Bu konuda yapılmış çok fazla akademik çalışma var. Kapital bir modern şirket yönetimi ile ulus devlet yönetimi birbirine çok benzer. Bu yüzden söyleyeceklerim ikisi için de geçerli olabilir. Kötü bir yönetici altında çalışan bireyler en başta Marx'tan alırsak işine, çevresine ve kendisine yabancılaşır. Yani insanlık vasfını kaybeder. Daha modern teorilerden bakarsak Descartes'ın insanı makine konumuna koyan düşüncelerini takip eden ekoller var. Örneğin Taylor Frederick Winslow, Henry Fayol gibi. Bu akademisyenler insanı tıpkı Descartes gibi makine olarak görüyorlar. Teorilerine göre insanlara emir vermek, zorlamak, korkutmak ve cezalandırmak gerekiyor. Bunun dışında Kant'çı anlamda insan araç değil amaçtır diyenler de var. Bunlara örnek olarak ise Rensis Likert, Mc Gregor verilebilir. Bu akademisyenlere göre ise insanı takdir etmek, ödüllendirmek, değer vermek gerekiyor.
Çalışırken stres yaratan faktörlerin (iş yükü, işin niteliği, çalışma koşulları ve güvenlik, denetleyici/sert/baskıcı yönetim...) fizyolojik, psikolojik, örgütsel sonuçları var. Örneğin bu kadar stres altında yaşayan bireylerin fizyolojik açıdan rahatsızlanma yüzdeleri yüksek. Psikolojik açıdan kaygı, depresyon, tükenmişlik ve çaresizlik belirtileri ortaya çıkabiliyor. Örgütsel açıdan ise işte performans düşüklüğü, işi kaytarma ve hatta gitmeme, çalışan devir hızının yani iş değiştirmenin artması olabilir. Bunun sonucunda ise şirketlerin zamanlarının boşa gitmesi ve para kaybetmesi durumları ortaya çıkıyor.
0