bahsettiğin dayanıklığı geliştirmenin en somut yolu bir şeyleri yaşamaktan geçiyor. ne kadar kötü ya da zorlayıcı olurlarsa olsunlar, yaşadıklarının aslında çok bir numarası olmadığını, ve çok büyük, özel olaylar dışında (fiziksel felaketler gibi), ne yaşarsan yaşa insan olarak seni dünkü halinden uzaklaştırmadığını, yaşamadan anlayamıyorsun. ancak bunun bir defa farkına vardın mı gelecekteki travmaları atlatmak daha kolaylaşıyor.
ayrıca insan olarak düşüncelerimizden teşkil değiliz, hatta düşüncelerimiz son tahlilde pek önemli de değil. duygu değişimlerini düzenlemenin yolu bu düzenlemeyi yapmak için özel bir düşünceyi sarfetmemekten geçiyor. bunu ne kadar fazla düşünürsen içinden çıkması da senin için zor olur. ne yapacağım diye düşünmek yerine, duygu değişimlerini sakin bir şekilde gözlemlemeye çalış. verdiğin tepkileri ölç, ama yargılamaya çalışma. içinden çıkılacak bir bataklık, çözülmesi gereken bir düğüm olarak görme. bırak üzerinden geçsinler. zor geliyorsa uyu biraz, uyandığında daha iyi olacaktır. bunu yapmayı bir alışkanlık haline getirdiğinde duygu durumundaki değişikliklerin seni eskisi kadar bağlamadığını hissetmeye başlayacaksın.
başka insanların da zamanında benzer şeyleri düşündüğünü bilmek seni rahatlatabilir. stoacı felsefeyi (epiktetos (enchiridion), seneca'nın mektupları, bunları seversen marcus aurelius) ve taoist felsefe (tao te ching) ilgini çekebilir, sana bir zemin sağlayabilir.
ani fiziksel değişimler ise ilk dediğinden biraz farklı bir konu, ama bahsettiğine benzer bir şeyi kendi hayatımda uyguladım ve devam ettirmeye çalışıyorum. soğuk (yağmurlu, karlı) havalarda normalinden bir hayli daha ince giyin ve ortalıkta gezinmeye başla. başlarda donacaksın ama zamanla, bunu tekrar ettikçe vücudunun adapte olmaya başladığını göreceksin
gerek vücudumuz, gerek zihnimiz ekstrem noktalardan ders çıkarıp kendini bir şekilde adapte edebiliyor. ekstremlerden kaçmamayı, onlara göğüs germeyi sağlayabildiğin sürece gelişirsin.
0