Giriş
(8)

sanayicilerin ahlaksızlığı

megalomaniac
Tam kusurlu olduğumuz bir kazada, kasko sayesinde aracımızı tamir ettirdik. En başta yetkili servise gitmiştik, 45.000 TL civarı hasar kaydınız olacak dediler. Bu kadar çıkması biraz abartılı, isterseniz sanayide daha ucuza yaptırabilirsiniz dedi birkaç bu işten anlayan kişi. Biz de hasar kaydımızın
Tam kusurlu olduğumuz bir kazada, kasko sayesinde aracımızı tamir ettirdik. En başta yetkili servise gitmiştik, 45.000 TL civarı hasar kaydınız olacak dediler. Bu kadar çıkması biraz abartılı, isterseniz sanayide daha ucuza yaptırabilirsiniz dedi birkaç bu işten anlayan kişi. Biz de hasar kaydımızın bu kadar yüksek görünmemesi için bir sanayiciye gittik, işçiliğini daha önceden tecrübe edip beğendiğimiz bir ustaydı.

Bunda en fazla 30-35bin çıkar fazlası olmaz dedi, bizim de işimize geldi ve kasko üzerinden ona yaptırdık onarımı. Sisteme geç düşüyor kazanın hasar miktarı, 1 ay civarı sürüyor genelde.

Şimdi bi baktık 52.500TL gelmiş bize sigorta şirketinden, ve e-devletten bakınca da 52.500TL tazminat bedeli ödendi diye görünüyor. Tabi ki usta bu parayı bizden isteyecek birkaç güne haberi olur muhtemelen. Kafayı yemek üzereyim. 45.000TL çok olur derken 52.500 TL'ye çıkarmış hasarı.

Napıyım katil mi olayım?
-2
megalomaniac
(03.12.25)
yetkili serviste yaptırcaktın niye sanayiye gidiyorsun ki? bi de arada 10 bin tl fark varmış sadece. günümüzde 45 bin hasar çok değil. bi far 20 bin zaten.
+6
jelly bear
(03.12.25)
@jelly Yukarıda yazıyor neden gittiğim
-1
🌸megalomaniac
(03.12.25)
yapacağın bi şey yok. gidip adama hesap soracaksın. geri alınabileceğini sanmıyorum.

ama 10 bin tllik fark için sanayiye gitmen saçma. ders olur.
+3
jelly bear
(03.12.25)
Sanayiye bu sebeple hiç gitmiyorum veya gitmek istemiyorum. Alayı dolandırıcı ve düzenbaz. Nadiren dürüst biriyle karşılaşıyorsunuz.

Eşimin babası sanayide ustaydı. Neler anlatıyordu neler.

O yüzden yapacak bir şeyiniz yok. Oraya gittiğinizde ustalar toplanıp meydan dayağı bile atabilir size. Ders olmuş bir daha yapmazsınız. Geçmiş olsun.
+1
drako
(03.12.25)
Geçmiş olsun.

Önce fiyatı bu kadar etkilemeyecek ufak bir hatırlatma yapayım. Aracınız şirket aracı değilse, yani fatura sizin adınıza kesilecekse kdv tevkifatı kesemezler. Gerçek kişiye tevkifatlı fatura kesilmez. Bana kesmişlerdi, itiraz edip yeniden fatura kestirmiştim. Fiyat biraz düşmüştü.

Tamiri yapan firma ile iletişime geçsenize. Ekstra ne işlem yaptıklarını söylüyorlar? Sigorta yetkilinize de sorunu iletin. Karşı taraftaki hasar da sizin kaskonuzdan karşılanmış olabilir ama e-devlet ya da tramerde o ek fiyat görünür mü emin değilim.

Süreçte eksper ve sigorta yetkilisi ile sürekli iletişimde kalmak önemli olabiliyor.
+1
?
(03.12.25)
oldum olası şu değer kaybı-tramer takıntısını hiç anlamadım. zaten bir tek bizde var böyle dertler. araba yetkili servisinde, orjinal parçalarla garantili bir şekilde yapıldığında niye sorun oluyor anlamıyorum.
3 kuruş ucuz olsun, tramerde az yazılsın derdiyle hareket etmek anlamsız.
en başta hata sizin.
bu kadar basit bir olay için aklınızdan katil olmak fikri geçiyorsa acil psikolojik destek alın.
+7
my fault
(03.12.25)
arabayla dükkanına dal, bir 50bin daha çıksın :))

şaka bir yana tecrübe böyle birşey. çok dert etmeyin hayatınıza bakın.
0
gercekdunya
(03.12.25)
Bir seyi bir kere yapin, dogru yapin. Pahali da olsa dogrusunu yapin.

Hasar kaydi yuksek gorunmesin diye araci sanayiye goturmek gercekten cok erdemli ve ahlakli bir davranis?
+4
thetruenorthstrongandfree1
(03.12.25)
(11)

sevgiliniz, eşiniz ortamda birşeye anlık sinirlendiğinde hiçbirşey olmamış gibi devam edebiliyor musunuz?

psmstc
Yani hani birşeye anlık sinirleniyor. Sonra sakinleşiyor. Ve bu hergün en az bir kere tekrarlanıyor. Sizce bu durum normal mi? Ve bu anlardan Sonra hiç birşey olmamış gibi sakin, enerjik keyifli kaldığınız yerden devam edilmesi mi doğal olan yoksa etkilenirmiydiniz? Bu durum sizi nasıl etkilerdi duy
Yani hani birşeye anlık sinirleniyor. Sonra sakinleşiyor. Ve bu hergün en az bir kere tekrarlanıyor.

Sizce bu durum normal mi?

Ve bu anlardan Sonra hiç birşey olmamış gibi sakin, enerjik keyifli kaldığınız yerden devam edilmesi mi doğal olan yoksa etkilenirmiydiniz?

Bu durum sizi nasıl etkilerdi duygusal olarak?
-1
psmstc
(03.12.25)
böyle bir ey yaşamadım. yorucu ve korkutucu gözüküyor. normal değil her şeye hemen sinirlenmesi

gerilip dururdum. onun adına utanırdım. öyle biriyle sevgili olmaktan utanırdım. ayrılık gözükürdü
+2
batlegolas
(03.12.25)
Mis gibi işte. parlıyor, söyleyeceğini söylüyor ve uzatmıyor. istediğiniz nedir? durumu uzatması mı?

bende benzer tabiattayım, kızarım, tepki veririm, karşımdaki de istediği gibi bana kızıp tepki verebilir. ertesi gün hiç bir şey yaşanmamış gibi devam edebilirim.
-2
galahad reloaded
(03.12.25)
Eğer neye kızdığı da belli değilse, sizi tedirgin eder bu durum, nasıl davranacağınızı bilemez ve sinersiniz. Ama evet bazı insanlar böyle oluyor, çok hararetli bir tartışmanın ortasında çok da gerekli olmayan bir telefon geliyor ve aşırı keyifli aşırı coşkulu neşeli bir şekilde telefonla konuşmaya başlıyor aniden dönüyor, telefonu kapatınca da "acıktım ben ne yemek var?" diye devam edebiliyor, halbuki siz daha kapanmamış olan tartışmada kendinizi izah etmek için sıranızı bekliyorsunuz o esnada :)
Ben de bunu sağlıklı bulmam, bu kişiye yapılması gereken "bir dakika, az önce tartışıyorduk ve aniden yükseldin öfkelendin bana kötü hissettirdin, önce bunu kapatalım" demek. Eğer "yok ya geçti işte uzatma" diyorsa, "madem önemsizdi senin için, ozaman bundan sonra lütfen senin için çok da önemli olmayan şeylerde benim de keyfimi kaçırıp suçlama, kötü hissediyorum aniden düşüyorum" diyebilirsiniz.
0
megalomaniac
(03.12.25)
Bu ara ara olursa normal karsilarim ki hepimize olabilir. Yani biz de boyle olabiliriz. Bundan sonra genelde duygusal olarak etkilenirim, fakat insan zamanla alisiyor, bu ozel durumlarin farkina variyor. Fakat sizin durumunuz biraz farkli, bu her gun yasaniyor, bence normal degil.
+1
Sour
(03.12.25)
her zaman oluyorsa çekilmez ama sizin çocuk var normaldir. çocuğu yatıştırınca siz de güzelce dinlenin. misafir geleceğinde, yola çıkılacağında, çocuk darladığında.. buna benzeyen zamanlrda normal.
-2
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(03.12.25)
uzatmıyorsa sorun yok. pasif agresif davranmıyorsa, stonewalling yapmıyorsa vs.
0
deartheodosia
(03.12.25)
"kendine gel" bakışı atardım. herkesin içinde böyle yapmasının normal bir davranış olmadığını baş başa güzelce anlatırdım. tekrarlarsa da gerekli aksiyonları alırdım.

hee bu durum sadece ikiniz arasındaysa da okey o zaman. o anki sinirini bir şekilde geçiştirebiliyorsa, normale dönüyorsa sorun yok.
0
elektr10
(03.12.25)
benim sevgilim de hızlı sinirlenebilen bi tip ve tüm duygularını maksimum seviyede yaşadığı için bi anda çok minnoşken bi anda içinden canavar çıkıyor. yıpratıcı bi şey bence çünkü ben ortamın enerjisinden çok etkilenen bi tipim. gerilim bağırış çağırış hiç sevmem. öyle durumlarda da hemen modum düşüyor toparlanmakta çok zorlanıyorum ama o sürekli ben sana bağırmıyorum ki niye üzülüyosun beni idare edip hemen daha yüksek enerjiyle tatlılıkla davranman lazım vs diyor (evet manipülatif piçin birine aşığım :) öyle yani.. allah kolaylık versin.
+1
bxgx
(03.12.25)
ben hem parlayan ama geç sakinleşen hem de bana yapılsa etkilenen biriyim. yazarken bile zor geldi sgjksjgk. Ama gerçekten elimde değil bazen gereğinden fazla sinirlenip modumu yakalamakta zorlanabiliyorum. dönemsel ama ona eminim bazen aynı saat içinde bir şey olmamış gibi davranıyorum bazen bir gün sürüyor. Bana yapılsa da etkilenirim kim etkilenmez? Önemli olan sonrası. Sonrasında gönül alınıyorsa sorun edilecek şeyler değil ya her zaman stabil ruh hali kimde var.
0
Kediyi üzdün
(03.12.25)
evlilikte bi süre sonlar alışılıyor. ama 5 sene falan alıyor alışma.
0
gurur
(03.12.25)
Bu gibi durumlara hosgoru ile yaklasirsaniz zamanla daha da kotuye gider. Cogu durumda siddetin baslangici da bu ofkedir. Ozellikle sacma sapan sizin kontrolunuzde olmayan seylere sinirlenip, size tepki gosteriyorsa cok yanlis bir yorda ilerliyorsunuz.
0
thetruenorthstrongandfree1
(03.12.25)
(7)

Sıfır ya da ayarında araba almak

strawberry first
Annemin 2004 model bmw 3.18i model aracı var. 160.000 km'de, otomatik, benzinli. Kazasız. Biz Aracın ikinci sahibiyiz. Araca kasko yaptırıyoruz ama epey pahalıya geliyor. Araç büyük olunca park problemi de yaşamaya başladık artık. Bunu satıp yerine sıfır ya da bir kaç yıllık, otomobil almak istiyoru
Annemin 2004 model bmw 3.18i model aracı var. 160.000 km'de, otomatik, benzinli. Kazasız. Biz Aracın ikinci sahibiyiz. Araca kasko yaptırıyoruz ama epey pahalıya geliyor. Araç büyük olunca park problemi de yaşamaya başladık artık. Bunu satıp yerine sıfır ya da bir kaç yıllık, otomobil almak istiyoruz. Ama güvenli ve bu bütçe dahilinde ne alabiliriz bilmiyoruz? Var mı önerileriniz?
Bu araç kaça satılır?
Yeni araç da otomatik olmalı.

Teşekkürler.
0
strawberry first
(02.12.25)
bmw öyle veya böyle premium bi araç. konfor çok azalmaması için bence alman araçları olabilir, golf alternatif olabilir gibi.

bakım maliyeti (kazada parça maliyeti, yıllık bakım vs.) kasko düşük maliyetli olsun derseniz egea cross olabilir.

sorunsuz olsun derseniz toyota corolla hatchback mantıklı bence. diğer japon otoları da alternatif olabilir.

internetteki açık kaynakların önemli bir kısmını taradığım bir ai ürünü yapmıştım tam da araç alım satımı ve tavsiyesi için :)

sizin sorunuzu yapıştırıp tavsiye istedim. henüz finetune almadığı için kirli veri ile şu şekilde yanıt verdi.

gelen yanıt şu:

"Bu kaynaklar, Türkiye'deki ikinci el otomobil piyasasını merkezine alan ve aylara yayılan sohbetlerin kayıtlarından oluşmaktadır. Tartışmalar, yüksek fiyatlar, piyasa durgunluğu, enflasyonun araç değerleri üzerindeki etkisi ve kredi kampanyalarının sektöre yansımaları gibi güncel ekonomik dinamiklere odaklanmaktadır. Konuşmacılar, Fiat Egea'dan premium BMW ve Audi modellerine kadar geniş bir yelpazede araçları incelerken, özellikle motor güvenilirliği, şanzıman türleri ve LPG dönüşümlerinin potansiyel sorunlarını değerlendirmektedir. Alıcılara yönelik tavsiyelerde, özellikle ekspertiz süreçleri, hasarlı araçların onarım potansiyeli ve çevrimiçi kapora dolandırıcılığına karşı dikkatli olunması vurgulanmaktadır. Bakımı düzenli yapılan Japon otomobilleri sorunsuzluk açısından öne çıkarılırken, Alman araçlarının donanım ve prestij avantajları karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır.

Annemin 2004 model bmw 3.18i model aracı var. 160.000 km'de, otomatik, benzinli. Kazasız. Biz Aracın ikinci sahibiyiz. Araca kasko yaptırıyoruz ama epey pahalıya geliyor. Araç büyük olunca park problemi de yaşamaya başladık artık. Bunu satıp yerine sıfır ya da bir kaç yıllık, otomobil almak istiyoruz. Ama güvenli ve bu bütçe dahilinde ne alabiliriz bilmiyoruz? Var mı önerileriniz?
Bu araç kaça satılır?
Yeni araç da otomatik olmalı.

Sorunuzdaki detayları dikkate alarak, hem mevcut BMW 3.18i model aracınızın olası satış fiyatını hem de park sorununu çözecek, güvenli, otomatik ve bütçenize uygun yeni araç önerilerini kaynaklarımdaki bilgilere dayanarak aşağıda sunuyorum.
Mevcut Aracın Tahmini Satış Fiyatı
Annenizin 2004 model BMW 3.18i (E46 kasa), 160.000 km'de, otomatik, benzinli ve kazasız bir araca sahip olduğu belirtilmiştir. Kaynaklarda bu model ve özelliklerde (düşük kilometre, kazasız, otomatik) doğrudan bir satış fiyatı olmamasına rağmen, genel olarak eski nesil BMW'ler hakkında değerlendirmeler bulunmaktadır.
• Daha eski ve yüksek kilometreye sahip bazı BMW modelleri için fiyat aralıkları kaynaklarda geçmektedir. Örneğin, 2003 model bir E46 320d (dizel) modelinin temiz bir örneği 470.000 TL civarında bir son fiyatla belirtilmiştir.
• Genellikle 2000'li yıllara ait eski kasaların (E39, E46, E90 gibi) bakımı ve onarımı maliyetli olabileceği, bu durumun alıcıları çekingenliğe itebileceği belirtilmiştir. BMW'lerin iyi bakıldığı takdirde sağlam kaldığı, ancak iyi bakılmazsa sanayiden çıkılamayacağı ifade edilmiştir.
• Aracınızın 160.000 km gibi nispeten düşük bir kilometrede ve kazasız olması, piyasada temiz örnek arayan alıcılar için bir avantaj sağlayabilir. Bu aracın piyasa koşullarına göre ve ilan detaylarına (bakım geçmişi, lastik durumu vb.) bağlı olarak bir değer bulması beklenir.
Yeni Otomatik Araç Önerileri
Mevcut aracınızın büyük olması nedeniyle park problemi yaşadığınızı, kasko maliyetlerinin yüksek geldiğini ve bu nedenle daha küçük, güvenli, otomatik ve sıfır veya birkaç yıllık (düşük kilometre) bir otomobile geçmek istediğinizi göz önüne alarak, kaynaklarda geçen ve bu kriterlere uygun olabilecek modeller aşağıdadır:
C Segmenti Hatchback ve Sedanlar (Güvenli ve Pratik Seçenekler)
Bu segmentteki araçlar, park kolaylığı, güvenlik ve düşük işletme maliyetleri açısından idealdir ve genellikle 1 milyon TL üzeri bir bütçede değerlendirilebilecek güncel modellere sahiptir:
1. Toyota Corolla (Hibrit veya Benzinli Otomatik):
◦ Sürekli olarak sorunsuz, güvenli ve mantıklı bir tercih olarak öne çıkar.
◦ Özellikle Hibrit Toyota Corolla modelleri tavsiye edilir. Şehir içi yoğun kullanımda hibrit daha avantajlıdır.
◦ 1 milyon TL civarında otomatik Sedan arayanlar için akla gelen ilk seçenek Corolla'dır.
◦ 2021 model, 55.000 km'de, 1.5 Vision Corolla'nın sıfırında kampanya olduğu dönemde 1.750.000 TL'ye satıldığı belirtilmiştir.
2. Volkswagen Golf / Skoda Octavia:
◦ Golf piyasanın "geçer akçesi" (güvenilir) olarak nitelendirilir. Golf 7 (2016-2017) 1.4 TSI 150 beygir motoruyla iyi bir seçenek olabilir.
◦ Skoda Octavia (aynı temele sahip ve Golf'ten daha geniş) de önerilebilir.
◦ Golf'ün tam otomatik Tork Konvertörlü benzinli versiyonları (özellikle daha eski yıllarda) sorunsuzluğu ile dikkat çeker.
◦ Skoda Superb ise 780.000 TL bandında temiz, uzun yolda sorunsuz otomatik 4 kişilik aile aracı olarak tavsiye edilmiştir (daha büyük olsa da).
3. Hyundai i30 / Kia Cee'd:
◦ Hyundai i30 (1.6 dizel otomatik) 1 milyon TL bandında düşük kilometre ve görünüşü güzel, SUV olmayan bir seçenek olarak güçlü bir şekilde önerilmiştir.
◦ Bu araçların tam otomatik (tork konvertörlü) şanzımanları olduğu için sorunsuzluk açısından da tercih sebebidir.
4. Renault Megane:
◦ Renault Megane (özellikle 1.5 dizel otomatik EDC veya 1.3 TCe) düşük kilometre, güvenli ve satışı kolay bir alternatif olabilir. 1.3 TCe Megan, performansı nedeniyle tavsiye edilmiştir.
B Segmenti Hatchback ve Küçük Crossover'lar (Park Kolaylığı İçin)
Eğer park kolaylığı en önemli öncelik ise, B segmenti otomatik araçlar daha uygun olacaktır:
• Opel Corsa (D/E/F) / Nissan Micra / Seat Ibiza / VW Polo: Bu küçük Hatchback'ler 700.000 - 850.000 TL bandında bulunabilir.
◦ Opel Corsa D/E 1.4 tam otomatik versiyonları, sorunsuzluğu ve kolay yürütülmeleri nedeniyle önerilir.
◦ Hyundai i20 (1.4 otomatik) 650.000 TL bandında bulunabilen, sorunsuz, kemik gibi ve tüpe uyumlu bir araçtır, ancak 4 ileri tam otomatik şanzıman nedeniyle biraz bağırıp yavaş kalabilir.
Premium Alternatifler (Bütçenin Yüksek Olması Durumunda)
Eğer BMW'nizin satışından elde edeceğiniz gelir ve ek bütçenizle 1.7 milyon TL ve üzerine çıkılabilirse, BMW 3 Serisi'nin (G20) daha küçük ve güncel versiyonlarına veya rakiplerine bakılabilir:
• BMW 3 Serisi (G20): BMW'nin son dönemde ürettiği en güzel ve en sağlam jenerasyonlardan biri olarak tavsiye edilir. 2 milyon TL civarında daha yüksek kilometreye sahip (70-80 bin km) 2019 model G20'ler bulunabilir.
• Audi A3 Sedan (Yeni Kasa): 1.5 TSI 150 beygir motorlu A3 Sedan, sürüş keyfi yüksek ve mantıklı bir premium alternatif olarak sıkça önerilmiştir.
• Mercedes C180 (W205 Kasa): 1.5 milyon TL bandında 100.000 km civarı, benzinli C180'ler (1.6 motor 156 beygir) sorunsuz ve kaliteli bir sürüş deneyimi sunar.
Önemli Not: Eski BMW'den Geçiş
Eski BMW'nizin kasko ve park sorunlarını yaşadığınız için, yeni araçta özellikle uzun ömürlülük, düşük kilometre, tam otomatik şanzıman ve yaygın servis ağı olan modellere yönelmeniz önerilir.
• BMW F serisi (3.18i/3.20i) veya 1 Serisi (1.16i/1.18i) gibi daha yeni BMW'ler düşünülebilir, ancak özellikle 3 silindirli (1.5 motor) BMW'ler konusunda çok sıkıntılı motorlar ve BMW karakterine aykırı (önden çekiş, 3 silindir) olduğu yönünde güçlü eleştiriler mevcuttur. Kaynaklar, bu motorlarda turbo sorunları olabildiğini belirtir ve 4 silindirli olanları tercih etmeyi önerir.
• Güvenli Liman olarak nitelendirilen Toyota, Honda veya Hyundai/Kia'nın tam otomatik ve dizel/atmosferik benzinli motorları (örneğin i30 veya Corolla) bakım maliyeti ve sorunsuzluk açısından daha az risklidir.
Özetle: Daha küçük, güvenli ve otomatik bir araca geçiş arayışınızda, bütçeniz yeterliyse Toyota Corolla Hybrid ya da VW Golf/Skoda Octavia gibi C segmenti, düşük kilometre ve güncel modellere odaklanmak, hem park sorununuza çözüm getirecek hem de kasko maliyetleri ile uğraşma derdinizi azaltacaktır.

--------------------------------------------------------------------------------
Maliyet Analojisi: Eski, büyük ve premium bir arabadan (BMW 3.18i) daha küçük, daha yeni ve pratik bir araca geçiş yapmak, eski bir şato'nun yüksek bakım ve ısıtma masraflarından kurtulup, yerine merkezi bir konumda, modern, az masraflı ve kullanımı kolay bir daireye geçmeye benzer. Yeni araç (örneğin Corolla veya Golf) size lüks hissiyatı vermese bile, günlük hayatta huzur ve öngörülebilir maliyetler sunar."
-14
gurur
(02.12.25)
eğer bütçe olacaksa hiç ikinci elle uğraşmayın şu ara. yılsonu indirimleri var. ikinci elde 1-2 yaşındaki arabalara, arabanın sıfırının liste fiyatına bakıp fiyat yazıyorlar, bayiide pazarlıklı sıfır fiyatı resmen daha ucuz oluyor ya da 50-100 bin fark oluyor.

hangi araba olur derseniz 1.5 altında bir sıfır araba yok gibi şuan. bu seviyede standart markaların b segmentleri bulunur. 1.7 bandına vw-skoda bsuvları var. 2'nin üstüne çıkarsanız da bir çok opsiyon bulabilirsiniz keyfinize göre. elektrikli isterseniz de iyi opsiyonlar var. bütçeyi belirtin ona göre önerelim.
0
awlmi
(03.12.25)
ama 20 senelik de olsa almandan japona ya da koreye gecmek zor olur.
3 serisi buyuk geliyorsa tahminen oneri golf olur ama butce lazim. butce ne bilmeden yorum yapmak zor.

not: bu yorum AI kullanilmadan yapilmistir.
0
cooperr
(03.12.25)
Epeyce detaylı bir cevap olmuş. Teşekkür ederim.
Bütçemiz bu aracın satış fiyatı kadar. Ekstra bir ödeme yapma şansımız yok... Arabalardan hiç anlamadığımız için her öneri bizim için çok kıymetli.
0
🌸strawberry first
(03.12.25)
aracin degeri tahminen 700bin civari, dolayisiyla zaten sifir arac alma sansiniz yok.
2013-2014+ audi a1 diyorum.
0
cooperr
(03.12.25)
sahibinden'de 2005 model olarak oto360 değerlemesi yaptım 594.050 - 678.200 TL gibi bir ortalama rakam çıkardı. 700 desek bile maalesef bu bütçeyle sıfır ya da ayarında araç imkansız.

bakacağınız arabalar 2012-2015model arası b segmenti otomatik araçlar olur. anne olduğundan micra veya corsa olabilir. km 100-150 bin arası olur yine.
0
awlmi
(03.12.25)
ilk cevap haric tum cevaplari okudum. Kaskosu pahali olsa da arabanizi kullanmaya devam etmeniz sizin icin en mantikli finanasal hareket olur.

Bir de aracinizin buyuk oldugu kismina katilmiyorum. kucucuk araba.
0
thetruenorthstrongandfree1
(03.12.25)
(17)

Yeni yıl hedefleriniz

sekizdokuzon
Ben gitar çalmaya yeniden basliycam, yıl bitmeden Yaşar - Kumralim i (hem ritim hem melodi kısmını) çalabilir hale gelicem. Sizin hedefleriniz neler?Teşekkürler.
Ben gitar çalmaya yeniden basliycam, yıl bitmeden Yaşar - Kumralim i (hem ritim hem melodi kısmını) çalabilir hale gelicem.

Sizin hedefleriniz neler?

Teşekkürler.
+2
sekizdokuzon
(02.12.25)
kızımın okumasını ilerleteceğim ve 20 ye kadar bütün sayıları tanır hale getireceğim ve r lerini daha düzgün telaffuz ettireceğim.
0
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(02.12.25)
Manifest olsun.
*İşe başlamak
*Kendimi değistirmek
*YouTube kanalı açmak
*Kısa film çekmeyi öğrenmek
*Büyük buluşma diye nitelendirdigim bir hayalimi gerceklestirmek
Zor hedefler
*Dil ve enstrüman öğrenmek(irade ve disiplin eksikliği)
*Tüm borcumdan kurtulmak
*Hayal ettiğim çalışma odasıni olusturmak
+2
egerbiryolcu
(02.12.25)
icralık olmadan borçlarımı ödemek.
+1
scudman1
(02.12.25)
ya bu gece gel ya da bu gece gel.

2025'te aldigim kiloyu vermek hedefim.
0
hot potato
(02.12.25)
istediğim yerde istediğim pozisyonda işe başlamak
2+1 eve çıkmak
0
black holes in the sky
(02.12.25)
Bana iyi gelmeyen alışkanlıkları ve davranışları bırakma kararı aldım. Hep anksiyetem tetiklenmesin diye abuk sabuk bir sürü huy edindim ama bunların bana desteğinden çok zarar verdiğini fark ettim. Aslında etmiştim seneler önce de bu adımı atacak cesaretim yoktu birkaç teşebbüs harici. Bu sene bu adımı kalıcı olarak atmak için cesaretim var. Anksiyete kendi başına bu kadar zararlı değil onu fark ettim :D
0
truf
(02.12.25)
Yerleşik hayata geçmek ve bir yerde en az 2 sene yaşamak. Burası evim diyebileceğim bir yere sahip olmak. Hayal de olabilir benimki hedeften ziyade:/
+1
Amaranta ursula
(03.12.25)
Eylül’de (git: 1612239) nolu duyurunuzda da sormuştunuz. O zaman yazmıştım:
——alıntı——
Evi boyatmak. (10 yıldır her sene “o sene bu sene” diyor, erteliyorum)
Hacca gitmek. (15 yıldır kura çıkmadı. O sene bu sene inşallah)
Arabayı yenilemek. (Satarım da, alabilir miyim belli değil)
Puerto Williams, Longyearbyen, Pontianak bu üçünden bir tanesini ziyaret edebilmek.
103 kiloya düşmek. (2005’ten beri başaramadım)
Ölmemek, ölmek istememek. (Çocuklar büyümedi daha)
Arapçam yahut Fransızcamın pasını atarsam süper olur. İkisinden birinden bir iki kur bitirirsem öpüp başıma koyarım.
Eğer 8910 duyuruyu silmezse, nasipse, 15.09.2026’da editleyip tik koyacağım en az bir tanesine.
——alıntı——
Arabayı değiştirebildim. Sorunsuz ve severek kullanıyorum çok şükür.
Hac kurası da 16 yıl sonra çıktı bu sene. Bugün firmayla konuşup anlaştık. Yarın kaydımızı yapıyoruz nasipse.
15 kg verip beşini geri aldım. Bakalım bir yıl sonunda ibre kaçı gösterecek…
Evi hâlâ boyatamadım. 13 yıl oldu. (git: 1612303) (git: 1285961) (git: 1262177) Bakalım ne olacak…
Bir haftadır hastalıktan gebersem de ölmemeyi başardım çok şükür.
Arapça Öğretmenliği 1. Sınıf derslerine vizelere kadar devam edip bıraktım. 2. Dönem belki girerim derslere.
Fransız Kültür’e başvurdum A2.1’den başlamak için. Seviye sınavı yaptık, B1’den başlayabileceğim söylendi. Ama müsait olduğum günlere iki kayıt dönemidir (Kasım, Aralık) kontenjan açılmadı. Bekliyorum.
Yani şimdilik fena gitmiyor hedefler.
Puerto Williams için de 6660 dolara Antarktika turları buldum. Belki bu kış (güneyde yaz) onu da aradan çıkartırım suç ortağı bulursam kendime…
+2
yadigar
(03.12.25)
Kilo vermek istiyorum
0
bogurtlenliporsuk
(03.12.25)
check-up yaptırmak.
almanya'daki oturduğum evi satın almak.
almancamı ilerletmek. çok değil. b1 yeter.
vatandaşlık başvurusu belgelerini tamamlamak.
bu yıl iş nedeniyle 15 ülke gezmişim. Bu sınırı aşmamak.
kitap için binding öğrenmek. biraz el işi.
0
parcaliham
(03.12.25)
open.spotify.com
bunu da cal.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(03.12.25)
mart ayında dv1 vizesi ile ilk girişimi yapıp, ardından şu an yaşadığım ülkeye dönmek ve sıkıntı çıkmadan abd'de kendime uygun bir iş bulmanın ardından kesinkez yaşamak için girmek. ardından kafama ve beğenime uygun, bana sadık, gelecekte çocuk isteyen bir hatuna nikah basmak. ama şu an iş kısmı çok daha önemli.
0
rain when i die
(03.12.25)
Her sene hedefler koyardım yeni yılda şunları yapcam vs. diye ama bu yıl benim için zor geçti. Kötü bir yıl oldu o yüzden hedef koyma motivasyonum yok.
0
rock n roll
(03.12.25)
Bu sene yakın ailemden üç kişiyi kaybettim, depresyondayim. Sigaraya başladım, paketli gidalara geri döndüm ve sporu bıraktım, sertifikalarima çalışıyordum onu da bıraktım. Eski halime geri dönme hedefim var.
0
mirty
(03.12.25)
kan değerlerimi toparlamak
her gün yürüyüş yapmak
başka insanların sorunlarının üzüntüsünü taşımamak, sahiplenmemek
anksiyete bozukluğum üzerinde çalışmak, kaygılarımı kontrol edebilmek, depresif duyguları tolere edebilmek
çalışma hayatımda daha aktif olmak, ilerlemek
dini inançlarımı hayatıma daha çok entegre etmek
hala koliler içinde yaşadığım evi düzenlemek, yerleşmek
geleceğimle ilgili bir harita çıkartabilmek
0
deartheodosia
(03.12.25)
Son zamanlarda cok yogun calisiyorum. Yeni yilda bu yogunlugu azaltmaya calisacagim.
0
thetruenorthstrongandfree1
(03.12.25)
- gün içerisinde hiç su iç(e)miyorum, onu arttırmak
- her gün düzenli günde en az 2 defa yürüyüş yapmak,
- daha çok kitap okuyabilmek,
- hisse senedi almaya başlamak,
- abd borsasından bir şeyler almak,
- X ve instagram'da daha az zaman geçirmek,
- aşık olmak
0
sweetoffice
(03.12.25)
(20)

İstanbul Dünyanın en güzel şehri sözüme inanıyor musunuz?

tahirkemalbozoglu
Bu masala inanan var mı gerçekten.Adam onlarca ülke, şehir gezmiş. İstanbul en iyisi, en güzeli diyor. Abi şehirde nefes alacak, yürüyüş yapacak ne park var ne kaldırım var. Her yeri sıkışık , dar, nedir bu İstanbul masalı gerçekten ogrenmek için soruyorum.
Bu masala inanan var mı gerçekten.
Adam onlarca ülke, şehir gezmiş. İstanbul en iyisi, en güzeli diyor. Abi şehirde nefes alacak, yürüyüş yapacak ne park var ne kaldırım var. Her yeri sıkışık , dar, nedir bu İstanbul masalı gerçekten ogrenmek için soruyorum.
-6
tahirkemalbozoglu
(30.11.25)
Istanbul bir turist icin muhtesem bi sehir ama onun disinda yasamak icin cok guzel diyemeyiz evet. Her seyden once bir kere cok kalabalik, korkunc bir trafigi var, bir yerden bir yere gitmek zulum. Belli basli yerler disinda da cok kotu sehirlesme ve ayni zamanda dediginiz gibi yesil alan sikintisi var.

Tum bunlarin yani sira surekli yasayan, aktif, kultur sanat etkinlikleri olan, bogaza sahip, keyifli bir deniz ulasimi olan, tarihi ve kozmopolitligiyle de muhtesem bir sehir.

Bu tarz isler subjektiftir aslinda, cok da fanatik gibi savunmaya gerek yok, bireysel olarak ben de yasamak icin cok uygun bir sehir olarak gormuyor ve size katiliyorum.
+1
bosver nicki
(30.11.25)
Aslında cidden çok güzel bir şehirdir fakat hem toplum halk olarak hem devlet-hükümet olarak senelerdir güzelim şehrin içinden geçtik, geçiyoruz. Sadece Akp özelinde değil, öncesinde de içinden geçilmişti. Akp geldi onlar da içinden geçti, biz halk olarak da içine ettik.

İstanbul'un Roma'dan aşağı kalır yanı yok. Hatta iddia ediyorum, fazlası bile var; Boğaz Köprüsü.

Yabancılar çok seviyor İstanbul'u. Avrupa ülkelerine gittiğimde lokal turlara katılıyorum, İstanbul'dan geldim dediğimde akılları çıkıyor. Güzelim şehrin içine ettik hep birlikte.
+1
put it in your appropriate place
(30.11.25)
Bunu diyen hayatında başka bir yer görmemiştir. Ancak nufusu 5 milyondan az bir istanbul için güzel derdim. Bunun için de 1920 lerde falan olmamız lazım. Full stres, trafik, kişisel alan yok gibi
-2
michael harddd
(30.11.25)
dünyanın en güzel şehri mi bilmiyorum ama senin kötülediğin kadar da değil. baya iyi bir şehir, dünyanın en eğlenceli ve güzel şehirlerinden birisi. böyle oldugu için kalabalık zaten. güzel olup kalabalık olmayan yok ki. new york, londra kalabalık değil mi? ayrıca kalabalık olmayan yerler de var. hafta içi gündüz gezmek baya keyifli. yürüyüş yapacak yer çok var. on tane sayarım şimdi. avrupa yakasında maçka parkı, bebek sahili, istiklal caddesi, gülhane parkı, yenikapı, florya ve yeşilköy sahil şeridi, anadolu yakasında üsküdar sahil, caddebostan sahil, fenerbahçe parkı, bağdat caddesi, maltepe sahil şeridi, ve daha pek çok yer var. şehir içi olarak kadıköy moda taksim beşiktaş nişantaşı. kültürel etkinlik olarak yine zorlu, vadistanbul, pek çok spor salonu konser ve etkinlik alanları ile dolu bir şehir. bu şehri beğenmiyorsan güngörenden dışarı çıkmamış olman lazım
0
abelardo
(30.11.25)
Her yerin bir konsepti var. Bazi sehirler gece hayati icin harika, Bazi sehirler sanat icin, bazi sehirler dogal guzellikler icin, bazi sehirler kultur icin, bazi sehirler kaos icin, bazilari luks icin... Bazilari bunlarin birkacini bir arada bulunduruyor.

70 civarinda ulkeye seyahat etmis biri olarak Istanbul'da bunlarin hepsi mevcut gibi geliyor bana. Disaridan gelen biri aradigi her seyi bulabilir, yapabilir istanbulda.
+5
thetruenorthstrongandfree1
(30.11.25)
Senin için dünyanın en güzel şehri neresi?
O şehrin bulunduğu ülkenin reddit sub'ına gidip burası dünyanın en güzel şehri bence, katılıyor musunuz diye yerel dilde sor; sen İstanbul için ne kadar negatif düşünüyorsan onlar da o kadar negatif konuşacak.

Dünyanın nefes alması, park etmesi en kolay, parkları yeşili en bol şehrinde(neresiyse fark etmez) İstanbul'un sahip olduğu güzelliklerin hiçbirini bulamayacağını iddia ediyorum.
E demek ki onlar senin için önemli değil bunlar önemli, demek ki İstanbul "sana göre" dünyanın en güzel şehri değil.
Aynı şekilde, başkaları için öyle.

Dünyadaki insanların İstanbul'u neden bu kadar beğendiğini anlayamayacak olmak bana biraz kıt fikirlilik geliyor üzgünüm, o yüzden böyle Bilale anlatır gibi yazdım. Yoksa bu sorunun olması gereken cevabı: sana göre değil ama bazılarına göre öyle.
0
Bruce
(30.11.25)
"gelirin yıllık 200 bin dolardan fazlaysa evet mis gibi şehir. ayda 80-100k tl kazanıp abi istanbul yeaa diyenler özellikle beyaz yaka tayfa bence biraz salak
0
f02561
(30.11.25)
istanbu'da doğdum büyüdüm ve onlarca ülke, yüzlerce şehir gezdim. istanbul'u ilk 10'a bile sokmam. ne yaşanılabilirlik olarak, ne ekonomik olarak, ne sağlık açısından vs. vs.

ama istanbul'u 5-10 gün geçirmiş çok yabancıyla tanıştım. avrupa'lısı, amerika'lısı. çoğundaki izlenim çok başka. yani en sevdiği şehir mi dersin, bi daha gitmek için plan yapanlar mı dersin, heyecanlı heyecanlı fotoğraflarını gösteren mi dersin. batılı bir turist açısından hem bu kadar oryantal ve orta doğu yanı olup hem de bu kadar batıya adapte, modern ve güvenle gezebildikleri çok az yer var.

keza iddia ediyorum, oligarkından arap emirlerine, abd'li milyonerlerden uzak doğunun kilit isimlerine pek çok kişi şu an istanbul'da ve onların gözünden de çok başka bir şehir. çünkü parayla deneyimin bu kadar değişebildiği fazla şehir yok. bu apayrı bi konu.
-1
gitdaddy
(30.11.25)
soylenenlere bir sey eklemek istiyorum. istanbul kozmopolit bir sehir degil. istanbul'da yasayanlarin ne kadari yabanci? resmi rakamlara gore bir milyon civari. yani neredeyse %5 civari. birincisi bu cok dusuk bir oran. ikincisi bu %5'in zaten cok buyuk bir bolumu ulkesinden kacmis ama avrupa'ya gidememis siginmacilar ve gocmenler. kucumsemek icin soylemiyorum. fakat kozmopolit sehir boyle olmaz. yani guzel, eglenceli vs. oldugu icin kalabalik diyorsunuz ama yabanci yok denecek kadar az (yani tercih edilen bir sehir degil). ayrica ic gocun nedeni de istanbul'un guzel, eglenceli vs. olmasi degil maddi kaynakli. bunu zaten istanbul'daki carpik kentlesmeden gorebilirsiniz.

ikinci deginmek istedigim konu da dunyanin en guzel sehri diyenlerin kimler oldugu. yani bunu soyleyenlerin cogu turk, yabanci birinden istanbul'un dunyanin en guzel sehri diye bir sey duymadim. evet, guzel sehir cok duydum ama turistik olarak gittiginde cogu yer guzel zaten, nihayetinde sinirli bir sureyle gidiyorsun, turistik yerleri geziyorsun, planin programin oluyor, butcen oluyor vs. elbette bu kaos, carpiklik, tuhaflik yabancilara da otantik, enteresan geliyor.

ucuncusu mesela hangi ranking'te istanbul birinci cikmis bilen var mi? ben bilmiyorum. ayrica soyle bir durum var. bazen en cok ziyaret edilen sehir cikabiliyor. ama bu rankinglerde transfer yolcularinin seyahatleri de eklenebiliyor. soyle ki turk hava yollari'nin bir servisi var, biliyor muydunuz bilmiyorum ama transfer yolcusuysaniz ve ucaklariniz arasinda belirli bir saat farki varsa ucretsiz sehir turuna katilabilirsiniz. ustelik yemek, muze girisleri vs. dahil ucretsiz. bilmiyordunuz degil mi? asagida kaynak verdim. iste bunlar da genelde ziyarete dahil ediliyor. tabii ziyaret etmek en guzel sehir oldugunu dusundukleri icin olmayabilir veya ziyaret sonrasi bu dusuncede olmayabilirler.

kisacasi bu goruse katilmiyorum, ama zevkler ve renkler tartisilmaz tabii.

kaynak: www.turkishairlines.com
-1
Sour
(30.11.25)
@bruce

“Dünyanın nefes alması, park etmesi en kolay, parkları yeşili en bol şehrinde(neresiyse fark etmez) İstanbul'un sahip olduğu güzelliklerin hiçbirini bulamayacağını iddia ediyorum.”

Ne alakası var abi. Senin yapılaşman rezaletse, insana verilen değer yerlerdeyse, yapılaşma, ulaşım ve bireysellik vs kimsenin umrunda değil herkes olabildiğince vurdumduymaz ise tarihi alandan yok, geçmişten gelen mirastan filan da kurtaramazsın bu işi. Hoş o da kalmadı da. Yapılan restorasyonlara bak be bi. Her alanda şehrin içine edilmis. Gayet de örnekleri var. Sen becerememissin ve rezil etmissin. Roma, Londra, Viyana, Paris bu şehirlerde hem tarih var hem yaşam var. İnsanca yaşam.
0
🌸tahirkemalbozoglu
(30.11.25)
istanbul büyük ihtimalle dünyanın en güzel şehri. baya da yer gezdim, karşılaştırılabilecek bir yer bulamadım.
0
tchuck
(30.11.25)
bu tamamen bakış açısı, beklenti ve maddiyatla alakalı bir ikilem. çok trafik var, çok kalabalık vs gibi söylemleri dünyanın sayılı metropollerinden biri için söylemenin bir manası yok, zira bütün metropoller böyle. metropolleşmeye çalışan yeni kurulan şehirler de böyle, Dubai vs.. İstanbul'u diğer metropollerle kıyasladığında çok önemli artıları var, bu yadsınamaz bir gerçek. yemeğinden sporuna, denizinden-boğazından kültürel aktivitelerine, tarihinden tut havasına (temizlik demiyorum sıcaklık diyorum), dünyanın her yerine uçuş bulabildiğin harika bir lokasyon ve hava yolu imkanından, uluslararası bir çok işin hubı olmasına bir çok anlamda kıyas götürmez avantajları var. maddi açıdan iyi bir durumda olmayıp, iyi bir semtte yaşamıyorsan, işinle evin arasında mesafe çoksa bunlar her metropolde olduğu gibi problemdir. ama istanbul'da villa hayatı yaşayan da binlerce insan var. Ya da Fenerbahçe'de ev, Kalamış marina'da tekne, caddede ofisi olan bir insanın hayatına kötü diyebilir misin? Böyle bir imkan kaç metropolde var? Çok iyi restoranlar, iyi bir gece hayatı, durmak bilmeyen servis ve hizmet sektörü, bürokrasiyi hızlı hallettirebildiğin bir sosyal hayat.. İstanbul'da ortalamanın üstünde geliri olan insanlar gerçekten çok iyi bir hayat yaşıyor.

ayırca yürüyecek yer yok demek biraz haksızlık olur. evet şehrin eski bölgesi bir miktar dar doğal olarak ve tabii ki Mecidiyeköy Esenyurt vs gerçekleri de var ama iki yakasında da hala mis gibi kilometrelerce sahil var, boğaz da keza öyle, ayrıca ormanları var, tarihi yarımadada yürümenin verdiği keyif var. biraz tek taraflı bir yorum olmuş.

Ayrıca İstanbul'a gelip de beğenmeyen, etkilenmeyen birini görmedim bu güne kadar ki yıllardır uluslararası ticaret alanındayım yüzlerce misafirim oldu. Kendim de 40 ülke gezdim, yüzlerce şehir. Dünyanın en iyi şehri sorusu zor bir soru, bir çok katman var, bunu bilemem. Ama İstanbul kesinlikle bu soruya aday bir şehirdir.
+2
awlmi
(30.11.25)
Yurtdışındayım, bence İstanbul çok güzel.
-1
Kahvedesu
(30.11.25)
O efsane soz: Vatandasi olmasak guzel ulke aslinda. Fonda: www.youtube.com

Bunu diyen yabanciysa kisaca nedenleri:
- Resepsiyonist, garson, hizmet sektoru bir iki hello ceker, guler yuz gosterir hemen tav olurlar. Hizmet sektorunde ustumuze yoktur. Taksicimiz turist musteri icin adam bicaklar gozunu kirpmadan. Bir cok ulke hizmet sektorunde berbat, guler yuz hak getire. Iyy yabanci geldi, bunla mi ugrasicaz, dilimizi konussun, dilimizi niye ogrenmemis diye turist adama multeci, vergimizle gecinen siginmaci muamelesi cekip irkcilik bile yaparlar.
- Yemeklerimiz, mutfagimiz cok buyuk arti. Londra'da Turk restoranlarinda calisan tanidiklarim var. En sevmedikleri Turk musteriydi. Turk musteri cunku o yemegin nasil olmasi gerektigini, kivamini, tadini biliyor. Yabancinin onune ne koysak yiyor, herseyi begeniyor mallar diye dalga geciyorlardi. Cogu ulkenin damak zevki yok, patates kizartmasini, sosisi bile yemek saniyorlar.
- Ulkedeki cinsel aclik nedeniyle yabanci kadin turistler kendini burada Bella Hadid zannediyor. Rahatsiz olan da vardir ama begenilmek, ilgi gormek dunyanin en guzel seyi hele bir de kendi ulkenizde ortalama veyahut ortalama alti bir tipseniz hoslarina gidiyor. Ayni durum erkekler icin de gecerli. En ortalama sarisin batiliyi koy, Kivanc muemelesi gorur yani. Maalesef fizik, guzellik, kendine bakma gibi durumlarda ulke ortalamamiz cok dusuk.
- Haklarinini asla odeyemeyecegimiz sokaktaki kedi, kopek dostlarimizin yaptigi pr. Yabanci zaten sokakta basibos bir kedinin, kpegin oldugunu gorunce mavi ekran veriyor. Sen bunun onune yatip, sev diye kucagina oturursan eriyorlar.
- Bogaz, Tarihi yarimada'nin guzelligi.
- Sehrin canli civil civil hareketli olmasi. Atiyorum bugun pazar, Avrupa'da yaprak kimildamaz. Bizde hafta ici hafta sonu, gecmis erkenmis farketmez sehir yasiyor dersin yani.
- Saglik turizmi, estetik turizminde de ucuyoruz zaten.
- Turk dizileri. Belki de en onemlisi sona kaldi. Ulkeye turisti ceken en buyuk etmen kanimca.
0
freedonia
(30.11.25)
İstanbulun bazı bölgeleri çok güzel doğru turistik gezersen güzel diyebilirsin ama bütüne bakarsan güzel diyemem.
0
basond
(30.11.25)
Turistik olarak istanbul dünyanın en güzel 10 şehri arasında. bunu birçok seyahat dergisi de sık sık listelerde söylüyor.

Ama en güzeli mi? Tartışılır.

Yaşamak içinse yaşam endeksi sıralamalarında epey gerilerde.

Evet turist olarak gelip bir süre kalıp gidenler tabii ki bayılır. Hindistan'a gidenler de bayılıyor ay ne otantik diye. Ama bir de yaşayana sor.

Batılılar istanbul'u otantik ve değişik bulduğu için seviyor. Müslüman ağırlıklı nüfusa sahip şehirler içinde en güvenilir gezebildikleri yer çünkü. Bir de batıda alıştıkları konfor da var. Yani alıştıkları birçok şeyi istanbul'da bulabiliyorlar. Tarihi mirası kuvvetli vs... Bir de ucuz. Batılı turisti cezbedecek her şey var.

Ama bu dediğim 90'lar 2010'larda daha belirgindi. Şimdi biraz daha farklı turist profili de değişti. Biraz hala bir popüleritesi var ama eskisi kadar değil. Biz biraz geçmişin mirasını yiyoruz.

Yani dubai ile istanbul'un yıllık turist sayıları neredeyse kafa kafaya. Dubai dediğin 15 senelik bir şehir. Buradan biraz ders çıkarmak lazım.

Bir defa istanbul sanıldığı kadar kozmopolit değil artık. Zaten öyle bir nüfus çeşitliliği yok. Yani New York'a bakıyorsun, yedi milletten adam bir arada. Bir yanda Çin lokantası, karşısında dönerci, yanında hamburgerci... Otobüse biniyorsun şoför senegalli, taksiye biniyorsun şoför hintli, restorana gidiyorsun garson italyan, şef fransız... Bu çeşitlilik kültürel zenginliktir.

Eskiden global şirketlerin doğu avrupa ya da orta doğu merkez ofisleri buradaydı. Şimdi doğu avrupa merkezleri varşova'ya kayıyor, orta doğu merkezleri dubai'ye.

Kültür sanat arenası da rekabet ettiği şehirler gibi öyle çok parlak değil. Dünya çapında meşhur sahneler yok, hiç olmadı. Galeri ve müze koleksiyonları sınırlı. Yani dünyanın en güzel şehri diyorsak turistik manada, new york'taki müzeleri düşünün, londra'yı, Paris'i bir de istanbul'dakilerin koleksiyonlarını düşünün.

Gastronomi, mutfağımızla çok övünüyoruz ama... Biz kendimizi övüyoruz. Evet güzel mekanlarımız var, güzel bir kültürümüz var. Ama daha birkaç sene öncesine kadar michelin yıldızlı restoran bile yoktu İstanbul'da.

Bilmemkaç kilometre sahilden bahsediyoruz şehirde, ama barcelona'ya bakıyorsun, şehir boydan boya plaj neredeyse. İstanbul'da denize adım atabileceğin yer sınırlı. doğru düzgün deniz ulaşımı bile yok.

Elde sadece bir boğaz manzarası kalıyor.

Yani bütün olası rakiplerle kıyaslayınca... Güzel şehir ama en güzeli mi?
+1
anten
(30.11.25)
Yedi göbek İstanbul Tarabyalıyım ve İstanbul dünyanın en güzel şehri diyen birine tek önerim google mapsden Genoa’da herhangi bir yerin sokak görüntüsüne bakmasıdır..
0
suicides underground
(01.12.25)
istanbul gerçekten taşı toprağı altın eşsiz bir şehir. belediyelere kızıp kenti boklamaya gerek yok. arada metrobüsten cık gozlerini baska yerde aç belki güzelliklerini fark edersin.
-1
koela
(01.12.25)
Gezmesi güzel, yaşaması kötü. Yine de Beşiktaş-Kadıköy vapuruna binince insan iyi ki burada yaşıyorum diyor. Sonra Marmaray'a balık istifi binince severim bu aşkın ızdırabını diyor. Dünyanın en güzel şehri değil bence İstanbul ama nevi şahsına münhasır bir şehir. Benzeri yoktur dünyada bence.
0
peki madem
(01.12.25)
inanıyorum. Acarkent'te yaşıyore.
0
gabe h coud
(01.12.25)
(7)

Tükenmiş, yorgun, stresten bunalmış olsa da bir anne çocuğuna bağırıp, dayak tehdidi, sarsma gibi hareketler yapabilir mi? Normal mi karşılanmalı?

psmstc
Ben ne olursa olsun 2-3 yaşında bir çocuğa bu davranışların olmaması gerektiğine inanıyorum. Yeğenim içeceği içeceğinin içine makarna tanesi attı diye ablam kızdı bağırdı, yemek sandalyesinde oturmuyor iniyor hep diye sarstı çocuğu çocuk ta ağladı gitti odasına. Ben de gittim yanına “Anne bana kızdı
Ben ne olursa olsun 2-3 yaşında bir çocuğa bu davranışların olmaması gerektiğine inanıyorum.

Yeğenim içeceği içeceğinin içine makarna tanesi attı diye ablam kızdı bağırdı, yemek sandalyesinde oturmuyor iniyor hep diye sarstı çocuğu çocuk ta ağladı gitti odasına. Ben de gittim yanına “Anne bana kızdı diyor.” yazık.

Ablama diyorum böyle yapmamalısın, Stresten bunaldım tükendim çünkü artık diyor.

Babannem Tek başına eşi vefat ettiği için 6 çocuk büyüttü mesela. Bana şimdiki ebeveynler çok tahammülsüz geliyor tek çocuk olmasına rağmen.

Ablam hafta içi yarım gün de çalışıyor bu arada.

Siz ne dersiniz?
0
psmstc
(30.11.25)
Öncelikle annelik çok zor bir şey kabul ediyorum ama nolursa olsun çocuğun öz güveni dikkate alınmalı. Benim abimde öfke problemi var o da yeğenlerime bazen en ufak şeylerde bagirirdi. Yemek yerken kaşığı düşürdü ayranı döktü gibi sebeplerden. Çocuğun öz güveni çok etkileniyo. Bazen sakinken gel kitap okuyalım derdi yegenime yeğenim sen kızarsın deyip çekiniyordu veya babasıyla kitap okuyunca çok belli oluyordu yanlış yaparsam kızar endisesiyle okuduğu. O yüzden bazen diyorum ki iyi ki yengemle bosanmislar ve çocuklar annesinde diyorum yalan yok. Ebeveynler için belki basit şekilde düşünülen öfke patlamaları çocuklarda yetişkinlikte de kalıcı tavmalara sebep oluyor bence.
0
egerbiryolcu
(30.11.25)
Araba sürmek için ehliyet gerekiyor, çocuk yetiştirmek için gerekmiyor. Yanlış bu noktada başlıyor.

Ek: O tükenmişlik hissiyle kocasına bağırabiliyor mu, ya da kocası ona?

Kocası ona bağırır hatta örselerse 'Ah canıııım, tükenmişlik hissi yaşıyor, dur ben şuna yardıma gideyim diye kayınpeder mi geliyor?

Hakkaten bazı cevaplar fazla toy.
0
Mirket
(30.11.25)
gecmisle kiyaslamak yersiz cünkü
1. sartlar ve ebeveynlik anlayisi farkli
2. cocuklar farkli
3. soruna cözüm üretmiyor.

eger anne kisisi yardim cagrisinda bulunuyorsa, ki ablaniz acikca tükendigini dile getirmis, bu da bir cagridir, ona bu yardimi saglayarak bu olaylarin yasanmasini engelleyebilirsiniz.
anneye yardim etmek de ben bebekle ilgileneyim, o yemek yapsin, ütü yapsin demek degil. anne bebegiyle ilgilensin, yardim eden kisi isleri yapsin demek. yarim gün calisiyorsa bile demek ki basa cikamiyor. anneme ütücü tutup ütü derdinden kurtarmak bile cok iyi gelmisti mesela.
soruna cözüm aramak yerine, a a a bu hic normal degil, diyerek ruhsal olarak darda olan kadinin üstüne gitmek, tam olarak atese benzinle yaklasmak gibi. yapici olmaktan uzak.

ebeveynler de robot degil. elbette yoruluyorlar, sinirleniyorlar, bagiriyorlar, agliyorlar. cocuklari öyle pamuklara sarip sarmalayamazsiniz. böyle bir ebeveynlik yok cünkü cocuklari laboratuvar faresi gibi bir bubble icinde yetistirmiyorsunuz, life happens. bazi cevaplar fazla toy.

üstteki edite hitaben, evet bagiriyor. tükenince heekese bagiriyor. ilk cocuktan sonra istatistiksel olarak bosanma sikligi hayali degil. www.bbc.com
+2
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(30.11.25)
evet yapabilir. çok normaldir.

bu yeni neslin her şeye "aaa uuu" yaklaşmasından sıkıldım artık.
-2
tchuck
(30.11.25)
Ne olursa olsun, icecegine makarna atti diye 2-3 yasindaki cocuga kizilip bagirilmasi, cocugun sarsilmasi normal degil. Kabul edilebilir degil.
0
thetruenorthstrongandfree1
(30.11.25)
Belli ki anne çok tükenmiş. Bir anne olarak o kadar normal karşıladım ki. Tabi ki doğru bir davranış değil ama benim de zaman zaman tükenip kafamı duvara vurduğum olmuştur. Annelik çok zor. Eskilerle karşılaştırmamak gerek.
+2
suicides underground
(01.12.25)
Hayatta her şey oluyor. Bir insan tükendi diye sizin de olaya şahit olan biri olarak "ha tükendiği için yapıyor ya, sorun yok devam" demeniz gerekmiyor. Ancak engizisyona tabi tutmak da bir o kadar anlamsız bence.

İnsanlar yanlış şeyler yapabilirler. Bir anne çocuğuna haksız sebeple kızabilir, bu dünyada yaşanmamış şok edici bir olay değil. Ancak doğru da değil.
+2
akhenaten
(01.12.25)
(6)

finansal tavsiye

semaforo de medianoche
nakit 1 milyon liranız var. 6 ayda 500k kenara koyabilecek kapasiteniz de var. ne size ne ailenize ait bir ev yok, arabanız da yok ama arabaya aman aman ihtiyacınız da yok babanızın arabası eski (2013, güncel değeri 500k civarı) ama sizde duruyor çoğu zaman. kredi çekerseniz aylık en fazla 70-80k öd
nakit 1 milyon liranız var. 6 ayda 500k kenara koyabilecek kapasiteniz de var. ne size ne ailenize ait bir ev yok, arabanız da yok ama arabaya aman aman ihtiyacınız da yok babanızın arabası eski (2013, güncel değeri 500k civarı) ama sizde duruyor çoğu zaman. kredi çekerseniz aylık en fazla 70-80k ödeme gücünüz var. bir şey almak isterseniz babanızdan çok değil ama 300k civarı destek gelebilir. x ve yleri detaylandırarak seçeceğiniz yöntem ne olur?

a) x değerinde bir ev almaya zorlarım kendimi y yöntemiyle (bu şartlarda alacağım ev oturabileceğim bir ev olmayacak alıp kiraya verebilirim, lokasyon ankara)
b) eski arabayı satıp x değerinde bir araba alırım y yöntemiyle (babayla ortak kullanıma devam)
c) eski arabayı satmadan kendime ait x değerinde bir araba alırım y yöntemiyle
d) henüz hiçbir şey almam. x yatırım araçlarına paramı yatırır y süre sonra ev veya araba almayı düşünürüm.
e)diğer (açıklayınız)
0
semaforo de medianoche
(30.11.25)
Bir miktar kredi çekip ev alırdım
0
olaylar olaylar
(30.11.25)
oturmayacaksam kiraya vermek için ev almam.
arabada ciddi sorun yoksa kullanmaya devam. zaten ihtiyaçta yokmuş.
parayla diğer yatırım araçlarına yönelirim.
0
my fault
(30.11.25)
arabayı yenilemek kesinlikle yatırım değil. bakımını yaptırıp gittiği yere kadar kullanmak en doğrusu.

ev için fırsat çıkarsa 2-2.5 milyonluk kira getirisi 20-25 civarı olan bir ev düşünülebilir. ev için faizlerin düşmesini beklemek de bir seçenek ama faizler düşerken ev fiyatları da mutlaka çıkacaktır.
0
orpheus
(30.11.25)
e) interactive brokers.
-3
thetruenorthstrongandfree1
(30.11.25)
sen ve ailen ayrı ayrı kiradaysanız en azından birinizin oturabileceği bir ev alırdım ben olsam.
0
elorelia
(01.12.25)
@elorelia: bu paralarla nakitimin üstüne kredi çekip alabileceğim ev max 3m civarı. o da büyükşehirde çok zorda darda olup da mecbur kalmadıysan pek yaşanacak bir ev olmuyor maalesef. o yüzden ev alırsam ucuza kiraya verebilirim sadece.
0
🌸semaforo de medianoche
(01.12.25)
(11)

Evliliğe uygun biri misiniz

arbre
İnsan nasıl da evlenmeden önce 5 10 kişiye yürüyüp tanışıp flört edip sevgili olabilirken evlenince bu sıfıra inebiliyor? Bu bence mantık dışı bir şey. Evliler yalan söylüyor, hepsi mutsuz ve yıllarca korkunç bir tiyatro oynanıyor olabilir mi?Kendim için düşünüyorum. 1 yıl önce ayrıldığım eski sevgi
İnsan nasıl da evlenmeden önce 5 10 kişiye yürüyüp tanışıp flört edip sevgili olabilirken evlenince bu sıfıra inebiliyor? Bu bence mantık dışı bir şey. Evliler yalan söylüyor, hepsi mutsuz ve yıllarca korkunç bir tiyatro oynanıyor olabilir mi?

Kendim için düşünüyorum. 1 yıl önce ayrıldığım eski sevgilim beni çok etkilemişti. Aylarca etkisinden çıkamamıştım. Kısa zamanda çok şey yaşamıştık. Ondan sonra iş arkadaşıma âşık oldum o kızın duygu yoğunluğu yok oldu. Şimdi de iş arkadaşım olan kızdan hoşlanmıyorum noktasına geldim, hatta çok gıcık oluyorum. O eski sevgilimle ayrılmasaydım, evlenseydim ve ofisteki kızdan hoşlansaydım ne olacaktı? 1 yılda 4 5 kızla konuşabilirken bir insan birini nasıl yıllarca sevebilir. Bunu düşününce ben evliliğe uygun biri olmadığımı düşünüyorum. Evliler mutlu musunuz? Başka insanlardan hoşlanma durumunuz olmuyor mu?
-16
arbre
(29.11.25)
evlilik duygulari aldırmak demek degil. hele cicim aylari gectikten sonra zannediyorum herkesin televizyonda bile olsa etkilendigi birileri oluyordur. ama söyle bir sey var, ben bu kisiyle niye evliyim, diye sorunca aldigin cevaplar seni tatmin etmeli.
evlendigin kisiden daha genc kisiler hep olacak. daha güzel kadinlar, daha yakisikli erkekler hep cikacak. ama evlilik sadece görsel bir sey degil. hasta olmus kusarken saclarini tutuyor esin. ameliyat oldugunda yarana pansuman yapiyor. canin sikildiginda seninle uzun uzun muhabbet ediyor.
sana saygisini veriyor, zamanini veriyor, emek veriyor ve sonucunda sevgini kazaniyor.
bunu, su kiz da cok güzelmis, diye silip atan kisi normal degildir bence.
+6
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(29.11.25)
arbre bu anlattıkların bence biraz boşluk duygusu ve arayışta olmak ile alakalı. birilerinden hoşlanmaya meyilli olduğun bir dönemdesin. ama herkesle derinleşemediğin için arayışın devam ediyor ve hep bu şekilde olacakmış gibi hissediyorsun. sana uygun olan kişiyi bulduğunda fikrin değişebilir.
+4
theseachange
(29.11.25)
Senin yaşın kaç dayım? Herkes sen mi? Gayet evli mutlu arkadaşlarımız var. 10 tane sevgili değiştiren kadın veya erkeğin hedefi ya eğlenmektir ya da can sıkıntısı. Herkes bu dünyada aşk seks diye gezmiyor.
+5
mikahakkinen
(29.11.25)
bir süre sonra huzuru heyecan ile takas etmiş oluyorsun. maddi gücün, çevren varsa heyecanı başka aktivitelde buluyorsun.
+1
orpheus
(29.11.25)
"hastalıkta sağlıkta, iyi günde kötü günde.." ayağına bas basitliğini bir kenara bırak. Ayran gönüllüysen, imza şart değil. Elbette evlendiğin kişiden çok daha iyileri çıkacak karşına. Mesele senin söz verdiğin kişiye verdiğin değer. Değerini düşürmekse niyetin, dışarısı türlü alternatifle dolu. Bir söz verip, bu sözün arkasında durmak mesele..
+1
xururuca
(29.11.25)
Sekiz yıllık evliyim ve evlendiğimden bu yana eşimden başka bir erkeği beğendiğim olmadı. Eşimi her gördüğümde heyecanlanıyorum valla çok seviyorum.
+4
suicides underground
(29.11.25)
aşşağıda yazdığım maddelere uyumlu değilsen evet evlilik senlik bir şey değil.

Uyum
İletişim
Sorumluluk
Bağlılık
Aile Planlaması
0
jamswety
(30.11.25)
evlilik homo sapiens'e uygun bisey degil, insanlar tarafindan kurulan duzenin bir parcasi sadece. 10-15 sene sonra olay bir sekilde anlasmali birliktelige donuyor mecburen.

bu birlikteligin "bonding agent"i da "para".. bir bakima kofte harcinin yumurtasi gibi.. yumurta yoksa, kofte tutmaz, dagilir.

6 milyar insan, 50/50 desek 3 milyar kadin var. bu 3 milyar icinde zaten tek ruh esinin olma olasiligi dusuk..
-2
cooperr
(30.11.25)
Evliliğimin 19. yılındayım. Eşimi çok seviyorum.
Bu 19 yıl içinde kimseyle flörtleşmedim. Kısmen dahi, duygusal veya fiziksel yakınlaşmadım. Hiç aldatmadım. Çeşitli ortamlarda bana yürüyenler tabii ki oldu. Hatta ahlaksız teklifler dahi aldım. Olumlu/olumsuz cevap vermeye dahi tenezzül etmedim. Yurt dışı davet edildiğim yerlerde “ikram”(!) edildiği oldu, kararlıca karşı çıktım. İş ve sosyal çevrede arkadaşlığı kaldıramayıp duygusallaşanlar oldu, usulünce irtibatı kesmek zorunda kaldım.

10 yıl kadar önce, bir dil kursunda sınıfa yeni bir kız geldi. Baktım, o sınıfa her girdiğinde kalbim pır pır ediyor… Yani bir “crush” söz konusu. Paramı yakıp kursu yarım bıraktım hemen. İki hafta içinde unuttum gitti.

Cinsel sağlığım ve isteklerim gayet yerinde. Sadece, evliliğimi sürdürebilecek olgunluktayım.

Bu sürede evet, bu konuda hiç hataya meyletmedim ama hiç de kendime güvenmedim. İddialı konuşmadım. Erkeğiz neticede, salak ve hataya yatkın yaratıklarız. “Allah şaşırtmasın” dedim hep. Ama evet, evlilik karakter ve olgunluk isteyen bir müessese. Saygı ve fedakarlık da…
+4
yadigar
(30.11.25)
Evlilige uygun biri degilim.

Evliyim. Esim, cocuklar, kopekler, para durumlari falan cok iyi. Bir suru sorumluluk getiriyor evlilik... Zamanla yoruluyorsun.

Simdi bana kaybolan yillarimi verseler daha minimalist, cocuksuz, bekar bir hayat tercih ederdim. Esim, cocuklar, kopekler hepsini ayri seviyorum ama durum budur.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(30.11.25)
dünyanın en sadık insanlarından biriyim. evliliğe uygun değilim. kendi evimde yalnız yaşamayı seviyorum ve kocamın akrabalarıyla 1 gün bile uğraşmak istemiyorum. kendi akrabalarımla da... isteme, nişan, kına, düğün, gelinlik, gelin saçı... hepsi aşırı boğucu. gereksiz. çocuk da istemediğim için evlenmeye gerek yok.

benim evdeki düzenime birebir ayak uydurmayan sevgilimle eve de çıkamam. hem o evin 4+1 ve üstü falan olması gerekir. yalnız kalmak istediğim zamanlar ne yapacağım?
0
art cat chocolate
(02.12.25)
(7)

Benzin niye çaydan daha ucuz

messina123
1 bardak benzin 10 lira, 1 bardak çay 20 lira. Buradaki mantık ne?
1 bardak benzin 10 lira, 1 bardak çay 20 lira. Buradaki mantık ne?
+1
messina123
(29.11.25)
Benzini bardakla ya da çayı galonla almıyorsun.
+4
osssy
(29.11.25)
Çünkü benzin, sizi çay içmeye mekana götüren bir araçtır.

biri kilometre yaptırır, diğeri dedikodu yaptırır :)
+1
Rondak
(29.11.25)
Arz/talep dengesi. O çayı 5 liraya da satabilirler. Ama o zaman maksimum kâr elde edilemez. 50 yaparsa bu sefer talep düşer. Yine kâr maksimize edilemez. Çayı piyasa fiyatı (satıldığı yerin bulunduğu konum, verilen hizmet, çayın lezzeti, bardağın şekli vs. gibi faktörler de düşünüldüğünde) elde edilebilecek maksimum kâra göre belirlenir.

Benzin de benzer mantık. Bir ara sırf Rusya'ya girsin diye Araplar hayvan gibi petrol üretimini artırdı. O kadar talep yokken arzı artırırsan (ürün piyasada fazlalaşmış olur) piyasa fiyatı düşer. Benzinin fiyatı da arza bağlı olarak değişiyor. Talep genelde çok oynak değil. Fiyatı arz üzerinden belirliyor petrol üreten ülkeler.
0
himmet dayi
(29.11.25)
Arz talep +1

Ayrıca kim benzinin çaydan daha değerli olduğunu söyledi ki.
Buna ek, 1 bardak benzinle en fazla ne yapabilirsiniz? 2-3km anca götürür herhalde.
0
substituent
(29.11.25)
Çaydaki maliyet kullanılan toz çay, şeker vs değil ki. Personel, kira, patrona kalacak para falan bir süzgeçten geçip çay fiyatı olarak yansıyor. Bir nevi orada oturma parası, ayağına çayın gelmesi parası vs.
0
mbond
(30.11.25)
AI ya göre 1 bardak çayın maliyeti 75 kuruş. Ki bence fazla hesapladı.
+1
ground
(30.11.25)
Mantik su: cay luks tuketim urunu. gerekli degil. cay olmazsa baskabir sey icersiniz.

Benzin oyle degil. Benzin gerekli. Dunya benzinle donuyor. Benzinle ise gidip geliyorsunuz, benzinle ucuyorsunuz... pahali da olsa aliyorsunzu. Ucuz da olsa aliyorsunuz.

Benzinin daha pahali olmasi lazim. Cay dedigin basit bir tarim urunu, islenmesi, transport edilmesi basit. Iscisine verilen ucret belli.

Benzin oyle degil, dunya kadar maliyeti var. Karmasik kimyasal islemlerden gecirilmesi gerek. Ben rezervuar muhendisiyim. Sadece benim yillik maliyetim $200.000 dolardan fazla. Herhangi bir cay isleme surecinde calisanin bu sekilde bir maliyeti oldugunu sanmiyorum...

Cay belki sadece belirli bolgelerde yetistigi icin degerli olabilir. Benzin de cogu yerde devlet tarafindan subvanse edildigi icin pompada daha ucuz olabilir.

Bardak cay yukarida yazildigi gibi isletme giderleri yuzunden pahali olabilir ama benzin caydan daha onemlidir :)
0
thetruenorthstrongandfree1
(30.11.25)
(11)

-20 derece soğuk değildi diye hatırlıyorum

Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
s.a. duyurunun erkekleri. bu sıcaklıklar dilediğimizde banyo yapmaya imkan vermese de elimizi cebimize koyup açık havada laklak yapabilecek, saatlerce kar küreyebilecek ve hasta olmayacak kadar rahattı diye hatırlıyorum, haksız mıyım?
s.a. duyurunun erkekleri. bu sıcaklıklar dilediğimizde banyo yapmaya imkan vermese de elimizi cebimize koyup açık havada laklak yapabilecek, saatlerce kar küreyebilecek ve hasta olmayacak kadar rahattı diye hatırlıyorum, haksız mıyım?
-2
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(29.11.25)
Sadece erkekler mi yanıtlayabiliyor?
-20 derece havanın nemine ve rüzgarına göre dondurucu hissettirebilir. Dışarıda vakit geçirebilirsiniz ama bahsettiğiniz kadar rahat olan bir sıcaklık da değil. Saatlerce durursanız uyuşursunuz.
mesela erzurum'a gidince çok şaşırmıştım, insanlar -10 derecede kazakla geziyordu. en azından 9-10 dk mesafeler için kaban giymiyorlardı. sonra dediler ki buranın soğuğu kuru soğuktur, insanın ciğerine işlemez. gerçekten öyleydi, benim yaşadığım yerde 0 derecede bile öyle gezemezsin.
+1
alice in potatoland
(29.11.25)
-20 derecede saatlerce kar küreyip eli cebinde laklak yapacak bi delikanlı çıkacağını ben pek sanmıyorum, ancak üç dört katmanlı giysilerle kalın eldivenlerle bereyle falan bi derece yapılabilecek bir şey.
+1
kizil karga
(29.11.25)
Askerlik yaptığım yerde iki üç hafta hava böyle olurdu.
Telsizden anons geçerdi ''Mehmetçikleri dışarı çıkarmayın.'' diye , karları da beş on dakika dönüşümlü şekilde kürüyorduk.
+2
ketcapli dondurma
(29.11.25)
-2 belki olabilir hatırladığınız sıcaklık. -20 birazcık da rüzgarla öldürücü etkiye sahiptir.
+2
f02561
(29.11.25)
-20 hep soğuktur. kıyafetin düzgün değilse 0 altı hep dondurucu soğuktur.
+3
jelly bear
(29.11.25)
en son -20 derecede dışarda olduğumda sümüklerim donmuştu çıtır çıtır ediyordu burnumun içine batıyordu nefes alırken :D
+1
theseachange
(29.11.25)
-15 te bir saat filan dışarıda kaldım. İnanılmaz soğuktu. Sırt kaslarım kilitlendi. Bir ayda anca açıldı.
+1
rodeocu
(29.11.25)
-20nin normalimiz olduğu bir ülkeden bildiriyorum; düzgün ekipman giyince dışarıda gayet iyi vakit geçiriliyor. Ama öyle zaradan aldığın montla falan duramazsın. Şartlara uygun giyinince oluyor. Rüzgar olunca yüzümüz kızarıyor sadece. Ayrıca kar küremek hiç de güzel bir şey değil..

Bunun dışında -20 çok soğuk değil diyemeyiz yani mesela bazen ekipmanı arabada bırakmış oluyorum evden arabaya giden 3 dakikalık yolda titriyorum soğuktan.
Şu an hava -7 ve içlik + outdoor ile çıkmaya başladık.
+1
suicides underground
(29.11.25)
eksişehir'de -20 küsür gördüm diye hatırlıyorum.
çarşı merkezde bulunan termometre arızalı değilse gördüm bu değerleri. gerçi meteorolojinin sitesinden bakınca 2006 yılında -28'e yakın olmuş.

o sıcaklıkta iki mont giyiyordum, içlik giyiyordum ve yavaş nefes alıyordum.
hızlı nefes alınca ciğerlerim acıyordu. ama geceleyin saatlerce yürüdüğümüz oldu.

şimdilerde geceleyin 10-12 derece oluyor yaşadığım yer.
o zaman -20'lerde hissettiğime benzer bir nefes acısını burada da hissediyorum.
elbette -20 daha soğuktu ama hissettiğim sıcaklık arada 30 derece varmış gibi değil hiç.

sıcaklık tek başına bir parametre değil, nem de önemli bir etken.
ama hala sıcaklık ve nem dışında başka etkenlerin de olduğuna inanıyorum.
+1
biseysorcaktim
(30.11.25)
-20 tabii ki her zaman soğuk ama askerlik yaptığım yerde -25 civarlarında seyrederdi genelde, içlik, mont, bere geziliyordu, çok rahat değildi ama mesela İstanbul şartlarında -5 gibi falan hissediliyordu. Nem, rüzgar falan farkediyor. Bazen rüzgarlı -15 olurdu, çok daha kötü etkiliyordu.
+1
mbond
(30.11.25)
-20ler burda ortalama kis aylarindaki sicaklik. Uygun kiyafetle, -20 ruzgar yoksa cok problem degil.

Ruzgar varsa, ruzgar hizi saatte 20 km olsun, o zaman hissedilen -30 oluyor. Ruzgar hizi saatte 50 km olursa hissedilen sicaklik -35'lere dusuyor. Bu durumda acikta yer birakmamak gerekiyor. Burda frostbite dedigimiz durum genellikle bu sekilde olusuyor.

Saskatchewan'da her kis bir iki kez -40, -50 leri goruyor. Hayat duruyor.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(30.11.25)
(15)

araçtaki problemlerin sebebi zayıf şase mi? diğer ihtimaller neler olabilir?

konetsu
daha önce de bu araçla ilgili birkaç sorum olmuştu.bi obd portu yerinde yoktu, buldum. kesilmiş kabloyu ekledim yerine koydum... sonra obdden kontrolümü yaptım, oksijen sensöründen hata kodu vardı sensörü değiştirdim ancak hatayı sildikten sonra aynı kod geri geldi. detayını da vermiştim, neredeyse
daha önce de bu araçla ilgili birkaç sorum olmuştu.

bi obd portu yerinde yoktu, buldum. kesilmiş kabloyu ekledim yerine koydum...

sonra obdden kontrolümü yaptım, oksijen sensöründen hata kodu vardı sensörü değiştirdim ancak hatayı sildikten sonra aynı kod geri geldi. detayını da vermiştim, neredeyse devamlı 0v'da duruyor sensörün ilettiği değer... arada gaz verince ufak hareketlenmeler olup geri 0v'a iniyor. i.imgur.com
ama araçta bu değerin doğru olabileceği gibi bir fakir karışım olduğunu sanmıyorum, aracın performansı da tüketimi de normal.

bir süre önce farkettiğim bir de hararet göstergesinin yanlış gösterme durumu var. obdde sıcaklık 90-93 arasıyken hararet ibresi saat 11 yönüne kadar geliyor. araç fan açıyor ben kaloriferi açıyorum filan kaloriferi açınca ibre yükseliyor kapatınca düşüyor vs. elektrik tüketimi arttıkça etkileniyor gibi... normalde kaloriferi açmak motordaki ısıdan içeri aktardığından hararetin düşmesine yardımcı olan bir şey, obdde de böyle görünüyor 87c'lere vs düşüyor. obdden kontrol ettiğimde düşerken ibre yükseliyor.

şuan sıcaklık sensörü de termostat da sorunsuz çalışıyor ve aracın soğutma sistemi doğru işliyor hararet problemi yok, sadece gösterge hatalı yüksek değer gösteriyor. kısa vadede problem yaratmaz ama olası gerçek bi hararet durumunda farketmemi engelleyebileceğinden düzeltmek istiyorum bunu da.

bu iki problemde de şöyle bi durum var, aracı durdurup kontağı kapat aç yaparsam yani motor çalışmazken sıkıntı yok. önce benzin istasyonunda farkettim, kısa süreyle kontak kapatıp açınca ibrenin hemen 90c göstermesi sonrası birkaç kez daha da durduğumda kontak kapatınca tekrar açıp kontrol ettim, her seferinde ibre 90c'ye geliyor.

bugün oksijen sensörü problemiyle alakalı olabilir mi, o da elektriksel midir diye aynı testi cihaz takılıyken yaptım ve kontak kapatıp açtıktan sonra sensörden düzgün sinyal gelmeye başladı, 0v'a geri inmedi. i.imgur.com
ben sensörün kablosunda sinyal hattından şaseye kısa devre mi var diye bakmayı düşünüyordum multimetre ile ama sanırım gerek kalmadı, sensörün kablosunda sorun olamaz gibi. gözle de kontrol ettim sensörün kablosunda fiziksel hasar yok, dış yalıtımda yırtılma erime vs. yok kablolar sağlam duruyor.

hararet göstergesi konusunda da internette çokça gördüm bu ibrenin yüksek göstermesi zayıf şase durumunda olabiliyormuş, ek şase kablosu çekerek sorunu çözenler olmuş. sizce durum bu olabilir mi? ve bu şase güçlendirmeyi nerede yapmalı? motor bloğundan şaseye mi, aküden şaseye mi, motor bloğundan aküye mi? bu bölgelerde problem olmayıp ecu'nun şasesinde zayıflık olma ihtimali filan var mıdır? veya hararet göstergesi konusunda mesela sadece gösterge panelinde zayıf şase olabilir mi?

bi oto elektrikçiye gidip göstereyim diyorum ama daha önce eski sahibi tarafından 2 kez oto elektrikçiye götürülmüş, dediğine göre şase güçlendirme yapılmış tesisat toparlanmış ama şuanda yine iyi durumda değil, mesela pozitif kutupta çekilmiş bi kablonun ucu fazla soyulmuş boşta açıkta duruyor kötü bağlanmış... yakınında temas edip kısa devre yapma riski olan bişey yok neyseki. düzgün işçilik yapacak bildiğim oto elektrikçi de olmayınca çekiniyorum götürmeye.

bi yağ bakımına götürdüm yaşadıklarım şöyleydi: www.eksiduyuru.com hadi onların hatalarını giderdim ama elektrik tesisatında da şimdikinden kötü hale gelirse yine bi ton iş çıkacak başıma :D o yüzden nokta atışı tespit yapmak istiyorum öncesinde. atıyorum gidip sadece motor bloğundan aküye şase güçlendirme yap diyip başka bişeye dokundurmamak gibi...

araç mekanik olarak iyi güzel, yağ değişiminde lifte kalkınca altına da baktım pas çürük yağ kaçağı vs. yok iyi durumda ama tüm problemlerin kaynağı sanırım elektrik tesisatı. bunları da çözmek istiyorum. bu tahminim dışında sebebi şu da olabilir diyeceğiniz bi şey var mı?
+1
konetsu
(29.11.25)
kablo falan işine girmeden bence hararet müşirini değiştir önce. ucuz bir parça.
0
kibritsuyu
(29.11.25)
iyi, güvenilir ve sıkıntıya odaklanacak elektrikçi bulman lazım. yani iyi usta buldun mu bırakmıcan ben pahalı diye bıraktım pişman oldum.
+1
mikahakkinen
(29.11.25)
selamlar, önceki duyurunu okudum. öncelikle ona cevap vermek istiyorum. hiç bir zincir özel servise, markaya güvenme, burada çalışan insanlar çıraklık eğitim merkezi , endüstri meslek lisesi gibi yerlerden mezun olup mesleğe başlayan asgari ücretli çalışanlar. yaptıkları işlerin çoğu ezbere dayanan şeyler.

sana lazım olan iyi bir usta bulmak. bu da arabanın markasıyla alakalı. ben bmw wv grubu aracı ben kalkıp özel bakım servisine götürmem şahsen. ustasını bulurum ona götürürüm. her grubun ustası farklıdır. alman, kore japon, fransız italyan vb.

benim bir sürü araba tamircisi arkadaşım var. en az çalışanı bir 10 sene kadar aynı serviste çalışmıştır. ondan sonra o marka grup üzerine dükkanını açmıştır. seninde bulman gereken böyle bir usta.


sanayide en çok sıkıntı yaşayacağın insanlar ise oto elektrikçilerdir. bunların büyük bir kısmı bişeyden anlamaz. oraya ampül takayım, buraya teyip takayım, tarzında gerçekte ustalık bile gerektirmeyen işler yapmayı tercih ederler. şahin doğan elektriği yapmak oto elektrikçilik sayılmaz kara düzen arabalar. ayrıca iş beğenmezler. sanayideki motor ustaları bile elektrikçilerden çok sorun yaşıyor.


eğer sen benim dediğim gibi araba markana bakan iyi bir usta bulursan, onun kesinlikle o gruba bakan iyi bir elektrikçisi vardır. ayrıca ustaların çoğunun elindeki bilgisayarlar yan sanayi korsan şeyler. tam böyle aracına uygun olan bilgisayarı çoğu zaman bulamazlar yan sanayisi 20 binlira gibiyse iyisi, sürekli güncelleme alanı 200 bini geçiktir ve hiç bi zaman yetkili servis dışında orjinal bilgisayar bulamazsın. markalar kendi arıza tespit cihazlarını dışarı satmıyor.
+1
Fodera
(29.11.25)
Her durumda şase güçlendirmesi mutlaka yapın. Çok faydasını gördüm. Arızaların yüzde 80'i elektrik ve bağlı bileşenlerden oluşur. Araç bunu sensör, enjeksiyon vb hataları şeklinde gösterir. Tamirciler zaten "enjeksiyon" kelimesini görünce direkt pompa ve enjektöre saldırıyor. Bu çok yanlış. Enjeksiyon hataları hava filtresinden egzoza kadar çok fazla bileşenden veri alır ve elektrik arızasında da bu hatayı verebilir.

Çok eski araçsa tesisatı komple değişmek daha iyi olur. Sigortalardaki kararmaları temizleyin. Kutup başları temiz olsun . Bazen kablolar dışarıdan sağlam görünse de içi farklı olabiliyor. İçi kararmış veya yeşile dönmüş , oksitlenmiş kablolar dışarıdan sağlam gibi görünüyor.

Benim elektrikli direksiyon şase kablosunu değişince çalışmaya başladı . Öncesinde motoru ve direksiyon kutusunu değişmiştim. Bazen çalışıp kapanıyordu.
0
hebanon
(29.11.25)
@kibritsuyu bu hararet müşürü dışında soğutucu sıvının sıcaklığını ölçen ayrı bi sensör mü var ki? ben ecuya giden obdden okunan değer bu parçadan geliyordur diyordum.
öyleyse zaten müşürde sıkıntı yoktur... ibre 90'ı geçince değil obdde okunan değer 92-93c'olunca açıyor fanlar. iki taraf da hatalı gösterse ölçüm yanlış diyeyim ama ölçüm doğru gösterge yanlış.

@mika bulunca bırakmamak ok ama bulana kadar napıcam :D 10 tane kasap el atsa öncesinde sonra iyisi de toplayamaz :D sağlam gidip pert dönmek var.

@fodera buralarda bu markayı duyan bile yoktur :D yetkili servisi de yok. ama araç toyota klonu, toyotadan anlayan bundan da anlar. geely mk, toyota vios(yurtdışındaki sedan yaris diyebiliriz) klonu. toyota 5a-fe ile birebir aynı motor var. mekanik parçaları türkiyedeki eski corolla ve yarislerle büyük ölçüde uyumlu, servistekiler lifte kalkınca corolloya çok benzetmişler dedi mesela, içeride gösterge paneli vs. eski yarisler gibi ortada konumlanmış görsel olarak da neredeyse birebir aynı ve teyp/klima kontrol çerçeveleri vs. yine vios ile uyumlu. yağ filtresini bile corolla filtresi olarak aldım ^^
www.amazon.com.tr www.amazon.com.tr şunlar uyumlu mesela. triger seti efsane kasa corollayla(4a-fe var onlarda), alt takımlar yarislerle vs. uyumlu.

araçta mekanik hiçbir sıkıntı yok uzun süre ustasına işim düşmez, şimdi gidip hiç iş yaptırmayacağım toyota ustasını arayıp bulup sonra onun önerdiği elektrikçiyi sormak filan çok garip geldi böyle bakınca. ki herkes büyük şehirde yaşamıyor. her gruptan iyi usta olacak da her ustanın bildiği o gruplardan anlayan iyi elektrikçi olacak :D şehirde 1 tane iyi elektrikçi varsa şanslıyım derim :D

@heba yani şuana kadar araçta bu 2 problemle karşılaştım ikisi de hatalı veri problemi gerçek bi sorun yok, illaki elektriksel sıkıntı. aracın motoru işlemsiz sağlam ama elektrik tesisatı defalarca kurcalanmış işte...

lpg takılmış, orijinal merkezi kilit yerine ucuz piyasa malı merkezi kilit sistemi eklenmiş, emniyet kemeri uyarısı iptal edilmiş takmasan da ışık yakmıyor ötmüyor, koltuk altına direksiyon boşluğuna vs. led çekilmiş, farlar teyp vs. kontağa bağlanmış bunun için ekstra röle vs. eklenmiş. bunların hepsi ufak veya büyük elektrik tesisatına müdahale hep.

mesela araç 2-3 gün yatsa marş basmıyor. burada sorun ne kadar aküde ne kadar araçta bilmediğimden önce takviye cihazı aldım, akü değişse de yattığında boşalacak mı kesin bilmiyorum çünkü. ve genelde her gün kullanıyorum aracı sorun olmuyor şimdilik. daha takviye cihazını sadece 1 kez kullandım onda da şehir dışına çıkmıştım araç yatmıştı işte bikaç gün. cihazı almadan önce bir kez 2 gün yatmıştı, vurdurarak çalıştırmıştım.
umarım bu büyük ölçüde aküdedir... daha önce eski sahibi birkaç kez farları açık unutmuş, eskiden teyp de araç kapalıyken bile elektrik tüketiyormuş bir de.. bi ara akşamları eve gelince akü kutup başını söküyordu sabaha kadar boşalıyormuş yoksa. bu far ve teybi kontağa bağlatan benden önceki sahibi, tanıdık. bu işlem sonrası enazından günlük kullanımda sorun olmuyor şuan. ama ben devralmadan önce kendisi yeni araca geçtiğinden bu birkaç ay yatmıştı, o arada da akü boşalmış bikaç ay akü boş yatmış. bu iyice pert etmiş olabilir aküyü...

araç "çok" eski değil 2010 model. kutup başlarında veya diğer kablo terminallerinde vs. gözle görülür korozyon yok. kış geçsin diyorum yeni akü almadan önce. şimdi 2025 üretim diye satılan akü alsam 11 aylık da olabilir, bikaç ay sonra 2026 üretim akü yeni olacak. yeni akü de 1 kış eksik geçirir daha uzun ömürlü olur :) alır almaz aküyü en çok yıpratacak döneme denk getirmiş olmayayım.
0
🌸konetsu
(29.11.25)
elindeki obd cihaz verileri doğru yorumlamıyor olabilir mi ? toyota klonu da olsa tüm parametreler aynı olmayabilir. delphi ds150e içinde senin marka model ile örtüşen bir kod var mı bakabilirsin. uygun fiyata servis cihazına yakın tüm test fonksiyonlarını da destekleyen bir obd cihazı. yalnız alırsan sakın yazılımını kurma. hem yanında gene cd hem de internetdeki tüm crackli yazılımlarda torjan var. onun yerine hazır virtual machine imajları var onlardan alıp çalıştırabilirsin.

şase sorunu da genelde bu araçlarda kablo gruplarının geçtiği motor tarafından kabine doğru giden sol veya sağ teker içinde geçişler olur. o noktlara bir bakabilirsin. kablo gruplarından çıkan ve şaseye sağlam vida ile bağlanmış bir kablo görürsen onu kontrole vs. korozyon vsç varmı.

servis şeması-diagram vs içim mhh autoya bir bak. indirme izni vermez üyelik isterse bana linkini atarsan yardımcı olurum. aslında tam bu aracın tartışıldığı yabancı da olsa bir forum vs. bulursan kronik sorunları en net oradan öğrenirsin.
0
orpheus
(29.11.25)
Yanlış hatırlamıyorsam geelly idi aracın. Bence arabanın huyunu öğren, mesela hararet şu gösteriyorsa aslında şudur diye,huyunu bilerek o şekilde kullan. Ya da sat gitsin, sorun çıkarmayacak bi araba bul. Türkiyede sanayiye düşmek kanser olmak gibi bi şey.
0
antihero
(29.11.25)
toyota kopyası deyince aklıma dahiatsu ve perudua gelmişti. hadi hindistanda yaşasa mahindra olur ama orada usta bulurdu demiştim.

geely biraz komik geldi. bmw audi vw gibi araçların arızalarını kolay kolay kimse çözemez. o alanda uzman olması şart ama aracının o kadar karışık olduğunu düşünmüyorum. ayrıca sana bir canlandırma yapacağım

bi oto tamircisine gittin

+selamın aleyhüm usta,
-eyvallah yeğenim buyur
+benim ahrabada böyle böyle bi arıza var
-haa anladım elektrik arızası o
+kim bakar buna?
-bizim şu var ama o bakmaz sen onu boşver şurdaki şuna git benim gönderdiğimi söyle
+eyvallah usta
-sağol kardeşim

sistem hep böyle yürür.


motor sıcaklığını muhtemelen termostatın oradan ölçüyodur. unity marka bir lazer sıcaklık ölçer alabilirsin uygun fiyata. böylece bilgisayardaki sıcaklık ile radyatördeki sıcaklığı bir kaç santigrad derece farkla kesin olarak ölçebilirsin.

arabalar çok değişik sebeplerden hararet yapar bu arada. yedek su deposu kapağından, radyatör kapağından ve termostat açmamasından hararet çok sık görülen durumdur. bidon kapağı ve radyatör kapağı bile ne kadar önemli bir konu.


bilmiyorum forumlarda araştırdın mı fakat bu sorunu senden önce yaşayan insanlar da olabilir.
0
Fodera
(29.11.25)
@orpheus aracın servis kitapçığı radyatör fanlarının 92.5c'de açması gerektiğini yazmış obd cihazından 92-93c görürken açıyor. zaten düz standart obd-2 parametrelerine bakıyorum marka/model özelindeki diğer sensörler seçenekler vs. ayrı listeleniyor. bunlar temel standart parametreler.

@antihero evet geely, araçtan memnunum. ve bu fiyatlara bundan iyi bişey bulmak pek kolay değildir... bu yaş ve km civarında (2010-213k km) klimalı abs-ebd vs. olan 4cam otomatik, merkezi kilit, elektrikli aynalar, ayna ve arka camda buğu çözme, dahili donanım olarak orijinal arka park sensörü. passız çürüksüz ağır kazasız işlemsiz şase vs. nerede bulayım dengi aracı 200-250k bandında? kronik sorunu da yok, mekaniği toyota klonu. 5a-fe motor.

geçmişini bildiğim tanıdıktan aldığım bi araç, ondan bi önceki sahibiyle de iletişime geçtim o da memnunmuş ve bakımlar dışında hiç tamir görmemiş ondayken de... köye sık git gel yapıyormuş yolları bozuk olunca alçak araç yetmemiş ondan değiştirmiş.

almadan önce içinde defalarca kez yolculuk da yaptığım bi araç yine. bu araçla eski sahibi yazın bodruma git geller de yaptı temmuz ağustos aylarında hiç hararet sorunu yaşamamış, 5 yıl kadar kullandı hiç yolda bırakmamış. hatta bir kez yine bu yolda radyatöre yoldan bir şey sekip delmiş, delik radyatörle bile durup soğumasını bekleye bekleye su ekleye ekleye yolu tamamlamış bi şekilde radyatör de 2024de değişmiş yeni.
araçta su kaynatma/eksiltme yok. radyatör kapağını da yeni değiştirdim...

antifrizi o diğer duyuruda anlattığım servis macerasından sonra kendim tekrar değiştirdim araca koymadan önce 50/50 karıştırarak, castrol radicool sf. ben devraldığımda da içinde kırmızı antifriz vardı, bi su kaçağı da yok... serviste konan antifrizle 1 hafta kullandıktan sonra değiştirdim çıkan antifrizde de tortu neredeyse yok, temiz görünüyor. i.imgur.com serviste direkt yere boşalttıklarından çok net bişey söyleyemiyorum ama yaklaşık 2 yıllık olan antifrizde yine tortu görünmüyordu rengi parlak kırmızıydı hala.

yani araçta gerçek bi sorun yok, mekanik olarak iyi durumda. performansı da iyi, lpg uyumu da iyi, az yakıyor... sadece ufak elektriksel problemler yüzünden rahatsızlık veren ufak aksaklıkları var diyelim. bırak satmayı tanıdığım biri bu fiyatlarda araç baksa öneririm bile. "parça bulunmaz" olayı yok, dediğim gibi mekanik aksamda toyotanın birçok parçası uyumlu ve kendi parçaları da var, bulunuyor.

@fodera araç hararet yapmıyor, hararet olmadığı halde ibre yüksek gösteriyor sadece. termostat da açıyor fanlar da açıyor aracın soğutmasında problem yok. dediğim gibi su kaynatma eksiltme vs. durumu yok. araştırdığımda hem geely özelinde hem de diğer markalarda benzer sıkıntı genelde zayıf şaseden denmiş. radyatör kapağı da dediğim gibi yeni değiştirdim, basınç tutuyor sıkıntı yok.
0
🌸konetsu
(29.11.25)
hocam okumadim artik acikcasi.
sat gitsin sen de kurtul biz de kurtulalim.
sana yeni bir arac alalim, bu is huzur icinde cozulsun. :D
+1
cooperr
(30.11.25)
@cooperr uzun geldiyse kısaca özet olacak şekilde diyeyim o zaman :D ben araçtan memnunum diyorum sen sat diyorsun ^^

şuan temel 2 sıkıntım yanan check engine ışığı ve yükselen hararet göstergesi(gerçek bi hararet problemi yok), neredeyse eminim ikisi de elektrik tesisatı kaynaklı, aracın mekaniği şasesi kaportası şusu busu iyi. sadece gösterge panelinde göz attıkça ufaktan can sıkıyorlar. aynı fiyatlara da kıyaslanabilir seviyede bir alternatifi bulunmuyor bu aracın.

bu iki problemi de yok sayıp yıllarca sorunsuz kullanabilirim bu arada, eski sahibinin yaptığı bu :D takılmamış hiç...
0
🌸konetsu
(30.11.25)
OBD portuna kadar kesilmis aracin, elektrik problemleri buyuk bas agrisi, ve cozmesi zor.

ben uzun vadede o aracin saglikli calisacagini sanmiyorum, hep tesisattan dolayi problem cikartacak anlattigin kadariyla. zira birisi kablolara dalmis, ortaligi karistirmis.
cozmesi zor. ben olsam ugrasmam, satar baska araca gecerim.

ama sen bilirsin tabii..
0
cooperr
(30.11.25)
@cooper çalışmayan aksamı yok ya. muhtemel zayıf şase tahmini tek sıkıntı şuan elektriksel olarak.
hani evet biraz kurcalanmış can sıkıcı ama toplarken çok da bozmamışlar, düzgünümsü toplanmış yine. obd portu özelinde ben anlam veremedim bile neden kesildiğine. sadece 12v kablosu kesilmiş ucu bantlanıp bırakılmış boştaydı. son 2 sahibi bilmiyor onlardan önce yapılmış en az 8-10 yıllık bi işlem yani. belki bi ara bişey bağlarken güç için kullanmıştır bilinçsiz bir sahibi vardıysa veya ülkemizin mükemmel ustaları yapmıştır...

2 aya yakındır bende araç, memnunum abicim. iyi araç :D elektriksel veya başka ciddi can sıkan sıkıntısı da yok. elektriksel problem sadece belirttiğim 2 olaya sebep oluyor. yani şase biraz zayıfsa da çok ciddi seviyede değil gibi problemi.

akünün boşaldığı durum dışında hep tek marşta 1sn sürmeden çalışıyor. soğuk vs. etkilemiyor.
her tarafından takır tukur ciyak ciyak sesler gelmiyor ötmüyor :D sıralı sistem benzinden lpgye geçince hissetmiyorsun bile lpg uyumu iyi, performansı tüketimi güzel. yağ su kaçağı vs. yok mekaniği sağlam. motorunda sarsıntı veya garip sesler vs. yok rölantisi düzgün. direksiyonu yumuşacık, boşluk yok. rot balansı düzgün, vites geçişleri rahat, pas çürük sorunu yok, yağ yakma duman atma yok.

triger, devir daim, radyatör vs. daha değişeli 10.000km bile olmuyor. baskı balata 5 yıllık ama çok km yapan bi araç değil, istanbul trafiğinde de kullanılmadı daha küçük bi şehirden. şuan için kavramasında da problem yok. 2020 muayene raporu vardı elimde şuan araçta bakamıyorum ama 180.000kmlerdeydi sanırım yani şuan daha 30000km civarında olması lazım baskı balatanın. lpg tankı 2024 muayenesinden önce yılı dolduğu için değişmiş o da 2 yıllık daha 8 yılı var. aracı aldığında 5 yıl önce amortisörleri rotları vs. de yeniletmiş komple.

vurmaz etmezsem yakın gelecekte masraflı büyük bi bakımı/tamiri yok.

200-250 bandına bunu satsam ne alayım da daha sorunsuz/masrafsız olsun ki? :D hatalı veri ileten bi sensör ve hatalı gösteren bi hararet göstergesi ki bi şase güçlendirmeyle muhtemelen düzelecek... rastgele birinden bilmediğim araç alsam çıkabilecek sorunların sıralı tam listesini yapsak karakter sınırına takılır buraya yazamayız.

seçenekler ne? ya yaşı 2 katı metal yorgunu araçlar, ya kmsi 2 katı araçlar, ya taksi çıkmaları, ya ağır hasar geçmişi olan araçlar...

en önemli konu şu, dediğim gibi araç tanıdıktan, güven problemi yok, aracın geçmişini biliyorum. daha satma konusu gündemde değilken 2 yıl önce bile övüyordu aracı. değiştirme sebebi 95% ablasının ısrarı :D çocuklarla uzun yol filan yaptığından daha yeni bi araç alması için bayağı baskıladı. bütçesi de uygun olunca değiştirdi. satışta görünce e ben alayım dedim, zaten alıcı bulmuşken ona satmayıp bana verdi. ben bu araçla aylar sonra da bi yerinden sıkıntı yaşasam yardımcı olur. sattım bitti olayı yok yani ^^ gerçekten sorunlu bi araç olsa, bi sıkıntısını bilse benden gizlemezdi.

bu 2 problem yıllardır var, bu şekilde sorunsuz kullandı. ben başka eksiği olmayınca araç da benim için yeni olunca bunlara taktım işte... bi kere tam sorunsuz hale getireyim istiyorum. sorunlar çok ciddi olduğundan değil :)

ben de bu kadar övdüm hiç mi sevmediğim yanı yok? var ufak tefek şeyler işte...
bi bu bahsettiklerim var işte...
koltuk yükseklik ayarı olmaması en canımı sıkanı ona daha bakamadım çıkma koltuk arayacağım.
arka park sensörü soğuk yağmurlu havalarda bazen hatalı oluyor arkam boşken de ötüyor.
sağ ön çamurluk davlumbazı kırık(yenisini aldım değiştireceğim)
kapıları biraz sert kapanıyor, yavaş kapatırsan tam kapanmıyor.
soldan ufak sürtmüşler ona bağlı arka çamurluk ve arka kapının altında marşpiyelde çok ufak yüzeysel paslar var. o da bi zımpara bi sprey astara bakar, ilerlemesin bana yeter. kaportacılık ciddi işi yok.
sol aynanın elektrikli ayarı ters bağlanmış aşağı yukarı ayarı sağ solu, sağ sol ayarı aşağı yukarıyı yapıyor.
kaputta 2 yerde kuş pislemesinden vernik atması var ama boya sağlam, sadece mat duruyor. pas vs. yapmaz araç beyaz olduğundan çok aşırı da sırıtmıyor.
bu kadar sanırım, aklıma başka da bi problemi gelmedi.
0
🌸konetsu
(30.11.25)
sen Kenya'da mi yasiyordun? :)
0
thetruenorthstrongandfree1
(30.11.25)
@thetruenorthstrongandfree1 yoo :D ne alaka?
0
🌸konetsu
(30.11.25)
(4)

Bilek röntgeni kırık çıkık sorusu

karaden
Merhaba,Sağ elimin üstüne düştüm, şiddetli olmasa da agri sizi vardi ozellikle hareket ettirince.Acile gittin film cekildi doktor kirik olabilir dedi emin olamadi alciya aldi. ama ortopedi git dedi. https://hizliresim.com/n63c73oBir yorum yapabilcek var mıdır teşekkürler
Merhaba,

Sağ elimin üstüne düştüm, şiddetli olmasa da agri sizi vardi ozellikle hareket ettirince.

Acile gittin film cekildi doktor kirik olabilir dedi emin olamadi alciya aldi. ama ortopedi git dedi.

hizliresim.com

Bir yorum yapabilcek var mıdır teşekkürler
0
karaden
(28.11.25)
chatgpt'ye yükleyip sorunca epey tatmin edici cevap veriyor. evet görüntüyü de yorumluyor.

en azından buradan cevap gelene kadar fikriniz olur.
0
kibritsuyu
(28.11.25)
hizliresim.com
hizliresim.com
Bu var suan sadece
0
🌸karaden
(28.11.25)
Sozlukte sorabilirim istersen doktor cok
0
kralja milutina
(29.11.25)
3-4 acidan x-ray gerek tam olarak anlasilmasi icin.
0
thetruenorthstrongandfree1
(29.11.25)
(14)

Windows yerine apple bilgisayar tercih etmemi gerektirecek farklar nele?

sonhakan
Yoksa arada ucret farkina değmez mi?
Yoksa arada ucret farkina değmez mi?
+1
sonhakan
(23.11.25)
Hali hazırda iPhone ve airpods kullanıyor olmak. İyi entegre olurlar.
0
hububrad
(23.11.25)
Daha güvenli, daha sorunsuz, ikinci el değeri daha yüksek, ömrü daha uzun, daha performanslı, malzeme kalitesi/ekranı daha iyi (dengi bulunur ama pahalı olabilir), alışınca daha kullanışlı bir arayüzü var, diğer Apple cihazları ile harika entegre oluyor, daha iyi pil ömrü var, hafif ve ince.
+1
orient blue
(23.11.25)
bir aksesuar olarak alınıyorsa müşterilere zenginlik göstermenize yarayabilir. evde kullanmak amacıyla alınıyorsa windows'ta çalışan birçok programı çalıştırmak için emülatör kurmak gerekebilir hatta easy anti cheat kullanan pek çok uygulamayı (örneğin valorant ve lol'ü) çalıştırmayabilir.
-3
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(23.11.25)
apple-specific is yapmayacaksaniz degmez ben sahsen pismanim, m4 pro.
+2
gule gule
(23.11.25)
tablette net apple
bilgisayarda net windows
-2
jamswety
(23.11.25)
Sizin icin onemli bir fark midir bilemiyorum ama Apple TR'de daha cool olarak goruluyor sanki biraz. Diger Apple urunleri icin de soylenebilir bu. Malum alim gucu ya da insanlar bilmiyor kullanmiyor pek vs vs.

Ben iki sistemi de kullaniyorum. Gecmiste de kullandim. Apple urunlerinin hardware'i kasasi, ekrani vs. genelde daha kaliteli oluyor ya da oyle hissettiriyor ve plastik windows laptoplardan daha uzun omurlu oluyor.

Surekli windows kullandiysaniz, windowstan devam edin. Surface pro'lar oldukca iyi.
0
thetruenorthstrongandfree1
(23.11.25)
@orient blue'nun sunduğu gerekçelerle aldım; @gule gule ve @jamswety'nin dediklerine vardım.
windows'a alışıksanız hiç tavsiye etmiyorum. benim elimde patladı. alıp kenara attım; eski windows bilgisayarla devam ediyorum..
+1
lil siztah
(23.11.25)
windows'tan mac'e gecmek hayatimin en iyi karariydi. canim kendim <3 hele lenovo'dan mac'e gecince anlatamam yasadigim upgrade'i. orta cag'dan günümüze isinlanmis gibi oldum. lenovo'nun kullandigi malzeme kalitesi bile o kadar kötüydü ki, laptopu siliyordum, klavyesini falan nemli bezle ve ona ragmen tozlar yapismis oluyordu, cikmiyordu. ve bu dertlerimin en kücügüydü. orient blue +100
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(23.11.25)
şarjı dışında macbook'un hiçbir artısı yok bence.
-1
kesmekes laleler
(23.11.25)
ücret farkı dediğine göre "daha çok" para vereceksin apple'a, öyleyse yani daha ucuz windows işini görüyorsa windows al.

Ben çevreme "Apple daha ucuz" diye geçen birkaç yılda önerdim. Zira işlerini görecek windows 3x TL ise M işlemcili düz macbooklar 2x falandı. Aynı şekilde PC toplamak yerine Mac Mini alan bir sürü insan var. Ama onlar kendilerine ne gerektiğini ve neden Apple'ın daha mantıklı olduğunu biliyorlar. Yani senin kullanımın için gerekmiyor olabilir.
0
nhk ni youkosu
(23.11.25)
business serisi bir laptop (tercihen freedos lisans parası ödememek için) + linux mint xfce en iyi tercih olur hız, stabilite ve güvenlik arayan biri için.
0
elite crew
(24.11.25)
apple icin baya direndim ama gectikten sonra hic pisman olmadim.
isletim sistemi stabil, cokme falan yok
virus problemi yok
pil bitmiyor
teknik destek cok iyi
10 sene tepe tepe kullansan da alicisi var, satabiliyorsun.

daha ne olsun..
0
cooperr
(24.11.25)
Benim icin birincisi sarj suresi, bilgisayari alip sarj aletini evde birakip butun gun calisabiliyorum. Ikincisi eskimemesi, ilk macbook’um 12-13 sene gitti. Ayrica ekran rengi beni cok tatmin ediyor, isim gorsel tasarim. Telefonda da apple kullaniyorsaniz bilgisayardan full telefon kontrolu, telefonda kopyaladigini bilgisayardan yapistirmak filan kucuk ama isleri hizlandiran ayrintilar. Bir de bilgisayari neredeyse hic kapatmiyorum, sagdan soldan bir seyler firlamadan tak diye acilmasi da kolaylik.
0
lallala
(24.11.25)
bunu nasil bi kullanim profiliniz oldugunu bilmeden cevaplamak imkansiz.
easy anti cheat denmis mesela, benim umrumda olmayan bir sey.
mesela su an windows kullanmak benim icin sacmalik, mac kullanmasam bile windows kullanmazdim, linux kullanirdim.
ama genel olarak eger;
a) baska apple cihazlariniz varsa
b) sadece windows'ta calisan bir programla isiniz yoksa
mac > windows
muhtemelen ayni performansi daha ucuza alirsiniz, daha uzun sure kullanirsiniz.
0
ghilleinthemist
(24.11.25)
(11)

Aşağıdaki ingilizce nasıl denir?

Kahvedesu
Bugünlerde beni ihmal ediyorsun nasıl denir?
Bugünlerde beni ihmal ediyorsun nasıl denir?
-1
Kahvedesu
(22.11.25)
You ignore me nowadays...
(Yanımda ingilizce hocası yazdı )
-3
diyecevaplandı
(22.11.25)
you are neglecting me nowadays. ingilizce hocasına söyleyelim, zahmet edip 2 kelime öğrensin.
+3
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(22.11.25)
@üstte birilerini düşünen ..
Sordum kendisine kendisinden oldukça emin . Sorun yok .
-3
diyecevaplandı
(22.11.25)
ingilizce hocasının kullandığı tense bu bağlamda kulağa garip geliyor.

Lately you have been ignoring me bence daha doğru.
ya da i feel neglected
+7
eileengray
(22.11.25)
Ignore bence. İngilizce hocana selamlarımı ilet kardeşim. Neglect hiç duymadım. Google'de translate de aynı anlamı veriyor.
-6
🌸Kahvedesu
(22.11.25)
you ghostin’ me lately?
0
thetruenorthstrongandfree1
(22.11.25)
ignore kesinlikle degil. ignore etmekte aktif bir eylemi karsiliksiz birakmak gibi bir anlam var. sen bir sey anlatiyorsun umrunda degil mesela.

ama neglect de degil. gramer acisindan dogru gozukse de neglect cok daha formal ve hatta ciddi kacan bir sey. ornegin bir ebeveynin cocuguna gereken bakimi gostermemesi neglectingtir ve bu yuzden gunluk hayatta pek kullanilmaz. (ama kullanilsa da dunyanin sonu degil)

daha dogal bir sey olarak "you've been distant lately" gibi bir sey soylenebilir biraz da yumusatarak.
+5
ghilleinthemist
(22.11.25)
ignore da olur, neglect de olur. ifadelerin tek bir dogru cevirisi yok ve bu baglamda ignore gayet de ayni anlami veriyor.
+1
antikadimag
(23.11.25)
Yani bir konuda sabit fikirliyseniz niye duyuru açıp insanlara soruyorsunuz ki? Hiç duymadığınız "neglect" tam olarak "ihmal etmek" anlamına geliyor ve gayet de kullanılıyor. Ignore ise "görmezden gelmek, yok saymak" anlamına geliyor.

Yani neglect'te bir şeyi/kişiyi çeşitli nedenlerle ihmal etmek, yapılması gereken bir şeyi muhtelif sebeplerle (ya da sebepsiz) yap(a)mamak kast edilir. Ignore ise bilinçli bir şekilde görmezden gelmedir.

Başka bir deyişle:

Annenizi iki pazar aramadınız: Neglect.
Annenizin iki aramasına dönmediniz: Ignore.

Ben olsam, böyle bir durumda "turn away" kullanırdım mesela.
+1
yadigar
(23.11.25)
duyurudaki ingilizce sorularindaki kasis muazzam ya. sanki herkes shakespeare anasini satiyim. sorunun cevabi neglect direkt. eileengray yazmis zaten.
+1
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(23.11.25)
soruyu görünce ben de kendim şu şekilde çevirdim. yanlış olabilir, doğru olduğunu iddia etmiyorum.
seç beğen al istediğini :)
nowadays you don't care of me.
-1
sevilen progressive türkücü
(23.11.25)
(5)

Reflü Boğaz Ağrısı

Take it away honey
Dostlar bende reflü ve gastrit var yıllardır. Dün kola içip çikolata yedikten sonra gece mide suyu ağzıma geldi ve gece gaviscon içip uyudum. Sabah kalktığımdan beri bademcik şişmesi gibi bir his var. Yutkunurken acı vs oluyor. Şu an yurtdışındayım o nedenle bana ne iyi gelir? Anksiyetem tuttu yemek
Dostlar bende reflü ve gastrit var yıllardır. Dün kola içip çikolata yedikten sonra gece mide suyu ağzıma geldi ve gece gaviscon içip uyudum.

Sabah kalktığımdan beri bademcik şişmesi gibi bir his var. Yutkunurken acı vs oluyor. Şu an yurtdışındayım o nedenle bana ne iyi gelir? Anksiyetem tuttu yemek borusu kanseri falan çıkıyorum google'da.
0
Take it away honey
(21.11.25)
Kakao (cikolata) kafein (kahve, Cola?) reflü azdırıcıların başı bunlar.

Uyurken hele bir de alcak yastıkla yatiyorsaniz o reflu sıvısı bütün gece boğaza ve genze dolar. Yara da yapar. Ben de zamanında çok karıştırdım, boğaz enfeksiyonu vs zannettim.

Reflü için gaviscon şurubu icwbilirsiniz özellikle yatmadan önce. Gastroenteroloji ye de gidin tabii ki reflu yoğunsa mide koruyucu + daha yoğun gaviscon kullanımı verebilir.
0
makbur
(21.11.25)
Bir bardak ılık suya yarım çay kaşığı tuz erit. Bu suyla, günde üç dört defa iki dakika gargara yap.

Doktor imkanı olmayan yerler için kocakarı ilacıdır ama iş görür. Ağza gelen acı su tahriş ediyor boğazı. Bende olunca bir de öksürük başlar. Haftalarca devam eder :(

Geçmiş olsun.
0
Mirket
(21.11.25)
Ben bu yuzden cok sevdigim alkolu biraktim. Yemek borusu kanserine kadar gidebilir bu durum. Diyetini tamamen degistirmen gerek. Asitli ve kafeinli iceceklerden & baharatli, soganli, domatesli , yagli. yiyeceklerden uzak durmalisin. Az yemelisin. Yatmadan 4-5 saat once yemegi kesmelisin.

Bir sure boyunca Nexium gibi proton pompasi inhibitoru kullaninca iyilesir. Diyete devam etmezsen tekrar basa donersin. Bu yil icinde bir arkadasim bu kanser yuzunden vefat etti. Son birkac ayinda hastanede mide ilacini ihmal etmeseydim bunu onleyebilirdim belki demisti.
0
thetruenorthstrongandfree1
(22.11.25)
Öncelikle çok geçmiş olsun. Ben ve annem de reflüden muzdaribiz ve benim kullandığım şeker ilaçlarından da reflüm maalesef azıyor. İlaç önermek istemem çünkü herkesin bünyesi farklı ama bu tarz durumlarda ilk olarak reflü yastığı kullanmak çok önemli.
Beslenme düzeninizi de değiştirmek oldukça önemli, yediklerinizin bazik yiyecek ve içecekler olması midenize daha iyi gelecektir.
Yurtdışında rahatlıkla hindistan cevizi suyu bulabilirsiniz. Reflüye ve onun sebep olduğu boğazdaki tahribata aşırı iyi geliyor.
0
mermaidd
(22.11.25)
Reflü yastığı, dikkatli beslenme+1.

Reflü yastığı şu an bulamıyorsanız yastıkları üçgenimsi (internette reflü yastığı yazınca çıkana benzer) hale getirip yatın.

Bir de bana doktor boğaz reflüsü teşhisi koyduğunda koltukta yan yatarak, uzanarak, kaykılarak bir şey atıştırmamamı, oturur pozisyonda yememin çok önemli olduğunu söylemişti.

Çok geçmiş olsun.
0
Phoebe
(22.11.25)
(4)

Jeneratör

beyaztenlikiz
Merhaba. Bana iş yerim için uygun olabilecek jeneratör lazım. 1 bilgisayar, 4 priz, mümkünse 1 buzdolabı çalıştırsa iyi olur. Nasıl bir şey almalıyım? Daha önce “ Hyundai HHY960A Çanta Jeneratör 1kVA Benzinli” vardı. İşimi görüyordu fakat bu cihazı çalıştırabilmek için bir kadın olarak gücüm yetmiyo
Merhaba. Bana iş yerim için uygun olabilecek jeneratör lazım. 1 bilgisayar, 4 priz, mümkünse 1 buzdolabı çalıştırsa iyi olur. Nasıl bir şey almalıyım? Daha önce “ Hyundai HHY960A Çanta Jeneratör 1kVA Benzinli” vardı. İşimi görüyordu fakat bu cihazı çalıştırabilmek için bir kadın olarak gücüm yetmiyor. Otomatik, daha pratik çalışan ve mümkünse daha sessiz bir şey arıyorum. Bana yardımcı olabilir misiniz? Teşekkür ederim
0
beyaztenlikiz
(17.11.25)
güneş enerji panalleri olmaz mı?

www.akakce.com
+1
designer
(17.11.25)
ufak jeneratörler marşlı olmuyor. ufak olsun az yaksın hele sessiz olsun derseniz fiyatları yükseliyor. bir de honda olsun çok uzun süreler kullanayım derseniz ikinci el araba parasına geliyor örnek
www.hepsiburada.com

sırf bu jeneratör muhabbetinden kendime arazi alamadım.

mesela ses olayını eleyip bir de büyük alırsanız fiyat nasıl düşüyor bakalım

www.hepsiburada.com

bu sefer de yakıt sarfiyatı artıyor.


ben şahsen sesli ve marjlı bir jeneratöre kendim 45mm dekopandan kabin yapar kullanırdım. dekopan da ucu değil ama bi hava girişi bi egzos çıkışı olur mu olur. olmayacak şey değil yani.
+2
Fodera
(17.11.25)
elektrik ne kadar süre kesiliyor ? belki de online bir ups almak daha mantıklı olabilir.
+1
orpheus
(18.11.25)
Hyundai G2800i olur.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(18.11.25)
(18)

Makinede çamaşır kurutma olayını sevmedim. Siz?

santimantal
Çamaşırın tüyünü, havını, tiftiğini falan temizlemesi hoşuma gitmişti.Arçelik'ten bir model aldım.Fakat makine elbiseleri o kadar sürtündürüyor ki elbise makineden âdeta mıncıklanmış olarak çıkıyor.Oysa ki yıkanan çamaşır havada kuruyunca böyle bir tezelenir, yenilenir, onarılır... Giyince insan ken
Çamaşırın tüyünü, havını, tiftiğini falan temizlemesi hoşuma gitmişti.
Arçelik'ten bir model aldım.
Fakat makine elbiseleri o kadar sürtündürüyor ki elbise makineden âdeta mıncıklanmış olarak çıkıyor.
Oysa ki yıkanan çamaşır havada kuruyunca böyle bir tezelenir, yenilenir, onarılır... Giyince insan kendini iyi hisseder.
Fakat ben makinede kuruyan çamaşırları katlarken bile rahatsız oldum. Sanki hiç yıkanmamış gibi atletler, nevresimler, kotlar.
Bıraktım kurutmayı.
Evin içinde tele asıyorum, kışın bile bir günde kuruyor, mis gibi katlayıp kaldırıyorum, giyerken de yenilenmiş gibi.

Bu arada, eskiyen ama hâlen ömrü olan tüm giysilerimin belli yerleri yıprandı ve yırtıldı. Kıyafetlerin ömrünü de kısaltıyor.

Sizde durum nedir? Seviyor musunuz? Sizin kıyafetleriniz de mıncıklanmış gibi oluyor mu?
0
santimantal
(16.11.25)
Kumaş ömrü açısından zararlı olması bir yana, bana da gereksiz geliyor. Çamaşır kurutacak fiziksel yerin olmamasını da çok anlamıyorum mesela, 3 m2 yer olmaması için japonya misali küplerde yaşamak lazım.

Evcil hayvan tüyü konusundaki başarısını deneyimlemedim, belki ondan muzdarip olsam anlamlı gelebilirdi.
0
Bruce
(16.11.25)
Çok özür dileyerek kaynak yapmak istiyorum. Ben hala çamaşır makinesi alamadım. Kurutmasız ve otomatik deterjan ayarsız çamaşır makinesi arayışım sürmektedir. Üzerime marka ve model atın, lütfen.
0
gnosis
(16.11.25)
Kışın evde kurutunca koku oluyor bazı çamaşırlarda. İkinci olarak, havlular sertleşiyor. Sadece bu ikisi için bile kullanışlı bir alet.
Benimki kurutmalı çamaşır makinesi. Tüy konusunda pek yardımcı olmuyor, lastikte kalıyor tüyler. Birkaç kıyafetim de çekti. Bir daha atmadım kurutucuya.
Arçelik tabii ki. Tövbeliyim, bir daha almam; ki evdeki tüm beyaz eşyalar Arçelik.
+1
auroraaurora
(16.11.25)
Valla ben severek kullanıyorum. Kurutma benim için her zaman bir çileydi. Kurutma makinasıyla yurtta kalırken üniversitede tanıştım. Sabah bakıyorum kıyafetler kirli, öğleden sonra arkadaşlarla buluşacağız. Şak yıkama, şak kurutma, sonra giy çık. Rüya gibi gelmişti. Sonra kendi evime de aldım gerçi ev tipi makinalar daha uzun sürede kurutuyor ama yine de güzel. Özellikle şu kış aylarında nevresimler için çok iyi.

Çamaşırların daha hızlı eskiyor olması doğrudur, bir şey diyemiyorum ancak yıllar boyunca zaten hep kurutmaya uygun kıyafetler aldım. Artık çok da öyle gibi gelmiyor. Bir de ben aksine daha temiz hissediyorum kurutmada kuruyan çamaşırı ama konunun bu yönü tamamen kişisel zevk heralde. İki türlü de dramatik bir fark olmasa gerek.

İhtiyaç hissetmiyorsanız kullanmayın bence.
+2
akhenaten
(16.11.25)
ben çok memnunum. giysilerimin ömrünün de azaldığını düşünmüyorum. lg kullanıyrum ve kırış kırış değil, neredeyse yarı ütülü gibi geliyor tüm giysilerim. o yüzden baya memnunum bi sorunum yok.
0
tchuck
(16.11.25)
kışın nevresim ve çarşaf kurutmak çile. ayrıca evin içinde kurutunca rutubet yapıyor ev kokuyor. bir de neredeyse her gün kıyafet yıkanıyor, sürekli evin ortasında tel mi dursun? (kendi evim stüdyo olduğu için maalesef evin ortası oluyor)

yazın balkona asıyorum. kışın kurutma makinesi kullanıyorum.
0
nolmus yani
(16.11.25)
sana katılıyorum. çarşaf ve havlu dışındaki her şeyi tele asıyoruz. tişörtleri yaydırıyor, bunu fark edince artık iyi kıyafetleri atmıyoruz. bizde de arçelik var.
+1
mikahakkinen
(16.11.25)
Evimde herkes spor yaptigi icin hergun birkac kez camasir yikaniyor. Alternatif yok. Ben kurutucu olarak commercial speedqueen kullaniyorum. 45 dakikada her sey kuru sekilde hazir oluyor.

Hem kullanmadigimiz yatak odalarina, garajin bir bolumune kurutmak icin camasir astigimi hayal edemiyorum. Goruntuden rahatsiz olurum. Alani istedigim gibi kullanamam. Olmaz.

Kurutucu onemli.
0
thetruenorthstrongandfree1
(16.11.25)
Amerikadayken kullanmıştım kaldığım apartmanda vardı. En düşük ısıda tutunca kurutmuyordu doğru düzgün, ısıyı arrıtınca kıyafetlerim çekiyordu ve evet kesinlikle çok yıpratıyor. Yeni modeller nasıl bilemiyorum ama koku için tazelik veren mendiller var, onlar ekstra bi tazelik veriyordu.

Şu an 1+1 de kalıyorum ve balkonum yok. Şu an olsa acayip işime yarardı çünkü etrafta serili çamaşır görmek çok sinirimi bozuyor :D
0
truf
(16.11.25)
15+ senedir kurutucu kullaniyorum, kurutma makinesine attigim icin, aa yirtildi, dedigim herhangi bir kiyafetim olmadi.
kiyafetin üstündeki hav, toz, tüy, sac, kil her sey gidiyor.
mis gibi alet.
hem yikayan hem kurutan makineleri sevmiyorum ama kurutma makinesi bizim evin vazgecilmezi.
bu sabah nevresimleri yikadim, öglene kurumustu, hemen tekrar ayni nevresimleri serdim yataga.
+3
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(16.11.25)
kurutma makinesi en sevdiğim ev aletleri listesinde 4. sırada
0
( . )( . )
(16.11.25)
15 yılı aşkındır kullanıyoruz hunharca. Bence direkt yaşam kalitesi arttıran bir cihaz.

Çırpma, serme, bekleme, toplama derdi yok. Çamaşır makinesinin önüne bir sepet koyuyoruz. Makineden çıkardığımızı direkt üstteki kurutmaya koyuyoruz, bitti. Dolaba kaldırmaya hazır.

Bir kıyafete acil ihtiyacımız olunca hemen yıkayıp kurutabilmek çok iyi. İstanbul'un havasında bazen üç günde kurumayıp kokmaya başladığı oluyordu çamaşırların. Büyğk rahatlık bence. Kedileri olan bir eviz. O açıdan da çok faydası oluyor.

Yıpratıyor evet. Ömrünü kısaltıyor çamaşırların. Bazen küçültüyor. Kıyafet ve beden seçimlerimizi ona göre yapıyoruz. Kurutmaya uygun olmayan hassas kıyafetleri atmıyoruz kurutmaya.

Bahsettiğiniz hissin tam tersi, bence yumuşacık ve kırışıklıkları açılmış olarak çıkıyor kıyafetler. Yün toplar ve kurutma mendili kullanmanızı tavsiye ederim.
+1
yadigar
(16.11.25)
Ben çok sevdim, toz ya da kumaş kalıntısı her neyse onları toz haznesinden almak çok tatmin ediyor beni, giysiler ekstra temizlenmiş gibi hissediyorum. Bozulan giysim olmadı hiç. Bebeğimin kıyafetlerini ütülemediğim için kendimi kötü hissetmedim bi de, zaten yüksek sıcaklığa maruz kaldılar diye. Pratiklik için de güzel tabi ama ben çamaşır sermeyi toplamayı da seven biriyim o yüzden son sırada
+1
mezzosprite
(16.11.25)
oo robot süpürgeden sonra ekşicilerin ikinci kutsalına laf söylemişsin. eleştirilere hazırlan:)
0
nothing in my way
(16.11.25)
Spor kıyafetleri, spor ayakkabıları, iç çamaşırları, çarşaflar ve havlular için çok yerinde bir alet.

Gömlek ve tişört atmıyorum.
0
gabe h coud
(16.11.25)
benim nevresimlerim filan çoğunlukla o eski %100 pamuklardan
şimdiki ranforce'lerden değil
tişörtlerim filan da öyle
kurutmada muhtemelen az da olsa yıpranır kırışır ve çekerler. bir de benim çok kıyafetim ve çok ev tekstilim var. yazık olur bu kadar eşyaya.

ben tekim, evlerin küçük olduğu bir yerdeyim çok yerim de yok ama 2 balkon var
çamaşır meselesi sabit olarak hep balkonun birinde benim, 1 günde kurumazsa 2 günde de kuruyabilir. bu kadar acele gerekecek bir çamaşırım yok. ne biliyim scrubs filan giymiyorum.
her çamaşırı da iyice çırpıp asarım, balkonda toplarken de çırparak alıp katlarım (ütü yapmıyorum), o yüzden bu toz kıl tüy meselesiyle bir sorunum yok, alerjik bir durumum da yok .evde pet yok. dahası evde erkek yok zaten ki öyle aman aman bi kıl tüy sorunu olsun. çamaşırın havını da makine almasın zaten, alırsa yıpratıyor.

bana da kurutmadan çıkan çamaşır bir tür "göpsümüş" (bizde öyle denir) gibi geliyor, o dediğiniz sanki fresh değil gibi, evet. güneş alan bir ülkeyiz, ben yazın öğlen güneşine bile çamaşır sermiyorum ki daha önemlisi kurutma bence gereksiz bir enerji kullanıyor. (bu konularda hassasım)
balkonda 1 fincan kahve içerken çamaşırı da hallediyorum. bu kadar vaktim var yani, bence sorun yok. çok kuzeye gitmedikçe alma herhalde.
0
subcomponent
(16.11.25)
eski konserlerliler ile ısı pompalılarda sıcaklık farkı var. yeni nesil ısı pompalılar daha düşük sıcaklıkta çalıştığı için kurutma süresi uzun (3-4 saat) ama çamaşır çekmiyor. ısı pompalı tavsiye ederim
0
sttc
(16.11.25)
bazen çok işe yarıyor gibi geliyor ama yine de çok bayılmıyorum ya. birçok parçayı atmıyorum kurutmaya, çekiyor ya da çeker diye korkuyorum. onu atma bunu atma derken her seferinde 5-6 parça kıyafeti askıya asıyorum zaten. ne anladım o zaman diyorum
0
dfn4
(17.11.25)
(6)

İnsanlar sizin hakkınızda nasıl önyargılarda bulunuyor?

Civil.leo
Sb
Sb
0
Civil.leo
(15.11.25)
kibirli, kendini beğenmiş, şımarık, küs veya düşman.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(15.11.25)
hakkını savunduğum insanlardan biri sanıyorlar.

-ulan sığır... hakkını savunuyorsam onlardan biri miyim?- demeye fırsat olmuyor tabi.
0
yurtsuz john
(15.11.25)
Öfkesiz, sakin biri olduğumu dusunurler genelde. Alakası yok. Dışarda sadece nazik bir insanım. Tabii ki birçok duyguyu en yoğun şekilde yaşayabiliyorum. Bu durumu hep saçma bulurum.
Onun dışında üniversiteden bir hoca beni arkadaşımla kiyaslayip onu daha zeki bulmuştu. (Ama ortak bir proje ödevimiz vardı hoca projeye bayıldı. fikir tamamen bana aitti diğer arkadaş projeyi anlattı diye parlayan o oldu. Bana da o senden daha zeki denildi)
Çok girişken, kendimi birilerine beğendirmeye çalisan (mesela o hocaya herkes iltifat eder hediyeler alirdi) biri olmadığım için galiba garip garip şeyler yaşiyorum.
0
egerbiryolcu
(15.11.25)
kaygısız, umursamaz, odun. ha bir de dinsiz imansız.
0
lazpalle
(15.11.25)
Sosyal hayatta bana kazanova vibe'ı verdiğim söylenir başlarda, halbuki ne kazanova olabilecek bi tipim var ne de onunla uğraşacak azmim.

İş ortamlarında ise evli barklı mazbut aile babası olduğumu sanıyorlar başta, halbuki hiç o tip biri de değilim.
0
Bruce
(16.11.25)
Beni cok zengin saniyorlar.
0
thetruenorthstrongandfree1
(16.11.25)
(15)

Türk dizilerinde neden yaşlı adam genç kız partner seçiliyor

darkwizard
40-45-50 yaşında adamların 20-25 yaşında sevgilisi oluyor bu gibi yozlaşmalar neden müdahale edilmiyor.
40-45-50 yaşında adamların 20-25 yaşında sevgilisi oluyor bu gibi yozlaşmalar neden müdahale edilmiyor.
-8
darkwizard
(14.11.25)
'Neden empoze ediliyor?' şeklinde bir soruya mutabık olurum ama 'yozlaşma' tanımlamasına katılmıyorum.

Ayrıca müdahale, reyting düşmesiyle olmalı. Sansür mekanizması mı olsun yani? Sansür komisyonları mı kurulsun 21. yüzyılda?
+1
Mirket
(14.11.25)
zengin güçlü erkekler de gerçek hayatta da genç olanı tercih ediyor zaten. tutarsızlık ve yozlaşma yok.
+1
hold the door
(14.11.25)
izlettirmek için,
guzel kadin, yakisikli erkek,
tüketen toplumun tüketen dizileri.
0
designer
(14.11.25)
tv kumandasının tuşuna basarak bu durumdan kolayca kurtulabilirsin. sansür hepsinden daha büyük bir yozlaşma ve ayıptır.
+4
yurtsuz john
(14.11.25)
Turk dizilerini bilmiyorum yalniz yasli adam genc kadin cok yaygin bir cift profili. Adam tarafi genellikle zengin oluyor. Hemen hemen dunyanin her yerinde gorebilirsiniz.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(15.11.25)
yasitiyla evlenmis, yakasik 15 senedir evli olan birisi olarak, zaten dogrusu bu diyorum. kadin erkek arasinda kilciksiz 10 yas olmali.

40 yasinda adam diyelim, yeni yeni paraya ulasmaya baslamis aile kurmak istiyor, coluk cocuk pesine verecek. ne yapsin gidip yasitiyla evlenip, biyolojik saat diye birsey var.
-5
cooperr
(15.11.25)
www.themarysue.com
Bu sadece Türkiye'ye özgü ya da yeni bir şey değil. Fakat bununla mücadele için sizi sansürcülüğe değil, feminizme bekleriz.
+3
kobuzchu kiz
(15.11.25)
Bu dünyadaki olağan bir gerçek. Monte Carlodaki zengin dedeler de 20 yaşındaki kızlarla geziyor. Empozeye gerek yok, insan birbirine benzer.
-1
mikahakkinen
(15.11.25)
çünkü çatışma lazım hikayede herkesin bi sosyal yargıç olup insanlar hakkında hüküm vermesi lazım ki haklı çıksınlar
0
duyurukullanıcısı
(15.11.25)
Geçen bir haber gördüm. Zamanında James Bond'u oynayan aktörlerden biri kızı yaşında aktris ile sevgiliyi oynaması istenince kabul etmemiş. Daniel Craig'e de yaşlı bir kadınla oynamak nasıl gibi bir şey sormuşlar. Yaşlı kadın da Monica Belluci bu arada. Craig, Bond ile yaşıt ne var bunda demiş.

Bu yaş farkını yapımcılar talep ediyor sanırım. Yapımcı da parasına bakıyor. Sonuçta iş seyircide bitiyor. Sen izliyorsun ki o film veya dizide 50 yaşında adam kızı yaşında aktris ile aşk yaşıyor. Toplum böyle ilişkileri ayıplar ama bilinçaltı mı artık iki yüzlülük mü neyse ekranda görmeyi seviyor.
0
gnosis
(15.11.25)
toplumun böyle şeyleri ayıpladığını kim nasıl iddia ediyor bilemiyorum
toplumda ancak çok iyi eğitimli, kültürlü, kentli, kadınları 2-3 kuşaktır aile işi harici maaşlı çalıştığı vb. bir kesim için böyle yaş farkları abestir, yanlıştır.

kalan toplum için, yani toplumumuzun epeyce büyük bir bölümü için bu yaş farkları normal, her yer ekşi evreni gibi değil zira.

hatta şu anda daha da normal
zira 30-40 sene önce yani daha kitleler şehre taşınmadan ve adapte olmadan önce, erkekler askere gitmeden önce nişanlanıp gelir gelmez de evleniyorken 18-19 yaşındaki çocuğa ne kadar küçük kız "alabilir"din zaten? yaş farkları mecbur en fazla 2-3 olabiliyordu. istesen de olamıyordu yani yaş farkı. ancak 2. evlilikte.
ilk evlilikte ciddi bir yaş farkı olabilmesi için adamın askerden epey epey bir zaman sonra (mesela 10 yıl sonra, 30 yaşlarında iken evlenmiş olması lazım ki 18-20 yaşında biriyle evlenince yaş farkı oluşsun, mesela, bu da süpheli niye evlenmemiş o zamana kadar derlerdi anadoluda. çerkesler filan hariç o yaşlara kadar evlenmeyen insan yok ki o zamanlar. (okuyan, geç evlenen kesim küçük bir azınlık)

ama şimdi öyle değil evlenme yaşları ilerledi. üniversite biter bitmez işi bulup, aşık olup evlenmiyorsa (1. dalgayı kaçırdıysa yani) şayet erkek 33-38 gibi yaşlarda gayet de 20-22 yaşında kızlarla evlenebiliyor bu da son derece normal görülüyor. benim etrafımda muhafazakar anadolu illerinde sıradan düz memur, öğretmen, mühendis bi dolu adam var 35-40 yaşa yakınken 22-23 yaşta kızlarla evlendiler. dümdüz adamdı bunlar. kızlar genel olarak da çalışmıyor ,okumuş ama atanamamış ya da evlenince işi bıraktı filan.

hele hele dizilerdeki o zengin, okumuş, ultra kaslı ya da ağa mağa olan abilerimiz zaten alfa alfa karakterler, 15 yaş küçük de yazarlar harem de kurarlar onlara, çok öyle kimse de ayıp karşılamaz çünkü o erkeğe gayet hak görür.
-4
subcomponent
(15.11.25)
@subcomponent, köyünden çık.
+3
deartheodosia
(15.11.25)
Kimse 25 yaşındaki kızı yaşıtı yerine 40 yaşındaki adamla evlensin istemez. Parası, malı mülkü varsa onay verirler. Zaten 25 yaşındaki de 40 yaşındakine bakmaz. Yeterince para yaş, eğitim, kültür, kondisyon farkını ortadan kaldırır. Paranın miktarına bağlı olarak her olumsuzluk aşılır, her sorun çözülür.
Not: Abba'dan Money Money Money hepimize gelsin:
"I work all night, I work all day to pay the bills I have to pay
Ain't it sad?
And still there never seems to be a single penny left for me
That's too bad
In my dreams I have a plan
If I got me a wealthy man
I wouldn't have to work at all, I'd fool around and have a ball"
+2
gnosis
(15.11.25)
yozlaşma değil ki bu. tüm dünyada bu durum normal. yaşı geçmiş yalnız kadınlar dışında kimse dert etmiyor bunu. erkeklerin yüzü, duruşu, karakteri zaten 35ten sonra oturuyor. kadınlarda ise tam tersi.
-4
abelardo
(15.11.25)
@deartheodosia, evet Monaco'nun tümü de bizim köylü, sizi de bekleriz.
0
subcomponent
(15.11.25)
(2)

Giyim sorusu

arbre
Modadan çok anlamadığım için sormak istedim.https://ibb.co/tphzc78Mhttps://ibb.co/TDJmhcpDŞu gömlekler kalın, ceket gibi. Bunun önü iliklenmeden giyilebilir, değil mi? Basic siyah, beyaz tişört üstüne önü açık şekilde olur mu? Önü iliklenerek mi giyilmeli? Sağ olun.
Modadan çok anlamadığım için sormak istedim.

ibb.co

ibb.co

Şu gömlekler kalın, ceket gibi. Bunun önü iliklenmeden giyilebilir, değil mi? Basic siyah, beyaz tişört üstüne önü açık şekilde olur mu? Önü iliklenerek mi giyilmeli? Sağ olun.
-2
arbre
(14.11.25)
Bunlar gömlek ceket olarak geçiyor. İçine tişört, hava durumuna göre kazak giyip kullanabilirsiniz. Önünü iliklemeden.
0
black holes in the sky
(15.11.25)
Bu benim en sevmedigim gomlek turu. Ofiste rahatsiz edici derecede sicak, disarida da rahatsiz edici derecede soguk tutuyor bu tur giyecekler.
+2
thetruenorthstrongandfree1
(15.11.25)
(17)

800 milyon Türk lirası büyük para mı?

ulukayin
Bugün işyerinde konu yılbaşı büyük ikramiyesine geldi. Birkaç kişi bu paranın abarttığımız kadar büyük olmadığını iddia etti. Tabii ki bu kişiler ayda en fazla 100-120 bin kazanan kişiler. Bu miktarın sadece günlük faizi bile bu kişilerin 7 aylık maaşı olan bu parayı küçümseme sebepleri sizce ne ola
Bugün işyerinde konu yılbaşı büyük ikramiyesine geldi. Birkaç kişi bu paranın abarttığımız kadar büyük olmadığını iddia etti. Tabii ki bu kişiler ayda en fazla 100-120 bin kazanan kişiler. Bu miktarın sadece günlük faizi bile bu kişilerin 7 aylık maaşı olan bu parayı küçümseme sebepleri sizce ne olabilir?

İkinci sorum ise şu, faiz her zaman enflasyona yenilir mantığını kavramaya çalışıyorum. Ayda 100 bin lira kazanan yani 100 bin lirayla geçinen birisi için neden faiz zararlı oluyor? Kişi zaten 100 bin lira ile geçinebiliyorken ayda ortalama 2.5-3 milyon getirisi olan risksiz garanti kazanç neden zararlı olarak değerlendiriliyor? Şimdiden herkese teşekkürler.
0
ulukayin
(14.11.25)
Tabi ki büyük para. ayda 120 bin kazansa 6.666 ayda kazanabileceği bir para yani 555 yıl :)

bu paraya büyük para dememek için zenginler listesinde ilk 10'da olmak lazım.

ikinci soruya cevap vermeyeyim ekonomist değilim :) Ama çok param olsa ben de faiz yerdim ne yalan söyleyeyim.
+2
orta buyuklukte bir ulkenin krali
(14.11.25)
Çok büyük para. Ömrüm boyunca yemeden içmeden çalışsam kazanamam.

Enflasyon karşısında yenilmek de çok basit. 100 birime bugün ekmek alıyorsanız yarın 200 birim olur ama sizin paranız sabit faiz vermeye devam eder. Paranın değeri düşer, yenilir.
+3
artıküyeolmakistiyorum
(14.11.25)
@artıküyeolmakistiyorum tamam paranın değeri düşüyor fakat kendimden örnek vereyim. Bugün 100 lira alıyorum seneye olsun olsun 150 lira alayım. Ben bu miktarla (doğru orantıda) geçinip bir hayat yaşayıp ölüp gidebiliyorken neden ayda 30 katı getiriyle bir hayat yaşayıp ölüp gidemiyorum. Bugün ekmek 10 lira seneye 15 lira. Bugün maaşım 100 lira seneye 150 lira. Bugün “risksiz ve garanti” faiz getiri oranı 300000 lira seneye 450000 lira. Faiz sadece finansal olarak değil ruhen ve bedenen de getiri sağlamıyor mu? Mesela çalışmamak?
0
🌸ulukayin
(14.11.25)
800 milyon TL nakit, fabrikası olan insanların bile anca 20, 30 yılda ulaşabileceği bir para. Küçümseme sebepleri 1. matematik bilmemeleri, 2. paranın nasıl kazanıldığını bilmemeleri.

Faizi belirleyenler altını, doları, euroyu dikkate alıp zaten paranı TL'de tutman için çekici bir oran belirliyorlar. Bu oran çekici değilse zaten devlet canlılık istiyordur. Faiz yüksekse değerlendir geç. Enflasyon konusu da bu kadar basit bir şey değil. Her şeyin fiyatı her zaman artmaz. Böyle bir matematik yok. Aylar önce 100 TL olan şey bugün 50 TL'ye satılabiliyor. Arz ve talep konusu. Yani sen bal gibi de kâr etmiş olabiliyorsun. Hiçbir şey yapamıyorsan faizden gelen parayı harcamayıp onunla da yatırım yapabilirsin. Sonuçta elinde nakit var, en değerli şey.
0
arbre
(14.11.25)
20 milyon dolar yurtdisi icin bile buyuk para, turkiye icin cok buyuk para.
+2
cooperr
(14.11.25)
İşin komigi bu loto piyango vs paraları normal halka da çıkmıyor senelerdir :)

Hani boşuna hesap kitap vs yapmaya gerek de yok.
+3
makbur
(14.11.25)
Bana bütün arzuladıklarımı yaptırır rahatlıkla. Meh. Çok güzel para.
+1
muhayyer divan
(14.11.25)
valla yılda 400-500k kazanan swe olmayı hedefleyen ve bunun için çocukluktan beri günde 12 saat ders çalışan şahsım için bile inanılmaz büyük para. loto çıksa okuldan kaydımı siler, kod yazdığım laptopumu kampüsün ortasında parçalarım xd
+1
hold the door
(14.11.25)
Bu soruyu Elon Musk'a, Mark Zuckerberg'e falan sorun, onlar da "Büyük Para" diyecek. 19 milyon dolardan bahsediyoruz. O parayla boğazda yalı bile alınabilir. İnsanı "sayılı zenginlerden" yapmaz, evet. Ama güzel para.
+1
dilemma of subscribtionability
(14.11.25)
Değer olarak büyük , niteliği olarak ise kirli para. Ne de olsa büyük ikramiye ile hayatı mahvolanları gördük toplum olarak.

O arkadaşlarının yanılgısı, kazandıkları ortalamanın üstünde olsa dahi bunu az görmeleri.
6 ay parasız kaldıklarında biraz da fakir mahalle ve sokakları gezdiklerinde
100 - 200bin lirayı da çok göreceklerdir.
Hatta bu haldeyken etsiz hazırlanmış kabak veya patlıcan gibi sebzeli yemekleri sevecekler, ekmeğin üstüne salça sürüp yemenin zevkine varacaklardır.
Zor değil. Empati kurabilmeleri için sadece yapacakları şey biraz konfor alanlarının dışına çıkmaları gerek.
0
diyecevaplandı
(14.11.25)
Büyük para...

Bir de "Faiz her zaman enflasyonun altında kalır" argümanı tartışılır.
Düz faiz ve Türkiye için söz konusu durum geçerli olur ama faiz ve enflasyon arasındaki fark astronomik kalmayacağı için 800 milyon lira her halukarda anaparaya dokunmadan ve başka hiçbir yatırım yapmadan birkaç jenerasyonu güzel bir şekilde yaşatır. ancak tabi ki bu saçma çünkü mesela S&P500 yıllık ortalamada dolar bazında ABD enflasyonunun üzerinde para kazandırıyor, yani ortalama bir yatırımla bile bu parayı bitirmek, lüks sayılabilecek bir yaşam tarzıyla bile, baya bir aptallık gerektiriyor.
+1
salihdt
(15.11.25)
1) Olcut olarak iyi futbolcularin yillik maaslarina, top zenginlerin yatlarina, gelismis ulkelerin buyuk sehirlerindekideki prime lokasyonldaki top emlak fiyatlarina falan baktiklari icin rakami kucumsuyor olabilirler. Muhtemelen hayatlari boyunca hesaplarinda ulasamayacaklari bir net worth.

2) Nominal faiz var, reel faiz var;
Nominal faiz: sizin bankadan aldiginiz faiz.
Reel faiz: Nominal faizden enflasyon oranini cikarinca elinizde kalan rakam %.

Diyelim bankadan 10 milyon lira paraniz icin %50 faiz aldiniz. sizin 10 milyon liraniz 15 milyon oldu. Siz 5 milyon faiz getirisi aldiginiz icin seviniyorsunuz ama ayni yil enflasyondan dolayi herseyin fiyati %60 artiyor. Sizin 10 milyonun reel degeri 9.6 milyona esdeger hale geliyor.

Yillar geciyor para nominal olarak artsada rakamlar buyuse de bu reel kayip daha da buyuyor. 1. yil sizin 15 milyon'un reel degeri , 9.6 milyona dusuyor, 2. yil 8.8 milyona duuyor, 3. yil 8.2 milyon , 4. yil 7.7 milyon boyle asagiya dogru gidiyor.

Tr'de enflasyon faizden daha yukarida oldugu icin bu sekilde sadece faiz alarak yasamak mantikli degil. Sizin de deiginiz gibi belli bir sure calismadan yasanabilir ama zaman icinde calismaya geri donmek zorunda kalirsiniz ya da paranizin erimesini izlersiniz.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(15.11.25)
ben hesap yaptım. hayatımın geri kalanı için 6milyon dolar bana yetiyor.

lüks yaşayan biri olmadığım için aylık 5bin dolar ile çok keyifli yaşarım. buda 30 sene daha yaşasam 1.8 milyon dolar ediyor. 2 milyon dolara ev ve arabaları yenilerim. kalan 2.2 milyonda kefen param kötü gün için saklarım.

yani demem odur ki 19milyon dolar benim için çok büyük para.
+1
gercekdunya
(15.11.25)
Abi şöyle düşün yıllardır Galatasaray'da futbol oynayıp bir sürü para şan şöhret kazanan Barış Alper Yılmaz geçen yaz o paranın yarısına Arabistan'a gitmek için Galatasaray'ı tek kalemde silip günlerce peşinden koşturdu koca kulübü, öyle bir para.
+1
kizil karga
(15.11.25)
Benim için büyük para. Beni bozmaz ama büyüktür.
0
mikahakkinen
(15.11.25)
ortalama 20m USD ki bununla bir kişi bir daha çalışmaya bilir orta standartlarda
0
duyurukullanıcısı
(15.11.25)
şu beyaz yaka tayfanın her şeyi küçümsemesine hayranım:) aylık 100 bin tl kazanan beyaz yaka zengin, 800 milyonu olan adam değil öyle mi? vay anasını arkadaş.
0
nothing in my way
(15.11.25)
(13)

Kendinizi nasıl ödüllendirirsiniz?

rabitelli
Yorucu, yipratici, stresli bir dönemden geçiyorum. Sağlıkla ilgili durumlar. Bi süre deşarj olup kendimi yenilemem gerekecek sonrasında. Yaşam enerjim sıfıra indi. Kendim için biseyler yapayım istiyorum. Neler olabilir?
Yorucu, yipratici, stresli bir dönemden geçiyorum. Sağlıkla ilgili durumlar. Bi süre deşarj olup kendimi yenilemem gerekecek sonrasında. Yaşam enerjim sıfıra indi. Kendim için biseyler yapayım istiyorum. Neler olabilir?
0
rabitelli
(14.11.25)
Sevdiğim bir şehir, güzel bir otel
+1
arbre
(14.11.25)
Benim kendimi şımartma stilim karbonhidrat üzerine kurulu. Sağlık problemleriniz dolayısıyla aynını tavsiye etmem (çok geçmiş olsun). Hatta tam tersi bir süre belki sağlıklı bir diyete geçip vakitli uyuyup uyanmak, mümkünse ufak tefek egzersizler yapmak hastalıktan sonra moral verebilir.
+2
sekizdokuzon
(14.11.25)
Güzel bir etkinlik insanın havasını değiştirebiliyor..mesela iyi bir tiyatro oyunu. O sahne, ışıklar, atmosfer, seyircideki enerji vs hemen havami degistirir.
+1
egerbiryolcu
(14.11.25)
Viski ve güzel bir restoranda yemek.
0
put it in your appropriate place
(14.11.25)
-Güzel bir restoranda yemek +1
-Uzun zamandır almayı ertelediğin bir şey varsa onu alabilirsin kendine.
-Masaj.

Benim kendim için yaptıklarım bunlar, iyi geliyor.
+1
mutekebbir
(14.11.25)
spa merkezine giderim
+1
yurtsuz john
(14.11.25)
mümkünse yemek ama sizin durumunuza pek uygun olmayabilir
yormayacak bir mesafede olan yaşadığım şehrin dışında bir yere gitmek
uzun süredir görmediğim birini görebilme şansım varsa onu görmek
geçmiş olsun...
+1
black holes in the sky
(14.11.25)
alışveriş, sevdigin bir mekan, arkadaşla date, içki, seks
+2
ala09
(14.11.25)
Güzel bir Burger.
0
Amaranta ursula
(14.11.25)
pc oyunu
dizi
film
0
hold the door
(14.11.25)
Alışveriş ve tatil.
Doğa yürüyüşü. İğneada mesela.
Boğazda tekneyle gezi.
0
gabe h coud
(14.11.25)
tatlı yerim. çikolatalı.
+1
art cat chocolate
(15.11.25)
Ben her yil iki ay calismiyorum. Ucretsiz izin aliyorum ve farkli bir bazen birkac ulkeye gidiyorum. Herseyden uzaklasmak degisik seylere odaklanmak cok iyi geliyor.
0
thetruenorthstrongandfree1
(15.11.25)
(14)

tek kadın olarak etiyopya, kenya, tanzanya

deartheodosia
gitsem başıma bi şey gelir mi? öldürülüp bi kenara atılır mıyım? ne kadar güvenli? bir de ülkeler arası uçak falan yok, karayolu seyahati güvenli mi?
gitsem başıma bi şey gelir mi? öldürülüp bi kenara atılır mıyım? ne kadar güvenli? bir de ülkeler arası uçak falan yok, karayolu seyahati güvenli mi?
0
deartheodosia
(13.11.25)
Erkek için bile güvensiz
+1
artıküyeolmakistiyorum
(13.11.25)
every passport stamp diye bir grup var, girip eski postlara bakarak baya fikir alabilirsin. mesela solo female travellers diye de bir grup var ama orayı önermem. ilk grup son derece acik fikirli ve mantikli insanlardan olusuyor, ikincisinde ise cogunlukla amerikalilar var ve her gün seninkine benzer sacma sorular cikiyor ama sacma dememin sebebi, bu sorularin avusturya ya da isvicre gibi ülkeler için sorulmasi, senin sorun sacma degil yoksa. 30 ülke gezmekle böbürlenip istanbul’a gelince "istanbul is not my cup of tea, hali saticiları çok agresif, taksiciler cok scammer" diye aglayanlar var. amk insan biraz gidecegi yeri arastirir ve en önemlisi insanda biraz situational awareness olur.
gruba gir, arama kismina gitmek istedigin ülkeleri yaz, cikan postlari gecmise dogru oku.
millet tek basina kuzey kore'ye bile gidiyor. bir türk kadini dünyadaki tüm ülkeleri türk pasaportuyla tek basina gezdi mesela, onun postunu da görürsün arama esnasinda.
o ülkelerde seyahat etmenin bazi ipuclari var, mesela havalimanindan seni alacak sirket ayarlamak ve havalimanina varinca benimle gel diyen kisiyle hemen gitmemek, önceden belirlediginiz kodu sizi almaya gelen kisiye sormak gibi. havalimaninda turist karsilamaya gelmis gibi agina düsürdügünü kaciran da oluyor.
tanzanya gayet normal bir ülke bu arada. dört sene önce safariye gittik, gerekli tedbirleri alinca (iyi otel, havalimani karsilama, özel soför, vs) hicbir sorun yasamadik. otellerin sur gibi duvarlari var, kapilarinda agir silahli adamlar ordu gibi nöbet tutuyor mesela.
yani buralara gidince liechtenstein'daki gibi gezemeyecegini bil ama tedbirlerini alinca gayet siradan bir gezi oluyor. amerikalilar "burada agir silahli insan görmekten psikolojim bozuldu ühühü" diye agliyor ama onlar mal. o zaman danimarka'ya gitseydin.
+2
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(13.11.25)
Hepsi de bir erkek grubunun belinde silahla seyahat etmesi gereken rotalar. İşim olmaz derseniz parayı basıp silahlı güvenlik kiralayarak gezebilirsiniz. kuzenim (erkek) iş seyahati (tekstil) için Etiyopya'da Addis Ababa şehrine gitmişti . şirketi onun yanına silahlı bir koruma ekibi temin etmişti.
0
limonlu eksi
(13.11.25)
kadın ama nasıl bir kadın ? dış görünüş akrep nalan mı yoksa aleyna tilki mi ?

değişir.
+1
HellKeePer
(13.11.25)
hem gidilmez, hem de gitmeye değer yerler değil.
0
tchuck
(13.11.25)
yutupta itchy boots isminde bir kanal var. hollandalı bir kadın motosikletle bütün afrikayı dolaşmıştı. onun vloglarını izleyerek fikir edinebilirsin.
+2
yurtsuz john
(13.11.25)
Allah askina nasil ulkeler arasi ucak yok? Cevap verenler 3. el bilgileri gonderiyorlar ama siz neyi nereden nasil arastirdiniz da ucak yok diyorsunuz?
0
warrior princess
(13.11.25)
Dünyada her yeri gezdim ayak basmadık yer bırakmadım Everest'in zirvesi dahil her yeri gördüm diyorsan ancak gidilir.
0
kizil karga
(13.11.25)
En kötü ihtimalle zenci bir bebekle dönersin.
+1
runaway
(13.11.25)
Eşimin eski iş yeri Kenya'da şirket çapında bir buluşma düzenlemişti, herkesi havaalanından özel araçla alıp kalacakları resort'a götürdüler, kimsenin oradan tek başına çıkıp gezmesine izin vermediler, yine herkesi araçla havaalanına götürüp bıraktılar. Başka hiçbir ülkede (Nepal, Bangladeş vs dahil) böyle bir şey yapmamışlardı.

Afrika'ya gitmek istiyorsanız başlangıç için en iyi yer Uganda/Kampala ya da Güney Afrika olabilir gibi geliyor bana.

Edit: Güney Afrika da aynıymış. Kampala daha güvenli bir yer, kesin bilgi.
0
kobuzchu kiz
(13.11.25)
bence gidilir, ama iyi çalışıp, araştırarak gitmek lazım, dikkatli olmak lazım. Şehirlerde, turistik yerlerde bulunmak faydalı.
Bu ülkeler arasında elbette direkt uçuş var. Addis Ababa'dan Nairobi'ye uçuş olmaz mı?! Nairobi'den her yere uçuş var. Ülkeden ülkeye uçakla geçmelisin.

"Bu ülkelerde bir şey yok" diyen haksız arkadaş elbette bu ülkeleri görmemiştir. Hepsi ayrı bir alemdir, görülmeye değerdir.
0
ebabil curnatasi
(13.11.25)
Usttekiler iyi sallamis.

Etiyopyayi bilmiyorum. Kenya ve Tanzanya'ya gittim. 1 ay kadar vakit gecirdim bu iki ulkede.

Yerel bir tur sirketi ile anlasip bir plan yaparsaniz sorun olmaz. Yapilacak cok aktivite var. Kenya'da safari, Balon safari, Masai Mara, Lake naiwasha, Lake Nakuru guzel yerler. Uganda'ya da giderseniz pigmelerin oldugu batwa'da ilginc. $100 ateslerseniz pigmelerle ava da cikabilirsiniz. Ben mizrakla bush hog yakaladim.

Tanzaya'da klimanjaro'ya tirmandim. Serengetiyi gordum. Zanzibar'da sahilde takildim.

Tum bunlari yaparken 3 aracla seyahat ettim. ilk arac asci ve yiyecekleri tasiyordu, ortada benim aracim ve soforum, 3. aracta iki silahli koruma ile sorunsuz ve guzekl bir tatil geciridim. $$$ biraz iyi bir tur sirketi ile anlasirsaniz hicbir sorun yasamadan tek basiniza her yeri gezersiniz.

Gormege deger inanilmaz yerler var. Trafik kurallari ve yollar berbat. Land Cruiser kiralarsaniz daha iyi olur. Sivri sinekler hastalik bulastirabiliyor. Yemekler midenizi bozabilir. Gece arac kullanmayin. Bir kaza falan durumunda hastaneleri ve doktorlari yeterli olmaz izlenimi birakti bende. A bir de hava alaninda herkese asi yapmaya calisan doktorlar arka tarfta rusvet aliyorlar. $20 verin istediginiz tarihi yazarlar asi kartiniza.
+2
thetruenorthstrongandfree1
(14.11.25)
üstüne para verseler gidilecek yerler değil
-2
hold the door
(14.11.25)
gormeden kulaktan dolma bilgiyle yorum yapmamak lazim.
iran bana hep korkutucu gelmistir, cunku oyle programlandik.
bir arkadasim gitti dibi dustu, abi halk otobusunde klasik muzik caliyorlar demisti.
sonra bir suru iranli adam ile tanistim, baktim bize dunya gorusu olarak tur bindirecek seviyedeler.

bence olay su: ortama ayak uyduracaksin, girdigin kabin seklini alacaksin, limitleri zorlamayacaksin. o zaman bisey olmaz diyorum. ama zmaninda bir italyan ablanin yaptigi gibi gelinlik giyip, ankara asfaltinda sabaha karsi kamyonculara otostop cekersen, erkek de olsan basin belaya girer. rip bu arada, baya uzulmustum o hatuna.
-1
cooperr
(14.11.25)
(3)

100 Bin USD’nin bir kısmını bozdurup altın almak mantıklı mı?

buenas
Siz olsanız 30-40 bin doları tl olarak bozdurup altın alırım miydiniz?
Siz olsanız 30-40 bin doları tl olarak bozdurup altın alırım miydiniz?
0
buenas
(12.11.25)
İş mobilin varsa İş fx'de TLye çevirmeden direkt Dolarla altın alabilirsin.
0
Mirket
(13.11.25)
Belki parani yerel enflasyona karsi korumana yardimci olur onun disinda da bir faydasi olmaz.

Global etflere index fundlara falan bakman lazim para kazanmak istiyorsan.
0
thetruenorthstrongandfree1
(13.11.25)
Dolarda tutmak büyük hata. Tümünü bozdurup fiziksel altına çevirirdim. En azından zararın neresinden dönsen kardır.
0
duyuruuser
(13.11.25)
(21)

Duyuruya her gün giriyor musunuz

pembediken
Sb
Sb
0
pembediken
(12.11.25)
Her gün bir çok defa.
İnstagram gibi arada dönüp baktığım bir yer haline geldi benim için
+4
kisa
(12.11.25)
Günde birkaç defa. İnternet büyük bir çöplüğe döndüğü için bakacak çok yer kalmadı. Sözlüğe bu kadar girmiyorum.
+2
artıküyeolmakistiyorum
(12.11.25)
evet
+1
lemmiwinks
(12.11.25)
Evet maalesef, diger sosyal medya platformlarinda uzaklasmaya calisirken burayi aliskanlik haline getirdim. Makul olmayan siklikta gelip bakiyorum.
+1
mbond
(12.11.25)
Günde iki defa.
Sabah ve akşam aç karnına
+3
etna
(12.11.25)
Yıllar önce her gün birkaç defa giriyordum, her seferinde de yeni bir hareket oluyordu. Ama güncel olarak artık ne zaman aklıma gelirse sıklığında.
0
nwnd
(12.11.25)
mumkun oldukca evet, hatta soyle soyleyeyim: girdigim tek turkce site eksiduyuru. :))
0
arakaali
(12.11.25)
evet
0
sweetoffice
(12.11.25)
Hafta içi günde bir girip hızlıca cevaplayıp kaçıyorum. Hafta sonu değişiyor.
0
gabe h coud
(12.11.25)
haftasonu haric evet
0
cooperr
(12.11.25)
evet günde birkaç defa
0
black holes in the sky
(12.11.25)
dışarıda olmadığım hemen her akşam diyebilirim ki bu da %96 gibi bir şey oluyor.
0
late viper
(12.11.25)
Evet, daha çok telefondan giriyorum Twitter’da gündemi tükettikten sonra bakarım buraya da sık sık.
0
Dağcı
(12.11.25)
Evet.
0
diyecevaplandı
(12.11.25)
evet, her akşam mutlaka girerim. günde 1 net ama iş yerinde zaman olursa da bakıyorum.
0
MtKrt
(12.11.25)
Hayir.
0
thetruenorthstrongandfree1
(13.11.25)
Evet.
0
mikahakkinen
(13.11.25)
günde bir kaç kez çoğu zaman, bir kaç dakika.
arada bir girmediğim olsa da çoğunlukla giriyorum.
0
biseysorcaktim
(13.11.25)
haftaiçi neredeyse her gün. haftasonu arada bir.
0
inheritance
(13.11.25)
Her gün birkaç kez +1
0
peki madem
(13.11.25)
birkaç ay önce her gün onlarca kez giriyordum. Şimdi gün içinde aklıma gelince giriyorum. Bazen hiç girmediğim de oluyor
0
nundu
(13.11.25)
(10)

işte yapmak zorunda olduğunuz en angarya iş

xportant
iş yerinde yapmak zorunda olduğunuz ve yapmaktan en nefret ettiğiniz, başlamakta zorluk çektiğiniz, elinizin en gitmediği iş nedir?
iş yerinde yapmak zorunda olduğunuz ve yapmaktan en nefret ettiğiniz, başlamakta zorluk çektiğiniz, elinizin en gitmediği iş nedir?
-1
xportant
(11.11.25)
başkalarına yaptıramadıkları zor excel işlerini yapmak
0
eja
(11.11.25)
İş görüşmesi yapmak.
0
mutekebbir
(11.11.25)
başkalarının yapmak istemediği işlerin bana gelmesi, ne olduğu farketmez.
0
nahtoderfahrung
(11.11.25)
Bir şey yazdırmak, çıktı almak için yazıcıya gitmek
-2
arbre
(11.11.25)
Tüm şirketi raporlarken(9000+ şube) birisi çıkıp 1(bir) şube için +1 sütunluk veri isteyince sinir krizi geçirecek gibi oluyorum. En angarya iş bu benim için.
0
artıküyeolmakistiyorum
(11.11.25)
Notere gitmek.

Karar dosyaları için birkaç saat gittiğim oluyor. Hatta İstanbul'un bir ucuna gidip, oradan şehrin ortasına gittiğim oluyor. Buna üşenmiyorum ama notere gitmeye üşeniyorum.
0
put it in your appropriate place
(11.11.25)
araç kullanmak(şoförlük). onu al şunu bırak saçmalıkları yüzünden kendi işimi yapamıyorum.
0
late viper
(11.11.25)
Haftasonu tüm çalışanlar komple mesaiye kalınması. Şirketin bir ay boyunca cumartesi de mesai yapması gerekiyordu. Diğer herkesin işi vardı ama biz üç kişiden de gelmemiz istendi. Mal mal oturduk tüm gün. Mesai+Prim verildi ama ailemizi bırakıp gelip mal mal oturmamız karşılığında.
0
yadigar
(11.11.25)
Kisisel iphone yaninda kocaman iki telefon daha tasimak ve sadece Blackberry kullanmak zorunda olmak. Bakan vs geldiginde tesisi gezdirmek...
0
thetruenorthstrongandfree1
(12.11.25)
Her yaptığım işi ufak bir açıklamasıyla bir Excel tablosuna yazmam şeklinde bir icat çıkarmıştı bir kere bir yöneticim.
Uzun bir süre yaptım bunu ama hem işi bırakıp excel’e geçmek gıcık ediyordu hem de hiç kimsenin okumadığı bir dökümanı doldurmak can sıkıyordu.
Ortalama her 30-120 dakikada yeni bir kalem iş yaptığım bir çalışma düzeniydi.
0
michael_knight
(12.11.25)
(53)

eşimin yeğeninin her hafta sonu bizde kalması sorunsalı

matilda
merhaba, bu duyurunun benzerini geçtiğimiz günlerde açmıştım ama olay biraz değişti o yüzden akıl danışacak birilerine ihtiyacım var. özetle: eşimin yeğeni istanbul'da askeri okul kazandı. bizi de evci olarak yazdı. bizim planımız 2-3 haftada bir cuma-cumartesi akşamları bizde kalması ve pazar günü
merhaba,
bu duyurunun benzerini geçtiğimiz günlerde açmıştım ama olay biraz değişti o yüzden akıl danışacak birilerine ihtiyacım var.

özetle:
eşimin yeğeni istanbul'da askeri okul kazandı. bizi de evci olarak yazdı.
bizim planımız 2-3 haftada bir cuma-cumartesi akşamları bizde kalması ve pazar günü okula dönmesiydi. çocuk da sizi her hafta rahatsız etmek istemiyorum, hem de çok uzak vs diyordu.
ben 2-3 haftada bir kalmasına da çok sıcak bakmıyordum ama yapacak bir şey yok moduna girmiştim.
şimdi okuldan öyle kafanıza göre evci iznine çıkmak yok. ya her hafta evci çıkacaksınız ya hiç çıkmayacaksınız denilmiş. çocuk da eşimi aramış amca okul böyle diyor ne yapayım diye o da gelme diyememiş. yani özetle çocuk her hafta sonu bizde kalmak zorunda ama bunu eşim de ben de kesinlikle diyemiyoruz.
buraya bir dipnot düşeyim: eşimin anne ve babası istanbul'da yaşıyordu. memleketlerine taşındılar. onların taşındığı eve biz geçtik yani eşimin anne-babasının evinde oturuyoruz. kira da ödemiyoruz. başka evleri var kirada onun kirasını da eşimin abisi alacak yıl sonundan sonra.
dün bayağı kavga gürültü oldu evde. çünkü ikimiz de çalışıyoruz. ben haftada 2 gün evden, 3 gün ofisten çalışıyorum ama 3 gün çalıştığım günlerde 2 saat işe gidiş, 2 saat eve dönüş sürüyor. 6'da çıksam 8'de evde anca oluyorum. bir tek hafta sonum var. cumartesi zaten temizlikle geçiyor. cumartesi akşamları eşimle vakit geçirmek istiyorum. pazar da yine ıvır zıvır işler oluyor ya da nadiren dışarı çıkıyoruz bi etkinlik vs olursa.
yeğeni bize gelirse cumartesi sabahı eşim evde olmuyor ve ben uyuyabileceğim 2 günden birinde kalkmak zorundayım çünkü ayıp. pazar günü de benzer durum var zaten askeri okulda olduğu için alışmış sabahın köründe kalkıyor. geçen pazar mesela 3'e kadar evde oturdu. 6'da okula girmesi gerektiği için 3'te çıktı.
benim artık cuma- cumartesi akşamları eşimle oturup film/dizi izleme ve vakit geçirme gibi bir olayım kesinlikle kalmadı. çünkü bu çocuk cuma akşam yemeği vaktinde gelecek ve bizle oturacak sohbet falan etmek istiyor. cumartesi gündüz çıkar gider ama akşam yine öyle. pazar da ya kahvaltıdan sonra biraz oturur ya da gider bilmiyorum 2 günüm çöp olduktan sonra pazar yarım günü düşünemiyorum artık.
dün eşime ya bu işe bi çare bul ya da bu iş boşanmaya kadar gider dedim. çünkü bu çocuk tam 5 sene okuyacak bu okulda. gidebileceği başka bir yer yok. olsa da yasak.
o da ailesiyle arasını bozmadan bir yöntem düşünüyor ama bulamadık.
makul şekilde abine anlat, bizim bi hafta sonumuz var. mümkün olduğunca evi otel gibi kullansın vs gibi çocuğunu uyarsın gibi bir yöntem geldi aklıma ama ne kadar etkili olur, nasıl bir tepki gelir bilmiyorum.
eşimi seviyorum ve bu nedenden ayrılmak istemiyorum ama ben sorumluluk almamak için çocuk bile yapmıyorum ve hayatımda 4-5 kere gördüğüm bi çocuğa da zaten tek dinlenme alanım olan hafta sonumu 5 sene feda etmek istemiyorum. üstelik bu çocuk bizde kalırsa benim evimde yatılı misafir de kalamaz her türlü tüm konforumu ve düzenimi bozuyor.
bu konuyla ilgili ailesini, abisini ve yeğenini de incitmeden nasıl bir konuşma yapılabilir. fikirlerinize gerçekten çok ihtiyacım var.

bunu kimse kabul etmez dedim eşime. çık sokağa 10 kişiye sor kaçı kabul edecek dedim. siz böyle bir şeyi kabul eder miydiniz bunu da kendisine okutmak için bunu da sorayım.

teşekkür ederim.
-1
matilda
(10.11.25)
Hoş bi düzen değil bu öncelikle ama bunu 5 sene sürdüreceğini düşünmüyorum, ilk sene çok sık olur fakat şehre alışıp kendi arkadaş ortamını kurunca size fazla uğramaz

Eşin öncelikle sana karşı sorumlu orası sizin eviniz. Senin durumunu anlayıp seni buna hiç dahil etmeden aile ve çocukla çözmeli. Başta dediğim gibi çocuk şehre alışıp ortamını kurana kadar 2-3 ay anlaşma yapabilirsiniz belki
+2
grimavi
(10.11.25)
@grimavi ben de öyle düşünüyordum alışınca sürekli gelmez ama okul ya her hafta evci çıkarsınız ya hiç izin vermeyiz demiş. mesele de bu zaten.
0
🌸matilda
(10.11.25)
kesinlikle mantıklı değil. bir sene bile bu şekilde yaşanmaz. çocuğun ailesi nasıl buna tamam diyebiliyor anlayamadım. okulun ya hep hiç demesi de saçma. bizim okulda da yurt var ama öyle bir durum yok. istedikleri hafta sonu kalıyorlar. okulla da görüşülebilir tabii ki ama çocuğun ailesinin rahatlığı çok ilginç.
+1
oyokbuyoknevar
(10.11.25)
haklısınız. her hafta sonu olmaz yani. ayda 1 olsa neyse. çocuk evci çıkmak zorunda değil. yatsın okulunda. ya da babası diğer evi boşalttırsın yerleştirsin çocuğu. bir şeyler kırılıp dökülecek artık pek çareniz kalmamış. sen çocuğun annesiyle konuş önce eşin utanıyorsa.
0
archmeister8
(10.11.25)
Kocaman insan ya kendisinin ya da ailesinin bunun ne kadar saçma olacağını düşünmesi gerekirdi.
Şimdi eşiniz abisine sizin dediğiniz cümleyi söylediği an ne olacak biliyor musunuz olay büyüyecek vay sen benim oğlumu istemiyorsunlara gelecek ve çocuk bir şekilde durumu düzeltip izne çıkmamaya karar verecek.
Her şekilde arada gerginlik çıkacak bu yüzden bence gerginlik nasılsa çıkacak diye düşünüp dürüst bir şekilde ben böyle dedim ama bizim yaşam biçimimiz bu uygun olmaz sanki gibi konuşsun abisiyle.
Ben olsam böyle yapardım.

Çok zor durum bunu daha önce okuduğumda da çok üzülmüştüm adınıza. Umarım en az hasarla atlatırsınız bu süreci :/
0
mutekebbir
(10.11.25)
eşiniz kendi anne babasıyla konuşacak, bunun normal bi şey olmadığını söyleyecek. onlar da çocuğun anne babasına büyükleri olarak bunun normal olmadığını söyleyecek. böylelikle kimse birbirine kötü olmayacak. en makul yol bu ama bazı ailelerde kimse birbirine bir şey söyleyemiyor. o durumda eşiniz açık açık konuşacak.
+2
la mort heureuse
(10.11.25)
Akrabalar arasında yüze gelememek ve böyle şeyleri kabul etmek kötü ama bu 5 sene sürdürülebilir bir şey değil tabii ki, ha arkadaşların dediği gibi ilk seneden sonra böyle bir yoğunluk olmaz ama olacak gibiyse de çıkmasın evci kendi rahat edecek diye sizin rahatınızı bozmaya hakkı yok.
0
kizil karga
(10.11.25)
benim kabul etmeme gerek kalmadan eşim zaten böyle bi teklifle gelmezdi. mantıklı da değil zaten.
yani bu işin oluru şöyledir. ya 4-5 aylık bi süreçtir hadi her hafta gelsin dersin ya da 5 senelik bi süreçse ayda bir hafta sonu anca olabilir. başka türlü kesinlikle oluru yok.
-1
elorelia
(10.11.25)
İstanbul'da kalacak yeri olmayan öğrenciler 5 yıl boyunca hafta sonu okuldan çıkamıyor mu? Hapishane mi orası? Ben mi yanlış anlıyorum?
Hadi, başka yerde kalamıyor olsun. Hafta sonu gündüzleri çıkıp akşam dönebiliyor olması gerekir ya. Saçma geldi bana.
+2
auroraaurora
(10.11.25)
çıkabiliyor aslında. cumartesi sabah çıkıp akşam 6'da okulda olması lazım. pazar da öyle. iki gün de çıkabiliyor. seneye giriş saati akşam 10 olacakmış ilk sene diye böyleymiş.
ama işte ya evci çıkacaksın her hafta ya da hiç çıkmayacaksın sadece böyle cumartesi 6'ya, pazar 6'ya kadar 2 gün çıkacaksın demişler.
+2
🌸matilda
(10.11.25)
O zaman okulda kalacak, kimse de kusura bakmayacak. Evlatlık mı aldınız?
Ben kesinlikle kabul etmezdim. Evde kira vermeden oturma bahsi açılırsa da neyse bedeli ödeyeyim deyin. Alırlarsa o da onların ayıbı olsun.
+5
auroraaurora
(10.11.25)
Çocuk zaten kalmasın ok da sizde vay eşimle vakit geçirmek istiyorum diye ortalıkta anlatmayın bunu çünkü inandırıcı değil. Acınası da duruyor bir yandan.

Açık açık ben böyle tanımadığım birisiyle haftasonu iki gün geçirmek istemiyorum diyin geçin. Bir de boşanmayı söz konusu etmek fırsat bulmuşsunuz gibi görünüyor.
-14
artıküyeolmakistiyorum
(10.11.25)
@matilda, nasıl söylerseniz söyleyin, kim söylerse söylesin, bu konunun sonunda mutlaka aile arasında gerginlik, küskünlük, tartışma vb. çıkacak. iki yetişkin olarak kendi sınırlarınıza saygı duyulmasını sağlamak için bunları göze alıp bu konuşmayı yapmak zorundasınız. bunu da eşiniz yapmalı, siz değil.

bu kadar izahat vermenize de, kendinizi haklı çıkarmaya çalışmanıza da gerek yok hiç kimseye karşı zira siz her türlü haklısınız zaten. çocukla gerektikçe ilgilenmek, göz kulak olmak başka, tamamen hafta sonları sizin evinize yerleşmesi bambaşka. bütün aile üyeleri de bal gibi biliyor bu durumun ne kadar "uygunsuz" olduğunu ama herkes salağa yatıyor bir şekilde zoraki de olsa kabul ettireceklerini bildikleri için. bu da muhtemelen eşinizin bu konuda net dur(a)mamasından kaynaklanıyor. önce o resti çekecek, konuyu da eşimle film izleme, uyuma vb. şeklinde yumuşatmaya çalışmayacak. lap diye ben evli barklı adamım, karımla canım isterse salonda koltukta seks yapıcam, canım isteyecek inleye inleye boşalcam, birlikte duşa gircem, genç sağlıklı çiftiz, evde yetişkin bir erkek çocuğu hanginize mantıklı geliyor, siyeeeaahh diye masaya yumruğunu vuracak. sizi arada bırakmaması da çok çok önemli.
+4
Phoebe
(10.11.25)
öncelikle bence bu egoistlik. aile olmak böyle birşey değil. tabiki kendi konforunu düşünmek senin hakkın ama eşinin de bir ailesi var. ileride annesi babası hasta olsa sizde kalmak zorunda olsa ona da aynı arızayı çıkartacaksın demekki. ayrıca empati yapsan ve aynı durumda sen olsan eşin istemeze ne yapardın.

çocuk tarafına gelince millet haklı bir süre sonra size gelmez bile arkadaşlarıyla dışarda vakit geçiririr. yada gündüz çıkıp akşam saati dolmadan geri dönsün. evci çıkmasına gerek yok.

sen bence boşan bu evlilik sürmez bu bencillikle. ayrıca benim eşim senin gibi rest çekecek direk avukata gönderirdim.
-23
gercekdunya
(10.11.25)
Ben şunu net anlayamadım. Diyelim ki hiç evci çıkmamaya karar verdi. Yine her haftasonu belli bir saate kadar dışarı çıkma hakkı olacak mı
Mesela her cumartesi saat 6 ya kadar izni var gibi mi?

Bunun dışında diyelim hiç cikamayacak tabii ki çok iyi bir seçenek olmayabilir ama bile isteye tercih edilmiş bir şehir,.okul. sokakta kalmayacak bu çocuk nihayetinde. Belki aktarılan kadar katı kurallar yoktur ya da belki göz korkutmak için çok katı konusulmus olabilir.

Gerçi askeri okul katıdır muhtemelen ama dediğim gibi evci çıkmamak da bir seçenek, öyle kalacak bir sürü arkadaşı da olacaktır.

Gerçekten zor bir durum ama siz sonuna kadar haklısınız bence.
+1
egerbiryolcu
(10.11.25)
tabii ki evci çıkmazsa izni var.
ya evci çıkacaksınız ya da sadece askerlikteki gibi çarşı izni gibi ama 2 gün çıkabilirsiniz. birinden birini seçin gibi bi konuşma yapmışlar.
yeni oldukları için belki göz korkutma amaçlı yapılmış bir konuşma da olabilir sonuçta herkesin evci kaldığı ev kendi ailesine ait değil insanların işleri, başka misafirleri de olabilir. evci kaldıkları kişileri de düşünmeleri gerekir bence.
+1
🌸matilda
(10.11.25)
işte aslında yazdığınız cevabın içinde gizli olay: zorunda kalmak.
burada bu çocuk her hafta sonu bizde kalmak zorunda değil. zorunluluk olsa zaten bir şey diyemem. bu çocuk istanbul'da değil de konya'da bu durumu yaşasaydı kime gidecekti gidecek yer de yok. ama hastalık durumu dediğiniz zorunlu bir durum öyle bir durumda tabii ki bakılır.

"direk" avukata göndersin napayım çekmek zorunda değilim kimsenin çocuğunu. bu seçeneği de sundum ama kabul etmiyor.
+2
🌸matilda
(10.11.25)
eğer çocuğun babası eşinize, siz benim çocuğumu istemiyorsunuz diye filan hayıflanırsa eşiniz de desin ki; ben zaten çocuk sorumluğunu üstlenmek istemediğim için kendim çocuk yapmıyorum.

gereksiz ajitasyonlara gerek yok.
+3
since1907
(10.11.25)
Türkiye'de büyük aile yapısı kuralları hala geçerli. Sen mesela boşanmayı aklına getirmişsin. Boşansan normali baba evine dönmendir. O durumda küçük kardeşinin vay sen niye geldin, ben sorumluluk almamak için hatta bir haftasonum vardı deme lüksüne sahip değil.
Yine büyük aile yapısının bir özelliği olarak baba evinde ücretsiz oturulabilir. Babanın çıkın ben kiraya vereceğim, kirayı da biriktirip ahir ömrümde bir maldivler tatili planlıyorum. diyemiyor, diyemez.
Yine mesela, kardeşlerden birinin depremde evi yıkılsa, veya şizofreni teşhisiyle eşi terketse, sığınacağı yer kardeş evidir.
Anne babadan biri vefat edip, diğeri elden ayaktan düşmeye başlasa olacak olan yine aynıdır.
Yani başınıza bir durum gelmiş. Aklına da gelmiş madem, uygula. Boşa adamı. Ya da eşin gitsin Abisine, Matilda iyi kız, inan sesini çıkarmış değil ama, ben mahcubiyet duyuyorum. Biz sorumluluğundan kaçınıp çocuk yapmama kararı almışken, kendimi karıma eksikli hissediyorum. Çocuğun evciliğini iptal edelim de ayda bir falan geçici evci yapalım. Olmaz mı? cinsinden bir şeylerle vaziyeti idare etsin.
Ama ben bunun yanlış olacağını düşünüyorum. Şahsi fikrim bu.
-5
Mirket
(10.11.25)
@matilda, hastalık vb. bir durumda böyle bir reaksiyonunuz olmazdı zaten, hiç sanmıyorum. dediğiniz gibi emrivaki yapılması, sizin iradenize ve yaşam alanınıza saygı duyulmaması söz konusu.

elbette boşanmak böyle bir nedenle olmamalı ama şayet siz eşinizin böyle durumlarda hiç bir zaman sınır çizemediğini düşünüyorsanız ve bu bardağı taşıran son damla olduysa, çift terapisi düşünebilirsiniz. zira bu durumda konu o çocuk değil, eşinizin çekirdek ailenizle ilgili hiç sınır çizememesi oluyor.
0
Phoebe
(10.11.25)
Çocuk evci çıkmak zorunda değil ki. Haftasonu kalsın okulunda, gezmeye çıksın dönsün. niye dışarda yatıya kalmak zorundaymış? İlle çıkacaksa adres olarak sizi göstersinler gitsin nerde kalıyorsa kalsın. ne biçim genç erkek bu gelip sizde kalıyor çocuk gibi

Sorun eşinizde. O neden rahatsız olmuyor mesela sizinle baş başa vakit geçiremeyecek olmaktan. Çocuk geldikçe siz dışarı çıkın kafanıza göre kocanız ağırlasın madem öyle istiyor. Boşanma ya da eşinizle kötü olma meselesi yeğeninin her hafta gelip sizde kalmasından ziyade eşinizin ailesine karşı sınır koyamayan ve sizi öncelik yapmamış biri olmasıyla alakalı.
+5
dfn4
(10.11.25)
işin sarpa sarması dipnotta belirttiğiniz sebepten evin size ait olmamasından kaynaklı. kira verip vermemenizin pek önemi yok. birisi işin nereye varacağını düşünmeden laf arasında bizim istanbulda ev var orda kalır sizin oğlan demiştir, diğeri de oğlum x amcanlarda kalırsın demiştir. 3. kişilerin 1.kişiler adına plan yapması...

çocuk burada en masum olan kişi. zira ailesinin kendisine söylediğini yapıyor. kendi adına karar vermeyi öğrenene kadar da böyle olacak. ama 5 yıl boyunca her haftasonu bizde kalacak "korkunuz" endişeniz bence yersiz. belki 1 sene sonra "amca sağol ben artık okulda kalmak istiyorum" diyebilir.
bence askeri okul kurallarını bir de kendiniz gidin sorun, öğrenin. mesela ben bilmediğim için soruyorum, evci çıkmadan, yani hafta sonu da okulda kalmaya devam ederek gün içinde dışarıya çıkılamıyor mu? örneğin duş almaya, çamaşır yıkamaya, kahvaltıya/öğlen yemeğine gelip akşam saatinde de okula geri dönülemiyor mu? ya da size evci izni diye çocuğun aktardığı şey gerçekten her hafta sonu evde konaklama zorunluluğu mu, yoksa izne çıkarsam bu adreste beni bulabilirsiniz beyanı mı? mesela planlı bir şekilde her ay başında bu ay sadece 1/2/3 hafta sonu eve çıkacağım, hava soğuk hiç çıkmayacağım gibi bir tercih belirtilebiliyor mu? ya da 6 ay sonra bu beyandan cayılamıyor mu?
kısacası çocuğu kırmadan kafanızdaki soruların cevaplarını ilk ağızdan yetkili birinden öğrenip 3.kişi olan aileleri karıştırmadan çocukla oturup konuşarak beraber bir çözüm üretin. 3.kişiler dilediklerini söyleyebilirler de önemli olan 1.kişilerin ne istediği.

söylemeden duramayacağım :) "bunu kimse kabul etmez", "çık sokağa 10 kişiye sor kaçı kabul edecek" gibi söylemler bana manasız geliyor. zira herkesin aile-akraba ilişkisi bir değil. bu davranışınızı eleştirip, sizi kötüleyecek de bir sürü insan bulunur. siz belirttiğiniz sebeplerden ötürü bu duruma karşısınız. bu kadar. sorduğunuz 10 kişiden 9'u aksi yönde fikir belirtse, siz düşüncenizden/kararınızdan vazgeçecek misiniz?

son olarak sorunsalınıza çözüm önerisi: boşanmak yerine her hafta sonu evi çocuğa bırakıp otelde konaklayın :)
-1
tnz
(10.11.25)
dfn4 +1

ayda 1 bile kabul edilebilecek bir şey değil. çok can sıkıcı. eşinizin ciddi ciddi konuşması lazım. buna da alınacaklarsa alınsınlar. her hafta sonu misafirlik olur mu ya öyle? böyle saçma bir şey olabilir mi? sizin bir hafta sonunuz var. çocuğun yanında mı sevişeceksiniz? belki tatil planı yapmanız gerekecek belki bir işiniz çıkacak yapamayacaksınız. kimse kabul etmez böyle bir şeyi.

ben olsam eşim diyemiyorsa gider ben söylerim. hiç çekinmem utanmam, düşüncesiz ana babası utansın. direkt derim: "biz her hafta sonu müsait değiliz, kalabalığı sevmiyorum bu yüzden çocuk bile istemiyorum (ben de gerçekten istemiyorum bu arada) benim her hafta sonu bir çocukla ilgilenecek vaktim ve enerjim yok, tüm hata çalışıyorum, hafta sonu da evde yalnız kalmak, sessiz takılmak istiyorum. evde genç bir erkek çocuğu varken rahatça giyinemiyorum bile. lütfen başka bir çözüm bulun. ben bunu kabul edemem."

aynen bu şekilde söyleyin. küserlerse küssünler. hiçbir şekilde ayda 1 yok otel gibi bilmem ne kabul etmeyin. çünkü zaman geçtikçe ayda 1 de batacak. vallahi evliliğiniz biter. ben olsam ben de boşarım.

çocuğun durumunu, ahını vahını yazığını siz düşünmek dertlenmek zorunda değilsiniz. onu dünyaya getiren anne babası düşünsün. doğururken size mi sordular. neden ilgilenmek zorunda olasınız ki? kocanız da pısırık anneci aileci biri galiba. aile içinde saygı gören sesi çıkan sözü dinlenen biri değil gibi duruyor. bunu söylemenin bir yolunu nasıl bulamaz? katlasın 4 yıl okulda takılsın. benim lise arkadaşlarım da o şekilde okuldaki yurtta 4 yıl kaldılar, bir şey olmadı.

hem bir çocuğun sorumluluğunu almak kolay değil. o çocuğa sizin evde bir şey olsa anne babası gelir sizi suçlar. ergen deli dolu erkek çocuğunun ne yapacağı belli olmaz. ergenlik ihtiyaçlarını falan da sizdeyken evde karşılayacak olma ihtimali bile çok rahatsız edici. yok sevgilimi getirebilir miyim diyecek, yok kankasını getirecek, yok onlara gidecek gecenin köründe eve gelecek sizi uyutmayacak... ergenin derdi bitmez ki.

evde sütyensiz ve şortla, dantelli gecelikle ya da çıplak falan gezemeyeceksiniz, hafta sonu pinekliğini yapamayacaksınız. bu ne biçim bir hayata dönüşecek...

ay valla evlenmeme isteğime +1 sebep eklendi bu olayla. akrabayla uğraşmak rezilliktir.
+2
art cat chocolate
(10.11.25)
tnz adlı duyurucunun yazdıkları komedi... anne babasının sorgulaması, öğrenmesi, düşünmesi, ayarlaması gereken o şeyleri siz yapmak zorunda değilsiniz. o çocuğun adını ve yaşını bile bilmek zorunda değilsiniz. ne münasebet ya. çocuk bakmak istesek doğururuz.

çözüm önerisi de her hafta otel masrafı olmuş. :D evlenilmemesi gereken kişi modelini görmüş olduk.

gercekdunya nın yazdığı yazı ise troll olabilir veya klasik anacı erkek modeli uzak durulması gerekenlerden. ciddiye alınmaması gereken bir yazı. hatta kişiyi engelleme kararı aldım şu an çünkü baya rage bait yapan bir troll bence.
+2
art cat chocolate
(10.11.25)
Oğlum İstanbul'da yatılı lise öğrencisi, abim de İstanbul'da yaşıyor. Hatta birbirine bayağı yakınlar, otobüsle bile max 30 dk ama oğluma ilk tembihlediğim şey "amcan seni arayıp haftasonu için davet etmedikçe sakın gitme oğlum" oldu. Abimle de aramız çok iyidir ama ne kadar yeğen de olsa aile dışından biri ve sürekli, onu da geçtim zorunlu misafirlik çok hoş karşılanmaz. sizi çok iyi anlıyorum. bunu eşinizin abisi ile görüşmesi, uygun bir dille izah etmesi gerek. Fakat "iş boşanmaya kadar gider" tepkiniz biraz fazla. Boşanma lafını bu kadar kolay dillendirmemek lazım. yaydan çıkmış ok gibi birşey bu, bi kere boşanma kozunu ortaya sürdüğünüz zaman hep sizin de eşinizin de aklında boşanma opsiyonu olacak. başka konularda da olsa tüm tartışmalarınızda lafın sonu boşanmaya gidecek. evliliğinizi çok yıpratır. naçizane tavsiyemdir bu da, anlayışla karşılayacağınızı umarak..
+12
faberkastelli
(10.11.25)
hala üstten üstten konuşuyorsunuz ama. çocuk yabancı biri değil, kimsenin çocuğu hiç değil. eşinizin öz yeğeni. sizin aileye bakışınız farklı olabilir eşinizin bakışı farklı olabilir. ortak bir noktada değilseniz anlaşabilmeniz zaten mümkün değil.

ayrıca evlilik böyle bir şey değil. bana göre sevgi saygı ve özveri gerektirir. bırak çocuk 2-3 ay kalsın hemen arızaya bağlama sonra zaten kendi bir yol bulacaktır. olmadı siz bir yol bulursunuz oraya yönlendirirsiniz. sizin adresi yazdırdı diye sizde kalması gerekmiyor zaten. yada gece askerler gelip evi yoklamayacak.

yine söylüyorum boşanmak en güzel çare. çünkü sizin bu tavrınızla, şimdi yapmazsanız ilerde daha büyük sorunlar yaşayacaksınız.
0
gercekdunya
(10.11.25)
Kabul etmem. Erkeğim. Bu çocuk aç değil, açıkta değil. Okulu herhangi bir evden daha iyidir. Havuzu, spor salonu, kütüphanesi vardır. Bir de İstanbul. Köyden gelen insan her yeri öğreniyor, askerî okulda okuyan çocuk çıksın gezsin. Ben de askerlik yaptım 6 ay. Haftada 1 gün çıkarsın, alışveriş yaparsın, yemek yersin, kafa dağıtırsın. Evde oturmak neymiş saatlerce. Sıkıntı eşinde. Niye her şeye tamam diyor. Kurtulmak için şans doğmuş. Onu da kabul etmiş.
+2
arbre
(10.11.25)
Ajite etmeye gerek yok, hastalık ayrı bu durum ayrı. Kimse kimsenin konfor alanını bozmamalı. Bunu önce çocuğun ailesi düşünebilmeli. Çocuk genç daha, ailesi bile akıl edemiyorken ondan beklemek olmaz zaten. Ailesi akıl etmiyor mu? O zaman yapacak bir şey yok, eşiniz güzelce konuşacak. Ben de şahsen kabul etmezdim, benim öz yeğenim olması da durumu değiştirmezdi. Çalışıyor, yoruluyor ve dinlenmek istiyoruz. Kısa bir süre olsa diş sıkılıp idare edilebilir ancak 5 sene çok uzun bir süre. Çocuk ortam yapar demişler ama garantisi olan bir durum değil bu. Eşiniz konuşacak, başka çıkar bir yol yok. Gerekirse evliliğimde sorun yaşamak istemiyorum diyecek.
+4
huzurlarinizda huzursuzluk
(10.11.25)
daha önceki duyurunuza da yazmıştım. biraz karikatürize edeyim. 1940 larda yaşasaydık, yeğen de köyünden tahta bavulu ile büyükşehire okumaya gelseydi o dönemin sosyal gerçekliğinde normal olabilirdi ama 2025 yılında bu normal ve sağlıklı değil.

olması gereken şu; çocuğun hafta sonu sabahtan akşama kadar izinli olduğu günlerde devamlılık arz etmeyecek şekilde günübirlik ziyaretler yapması daha seyrek olmakla beraber başlarda alışma sürecinde eğer olanak var ise cumartesi gecesi sizin evinizde yatıya kalması, zamanla bunun da ayda yılda bir seviyesine inmesi.

2025 yılındayız. insanlar çalışma hayatının yoğunluğundan dolayı (hele ki 8-5 çalışan memur vs değiller ise) kendi evinde bile yeterli vakit geçiremezken, aç açıkta olmayan birinin evin 3.kişisi düzeyinde rutin olarak dahil olması hiç doğru değil.

her şeyden önce çocuğun anne babasının oğlum, amcam yengen ısrarla davet etmediği sürece yatıya kalma, ev insanların mahremidir. amcan seni ne kadar sevse de sen rahatsızlık verme demesi gerekirdi. çocuk çok gamsız bir tip değilse, başkasının evinde yatıya kalmaktan (evet, aksi yönde cevap verenlerin bilmesi gereken nokta bu, insanın ana baba evi dışındaki her yer, amcasının evi de olsa başkasının evidir.)

burada durumu çetrefilli hale getiren bir nokta çocuğun anne babasının tavrı. diğer bir nokta bence dede/babanne kaynaklı. onların evinde oturduğunuz için benin öngörüm büyükanne/büyükbaba eşinizin kardeşine aaa ne güzel işte, ''bizim'' evde kalır hafta sonları çocuk rahat eder zihniyetiyle yaklaşıyor. yani ''bizim'' kelimesini kullanmasalar dahi düşünce yapıları bu şekilde muhtemelen, bu iki durumun üstüne eşinizin de aman abimle, anamla, babamla kötü olmayayım diye düşünüp sınır çizememesi durumu işin içinden çıkılmaz hale getiriyor.

eşinizin diyeceği şu, abi, anne, baba ''yeğenim tabii ki bizim canımız her sorunu, sıkıntısı ile ilgilenmek amcası olarak yalnız olmadığını hissettirmek benim görevim, bizim de bir aile düzenimiz var, hafta sonları da gelsin ama devamlı yatıya kalırsa kendi de rahatsız olur'' gibisinden derdini anlatan ama karşı tarafı da üzmeyen minvalde konuşma yapması. ama muhtemelen bir noktadan sonra büyük bir çatışma çıkacak, küslük olacak gibi hissediyorum.
+4
wilhelmwasmuss
(10.11.25)
bunu o yaştaki bir çocuk düşünemez. toplumumuz da mahalle baskısı halen geçerli. ben kendim bu durumu yaşasam kabul etmem. siz de istemiyorsanız kabul etmeyin. kendinizi çok net açıklamışsınız ki eşinizin muhattap olacağı kişiler sizin bilinç seviyenizin altında. bizim toplumumuzda halen çocuk yapmamak, anaya babaya sınır çizmek abes görülüyor. aman toplum ne der baskısı var. ne derse desin ya sene 2025.
yatılı okula gönderen ana baba da çocuğunu hafta sonunu düşünsün.
+2
mikahakkinen
(10.11.25)
olay fazla büyümüş gibi. mantık geri plana atılıp duygusal tepkiler verilmesin.
boşanma gibi laflar çok tehlikeli. dilinizin ucunda olmasın.
5 yıl boyunca çocuk hep bizde kalacak diye düşünmeyin, bu nereden çıktı. eşinize biraz zaman tanıyın o da abisine, çocuğun ailesine der.

daha ilk senesi, belki arkadaşları yok, nereye gideceğini bilmiyor, zamanla yapacak şeyler bulur arkadaşlar bulur.

rahatsızlığınız anlaşılır. hiç yadırgamıyorum bunu. haklısınız. ama bu konuda eşinizin fazla üstüne gidip de arada bırakmayın onu.

bir iki defa geldi misafirdi, artık her hafta geliyorsa misafirden saymam ben onu.
cumartesi sabah geldi ben uyuyamam, erkek kalkmam lazım çünkü ayıp gibi şeyleri pek düşünmezdim. siz bakın keyfinize, yapın planınızı olduğu kadar.
hem böylece belki çocuk da vazgeçer evci çıkmaktan.
+1
biseysorcaktim
(10.11.25)
Bence nasılsa kötü olacaksınız en baştan kötü olayım reddedeyim mantıgı yanlış.

Eşiniz buna zaten tamam dememesi lazım ama sizin yerinizde olsam bir kaç hafta gelsin sonra olmuyor diye eşinizle konuşmak olurdu.
+1
liberal
(10.11.25)
ben ya her haftasonu bir akraba, arkadas, gun daveti yapardim ya da cocuk geldiginde toplanip giderdim.
0
Coma
(10.11.25)
yukarda akli basinda olanlar yazmis zaten, hocam normal degil. ilk basta esinizin karsi cikmasi lazimdi o gercekten cok enteresan. burada normal karsilayanlar da aileden boyle gormustur ve zaten cocukluktan itibaren buyuk aile herkes ic ice yasiyordur. bugun geldigimiz sehir yasaminda bahsettiginiz seyin normal karsilanmasi mumkun degil.
anlamadigim bir durum, esiniz neden cumartesi sabahlari cocuk geldiginde evde olmuyor? cocuk gelmezse evde mi oluyor? o kismi anlamadim.
once aileyle sonra da okulla konusacaksiniz, bunun tek mantikli oluru cocuk sizde kalmayacak, aksamlari yurduna donece, arada bir siz yemege davet edeceksiniz.
okulun 5 yil taahhut almasi mumkun degil, muhtemelen yillik hatta belki donemlik soruluyordur. kaldi ki bir kere cocuk evci cikacagim dedi diye kararin degismemesi mumkun degil, diyelim ki siz sehir disina tasindiniz, ne olacak cocuk evci cikacagim dedi diye okul kabul etmeyecek mi karardan donulmesini. dolayisiyla hala karar degistirebilirsiniz ki saglikli olan budur.

ben cocugun ilk zamanlar gelip sonra gelmeyecegine inanmiyorum. gelecek, kiyafetlerini getirecek, ev yemegi yemek isteyecek vs.

eger bu durum degismezse, esinizle bunun icin aranizi bozmanizi ve bosanma lafinizi agziniza pelesenk etmenizi tavsiye etmiyorum. siz bir takimsiniz, birbirinize karsi degil, karsilastiginiz gucluklere karsi birlikte durmak zorundasiniz. bu durum degismezse, sizin yerinizde olsam hic oyle sabah kahvalti hazirlayim, erken kalkayim, cocukla oturayim derdine dusmem.

bu arada cocugu suclamak da dogru degil, bu cocuk muhtemelen 17/18 yasinda bisi, akli basi ne olsun ki daha, ailesi ne diyorsa onu yapiyordur.

bol sans diliyorum. esiniz ailesiyle konusacak, gerekirse kotu olacak. yani o nasil bir performans bekliyor ki sizden acaba hic hayir dememis cok enteresan.
0
kassiopeia
(10.11.25)
Sorun ne ben anlamadim. Ayip olur diye erken kalkmak mi koca ile dizi izleyememek mi? Erken kalkmamak yegenine ayip oluyorsa kocana olmuyor mu, kocana ayip olmuyorsa yegenine niye ayip oluyor? Aksam kocanla niye dizi izleyemiyorsun? Durum zaten keyfi degil de zoraki degil mi? Cocuk aileden degil mi? Zaten bulundugunuz evde hakki da yok mu? Bunun icin bosanmakla tehdit etmek? Modern kadin deliligi bu.
-5
osssy
(10.11.25)
ailesinin kirasını abisi alacakmış ya, oradan aldıkları kira ile çocuğa 1+1 ev açsınlar madem çocuk rahat etsin istiyorlar, arada bir de size gelir misafirlik gibi.

kendi ikametlerini 1+1 evde gösterip evci gösterebilirler sanırım oraya
0
pislick0
(10.11.25)
bunun çözümü maalesef başka eve çıkmak. şu an kira ödemiyorsunuz ve bir bakıma çocuğun dedesinin evinde yaşıyorsunuz. eğer size karşı anlayışlı değillerse (-ki bence lise çağında çocuklar için günlük izin gayet de yeterli, bir evde kalmaya ihtiyaçları olmamalı) kendi evinize çıkarsanız böyle bir istekte bulunabileceklerini sanmıyorum.
+1
eileengray
(10.11.25)
"işgüzar" amcanın çocuğu size sormadan size kitlemesi ile, sizin annenizin babanızın evine kira ödemen çökmeniz genelde aynı sebepler aslında.

kendi bireysel alanınızı, huzurlu bir haftasonunuzu düşündüğünüz gibi mesela; bedavaya oturduğunuz evden gelecek kira ile anne babanın da hayat standartlarını arttırabileceğini hiç düşündünüz mü? ordan da para gelse belki turlara katılıp gezecekler, ya da tarzları değil derseniz belki arabayı yükseltecek, oturduğu evi daha güzel yaptıracak?

her şey malesef ekonomiktir. siz mesela tamamen ayrı gayri bağımsız, kirasını ödediğiniz bir evde otursanız bu tartışmalar belki hiç olmayacaktı.

değişen toplumumuzun sosyolojisi üzerine de aslında güzel bir konu bu. şikayetlerinizde kesinlikle haklısınız, 2025 yılında olacak iş değil bu tabii ki. ama siz sırf o evde para ödemeden oturuyrsunuz diye o amca kendisinde bunu hak görüyor. aslında anlatmak istediğim buydu.

aile içi, hele ki geniş aile için; asla para alan, bir yardım gören konumuna düşmeyin. para verin, yardım edin ama asla bu konuma düşmeyin. huzurunuzu, konforunuzu, dertsiz başınızı böyle sömürürler.
+10
makbur
(10.11.25)
Daha okurken canım sıkıldı. Çocuğun ebeveynlerine biraz empati yapabilme yeteneği zerk etmek gerekiyor bence. "Siz de İstanbul'da oturuyorsunuz haftasonları kalıversin işte" rahatlığına ayar oldum. Ebeveynleri daha baştan sizin hayatınız ne derece olumsuz etkileniri düşünüp bu teklifi yapmamalıydı. Sizin öneriniz ideal bana kalırsa. Eşiniz "Çalışma saatlerinden dolayı eşimle bir tek haftasonları baş başa kalabiliyoruz. Yeğen evci gelmese mi bize acaba?" desin mesela.
0
mungojerry
(10.11.25)
Her evliliğin dinamikleri ile aile yapısı farklı ve bekar olduğumdan fikir belirtmem doğru değil. Düşünceniz doğrudur yanlıştır bir şey diyemem ama takıldığım bir durum var. Bunu eleştirme olarak değil, anlamak için soruyorum.

Yazmışsınız ki: "... ben uyuyabileceğim 2 günden birinde kalkmak zorundayım çünkü ayıp." Neden kalmak zorundasınız ki, neden ayıp olsun?


Kendimi sizin yerinize koymaya çalışıyorum; haklılık payınız var. Özellikli yeni evlisiniz sonuna kadar haklılık payınız var.

Özellikle aile yapısı çok farklı. Bunu ikinci kez yazmanının doğru ve yanlış olmaması. Ben ailemden daha farklı gördüm. Erkek kişisiyim. Evli olsam ve hanımın yeğeni her hafta sonu kalmaya gelse, bir şey diyeceğimi sanmıyorum. Tabii büyük konuşmam doğru değil, şartlar değişebilir ama elimden geldiğince rahat rahat takılmaya çalışırım.
+1
put it in your appropriate place
(10.11.25)
ya siz neden hayır olmaz diyemiyorsunuz? tüm sorun burada.
+2
deartheodosia
(10.11.25)
cevaplari okudum, hem uzuldum hem sinirlendim yaw. her zaman soyluyorum, insanlar "default" kotu. kotu kalpliyiz, yarali ele isemeyiz, sadece kendi gotumuzu kurtarmaya calisiyoruz. istediginiz kadar eksileyin, cok da fifi.

oncelikle ev cocugun dedesinin yaw :) o evde o cocugun da hakki var. ben cocugun dedesi olsam ve boyle bir ariza ciksa, sizi o evden ivedilikle sepetlerim, madem torun kalamiyor kimse kalmasin derim, veririm kiraya. bu cepte dursun.

ailede boyle bir ihtiyac var, yaw belki cocugun da su anda sohbet falan etmek istedigini gore belki duygusal bir ihtiyaci var, yalniz hissediyor kendini vs. 1-2 sene bu sekilde idare etseniz sizin icin olumcul sonuclari olacagini sanmiyorum.
hadi cocuk dusunuyor olsaniz, odaya ihtiyaciniz falan olsa, ya da lohusa falan olsa bir nebze haklisin diyecem de oyle bir durum da yok. bu iki.

burda ayrica sizden istenen bir "entertaintment" degil, guvenilir bir kapi, bir adres olacaksiniz. siz bakin isinize, yok haftasonu erken kalkmak, yok aksam bilmem kaca kadar yatamamak, bunlara gerek yok ki. siz bakin isinize, cocuk zaten en fazla 1-2 sene gelir gider, sonra buyuk ihtimal kendini arkadas grubunu kurup gelmeyi kesecek.
bu da uc.

bu ayrica daha once denenmemis birsey de degil, benim tanidigim bir aile 4 sene boyunca her allahin gunu, istanbula okumaya gelen bir uzak akraba cocugunu misafir ettiler. kimsenin bu konuyu mevzu ettigini ne duydum ne gordum, surekli o eve girip cikardim. ve o sirada ciddi maddi sikintilari vardi.
+1
cooperr
(11.11.25)
Bence çok ümitsizliğe düşmeyin. Hallolmayacak şeyler değil. Moralinizi yüksek tutun.

-Okul her ne kadar "her hafta evci çıkacaksınız" dese de, bu "5 sene boyunca sizde kalacak" anlamına gelmiyor. Bu tarz kurumlarda mutlaka gelişmelere göre izlenen prosedürler vardır. Diyelim 2 ay sonra sizin şehir dışına taşınmanız gerekti, çocuğu okuldan mı atacaklar? Bir dilekçe verecek, artık evci olmayacak. Disiplin yönetmeliğine göre suç da değil. Başı da ağrımaz. Bu bir.

-Eğer düzenli olarak size gelecekse, "misafir" olmuyor artık. Bir nevi "ev halkı" oluyor. İlk bir iki haftasonu beraber takılırsınız. Sonra kendisi serbest takılır. Hiçbir ayıbı yok bunun. Siz eşinizle haftasonu rutinleriniz neyse bozmazsınız. Yani çocuk sizin düzeninize adapte olacak. Kendisini istenmeyen hissettirmeden, sevgiyle, serbest bırakın. Siz de kendi düzeninizi bozmayın. Erken mi kalktı, dolaptan bir şeyler atıştırsın kendine. Öyle ayda yılda bir gelen misafir değil çünkü. Hatta ev işlerinde siz ve eşinize yardımcı dahi olabilir.

-Eğer çocuğun sevmediğiniz, benimsemediğiniz huyları yahut çeşitli problemleri varsa tabii ki eve almak zorunda değilsiniz. Ama çocuk zararsızsa bence şimdiden olumsuz düşünmeyin. İlk aylarında şehre, okula, ortama alışmasında yardım etmiş olursunuz. Destek olmuş olursunuz. O zaten arkadaş edindikçe zamanla bir düzeni olur.

-Eğer ailenize olumsuz görüş bildirecwkseniz, eşiniz asla sizi bahane etmemeli. Suçlu olarak sizi öne atmamalı. Aile içinde işler çok karışabilir.

-18 yıllık evliyim. Yeri geldi benim yeğenim bir yıla yakın bizde kaldı. Yeri geldi eşimin ablası aylarca bizde kaldı. Çok müteşekkir oldular. Çok dua aldık. Dönem dönem evde ekstra birinin olması çok da kötü bir şey değil. Herkes sınırlarını biliyorsa, kimse kendini kasmıyorsa gündelik yaşamınız, düzeniniz sekteye uğramıyor.

Bence hemen peşinen olumsuz düşünmeyin. İlk bir ay (4 haftasonu) sonunda, eğer yapamayacağınıza kani olursanız kesin bir şekilde, sonra çocuk kurumuyla konuşur, evci izni iptal edilir. Çocukta bir olumsuzluk yoksa bence bir şans verin.
+1
yadigar
(11.11.25)
abi ev cocugun dedesinin, kira vermeden oturuluyor.. ortada bildigin royal flush var, kartlar acik :D
bunun ustune ne deseniz olsa olsa sinek ikili olur, bosuna analiz kasmaya gerek yok.
+2
cooperr
(12.11.25)
bir önceki duyurunu da okumuştum ve üzülmüştüm.

Öncelikle ev çocuğun dedesinin falan değil sizin eviniz. kira vermiyorsunuz diye çocuk gelip o evde istediği gibi kalabilir demek değil bu. öyle saçmalık mı olur ya evde kira vermeden oturuyosunuz diye dedenin tüm misafirleri arkadaşları akrabaları gelip kalsın o zaman djhffdjgh misafirhane mi orası kervansaray mı Allah aşkına saçmalamayın arkadaşlar.

çocuğun sürekli sizin evde kalması sizin aile ve ev düzeninizi tamamen bozar, böyle bir şeyi ancak çalışmayan ve aşırı geleneksel yaşayan ailelerin gelinleri kabul eder normal aile yaşantısına sahip olan kimse kabul etmez. bu çocuğun ailesi istanbuldaki askeri okulu yazdırırken size mi güvendiler? hayır. çocuğun yatılı bi şekilde orada kalacağını bilmiyorlar mıydı? size böyle bir yük yüklenmesi çok saçma ve haksızlık.

ben de istanbulda üniversite kazandığım zamanlar ilk dönem hafta sonları teyzemlere gidiyordum kalmaya. şimdi düşünüyorum da ne kadar saçmaymış annemin beni uyarması gerekirmiş gitme diye ama annem cahil bir insan olduğu için pek böyle şeyleri düşünebilecek biri olmadığı için gidiyordum. sonra bi baktım yurt arkadaşlarım hep kaynaşmışlar, hafta sonları hep bi yerlere gidiyolar vs. sonra ben ocak dışı kalmışım teyzemlere gittiğim için. neyse ben ikinci dönemden itibaren gitmemeye başladım yurtta takılıyordum artık. bence çocuğa bunu söyleyebilirsiniz, okul arkadaşların hep kaynaşır arkadaş olurlar hafta sonu gezdkleri takıldıkları için sen dışarda kalırsın vs diye korkutun bence.

ailesine de söyleyin çcouğun bu şekilde her hafta sonu gelmesi bizim açımızdan yorucu oluyor, kendi arkadaşlarımızı vs çağıramıyoruz, bazen makana ile veya kahvaltılık şeylerle geçiştrmek istediğimiz zamanlar oluyor, biz de çalışan insanlarız vs söyleyin çocuğun ailesine durumu. bence bu karşı tarafa bu şekilde anlatıldığı takdirde onların da anlayışla karşılaması gerekir. eşiniz ile beraber arayın hoparlöre verin durumunuzu anlatın. sizi de kırmak gücendirmek istemeyiz diyerek başlayın yumuşak bir tonda konuşun. çocuk için de ortamına alışması bakımından her hafta evci gelmesi iyi bi şey değil, arkadaşları kaynaşıyodur o dışarda kalıyodur vs ayrıca zorluklara tek başına vakit geçirmeye de alışması gerekiyor, hatta ders çalışması da ggerekiyor. böyle eve gelince ne ara ders çalışacak? bunları anlatın bence.

neyse bi de yukarıda da söylenmiş, bu bir hastalık durumu vs değil o yüzden mecbur değilsinz bakmaya.
-2
Sadece soruyorum
(12.11.25)
bir ekleme daha:
bu durumda bazı aileler çocuğunu tek bırakmaya korktukları zaman çocuğun bulunduğu ile taşınıyorlar. bizim öyle tanıdığımız aileler var mesela kızı kırıkkalede üniversite kazanmış aile de kızla birlikte o ile gitmiş ev tutmuşlar kız da evden gidip geliyor okula. böyle şeyler de var. ailesi bu kadar hassas ise gelip taşınsınlar istanbula. yine bu işin sorumluluğu size ait değil.
-5
Sadece soruyorum
(12.11.25)
makbur+1
cooper+1
put it in your...+1
osssy(soyleyis tarzi biraz fazla direkt olsa da)+1/2

istanbul' da kalacak yeri olmayan bekar olan kucuk kuzenim birkac senedir, evli olan buyuk kuzenimin evinde kaliyor. bildigim kadari ile simdiye kadar buyuk bir sorun cikmadi. yani her ailenin yapisi ve dinamikleri farkli. sizin derdinizi anliyorum ama bu durumu gayet normal olarak goren suruyle insan da cikacaktir.

siz de kisisel alandan filan bahsederken hollandali-amerikali, esinizin baba-annesinin evinde kira odemeden otururken turk gibi davranmissiniz. baska her konuda "modern" olup da is erkek tarafina milyonluk dugun merasimi kitlemeye gelince direkt geleneksele baglayan kadinlar gibi olmus biraz. kendi evinizde olsaniz bunlar yasanmaz.
+3
trixi
(12.11.25)
@sadece soruyorum :D

Öncelikle ev çocuğun dedesinin falan değil sizin eviniz - yaw duyuruyu acanin beyani ev dedenin, tapu dede adina. ne demek sizin eviniz asdasdasd. tapu kiminse ev onundur, dede hayattayken adamin evine mi cokuluyor, hayirdir?

vde kira vermeden oturuyosunuz diye dedenin tüm misafirleri arkadaşları akrabaları gelip kalsın o zaman djhffdjgh misafirhane mi orası kervansaray mı - yaw, COCUGUN OZ DEDESI, alooowww.. dedenin arkadasi falan degil mevzubahis.

biz de ayni topraklarda dogduk buyuduk. dedemin evi olacak, orada amcam yasiyacak. ben gidip kalmak isteyecem ve beni almayacak iceri oyle mi? niye, amcamin karisinin keyfi bozuluyormus.
iyiymi$, kafalara gel..
-1
cooperr
(12.11.25)
bence buradaki sorun evin dedesinin olmasi, cocugun ortama alisamamasi, ailesinin sehirdisinda yasamasi falan degil. sorun, op'nin cocuk istememesi ve baskasinin cocugunun sorumlulugunu da almak istememesi. cocuk sadece gelip gidecek, bir sorumluluk yok ki, demekle olmuyor bu. türkiye'de, türk aile yapisinda, evine gelen misafir yetiskin bile olsa ev sahibine sorumluluk düser.

bu durum benim ailemde sorun olmazdi.
bu durumu sahsen ben de sikinti etmezdim cünkü severim kalabalik aileleri.
ama kendim cocuk bile yapmak istemesem, buna ragmen 5 sene her haftasonu benim cocuga bak dense benim de ayarlarim oynardi.
düsünün ki kendinize ugrasmamak icin ve sevmediginiz icin araba almiyorsunuz. sonra bir aile büyügü size ev veriyor, evin garaji da var. diger aile büyügü de diyor ki evinde garaj var, benim arabayi her haftasonu sana vericem, icini sil süpür, arabayi yika, lastik basinciydi, suyuydu neydi kontrol et, her yil servise götür ve bu bes sene devam etsin.
buna sktr cekmem diyorsaniz ben de kibariye'yim.

soru sahibine: bosanma gibi laflar bence ortaya atilmamali. oyun degil yani bu. ne tehdit olarak ne uyari olarak bahsi gecmeli. agiz alistirilmamali. bir kere söyleyince bile iliskideki dengeler degismeye basliyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(13.11.25)
@deranzo

uyan evlat, sabah oldu :D
0
cooperr
(13.11.25)
1- Bosanma kelimesini tehdit gibi kullanmasaymissin iyi olurmus. buyuk bir kelime bu. Ayip etmissin esine karsi. Bunun icin ozur dilemelisin.

2- Tecrubeyle sabit yaziyorum; bence seni asil yoran cocuk degil. 2 saat ise gidis, 2 saat isten gelis normal degil. Haftada 20 saatin! yolda geciyor. Sen zaten yorgunsun.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(13.11.25)
bence bu işi krizi fırsata çevirerek çözebilirsiniz. niye erken kalkmak, çocuğa kahvaltı hazırlamak, kendini çocuğa hizmet etmek zorunda hissedesin ki, anası mısın babası mısın, bu da ufacık çocuk değil.

ben erkek tarafıyım. eşimin yeğeni (kardeşinin de değil, kuzeninin çocuğu) ankara'da üniversite kazandı. kyk'ya yazıldı. daha ilk ay dolmadan koskoca herif böhühüüğğğ halaaa ben yapamıyom dayanamıyom ühühüğğğ diye çıktı geldi. ne diycen gel kal dedik. öyle sadece hafta sonu da değil, full time. ilk 2 yıl bizimle kaldı, 3. sınıfta daha yakın yurt çıktı, bu sene az geliyor, hafta sonu gelip pazartesi gidiyor.

ama bizde kalıyor diye de kendimizi çocuğa hizmet etmeye adamadık. kendi yatağını kendi seriyor, sabah kendi topluyor kaldırıyor. kahvaltısını kendi hazırlıyor. tarih öğretmenliği okuduğu için (ayrıca tarihe çok meraklı da olduğu ve bu alanda epey bilgili olduğu için) 13 yaşındaki oğluma tarih özel dersi veriyor (lgs denemelerinde inkılap tarihimiz full), çocuklarla çok güzel çocuk oluyor, oğlanın arkadaşları da çok seviyor. arkadaşlarını yanına kitleyip hadi bunları gezdir oyala diyip yolluyorsun, bir güzel oyun abisi oluyor. eve gelmeden önce arayıp "akşama misafir var bi evi süpürüver, ortalığı toparla" diyorsun evi hazırlıyor. biz mesela şu anda okul ara tatilde, çıktık tatile geldik, çocuk evde kediye bakıyor.

oğluma abi oldu, bedava özel öğretmen oldu, arkadaşlarına oyun abisi oldu, bize zor durum yardımcısı oldu. bir zorluğu, külfeti de yok, geç kalkılacaksa geç kalkıyoruz, bu yatağını toplayıp hazırlanıp gidiyor. akşam geliyor, geç geleceksek yemeğini koyup yiyor. misafir gibi ona özel ayrıcalıklı bir hizmet yok. o evde diye kendimizden esirgediğimiz bir şey yok. biz film izleyeceksek, o izlemek istemiyorsa gidiyor odasına oyun oynuyor. ya da oturup bizle izliyor. durduk yere ikinci çocuğumuz oldu.

misafir gibi davramayın. evin, ailenin üyesi olsun, zaten usanırsa "eeh bunlar beni hizmetçi gibi kullanıyorlar" diyip gelmez. kalma fikri ağır basıyorsa da aile üyesi olarak üzerine düşeni, hatta fazlasını yapsın, yaptırın.
+2
kibritsuyu
(13.11.25)
benim de anlatmak istediğim aşağı yukarı @kibritsuyu'nun dediği şeylerdi. Yani denenir, olumlu da sonuçlanabilir. Olumsuz bir durum olursa da, o zaman karar verirsiniz. Şimdiden peşinen kötü olacak diye şartlanmamak lazım. Can sıkıcı şeyler olursa aksiyon alınır. En azından peşin hükümlü davranmamış, bir olumsuzluğa binaen eyleme geçmiş olursunuz. O zaman da çocuk ister başka yerde kalır hafta sonu (kontrol edilmiyor nerede kaldığı) ister dilekçe verip daimi yatılıya geçer.

Tabii şöyle bir gerçek de var, kibritsuyu örneğinde aile çocuklu ve yaş farkı daha fazla. Evde kalan üniversiteli de olsa göze daha bir "bebe" gözüküyor. Daha rahat davranıyor evdekiler...
+1
yadigar
(13.11.25)
(10)

Hiç Yemediğiniz Yöresel Yemekler

auroraaurora
Çılbır sorusundan aklıma geldi. Çok bilinen, sizin evinizde veya yörenizde yenmediği için hiç denemediğiniz yemekler var mı?Ben keşkek ve çılbırın neye benzediğini bile bilmiyorum. Sadece adını duydum. Kuymağı da sadece bir kez, Karadeniz turunda yedim.
Çılbır sorusundan aklıma geldi.
Çok bilinen, sizin evinizde veya yörenizde yenmediği için hiç denemediğiniz yemekler var mı?

Ben keşkek ve çılbırın neye benzediğini bile bilmiyorum. Sadece adını duydum. Kuymağı da sadece bir kez, Karadeniz turunda yedim.
+1
auroraaurora
(10.11.25)
-soğanlı yumurta

-domatesli pilav

-kuru fasulyeli lahana

-kuşkonmaz

para versen yemem. memleket gastamonu.
-1
yurtsuz john
(10.11.25)
Mendek diye bir bitkiden corba yapiyorlar. Allah affetsin korkunc.
Karalahana corbasini da sevmiyorum ama mesela onun Gumushane usulu yapilani gene fena degil.
Tursu iceren yemekler,
0
mbond
(10.11.25)
Şırdan, beyin, göz

Bunlar tam anlamıyla yemek sayılmaz, ama bunları yemedim ve yemem de.
+2
VIPCH
(10.11.25)
Şu popüler Antep yemeği, etli çorba mı ne, adı aklıma gelmedi
-2
arbre
(10.11.25)
Mumbar dolması
Hangi yörenin bilmiyorum ama hiç çekici gelmiyor.

Karadeniz mutfağından kara lahanayla yapılan şeyleri yemem (dolma hariç).
0
mutekebbir
(10.11.25)
ben normalde her yörenin yemegini yerim ve severim. fasulye tursusu da severim, keskeke bayilirim, isirgan yemegini de yerim. rize, hatay, izmir fark etmez, her yörenin yemegini yemis ve cogunu sevmisimdir ama gecenlerde malatyalilarin bir yemegini gördüm, kiraz yapragi sarmasi deniyormus, aklima geldikce kusacak gibi oluyorum. kiraz yapragina sarma yapti, sonra su, un ve yogurdu karistirip kaynamaya koydu, sarmalari da onun icine atti. büyük konusmayayim ama üc gün yemek yemesem bile agzima sürmem onu. bahsettigim tarifi buldum: www.instagram.com

bir de benim annem tarafinda bir yemek yapilir. türk yemegi degil, cecen yemegi. bence o yemegi de asla yiyemez insan alisik degilse. haltmi$ adi yemegin, haslanmis bir somun hamur düsünün, baya cig hamuru hasliyorlar ve bunu kesmeden bölmeden önüne koyuyorlar. yaninda kuru et ve sarimsakli tereyagli sos. biraz hamur, biraz et catala alip sosa batiriyorsun. yemegi ben seviyorum ama alisik olmayan insan mümkün degil o hamuru yiyemez.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(10.11.25)
yozgatlıların çok sevdiği, bağımsız ülke olsalar adeta bir milli gurur nesnesi yapacakları ''arabaşı'' denen garabet. biz de iç anadoluluyuz ama bereket şehrimizde bu yiyeceği yapan da yiyen de görmedik. bir komşumuz bir kere bunu yapıp büyük bir gururla getirmişti bir tencere (ki öyle şuna buna ıyy yiyemem diyen kıl kuyruk hassas tiplerden değilim, hatta eminim çocuğunuza göre midesiz kategorisindeyimdir ama) bir kaşık bile almak içimden gelmemişti. yani benim kafamda sadece kıtlık zamanı ölmemek için yenecek şeyler diye kategorize ettiğim bir liste vardır. onun en tepesinde arabaşı var anadolu yöresel yemekleri içinde.
0
wilhelmwasmuss
(10.11.25)
Hocam bahsettiğiniz kiraz yaprağı sarması efsanevi bir lezzettir. Karamelize soğan, erik ekşisi, tereyağı, kiraz yaprağı, yoğurt gibi malzemeler bulgura öyle bir dengeli ve zengin bir lezzet veriyor ki... Vedat Milor Malatya'ya geldiğinde iki ayrı yerde yedi ve neredeyse ağlayacaktı. Sonrasında kaç farklı yerde anlattı. Görüntüsü pek albenili değil, kabul. Hatta bazı Malatyalılar "bulamaç köftesi" der o yüzden. Ama müstesna bir tadı var. Mevsimine göre dut, ayva ve fasulye yaprağıyla da yapılır ama en makbulü kiraz yaprağıyla yapılanıdır. Tahmin ettiğiniz kadar ağır bir yemek değil. Zengin ve dengeli bir lezzeti var.

Soruya cevap olarak da, duyup da yemediğim/tatmadığım yöresel yemek çok azdır. Aklıma bir tek mutancana geliyor. Onu da rastgele bir yerde yemek istemiyorum. Riskli bir tarif çünkü.
+1
yadigar
(11.11.25)
Mumbar dolmasi! Yemedim. Yemem. Ben de timsah, akrep, fermente kopekbaligi yedim. Ozellikle mumbar dolmasi icin anektodum var: Zamaninda Bilkent'te cok guzel bir kiz arkadasim vardi. Her sey harika gidiyordu, ta ki annesi memleketlerinden gelip bir tencere mumbar dolmasi getirene kadar.
Yemin ederim, ilk gordugumde bok sandim. Tencereyi actilar, ben dumur oldum. Kiz da aldi bir tane, agzina goturdu, o an midem bulandi. Kusasim geldi. Ama hicbir sey demedim, nazikce uzaklastim.
Burda itiraf ediyorum: sirf mumbar dolmasi yedigi icin ayrildim. Hayatimda daha kotu bir sey gormedim. Mumbar dolmasi benim icin travma oldu.
0
thetruenorthstrongandfree1
(11.11.25)
Soru sahibi nefret ettiğiniz yiyecekler diye bir soru mu sormuş? Denemediğiz yöresel yemekleri sormuş. Türkiye'de okuduğunu anlama oranının yerlerde olmasına güzel bir örnek olmuş bu soru:d

Keşkek benim de listemde ama nerede bulur yerim bilmiyorum ben de çok merak ediyorum.
-1
sadakatsiz
(11.11.25)
(9)

Bangladeşli komşum

iwillsee
geçici olarak yurtdışında yaşıyorum ve bir apartmanda kalıyorum. bi kaç hafta önce bangladeşli bir aile taşındı müslüman. ben de gördükçe selam verdim kibarca sohbet ettik. Hanımı sağ olsun bana yakınlık göstermek için ikidir sofralar kurup beni yemeğe çağırıyor. ben de kırmamak için 2 kere davetine
geçici olarak yurtdışında yaşıyorum ve bir apartmanda kalıyorum. bi kaç hafta önce bangladeşli bir aile taşındı müslüman. ben de gördükçe selam verdim kibarca sohbet ettik. Hanımı sağ olsun bana yakınlık göstermek için ikidir sofralar kurup beni yemeğe çağırıyor. ben de kırmamak için 2 kere davetine icabet ettim. bakın farklı kültürlere damak tadlarına saygım sonsuz. lakin pişirdikleri yemekleri tadına dahi bakamıyorum. görüntü ve koku olarak bana kesinlikle hitap etmiyor. bir de maalie sulu yemeği ve pilavı önce parmakları ile iyice mıncıklayıp hatta avuçlarının içine alıp mıncık mıncık yapıp geri tabağa koyup öyle yiyorlar. evet kültür farkı biliyorum ama bu ortamda tek bir lokma bile yiyemiyorum. başka bir şey olsa nezaketen dayanırım ki dayanıyorum mesela evleri çok kokmasına rağmen nezaketen bir saat oturup sohbet ediyorum ama bu yemek meselesi olunca zorla tek lokma dahi yiyemiyorum biliyorum ki zorla yersem kusarım. neyse bu kibar ve nazik evin hanımı ikidir benim bu yememe olayıma çok bozuldu. kırıldı. sen bangladeş yemeği sevmedin dedi. ben de karnım aç değil ondan falan dedim. ama yine de kırıldı. yazık uğraşmış bir de. belli ki bu yemeğe çağırma muhabbetleri devam edecek ve ben bir kez daha gitmek istemiyorum çünkü çok geriliyorum gözüme bakıyorlar yiyecek miyim diye. yazık bi sürü de çeşit yemek yapıyor. sofrayı donatıyor ama tek bir şey bile bana hitap etmiyor. hani böyle margarita pizza kurabiye vs. gibi herkese hitap eden bir şey olsa karnım tok olsa bile yerim. ama has bol baharatlı görüntüsü bile oldukça garip gelen yemekler. ve bu son ziyaretten sonra ben yine hiç bir şey yemediğim için kadın bana inanılmaz kırıldı. ben de o üzüldüğü için üzüldüm. sizce bu durumu nasıl düzeltebilirim. kadın çok iyi niyetli. bruada kendini yalnız hissediyor ve arkadaş edinmeye çalışıyor. (ben de kadınım)
+1
iwillsee
(06.11.25)
'Bir sağlık sorunum var. Diyetisyen özel bir menü hazırlıyor. Onun dışında su içmem bile yasak. Anlayışınız için çok mersi.' de geç.
+6
Mirket
(06.11.25)
Söyliceksin. Biz yemegi böyle yemeyiz, diyeceksin.
+1
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(06.11.25)
"Yetiştiğim evde asla soğanlı, sarımsaklı, baharatlı yemek yapılmaz, yenmezdi. Bana çok ağır geliyor. Bakamıyorum bile. N'olur zahmet etmeyin, keşke yiyebilsem, hiç seni kırmazdım. Yabancı tatlara açık da değilim, alışmadığım tatlarda midem bulanıyor." gibi kırmayan nazik bir üslupla söyleyin bence. "Ben gelince hiçbir şeye zahmet etme. Çok mecbur hissedersen, bi kahve yaparsın, ben de bi paket kurabiye alırım, otururuz beraber." gibi...

Baktın olmuyor, sen eve çağır. Çiğ sütün içinde ketçaplı çiğ brokoli, reçelli et gibi iki üç uydurduğun yemeği ikram et. Bir daha ısrar etmezler sanırım.
+2
yadigar
(06.11.25)
Acid reflux var de.
0
thetruenorthstrongandfree1
(06.11.25)
açık açık konuşup "çok farklı bir kültür alışamadım" diyemiyorsan sen de onu çağır, çeşit çeşit yemek yap, ama yine de çok az ye. gündüz falan boş vaktinde de yanına uğra yemek amacıyla olmadan. atıyorum alışverişe, parka falan çağır. yemek yiyemeseniz bile beraber arkadaşlık yapmaya devam edeceğini hissettir. zamanla alışır arkadaşlığınızın yemek yemeyi kapsamayan cinsten olacağına.

bir de böyle "yapamam, kesin kusarım, deneyemem" dedikçe şartlandırırsan kendini zaten kusarsın. hiç mi yok denemeye yakın safe bir şeyler? sade pirincimsi bir şeyler? ucundan denemelik, "elle yiyemem ama bi çatal varsa şunu denemek istiyorum" demelik bir şeyler olmuyor mu?
+1
nolmus yani
(06.11.25)
pirinç yemeye çalıştım ama bizdeki pilav gibi değildi. buz gibi lapa şeklinde. patates kızartmasını bile bi tuhaf yapmışlardı. hamur kızartmışlar ama onu da şekere ve tuza aynı anda bulayıp kızartmışlar falan ne bileyim işte hitap etmiyor. zorla yiyince kusma oluyor bende. bir de hep karnım tokken çağırıyor tabi onun da etkisi var. ya insan yemek yerken ortamdan kokudan yemeğin görüntüsü ve şeklinden çok etkileniyor bilmiyorum en azından bende öyle.
0
🌸iwillsee
(06.11.25)
sen de onları davet et türk yemeği görsünler.
+1
duyuruuser
(06.11.25)
Gastritim var, reflüm var, diyetteyim, detoksdayım vs diyebilirsinşz ya da direkt doğruyu söylesenşz ne olur ki..
0
suicides underground
(06.11.25)
bunda kırılacak darılacak bir şey olmamalı. yemek kültürlerimiz çok farklı diyebilirsin. ki tr içinde bile bazı mutfaklar diğer bölgelere hitap etmiyor. misal bizim oralara gelip de ısırgan yiyene daha denk gelmedim. :D
+2
lazpalle
(06.11.25)
(17)

Vücudunuzdan memnun musunuz

kizil karga
Aynaya bakınca ulan iyiyiz he diyor musunuz yoksa saldınız mı?
Aynaya bakınca ulan iyiyiz he diyor musunuz yoksa saldınız mı?
-2
kizil karga
(05.11.25)
Fena değilim bence. :)
Bel çevremde biraz yağlanma var. Onu da eritsem iyi olur, ama kafama pek takmıyorum.
20'lerimin sonuna kadar çok zayıftım. Birkaç kilo veya bölgesel yağlanma için üzmüyorum kendimi.
0
auroraaurora
(05.11.25)
hayır. biraz daha uzun ve kalıplı olmak isterdim.
173 boy, 64-65 kg.
0
m e b
(05.11.25)
six packleri görmeye ramak kala bir saldım kendimi iki ayda 9 kilo aldım. aynaya hiç bakasım gelmiyor.
0
lazpalle
(05.11.25)
Hiç memnun değilim 18 kilo aldım...aynalara küstüm özensiz giyiniyorum. Nihayetinde 15 gün önce diyetisyene gitmeye ve yürüyüş yapmaya başladım. Hedef 35 kilo vermek.
0
cccbehzatccc
(05.11.25)
Ben de antep e gelince 15 kilo aldım ama boydan kurtarıyorum. ama uzun boy boyun düzleşmesi yaptı, bir de kaşlarımı beğenmiyorum. onun dışında iyi ya adam olana çok bile
0
ananiyimioguz
(05.11.25)
spor yapan biriyim ama iş güç kaynaklı son 7-8 aydır spor sıklığım ancak mevcudu korumaya yetiyor. fitness ancak haftada 2 belki 3. tatiller, seyahatler sebepli sporsuz geçen haftalarım da oluyor. yine de fena değilim, 3-4 kiloluk bir diyetle çok daha iyi olurum. bir de alkolu tamamen çıkarabilsem ama ne iş ne arkadaşlar müsaade ediyor.
39E 1.80m, 89-90kg.
0
awlmi
(05.11.25)
Geçen marketten dönüyordum hem sırt çantam doluydu hem de 10 kiloluk su taşıyordum kucağımda. Elimden fiş düştü hop diye çöküp onu alıp kalktım elimdekileri yere bırakma ihtiyacı hissetmeden. Çok büyük bir ağırlık değil ama beni gururlandırdı dedim aferin lan bacaklar iyi iş gördünüz.
0
peki madem
(05.11.25)
değilim. skinny fat im. skolyoz ve kifozum var. yüzme dışında spor yapmaya korkuyorum daha kötü olur diye. ona rağmen fıtık çıktı bir de onunla uğraşıyorum.
0
inheritance
(05.11.25)
Hamileyken 25 kilo aldım, vermeye çalışıyorum :(
0
sadakatsiz
(05.11.25)
Selulit ve yüzdeki sivilce izlerinden memnun değilim..onun dışında vücudumu seviyorum.
0
egerbiryolcu
(05.11.25)
degilim. hayatim boyunca da olmadim. sisman oldugum da oldu, simdi skinny fat'im. ama salmadim da. salinca daha kotu oluyor. kifoz da var zaten :(
0
lemmiwinks
(05.11.25)
Atletik ve kasliyim, yag oranim cok dusuk. Uzun kolluyken, kisin falan siradan, random biriyim aslinda ama yazin plajda kizlar hasta oluyor bana:) Ustsuz ve sortla dolasmam lazim benim. Spora giden arkadaslar tutturmus, hepsi kilo alip semirip, buyume pesinde onemli olan vucudun estetik ve atletik olmasi bence.

Ama iste sacim dokuluyor, tepe acildi.
0
speedy
(05.11.25)
göbek bölgesi hariç iyi. ama yaş 40'a geldi bu saatten sonra meydanı gençlere bırakalım artık.
0
mikahakkinen
(05.11.25)
senelerdir six packlerim var. saçlarım da çok gür. dişlerimde sıfır çürük, dolgu vs. bembeyazlar genetik olarak. 5 km'yi 18 dk'da koşabiliyorum. yaş 41.
-1
gabe h coud
(05.11.25)
ultra mutsuzum 20kg fazlam var. siyatik cikana kadar iyidim kosuyordum, aktiftim.
siyatik yuzunden 5-6 senedir fazla hareket edemiyorum.
diyet yapmam lazim, bakacaz. 38 bedenden 34 bedene dusmem lazim, acil.
0
cooperr
(05.11.25)
Nope.
0
cemallamec
(06.11.25)
Vucut tipimi US Navy seallere benzetiyorlar. memnunum.

Gecen yil buranin gazi islerinden sorumlu bakani bizim ofisi ziyaret ediyordu. Uzerimde askeri elbiseye benzer kargo pantolon, tshirt ve bot vardi. Kadin onca kisi arasindan geldi elimi sikti "thank you for your service." dedi :) Beni asker sandi. Fizigim iyidir. Biraz daha bacak calissam daha iyi olur.
0
thetruenorthstrongandfree1
(06.11.25)
(2)

japonyadan alınan play station 5

burcem
merhaba japonyadan ps5 aldım ancak ne yaptıysam yapyim aslan ps5 oyunlarını çalıştırmıyor. sadece ps4 oyunlarını çalıştırıyor. chat gptye sorduğumda dediği her şeyi yaptım ama olmuyor bi türlü. yardım lütfen. teşekkürler.
merhaba japonyadan ps5 aldım ancak ne yaptıysam yapyim aslan ps5 oyunlarını çalıştırmıyor. sadece ps4 oyunlarını çalıştırıyor. chat gptye sorduğumda dediği her şeyi yaptım ama olmuyor bi türlü. yardım lütfen. teşekkürler.
0
burcem
(02.11.25)
Destek hattini arayip yardim isteyebilirsiniz. Belki uzaktan baglanip birseyler yapabilirler.
0
thetruenorthstrongandfree1
(02.11.25)
Bildiğim kadarıyla japonyadan alınan playstation 5'lerde bölge kilidi yok ama bu tarz problem yaşayan kişiler yeni bir ps hesabı açıp bölgeyi ps'i aldığı yer olarak değiştirince sorunları çözülmüş. Denemediyseniz belki işe yarar
0
mermaidd
(03.11.25)
(10)

Amiral Gemisi Sedanlar ?

thetruenorthstrongandfree1
Lokasyon Kuzey Amerika. Sigorta sirketinden $45000 alacagim, uzerini tamamlayip $100.000 civarina luks bir sedan almayi dusunuyorum. Markalarin amiral gemisi olarak nitlendirdikleri Lexus LS500, Audi A8, BMW 7 serisi, Mercedes S class... araclarin disinda bildiginiz luks sedanlar var mi?
Lokasyon Kuzey Amerika. Sigorta sirketinden $45000 alacagim, uzerini tamamlayip $100.000 civarina luks bir sedan almayi dusunuyorum. Markalarin amiral gemisi olarak nitlendirdikleri Lexus LS500, Audi A8, BMW 7 serisi, Mercedes S class... araclarin disinda bildiginiz luks sedanlar var mi?
0
thetruenorthstrongandfree1
(02.11.25)
bu araçlar makam arabası, kendiniz kullanacaksanız bmw 5 serisi, mercedes e coupe öneririm.
0
mikahakkinen
(02.11.25)
Azıcık daha üste koyup hibrit bir flying spur alın bence.
0
yadigar
(02.11.25)
Genesis G90
0
kirmizimsi
(02.11.25)
@yadigar

flying spur burda $425000'mis vergi haric :)
0
🌸thetruenorthstrongandfree1
(02.11.25)
325bin size para mı hocam? Azıcık üstüne koyarsınız dedim ya… Çerez parası. Petrol çok güzel şey. Ben hibrit kısmına takılmanızı bekliyordum…
+3
yadigar
(02.11.25)
maserati quattroporte ama sanırım sıfır olarak artık üretilmiyor.
upload.wikimedia.org
0
exlibris
(02.11.25)
Aslinda cok para degil... Yalniz tr'de ekonomik krizin, sizin maddi durumunuzun, enflasyonun falan sorumlusu ben degilim. Biraz parasi olana, luks bir seyler sorana inceden inceden dokundurmaniz sizi mutlu mu ediyor, neyin kafasindasiniz anlamiyorum.

Arabadan cok iyi anlayan, marketi cok iyi takip eden birkac duyurucu var. Spesifik olarak onlarin cevaplarini bekliyorum.
-3
🌸thetruenorthstrongandfree1
(02.11.25)
Quattroporte'yi biliyorum. Kayinpederde vardi. Debriyajini degistirmek gerekiyor bu aracin periyodik olarak, her 8 ayda bir $5000 masrafi var. onun disinda gayet iyi. tesekkurler tavsiye icin.
0
🌸thetruenorthstrongandfree1
(02.11.25)
En az sorunlu ve ikinci el piyasası sağlam olanı tercih ederdim sanırım.

Güncel kasaları hiç bilmiyorum ama en sorunsuzu Lexus'tur herhalde. İkinci el değeri de fena değilse düşünmeden tercih ederdim. BMW ve Audi'nin F segmenti sedanları US'de tutuluyor mu bilmiyorum. Bu segmentin kralı daima Merc olmuştur ancak Merc de son yıllarda ciddi üretim ve kalite sorunlarıyla boğuşuyor.

Tabi bu dediklerim sıfır için geçerli. İkinci el olacaksa, elimdeki paraya alabildiğim en temiz ve yeni arabayı almaya çalışırdım. Bu durumda ikinci eli çok iyi arabalardan biraz uzaklaşıp tutmayan modellere yönelirdim ki aynı paraya daha yeni ve sorun çıkarma riski daha uzakta olan bir arabam olsun.
0
10551037
(03.11.25)
an itibariyle $100k civarina buyuk sedan bakacak olsam
1- Audi e-tron GT (tasarimina hastayim)
2- RS7
3- panemara GTS

sifir almam 2-3 senelik lease return alirim kesinlikle.
0
cooperr
(03.11.25)
(3)

yurt dışından kahve siparişi

iwillsee
sağlık sebepleri ile tüketebildiğim tek bir kahve markası var o da yurt dışında. türkiyeye göndeririz dediler ama kargo ücretinden ziyade gümrükten endişe ediyorum. bizim gümrük kahvenin kendi ücretinden daha fazla gümrük vergisi vs vs keser değil mi?
sağlık sebepleri ile tüketebildiğim tek bir kahve markası var o da yurt dışında. türkiyeye göndeririz dediler ama kargo ücretinden ziyade gümrükten endişe ediyorum. bizim gümrük kahvenin kendi ücretinden daha fazla gümrük vergisi vs vs keser değil mi?
0
iwillsee
(01.11.25)
Çay getirmiştim birkaç yıl önce. Yaklaşık 40 dolarlık çaya 40 dolar da kargomparası almışlardı. (İngiltere'den geldi) Gümrük ise 15 dolara yakın (2023 eylül 400 tl civarı) tutmuştu.

Yani İngiltere'den gelen çay için kabaca kargo ürünün kendisi kadar, gümrük de ürünün yarısı kadar tutmuştu.
+1
yadigar
(01.11.25)
30 euro'nun üstünde olursa sadece vergi değil, gümrük masrafları falan derken uçuk fiyata gelir.
+1
Bruce
(01.11.25)
Kahveyi merak ettigim icin yaziyorum. Ne tur bir kahve bu?
+1
thetruenorthstrongandfree1
(01.11.25)
(5)

40 yaşında İngilizce gelişimi mümkün mü?

benaslindayohum
Temel seviye var. Hazırlık okunmuş lisede.Çalışmak için çok fazla zamanı yok. Ama ayırabilir de.Amaç çok iyi derecede İngilizce bilen eleman arayan iş yerlerine girmek, çalışmak.
Temel seviye var. Hazırlık okunmuş lisede.
Çalışmak için çok fazla zamanı yok. Ama ayırabilir de.
Amaç çok iyi derecede İngilizce bilen eleman arayan iş yerlerine girmek, çalışmak.
+2
benaslindayohum
(01.11.25)
mumkun tabi. bol bol ingilizce tuketim.

old school ogrenciyseniz bolca ceviri, daha yeni nesil ogrenciyseniz bol okuma/dinleme ve kendi kendinize ingilicce sacmalama. nasil yeni seyler ogrenebildiginizin farkindaysaniz ingilizce ogrenmek cok kolay.
0
klassno
(01.11.25)
bence mümkün. ama hem çalışmak için zaman ayırmanız gerekecek, hem de toplamda da zaman geçecek. devamlılık çok önemli. atıyorum her gün 1 saat ayırsanız, bir kaç sene sonra çok iyi derecede ingilizce isteyen işlere girersiniz.
0
co2s2
(01.11.25)
halen çözemedim. devamlılık olamıyor.
0
mikahakkinen
(01.11.25)
Yaşla İngilizce öğrenme arasında bir bağlantı yok. Zekâ ve çalışma varsa öğrenilebilir. İş hayatı da buna bağlı. Çok kötü konuşan insan da var. Uçuk bir şey değil.
-4
arbre
(01.11.25)
Uzun suredir farkli nicklerle duyurudayim. Bu tur sorulari periyodik olarak, birkac ayda bir bazen yilda bir soran bazi kullanicilar var. Sorular sunlar oluyor genelde:

kilo verebilir miyim?
kas yapabilir miyim?
kariyer degistirebilir miyim?
dil ogrenebilir miyim?
Yurt disinda is bulabilir miyim?

Sorularin tamaminin cevabi "evet".

Bu tur seyleri yapabilmek icin kararli ve disiplinli olmak gerekiyor. Benim gozlemime gore, buralara bu tur sorulari yazanlar genellikle yapamiyorlar :)

Bu sorulari onaylanmak ve guvende hissetmek icin soruyorlar. Soru sorduklarinda aldiklari yaparsin edersin cevaplari ile kaygilarini azaltiyorlar.

Genelde kimse bilgi aramiyor farkettiyseniz. Herkes onaylanmak, yaparsin, edersin cevabi almak pesinde.

Bu tur dil ogrenmek, kilo vermek gibi seylerin ustesinden gelecek olanlar genelde daha spesifik sorular soruyorlar. Mesela anlamadiklari bir ingilizce kavram ya da diyetle ilgili bir seyler gibi...
+2
thetruenorthstrongandfree1
(01.11.25)
(4)

Güneş paneli kurup elektrik üretmek

messina123
Bir akdeniz şehrinde güneş paneli kurup elektrik üretmek ne derece mantıklı? Öncelikle evde çatı değil dam olduğu için panellerden maksimum performansı alabileceğinizi düşünün. Örneğin 5 kwp santral kurmanın maliyeti 180-250 bin tl civarı. 2022 verilerine göre bu üretimi yapan kişiler ortalama aylık
Bir akdeniz şehrinde güneş paneli kurup elektrik üretmek ne derece mantıklı? Öncelikle evde çatı değil dam olduğu için panellerden maksimum performansı alabileceğinizi düşünün. Örneğin 5 kwp santral kurmanın maliyeti 180-250 bin tl civarı. 2022 verilerine göre bu üretimi yapan kişiler ortalama aylık 1700 lira şebekeden ödeme almışlar. 25 yıl garantili olduğu da söyleniyor.

Hem elektrik bedava olacak hem de şebekeye elektrik satacaksınız. Yarın bir gün elektrikli araba alınsa yakıt da bedava olacak.

Ne dersiniz girilir mi bu işe?
+1
messina123
(29.10.25)
bunun hesabini yapmak icin su sekilde yol izleyebilirsiniz. oncelikle 4 mevsim icin ayri ayri evinizin elektrik tuketimini hesaplayin. bunun icin elektrik faturaniza bakabilirsiniz.

5kwp gunes panellerinizin maksumum uretim miktari. yani gunun her saati, senenin her ayinda bu uretime erisemeyeceksiniz. ama bu hesabi yaptirmak icin chatgpt gibi araclara "5kwp uretim yapan gunes panelim var, turkiyede X sehrinde 0 derece egimle yerlestirilmis durumda. her ay icin ayri ayri elektrik uretimini hesapla" diyebilirsin. bu verilere gore bir tahmin tablosu cikaracaktir.

tabi bazi aylarda, ozellikle kis aylarinda uretiminiz tuketiminizi karsilamayabilir. gunes panelleri de omurleri boyunca maksimum verimlilikle calismayacaktir. iste bu durumda da gece/gunduz, bulutlu/bulutsuz, yaz/kis dengesini saglamak icin depolama sisteminiz onemli hale geliyor. duruma gore bir 5kwh depolama ihtiyaciniz olabilir.

ayrica tum bu sistem icin inverter ihtiyaciniz var. ilerde elektrikli araba dusunuyorsaniz araba da bir cesit depolama unitesi aslinda. ama inverteriniz akilli sekilde elektrigi arabaya yonlendirmeli. buna uygun inverter almalisiniz.

tum bu maliyetlerinizi ust use koyun, sebekeye elektrik satacaksaniz elektrik saglayiciniz ile sartlari konusun, daha sonra maliyet/getiri analizi yapin. yani ROI, buna gore eger yaptiginiz yatirim kendini 10 yilda geri donduruyorsa, cok da mantikli degil. ama 5 yilda veya daha kisa surede geri donduruyorsa cok cok mantikli diyebiliriz.
+3
emrahday
(29.10.25)
emrahday, her seyi tum detayiyla yazmis. Ben de bir ornek birakayim buraya. Lokasyon Kuzey Amerika.

Yanlis hatirlamiyorsam evimin uzerindeki sistem 16kw. Mikro inverterlerle yaklasik $35000 gibi bir maliyeti vardi. $15000 devlet karsiladi. Sistemde pil yok. Uretilen elektrik elektrik agina geri gidiyor. Bana ucret odenmiyor, onun yerine kredi veriliyor.

Evim elektrikle isiniyor. Normal ev aletleri disinda 4 klima 7/24 calisiyor, air exchanger var surekli calisan, washer dryer var commercial, TV, isiklar, sauna, hot tub, 8 araclik buyuk bir garaj var.

Bu senaryoda bu sistemle tek yapabildigim soguk 4 ay isinma faturasi odemiyorum. Komik rakamlar oduyorum aylik $20-$30 gibi... Ondan sonra elektrik faturasi aylik tekrar $400-$600 aralarinda seyrediyor.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(29.10.25)
Panelcilere güvenip bu işe girme. Yeni lisansız üretime 1,5 senedir teiaş kapasite vermiyor. Elektriği üretiyorsun fakat yerel iletimci ürettiğin elektriği almıyor.

www.teias.gov.tr
Buradaki aylık lisansız üretim duyurularını ve kapasite tablolarını takip et, ne zaman bulunduğun il/ilçeye kapasite çıkarsa, yerel iletimci kimse git onunla görüş ve ne kadar boşluk kaldığını öğren ona gören kendine yol haritası çizersin.

Yeni yatırım yapanlar Seracısından, fabrikacısına, sitesinden avm sine tüm Türkiye 2024 şubattan beri kapasite açılsın diye bekliyor. Bir çok ilde dağ gibi başvuru dosyası yığını var kapasite açılmasını bekleyen. Milyon dolarlar çatılarda ölü yatırım olarak şuan duruyor.
+1
krtkartal
(29.10.25)
youtube'da bu işi yapıp sürekli anlatan bir abi var onun kanalında detaylı bilgiler mevcut oraya bakabilirsin. senin dediklerini sanırım bi 5-6 yıldır yapıyor.

www.youtube.com
0
duyulmasi gerektigi kadar
(30.10.25)
(17)

İçkisi sigarası olmayan insanlar nasıl vakit geçiriyor?

sekizdokuzon
İki haftadır yalnızca bir kez dün gece alkol aldım ama sanırım uzunca bir süre içmem artık. Sigara içmek de istemiyorum, bugün bir tane içtim. Paket öyle duruyor, atmıyorum ama içmiyorum da. Kendimi bildim bileli hayatımdaydi bu ikili, şimdi ikisi de en azından bir süre, bir ihtimal sonsuza kadar ha
İki haftadır yalnızca bir kez dün gece alkol aldım ama sanırım uzunca bir süre içmem artık. Sigara içmek de istemiyorum, bugün bir tane içtim. Paket öyle duruyor, atmıyorum ama içmiyorum da. Kendimi bildim bileli hayatımdaydi bu ikili, şimdi ikisi de en azından bir süre, bir ihtimal sonsuza kadar hayatımdan çıkıyorlar. Benim tanıdığım insanlar, sosyalleşme tarzım, gün içinde yapıp ettiklerim hep bu ikili etrafında şekillenirdi. Sigarası alkolü olmayan insanlar nasıl vakit geçirirler? Boş vakitlerinde ne yapar, nasıl sosyallesirler?

Teşekkürler.
-2
sekizdokuzon
(27.10.25)
Ig Tiktokta tatlı tarifi paylaşıyorlar hepsi şeker hastası.
-9
Bruce
(27.10.25)
içki ve sigara olmadan da sohbet edebiliyoruz ?
+7
grimavi
(27.10.25)
Kahve içerek :)
+1
mutekebbir
(27.10.25)
Bu ikisi insanın hayatından çıkınca çok fazla boş zaman kalmıyor mu? Nasıl dolduruyorsunuz bu boş zamanı? Her gün duş falan alıyorum zaman bolluğundan, neredeyse kitap okumaya basliycam.
0
🌸sekizdokuzon
(27.10.25)
Hiç elma yemeyenin canı elma istemez diye bir geyik var. Biz o elmayı yediğimiz için anlamı yok. Beyin bu ikisi olmadan da dopamin salgılamayı öğreniyor bir süre sonra. Sigaranın ve alkolün eşlikçileri ile arasındaki bağ zayıflıyor, ama kopmuyor maalesef.
0
auroraaurora
(27.10.25)
Twitter çitliyorum, sanırım benim bağımlılığım da bu
0
grimavi
(27.10.25)
İçkisiz sigarasız eğlenebiliyoruz. Yani benim gibi utangaç değilseniz gayet güzel oyunlu danslı etkinliklere gidilebilir. Sırf bunun için bir eğlence düzenlenebilir bir lokalde bi yerde. Yani neden olmasın ayrıca. Eğlenme anlayışını değiştirmek gerekiyor sanırım. Benim gibiler daha çok insanların eğlenmesini seyrederken mutlu olabiliyorlar. Ya da ne bileyim, doğa ile müziği/kitabı/vs bir araya getirmek de bir eğlenme şekli gibi. Belki de ben gülmekten çatlamalı eğlence nasıl oluyor bilmiyorumdur.
0
muhayyer divan
(27.10.25)
bi şey içmek şart mı? illa şartsa çay kahve içerim. bi şey içmeden de oturabiliyoruz.
hiç içmedim hiç de eksikliğini hissetmedim.
0
jelly bear
(27.10.25)
İçki içmeden de bir şeyler içilebiliyor mesela soda gibi:) sigaradan ölesiye tiksindiğim için etrafımda da sigara içen yok gayet de güzel vakit geçiriyoruz. Sohbet ediyoruz falan. Onlarsız da sosyalleşiliyor.
0
suicides underground
(27.10.25)
Sigara hic kullanmadim fakat ickiyiyi cok severek iciyordum. Alkolik degildim ama her gun iciyordum. Ogle arasinda falan iki bira yuvarlayip ise giderdim. Hatta sevdigim bir icki icin taa iskocya'daki bir adaya dahi gittim. Jay Z'nin sisesi $500'lik konyagini 2-3 aksamda bitiriyordum. O derece seviyordum. 20 sene boyunca icmedigim gun nadirdir.

Yas 40+ olunca azalttim. Simdi cok az ve nadiren iciyorum. 20lerde 30lardaki aksamdan kalmalik ile 40+ lardaki aksamdan kalmalik cok farkli. Eskiden hemen toparlanirdim. 40'dan sonra hangover olup gunu kacirmak istemiyorum. Hem fiziksel olarak da toparlanmak daha uzun zaman aliyor.

ilginc bir sekilde ayni yas grubumdaki arkadaslarim da yavas yavas alkolden uzaklasmaya basladilar. Bazilari bir kac ay boyunca icmiyor, bazilari benim gibi nerdeyse tamamen birakti.

Su an cok daha iyi ve derin uyuyorum. Kilo verdim. Daha saglikli hissediyorum. Bu kararimdan cok memnunum.

Ben ball hockey oynayarak sosyallesiyorum. Iyi bir grubum var. Gonullu itfaiyeciyim orda dunya kadar arkadas edindim. Is yerinde birkac tane saglam arkadas var. Komsular falan var...
0
thetruenorthstrongandfree1
(27.10.25)
Yapılacak o kadar çok şey var ki... Kitap okumak ya da dinlemek, ev temizlemek, yemek yapmak, film, belgesel izlemek, yürüyüş, koşu, enstrüman çalmak, gezi planı... Zamanımı ayarlayabilirsem barınak gönüllüsü olmak ve huzurevi ziyareti.
0
pembediken
(27.10.25)
Ickim sadece disarida yemeklerde. Sigaram hic olmadi. Sekeri biraktim. Ambalajli ürün tüketmiyorum. Gazli icecek olarak sadece maden suyu. Kahve sevmiyorum. Cayi günde iki bardaga düsürdüm.

Ne yapiyorum?
Ihlamur ve baska bitki caylari iciyorum günde 2-3 bardak.
Tatli krizim gelince dusa giriyorum. Inanilmaz bir sey ama sicak dus o krizi yatistiriyor. Evde bal var, cok istersem bir kasik bal koyuyorum cayima. Daha önce "cok cay iciyorum, bunu birakinca zaman nasil gececek?" diye düsünmek aklima hic gelmemisti. Neden zamani gecirmekte zorlanayim ki?
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(28.10.25)
içki ve sigara içmeyerek :)
0
bay b
(28.10.25)
yerine başka şeyler koyarak ilk aşamada. dikkat dağıtıcı. ilk aklıma gelen puzzle yapmak (alakasız olabilir) ya da belki soda/yumuşak kahve içerek dengelemek olabilir. abur cubura yönelmeyin, kilo olarak geri döner. başarılar sevgili 8910, destekliyorum bu kararını.
0
deartheodosia
(28.10.25)
hayatımda ikisi de hiçbir zaman alışkanlık oluşturmadığı için var oldukları halinin ne kadar yer kapladığını çok tahayyül edemiyorum. sigara hiç bağımlısı olmadım kokusunu falan pek sevmiyorum sadece üniversitede arkadaşlarla içerdim arada. alkol de bünyeme ağır geliyor. hemen midemi bulandırıp uyku yapıyor içemiyorum.

günlerim genelde işte geçiyor, iş ortamında sosyalleşmek için sigara içmeme gerek yok dedikodu yapacaksam arkadaşların yanına gidip fısır fısır yaparım. akşam da evdeyim zaten yine alkole sigaraya ihtiyacım yok ev işleri, yemek bulaşık çamaşır ve vakit kalırsa sosyal medya + kitap okuma ile geçiyor. benim de aksine sigaraya ve içkiye ayıracak vaktim yok aslında :)
0
Sadece soruyorum
(28.10.25)
İşte çıkıyorum ellerimi ceplerime sokup sallayarak milletle muhabbet ediyorum asdasd
sigara içmedende hava almaya çıkıyor işte.
0
eja
(28.10.25)
osbir
0
izmitcan
(28.10.25)
(13)

eşyalardan kurtulma sanatı

turk kizi
nasıl elden çıkarıyosunuz eşyalarınızı? bi tık daha ufak bi eve geçiyoruz ama beni zorluyor eşya azaltmak, hep ıvır zıvır tutasım geliyor, asla kullanmadığım piknik sepeti, içini dolduramadığım şaraplık, koyacak yerimin olmadığı bar falan. Bana bu süreçte bir şeyleri düşünmeden attıracak bi mindseti
nasıl elden çıkarıyosunuz eşyalarınızı? bi tık daha ufak bi eve geçiyoruz ama beni zorluyor eşya azaltmak, hep ıvır zıvır tutasım geliyor, asla kullanmadığım piknik sepeti, içini dolduramadığım şaraplık, koyacak yerimin olmadığı bar falan. Bana bu süreçte bir şeyleri düşünmeden attıracak bi mindsetin vahiy olarak inmesi lazım. Satacak vaktim yok, atınca çok acıyorum o eşyaya.
Satacak vaktim yok demişken mesela asla atmaya kıyamadığım the office ve dunder mifflin tabelaları var büyük baya. Onları satayım bugün yarın kadıköyden teslim alabilecek varsa. Çözelim benim şu hoarding problemimi.
+1
turk kizi
(27.10.25)
Eşya fazlalığı hayat kaliteni düşüren bir olay o eşyaya yılda 1 kez bile ihtiyacın olmuyor ama hergğn kaliteni düşürüyor bu şekilde düşün at biz attık çok rahat ettik.
+1
basond
(27.10.25)
Hediye olarak verebilirsin.
0
sagesen
(27.10.25)
konmari metodu diye aratıp güzel anlatılan birkaç videosunu izlerseniz bu konuda gerçekten çok fayda görürsünüz. pandemi zamanı uygulamıştım şimdi yeniden yapacağım ev taşacak noktaya geldi çünkü
0
ofelia
(27.10.25)
foto falan olsa buradan çıkar belki? Örneğin hiç aklımda yok ama arkadaşım piknik sepeti demişti bir ara şimdi görünce aklıma geldi.
+1
kisa
(27.10.25)
Ben piyasasi olan urunleri kullanmiyorsam satmayi deniyorum. Piyasasi olmayanlari vermek bitik fiyata satmaktansa daha iyi geliyor. Simdi bir cocuk bisikleti var neredeyse hic kullanilmamis, ve zamaninda cok sacma bir fiyata alinmis. Satsam 1/10 fiyatina zor gider. Vermek daha iyi.
0
mbond
(27.10.25)
Bizim arkadaş grubumuz gelmişti eve 6-7 kişi. Evdeki gereksiz her şeyi attılar.
Çöpe gidecek diye ayırdıklarına en son bir bakıp onay verdim. Ev hafifledi ama yine de çok eşya ile yaşamaya devam ettik.
0
michael_knight
(27.10.25)
Özellille kiyafette şoyle yapiyorum, "son 6 ay icinde bunu hic giydim mi" diye soruyorum. Sezona göre 1 yil olarak da guncelleyebiliriz. Cevabim hayirsa atiyorum o esyayi.

"En son ne zaman kullandim" sorusu islevsel oluyo. Yakin zamanda kullanmamissam demek ki ihtiyacim olan bir sey degil. Hatira olarak saklamak istediklerimi tutup digerlerini atiyorum
+2
abuzer
(27.10.25)
farkli teknikler var ancak oncelikle hayat kalitenizi azalttigini fark etmeniz lazim. surekli ivir zivirla ugrasmak, surekli bir seyleri yerlestirmek, yer bulmaya calismak, ne neredeydi vs. bunlar siz fark etmeseniz de beyninizi bosa yoruyor.
vaktiniz yok sanirim ama ilerisi icin her gun 1+1 sey atma teknigini deneyebilirsiniz, ilk gun 1, ikinci gun 2, ucuncu gun 3 otuzuncu gun 30 vs. diye gidiyor. Ay sonunda epey bir seyden kurtulmus oluyorsunuz. bir anda atmaktan daha iyi gelebilir.
eger kadinsaniz ve kardesiniz/arkadaslariniz varsa, bir gun rica edip tum gardrobu birlikte bosaltmak hem keyifli hem kolay. biz duzenli olarak bunu yapiyoruz mesela.
bir de su var, sizin hic kullanmadiginiz evde bosu bosuna tuttugunuz bir sey ya da giysi aslinda birinin ihtiyacini karsilayacak, bence bu cok guzel bir duygu, o nedenle durustlukle ise yaramayan her seyi bir araya getirip kadin siginma evlerine ya da ogrencilere bagislamak acayip bir duygusal tatmin de sagliyor.
son olarak sivri sinek onemli bir noktaya parmak basmis, ya almayi birakacaksiniz ya da aldiginiz her esyanin yerine bir sey atacaksiniz yoksa surdurulebilir olmaz.
+1
kassiopeia
(27.10.25)
biz kendi aramızda takas yapmaya gayret ediyoruz, wp grubuna foto atıyoruz şuna ihtiyacı olan var mı diye. olan varsa doğrudan o geliyor alıyor. ordan kimse çıkmazsa ofiste birbirimize soruyoruz. ordan da çıkmazsa eve temizliğe gelen ablaya veya apartman görevlisine soruyoruz. illa çıkıyor ihtiyacı olan biri.

eşya ile neden bu kadar bağ kurduğumun üstüne çok düşündüm ben, ordan çıkan sonuçlarla anladım ki mevzu orda eşya değil, o eşyanın bende neyi, hangi duyguyu, anıyı vb. ifade ettiği. bu yöntemle o kadar çok eşya çıkardım ki evden, inanamadım. bu fikri de bir deneyebilirsiniz.
+1
Phoebe
(27.10.25)
ev taşırken acelem vardı fazla eşyaları spotçuya yok pahasına vermiştim.
0
inheritance
(27.10.25)
benim için de sıkıntılı bir durum olduğundan yanıtları tek tek okudum . 4+2 dublex 250 m2 evden 100m2 eve geçtik ve ister istemez ilk taşınma telaşıyla sevdiğimiz kullandığımız eşyaları atmak vermek zorunda kaldık ama hala sıkış tepiş ev .
facebook atmaver grubundan çok eşya verdim .
keşke ekşi duyuru da fotoğraf ekleyerek birşeyleri gerçekten ihtiyacı olan birileri ile paylaşabilsek .
@kassiopeia her gun 1+1 sey atma teknigini deneyeceğim çok mantıklı güzel bir fikir .
0
devilone
(27.10.25)
ben de eşya tutmayı seven biriyim. ama bazen fenalık basıyor ve ıvır zıvır ne varsa toplayıp çöpe atıyorum.
0
art cat chocolate
(28.10.25)
Benim 8 arac park edilebilecek genislikte garajim var evimin altinda. Bir donem garajda o kadar cok esya vardi ki, ipin ucu kacmak uzereydi. Satayim dedim, facebook'tan ilan verdim. Cok low class insanlarin pazarlik cabalarini, binbir turlu sorusunu falan cevaplamanin bana gore olmadigini anladim. En son bir 40 yard dumpster yani buyuk metal bir konteynir kiraladim. Kiymetli kiymetsiz herseyi icine attim. Cekici geldi her seyi aldi goturdu... Cok rahatlatici bir eylem. Tavsiye ederim.
0
thetruenorthstrongandfree1
(28.10.25)
(12)

giyim alışverişi hangi markalardan yapıyorsunuz?

entegre
1-şu an hangi markalardan yapıyorsunuz?2-daha çok paranız olsa hangi markalardan yapardınız?yaşınızı da belirtseniz süper olurdu. ben 33/K
1-şu an hangi markalardan yapıyorsunuz?
2-daha çok paranız olsa hangi markalardan yapardınız?

yaşınızı da belirtseniz süper olurdu. ben 33/K
0
entegre
(26.10.25)
jimmy key, chima, mudo, mango, zara, yargıcı. papuç için de elle yi seviyorum baya.
basic tshirtlerimin hepsini de senelerdir kaft tan alıyorum.

çok param olsa tr den almam gider yurt dışından alırım. 36k
0
a perfect lie
(26.10.25)
Beymen, Network, Massimo Dutti. Daha fazlasını istemem, gerekmez. 41 E
0
gabe h coud
(26.10.25)
32E. Tişört Lufian. Jean, gömlek Mavi. Kışlık ayakkabı Lumberjack, spor ayakkabı Nike ve Adidas. Aslında Adidas tişörtüm de var, sırt çantam ve spor çantam da Adidas. Adidas'a çalışıyormuşum. Çok param olsa direkt İtalyan markaları tercih ederim.
-1
arbre
(26.10.25)
Colombia, Levis, Adidas, Altınyıldız
E
0
Mirket
(26.10.25)
LCW
E
Başka bir yer denemedim sabit insanım. Çeşit çok, fiyat ucuz ve bana göre kaliteli.
+1
artıküyeolmakistiyorum
(26.10.25)
adidas, uniqlo, gap, new balance, levi’s, arket…
daha fazla param olsa ne alirim bilmiyorum.
0
lemmiwinks
(26.10.25)
Reserved, uniqlo, h&m

Daha çok param olsa cos ve the other stories

39k
0
suicides underground
(26.10.25)
1- Kullanım amacıma göre aldığım yerler değişiyor bir iki örnek;
Trençkot - Yargıcı
Günlük giysi - Oxxo
Tayt - Cadde butiği

2- Tarzını beğendiğim markalar;
Yargıcı, Twist, Oxxo, Massimo Dutti.
Aşırı zengin olsam sadece McQueen giyerim galiba.
0
mutekebbir
(27.10.25)
Carhartt, Stag Provisions, Helly Hansen, lululemon...
0
thetruenorthstrongandfree1
(27.10.25)
39e.şu an beymen,kotta mavi,levis. genelde spor giyim. adidas under armour nike.

param olsa da fark etmez. spor giyinirim.
0
mikahakkinen
(27.10.25)
kafası karışık bir 30K olarak çoğunlukla lacoste, uniqlo, nike, pull&bear, oysho .. pantolon her zaman levis.
0
theseachange
(27.10.25)
gözüme ne güzel gelirse o. marka kaygım yok.

zaten ben kıyafetlerimi türkiyede bulamıyorum. yurtdışından sipariş ediyor ya da terziye diktiriyorum.

daha çok param olsa da sonuç aynı olurdu. pahalı markaların sundukları şeyler çok sade. bana hitap etmiyor.
0
yurtsuz john
(27.10.25)
(6)

Abd'den iphone almak

garavel
Arkadaşım abd'den iphone 17 pro max alacak, sorum şu ; sitede gösterilen 1199$ fiyat eyalet vergisi vs vs içinde olan fiyat mı ? Ya miami ya new york'dan alacak. Hangisi daha avantajlı olur ? Bu sitede gösterilen fiyatın üzerine bir fiyat çıkar mı ?Teşekkürler
Arkadaşım abd'den iphone 17 pro max alacak, sorum şu ; sitede gösterilen 1199$ fiyat eyalet vergisi vs vs içinde olan fiyat mı ? Ya miami ya new york'dan alacak. Hangisi daha avantajlı olur ? Bu sitede gösterilen fiyatın üzerine bir fiyat çıkar mı ?

Teşekkürler
0
garavel
(26.10.25)
Hariç olması lazım. Alır gibi yapıp posta kodu girerek deneyim, gösterir o zaman.
0
orient blue
(26.10.25)
Florida'da %7 New York'ta %8 vergi oder.
0
thetruenorthstrongandfree1
(26.10.25)
Satın alınan eyaletin vergisi o fiyatın üstüne gelecek.
0
kuehles blondes
(26.10.25)
Hariçtir eyaletten eyalete vergi değişir
0
basond
(26.10.25)
vergi eklenecek. ancak arkadasin roadtrip yapacaksa, veya baska alisveris de yapacaksa satis vergisi olmayan bir eyalete gidebilir.

ornegin new york'a 2 saat uzaklikta, philadelphia'nin dibinde delaware eyaletinde satis vergisi yok. zamani varsa hem philadelphia'yi gezer, ki gorulmesi gereken onemli bir sehirdir, hem de delaware'de bir outlet bulup ucuza alisverisini yapar.
+1
antikadimag
(26.10.25)
Belki 4 ay fiziksel 4 ay esim ile kullanacaksınızdır, o yüzden haber vereyim amerika'dan alınan bazı modellerde fiziksel simkart olmuyormuş.


"iPhone 16e, iPhone 16, iPhone 17, iPhone Air, and iPhone 17 Pro models purchased in the U.S. or Puerto Rico don’t have a physical SIM tray and activate only using eSIM. You can activate your iPhone outside the country if your carrier supports eSIM. Learn more about using eSIM while traveling (Opens in a new window)."
+2
liberal
(27.10.25)
(15)

Üniversite hazırlık sınıfında hocalar 'sadece' İngilizce mi konuşuyordu?

hadi ya la
Hatırladığınız kadarıyla nasıldı? Hoca ders anlatırken %80 İngilizce, %20 Türkçe (açıklama, uyarı, arada sohbet vs.) // veya %100 İngilizce konuşuyordu gibi yazabilirsiniz.
Hatırladığınız kadarıyla nasıldı? Hoca ders anlatırken %80 İngilizce, %20 Türkçe (açıklama, uyarı, arada sohbet vs.) // veya %100 İngilizce konuşuyordu gibi yazabilirsiniz.
0
hadi ya la
(26.10.25)
Yuzde yuz İngilizce. Bogazici Uni.
+1
ırene adler
(26.10.25)
Türkçe yasaktı. Biri hariç tüm derslerin hocaları hep her zaman ingilizce konuşurdu. İronik bir şekilde sadece Speaking hocası Türkçe konuşurdu. Adam hazırlık program koordinatörüydü üstelik. Japonya anılarını falan anlatırdı.
0
yadigar
(26.10.25)
Sadece İngilizce hiçbir işe yaramaz Türkiye'de. Bunu savunan ülkeyi tanımıyordur. Amaç İngilizce öğretmekse hem Türkçe hem İngilizce anlatılır. Öğrenciler anlamadıktan sonra sadece İngilizce bir işe yaramaz. Speaking dersinde sadece İngilizce konuşulabilir. Grammar falan İngilizce anlatılmaz. Böyle bir kural da yok zaten.
-6
arbre
(26.10.25)
Grammar translation yöntemi eskide kaldı artık modası geçti. O bizim zamanımızda öyleydi, grammar Türkçe anlatılırdı. Artık communicative method, lexical approach ve task based learning kullanılıyor ağırlıklı olarak. Kurallar örnekler içinde fark ettirilerek öğretiliyor. Üniversitede hazırlık okumadım çünkü zaten dil bölümü mezunuyum mütercim tercümanlık okudum hazırlık yoktu bile bizim bölümde ama lise hazırlığı hatırlıyorum da bizim dersler %100 İngilizce işlenirdi. Türkçe belki ilk ay falan biraz kullanılmıştır. Özel okulda okumadım bu arada, yabancı dil ağırlıklı devlet okuluydu, o zamanlar süper lise deniliyordu.
0
kullanicadi
(26.10.25)
ingilizceydi diye hatırlıyorum.
0
inheritance
(26.10.25)
Okula bağlı. Hacettepe de kural buydu. Zart zurt ünilerde mecburen türkçe ingilizce.
Arbre.. iyi okullarda gramer dersi dahi olmaz. Öğrenci grameri aradan süzerek alır. Gramer dersi 3. Dünya ülkelerinde olur.
0
luluki
(26.10.25)
ingilizce değil ama başka bir dilde hazırlık okudum. 3 hoca vardı derslerimize giren.
bir tanesi çoğunlukla türkçe konuşuyordu.
diğer ikisi çoğunlukla yabancı dilde konuşuyordu.
türkçe'yi daha az konuşmaları iyi olurdu.
0
biseysorcaktim
(26.10.25)
Bu arada 1 sene okutmanlık yapmıştım çok kötü bir vakıf üniversitesinin hazırlık bölümünde. İngilizceyi geçtim bir ders sırf Türkçe dil bilgisi anlatmam gerekmişti. Zamir ne demek bilmeyen vardı, Türkçe bir cümleyi öğelerine ayıramayan vardı, tamam dil Türkçe düşünerek öğretilmez ama insanda bir ana dil temeli olur ki insan başka bir dil öğrenirken kafasında o mantığı oturtur. Hayatımın en zor yılıydı çalışma anlamında. Bak işte o sene clt falan sallamıştım işte:d grammar translation da kullanıyordum yani ara ara, eclectic method uyguluyorum diyordum:p
0
kullanicadi
(26.10.25)
Ege de her şeyi ingilizce anlatıyorlardı hazırlıkta

%100 ingilizce mühendislik okudum, orada da her şey ingilizceydi sadece 1 e 1 de sorduğun sorulara türkçe cevap veriyordu hocalar
0
pislick0
(26.10.25)
luluki, alakası yok. Eğitim kimsenin malı değil. Eğitimi kimse şöyle anlatacaksın, böyle anlatacaksın diyerek sınırlayamaz. MEB bu kadar teori, yaklaşım uyguluyorsa millet neden bir tane cümle kuramıyor? Bir insana bir şeyi öğretmek için her yolu deneyebilirsin, her dili kullanabilirsin. Fransa'dan Türkiye'ye ailesinin işi sebebiyle gelmiş biri bir konuyu anlamıyorsa Fransızca biliyorsan Fransızca da anlatabilirsin. Maalesef bu tip üstten bakan, içi ve altı boş bakış açıları nedeniyle binlerce genç hiçbir şey öğrenemeden yıllarını harcayıp mezun oluyor.
-4
arbre
(26.10.25)
Ingilizce ogretimini surekli olarak iyi yapan okullar var, surekli beceremeyen ogrencilerinin tarzanca konustugu okullar var.

En iyi okullarda, hazirlik siniflarinda hocalar 100% ingilizce konusur. Hazirlik hocalarinin ana dili Ingilizce olur ve bu iste egitimli olurlar. Hoca sinifa girer Good morning der ders baslar. Turkce konusmaz, bazilari Turkce bilmez. Benim dusunceme gore en basarili sistem budur. Bu tur egitim alanlarda yaziyorum ciziyorum ama konusamiyorum vs klasik Turk ogrenci problemi daha az olur. Bu hocalar standarti saglamayan ogrenciyi birakir. Bu ogrenciler de ya tekrar hazirlik okur ya da baska okulda egitimlerine devam eder. Burdaki egitimciler uluslararasi standartlarda maas alir.

"eh iste" okullarda da bazi yabanci egitimciler olabilir, Amerika'nin manikurcu, pedikurculerini onlarin eslerini ogretmen diye yuttururlar. Bazi dil kurslarinda da boyledir bu. Gostermeliktir. Zaten bu okullarda hazirlik okuyanlardan cok azi ogrendikleri dili aktif kullanabilir. Buralarda Turkce'de konusulur.
0
thetruenorthstrongandfree1
(26.10.25)
merhaba. beykent ingilizce sinema tv mezunuyum. 4 yıl boyunca tek bir hoca bir cümle bile ingilizce konuşmadı, tek bir cümle bile. hatta sovyet rusya döneminden değerli eski toprak hoca vardı, Azerbaycan Türkçesi/ rusça karışık konustuğu için iletişimde zorlandık (hiç bi sey anlamadık) yalvardık okula da türkçe ye çevirmen tuttu. sınıfta da kimse ingilizce bilmiyordu zaten "dublajlı izleyelim hocam", "bu devirde siyah beyaz film mi izlenir" falan diyen besyo tutmayınca uzun dönem askere gitmemek için sinema tv mezunu olan bir yığın insanla okudum.
0
libertine
(26.10.25)
Ilkokulun 5 yillik oldugu donemler, ilkokul bitince Anadolu Lisesi hazirlik okurken (yas 13) hocalar %100 Ingilizce konusurdu. Sonra bir daha hazirlik okumadim, hep muaf oldum (lisans, yuksek lisans vb).

Ortaokul, lise, lisans ve yuksek lisansta hocalarim Turk ya da yabanci farketmeksizin icerigi Ingilizce olmayan Turkce, Almanca, tarih, cografya, din kulturu gibi dersler haric dersleri tamamen Ingilizce islerlerdi, Turkce soru sorarsan cevap vermezlerdi.
0
sertac akin
(26.10.25)
%100 ingilizce. hiçbir şekilde Türkçe konuşmuyorlar, lisans derslerinde de böyle, adama ders arasında (sayısal bir bölüm dersi) Türkçe soru soruyorum ısrarla ingilizce cevap veriyor. Bence çok doğru bir sistem değil grammar konularını sağdan soldan video izleyerek öğrendim.

bilkent uni.
0
hold the door
(27.10.25)
ingilizce 90'larda özel ortaokul hazırlık sınıfında öğrendim ilk. %100 ingilizce konuşulurdu, ders içinde ve dışında. Kimi hocalar yabancıydı, istese de Türkçe konuşamazdı. Bence gayet etkili bir yöntemdi, daha sonra devlet okullarına geçmiş olsam da lisede dil öğrencileri dahil benden iyi ingilizcesi olan tanıdığım olmadı.
0
robokot
(27.10.25)
(22)

Vize başvurusu yapmak gücünüze gidiyor mu?

bobinhoo
Selamlar herkese,Aslında benim yurt dışı gezmek falan gibi bir derdim yok da hanım hevesli bu işlere. Geçen bir vize başvurumuz oldu. Sürecin yüzde 95'iyle eşim ilgilendi zaten, ben sadece iş yerinden gerekli evrakları istedim ve başvuru için eşimle beraber VFS'ye gittim.Adamlar sırf beni ülkelerine
Selamlar herkese,

Aslında benim yurt dışı gezmek falan gibi bir derdim yok da hanım hevesli bu işlere. Geçen bir vize başvurumuz oldu. Sürecin yüzde 95'iyle eşim ilgilendi zaten, ben sadece iş yerinden gerekli evrakları istedim ve başvuru için eşimle beraber VFS'ye gittim.

Adamlar sırf beni ülkelerine alsınlar diye kapılarında köpek muamelesi görmenin çok zoruma gittiğini hissettim. Almışım elime bordromu, banka dökümünü, izin kağıdımı, biletimi, cart curtumu, başvuru için bile bir ton para verip kapılarında yatıyorum adamların "beni de ülkenize alın lütfen vallahi uslu duracağım, hemen geri döneceğim param da var zaten bakın diye". Paşalarım belki lütfeder de "iyi bakalım 3 aydır bekliyorsun al sana 10 günlük izin" derler diye.

Sizin zorunuza gitmiyor mu bu muameleyi görmek? Gerçekten sadece orayı gezip/görmek için şu muameleye maruz kalmaya değer mi?
+2
bobinhoo
(24.10.25)
schengen için çok kötü cidden. diğer ülkeler için bi nebze daha iyi.

zoruma gidiyor ama alıştım. avrupa cidden güzel gezmek için. görmek lazım.

ama amerika ve ingilterenin süreci daha kolay. belge toplamak da 1 gün bile sürmüyor zaten schengende. sadece bütün kişisel verileri ülkeyle paylaşmak korkutucu.
0
jelly bear
(24.10.25)
Sadece gezip görmek için Schengen'e başvurmak istemiyorum. Randevu sıkıntı, vizenin çıkıp çıkmayacağı belirsizliği sıkıntı, çıksa bile çok kısa süreli vize verilmesi sıkıntı. ABD gibi 10 yıllık verseler neyse. Vizesiz veya kolay vize alınarak gidilebilen birçok ülke var. Paramla rezil edemem kendimi. :)
0
auroraaurora
(24.10.25)
kesinlikle gidiyor. yeşil alana kadar vize başvurusunda bulunmadım. sağlık/iş vb. bir şey olmasa, sadece seyahat için başvurmam da.
0
eisberg
(24.10.25)
İş için Fransa vizesine başvurmak zorunda kaldım, Fransa'ya da gram ilgim yok. O vize süreci bana o kadar koydu ki. Dava dosyası gibi kalın belgeler, yemin billah iltica etmeyeceğim temalı mektuplar, oradan oraya sıraya girmeler sinir etti beni. Alın ülkenizi bir yerinize sokun demek istiyorum.
0
peki madem
(24.10.25)
gitmiyor. niye gitsin? Kendimizi üstün mü görüyoruz o ülkelerden? Demek ki değiliz, eşit de değiliz haklı olarak ülkeler ne idüğü belirsiz bir ülkeden gelen adamı da sorgulamak istiyor. Vizesiz onlarca yer var onlara gidebilirsiniz. Zoruna gidiyorsa bugünden başla bu sistemi değiştirmek için çabalara. Olmuyor mu? Olmaz :) o zaman zoruna da gitmeyecek. Millet olarak temsil etmesini seçtiğin hükümet bu, hükümetin aldığı kararlar neticesinde de AB'nin bakış açısı bu. Hoş ben AB'nin bakış açısının Türkiye müthiş örnek müreffeh bir ülke, sosyal devlet olsa da değişeceğini sanmıyorum.

ticaret, fuar gibi amaçlar için kolaylaştırılmalı millet bi fuar için başvuru yapıyor 1 ay pasaport ortada yok. 2 pasaport kullanıyorum mecburen.
-3
croswell
(24.10.25)
Yapılan şey sapına kadar ırkçılık. Vize sürecinde yaptıkları şeyler ve topladığı dokümanlar da aşağılayıcı. Niyet mektubu falan çıktı bir süredir bir de. Vatana, millete ve dünyaya en ufak bir faydası olmayan, toplum içinde yaşayacak kadar gelişmediği gibi gittiği toplumu da rezil bir hale sokacak olan insan artığı olup memleketini kötülersen sığınma hakkını sorgusuz sualsiz kabul ediyorlar. Üstüne bir de ilgili ülkeyi küçümseyip kendilerini çok ulu gördükleri için o sığınmacı ne suç işlerse işlesin üstünü örtüp ülkede tutmaya çalışıyorlar.

O yüzden bana vize vermek için 50 takla attırmaya çalışan ülkeler göçmen sorunu yaşadıkça keyifle izliyorum.
0
nawar
(24.10.25)
Evet gidiyor. Altı üstü bir hafta bir yere gidip geleceksin bin tane şey istiyorlar ve o kadar uğraşmana ve para harcamana rağmen reddedilme ihtimali de eskiye göre çok yüksek.

Çok daha kolay olabilirdi aslında ama bizim hükumete de görev düşüyor biraz. Zaten tayyibe kalsa hiç bir yere gitmeyelim, bütün parayı Türkiye'de harcayalım. Bu yüzden uğraşmıyorlar. Artık işin suyu çıktığı için zaten var olan ve uygulanmayan cascade kuralını uygulanır hale getirip bir lütufmuş gibi lanse ettiler.

İşin daha komiği uzun dönem ve oturum izni başvuruları Schengen vizesine göre çok daha kolay ve red oranı çok düşük. Aslında köpek çekmiyorlar ama bizim "bak salarım kaçak sığınmacıları haa" politikamız yüzünden bu hale geldi iş.
0
himmet dayi
(24.10.25)
değmez. kadını boşamayı bile düşünürdüm.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(24.10.25)
tabi ki gidiyor. bi ton da vize aldım. bundan sonra da başvurmayacağım, avrupanın bana benim de avrupaya ihtiyacım falan yok. çok eşsiz bir konser, eşsiz bir etkinlik yoksa son vizemdi bu diyeblirim artık.

mülteci olarak gitsek daha normal bir prosedür işliyor.

namusumuzla şerefimizle gidince sirk maymunu muamelesi yapılıyor. en son 1 yıllık çıkmıştı, kasımda bitecek. bir daha da başvurmayacağım. hem yorucu, hem gereksiz bir masraf, hem de aşağılanmış hissediyorum.
+1
tchuck
(24.10.25)
Cogu kisinin bu sekilde hissetmesini anliyorum ama olan bitene hep ayni pencereden bakiyorsunuz.

Benim iki pasaportum var. 70 uzerinde ulkeye seyahat ettim. Ben soyle dusunuyorum:

Haklar (rights) var, ayricaliklar (privilege) var. Farkli ulkeye seyahat etmek bir hak degil, ayricalik olarak goruluyor. Seyahat etmenin insanlik hakki oldugunu dusunuyor olabilirsiniz ama bu sekilde kabul edilmiyor.

Yasal oalrak seyahat etmek (conditional privilege) yani kosullu bir ayricaliktir. Devlet ulkeye kimin girip, kimin giremeyecegine karar verir. Turkiye'de de boyle bu. Bu bir.

Genelde bu vize uygulayan ulkeler sosyal devletin guclu oldugu, sosyal programlarin insanlara yardimci oldugu yerler oluyor. Evsize ev, issize maas, is kurmak isteyenlere destek, elektrikli arac almak isteyenlere atiyorum $10.000 devlet destegi, ucretsiz universite egitimi, ucretsiz tedavi vs. dunya kadar program var.

Gecmiste disaridan gelip bu programlari somuren cok insan vardi. Hani Kemal Sunal filmindeki bir dolu cocugu nufusuna kaydettirim Almanya'dan cocuk maasi almasi gibi ya da patates ile sahte muhur yapip yurt disindan kacak arac sokuyorlardi eskiden...
Disaridan gelenler sistemi o kadar somurdu ki onlem almak zorunda kaldilar. Ek olarak guvenlik ile ilgili kaygilar da var. Onlari ayrica yazmaya gerek duymuyorum. Ne oldugunu biliyorsunuzdur. Mesela japonya su anda Turkiye'ye vize uygulanmasi tartisiliyor. Kanada bile artik degisti. Tam bir gocmen ulkesi olmasina ragmen artik cok secici goc istiyor.


Bakin size bir haber birakayim buraya:
www.birgun.net

Boyle olaylardan sonra vize sisteminde her seyi incelemelerinden daha dogal ne olabilir?
Asagilanmis hissetmenize uzuldum ama durum budur.
-4
thetruenorthstrongandfree1
(24.10.25)
Pandemi öncesi ekim 2019'da başvurmuştum. 3 sene sonra eylül 2022'de başvurduğumda kahrıma gitmişti. 468461 tane evrak toparlamak ve bankadaki para miktarını gözetmek için kılı kırk yarıyoruz.

Kahrıma giden sürecin net olmaması ve son derece belirsiz olması. 468461 tane evrak toparlaıyım ve bankadaki para miktarını söylesinler bu olsun diye. Verilen vize süresi orantı olarak artsa.

6 ay ve 1 sene aldım son iki başvurumda. Seneye başvurduğumda daha uzun verirler diye düşünüyorum. Ucuz bilet sayesinde de biraz peşinde koşuyorum schengen vizesinin.
+1
put it in your appropriate place
(24.10.25)
@sivri sinek Suriye'li gelmesin değil, yasadışı gelip kalmasın diyoruz, aynı şey mi? Ayrıca Suriye'linin Türkiye için kısa vize alması çok kolay
+1
edaddy
(24.10.25)
Vizesine göre değişiyor... Schengen mesela zoruma gidiyor çünkü tam anlamıyla saçma sapan bir vize süreci; şimdilerde cascade kuralı ile iyileştirildi ama yıl içinde üç seyahat için üç defa aynı 100 sayfa evrağı 200-300 Euro masraf yaparak verdiren bir vizenin insanın zoruna gitmemesi zor. Tabi bunun içinde Avrupa'nın dibinde, Avrupa Birliği'ne yıllardır aday ülke olup da turist vizesi almak için üç ay aracı kurum randevusu beklemek de var
0
salihdt
(25.10.25)
vize basvuru buyuk angaryadir ama malesef 3. dunya ulkeleri icin gerekli birsey.
adam senin yasadigin ulke ile ciddi bir baginin olup olmadigini gormek istiyor.
olayin irkcilik ile alakasi yok. hicbir vatanperver ulkesinin dingonun ahirina dondugunu gormek istemez. onun icin insanlarin elenmesi normal. adam senden dokuman almadan senin ne ayak oldugunu nerden bilecek.

ha tabii bu arada olay gelir kapisina da donmus durumda. senin keyfinin yerinde oldugu belli, istese 10 sene vize verebilir ama 1er 2ser senelik vererek sana 10 sene icinde 5-6 kere basvuru yaptiriyor ki para kazansin. vahsi kapitalizim.
+1
cooperr
(27.10.25)
@cooperr,

ülkemle aramdaki bağı yaptığım otel rezervasyonuna bakarak mı, 50 euroya aldığım uçak biltine bakarak mı karar veriyor allasen?

veya işyerimden imzalı kaşeli kağıt alarak mı karar veriyor?
komedi.

avrupaya iltica edecek adam 50-100 euro verip bir bilet mi alamayacak, hadi 200 euro olsun.

dümdüz ırkçılık başka bir şey değil.
bu ırkçılık olmasaydı, ilk 1-2 başvurudan sonra hala insanlardan aynı belgeleri toplamanın peşine düşmezlerdi.

burada istedikleri evraklar tamamen işi yokuşa koşmak için.
-1
tchuck
(27.10.25)
örneğin amerikan vizesine başvuruyorsun. adam ne rezervasyon, ne uçak bileti arıyor.

maddi durumuna bakıyor, ne zamandır çalıştığına bakıyor, yapıştırıyor 10 seneyi. sormuyor üstünü, ötesini. her sene tekrar gel de demiyor.

avrupalılar düz ırkçı, kaskafalı insanlar. biz de bu itlerin işlerine ortak oluyoruz. gitmemek lazım aslında da, ülkede de tatil yapacak yer kalmadı ki bütçe olarak.
-1
tchuck
(27.10.25)
Schengen için uğraşmak yerine vize istemeyen yerlere gittim. ABD, Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya vize başvuru süreci net ve süründürmüyor. İlla gelişmiş ülke diye bir saplantı varsa buralara gidilebilir. Uzak olduğu için uçak bileti masraf ama Schengen rezilliğinden iyidir.
0
runaway
(27.10.25)
@tchuck
sakin ol $ampiyon..

ucak bileti, otel rezervasyonu ve isyerinden maasli eleman oldugunu dair kagit disinda baska birsey vermezsen zaten potensiyel multecisin, buyuk ihtimal red yersin. bas belasi istemezler zaten ulkeler kacak dolu.

3-5 mal mulk tapusu, ustune kayitli sirket, bankada guzel para gosterirsen, bunun zaten burada keyfi yerinde, el kapisinda multeci olup niye basini belaya soksun ki diye dusunup vizeyi verirler buyuk ihtimal.

bunun irkcilikla ne alakasi var harbiden anlamakta zorlaniyorum.
irkcilik boyle bisey degil yahu.
-1
cooperr
(27.10.25)
@cooperr, sence mülteciyi engelleyecek şey bookingden iptal edebileceği rezervasyon ve 100 euroluk uçak bileti mi cidden :)))

adamlar 10bin 20bin euro veriyorlar mülteci olarak geçmeye. cidden bunlarla mı engelleyecekler asdasfdas çok komik ya. ciddi ciddi buna inanıyor olmanız da çok komik.
-1
tchuck
(27.10.25)
@tchuck

bir daha oku bence ne yazdigimi..
-1
cooperr
(27.10.25)
vize almamla ilgili sorun yok.
her seferinde vize almamla ilgili sorun var. daha red yediğim vizem yok.

her seferinde bookingden sahte rezervasyon yapıp, thy'den bilet rezervasyonu yaptırmak, aptal aptal gereksiz belgelerle uğraşmak aşağılayıcı. o yüzden bir daha başvurmayacağım da zaten.

hala anlamıyorsun şruada söylenenei.

amerika vize koşullarını söylüyor. karşılarsan amasız, fakatsız vizeyi veriyor, 10 yıl. bir daha uğraşmıyorsun.

avrupada her seferinde aynı evraklarla tekrar tekrar başvur. hatta vermesinin bir standardı bile olmasın.
-1
tchuck
(27.10.25)
yaw red yedigim vizem yok diyosun iste, bir verip bir vermemezlik gibi bir durum yok, standart nasil tutmuyor?

adamlarda zaten 10 senelik vize yok, 5 seneligi de kolay kolay vermezler.
1-2 senelik verir, ihtiyacin oldukca tekrarlarsin. gelir kapisi olarak gorduklerini soyledik zaten.

burda irkcilik nerde? paragoz desen anlariz da..
-1
cooperr
(27.10.25)
(8)

bu mutfagi renove ediyoruz. yardim

cairo
https://ibb.co/WpHR4gwg mutfagimiz budur. dolap rengi tezgah zemin ve back splash degisecek. mutfagin sekli ise ayni kalacak tum renk ve kombinasyon onerilerinize acigim.tesekkurler.
ibb.co mutfagimiz budur. dolap rengi tezgah zemin ve back splash degisecek. mutfagin sekli ise ayni kalacak tum renk ve kombinasyon onerilerinize acigim.
tesekkurler.
0
cairo
(23.10.25)
Elektrik panelindeki sigortalar GFCI degilse, tezgah cevresindeki prizleri GFCI ile degistirin.
0
thetruenorthstrongandfree1
(24.10.25)
son zamanlarda farkli dolap rengi kombinasyonlar goruyorum ayni mutfak icinde, ornek:
cdn.realtor.ca

bir de adanin fonksiyonunu anlamadim, ben olsam kaldiririm.
tezgahin tasini kaliteli ve 3cm secmek lazim.
yine ayni tastan back splash yapilabilir..
+1
cooperr
(24.10.25)
Zemin galiba evin devaminda da kullaniliyor, genele gidecek tas desenli acik vizon tonlari hos olur. Cok fazla dolap oldugu icin tek renk yapmayin derim, ustler ahsap veya kirik beyaz, altlar vizon olabilir. Tezgahi mutlaka porselen yapin (neolith vs.) hatta ahsap kullanmayacaksaniz desenli bir tezgah guzel patlatir kendini.

Ada benim gozume cok takildi, dolapla buyutulemiyorsa en azindan tezgahi daha derin tutup oturulabilir bir adaya cevirebilirsiniz. Dolaplarin sagina ve soluna tezgah malzemesinden modullerden daha genis dikmeler yaptirip yuzeyi uzatabilirsiniz. Bir de buzdolabi ustune modul yaptirma imkani yok mudur, mutfak mimari olarak orasi da cok gozume batti :(
0
lallala
(24.10.25)
@cooper, adanin fonsiyonunu bende anlamadim, kelebek gibi orda ya sokup aticaz yada sarap dolabina ceviricez.

@eileengray remodeling isine gir(e)medim maliyet 2 katina cikiyor ve sizde biliyorsunuz ki amerikada bu tarz seyler pekte butce dostu degil.
0
🌸cairo
(24.10.25)
@lallala oraya dolap gelecek evet ben de takildim ona. sekille cok oynayamiyorum ne yazikki. tek imkanim ya adayi sokmek yada saraplik yapmak
0
🌸cairo
(24.10.25)
Ada cok ise yarayan bir sey, hazirda da varsa hic sokmeyin. Saraplik elzem degilse direkt bu orneklerdeki gibi masaya cevirin hem calisma alani olarak genisleyecegi icin cok kullanisli olur.

i.pinimg.com

share.google

encrypted-tbn0.gstatic.com
0
lallala
(24.10.25)
ben yine farklı bir şey söyleyeceğim sormadınız ama.
ateş elementi ile su elementini yan yana veya karşı karşıya koymayın. birbirlerini görmesinler. çatışma çıkar evdekiler arasında.

dolapları iz bırakmayan yani lake olmayan beyaz diğer zeminleri de yere saç tüy dökülünce görülmeyecek desenli açık tonlar seçerdim ben olsam.

gönül petrol yeşili mermer ister de temizliğinden emin olamıyorsun işte.
0
janderzel zartanyan
(24.10.25)
farkli bir bakis acisi, arada ada var:) suan butcem mutfagi remodel edemiyor, adanin gucune guveniyorum.
0
🌸cairo
(24.10.25)
(14)

mizahta ve komidede ifade özgürlüğü

put it in your appropriate place
Bakış açınız ve düşüncesiniz nedir?Benim için ifade özgürlüğü sınırsızdır. Her şaka, espri ve mizah yapılır. Sadece yeri ve mekanı vardır. Müslüman mahallesinde salyangoz satmak gibi bir şey. Gerçi bu durumda ifade özgürlüğü engellenmiş oluyor ama sonuçta salyangoza talep olmaz.Birde mizah ve komedi
Bakış açınız ve düşüncesiniz nedir?

Benim için ifade özgürlüğü sınırsızdır. Her şaka, espri ve mizah yapılır. Sadece yeri ve mekanı vardır. Müslüman mahallesinde salyangoz satmak gibi bir şey. Gerçi bu durumda ifade özgürlüğü engellenmiş oluyor ama sonuçta salyangoza talep olmaz.

Birde mizah ve komedi yaparken amaç dalga geçmek, alay etmek ve küçük düşürmek olmamalıdır. Olduğunda o mizah ve komedi olmuyor, aşağılamak oluyor.
+1
put it in your appropriate place
(23.10.25)
Eylemin bir 'dalga geçme, alay etme, küçük düşürme' mi olduğu, eğer öyle ise tolere edilir dozda mı olduğu konularına bir 'sansür kurulu' mu karar verecek peki?
+4
Mirket
(23.10.25)
insanın ağzından her şey tereddüt etmeden çıkabilmeli ve bu hukuki olarak koruma altında olmalıdır.

bak mesela sen daha sorduğun soruda bile kendinle çelişiyorsun.

bizim bunları kavramamıza daha 200 yıl var.
+5
yurtsuz john
(23.10.25)
@yurtsuz john;

tam olarak çeliştiğim kısım neresi? Anlamak için soruyorum. Müslüman salyangoz ikilem mi? Bundan bağımsız bizim bunları kavramamıza daha 200 yıl var görüşüne hak veriyorum.

@mirket;

sansür kurulu ve benzeri kavramlar asla olmayacak. zira sansür kurulunu kim seçecek? neye göre karar verecek? (bkz: quis custodiet ipsos custodes?)
0
🌸put it in your appropriate place
(23.10.25)
insanların duyguları kaale alınmaksızın her şey her yerde söylenebilmeli. amerika bunun uygulanışına güzel bir örnek. düşünsene istediğin herkese saydırıyorsun ve sabah uyandığında hala işinden atılmamışsın, kelepçelenmemişsin. rüya gibi.

bir de,
"benim için ifade özgürlüğü sınırsızdır"
"ama"
aması yok işte. "sınırsız" ve "ama" aynı yerde olmuyor. "insanları incitmeyecek ölçüde insanlar kendini ifade edebilmeli" diyebilirsiniz, aksi takdirde post-modern bir anlayışta olduğunuz hâlde kendini çağdaş ve ilerici göstermeye çalışan sıradan bir anadolu insanı izlenimi veriyorsunuz.
+2
herzan
(23.10.25)
Bence bu konuda sınır şu, atıyorum biri sizi hiç alakadar etmeyen bir hassasiyet (LGBT) hakkında şaka yaptı ve güldünüz veya sorun etmediniz, o zaman sizin de hassasiyetinize şaka yapılabilir.
+2
olaylar olaylar
(23.10.25)
senin için sınırsız değilmiş.

Ben South Park ile büyüdüm. Orada söylenebilen her şeyin söylenebilmesi ve şakasının yapılabilmesinden yanayım. Küçük düşürmek olmamalı diyorsun da, mesela Saddam şeytan ile gay ilişki yaşıyordu. Bir grup insan için bi lideri küçük düşürmüş sayılabilir. Geçenlerde (izlemedim ama) Trump'ı gömmüşler bayağı. Bu olmamalı mı mesela? Zamanında tacizci rahiplerle aşırı dalga geçmişlerdi. (rahipler, çocuk taciz etmeyeni garipsiyordu) Komple dini aşağılıyor gibi bişey...
+5
nhk ni youkosu
(24.10.25)
İnsanların duyguları kâle alınmaksızın konuşulmamalı. Mizah da seviyeleri olan bir kavram, herkes her mizahı anlamaz, süt bebesine pastırma yedirmenin âlemi yok. Halbuki bu bilerek isteyerek yapılıyorsa orada kötü niyet vardır, kesin ve net. Kaos oluştuğunda suçunu kesinlikle kabul etmez bu kötülüğü yapanlar.

Mizah bir izah çeşididir ve kaliteleri, seviyeleri vardır. Zekâ gibi. Her zekâ ve her kültür her mizahı anlayacak diye bir kaide yoktur. İnsanların hassasiyetlerine saygı göstermemek kavga doğurur. Amaç buysa dilinizin kemiği olmayabilir evet.
-5
muhayyer divan
(24.10.25)
nhk ni youkosu +1

Yazdiklarin birbiriyle celisiyor; Hem ifade ozgurlugu sinirsiz olmali diyorsun hem dalga gecmek, kucuk dusurmek, alay etmek olmaz diyorsun. Herseyin ucu bir yerlere dokunuyor, herseyden birileri rahatsiz oluyor ya da alay edilmis hissediyor...

Gecenlerde bir stand up izliyorum; komedyen seyircilerina arasindaki Stephen Hawking ayarinda bir engelli vatandasa seni buraya kesin engelli otoparkina araclarini parkedebilmek icin getirmislerdir diye girdi olaya :) Hahaha Ne guldum.

Meksikalilarla, Cinlilerle, Anne babasiyla, dogdugu yerle, Hindistanlilarla, engellilerle, sismanlarla, kellerle, genc esi olan yasli erkeklerle... stand uplarda surekli dalga geciliyor .

Stand up'in asil tadi riskli bolgeye girince, bir seylerin ayari kacinca cikiyor. Insanin gozlerinden gulmekten yas getiren anlar hep bunlar.
+6
thetruenorthstrongandfree1
(24.10.25)
Sorun aslında kime göre neye göre sınır.
Misal biri der din kutsalim, sınır. Biri der millet kutsalim sınır, biri der futbol takımım sınır, biri der cinsel tercihim sınır ohooo.

Yani sizin güldüğünüz bir şeye başkası bu soylenmemeli diyebiliyor.
+2
logisticsmanager
(24.10.25)
"her şeyin mizahı olur ama hakaret olmaması lazım" gibi bir ifade ile kanun yapmaya çalışırsanız, şunlara benzeyen bir şey yaşarsınız:

1- her çalışanın sorgusuz sualsiz grev hakkı vardır ancak kamu düzeni, devletin güvenliği gibi sebeplerle, devletin grevleri iptal etme hakkı vardır. kimse grev yapamaz hale gelir.

2- anayasada "herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir" yazıyordur ama devlet kamu düzenini falan öne sürerek hoşuna gitmeyen gösterileri iptal ediyordur.

mizah da böyle olur. devlete yetki verdiğin anda, nasrettin hoca fıkrası bile anlatamaz hale gelirsin.
+5
co2s2
(24.10.25)
Mizahı muğlak belirsiz tanımların içine hapsederseniz o mizah falan olmaz. " Toplumun değer yargılarına zarar veren" gibi bir tanımı her yerde görürsünüz. Kimdir bu toplum, kim belirlemiştir bu değer yargılarını, herkes bu değer yargılarını kabul etmiş midir gibi soruların ise yanıtını hiçbir yerde göremezsiniz.

"İnanmasan da saygı duymalısın" bu cümleyi de duyarsınız, belki siz de aynı fikirdesinizdir. Buradaki sorun "saygı duymalısın" beklentisinin yanlışlığından kaynaklanıyor. Öncelikle inanmadığım şeye neden saygı duyayım? zaten saygı duysam o fikre, görüşe yakın olurdum/inanırdım. Dünyanın düz olduğuna inanan, uçaklardan bizi spreylediklerini düşünen adamın fikrine neden saygı duyayım? Bu fikrin aptalca olduğunu söylediğimde alınıyorsan bu senin problemin?

Evet bu fikirlere saygı duymuyorum ve yeri geldiğinde en ofansif şakaları da yapıyorum. Ama mesela gidip bu fikre sahip insanları yakarak öldürmeye çalışmıyorum, yolda gördüğümde nasıl böyle düşünürsün diyerek saldırmaya, dövmeye çalışmıyorum. Çünkü saygı duyduğum şey, isteyenin istediğine inanma ve söyleme özgürlüğü; fikirlerinin kendisi değil. Ancak beklenen şey kendi fikrini bile söylememen, çeneni kapatıp sanki sen de öyle düşünüyormuş gibi davranman. Üzgünüm ama bunun adı saygı duymak falan değil.
+3
thracia
(24.10.25)
doğru içerikte her şeyin şakası yapılır benim için mahsuru yok. ricky gervais'in bi gösterisinde kanser üzerinden çok güzel açıkladığı bir örnek vardı bununla ilgili onu bulamadım ama şuna sonuna kadar katılıyorum: www.youtube.com
+1
bay b
(24.10.25)
@nhk ni youkosu Ben de gençliğimi South Parkla geçirdim. Haziran 2022ten beri Family Guy izledim Mizaha bakış açıma etkileri çoktur.

@thetruenorthstrongandfree1 Söylediklerinizde dalga konusu göremedim açıkçası. Sanırım dalga geçmek alay etmekle düşündüklerimiz aynı değil. Orada olsaydım ben de gülerdim muhtemelen.

Düşüncelerime gelen eleştirileri hak veriyorum. Sanırım kendimi yanlış ifade etmiş olabilirim. Dalga geçmek, alay etmek ifadeleriyle aklımıza gelenler aynı değil sanırım. Şöyle ifade edeyim; ego tatmini sağlamak ve prim sağlamak amacıyla küçük düşürmeye çalışmaya karşı olduğumu söyleyim.

hassasiyet, değer ve kutsal hakkında yapılan mizahlara ve komedilere güldüğüm çok oldu, oluyor ve olmaya devam edecek. Bundan dolayı benim hassasiyetime, değerime ve kutsalıma yapılan mizahlara ve komedilere de gülüyorum. Başkasına yapılırken iyiydi, bana mı yapılınca mı kötü oldu?!?!?11

Yoksa gelen cevaplardan hemen hemen aynı fikirde olduğumuza kanaat getiriyorum. Her şeyin mizahı vardır.
0
🌸put it in your appropriate place
(24.10.25)
İnsanlar saldırganlıklarını mizah adı altında gizlemediği ya da benzeri kendine yapıldığında "foşik" diye ağlamadığı sürece her konuda mizah yapılabilir. Kişiye yönelik olanlarda ise karşıdaki kişiye doğrudan yapılan mizah, karşıdakine bağlı. Rahatsız oluyorsa uzatmamak lazım ama dolaylı yoldan yapılan için ise sınırlar biraz bulanık.

Örneğin bir arkadaşınızın yüzüne karşı yaptığınız espri onun izin verdiği kadar ağır olacakken, internette yapılan bir paylaşıma ya da internette ünlü olmuş birine yönelik espri sınırları daha esnek olmalıdır. Paylaşım sahibinin sınırları aşılabilir.
0
nawar
(24.10.25)
(7)

Şanslı olduğunuza inanıyor musunuz

arbre
Şu tip bir şeyden bahsediyorum. Birinin bir şeyini çok beğendiniz. Bir gün o şeyden daha iyisi sizin oluyor. Bu genelde bu şekilde gerçekleşiyor ve siz bu düzene inanarak her konuda düşündüğümüzden daha iyisini bulacağına içten içe inanıyorsunuz.Bir arkadaşınızın sevgilisi var. Kıskandınız. Ama bir
Şu tip bir şeyden bahsediyorum. Birinin bir şeyini çok beğendiniz. Bir gün o şeyden daha iyisi sizin oluyor. Bu genelde bu şekilde gerçekleşiyor ve siz bu düzene inanarak her konuda düşündüğümüzden daha iyisini bulacağına içten içe inanıyorsunuz.

Bir arkadaşınızın sevgilisi var. Kıskandınız. Ama bir gün bir bakıyorsunuz o kızdan daha güzel bir kızla sevgili olmuşsunuz.

Ya da bir arabayı beğendiniz. Ben şanslıyımm benim arabam bundan daha iyi olacak diyor musunuz?

Arkadaşınız gitmek istediğiniz bir ülkeye gitmiş. Atıyorum İtalya. Turist olarak. Ama sizin kaderinizde Green Card kazanıp ABD'de çalışmak var. Bu tip bir hissiniz var mı?

Sağ olun.
-2
arbre
(23.10.25)
İnanıyorum.
0
Amaranta ursula
(23.10.25)
Birkaç senedir hayatimda her şey inanılmaz hayal edilemez şekilde yolunda gidiyor. Buna şans diyorsak denebilir
0
artıküyeolmakistiyorum
(23.10.25)
Nope
0
Kahvedesu
(23.10.25)
İnanıyorum. Ama bahsettiğin şekilde başkasının bir şeyini kıskanıp daha iyisini elde etmek gibi değil. Genel olarak şanslıyımdır kısmetim açıktır. Bariz sürprizli olaylar yaşarım küçüklü büyüklü
0
dfn4
(23.10.25)
Hafiften bir şansım var.
0
put it in your appropriate place
(23.10.25)
sanssizim diyemem, ama etrafimdaki bazi arkadaslari gorunce sansliyim da diyemiyorum. bazilarinin her tuttugu altin oluyor benim ise surekli mucadele etmem gerekiyor sonuca ulasmam icin.
0
cooperr
(23.10.25)
Cevremde kanserden olenleri, esinin alkol/kumara bagimliligiyla ugrasanlari, cocugu intihar eden bir is arkadasinin durumunu vs dusununce su ana kadar oldukca sansli oldugumu dusunuyorum.

Yalniz yazdigin o maddi seyler daha iyi araba, Amerika'da is ivir zivir sahibi olmak kendimi daha sansli hissettirmiyor.
0
thetruenorthstrongandfree1
(24.10.25)
(11)

Her alkol aldığında kusmak normal mi?

Bu ne ya?
SelamlarrrrrrrÇok alkol kültürü olan biri değilim ama ne zaman arkadaşlar içerken ben de eşlik etmek istesem ikinci bardaktan sonra midem bulanıyor, ne yediysem çıkarıyorum.Bunun sebebi yemekten sonra içmeye kalkıp abartmamdan mıdır?Bir de ben o kadar uyarılara rağmen sanki meyve suyu gibi, yani ahe
Selamlarrrrrrr

Çok alkol kültürü olan biri değilim ama ne zaman arkadaşlar içerken ben de eşlik etmek istesem ikinci bardaktan sonra midem bulanıyor, ne yediysem çıkarıyorum.

Bunun sebebi yemekten sonra içmeye kalkıp abartmamdan mıdır?
Bir de ben o kadar uyarılara rağmen sanki meyve suyu gibi, yani aheste aheste değil de kısa aralıklarla yudum alıyorum hep.
Böyle olunca da hem masada en erken zom olan ben oluyorum hem milleti benimle ilgilenmesine sebep oluyorum hem de etrafı batırıyorum :(

"Adabı vardırrrrrr içki içmenin" şeklinde beylik yargılardan ziyade "Eğer hafif tokken/açken içersen daha rahat olur", "Yemek yerken şunu yap/yapma", "Şununla bunu karıştırarak içme" gibi tavsiyelerinize ihtiyacım var.

Bu arada viskide, rakıda, cinde, votkada hep bunları yaşadım. Bunların kokularını alır almaz Pavlov'un köpeği gibi şartlanıyorum ve "Kusmasam bari" diye diye korkarak içiyorum hep ve başıma da bu geliyor yani.
0
Bu ne ya?
(22.10.25)
İçmeden önce yarım fincan zeytinyağı iç.
-2
Mirket
(22.10.25)
Kusmak vücudun "zehirli bişiler var ne olduğunu anlamadık, midede ne var ne yok atalım" refleksi. Vücudun zehirlenmediğini anlaması için ona zaman vermen lazım. Şimdikinin yarı hızında içmeyi dene.
0
Bruce
(22.10.25)
Hafif yemek dışındakiler mideyi kötü yapar evet.
Zeytinyağına ben katılmıyorum bu arada.
Fazla içtiğim dönemlerde kusma için mide koruyucu kullanıyordum ben. L ile başlayan bi tanesi var onunla bayılana kadar içip yine de kusmadığım çoktur.
Bunun dışında alışacaksınız. Hatta kusmak çok da kötü bir şey değil, nerede duracağınızı gösteriyor size. Midem bulanmıyo diye fazla kaçırıp kör mu olucam diye ağlamaktan iyidir.
Son olarak rakı dünyanın en absürt şeyi. Kendinizi zorlamayın. Ortamı güzel ama kadına da erkeğe de yakışmıyor.
+1
asue
(22.10.25)
Tok karna içilmez. İçkiye eşlik eden sadece tek bir yiyecek olmalı bence.

Ucuz içki içme. Beş fazla ver iyisini al.

Mümkünse açık havada iç.
+1
yurtsuz john
(22.10.25)
değil. yavaş için ya da içmeyin.
0
inheritance
(22.10.25)
Bak, ne guzel iste alkolun senlik bir sey olmadigini ogrenmissin. Icme bundan sonra. Dokunuyor de gec.

Zaten bir dolu kanser turunun sebepleri arasinda alkol kullanimi gosteriliyor.

Sorunun cevabi da burda. my.clevelandclinic.org
0
thetruenorthstrongandfree1
(22.10.25)
sağlam içicilerdendim. bi zaman sonra senin dediğin gibi oldu ağzıma alkol sürmedim son 1 senedir, içme bence.
+1
Algorix
(22.10.25)
Alkol zaten özünde bir zehir vücut için. İçmemek en doğrusu. Batıda alkolü bırakan, bunu sağlık gerekçesiyle yapanlar saygı görüyor. Ülkemizde siyasi bir simge olduğu için mahalle baskısı içmek yönünde var. Ama insan dış etkilerden özgürce sağlığı için doğru olanı yapabilmeli.
-1
mesuta
(22.10.25)
Yavaş için, daha az için, ayrıca (aksi yöndeki bazı inanışların aksine) her türlü alkollü içeceğin yanında bol bol su için.
+1
kobuzchu kiz
(22.10.25)
@thetruenorthstrongandfree1 nin dedigi gibi alkole karsi allerjiniz olabilir. Veya surekli ilac kulliyorsaniz kullandiginiz ilacla alkol kotu etkilesime giriyor olabilir.
0
compumaster
(23.10.25)
yavaş iç o gün ağır yemekler yeme ve yemekten hemen sonra içme.
0
koela
(23.10.25)
(9)

Keyif verici maddeler

muhayyer divan
SelamBugün kuaförüm (kız) bir maddeden bahsetti ama bağımlılık yapmıyor zararlı bir madde değil değil. İçince kafa uyuşuyormuş kişi gevşiyormuş vs. Yani bugün sigara ve alkol dahi zararlıyken insanı gevşetip kafa uyuştıran bir ot (ot dedi kız) nasıl zararsız olur onu anlayamadım. Kuaför olduğu için
Selam

Bugün kuaförüm (kız) bir maddeden bahsetti ama bağımlılık yapmıyor zararlı bir madde değil değil. İçince kafa uyuşuyormuş kişi gevşiyormuş vs.

Yani bugün sigara ve alkol dahi zararlıyken insanı gevşetip kafa uyuştıran bir ot (ot dedi kız) nasıl zararsız olur onu anlayamadım. Kuaför olduğu için de kıza soramadım haliyle. Size sorayım, böyle bir şey var mı, hem zararsız be bağımlılık yapmıyor hem de gayet kafa uyuşturup insanı rahatlatıyor falan. Bu bana çok mantıksız geliyor da.
0
muhayyer divan
(22.10.25)
Belki passiflora (çarkıfelek) otundan bahsediyordur. Eczanelerde şurup ya da hap halinde de satılıyor. Sinirleri gevşetiyor, kafada kurmaya vs iyi geliyor ama çoğu insana etki etmediğini okudum bende kullandım sinirlerim yatışsın diye bana da çok etkisi olmadı sadece rahat uyumamı sağladı. Onun haricinde bir şeyse imkansıza yakın yani bağımlılık yapmayan ve kafa uyuşturan bi otun varlığı
-1
mermaidd
(22.10.25)
O*ta da zararsız diyor o kitle. Gerçi şu an piyasada yok paraya satılan maddelerin yanında bu dediğim şey bayağı "zararsız" kalıyor.

Öyle bir madde hiç duymadım. Passiflora vs olabilir ama herkeste etki edecek, bağımlılık yapmayacak ve gevsetecek... Zor.
-1
sekizdokuzon
(22.10.25)
@im gonna mate çayı
0
messina123
(22.10.25)
Keyif verici her maddenin bağımlılık yapma potansiyeli var, eğer psikolojik bağımlılıktan bahsediyorsak.
Zararsızdan kasıt ne, o da önemli. Mesela kola bağımlısı bir insan, şeker tüketiyor; zararlı. Fizyolojik olarak bağımlılık yapmıyorsa da psikolojik bağımlılığı var.

Otun da çok çeşidi var, doğalı var kimyasalı var genetiğiyle oynanmışı var. Fizyolojik bağımlılık kısmı tartışılıyor türüne göre ama psikolojik olarak, eğer seni olduğun moddan bambaşka bir moda çok hızlı ve keskin geçiriyorsa, geçtiğin modu hep korumak için tüketmek istiyorsun. Al sana bağımlılık.

Ama "sosyal içici" olarak ot tüketip bağımlı olmayan çok insan da var.
Bunların bir alt basamağı olup, mod değişimini keskin yapmayıp keyif verdiği söylenen çeşitli otlar var. Snus var avrupada, özünde tütün kesesi. Onun tr muadilleri de var. Güney Amerika'daki örneğinden yukarıda bajsedilmiş.

Sözün özü, nereden baktığına göre değişiyor soruna cevap.
+1
Bruce
(22.10.25)
bahsettiği tür bir şeyin hukuken suç oluşturmaması mümkün değil bence Türkiye sınırları içerisinde.
0
Sadece soruyorum
(22.10.25)
Kuaför ek iş olarak torbacılık yapıyor olabilir mi?
+11
Mirket
(22.10.25)
Mirket +1

Kuafor seni yoklamis.
+3
thetruenorthstrongandfree1
(22.10.25)
yaw ben de kuafor şarap ikram edince havaya giriyordum, neler varmis<33 "ic ya bi sey olmaz"
0
ala09
(22.10.25)
Vay vay vay vay neler dönmüş serhat. Vayargadaş. Herkese teşekkür 🌷🐞
0
🌸muhayyer divan
(22.10.25)
(11)

partnerinizle yeniden tanışmış olsanız ve o boşanmış ama çocuklu olsa

baldan kaymak
yine de onunla birlikte olmayı düşünür müydünüz?
yine de onunla birlikte olmayı düşünür müydünüz?
-4
baldan kaymak
(22.10.25)
İstemezdim. Ergenleşme sürecinde öz anne babasına bile tahammül ve tolerans konusunda sıkıntı yaşayan çocuk seni çok da mutlu etmeyecektir.

Ayrıca ayrılmış ebevenler çocuk için bir şekilde iletişimlerini sürdürmek zorundalar. Yaşamak zaten yeterince zorken niye böyle bir derde de katlanayım?
+2
Mirket
(22.10.25)
15+ yillik evliyim. ilk tanistigimizda esim cocuklu olsaydi, kesinlikle birlikte olmayi aklimin ucundan bile gecirmezdim.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(22.10.25)
asla.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(22.10.25)
çocuk ossuruk gibidir sadece kendininkine katlanırsın.
+2
mikahakkinen
(22.10.25)
çocuk olması benim için red flag. olmazdı.
0
elektr10
(22.10.25)
evli çocukluyum, bekarken çocuklu adama çok aşık bile olsam asssla olmazdı.

şimdi de boşanmış olsam çocuksuz biriyle asssla olmaz. öyle bir denklem yani :D
0
yenibirgüzelnick
(22.10.25)
çocuk çok büyük değilse olabilirdi diyorum.
0
Improbable
(22.10.25)
Hayır tabii ki
0
arbre
(22.10.25)
ben çok yakın çevremde böyle bir kaç evli çift gördüm. kimisi çok mutlu mesut yaşayabiliyor ama kimisi hep çocuk yüzünden kavga ediyor. senin çocuğun şöyle senin çocuğun böyle vb. dönüp baktığında aslında çocuğun çocuk olmaktan başka hiç bişey yapmadığını ama erkek adamın bir sebebpten içten içe bu durumu sindiremediğini görüyorsun. kaldı ki çok sever o çocuğu mesela küçüklükten beri. yani biraz olay sende bitiyor.

bu yukarıda verdiğim örnek kadın ve erkek tarafının ikinci evliliği, zaten çocukluktan arkadaşlar, 2019dan beri evliler. bu zamandan beri kadın , erkek ve kadının çocuğu aynı evde yaşıyolar. çocuk ergenliğe girmeye başladığından beri erkek olan çeşitli triplere giriyor. kaldı ki çocuk çok uyumlu süper bişey.
0
Fodera
(22.10.25)
Pek mantikli bir hareket degil, yapmam demiyorum ama baskasinin cocugunu benimsemek cok zor diye dusunuyorum. Ozellikle erkek tarafiysan ve cocuk da erkekse, muhtemelen oncesinde simartilmis olacak bir miktar, bazi kararlari bile aliyor olacak vs. yeni iktidar ortagini cok iyi karsilamayabilir. Ergenlik konusu da belirtilmis, yetistirilme sekliyle de alakali ama kendi babasina soven sayan hakaret edenler bile var. Uvey evladin agresifligini kim ne kadar cekebilir?
0
mbond
(22.10.25)
şu anki yaşında istemezdim ama yaşım ileri ise değişir.

mesela ben 45 yaşındaysam, kendi yaşlarımda 45-50 aralığında biri ile 2.evliliğimi yapacaksam o yaşta çocuksuz birini bulmam zor olduğu için kabul ederdim.

bir akrabam 41 yaşında 2.evliliğini yaptı, eşi 50 yaşında falandı diye biliyorum ve üniversiteye giden kızı vardı. bunu kabul etti doğal olarak.
+1
Sadece soruyorum
(22.10.25)
(19)

son kredi kartı ekstreniz ne kadardı?

tabudeviren
soru başlıkta...
soru başlıkta...
0
tabudeviren
(19.10.25)
1000 tl.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(19.10.25)
14.764,24 TL, asgarisi 6.764,24 TL'ydi, 8000 TL ödedim.
0
matilda
(19.10.25)
30k.
0
messina123
(19.10.25)
3500 ama sabırsız olduğum için ekstre gelmeden ödüyorum.
0
Amaranta ursula
(19.10.25)
4.6K
0
MtKrt
(19.10.25)
ödediğim son ekstre garanti 24k, kesilen son ekstre enpara 26.5k
ekstre kesim tarihlerini aralıklandırıp farklı kartlara bölüyorum genelde harcamaları tek karta yığmıyorum... limiti ortak ikinci kart var mesela garantide sadece ekstre ayırayım ödemeleri max süreyle erteliyeyim diye, o da 17k, akbank var 12k... daha az kullandığım kartlar da var daha teb getirfinans kuveyttürk yapı kredi vs.

atıyorum bi kart ayın 17sinde kesiliyor biri 25inde, ayın 20sinde ödeme yapıyorsam 17sinde kesilmiş olanı kullanıyorum bi kampanya vs. için farklı kart kullanmak daha avantajlı değilse.
0
konetsu
(19.10.25)
350k
-1
yüzyıllık yalnızlık
(20.10.25)
Enpara 26bin küsür
Vakıfbank 12bin küsür
0
ezkaza
(20.10.25)
$18373
-1
thetruenorthstrongandfree1
(20.10.25)
İş bankası kartlarım toplam 80 bin, QNB 20 bin gibi bir şeydi.

Bu ay biraz daha az gelir bebek için bir sürü şey alınmıştı geçen ay ve önceki ay.
0
chicha_v2
(20.10.25)
365k tl
-1
gabe h coud
(20.10.25)
320k civarıydı
-1
basond
(20.10.25)
23-30 arası değişiyor hep
0
OgutucuRecep
(20.10.25)
80 küsur. İki tane 20'şer binlik taksitim vardı. Bu ay kurtuluyorum çok şükür.
0
auroraaurora
(20.10.25)
90 bin ve 93 bin
0
denizmaniaherif
(20.10.25)
750 lira hala aynı
0
nahtoderfahrung
(20.10.25)
95bin geldi. 22bini BES, 6bini özel sağlık sigortası.
aralık ayından itibaren BES dahil 50bine sabitleyip düzenli bi hayata geçeceğim inş.
+1
tchuck
(20.10.25)
78k
0
ala09
(20.10.25)
0 (sıfır)

kredi kartı kullanmıyorum.
0
co2s2
(20.10.25)
(41)

Eşimle yaşadığımız son büyük tartışmayı yorumlar mısınız? (Evli ve boşanmışlara soru)

mahmuttt
Sabah uyanıyoruz. Küçük çocuğumuzun keyfi yerinde. Hafta içi çalıştığımız için aile ortamını hafta sonları daha çok yaşıyor çocuk. Eşim (karım) genelde sabahları gergin. çocuğun saçını toplamak istiyor. (Çocuk henüz iki yaşında bu arada). Kuzu gibi gelip önüne oturmuyor tabi. Eşim de kızıyor bağırı
Sabah uyanıyoruz. Küçük çocuğumuzun keyfi yerinde. Hafta içi çalıştığımız için aile ortamını hafta sonları daha çok yaşıyor çocuk.

Eşim (karım) genelde sabahları gergin. çocuğun saçını toplamak istiyor. (Çocuk henüz iki yaşında bu arada). Kuzu gibi gelip önüne oturmuyor tabi. Eşim de kızıyor bağırıyor çocuğa zorla saçına tokat takıyor.

O esnada ben koridordayım çocuk baba diye ağlamaya gözlerinden yaşlar gelmeye başlıyor. Tabi bu yüzlerce kere tekrar eden bir sahne olduğu için, artık benim tepemin tasa atıyor.
Gidiyorum içeri ağzımdan bir küfür kaçıyor dayanamıyorum çünkü sonra çocuğu alıyorum kucağıma o odadan çıkıp koridor tarafına geçiyorum.

Eşimin özellikle son bir aydır bana karşı “yanıma hiç yakışmıyorsun, anasının oğluşu” gibi tahrikkar sözleri de var bu arada.

Bu gibi sözlerinden dolayı dün akşam çok gitmek istediği şehir dışındaki arkadaşına aile ziyaretini yapmayacağız dedim. Çünkü bana bu şekilde saygısız, terbiyesiz konuşan bir insana “hadi gidelim” dediği bir yere gitmek ona “Aferin” deyip ödül vermek gibi geliyor. Katlanamıyorum.

Bunun hazımsızlığı sabah da üzerindeydi diye düşünüyorum bu arada…

Çocukla bu olay yaşanmadan öncesi de var. Yine bu sabah Yalnız yaşayan bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı diyorum. Çünkü dün cumartesi tüm günü kendi Çekirdek ailemizle beraber keyifli bir şekilde geçirmiştik. Ve tüm haftayı da.

O da bugün kendi ablasına gitmek istiyordu. Tamam diyorum sabah annemle kahvaltı yapalım; öğleden sonra da ablana gideriz.

Sonra dönüp bana diyor ki annen kahvaltı yapmıştır zaten. Ben de o esnada öğrenmek için annemi arıyorum. Sonra bana diyor ki bana sormadan niye arıyorsun. Sonra telefonu kapatıyorum. O esnada annem geri arıyor. Ben de emrivaki yaparak yarım saat sonra seni alacağız diyorum kahvaltı yapacağız. Bu emrivakiyi yapmamın sebebi ise şu. Annemle çekirdek ailemi bir haftada sadece yarım gün bir araya getirmek bana göre bir yaşlıyı sevindirmek iyi bir şey. Çocuk için de bu ortamı görmesi iyi birşey bana göre. Ve eşim maalesef bu konuda ikna edemediğim için buna mecbur kalıyorum.

Sonra biz çocukla beraber hazırız. Onun giyinmesini beklerken diyor ki ben gelmiyorum. Çocuğu da hiçbir yere çıkaramazsın. Sen git annenle ne yapıyorsan yap. “ Annen neden aramıza giriyor” diyor.

Fakat konik olan annem çok nezaketli gariban bir kadın. Asla eşime karşı karşı bir gün bile en ufak bir kaynanalık yaptığı olmamıştır. İşine karıştığı asla yok, aksine sürekli annelik yapıyor. Bu arada çalıştığımız için beş gün çocuğumuza da o bakıyor.

Sonra ben eşime diyorum ki giyin, hazırlan çıkacağız. Bu Sinir krizine giriyor. Sonra ben Yatak odasında kapıyı kapatıp Çocuk görmesin diye, Sert bir şekilde Uyarıyorum. Bağırmamasını hazırlanmasını söylüyorum. Ve kalkıp bana bir tokat atıyor.

Sonra ben de çok ağır ağırıma gittiği için bir tokat atarak karşılık veriyorum. “Sen bana nasıl vurabilirsin” diye.

Sonra izin verdi ben çocuğu aldım ve anneme geçtim. O esnada kendi annesini aradım. Çünkü kendisi benden önce arayıp yanlı bir şekilde olayları anlatacağına çok emindim.

Annesine bu durumları açtım, konuştum. Annem de kadınla gözlemlerini paylaştı. Dedim ki ben bu olaydan sonra o eve hiçbir şey olmamış gibi gidemem ya siz kendisini çağırın evinize, çocukla beraber gelsin konuşun.

Bu durumu kayınpederime de paylaşın. Ya da siz gelin bir hafta burada hem çocuğa bakın hem de bu konuyu konuşun. Terbiye saygı sınırlarını aşırı bir şekilde aşmış durumda çünkü dedim.

Muhtemelen kayınpeder de arka planda dinliyordu.

Sonra kayınvalidem kayınpedere olayı durumu sansürleyerek anlatır diye durumu bütün açıklığıyla mesaj olarak Kayınpedere de yazdım.

Allah rızası için şu olayı lütfen bir yorumlayın. tecrübe deneyimlerinizle bana bir yol haritası çizin lütfen.

Teşekkürler.

İhtiyaç üzerine Ekleme:

annene bağımlısın diyenler için durumu sanırım yeterince anlatamadım biraz daha detaylıca açıklayayım izninizle.

Annem hafta içi sabah çocuğu evimizde teslim alıyor ve biz evden çıkıyoruz. Bu 3-5 dakikalık bir süreç. Sonra eşim eve geliyor ve annem kendi evine geçiyor. Yani hafta içi bir arada bulunduğumuz demeyelim, birbirimizi gördüğümüz toplam süre her gün 3-5 dakika.

Buna ek kadının yanında fiziken başka kimsesi yok. Yakınında olan tek çocuğu benim.

Ben bunlardan bağımsız haftada bir veya 10 günde bir hep beraber bir araya gelelim istiyorum.

Çocuğuma da bana da bunun iyi geldiğini gözlemliyorum çünkü.

Eşime gelince ben normalde bu konuda emrivaki de yapmazdım fakat aynı gün zaten öğleden itibaren kardeşine de ziyarete gidecektik. Annem konu olunca ben gelmiyorum sen git annene vs. dedi. Önceki olaylardan dolayı da bana bir karşıt gelme durumu vardı.

Benim anneme bağımlı bir durumuma gelince.

Hergün ararım, halini hatrını sorarım. Bu bağımlılıktan öte annemin benim nezdimde bir değerinin olması ile ilgili. Çocukluğumdan beri bir anne oğuldan daha çok iyi anlaşan yetişkin arkadaşlarız da.

Ve onun şuan yanında olan tek yetişkin olduğum için bilerek bunu yapıyorum. Bir vefa borcu adına ne denirse densin. Örneğin Allah korusun vefat etse benim dışında onun kapısını tıklatıp yoklayan başka kimse yok.

Biraz daha açıklayıcı olmuştur umarım
0
mahmuttt
(19.10.25)
Kendisini yetiştirememiş sözde iki yetişkin görüyorum. Arada olan gariban cocuga acıdım.
Bu anlattıklarında da ikiniz haksızsınız. İkinizin de ciddi şekilde düşüncesini davranışını değiştirmesi gerekir ama bu saatten sonra ve fiziksel siddet olaylarından sonra bence bu iş öyle veya böyle bitecek gibi görünüyor.
+6
dedeminhirkasi
(19.10.25)
ikiniz de haksızsınız boşanın kurtulun çocuğa da yazık, ayrıca hikayenin seninle ilgili olan taraflarını yumuşatarak ballıyarak anlattığın belli, niye kadın sürekli annen aramıza giriyor muhabbeti yapıyor?
+7
nahtoderfahrung
(19.10.25)
Saygı ve tahammül kalmamış geçmiş olsun.
+2
anon1m
(19.10.25)
Çocuk varken ayrılmayı kesinlikle düşünmeyin. Son çaredir o ve o aşamaya daha çok zaman var.
Ya ikinizin de saydığı bir aile büyüğünün hakemliğine gidin. Ya da bir aile terapisti bulun. İncir çekirdeğini doldurmayacak büyüklükte devasa sorunlarınız var sizin.
Ayrılın diyenler için de bir atasözü geldi aklıma. Bekara karı boşamak kolay gelirmiş.
-10
Mirket
(19.10.25)
selamlar, yaşadığınız bu sorun için üzüldüm ama her ne olursa olsun eşinize tokat atmanız çok yanlış. bunu geçtikten sonra eşinizin geçinmeye niyeti olmadığını, sizin anneninizle kendisini yarıştırdığını düşündüm. bunu sadece sizin söylemlerinize dayanarak söylüyorum karşı taraf ne der ne anlatır bilemem. sonuçta hakim de değilim avukat da ama her ne olursa olsun üzüldüm.
+2
Fodera
(19.10.25)
öncelikle ikiniz de psikiyatriye gitmelisiniz. bunu kardeşim hastasınız vs. diye söylemiyorum, lütfen kötü algılamayın. öncelikle kendinizi ve neyi tetiklediğinizi çözmeniz lazım. bu süreçte de ilaç desteği yardımcınız olur.

anneniz, arkadaşlar şu bu çok gereksiz bir çok yük edinmişsiniz. siz birbirinizle evlisiniz. o şunu dedi bu bunu dedi, yok annemle kahvaltı falan bunlar sadece ikiniz arasındaki ilişkiyi devam ettirirken yük olan noktalar.

merak etmeyin kimseye bir şey olmaz.

ortada çocuk var iki insan olarak o çocuğun sağlıklı büyümesini sağlamanız gerekli.

tokat vs. zaten rezalet bir durumdasınız. bunu kibarca ifade etmenin yolu yok.

ilişki sürdürmek zaten aşırı zor bir durum daha da zorlaştırmayın kendinize. bi antidepresan alın.

başkalarını unutun ilişkinize bakın.

sürekli ben haklıyım o haklı, ondan bunu esirgerim düşüncelerinden sıyrılın. önemi yok.

bizim düşüncemizin de önemi yok.

sakin olun.
+5
gurur
(19.10.25)
kadin tarafi cocugu coktan silah olarak kullanmaya baslamis. cocugu alamazsin, götüremezsin, görüstüremezsin... üstelik cocugun gelisimini, özgüvenini yaralayacak cirkin laflar ediyor, bunu yapmasindaki amac da kocasini yaralamak. babasinin oglu gibi laflari cocugunu ve esini eziklemek icin sarfeden insanlar bence anne baba olmamali.
ayrica cocugun sacindan memnun degilse götürüp kestirsin sacini yani, erkek cocuguymus madem, her sabah toka takip toplamaya calismak, sonra cocugu bu sebeple aglatip huzursuzluk yaratmak nedir?

"ben kadinim, tokat atabilirim ama sen erkeksin, bana tokat atamazsin" diye bir sey yok. fiziksel temasta bulundugunuz an cinsiyetin önemi kalmiyor, her ikisi de aile ici siddet. üstelik küfür de bir siddet formu.

esine misilleme yapmak icin hödük babasina iki yasindaki cocugun odasinda sigara icirten biri bu kadin. diger yanda sizin emrivakiler, haftanin 5 günü gördügünüz annenize haftasonu bile anacim da anacim diye gitmeyi dayatmaniz, problemleri cözmek yerine ödül-ceza gibi cok primitif mekanizmalar kullanmaniz ciddi sorun. kisilik olarak gelisememis iki insan görüyorum. aranizda saygi, tahammül ve sevgi kalmamis. bu artik bir evlilik degil. ailelerin bu cirkinligin icine cekilmesi de bircok acidan sorun. evlendiyseniz ailenizin kicindan düseceksiniz ya da evlenmeyeceksiniz. haftada 6 gün anasiyla görüsen koca da sahiden cekilecek dert degil.
bazen bosanmalar evliliklerden daha cok huzur ve mutluluk getirir. siddetin oldugu bir evlilikte bir saniye bile durmazdim sahsen.

evli ve cocuk sahibi demissiniz, ben bu iki sartin 1.5'una uyuyorum (gebeyim).
+5
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(19.10.25)
Abicim, hani o bosanmalarda cok duydugumuz "Siddetli gecimsizlik" tam olarak budur.
+3
thetruenorthstrongandfree1
(19.10.25)
ikinci evliliğini yapmış er kişiyim. birlikteliğinizde çok temel sıkıntılar olduğu açık, siz de biliyorsunuz zaten belli bir durum bu. ama benim anlamadığım sıkıntı yaşayıp anne babayı aramak nedir? kusura bakmayın ama bu yetişkin ilişkisi değil, nezaketle söylemek istiyorum ama 20 yaşında köy yerinde evlenmiş insanların sahip olduğu gibi bir ilişki mevcut. burdan sağlıklı bir ömür boyu birliktelik, mental olarak sağlıklı bir çocuk çıkması gerçekten çok zor.
+10
awlmi
(19.10.25)
Ben bekarim, sizin gibi medeni cesaret gösteremedim daha,

o cesareti gösterdiginiz saf duygulara dönmeyi denemelisiniz,

kendini yipratan seyleri karsiya anlat, oda sana anlatsin ve ilk günku gibi olamayi istediginizi soyleyin,

Cocuk herseyi gorur,duyar ve sizin hayatiniz, onunda tercihlerini belirler,

eşin stresi kaldiramiyor ve cocugada bunu yansitiyor, akli selim hareket edemiyorsaniz destek almayi deneyin,
ama siz, ana-babasiniz,akli selim olmalisiniz,bencil olamassiniz artik,

Egonuzdan siyrilarak birbirinize dertlerinizi pozitif kelimeler ile anlatmayi deneyin.
0
designer
(19.10.25)
Herkes çok olumsuz şeyler yazmış. Ben de ikinizi de haksız gördüm.

Bence çocuksuz bir kafa dinlemeye ihtiyacınız var. Ayrıca oturup konuşmaya. Gerçek düzgün bir konuşmaya. Hatta ben olsam baya ciddi ve yer yer kötü xor örneklerle konuşurdum. Kavgalarda boşanma lafının geçmesini hiç doğru bulmam ama bazen en kötüsünü de görmek göstermek lazım. Atıyorum adi Özlem. Derdim ki bak Özlem önümüzde iki seçenek var ya bu şiddetli kavgaya devam edeceğiz giderek dozu artacak ve bir şekilde boşanacağız ya da toparlamak için elimizden geleni kalbimizle yapacağız. Ben sana ve çocuğumuza iyi bir eş ve baba olarak elimden geleni yapmak istiyorum. Hayatın yükünü iki kişi omuzlamak istiyorum. belki şuan boşanmak sana iyi bir seçenek gibi görünebilir ilk başta ama işler senin için benim için olacağından daha zor olacak. Bütün evin yükünü market temizlik araba mevzuları herşeyı ama herşeyı tek yapman gerekecek. Ben sadece çocuğumuzla alakalı olan konularda yardımcı olabilirim. Sevgililer gününde ya da doğumgününde romantik bir hediye isteyeceksin ama benden sonra bu sefer cocukla herseyı dengeye oturtman cok daha zor olacak. Bak beni hala seviyorsun ya da sevmiyorsun bilmiyorum. Bazen saygılı cümlelerinden artık benı sevmedıgını hatta nefret DAHİ ettıgınj dusunmeye başladım. Ama ben seni hala seviyorum. Ve ilişkimiz için çabalamak istiyorum. Her zaman ailemizin direği olarak huzurlu yuvamıza seninle ve çocuğumuzla olmak istiyorum. Ama bunun için sadece benim çaba göstermem yetmez. Öncelikle cocugu bir silah olarak kullanmayı bırakman lazım vs vs vs.

Tabi bundan önce bence tokat için öncelikle özür dile. Cidden özür dile ve birkaç gnü daha dişini sık. Alttan al. Ortalık bir durulsun. 1 hafta fln. O şekilde konuş. Şuan eşinde haklı olarak tokatın siniri olduğu için herşey birbirine girecek. Ve ben olsam cidden bu boşanma seçeneğini de önüne koyar başına gelecekleri söylerdim. Ben boşanmış kadınların da aşırı mutlu olduğunu düşünmüyorum. Kadının toplumdaki rolleri çok fazla. İşte çalışıp kariyer inşa ederken bir yandan ev işleri bir yandan çocuktan kaynaklanan iş yükü. O yüzden hayatın yüküne dair bazı şeyleri hatırlatmak iyidir.

Ve bence eşin çok yıpranmış. Hiç bir insan boşanacağım mutsuz olacağım sinir krizleri geçireceğim sinir krizleri geçirteceğim diye evlenmiyor. Herkes sevdiği ve mutlu olmak istediği için evleniyor. Eşin bir şekilde çok yıpranmış. Ev iş çocuk ev iş çocuk bitmeyen bir iş yükü döngüsü. Hayatın yükü çok fazla omuzlarına binmiş. Ve bu yük altında okdr çok ezilmiş ki neyi görse duysa laf sokuyor geçiriyor bağırıyor sinirleniyor.

Bence eşin ciddi bir konuşma süreci sonrası toparlayabilir. Belki kendisine biraz zaman ayıracak birşeyler yapmak iyi gelebilir. Kendisine zaman ayırması derken evde tek kaldığında evi düzenlemesi temizlik yapması fln değil. Direk kendisi için birşeyler yapması.

Ve de tokatın karşılıklı olması birşeyi değiştirmez. Biz türk toplumunda kadın olarak şiddetin ortasında bir cinsiyet olduğumuz için, ben olsam ben de attığım tokada bakmaz sen nasıl bana vurursun bana vurdu fln derdim. Takıldığım tek şey olabilirdi. Ne yazık ki bu kültürel birşey. Yaşarken burda yazabildiğimiz kadar medeni ve olgun olamıyoruz ne yazık ki. O yüzden ilişkini toparlamak istiyorsan sen sana düşenleri yap da, öncelikle tokadın özüründen başlayarak ve uygun bir zamanda konuşup ona da kendisinin düzeltmesi için zaman tanıyarak. Zaten düzelirse düzelecek yoksa bu şekilde gitmez. Sizin de bir yerde kafanız atıp ayrılmak istemeniz muhtemel.
-2
mobydick
(19.10.25)
"Yine bu sabah Yalnız yaşayan bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı diyorum."

2 yaşındaki çocuğunuza haftada 5 gün bu kadının baktığını da yazmışsınız. Çok merak ediyorum çocuk yaparken böyle mi planladiniz mesela "Ee çocuğa da annem bakar bakıcı parası cepte kalır oh mis" ya da bakıcı tutmaya gücünüz yoksa o zaman neden çocuk yaptınız?

2 yaşındaki çocuğun enerjisine Eşinizin dahi yetemedigini zaten kendiniz de belirtmişsiniz. Peki yaşlı anneniz?

Anlattiklariniz 2 kişinin gecimsizliginin vs dışında çok daha temel problemler barındırıyor aslinda.

Çözüm odaklı bakarsak; eşinizle baş başa sakin kafayla her şeyi konusacaksiniz. Hatta bu görüşmeden önce bir kağıda birbiriniz hakkında hoslanmadiginiz her şeyi yazın, görüşmede de tek tek konuşun.

Bunların hepsini de çocuk için yapacaksanız. Yapamiyorsaniz bir an önce boşanın ki çocuğun da hayatı bir düzene girsin.

Umarım çocuğunuz için her şeyin en iyisi olur.
+2
makbur
(19.10.25)
birkaç haftadır neredeyse her haftasonu benzer duyurular ekliyorsunuz, çoğunda da amacınız size "haklı" olduğunuzun söylenmesi gibi geliyor. bunu duymak için de (@nahtoderfahrung +1) anlatımlarınız fazlaca yanlı geliyor. kendinizi pirüpak göstermeye çalışıyorsunuz.

eğer yanılıyorsam da ciddi bir iletişim probleminiz var demektir ki eşinize ve hatta eşinizin ailesine bir türlü bu iyi niyetinizi anlatamıyorsunuz. zira eşinizle yaşadığınız olayı sıcağı sıcağına kaynana ve kaynataya ayrı ayrı aktarmak istemeniz bence aşırı. onların yerinde olsam sabah sabah damat niye beni arıyor, mesaj atıyor der keyfimi kaçırdığı için de sinirlenirdim.

bir de çocuğun her şeyi reddedip, bağırması ve o durumda işine gelen ebeveyn hangisiyse ona yönelmek istemesi bence doğal. sizin buna gösterdiğiniz tepki ise abartı (hatta anlamsız gibi geliyor). zaten bu davranışınız da gününüzün geri kalanını şekillendirmiş.
+4
tnz
(19.10.25)
Uzun uzun yazamayacağım ama ikinizde haksızsınız+1 aranızı düzeltmenin yokuna bakın yoksa işin sonu avukat
İki tarafında fiziksel şiddeti doğru değil sırf bu bile yardımla çözülmesi gereken bir durum
0
basond
(19.10.25)
Çocuk iyi evliliği bozar, kötü evliliği boşar. Bunu bilerek anlaşmanın yolunu bulun. Yoksa çok da uzatmayın. Sonu boşanma olacaksa, ucunda bunu görüyorsan, ya şimdi ya 15 sene sonra.
+1
gabe h coud
(19.10.25)
İkiniz de haksızsınız, +1.

Karşı tarafın iyi kötü neyi yanlış yaptığını görüyorsunuz ama öz eleştiri için; "bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı" sorusuna eşiniz "annen kahvaltı yapmıştır zaten" diyor, kibarca hayır diyor. Ve siz bu cevabı kabul etmek istemiyorsunuz. Üzerine anneniz zaten haftada 5 gün çocuklarınıza bakıyor. Ortada gerçekten karşı tarafı bayan ve sizin farketmediğiniz bir durum var.

"Eşimin özellikle son bir aydır bana karşı “yanıma hiç yakışmıyorsun, anasının oğluşu” gibi tahrikkar sözleri de var." Bu başlı başına başka bir duyuru konusu. Buna verdiğiniz misilleme ayrıca yanlış. Haklıyken haksız duruma düşüyorsunuz.

"Sonra ben eşime diyorum ki giyin, hazırlan çıkacağız. Bu Sinir krizine giriyor. Sonra ben Yatak odasında kapıyı kapatıp Çocuk görmesin diye, Sert bir şekilde Uyarıyorum. Bağırmamasını hazırlanmasını söylüyorum. Ve kalkıp bana bir tokat atıyor."
İlk olarak sinir krizine giren birinin üzerine gitmek çok yardımcı olmaz. İkinci olarak siz kimsiniz de kime nereye gitmesini ne yapmasını emrediyorsunuz. Çok istiyorsanız en başından tamam ben annemle kahvaltı yapmak istiyorum çocuk kimde kalsın diyin, planınızı yapın.

İki tarafın da sıkıntıları var ama amacınız çözüm bulmak, sorun çözmek değil.

my 2 cents:
-İki tarafta aklında olanları içinde biriktirmeden, sakin sakin paylaşmalı.
-Her konuda anlaşmak ve orta yolu bulmak zorunda değilsiniz. İnsanların sizin annenizle iletişiminizi kısıtlayamacağı gibi, kendi hayatına eşinin ailesini, eşi her istediğinde sokmama, görmeme, kahvaltı yapmak istememe hakkı olduğuna da inanıyourm.
-“yanıma hiç yakışmıyorsun" laf değil, altında yatan ne ise konuşmak lazım.
- tokat kısmına hiç girmiyorum, oturun siz kendi adınıza samimi olarak özür dileyin.
+2
archmage mahmut
(19.10.25)
evli değilim ama
hem haftada 5 gün annem bebeme baksın ---hal böyleyken nasıl kadınla haftaboyu görüşmemiş oluyorsunuz hiç anlamadım? ışınlayarak mı gönderiyorsunuz çocuğu?--
hem de h.sonu annemle birlikte kahvaltı yapalım, diye bir dünya yok...koca olarak bu beklentiniz aşırı saçma.

o dünyanın olması için mesela oldukça ataerkil yetişmiş bir aileden bir eşiniz olması (yani cidden "kız almış" olmanız) lazımdı. mesela benim dışardan gayet modern, çalışan kadın vs olan kardeşim esasen böyledir, "gelin ettik" gitti babasının evine sadece senede 2 kere yarım saat geliyor. ailem fazlaca ataerkil o yüzden kimse için tuhaf değil durumlar -ben hariç, benim kafam ayrı çünkü. neyse, gidip böyle birini "alaydınız" madem böyle bir evlilik istiyorduysanız...

ya da mesela annenizle eşiniz kanka gibi filan olmalı onu sizin "gariban" anneniz olarak değil kendi kankası olarak görmeli.

her türlü, bunu sorun etmeden yapacak (şehirli, modern, çalışan vs.) kadın sayısı oldukça azdır. cidden etrafımda 1 elin parmağını geçmez yani.

5 gün k.valiyeye çocuk bırakmış gelin bir de h.sonu onunla kahvaltı yapacak...bunu "olağan" görüyorsanız o da "anasının oğluşu" der size..işler çirkinleşir. bunu nasıl normal görüyorsunuz? siz hangi gezegende yaşıyorsunuz? kaynana yahu sonuçta, isterse melek olsun. hayret bişeysiniz.

ha eşiniz de çok normal bir insan olsa, zaten annen 5 gün bakıyor, biz birlikte azıcık zamana sahibiz, gel şöyle bir program yapalım der normal makul konuşulurdu. o sizin aileyle kendi ailesini yarıştırıyor, çocuğu götüremezsin diye pazarlıklar filan ,korkunç. burada da onun tuhaf kafasını görüyoruz bence.

eşiniz işine kafası rahat devam etmek, bakıcı parası vermemek, istediği gibi çocuğu geç almak filan türü konforlar için k.valideye çocuk baktırıyor evet, (e aynı rahatlıklar sizin için de var ama sizin anneniz, onun değil, ona minnet borcu çıkıyor, gıcık bir durum...). yüksek ihtimalle siz 2niz anneniz olmasa zaten çocuk filan da büyütemezsiniz de ortalama Türk gibi siz de ailelere güvenip yapmışsınız işte. sonra neden 20 yaşında evlenen köylü gibi aileler herşeyin içinde deniyor, kuzum aileler olmasa hayatta kalamıyorlar çünkü, ondan olabilir mi?

neyse, eş bu duruma karşı zaten öfkeli (kendi çocuğunu kendisi büyütemiyor) olduğu için pasif agresif şeyler yapıyor. bu model türk kadını genellikle olmasını istediği ama olduramadığı şeylere karşı böyledir. intibam bu yönde... çünkü olmasını istediği o şeylere layıktır aslında.

misal sizin mesleğiniz değil de x meslek birini istemiştir, k.valideye baktırmak değil yabancı dadı isterdi, ama oluyor mu bunlar. olmuyor. e öyle bir imkan yok.
enteresan şekilde yine aynı türk kadını bu imkanları sunmasını da eşten beklediğine göre (çünkü neden evlendik o zaman?) öfkeleneceği kişi sizsiniz...."yanına yakışmıyor"sunuz. (ya da kendi fikrince layığını bulamadığı için aslında kendinedir öfkesi artık bu kadarı psikiyatrist işi benim işim değil)

kısacası ne o sizin beklentilerinizi karşılıyor ne de siz onun beklentilerini karşılıyorsunuz...böyle anladım.

boşanınca aşırı iyi bir nafaka ev araba herşeyi vermeyecekseniz öfkelenir öfkelenir geçer, şu anda boşanmaz. tümden deli değilse, onu tek bir konudan bilemedim açıkçası.
kadının şimdi yükü 80se boşansa 180 olacak çünkü. küçük çocukla boşanmak kolay değil. çocuk tamamen kadına kalıyor. kadın daha toka takarken deliriyorsa yemez yani boşanmak. çocuk büyüdükten sonra bu durum değişir.

ha 1-kadının aileden filan durumu iyiyse 2-cinsel hayatınız kötüyse 3-size olan öfkesinin arkasında başka birisinin ilgisi de varsa, o zaman o boşar zaten.

sevgi nerede burada...
valla bilemedim. ortada seven biri var gibi geçmedi konu. birbirine tokat atabiliyorsan sevmiyorsundur , bencesi böyle.
+2
subcomponent
(19.10.25)
boşan diyenlere bakma sen kardeşim.
sorumluluk sahibi, çözüm arayan bir baba için çıkış yolu her zaman vardır.

Annenle olan bağını korumak istiyorsan, bunu eşinle çatışmadan değil, uzlaşarak yapmanın yollarını ara
-2
jamswety
(19.10.25)
Resmen sen haklısın diyelim diye acayip taraflı şekilde anlatmışsın ama evli bir birey olarak haksızlığın buram buram kokuyor.

Karının tek hatası çocuğa bağırmak ve sert davranmak. Bu büyük bir hata. Geri kalan her şeyde sen haksızsın. Böyle bir kocam olsa zevkle boşardım. Öyle bir boşardım ki boşadığım için aklıma geldikçe sevinç duyardım.

“Yaşlı zavallı anneciğin” ile zaten haftanın 5 günü görüşüyorsunuz sanki aylarca görüşmemiş gibi bir haftasonucuk kahvaltıcık diye küçültmeye gerek yok. O kadar yaşlıysa çocuk baktırmayın zaten orda çelişki var.
Tüm hafta içi çalışıp yorgun argın bir tek haftasonunu bekliyorsun ve o da ne? Haftasonu yine KAYNANA. Oldu mu yani kim kabul eder bunu? Bir de emrivaki yapmaklar geleceksin diye bağırıp çağırmalar.

Üf yazamayacağım daha fazla sinirlerim bozuldu. Evli çocuklu bir insan olarak bunları okuyunca cinnet geliyor bana. Gidip kocamı öpüp şükür edeceğim. millette ne adamlar var ya.
+2
Gradient_tabanlı_mor
(19.10.25)
haklı olduğun taraflar çok ama taraflı anlatıyorsan bilemiyorum. tokat işi çok yanlış. uç bir nokta. çocuğu bir yetişkine bırakıp 1-2 saat baş başa konuşmayı deneyin. iki tarafın da adım attığı bir konuşma olursa sürüyor öbür türlüsü zaten mahkeme.
0
summerjam0306
(19.10.25)
kanka boşa gitsin. sana tokat atma gibi bir şeye cürret ediyorsa ahlaksızın önde gidenidir. yanıma yakışmıyorsun falan ne demek. ben olsam dünyanın kaç bucak olduğunu çok fena gösterirdim ona. erkek ol ve boşa. hiç ılımlı olayım anlayış göstereyim deme. bu tipler öyle şeyleri prenseslik olarak adlandırır. acıma.
-1
archmeister8
(19.10.25)
Çocuğunuz çok muhtemelen normalde annesinin sözünü dinleyecekken, sizin vereceğiniz tepkiyi bildiği için huysuzluğu artmış.

Kadın gayet kibarca kahvaltıyı annenizle yapmak istememiş, üstelik başka arkadaşlarıyla olan planı “cezalandırmak için” iptal etmenize rağmen kibar davranmış yine, siz emrivaki yapmışsınız. Üstüne de odaya çekip “had bildirmişsiniz”, üstüne de kadını kendi anasına babasına şikayet etmişsiniz hem de annenizle bir olup.
Ya allah eşinize sabır versin. Bir kadını ne kadar bunaltabilirseniz o kadar bunaltmışsınız. Şiddet kötü bir tepki ikiniz için de, hele de evde çocuk varken haklı görmüyorum ama bir kediyi bile bu kadar köşeye sıkıştırırsanız, tırmalar.
+6
physcos physcos
(19.10.25)
Bitmiş okeye dönüyorsunuz. Boşa zaman kaybetmeden boşanın. Ben böyle evliliklerin devam etmesini ve devam etmesini tavsiye edenleri anlamıyorum. Mesela siz bu saatten sonra nasıl seks yapabileceksiniz ki?
Sizinki evlilik değil ev arkadaşlığı olacak.
İşte birbirinizi tam anlamıyla tanımadan 5 yıl evli kalmadan çocuk yapmamak bu yüzden önemli.
+1
dawsonscreek
(19.10.25)
ikiniz de anormalsiniz. sakın boşanmayın, başka insanlarla evlenip onların da başını yakmayın
0
benarrivo
(19.10.25)
karın haklı.

annenle her hafta sonu görüşmek zorunda mı? zaten annen haftanın beş günü evinizde görünüşe göre. zorla kahvaltı yaptırtmaya çalışıyorsun, kadın istemiyorken. sonra tartışıyorsunuz ve anne babasına ispiyonluyorsun. pardon sen nasıl bir yetişkinsin? onun kendi annesiyle dertleşmesi ile senin aileleri karıştırman ve onu anne babasına şikayet edip durman aynı şey mi? kadından fiziksel olarak da uzaklaşmışsın ki çoğu aldatmalar ve boşanmaların kaynağı yatak odası. tabii senin duygularını da anlıyorum bu noktada ama yanlış bir davranış. bunun dışında söz verdiğin geziyi sırf ceza olması için iptal ediyorsun, halbuki belki gitseniz eşin sana minnet duyacak ve aranızdaki buzlar eriyecek.

kadın yorgunluğunu ve bıkkınlığını çocuğuna yansıtıyor olabilir ama ne korkunç bir anne!!!! demeden önce kanını canını çocuğu için verebileceğini düşünüyorum ben, burada eşinin yanlışı aranızdaki olumsuzlukları çocuğa yansıtmak.

haksızsın.

edit: sondan başlayarak yorumları okumaya başladım, physcos physcos +1 çocuğun annesinin sözünü dinlememesi de babasının nasıl davranacağını bilmesi. üstelik gidip kadına küfrediyorsun yok yere.

edit2: hızımı alamadım, Gradient_tabanlı_mor +1
+3
deartheodosia
(19.10.25)
düzenleyemedim, eşinin “yanıma yakışmıyorsun” demesi de muhtemelen onu yatak odasında reddedip durmandan kaynaklı bir yorum.
+1
deartheodosia
(19.10.25)
Eşin senin her hareketini abartmış. Sen anne sevgisini biraz abartmışsın çünkü eşin sen değil, ona göre bu hafta nasıl geçti bilmiyoruz, sen de bilmiyorsun, belki farklı şekilde rahatlamaya ihtiyacı var. Evli çiftlerin her hafta sonu anne baba ziyaretine gitmesi bana çocukluktan çıkılamadığını düşündürüyor.

Burada sorun senin eşini görmüyor, ihtiyaçlarını (özellikle duygusal ihtiyaçlarını) fark etmiyor olman, ben öyle anladım. Çünkü bir kadın çocuğuna bu kadar basit bir şeyden öfkelenmez. Belli ki deli gibi dolu, ağzından burnundan taşıyor.

Her hafta sonu anneni görmeyin. Onun annesini de görmeyin. Yaşlı sevindirmek tamam ama önce siz önemlisiniz. Eşin bunalmışsa önce onu ferahlatmak zorundasın, annen ikinci planda artık bu hayatta. Çünkü sen bir kadınla evlisin. Anneni yok say demiyorum, annenle bu kadar sık görüşme, hele ki eşin iyi değilse eşini rahatlatmadan hiç görüşme.

Bir ailenin annesi mutluysa o aile her türlü mutlu olur. Bu anne senin annen değil eşin. Bir kadını mutlu edecek tek kişi ise eşidir arkadaşım, başka kimse değildir.
0
muhayyer divan
(20.10.25)
öncelikle boşanmayın bence. en en son çözüm bu olmalı.

biri demiş eşin çok yıpranmış çocuktan çıkarıyor diye yüzde yüz katılıyorum bu yoruma. siz el bebek gül bebek büyütülmüş olabilirsiniz gariban ananız tarafından ama çağ değişti şartlar değişti bi kez olsun karınıza sordunuz mu neyin var seni bu hale getiren nedir diye?

haftada beş gün anneniz bakmıyor mu çocuğunuza? bir de haftasonu neden annenizle vakit geçirme ihtiyacı duyuyorsunuz? benim kocam peş peşe iki gün kendi annesi babasıyla vakit geçirince üçüncü gün fazla geliyor istemiyor kaçıyor normal değil sizin anne bağımlılığınız.

biri daha demiş sizden yüz buluyor, çocuk annesini dinlemiyor. ikilik yaratmayın çocuğun hayatında. böyle böyle anne kötü oluyor.

eşinizle ciddi konuşun belli ki bir sorunu var. evden bunalmış olabilir işten bunalmış olabilir. hiçbir şey yapmamaktan bunalmış olabilir. mutlu bir kadın ne bunları size yaşatır ne de çocuğunuza. kendi ister annenizle hep buluşmak.
0
Hallegadola
(20.10.25)
Boşanmak çözüm değil ben boşandım bu anne düşkünlüğünü çözemedim. Evliyken annesinden çıkmazdı şimdi de velayeti bende olan çocuk her dakika annesinde olsun istiyor eski eşim. Çocuğun okulu ödevi hak getire, kafaların değişmesi lazım. Haftanın altı gününü bir çocuğun babaanne ile geçirmesi normal değil. Çalışan anne çocuğu ile sadece haftasonu etkinlik planlayabiliyor onu da kayınvalide ile neden geçirsin?

Aranızda saygı kalmamış tokat, kötü söz vs. çok çirkin ama çözüm eşinizin kök ailesi olmamalı. Aile olan siz eşiniz ve çocuğunuz sorunun çözüleceği yer de sizin eviniz. Aranızda uzun uzun konuşun ve kesinlikle destek alın derim.
+1
cilekli pasta
(20.10.25)
annene bağımlısın diyenler için durumu sanırım yeterince anlatamadım biraz daha detaylıca açıklayayım izninizle.

Annem hafta içi sabah çocuğu evimizde teslim alıyor ve biz evden çıkıyoruz. Bu 3-5 dakikalık bir süreç. Sonra eşim eve geliyor ve annem kendi evine geçiyor. Yani hafta içi bir arada bulunduğumuz demeyelim, birbirimizi gördüğümüz toplam süre her gün 3-5 dakika.

Buna ek kadının yanında fiziken başka kimsesi yok. Yakınında olan tek çocuğu benim.

Ben bunlardan bağımsız haftada bir veya 10 günde bir hep beraber bir araya gelelim istiyorum.

Çocuğuma da bana da bunun iyi geldiğini gözlemliyorum çünkü.

Eşime gelince ben normalde bu konuda emrivaki de yapmazdım fakat aynı gün zaten öğleden itibaren kardeşine de ziyarete gidecektik. Annem konu olunca ben gelmiyorum sen git annene vs. dedi. Önceki olaylardan dolayı da bana bir karşıt gelme durumu vardı.

Benim anneme bağımlı bir durumuma gelince.

Hergün ararım, halini hatrını sorarım. Bu bağımlılıktan öte annemin benim nezdimde bir değerinin olması ile ilgili. Çocukluğumdan beri bir anne oğuldan daha çok iyi anlaşan yetişkin arkadaşlarız da.

Ve onun şuan yanında olan tek yetişkin olduğum için bilerek bunu yapıyorum. Bir vefa borcu adına ne denirse densin. Örneğin Allah korusun vefat etse benim dışında onun kapısını tıklatıp yoklayan başka kimse yok.

Biraz daha açıklayıcı olmuştur umarım
-6
🌸mahmuttt
(20.10.25)
Alışkın olduğum bir sahne gözümün önüne geldi.

Bana göre sen haklısın ama senin de bazı olumsuz davranışların var belli ki.

"yanıma yakışmıyorsun" lafı çok kritik, boşa söylenmez. Barışsanız bile buranın üzerine git.
Böyle bir kadına karşı yapılacak şeyler çok sınırlı. Ailelere haber salmakta da iyi yapmışsın, neyin ne olduğunu bilsinler, herkes kendine çeki düzen versin. Arada çocuk olduğu için alttan alan kişi sen olman lazım. Biliyorum içinden gelmeyecek ama yalandan da olsa git özür dile, çiçek al, hediye al. hevesle story atacağı mekanlara götür.

2-3 gün geçtikten sonra psikoloğa gidelim iyi gelir de (ilk başta genelde ret ediyorlar uzatma, ara ara lafı geçirerek ikna etmeye çalış).

ilişki sıklığını arttırın bunun çok faydası oluyor.
0
duyuruuser
(20.10.25)
geçmiş olsun.

anlattığınız ortamda en olgun kişinin 2 yaşındaki çocuk olması çok acı.

sizin iki eş arasında olan rekabet ve üstünlük kurma hevesini kırmanız lazım.
+2
galahad reloaded
(20.10.25)
Bir eşiktesiniz, sevginin vb durumların bittiği, olgunluğun ve birbirinizin kararlarına saygı duyma evresinin başlayacağı, aynı zamanda çocuğun durumunu da dikkate alarak normal insanlar gibi yaşayacağınız bir geçiş bu.
Bu durum biraz sürebilir, neredeyse her evlilikte oluyor, bir tarafın sakin kalarak kendini geri çekmesi lazım.
Zor bir durum değerlendirmek tabi size kalmış ancak bu eşiği aşsanız bile ben bu evliliği çok sürdürülebilir bulmuyorum mutluluk açısından, mutlu olduğunuzu düşünmüyorum.

İkinizin de haklı ya da haksız olduğunuzu da düşünmüyorum, sadece bir uyumsuzluk gözlemliyorum. bu tür durumlar bir kök sebebin tetikleyicisi, dediğim gibi bekleyerek ve olgunlaşarak, ya da bir bilene giderek bu sorunları çözebilirsiniz. Ama ne olur çocuğu bunlarla etkilemeyin.
0
va
(20.10.25)
Eşinizin çocuğa zorla toka takmasına sinir oldum çocuk ne istiyorsa onu yapmak çok zor değil herhalde. Tokası olsa ne olur olmasa ne olur.

Haftanın beş günü gördüğü kaynanasını herrr hafta sonu da kadın görmek istemiyor bundan daha doğal ne olabilir? Siz gidin görün, kadını niye peşinizden sürüklüyorsunuz?

Arayıp velisine şikayet ettiğiniz yeri okurken patladım kusura bakmayın :d evlisiniz ve çocuğunuz var ya aileleriniz niye bu kadar her şeyin içinde? Bir yuva kurduğunuzun farkında değilsiniz, üzücü.
+3
sadakatsiz
(20.10.25)
reyiz halen daha anne bağımlılığını göremiyorsun bir de anlayış bekliyorsun.
0
Hallegadola
(20.10.25)
Acilen boşan.

çocuğu yapmış nafakayı garanti altına almış kadın sendorumu yaşatıyor sana.

''yanıma yakışmıyorsun'' kasıtlı bilerek düşünerek söylenmiş bir söz.
0
xu
(20.10.25)
yanıma yakışmıyorsun lafı neyin lafıymış onu bir aç.
seni mi beğenmiyor artık.
çok mu güzel kadın.
işin sonu aldatmaya varmasın sonra?
eğer böyle bir durum yoksa boşanma.
oturup güzelce konuşun. kadın biraz sıkıntılı sen daha mantıklısın.
en azından bu aralar biraz daha idare et.
sen bayağı darlanmışsın.
0
OgutucuRecep
(20.10.25)
ben ailelerin araya sokulmasini anlattiginiz sekilde yanlis buluyorum, kendi iliskimde kesinlikle yapmayacagim bir sey. bence evlilik iki kisi arasindadir. ama elbette tercih ve yetistirilme meselesi. siz nasil uygun goruyorsaniz.
cocugunuzu neden krese vermeyi, belki en azindan haftada bir kac gun dusunmuyorsunuz? 2-3 yasindan itibaren cocuklarin yasitlari ile oyun oynamaya ve ebeveynlerine ihtiyaclari var aslinda daha cok, anneanne/babaanne'den ziyade. ben bunun ayrica evliliginizi de degistirecegini dusunuyorum, zira eslerin de birlikte kaliteli zaman gecirmeye ihtiyaci var, simdi sanki anlattiklarinizdan daha cok ailelerle birlikte toplu bir evlilik gibi geldi kulaga. zira mesela cocugunuz haftada 2-3 gun krese gitse, haftada bir aksam annenizden cocuga bakmasini isteyip esinizle birlikte sinemaya gidebilirsiniz belki, bir yemege cikarsiniz? bu hali ile, evden ise isten eve, e anne zaten her gun cocuga bakiyor, bir de bir aksam da baksin istenmez. ben anlattiginiz yasamda bogulurdum diye dusunuyorum.
ayrica unutmayin, bu kadinla evlenmenizin bir nedeni var. bir noktada begenmissiniz, o donemde yaptiginiz her ne idiyse o donemde keyif almissiniz, onlari hatirlamaniz onemli, her ikinizin de. birbirinizi sevdiginiz donemi, birbirinizde ve birlikte sevdiginiz seyleri hatirlamak onemli. bu anlattiginiz programda bunlari unutup kaybolmak cok normal.
ancak elbette, dedigim gibi hem herkesin hayati, aliskanliklari bambaska hem de disardan konusmak daha kolay.
0
kassiopeia
(20.10.25)
Oncelikle cocugun yaninda esine kufur etmen muthis yanlis. Bu gibi hareketleri yapiyorsan esinin psikolojik durumunu sen bozmus olabilirsin.

Bunun disinda anlattiklarinda haksiz oldugun bir konu gormedim. Anlattigin davranislari hic uygun degil. Ailesine durumu anlatmakla iyi yapmissin. Esine saygisizlik yapan kadinla aile olmaz. Ayrica buradan tavsiye almani onermem, anne bagimliligiyla konunun alakasi bile yok.

Cocugu boyle bir ortama daha fazla maruz birakmadan bir sekilde cozersiniz umarim. Tam psikolojisinin oturacagi yaslar ve hep sandigindan fazla seyi gorur, hisseder ve anlarlar.
0
osssy
(20.10.25)
neredeyse aynı şeyleri yaşadığım için sizi çok iyi anlıyorum. anne bağımlılığı vesaire kimseyi dinlemeyin. eşiniz yokken anneniz vardı. anneye gidilecek. anneye gidilmiyorsa kimseye gidilmeyecek. bu kadar basit.

ancak ne olursa olsun sizi tek taraflı okuduk, sizin de kabahatleriniz olmuştur. karşılıklı tokatlar falan ne oluyoruz? iki tarafın da kabahati olmadan işler bu raddeye gelmez. bu noktada suç ile kabahati ayırmak lazım. suçunuz yoktur ancak mesele buraya gelmeden bazı şeylerin önlemini almanız gerekiyordu. örnek vereyim. ben boşanmış biriyim. boşanma sebebim eşimi gereğinden fazla serbest bırakmak. çocuktan sonra işini bıraktı, bir süre çocuğa baktı ancak çocuk okula başlayınca sürekli gezmeye başladı. okul tatillerinde de sürekli memleketine ailesinin yanına gitti çocukla. halbuki şimdi anlıyorum, bağırıp çağırıp evde oturtacakmışım. karşı tarafa müsamaha göstermeyi, bazen iyilik ya da saygı zannediyoruz ancak karşı tarafı kendi hatalarından da korumamız gerekiyor. gerektiğinde sesinizi yükselterek.

bu anlattıklarınız çerçevesinde sizin tek hatanız, şiddete şiddetle karşılık vermek olmuş. yanlış. yanlışa yanlışla cevap verilmez ve ne olursa olsun siz erkeksiniz, onun tokadı ile sizin tokadınız bir olmaz.
-4
co2s2
(20.10.25)
Eşin hafta içi çalışıyormuş, o halde hafta sonunda aile ile ecirmek istemeyebilir. Sizin zorlamanın saçma. Sizinle kahvaltı yapmak isteyebilir ama her hafta zorlaman saçma. Ayda bir normal. Ve bunu eşinle paylaşırsan kabul edecektir,kabul etmiyorsa o zaman haksız duruma geçer. Ayda bir de onun ailesine gidersiniz.
Bu arada sen anneni daha sil görmek istiyorsan kimse sana karışamaz. Git görüş ancak bebeğini götürme. Çünkü kadın zaten 5 gün yorulmuştur. Extra zorluk çıkarıyorsun..bal olsa yenmez her gün.

Eşine neden sürekli had bildirme derdindesin? İletişim kuramıyorum bu da ilk hatalının sen oluğunu gösteriyor. Saçını acımıyorsa al coxugu kalır,annesi yakala akala diyip oyuna cevir,coxugu yatakta ye,üzerine esini de at,onu da ..o anı geçir. Ama sen ne yapıyorsun küfür ediyorsun. Bence olayları idare etme sürecinde sorunlu birisin.
Kusura bakma ama eşinin haksız olduğu her noktanın öncesinde senin haklı davranışın olduğu için havanın büyüğü sende
0
hacirotti
(06.11.25)
(4)

turkiye 2. el piano piyasasi?

cooperr
yurtdisinda cok uygun fiyatli duvar tipi pianolar var, piano cok yaygin. bunlari 3er 5er alip turkiye'ye yollasak, orda da dandik bir dukkan tutsak, satabilir miyiz? boyle bir piyasa var midir?
yurtdisinda cok uygun fiyatli duvar tipi pianolar var, piano cok yaygin.
bunlari 3er 5er alip turkiye'ye yollasak, orda da dandik bir dukkan tutsak, satabilir miyiz?
boyle bir piyasa var midir?
0
cooperr
(19.10.25)
piyano büyük bir enstruman olduğundan satış sonrası nakliye problem. kargoya veremezsin çok büyük. nakliyesi için araç tutman lazım hatta teslimatını kendin yapman lazım ki hasar görmesin. bir de düşün asansöre sığmaz. nasıl taşırsın üçüncü beşinci kata. hadi nakliye de tamam bu sefer akort edilmesi lazım.


tabi satış öncesi bakımlarının yapılması, varsa aksaklıklarının giderilmesi lazım. bu yüzden gerçek piyanonun ülkemizde pek popüler olmadığını düşünüyorum.
0
Fodera
(19.10.25)
kuzenim 2 sene önce 60 yuroya sıfır hata hammond org almıştı fr da bi dayının eski eşyaları arasından. "abi takip etsen kıyamet gibi piyano falan var bu fiyatlara" demişti. sadece düzgün ses çıkaran bir piyanoyu 1000 yuroya havaya atsan satarsın tr de online bile.
kargo, stok maliyetine katlanılır ve takip edecek biri olursa süper iş.
0
dorian greyfurt
(19.10.25)
açınca burdan haber ver
0
hoot
(19.10.25)
Yeni hava alanina Tim Horton's acalim.
0
thetruenorthstrongandfree1
(19.10.25)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.