok mu? yazık günah değil mi lan 45 liralık şeyi 98 liraya satmak? ben pahalı bulup korsana yönelince suç niye benim oluyor? biraz da bunu getirip satan adam sosyal sorumluluk sahibi olsa da "ulan 45 liraya mal edilen şeyi ben de 50'ye satayım da korsanı engelleyeyim" dese olmuyor mu? asıl korsana teşvik eden ceplerini doldurma hırsıyla öküz gibi fiyat koyup cebini doldurmaya çalışan, bu fiyata almayıp korsana yönelenlere de hırsız şerefsiz korsancı muamelesi yapan bu adamlar değil mi?
2. gözünü para hırsı bürümüş gerçek korsancıları (evet yasal satıcısını kast ediyorum. bana göre korsanı asıl körükleyen onlar) boşverip amazon.co.uk'den almayı düşündük diyelim. lan altyazı ile ilgili bir bilgi yok burada. türkçe alyazı mevcut mu? niye altyazı ile ilgili hiçbir bilgi yazılmamış? yazılmadığı yetmiyor gibi kutunun back cover görüntüsü de yok oradan okuyalım. yani yasal yollardan alalım desek illa bir şekilde kazık mı yiyecez?
valla ben paşa paşa internetten indirdim izliyorum. sokmuşum korsanına. işin yasalını yapmaya çalıştıkça mikilen hep ben oluyorum. biraz da siz daha az para kazanayım da millet korsan alacağına gelip benden yasal alsın diye düşünün. yeter be.
gönül istedi bu soruyu entry olarak yazayım, ama yazacak başlık bulamadım. hiç sanmıyorum ama belki de mantıklı bir açıklaması vardır diye düşünüyorum. o yüzden soru olarak yazdım.
evdeki filipis marka tüplü televizyonumuza (2006'da alınmıştır) bir haller olmaya başladı. gerçi daha önce de birkaç sefer olup geçmişti ama şu aralar sıklaştı.
böyle tık tık diye bir ses geliyo ama hoparlöründen değil de içinden geliyor ve bu tık tık olurken ekrandaki görüntü parazit yapıyor. bu tık tıklar bazn öyle sıklaşıyor ki tık tık tırrrttık tıkırrrırırıkıkıkıtık şeklinde abartıyor. görüntü iyicene yamuluyor. kapatıp açınca falan da düzelmiyor. ama bazen de açıp saatlerce izliyoruz bir şey olmuyor. günlerce olmuyor, sonra birden oluvermeye başlıyor yeniden. aleti elimize alacaz diye korkuyoruz. garantisi de bitti. nedir ciddi bir masraf çıkarır mı bu şimdi bize.
böyle tık tık diye bir ses geliyo ama hoparlöründen değil de içinden geliyor ve bu tık tık olurken ekrandaki görüntü parazit yapıyor. bu tık tıklar bazn öyle sıklaşıyor ki tık tık tırrrttık tıkırrrırırıkıkıkıtık şeklinde abartıyor. görüntü iyicene yamuluyor. kapatıp açınca falan da düzelmiyor. ama bazen de açıp saatlerce izliyoruz bir şey olmuyor. günlerce olmuyor, sonra birden oluvermeye başlıyor yeniden. aleti elimize alacaz diye korkuyoruz. garantisi de bitti. nedir ciddi bir masraf çıkarır mı bu şimdi bize.
olur mu? yabancı bir reklam gördüm video sitelerinde calvados diye bir içki reklamı. yıllardır duyduğum temel fıkrası lan bu. ben de şimdi beğendiğim bir fıkrayı alıp reklama uyarlasam olur mu yani? sonuçta bu fıkralar anonim. telif olayı nasıl olacak? dünyanın reklamını yazarım ben böyle.
calvados reklamını bilmeyenlere anlatayım:
adamın biri bara gidip calvados istiyor ve içiyor. barmen 3 euro diyor. adam 1 euroyu tezgaha koyup bir fiske ile öteki uca yolluyor, 1 euroyu aynı şekilde tam ters köşeye yolluyor, 1 euroyu da barmene verip gidiyor. 2-3 gün adam gelip calvados içip aynı şeyi yapıyor. barmen uyuz oluyor. son gün adam calvados'u içince 5 euroluk banknot veriyor. barmenin gözleri parlıyor. o da aynı adamın yaptığı gibi para üstü olan 2 euroyu götürüp ayrı ayrı köşelere koyuyor ve pis pis sırıtıyor. adam da cebinden 1 euro daha çıkarıyor, barmenin önüne koyup "bir calvados daha" diyor.
calvados reklamını bilmeyenlere anlatayım:
adamın biri bara gidip calvados istiyor ve içiyor. barmen 3 euro diyor. adam 1 euroyu tezgaha koyup bir fiske ile öteki uca yolluyor, 1 euroyu aynı şekilde tam ters köşeye yolluyor, 1 euroyu da barmene verip gidiyor. 2-3 gün adam gelip calvados içip aynı şeyi yapıyor. barmen uyuz oluyor. son gün adam calvados'u içince 5 euroluk banknot veriyor. barmenin gözleri parlıyor. o da aynı adamın yaptığı gibi para üstü olan 2 euroyu götürüp ayrı ayrı köşelere koyuyor ve pis pis sırıtıyor. adam da cebinden 1 euro daha çıkarıyor, barmenin önüne koyup "bir calvados daha" diyor.
lost sezon 4 bölüm 5 altyazısını arıyorum. hdtv ripi, 350 mb olanlardan. divxplanet'taki ve divxforever'daki altyazılardan hiçbiri uymadı. diğer tüm bölümlerinki uyuyor, 5. bölümünki uymuyor anasını satayım. her yerinde eşit miktarda kaysa subtitle workshop ile düzeltecem ama yok. başında altyazı erken gelirken, sonlara doğru geç gelmeye başlıyor.
niye lan tüm bölümler uydu da bu uymuyor, oturup baştan indirecem yoksa sırf altyazı için. bir yol göster, bir altyazı bul bana ey duyuru.
niye lan tüm bölümler uydu da bu uymuyor, oturup baştan indirecem yoksa sırf altyazı için. bir yol göster, bir altyazı bul bana ey duyuru.
1. haltercilerin ellerine sürdükleri toz nedir?
2. fitilini yakıp atınca patlayan torpillerin içindeki beyaz toz nedir? barun diyecem ama barut kara olmaz mı? bu karbonat gibi bembeyaz.
3. evde bi torbada beyaz bi toz buldum. sizce bu nedir? inşaat malzemesi türevi bir şey. alçı, beyaz çimento veya kireç gibi bir şey olabilir. hangisi olduğunu nasıl anlarım?
4. torpil dedim aklıma geldi. bunun fitilinin malzemesi nedir? yakınca böyle pıssss diye ilerlemesi falan çok eğlenceli. kendim yapabilir miyim, ya da nereden bulurum?
2. fitilini yakıp atınca patlayan torpillerin içindeki beyaz toz nedir? barun diyecem ama barut kara olmaz mı? bu karbonat gibi bembeyaz.
3. evde bi torbada beyaz bi toz buldum. sizce bu nedir? inşaat malzemesi türevi bir şey. alçı, beyaz çimento veya kireç gibi bir şey olabilir. hangisi olduğunu nasıl anlarım?
4. torpil dedim aklıma geldi. bunun fitilinin malzemesi nedir? yakınca böyle pıssss diye ilerlemesi falan çok eğlenceli. kendim yapabilir miyim, ya da nereden bulurum?
sözlükte bir troll'dür gidiyor. ne lan bu troll? cahil kalmışız.
başlığına bakınız verecekseniz sözkonusu troll ile ilgili entry'e veriniz lütfen. balık ağı diyor, uzun saçlı uğurlu oyuncak diyor, wow diyor, lotr diyor, ihtiyar adam diyor, iskandinav diyor, diyor da diyor. sözlükte son zamanda açılan başlıklarla bağdaştıramıyorum hiçbirini.
ne lan bu bi yazıverin.
başlığına bakınız verecekseniz sözkonusu troll ile ilgili entry'e veriniz lütfen. balık ağı diyor, uzun saçlı uğurlu oyuncak diyor, wow diyor, lotr diyor, ihtiyar adam diyor, iskandinav diyor, diyor da diyor. sözlükte son zamanda açılan başlıklarla bağdaştıramıyorum hiçbirini.
ne lan bu bi yazıverin.
ne zamandır kafama takılıp duruyor. bu yüzücüler havuzun başına niye üstte takım eşofman, ayaklarda çorap ayakkabı şeklinde geliyorlar? 3 dakika sonra suya gireceksiniz heyvanlar. terlikle, havluyla neyin gelsenize. eşofmanla, çorapla, ayakkabıyla gelip havuz başında soyunup kutuya koymak niye?
efendim annem babam tatildeler. ben de internet kotaları boşa gitmesin diye aldım laptopu, eksik lost bölümlerimi indireyim diye yatırdım download'a. utorrent kalan süre 1 gün falan diyince de dedim bu kalsın burada, ertesi gün gelir alırım. gayet de güzel indiriyordu. hatta güç yönetimini falan da iptal ettim, sabit diskler kapanmasın, bilgisayar beklemeye neyin geçmesin diye. sadece ekran koruyucu ve monitörü kapat kısmı açık (aynı dingil görüntü ekranı bozmasın falan diye o da işte). laptop da fişe takılı.
ertesi gün oldu geldim o da ne? modemdeki ppp ışığı yanmıyor, bilgisayarda "tercih edilen kablosuz ağa bağlanılamıyor" şeklinde bir uyarı, benim download %15'te durmuş kalmış. bilgisayarı yeniden başlatınca bağlandı, download devam ediyor.
niye yapmış lan böyle bir şeyi? şimdi download bitsin diye 1 gün daha bırakıp gidecem, yarın geldiğimde bu sefer de %16'da takılmış görürsem kırarım bu bilgisayarı.
ne yapayım da emin olayım bu download'un yarın biteceğine?
dur her ihtimale karşı ethernet kablosuyla bağlayayım modeme.
ertesi gün oldu geldim o da ne? modemdeki ppp ışığı yanmıyor, bilgisayarda "tercih edilen kablosuz ağa bağlanılamıyor" şeklinde bir uyarı, benim download %15'te durmuş kalmış. bilgisayarı yeniden başlatınca bağlandı, download devam ediyor.
niye yapmış lan böyle bir şeyi? şimdi download bitsin diye 1 gün daha bırakıp gidecem, yarın geldiğimde bu sefer de %16'da takılmış görürsem kırarım bu bilgisayarı.
ne yapayım da emin olayım bu download'un yarın biteceğine?
dur her ihtimale karşı ethernet kablosuyla bağlayayım modeme.
internet kullanıcısı olduğunuzdan mesaj atamıyorum ve siz de duyuru olarak açtığınızdan cevap veremiyorum, o yüzden ayrı bir duyuru açıyorum. duyurunuzu soruya çevirirseniz altına yazacağım, zira cevap verme ihtiyacı hissettim.
kişi sorduğu soruya herkesin görebileceği cevaplar verilmesini istemiyor olabilir. bu yüzden duyuru olarak açıp, bir de mail adresi verip, cevap verenlerin sadece mail atmasını, cevaplarını başkasının görmesini istiyordur.
bunun dışında ekşi duyuru açıldığından beri sürekli karışıklık yaratan ve kaç kişi tarafından ayrı ayrı düzeltilmesi istenen şu duyuru/soru meselesi, compumaster'ın tek bir kopyala yapıştır hareketi yapıp soru kategorisini üste almasıyla çözülebilir. ama anlamsız bir inatla yapılmıyor. anlamadım.
bir duyuru'nun yanlışlıkla soru olarak açılması herhangi bir problem yaratmayacak iken, bir sorunun duyuru olarak açılması hem moderatörlere ekstra iş çıkarıyor, hem soru sorup dalgınlıkla duyuru diye açanı mağdur ediyor. niye bu inat?
farz-ı misal "hede hödö konseri bu akşam 21:00'de kaçırmayın" şeklindeki bir duyuru, soru kategorisi üstte kaldığı için yanlışlıkla soru olarak açılsa ne olur? hiçbir şey olmaz. zira kim bunun altına ne yazsın ki? en en fazla birkaç kendini bilmez çıkıp "hehe ben gidiom konsere gızlar" falan yazıp forum tadı yakalar ki olsa bile eminim bunları silmek, yanlışlıkla duyuru diye açılan soruların kategorisini düzeltmekten daha kolaydır moderatörler için.
kişi sorduğu soruya herkesin görebileceği cevaplar verilmesini istemiyor olabilir. bu yüzden duyuru olarak açıp, bir de mail adresi verip, cevap verenlerin sadece mail atmasını, cevaplarını başkasının görmesini istiyordur.
bunun dışında ekşi duyuru açıldığından beri sürekli karışıklık yaratan ve kaç kişi tarafından ayrı ayrı düzeltilmesi istenen şu duyuru/soru meselesi, compumaster'ın tek bir kopyala yapıştır hareketi yapıp soru kategorisini üste almasıyla çözülebilir. ama anlamsız bir inatla yapılmıyor. anlamadım.
bir duyuru'nun yanlışlıkla soru olarak açılması herhangi bir problem yaratmayacak iken, bir sorunun duyuru olarak açılması hem moderatörlere ekstra iş çıkarıyor, hem soru sorup dalgınlıkla duyuru diye açanı mağdur ediyor. niye bu inat?
farz-ı misal "hede hödö konseri bu akşam 21:00'de kaçırmayın" şeklindeki bir duyuru, soru kategorisi üstte kaldığı için yanlışlıkla soru olarak açılsa ne olur? hiçbir şey olmaz. zira kim bunun altına ne yazsın ki? en en fazla birkaç kendini bilmez çıkıp "hehe ben gidiom konsere gızlar" falan yazıp forum tadı yakalar ki olsa bile eminim bunları silmek, yanlışlıkla duyuru diye açılan soruların kategorisini düzeltmekten daha kolaydır moderatörler için.
malzemeler:
1 adet 2001 model eski bilgisayar
1 adet 2004 model laptop
1 adet datron tek ethernet ve tek usb portlu adsl kablolu modem
1 adet 4 gb flashdisk
1 adet normal ethernet kablosu
1 adet normal usb kablosu
4 gb civarı dosya.
hazırlanışı: 2001 model eski bilgisayarın indirdiği 6 gb. civarındaki dosyayı bir şekilde laptopa atmam gerekiyor. teoride yapılacak en güzel şey, dosyaları flashdisk ile taşımak olacaktır. ancak antika bilgisayar 4 gb'lık flashdiski tanımıyor. usb aygıtı tanınmadı falan diyor. elimde cross kablo da yok ki switchsiz bir ağ kurayım. acep ne yapayım da antikadaki dosyaları laptopa atayım? adsl modemi switch gibi bi portu ethernet bi portu usb gibi kullanabilir miyim? ne yapabilirim?
1 adet 2001 model eski bilgisayar
1 adet 2004 model laptop
1 adet datron tek ethernet ve tek usb portlu adsl kablolu modem
1 adet 4 gb flashdisk
1 adet normal ethernet kablosu
1 adet normal usb kablosu
4 gb civarı dosya.
hazırlanışı: 2001 model eski bilgisayarın indirdiği 6 gb. civarındaki dosyayı bir şekilde laptopa atmam gerekiyor. teoride yapılacak en güzel şey, dosyaları flashdisk ile taşımak olacaktır. ancak antika bilgisayar 4 gb'lık flashdiski tanımıyor. usb aygıtı tanınmadı falan diyor. elimde cross kablo da yok ki switchsiz bir ağ kurayım. acep ne yapayım da antikadaki dosyaları laptopa atayım? adsl modemi switch gibi bi portu ethernet bi portu usb gibi kullanabilir miyim? ne yapabilirim?
efendim tatilde denizden bir sürü deniz kabuğu çıkarttım. pek güzeller. şimdi istiyorum ki bunları bir şekilde buzdolabına yapıştırıp süs yapayım. ama nasıl olacak?
1. bu tip mıknatısları nereden bulurum? (şehir ankara)
2. mıknatısı bulduk. e bu kabuğun içi oyuk. düz değil ki oraya mıknatısı yapıştırayım. içine dolgu mu yapayım ne edeyim?
3. kabukları bir şekilde büz bir zemine yapıştırıp o düz zemine de mıknatısı mı yapıştırayım?
ne yapayım?
1. bu tip mıknatısları nereden bulurum? (şehir ankara)
2. mıknatısı bulduk. e bu kabuğun içi oyuk. düz değil ki oraya mıknatısı yapıştırayım. içine dolgu mu yapayım ne edeyim?
3. kabukları bir şekilde büz bir zemine yapıştırıp o düz zemine de mıknatısı mı yapıştırayım?
ne yapayım?
arkadaşlar, özellikle hanımlar.
bu kuaförlerdeki manikür pedikür aletlerine ne kadar güvenebiliriz? temiz midir, steril midir, hijyenik midir? hastalık enfeksiyon vs. kapılır mı? kimisi mor ışıklı bir alete sokuyor, bu sterilize eder mi? yoksa nasıl temizlenir, nedir ne değildir, hijyenik, steril falan değilse manikürü nasıl yaptıracağız?
yoksa kolay kolay bir şey olmaz mı? acil lütfen.
bu kuaförlerdeki manikür pedikür aletlerine ne kadar güvenebiliriz? temiz midir, steril midir, hijyenik midir? hastalık enfeksiyon vs. kapılır mı? kimisi mor ışıklı bir alete sokuyor, bu sterilize eder mi? yoksa nasıl temizlenir, nedir ne değildir, hijyenik, steril falan değilse manikürü nasıl yaptıracağız?
yoksa kolay kolay bir şey olmaz mı? acil lütfen.
öncelikle (git: 34769)
devamını sorayım.
şimdi sucuk denen şeyin kodekse göre güneşte kurutulmuş olduğunu öğrendik. peki seri üretim yapan firmalar arasında güneşte kurutan var mıdır? yani tamam anamızın nenemizin yaptığı ev sucuğu güneşte kurutuluyor da anamın sucuğunun kodeksle modeksle işi olmaz. kodeksle işi olan, seri üretim yapan firmalardır. yani bu kodeksin muhatabı olup da ürününe sucuk demek isteyen firmanın da ürünü güneşte kurutması gerekiyor. var böyle firmalar ki kodekse yazılma gereği duyulmuş.
hangileri?
devamını sorayım.
şimdi sucuk denen şeyin kodekse göre güneşte kurutulmuş olduğunu öğrendik. peki seri üretim yapan firmalar arasında güneşte kurutan var mıdır? yani tamam anamızın nenemizin yaptığı ev sucuğu güneşte kurutuluyor da anamın sucuğunun kodeksle modeksle işi olmaz. kodeksle işi olan, seri üretim yapan firmalardır. yani bu kodeksin muhatabı olup da ürününe sucuk demek isteyen firmanın da ürünü güneşte kurutması gerekiyor. var böyle firmalar ki kodekse yazılma gereği duyulmuş.
hangileri?
efendim gerizekalı bendeniz, buzdolabının ne kadar elektrik harcadığını, saati ne kadar döndürdüğünü anlayabilmek için buzdolabını düğmesinden kapatıp sıfıra getirmiştim. sonra da ne kadar gerizkalı bir adam olduğumu kanıtlarcasına onu öylece unutmuşum. buzdolabının buzluk kısmında üç adet donmuş tavuk göğsünden başka bir şey yoktu. yani bozulacak başka bir şey yok. bu işi cumartesi sabahı yaptım. pazartesi sabahı işyerine bir geldim ki buzluktaki tavuklar erimiş normal olarak. ama soğuk soğuk duruyorlar.
şimdi benim bu tavukları yememem daha doğru sanırım. çöpe atarken hangi duayı edeyim de çarpılmayayım?
şimdi benim bu tavukları yememem daha doğru sanırım. çöpe atarken hangi duayı edeyim de çarpılmayayım?
yıllar yılı bu işin piri diye alıp yediğimiz cumhuriyet sucuğunun, afyon ipek sucuğunun bile üstünde "ısıl işlem görmüş sucuk benzeri ürün" yazıyor.
ulan cumhuriyet sucuğu bile "sucuk benzeri" ise sucuk ne? benzeri menzeri olmayan harbi sucuk hangisi?
ulan cumhuriyet sucuğu bile "sucuk benzeri" ise sucuk ne? benzeri menzeri olmayan harbi sucuk hangisi?
işyerindeki bilgisayarımda kullanmak üzere lcd monitör almak istiyorum. halihazırda 17 inch crt monitör kullanıyorum ve özellik olarak, büyüklük olarak bana yetiyor. şu arkasındaki tüp uzantısı da olmasa değiştirmem zaten de masamın yarısını kaplıyor alet.
oyun oynamaacağım, film izlemeyeceğim, dev ekran gerektirecek uygulamalar çalıştırmayacağım. anca word, excel, muhasebe programı, internete bağlanma vs. olarak kullanacağım. fazla param yok. çok da adi bir şey olmasın da yani şu saydığım işleri görebilecek ucuz yollu bir lcd monitör ne tavsiye edersiniz?
oyun oynamaacağım, film izlemeyeceğim, dev ekran gerektirecek uygulamalar çalıştırmayacağım. anca word, excel, muhasebe programı, internete bağlanma vs. olarak kullanacağım. fazla param yok. çok da adi bir şey olmasın da yani şu saydığım işleri görebilecek ucuz yollu bir lcd monitör ne tavsiye edersiniz?
arkadaşlar klavyedeki windows tuşlarından soldakini kapatmanın bir yolu var mıdır? işlevsiz olsun o tuş. basınca hiçbir şey olmasın. işin tam en hassas yerinde ctrl veya alt'a basarken elim değiyor, zart başlat menüsü çıkıp işin içine ediyor. kapatayım çalışmasın bu tuş. ya da sökecem yerinden, klavye dişsiz babanneme dönecek.
efendim (bkz: #3481840) şu güzide entry'nin bulunduğu sayfayı veya direkt numarasını girerek entry'i açtığım zaman entry içeriğindeki kod, nod32'ye uyarı verdirttiriyor. çalışabilir bir kod da değil ki bu, entry işte. bildiğin text. nasıl oluyor, niye oluyor, sözlük bug'ı mıdır, virüs müdür nedir bu?