bizim kızımız (çıtır, 6 yaşında, anne kurt, baba rott-doberman kırması), 16 günlüktü bize geldiğinde..önce doğduğu gün almışlar anneden, bilir bilmez--çekirdekten yetiştireceğiz diye..11-12 günlükken de sokağa salmışlar bakamadık diye. daha gözleri bile doğru dürüst açılmamışken, ayakları güçlenmemiş sürünürken--ve hayatında bir damla anne sütü içmeden.
biz 16 günlükken yedikule barınağından aldık. yaşamaz dediler. bakamazsınız dediler.
kefirle büyüttük (sırf kefir değil tabii, her gün kefirle destekleyerek)
canavar gibi yaşadı..hala da yaşıyor.
barınakta çok fazla bir prosedürle karşılaşmadık. sembolik bir bağış verdim, 2007 yılında 50 lira idi.
daha önce köpek beslediğime, tecrübeli olduğuma, kısırlaştıracağıma (ticaretini yapmak için almadığımı göstermek için) ve kimseye vermeyeceğime dair taahhütname imzaladım.
"istediğimiz zaman gelir bakar kontrol ederiz" yazısına da rıza imzası verdim.
hiç gelmediler ama ben de onları hiç habersiz bırakmadım.
6 aylıkken kısırlaştırdık.
sonraları sokaktan iki de arkadaş aldık yanına--onlar da gayet sağlıklı. sokak ayrı zaten, ister istemez güçlü olanlar hayatta kalıyor, daha eve girme sürecine girmeden.
barınaktan almanız çok daha faydalı olur. hem bir can kurtarmış olursunuz, hem de sağlıksız koşullarda hayvan ticareti yapanlara destek vermemiş olursunuz.
0