yeni bir soruya daha karşınızdayım sevgili ekşi duyurucular.
divx'lerimi divx player'da seyrediyorum. fakat altyazıların ekrana eksiksiz çıkabilmesi için 40-45 karakterden uzun olmaması gerekiyor. bugüne kadar elle ayarlıyordum fakat bunun için programlar olduğunu öğrendim buradan. bu programlardan biri subtitla workshop. evet gerçekten de altyazı belirlediğim sayıdaki karakterden falza ise satırı bölüyor. lakin bu bölme işini kazla gelen karakterden itibaren yapıyor. yani 40 karakter olarak ayarladıysam ve altyazı satırı 45 karakterden oluşuyorsa program bu altyazıyı 40+5 şeklinde bölüyor. belirlediğim sayı olan 40 karakter üst satırda, fazla gelen 5 karakter alt satırda. fakat ben olabildiğince eşit bölmek istiyorum yani 25+20 ya da 23+22 şeklinde. var mıdır bunun bir ayarı ya da bunu yapabilecek başka bir program?
not: tabii ki bu 40+5 bölümünü yaparken kelimeleri zart diye ortasından bölmüyor. boşluğa denk getiriyor. 39+6, 38+7 falan da olabiliyor son kelimenin uzunluğuna göre. ama bütün cümle üst satırda, sadee son kelime alt satırda çok abuk oluyor arkadaş. yok mudur bi yolu?
divx'lerimi divx player'da seyrediyorum. fakat altyazıların ekrana eksiksiz çıkabilmesi için 40-45 karakterden uzun olmaması gerekiyor. bugüne kadar elle ayarlıyordum fakat bunun için programlar olduğunu öğrendim buradan. bu programlardan biri subtitla workshop. evet gerçekten de altyazı belirlediğim sayıdaki karakterden falza ise satırı bölüyor. lakin bu bölme işini kazla gelen karakterden itibaren yapıyor. yani 40 karakter olarak ayarladıysam ve altyazı satırı 45 karakterden oluşuyorsa program bu altyazıyı 40+5 şeklinde bölüyor. belirlediğim sayı olan 40 karakter üst satırda, fazla gelen 5 karakter alt satırda. fakat ben olabildiğince eşit bölmek istiyorum yani 25+20 ya da 23+22 şeklinde. var mıdır bunun bir ayarı ya da bunu yapabilecek başka bir program?
not: tabii ki bu 40+5 bölümünü yaparken kelimeleri zart diye ortasından bölmüyor. boşluğa denk getiriyor. 39+6, 38+7 falan da olabiliyor son kelimenin uzunluğuna göre. ama bütün cümle üst satırda, sadee son kelime alt satırda çok abuk oluyor arkadaş. yok mudur bi yolu?
yol levhalarında kullanılan font nedir acaba ve de nereden bulurum?
(görseldeki şebeklik konumuz dışındadır ve tamamen görsel malzeme yokluğundandır. google bunu bulabildi)
(görseldeki şebeklik konumuz dışındadır ve tamamen görsel malzeme yokluğundandır. google bunu bulabildi)
evet geçen gün cenk erdem'de, bugün de youtube'da gördüm bunu. yerde yuvarlana yuvarlana, tepine tepine gülen kırmızı peluş bi oyuncak var. acaip hoşuma gitti. nerelerde satılır bu? mümkünse ankara, değilse internet üzerinden?
edit: efendim tickle me elmo imiş bu oyuncağın adı.
edit: efendim tickle me elmo imiş bu oyuncağın adı.
hep kafama takılan bir şey var. yok şu kadar az kağıt kullanın bir ağacı kurtarın, yok kağıtları ziyan etmeyin ağaçlar ölmesin falan denip duruyor. lan her ortamda ağaç kullanıyoruz. kapımız penceremiz masamız sandalyemiz parkemiz duvarımız tavanımız her taraf ahşap. kış geliyor tonlarca odun yakılıyor. bunlar da ağaç değil mi? hem de saf ağaç değil mi? ağaçları korumak sırf kağıt tasarrufıyla mı oluyor? iki sayfa kağıt buruştursam ağaçlara yazık etmiş oluyorum da gidip sekiz kişilik yemek masası alınca hiç mi zarar vermiş olmuyorum ağaçlara? bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
önceki soruma tatmin edici bir cevap alamadım. bir de bunu sorayım, belki işe yarar.
bir internet sitesinin ip adresini nasıl öğrenebiliriz? zamanında adres yazarak girilemeyen ekşi sözlük, youtube gibi sitelere ip yazarak girme yöntemini keşfeden arkadaş bu adreslerin yönlendiği ip adreslerini nasıl bulduğunu da açıklarsa sevinirim.
daha kısa yoldan sorayım: facebook'un ip adresi ne?
bir internet sitesinin ip adresini nasıl öğrenebiliriz? zamanında adres yazarak girilemeyen ekşi sözlük, youtube gibi sitelere ip yazarak girme yöntemini keşfeden arkadaş bu adreslerin yönlendiği ip adreslerini nasıl bulduğunu da açıklarsa sevinirim.
daha kısa yoldan sorayım: facebook'un ip adresi ne?
bilumum mafyatik ve polisiye filmlerde ve dizilerde dikkatimi çeken bir hadisedir. eleman çoğunlukla silahı yan tutar. yani namlu hedefe bakmakla birlikte kabza aşağıya değil de sağ eldeyse sağ tarafa, sol eldeyse sol tarafa bakar. anatomik bir tutuş mudur, daha iyi isabet alabilmek için midir, artistlik midir, niyedir?
efendim birazcık kilolu, hafiften göbekli tipik bir türk erkeğiyim. şimdi benim bu kiloları vermem lazım. diyeti desteklemek amacıyla spor yapmalıyım haliyle. ama üşeniyorum kardeşim. şu dünyada yapabileceğim en iyi spor yüzme olduğu halde, akşamları işten çıkıp mayo terlik modunda havuza gitmeye üşeniyorum. hele insan evli de olunca hiç vakit olmuyor havuza bilmemneye. şimdi diyorum ki fiyatları da uygun, bir kondisyon bisikleri alsam, evde fırıl fırıl her gün bununla çalışsam götü göbeği eritmeye yardımcı olur mu, yoksa anca bacak kası mı yaparız? veya başka ne önerirsiniz? (koşu bantları çok pahalı abi).
tekrarlıyorum ev dışı sporlar, benim gibi evli ve üşengeç bir adama göre değil. keşke fırsatım olsa da üşenmeyip haftada 4 gün havuza gidip yüzsem ama nerde?
tekrarlıyorum ev dışı sporlar, benim gibi evli ve üşengeç bir adama göre değil. keşke fırsatım olsa da üşenmeyip haftada 4 gün havuza gidip yüzsem ama nerde?
arkadaşlar son zamanlarda birkaç kişinin telefonunda duyduğum sadece ıslıkla çalınan ve aslen hareketli bir türk halk müziği ezgisine benzeyen melodi nedir?
not: kill bill ıslık melodisi değil. türkü gibi bir şey bu.
not: kill bill ıslık melodisi değil. türkü gibi bir şey bu.
babamın bilgisayarında AdobeR.exe diye bir program çalışıyor. sanırım bir virüs bu. şu usb flashdisklerle bulaşanlardan. ama anlamadığım, babamın flashdiski de, benimki de yabancı bilgisayara takılmadı, hep nod32 korumalı tertemiz bilgisayarlarda kullanıldı. nasıl bulaştı ki bu virüs, internetten indirilen filmlerden de bulaşır mı? babamın bilgisayarı yeni ve içinde de 90 gün süreli norton internet security olduğu için süresi bitene kadar nod32 kurmayalım dedik. virüs başımıza bela oldu. şimdi biz bu virüsü nasıl temizleriz? norton'u tamamen kaldırıp nod32 kursam kökten temizler mi (kendi bilgisayarımda da olmuştu, nod32 kurunca tertemiz yapmıştı ama o AdobeR.exe değildi, başkaydı. bunu da tertemiz yapar mı acaba?)
bir de norton'u tam olarak kaldırabilmek için bir program sormuştum uninstaller gibi ama silmişim sanırım bulamıyorum duyurumu. nasıl kaldırırım norton'u bilgisayardan tamamen ve hiçbir iz kalmamacasına?
bir de norton'u tam olarak kaldırabilmek için bir program sormuştum uninstaller gibi ama silmişim sanırım bulamıyorum duyurumu. nasıl kaldırırım norton'u bilgisayardan tamamen ve hiçbir iz kalmamacasına?
arkadaşlar kendi kadar çükü olan bereket heykelinin orijinal adı (latince falan) nedir? gavurlar ne diyor buna?
şimdi bir tane usb klavye aldım. üzerinde de ekstradan usb girişleri var böyle flashdisk falan takmak için kasaya eğilmeyelim, arkasına dolaşmayalım diye. lakin klavyenin üstündeki girişe flashdiski takınca "usb hub gücü aşıldı" diye bir uyarı veriyor. yani aynı port üzerinden hem klavyeye, hem flashdiske gücü yetmiyor. ee neye yaradı o zaman bu ekstra usb girişleri? ben bu klavyeyi adaptörle ps/2'ye taksam olur mu acaba? kullanabilir miyim bu ekstra usb girişlerini?
efendim 2001 model Pentium III-800, 256 MB ram sahibi bir bilgisayarım var (oha çok eskiymiş, ondan yavaşlar demeden önce okuyunuz lütfen).
bu bilgisayar 2001 yılından beri gayet güzel işlemekteyken son 2 senedir yavaşlama, her programı çalıştırırken iki saat harddisk tıkırdaması, youtube'da video izlerken takılmalar falan yapıyor. bilgisayarın özelliklerinin düşük olduğunun bilincinde olduğumdan, oyun olsun, kastırıcı şeyler olsun kullanmıyorum. sadece internet ve microsoft office. bunları kullanmak için daha önce yeten bilgisayar şimdi niye kendiliğinden yavaşladı? format atıp tertemiz windows yüklüyorum, bir şey değişmiyor. acaba windows xp'yi kaldıramıyor olabilir mi, windows 98 mi kursam? ya da xp kurmakla beraber güncellemeleri, service pack 2'yi falan mı yüklemesem? ne önerirsiniz?
not: harddisk tıkırdamasından kastım anormal sesler çıkarması değil, harddiskin kendi okuma sesidir. ama bu takılmalar sırasında saniyede bir olmak üzere trık trık trık yapıyor, kesintisiz uzun uzun tıkırdıyor falan.
bu bilgisayar 2001 yılından beri gayet güzel işlemekteyken son 2 senedir yavaşlama, her programı çalıştırırken iki saat harddisk tıkırdaması, youtube'da video izlerken takılmalar falan yapıyor. bilgisayarın özelliklerinin düşük olduğunun bilincinde olduğumdan, oyun olsun, kastırıcı şeyler olsun kullanmıyorum. sadece internet ve microsoft office. bunları kullanmak için daha önce yeten bilgisayar şimdi niye kendiliğinden yavaşladı? format atıp tertemiz windows yüklüyorum, bir şey değişmiyor. acaba windows xp'yi kaldıramıyor olabilir mi, windows 98 mi kursam? ya da xp kurmakla beraber güncellemeleri, service pack 2'yi falan mı yüklemesem? ne önerirsiniz?
not: harddisk tıkırdamasından kastım anormal sesler çıkarması değil, harddiskin kendi okuma sesidir. ama bu takılmalar sırasında saniyede bir olmak üzere trık trık trık yapıyor, kesintisiz uzun uzun tıkırdıyor falan.
torrent sitelerindeki ratio ne işe yarar? bu sanırım upload'un download'a oranı gibi bir şey. upload yaparak yükeltebiliyoruz. lakin yükselince ne oluyor, ne işimize yarıyor?
seksenlerin sonu doksanların başında çocuk ve genç olanlar hatırlar bu hadiseyi.
soruma geçeyim. doksanların başında metal müzik ile kapışmaya neden olan ve acid ismi verilen müzik türüne günümüzdeki en yakın tür nedir? hiçbir şey hatırlamadığım için kulağımda canlandıramıyorum ama techno gibi geliyor bana sanki?
soruma geçeyim. doksanların başında metal müzik ile kapışmaya neden olan ve acid ismi verilen müzik türüne günümüzdeki en yakın tür nedir? hiçbir şey hatırlamadığım için kulağımda canlandıramıyorum ama techno gibi geliyor bana sanki?
babama yeni aldığımız laptopta bir sorun olmuş. kullanan babam olduğundan, onun anlattıklarından anladığım kadarıyla size soracağım. biraz uzun olabilir kusura bakmayın.
internet explorer'ı açmış. homepage'i olan google sayfası gelmiş fakat arama kutucuğu falan yarım gelmiş. içinde cursor falan yokmuş, bir şey yazılamıyormuş. kapatıp tekrar açayım internet explorer'ı demiş, köşedeki kapatma çarpısına basınca bir uyarı penceresi gelmiş. üstünde "sekmeler" falan yazıyormuş (tam olarak ne yazdığını hatırlamıyor) altında da evet, hayır, iptal. iptal de dese, evet de dese, hayır da dese o pencere kaybolmamış. bilgisayarı yeniden başlatayım demiş, başlat menüsünden "bilgisayarı kapat" dedikten sonra gelen seçmeli ekranda (windows vista premium'daki kapat dedikten sonra gelen ve uyku, hazırda beklet, yeniden başlat, kapat, vs seçimi yapılıp "tamam" denilen menü) o seçimi yapmak için pulldown menüyü açma yerindeki minik oka bastığı anda bilgisayarı kapatma ekranı da kaybolup başa bönüyormuş. yine o "sekmeler" falan yazan uyarı penceresinin olduğu aşamaya. ne yaptıysa kapatamamış, en sonunda düğmesine basarak kapatmış. sonra da bir daha açılmamış bilgisayar.
sabah getirdi. hakikaten ben de elektriğe taktım (pili de üstünde) bastım düğmesine açılmadı. pilini çıkarıp denedim, gayet güzel açıldı. baktım ettim bir terslik yok. pilini tekrar taktım, elektriğe bağlayınca şarj ışığı yandı (pil doluydu halbuki).
pili bitmiş zannettim ama bilgisayarın elektriğe takılı olduğuna ve hatta adaptörün ışığı yandığına (sigorta atması, priz arızası olamaz), adaptörün diğer ucunun da bilgisayara takılı olduğuna eminiz. yani elektriğe takılı aletin şarjı niye bitsin. bitse de elektrikten kullanır. gözlerimle gördüm yani pil üstünde ve elektriğe takılıyken ilk denemede çalışmadı. ne olmuş olabilir şimdi bu bilgisayara? şu anda normal çalışıyor gibi. şarja taklı olduğu için çabuk dolsun diye açmadım bilgisayarı tekrardan.
not: bir de "norton morton yazdı" dedi. virüsten şüphelendim ama babamın norton yazdı dediği şey, internet explorer'daki, üzerinde kocaman yeşil renkte "fraud monitoring is on" yazan norton araç çubuğuymuş açınca gösterdi işte bu çıktı diye. oysa ki ben o araç çubuğunu gizlemiştim. niyeyse kendiliğinden yeniden çıkıp panik yaptırtmış adamı.
edit: şarj ışığı söndü. bilgisayar normal açıldı. lakin dikkatimi çeken iki şey var. birincisi, daha önceden windows'ta tray'deki pil simgesine gelince "%99 dolu, prize takılı, şarj olmuyor" yazardı. şimdi ise "%100 tam dolu" yazıyor. "prize takılı şarj olmuyor" falan yok. ikincisi ise, demin pilini sökerken, pili taktıktan sonra tık diye ola çekilip pili kilitlemeye yarayan minik bir düğme var. o kilitli değildi. yani pil klik diye yerine tam oturuk vaziyetteydi, oynamıyordu ama kilit mandalı açıktı. alakası var mıdır bilemedim.
edit 2: "sekmeler" yazan pencerenin de ne olduğu anlaşıldı. birden fazla sekme açılmış internet explorer penceresini kapatmaya çalışınca çıkan "tüm sekmeleri kapatmak istiyor musunuz" uyarısıymış. ama ne yaptıysa gitmemiş ekrandan, onu daha çözemedik niye gitmemiş. neyse çalışıyor hala.
edit 3: 3 saat oldu. sorunsuz çalışıyor hala.
internet explorer'ı açmış. homepage'i olan google sayfası gelmiş fakat arama kutucuğu falan yarım gelmiş. içinde cursor falan yokmuş, bir şey yazılamıyormuş. kapatıp tekrar açayım internet explorer'ı demiş, köşedeki kapatma çarpısına basınca bir uyarı penceresi gelmiş. üstünde "sekmeler" falan yazıyormuş (tam olarak ne yazdığını hatırlamıyor) altında da evet, hayır, iptal. iptal de dese, evet de dese, hayır da dese o pencere kaybolmamış. bilgisayarı yeniden başlatayım demiş, başlat menüsünden "bilgisayarı kapat" dedikten sonra gelen seçmeli ekranda (windows vista premium'daki kapat dedikten sonra gelen ve uyku, hazırda beklet, yeniden başlat, kapat, vs seçimi yapılıp "tamam" denilen menü) o seçimi yapmak için pulldown menüyü açma yerindeki minik oka bastığı anda bilgisayarı kapatma ekranı da kaybolup başa bönüyormuş. yine o "sekmeler" falan yazan uyarı penceresinin olduğu aşamaya. ne yaptıysa kapatamamış, en sonunda düğmesine basarak kapatmış. sonra da bir daha açılmamış bilgisayar.
sabah getirdi. hakikaten ben de elektriğe taktım (pili de üstünde) bastım düğmesine açılmadı. pilini çıkarıp denedim, gayet güzel açıldı. baktım ettim bir terslik yok. pilini tekrar taktım, elektriğe bağlayınca şarj ışığı yandı (pil doluydu halbuki).
pili bitmiş zannettim ama bilgisayarın elektriğe takılı olduğuna ve hatta adaptörün ışığı yandığına (sigorta atması, priz arızası olamaz), adaptörün diğer ucunun da bilgisayara takılı olduğuna eminiz. yani elektriğe takılı aletin şarjı niye bitsin. bitse de elektrikten kullanır. gözlerimle gördüm yani pil üstünde ve elektriğe takılıyken ilk denemede çalışmadı. ne olmuş olabilir şimdi bu bilgisayara? şu anda normal çalışıyor gibi. şarja taklı olduğu için çabuk dolsun diye açmadım bilgisayarı tekrardan.
not: bir de "norton morton yazdı" dedi. virüsten şüphelendim ama babamın norton yazdı dediği şey, internet explorer'daki, üzerinde kocaman yeşil renkte "fraud monitoring is on" yazan norton araç çubuğuymuş açınca gösterdi işte bu çıktı diye. oysa ki ben o araç çubuğunu gizlemiştim. niyeyse kendiliğinden yeniden çıkıp panik yaptırtmış adamı.
edit: şarj ışığı söndü. bilgisayar normal açıldı. lakin dikkatimi çeken iki şey var. birincisi, daha önceden windows'ta tray'deki pil simgesine gelince "%99 dolu, prize takılı, şarj olmuyor" yazardı. şimdi ise "%100 tam dolu" yazıyor. "prize takılı şarj olmuyor" falan yok. ikincisi ise, demin pilini sökerken, pili taktıktan sonra tık diye ola çekilip pili kilitlemeye yarayan minik bir düğme var. o kilitli değildi. yani pil klik diye yerine tam oturuk vaziyetteydi, oynamıyordu ama kilit mandalı açıktı. alakası var mıdır bilemedim.
edit 2: "sekmeler" yazan pencerenin de ne olduğu anlaşıldı. birden fazla sekme açılmış internet explorer penceresini kapatmaya çalışınca çıkan "tüm sekmeleri kapatmak istiyor musunuz" uyarısıymış. ama ne yaptıysa gitmemiş ekrandan, onu daha çözemedik niye gitmemiş. neyse çalışıyor hala.
edit 3: 3 saat oldu. sorunsuz çalışıyor hala.
word 2007'de varsayılan sekme duraklarının default ayarı 1,25 cm. ben bunu 1 cm. yapmak istiyorum. paragraf ayarlarından 1 cm. yapıyorum fakat bir dahaki açışımda yeniden 1,25 cm. olduğunu görüyorum. Yazıtipi, satır arası, paragraf, her türlü ayarını default yaptım ama onları ayarladığım yerden sekme durakları ayarı yapılmıyor. bi yardım edin be.
(office 2007 ile ilgili sorularım devam edecek. assert h bana önerdiğine pişman olacak :P şaka bi yana biraz çözersem güzelmiş be)
(office 2007 ile ilgili sorularım devam edecek. assert h bana önerdiğine pişman olacak :P şaka bi yana biraz çözersem güzelmiş be)
windows vista home premium yüklü bir bilgisayara hangi office versiyonunu yüklemeliyim? elimde office xp cd'leri var. yüklesem uyumsuzluk, problem çıkarır da sıkıntı yaratır mı? yoksa daha yeni bir office sürümü mü edinmeliyim?
not: office xp'deki belgelerimi de açıp değiştirebilmeliyim tabii ki icabında. "office 2007 kurduktan sonra "office 2007, office xp belegelerini açamaz" falan gibi salak uyarılar çıksın istemem.
not: office xp'deki belgelerimi de açıp değiştirebilmeliyim tabii ki icabında. "office 2007 kurduktan sonra "office 2007, office xp belegelerini açamaz" falan gibi salak uyarılar çıksın istemem.
merak ettiğim bir şey var. şimdi ben daha önce bir soru sormuşum ve cevabını almışım ve bu cevap benim işime yaramış.
şimdi hemen hemen aynı soruyu, daha doğrusu bana verilen cevabın çözüm olacağı soruyu bir başkası soruyor. ben, daha önce bana cevap veren kişiden öğrendiğim şekilde bu soruyu cevaplamak istiyorum ama rahatsızlık duyuyorum. çünkü bu benim bilgim değil, ben de bir başka ekşi duyuru kullanıcısından öğrenmişim. bekliyorum ki yine o kişi cevap versin, ama o kişi cevap vermiyor. bir anına denk gelmiş ve bana cevap vermiş. şimdi ben bu sonradan sorulan soruya gönül rahatlığıyla kendi bilgimmiş gibi cevap vereyim mi, nickini hatırlıyorsam "ben de x'den öğrendim" diye refere edeyim mi, nickini hatırlamıyorsam ne yapayım?
şimdi hemen hemen aynı soruyu, daha doğrusu bana verilen cevabın çözüm olacağı soruyu bir başkası soruyor. ben, daha önce bana cevap veren kişiden öğrendiğim şekilde bu soruyu cevaplamak istiyorum ama rahatsızlık duyuyorum. çünkü bu benim bilgim değil, ben de bir başka ekşi duyuru kullanıcısından öğrenmişim. bekliyorum ki yine o kişi cevap versin, ama o kişi cevap vermiyor. bir anına denk gelmiş ve bana cevap vermiş. şimdi ben bu sonradan sorulan soruya gönül rahatlığıyla kendi bilgimmiş gibi cevap vereyim mi, nickini hatırlıyorsam "ben de x'den öğrendim" diye refere edeyim mi, nickini hatırlamıyorsam ne yapayım?
efenim bu vista yüklü bilgisayarı, iki adet xp yüklü bilgisayarın bağlı olduğu ağa bağladım. çalışma grubunu bilgisayar adını falan tanımladım. lakin ne xp'ler vistayı, ne de vista xp'leri görüyor. vista kendi kendisini görebiliyor ağ üstünden. demek ki ağ yapılandırması tamam. xp'ler de zaten oldum olası birbirini ve kendilerini görürlerdi. xp ve vista niye birbirini göremiyor? ne yapmak lazım?
iyi ki bi ekşi duyurumuz var. her bir şeyi sorar olduk. neyse şikayeti olan yoksa ben soruma geçeyim (rahatsız oldum her naneyi sormaktan. cevap da alıyorum iyi oluyor ama ne biliyim bi rahatsızlık duydum inceden. neyse).
laptopun pilini tam şarj ettikten sonra, laptopu elektriğe takılı kullanacaksak pili üstünden çıkartalım mı? zaten tam dolu olduğu için pili bir kenara bırakıp elektrikten mi kullanır, yoksa denyo gibi pilden eksiltip sürekli şarj mı eder? (örneğin cep telefonum şarja takılıyken ve şarjı tam doluyken telefonla konuştuktan sonra bakıyorum, şarj göstergesi inip çıkmaya başlamış. yani benim konuşmamı pilden yapmış, eksileni tamamlıyor.)
laptopun pilini tam şarj ettikten sonra, laptopu elektriğe takılı kullanacaksak pili üstünden çıkartalım mı? zaten tam dolu olduğu için pili bir kenara bırakıp elektrikten mi kullanır, yoksa denyo gibi pilden eksiltip sürekli şarj mı eder? (örneğin cep telefonum şarja takılıyken ve şarjı tam doluyken telefonla konuştuktan sonra bakıyorum, şarj göstergesi inip çıkmaya başlamış. yani benim konuşmamı pilden yapmış, eksileni tamamlıyor.)
şimdi lucid dreaming diye bir şey var biliyorsunuz. uyurken rüyada olduğunun farkında olma, müdahele etme gibi bir şey. bende de bunun tam tersi oluyor ara sıra. özellikle sahurdan sonra tekrar yattığımda oluyor. uyurken rüyada olduğumu fark etmiyorum da daha uyumadan rüya görmeye başlıyorum. uyanık olduğumun farkındayım. yani hissettiklrim aynen uyumadan önceki gibi. yatış pozisyonumun farkındayım. yanımda yatan eşimin hareketlerini falan fark ediyorum. sanki gözlerim kapalı ama henüz uyumamışım gibi bir durumdayım. hatta tuvalet ihtiyacımın geldiğini fark ediyorum. ulan kalksam mı acaba diyorum. neyse biraz daha yatayım şu rüya bitsin kalkarım diyorum. sonra eeh boşver rüyayı kalkayım diyorum kalkıp tuvalete gidiyorum. ama bariz rüya görüyorum. böyle hayal kuruyor gibi de değil. bariz rüya. nedir bu şimdi?
uzun araştırmalar soruşturmalar sonucunda bunda karar kıldık ve aldık. şimdi daha makineyi bile açmadım ama dikkatimi çeken bir şey var. paket içeriğinde 3 tane cd var. biri nero yazılımı. diğer ikisinde de recovery files, drivers, utilities falan yazıyor. e hani windows vista cd'si yok mu? diğer iki cd'den birini kendi makineme taktım baktım hakikaten driver gibi şeyler var. ama ötekini kendi makinem açamadı bile. acaba windows vista cd'si midir o? üzerinde en ufak bir "contains windows vista hede hödö" gibi bir şey yazmıyor. nedir? formatlayıp tekrar vista yüklemek istesem yapamayacak mıyım?
bir de nasıldır bu laptop? pişman etmez di mi bizi?
bir de nasıldır bu laptop? pişman etmez di mi bizi?
www.hepsiburada.com
bu fiyata bu özellikler nasıldır, iyi midir? bu bilgisayarı tavsiye eder misiniz? açıkçası marka olarak toshiba düşünüyorum bi tek. diğerleri niyeyse bi güven veremedi bana. (muhafazakar tüketici mode on).
bu fiyata bu özellikler nasıldır, iyi midir? bu bilgisayarı tavsiye eder misiniz? açıkçası marka olarak toshiba düşünüyorum bi tek. diğerleri niyeyse bi güven veremedi bana. (muhafazakar tüketici mode on).
hala tatmin edici bir cevap alamadığım için tekrar soruyorum.
iki tane bilgisayar var incelediğim. birinin işlemcisinde diyor ki:
intel pentium dual core processor t2130 1.86 ghz.
öbüründe diyor ki:
centrino duo mobile teknolojisi, intel core duo t2450 2.0 ghz.
şu iki işlemci de çift çekirdekli. biri 1.86 ghz, biri 2 ghz. bunun dışında bi farkları var mı? birinde uzun uzun "centrino duo intel core duo hede hödö" yazmış, birinde de sadece "dual core" yazmış. daha önce sorduğum soruların cevaplarına bakacak olursak bunların tek farkı işlemci hızı o zaman. (denmişti ki dual core çift çekirdekli demek, e core duo da çift çekirdekli bir işlemci). öyle mi hakikaten? biri centrinolu biri centrinosuz falan mı yoksa? öyle olursa ne olur?
iki tane bilgisayar var incelediğim. birinin işlemcisinde diyor ki:
intel pentium dual core processor t2130 1.86 ghz.
öbüründe diyor ki:
centrino duo mobile teknolojisi, intel core duo t2450 2.0 ghz.
şu iki işlemci de çift çekirdekli. biri 1.86 ghz, biri 2 ghz. bunun dışında bi farkları var mı? birinde uzun uzun "centrino duo intel core duo hede hödö" yazmış, birinde de sadece "dual core" yazmış. daha önce sorduğum soruların cevaplarına bakacak olursak bunların tek farkı işlemci hızı o zaman. (denmişti ki dual core çift çekirdekli demek, e core duo da çift çekirdekli bir işlemci). öyle mi hakikaten? biri centrinolu biri centrinosuz falan mı yoksa? öyle olursa ne olur?
emule'de %87'si tamamlanmış olan film dosyasını önizleme yaptığımda sadcece başından ve sonundan birkaç saniyelik kısmını görebiliyorum. dosya geldi %87'de takıldı kaldı. tamam aralarda eksik olan parçaları göstermesin, atlasın ya da takılsın her neyse.tamamlanma çubuğundan gördüğüm kadarıyla da eksiklik başta ve sonra az bir şey. yani filmin orta kısımları kesintisiz bi şekilde inmiş. ben sadece inen kısımları izleyemez miyim bitmesini beklemeden?
1. taklit ama kaliteli taklit (öyle pazar işi paçavra taklitlerden değil) klasik lacoste tişörtü arıyorum ucuza. ankara'da nerelerden bulabilirim?
2. ocağın üstüne konularak tost yapmaya yarayan o saplı aletten arıyorum. yine ankara'da (kızılay civarlarında) nereden bulurum?
2. ocağın üstüne konularak tost yapmaya yarayan o saplı aletten arıyorum. yine ankara'da (kızılay civarlarında) nereden bulurum?
efendim haziran ayında arabamı 45000 km. bakımına soktum. bakımdan önce gayet güzel sorunsuz olan araba, bakıma girip trigger kayışı, bilumum filtreleri, bujileri, yağı, bilmemnesi değişince sapıttı. şimdi 1970 model arabalar gibi (ki kendisi 2001 model bir clio'dur) sabahları ilk marşa basışta ya çalışmıyor, ya da epey uzun marşa bastıktan sonra çalışıyor. motor çalıştıktan sonra kapatıpyeniden çalıştırırsak canavar gibi çalışıyor ama. sabah işimize gidip park ediyoruz, akşam da yine biraz zor çalışıyor ama sabahki kadar değil. ne oldu bu arabaya durup dururken? şu sıcak yaz günlerinde sabahları zor çalışırsa kışın ne halt edeceğim ben?
bir de geçen gün bu zor çalıştırmanın akabinde gaz verdikçe siyah duman çıkardı egzozdan. çiğ benzin koktu ortalık. ama 1-2 dakika sonra düzeldi.yanmada mı bir problem oldu acaba, zor çalışması da bundan mıdır?
bir de geçen gün bu zor çalıştırmanın akabinde gaz verdikçe siyah duman çıkardı egzozdan. çiğ benzin koktu ortalık. ama 1-2 dakika sonra düzeldi.yanmada mı bir problem oldu acaba, zor çalışması da bundan mıdır?
canon powershot a610 fotoğraf makinesinin 1 cm. makro mesafesi var. güzel de makro çekim yapıyor. ben uzaktan optik zoom kullanarak makro çekim yapmak istediğimde bir türlü odaklanamıyor konunun üstüne. ama optik zoom yapmadan makineyi yaklaştırırsam gayet güzel odaklanıp net bir şekilde çekiyor. tırtıl, böcek, kelebek gibi hayvanatları ürkütmeden çekim yapmak istiyorum ama olmuyor bu durumda. makineyi yaklaştırınca gidiyor hayvan. ne yapabilirim? slr falan olmadığı için lensle falan da halledemem bu olayı. yok mudur bir yolu?
şimdi bu telefonun 6230i olmayan ilk nesil modeli bir telefonum var. bu dallama telefonun ekranında wallpaper varken herhangi bir arama geldiğinde arayan kişinin adı (ya da numarası) resmin üstünde siyah renklerle çıkıyor. e resim de bembeyaz bir resim değil. ne kadar da olsa üzerinde siyahlar var. kimin aradığını anlayabilmek için epey bir incelemek gerekiyor. 6230i'de bunu çözmüşler sanırım. arama geldiğinde wallpaper'ın üstündde çıkan beyaz arka planlı bir çerçevede gösteriliyor arayan kişi. şimdi yazılım yüklemesiyle falan ben bu telefona o özelliği yükleyebilir miyim? yani arayan olduğunda wallpaper'ın üstünde beyaz arkaplanlı bir çerçeve çıksın, arayan kişi orada gözüksün. yoksa bu olay wallpaper kullanımından vazgeçirecek.
windows'un var biliyorum. farklı programlardan farklı dökümanları sıraya sokayım, tek numara çevirişte hepsini göndersin istiyorum. örneğin excel'de bir döküman var, bir pdf dökümanı var ve bir web sayfası var. üçünü de gönderilecek fakslar olarak ekleyeyim, tek numara çevirişte hepsini yollasın. her sayfa için ayrı ayrı arama yapmasın. var mıdır şunu yapabilecek ücretsiz bir faks yazılımı?
dalak şişmesi nedir? aşırı efor sarfettikten sonra şişen gerçekten dalak mıdır? uzun ve tempolu bir şekilde yüzdükten sonra karnımın sağ yanı, yani tahminimce karaciğerimin olduğu yer (veya ona yakın bir yer) çok fena ağrıyor, dinlenince geçiyor. ama benim bildiğim dalak insanın sol böğründe olur. nedir bu ağrı? dalak şişmesi midir? bir yerde ağrı yapan şeyin dalak olmadığı, diyafram kasının kasılması ya da diyafram kasına kramp girmesi olduğunu okumuştum. sanırım sözlükte okudum ve sanırım hlathguth'un bir entry'si idi. ama bulamıyorum şimdi.
not: yemek yesem de yemesem de oluyor bu. gerçi hiç çok aç gitmedim yüzmeye ama.
not: yemek yesem de yemesem de oluyor bu. gerçi hiç çok aç gitmedim yüzmeye ama.
icq'da vardı böyle bir olay. kendi modumuzu invisible (görünmez) seçerdik, görünmesini istediğimiz kişileri de visible (görünür) yapardık. o kişiler dışında kalanlar bizi online görmezdi. ya da tam tersi, bizi görmesini istemediğimiz kişileri invisible yapardık, biz online bile olsak onlar bizi göremezdi ama iletişim kurabilirlerdi. yani bizi offline zanneden kişinin attığı offline mesaj elimize ulaşırdı. msn'de de mümkün mü böyle bir şey yapmak eklentiyle falan? (engelleme olayından ve çevrimdışı göster'den bahsetmiyorum. onun için yazdım bu kadar açıklamayı. çevrimdışı göster dedin miydi herkese çevrimdışı. ben çevrimdışı göster diyebileyim fakat istediğim kişiler beni çevrimiçi görsün. ya da ben çevrimiçi olayım da sadece istediğim kişiler benim çevrimiçi olduğumu göremesin.)
arkadaşlar bir mali müşavir olarak her ay 200 ytl. kdv, 200 ytl. bağkur, 200 ytl. ssk, bir ton da fatura ödüyorum. mesleğim icabı vergi kaçırmak da istemiyorum (başka meslekte olsam saniye durmam şerefsizim). bana acil bir şekilde para kazanma yolları lazım yoksa hem mesleği batıracam, hem evimi geçindiremeyecem. ne yaparım da elime biraz daha fazla para geçirebilirim legal yollardan?
arkadaşlar eskiden çeşmeden içtiğimiz suyu, kesintiydi, boru patlamaydı, kızılırmaktı derken içmekten vazgeçip damacana su almaya başladık. lakin şimdi şöyle bir sorun var ki suyumuz bitti (e haliyle). eşim de ben de sabah 7:30'da evden çıkıp akşam 19:30'da eve geliyoruz. biz evden çıkmadan bu sucu amcalar dükkan açmıyor ve biz gelene kadar da kapatıyorlar. kaç gündür susuz kaldık evde. bir şey önerin nasıl alacaz biz bu suyu? pazar gününe kadar susuz dayanamayabiliriz. boş damacanayla parayı kapıya koysak diycem ama her gün dilenci geliyor. sucudan önce parayı alır gider herifler. ne yapalım?
ingilizce cv'de o okuldan lisans mezunu olduğumu hangi kelime veya işaret ile belirtirim?
aynı şey yüksek lisans için de geçerli.
hani doktora mezunu olunca Ph.D deniyor ya. onun lisans ve yüksek lisans için olanını soruyorum.
aynı şey yüksek lisans için de geçerli.
hani doktora mezunu olunca Ph.D deniyor ya. onun lisans ve yüksek lisans için olanını soruyorum.
daha önceki bir duyurumda ve girdiğim entry'lerde de bahsetmiştim. "ulusoy çantamızı kaybetti ve karşılığında sadaka gibi bir para verdi" diye.
(bkz: ulusoy/@kibritsuyu)
sorum şudur: şimdi ulusoy, aradan 3 hafta geçtikten sonra çantamızı bulmuş (dangalak bir yolcu 3 hafta sonra fark etmiş yanlış çanta aldığını). güzel. lakin biz 3 haftadır çantanın içindekiler olmadan yaşayamayacağımız için verilen parayı ve çok daha fazlasını da kullanarak yenilerini aldık. şimdi ulusoy bize çantayı vermek için, verdiği parayı geri istiyor. parayı geri vermemiz durumunda, elimizde gereksiz yere çift çift eşyalar olacak. bunlar, fazla bulunması sorun yaratmayan elbise, ayakkabı gibi şeyler değil, elektrikli kişisel bakım ürünü gibi çift bulunması son derece abes eşyalar (godoş erkek modeli olmaktan çekindiğim için ne olduğunu yazmak istemedim, siz anlayın :P). şimdi biz ne yapalım? bizi 3 hafta eşyalarımızdan ayırıp yenilerini almaya zorlayan ve bir ton para harcattıran ulusoy ve çantamızı yanlış aldığını 3 hafta sonra fark eden dangalak yolcu yüzünden her şeye ekstradan çifter çifter verdiğimiz paraların üstüne su mu içelim? başka bir önerisi olan var mı?
not: elektrikli kişisel bakım ürünü kullanıldığı için aldığımız mağaza iade almıyor. hijyenik bir ürün olduğundan dolayı ikinci el de satılamaz. yani elimizde patlamış durumda.
(bkz: ulusoy/@kibritsuyu)
sorum şudur: şimdi ulusoy, aradan 3 hafta geçtikten sonra çantamızı bulmuş (dangalak bir yolcu 3 hafta sonra fark etmiş yanlış çanta aldığını). güzel. lakin biz 3 haftadır çantanın içindekiler olmadan yaşayamayacağımız için verilen parayı ve çok daha fazlasını da kullanarak yenilerini aldık. şimdi ulusoy bize çantayı vermek için, verdiği parayı geri istiyor. parayı geri vermemiz durumunda, elimizde gereksiz yere çift çift eşyalar olacak. bunlar, fazla bulunması sorun yaratmayan elbise, ayakkabı gibi şeyler değil, elektrikli kişisel bakım ürünü gibi çift bulunması son derece abes eşyalar (godoş erkek modeli olmaktan çekindiğim için ne olduğunu yazmak istemedim, siz anlayın :P). şimdi biz ne yapalım? bizi 3 hafta eşyalarımızdan ayırıp yenilerini almaya zorlayan ve bir ton para harcattıran ulusoy ve çantamızı yanlış aldığını 3 hafta sonra fark eden dangalak yolcu yüzünden her şeye ekstradan çifter çifter verdiğimiz paraların üstüne su mu içelim? başka bir önerisi olan var mı?
not: elektrikli kişisel bakım ürünü kullanıldığı için aldığımız mağaza iade almıyor. hijyenik bir ürün olduğundan dolayı ikinci el de satılamaz. yani elimizde patlamış durumda.
efendim şimdi internetten torrent vasıtasıyla bir film indirdim. divxplanet'tan da altyazısını indirdim. her zaman yaptığım gibi film ve altyazı dosyalarının isimlerini aynı yaptım ve filme tıklayıp açtım. normalde olması gereken windows media player'ın açılması, filmin altyazılarıyla birlikte oynamaya başlaması. ama ne oldu? "vsfilter" diye bir uyarı penceresi çıktı ve "syntax error at line 5448" diye commodore 64'ten beri görmediğim bir hata verdi *. "tamam"a tıkladıkça yeniden çıktı. 5-6 seferden sonra kayboldu ve film oynamaya başladı. lakin altyazıları okumadı. altyazısız olarak çıktı. media player classic ile denediğimde de aynısı oldu. k-lite codec pack ve windows media player (bazen media player classic) kullanıyorum. ayrıca film de divx ile encode edilmiş. nedir bu vsfilter? niye daha 3 saat önce 4 tane filmin altyazısını aynı şekilde ayarladığım halde bunda böyle bir hatayla karşılaşıyorum?
bu programları sadece filme önizleme yapıp altyazıyı ayarlamak için kullandığım ve asıl filmi divx player'da seyrettiğim için program yüklememi önermeyip sadece şu sorunu nasıl çözebileceğimi anlatırsanız sevinirim.
edit: altyazı dosyasını sildiğimde problemsiz açılıyor. demek ki problem filmde değil, altyazıda. lakin bildiğin text dosyası işte. yine de word aracılığı ile 5448.satıra baktım bi syntax error var mı diye, gayet normal bir srt dosyası. nedir problem anlayamadım.
bu programları sadece filme önizleme yapıp altyazıyı ayarlamak için kullandığım ve asıl filmi divx player'da seyrettiğim için program yüklememi önermeyip sadece şu sorunu nasıl çözebileceğimi anlatırsanız sevinirim.
edit: altyazı dosyasını sildiğimde problemsiz açılıyor. demek ki problem filmde değil, altyazıda. lakin bildiğin text dosyası işte. yine de word aracılığı ile 5448.satıra baktım bi syntax error var mı diye, gayet normal bir srt dosyası. nedir problem anlayamadım.
tatilimizin başında bagaja verdiğimiz çantamızı kaybeden ve bulmak için çaba sarf ettiğini söylemesine rağmen hiçbir şey yapmamış olduğunu tespit ettiğim ulusoy firmasının sorumsuzluğunu nerelere şikayet edebilirim? nerelere mail atıp bu sorumsuzluğu cümle aleme duyurabilirim?
imalat sırasında ortaya çıkan fireleri gider olarak yazabilmem için yasal bir dayanak arıyorum, bulamıyorum. yani öyle bir yasal dayanak bulmalıyım ki "hede işinde fire %3 kabul edilip gider yazılabilir" desin bana. sonra maliye tepeme binip "bu gideri nerden çıkardın" demesin.
okumaya üşenen son cümleyi okusun sadece:
geçenlerde aşağıya çöker mi çökmez mi diye sorduğum depo hazretleri, ikinci seferdir çekvalf bozukluğu yüzünden bütün suyunu şebekeye geri veriyor. bu çekvalf senen denyonun bir dikey, bir de yatay kullanılanları varmış. evet, sorup öğrendiğime göre usta dikey boruya, dikey çekvalf kullanıyor. şu içinde yaylı bir kapak olan, suyun güvüyle kapağı açılan, su kesilince ise yay gücü ile kapağı kapatan. ancak ankara'mın boklu taşlı, çamurlu suyundan mıdır nedir bozuluyor bu. bir de çalpara tabir edilen ve yatay boru üzerinde kullanılan, yaysız maysız sadee tek tarafa açılabilen lastikli bir kapaktan oluşan modelleri var. su, bir yönde akarken kapağı açıyor, diğer yönde akmak isteyince kapak yine su gücüyle açılmıyor. şimdi bu çalparayı dikey boruya taksak olmaz ı? zira bunların tepesinde açılıp temizlenecek yeri var. iki seferdir 500 litre suyu dolurup doldurup boşaltıyorum bu salak alet yüzünden.
çekvalf denilen tek tarafa su geçirmeye yarayan hedenin türleri nelerdir? dikey boruda hangisi, yatay boruda hangisi kullanılır, ayrıntılı bilgi lütfen. biraz acil. teşekkürler...
geçenlerde aşağıya çöker mi çökmez mi diye sorduğum depo hazretleri, ikinci seferdir çekvalf bozukluğu yüzünden bütün suyunu şebekeye geri veriyor. bu çekvalf senen denyonun bir dikey, bir de yatay kullanılanları varmış. evet, sorup öğrendiğime göre usta dikey boruya, dikey çekvalf kullanıyor. şu içinde yaylı bir kapak olan, suyun güvüyle kapağı açılan, su kesilince ise yay gücü ile kapağı kapatan. ancak ankara'mın boklu taşlı, çamurlu suyundan mıdır nedir bozuluyor bu. bir de çalpara tabir edilen ve yatay boru üzerinde kullanılan, yaysız maysız sadee tek tarafa açılabilen lastikli bir kapaktan oluşan modelleri var. su, bir yönde akarken kapağı açıyor, diğer yönde akmak isteyince kapak yine su gücüyle açılmıyor. şimdi bu çalparayı dikey boruya taksak olmaz ı? zira bunların tepesinde açılıp temizlenecek yeri var. iki seferdir 500 litre suyu dolurup doldurup boşaltıyorum bu salak alet yüzünden.
çekvalf denilen tek tarafa su geçirmeye yarayan hedenin türleri nelerdir? dikey boruda hangisi, yatay boruda hangisi kullanılır, ayrıntılı bilgi lütfen. biraz acil. teşekkürler...
bu gerzek programla faks göndermeye çalışıyorum. yazıcı olarak "fax"ı seçtim, yazdır dedim. alıcının adını numarasını girdim. yolla dedim. her şey yolunda. faks modem numarayı çevirdi, karşı taraf telefonu açtı lakin sinyal veremedi. hat kesildi. faksım gitmedi ve giden kutusunda öylece duruyor. şimdi bunu seçip "tekrar yolla" gibi bir şey demem lazım ama gerzek programda bulamadım bunu. yazdır var, postala var, kaydet var, tekrar yolla yok. taa en baştan bütün prosedürü tekrar mı edeyim ben, yoksa var mıdır bir yolu?
burda sormak pek işe yaramaz aslında ama bir ümit sorayım. evimizin 2 metrekarelik küçük tuvaletine 500 litrelik bir su deposu koyduk. şimdi de endişe ediyorum. bu su deposu durduğu yeri göçertip aşağı katta oturan ev sahibimizin kafasına iner mi acaba? dolu depo darasıyla birlikte en fazla 520 kilogram çekiyordur. ev dördüncü ve en üst katta.
merak ettiğim bir şey var. şimdi doğuştan değil de bir kaza sonucu elini bileğinden itibaren kaybetmiş bir kişi parmaklarını oynattığını hissedebilir mi? yani normal olarak o kişinin parmakları yok ama beyinde parmak olduğu ve nasıl oynatılacağı programlı. yani eli olmayan bir kişi parmaklarını oynatmak istese beyni bunu ona parmaklarını oynatıyormuş gibi yansıtır mı? şöyle mekanik ir örnek daha vereyim. mesela bir arabanın tekerleklerini takmayıp motora viteste gaz verince motor kendini gidiyorum zanneder ama dingiller boşa dönüyordur, ucunda tekerlek yoktur. onun gibi.
arkadaşlar baymak marka küçük bir hidrofor aldım. yarın depo ile birlikte montajı yapılacak (yetkili servis tarafından değil). ama ilk çalıştırması ve garanti onayı yetkili servis tarafından yapılacakmış. ancak servis bunu yapabilmek için "elektrik panosu" olması gerektiğini söylüyor. lan burasi küçücük bir adet ev. ne elektrik panosu. fabirka falan değil ki. hidrofor da sanayi tipi bir şey değil ki. ufak bir depo ve ufak bir hidrofor sadece. fişe taksan çalışır o derece ufak bir motor. elektrik panosundan kasıt sadece bir sigorta mıdır, yoksa harbi harbi pano mu kurturacam ufacık hidrofor için?
sadece merak ediyorum. su kesintileri hangi gün evine denk gelecek diye.
casper alfa force mudur nedir 2004 model bir masaüstü bilgisayarım var. cpu-z'nin söylediğine göre:
anakart: MSI 6540
üzerindeki ram: tek slotta 256 MB 200 mhz DDR.
şimdi ben bu 256'yı söküp yerine neler takabilirim? 400 mhz 2 adet 512 veya 1 adet 1024 alsam uyumsuzluk falan çıkarır mı bu anakarta?
anakart: MSI 6540
üzerindeki ram: tek slotta 256 MB 200 mhz DDR.
şimdi ben bu 256'yı söküp yerine neler takabilirim? 400 mhz 2 adet 512 veya 1 adet 1024 alsam uyumsuzluk falan çıkarır mı bu anakarta?
90'ların başında bu amcanın ice ice baby albümünde son şarkı mıydı neydi. direkt ağızla çıkarılan bürrr pış bürrr pış bürrr falan diye bi şarkı vardı. neydi onun adı?
efendim dijital ses çıkışı barındıran elektronik cihazlardaki bu dijital ses çıkış deliklerinin üstünde niye kapak biri bir tıpa takılı? toz girmesin falan diyeyse, niye bilumum girişlere de tıpa takılmıyor? nedir bunun olayı? gördüğüm her cihazda var bu.
bu kimi marketlerin falan otoparklarına astığı "arabanıza gelecek zarardan, çalınan eşyadan marketimiz sorumlu değildir, araç sahibinin kendisi sorumludur" gibi yazılar ne kadar bağlayıcıdır? hukuki bir bağlayıcılığı var mıdır? aslında sorumlu olabileceğim bir şeyden bir levha asarak kurulabilir miyim?
yıllar önce bir bilgisayar dergisinde çizilmiş olan cd'lerin nasıl tamir edebileceğini anlatan bir yazı vardı. yanlış hatırlamıyorsam içinde çeşitli kalınlıklarda dört adet zımpara, krem, macun, sünger, bez, vs. bulunan bir kit ile adım adım cd çiziğini gideriyorlardı. bu yazı ve/veya bu temizleme kitini bulabilir miyim acaba?