soyulmaya başlayan teflon kızartma tavasını atıp granit bir tava aldım hiç araştırıp etmeden. yanlış mı yaptım? pis kaka demişler bazı yerlerde. gerçi seramiği de boklamışlar, hemen soyuluyormuş falan. teflon zaten artık üretilmiyor bile. döküm tavanın bakımı zor, ayrıca yapışıyor. hafif, küçük bir şey kızartmak (mesela balık) imkansıza yakın. e geriye çelik kaldı bir tek. o da yapışmaz değil. ne kullanıcaz lan biz?

edebiyat dersinde 2 hikaye kitabı seçip okumam gerekiyor.sınavda soru sorulacakmış
Türk edebiyatından önerebileceğiniz kitaplar nelerdir ??
Teşekkürleer

izlemiş olduğunuz ve önereceğiniz filmleri bekliyorum.

aksiyon ağırlıklı olması tercihimdir.
izlerken sıkılma hissi yaratmayacak.
kurgu olarakta film bitiğinde 'vay be elin oğlu yapıyor abi' dedirtecek film. varsa bu tarzda film önerisi olan bekliyorum.

ilave: düşüncesini paylaşan tüm arkadaşlara teşekkürlerimi sunuyorum.

Bir film vardı, adam yıllarca bir evde uşak olarak mı ne çalışıyordu sonra ev sahibi ölünce, adam dışarı çıkıyordu ama hayatında televizyonda öğrendiklerinden başka bir sey öğrenmemişti falan. sonra zengin bir kadın buna çarpıyordu, hasta zengin ve yaşlı da bir adam vardı bunu televizyona çıkartıyorlardı. insanların davranışlarını mı ne bitkilere benzetiyordu. daha bir sürü ayrıntı film tamamıyla aklımda. çok da beğendiğim bir filmdi ama adı gelmiyor aklıma bir türlü.

Ekşi duyurunun güzide yaşam koçları.

info: yaş 24, boy kısa, saçlar dökülmeye başladı, cinsiyet erkek.

6 yıl üniversiteye gittim (Sosyoloji) bitiremedim ama bu süre içerisinde yapmak istediğim birçok şeyi yaptım. Şöyle ki, İletişim Yayınları'nda 5 yıl boyunca çalıştım, Orhan Pamuk'un web sitesini tasarladım, bir sürü yazarla tanıştım, 1 kısa film 2 belgesel çektim (1'i kültür bakanlığı destekli) falan filan. Sonunda da İstanbul'dan sıkılıp (okulu bitirememem de bir etken elbette) her şeyi bırakıp Fransa'ya Avrupa Birliği gönüllüsü olarak geldim. 6 aydır buradayım, fransızca öğreniyorum, bir AB kültür merkezinde görsel direktörlük yapıyorum. 6 ay daha kalacağım garanti.
Yanlış anlaşılmaması için, üniversiteye başladığım zamandan beri kendi paramı kendim kazanırım, zaten yayınevinde çalışmaya başlamam da bu sebepleydi, şimdi de gönüllü olarak geldiğim proje bütün masraflarımı karşılıyor artı bir miktar da para veriyor. Arada eski çalıştığım yerlere de freelance işler yapıp gezecek/görecek paramı iyi kötü çıkarıyorum. Baba parası yiyen bir tip olmadım yani hiç bir zaman.

Şimdi böyle anlatınca her şey güzelmiş gibi görünüyor ancak, okulu bitirmeden buraya geldiğim için lise mezunu statüsündeyim, yamulmuyorsam artık asker kaçağıyım, bir de tabii çevrenin ve ailenin beklentileri var, İstanbul'dayken kendi evim, işim, kız arkadaşım vardı, etrafımdaki bir çok insan okulu bitir - askerlik - evlilik gibi bir yol çiziyordu bana. Tabii ben buraya gelince her şey alt üst oldu, kız arkadaşımla ayrıldık, ailemle doğru dürüst görüşmez oldum vs.

Ailemin kaygısı artık düzenli bir işim, hayatım olması yönünde ama buradaki insanlara bakınca 30'lu yaşlarına kadar gönülülük usulü çalışıp, gezip yaşayabiliyorlar. Açıkçası bu bana daha cazip geliyor, hiç bir zaman iyi bir arabam evim olsun insanı olmadım.

Çok uzattım ama soru şudur ki, ailemin ve çevremin istediği hayatı yaşamam aslında bu kadar kolayken (şu an bile geri dönüp bi iş bulup çalışmaya başlayabilirim) bu şekilde yaşamaya çalışmaktan pişman olur muyum? Maddi olarak bir şeyler biriktirmek, bir temel hazırlamak gibi bir derdim yok ama bir taraftan da 30 yaşından sonra sıfırdan başlamak zorunda kalınca "ne yaptım lan ben" der miyim?

Arkadaşlar www.youtube.com şu reklamdaki şarkının ismi nedir acaba ?

Aşağıdaki filmlerin isimlerini bilenlere minnettar kalacağım. Uzun zamandır araştırıyorum. Hatırlayan varsa lütfen yazsın...


1) Filmde bir gökdelen vardı, sürekli dış görünüşü değişiyordu. Ejderha şekline dönüşüyor, reklamlar gösteriyor, ateş püskürüyordu.

Böyle bir efekt olan hangi film hatırlıyorsunuz?


2) Okul tarzı bir bina, kolej, fakulte de olabilir. Binada bir tür bilgisayar temelli yapay zeka insanlara saldırmaya başlıyor. Kapıları kilitliyor ve bina içinde onları avlıyor. İnsanları öldürmek için kabloları dahi büküyor (evet saçma, ama öyleydi filmde). Film, Demon Seed, The Virus değil. Ama bunlara biraz benziyor.

Neydi adı?


3) Eski bir filmdi, TRT'de izlemiştim. Biraz western havasındaydı ama silah kurşun vs yoktu. Bir nehir kenarında, nehrin suyunu süzüp altın toplayan aileler vardı. Fakat ailelere ait eşyalar çalınıyordu birer birer. (spoiler) Araştırdıklarında bunu bir kuşun yaptığı ortaya çıkıyordu, fakat kızgın insanlar bu kuşu öldürmek istiyorlardı... Kuşun yuvası ise altın, değerli eşyalar, parlak cisimlerle doluydu (spoiler). Neydi bu film?


4) Yunan tanrıları (sadece Zeus da olabilir ama Zeus mutlaka vardı), modern çağa geliyorlardı. Komedi olan bu filmde, yunan tanrılarını (ya da sadece Zeus'u) uçak yolculuğu yaparken falan görüyoruz. Empire State binası sık kullanılan bir temaydı. Neydi adı?


Teşekkür ederim.

evet, soru başlıkta. bu uygulama hala devam ediyor mu?

Arkadaşlar banka sınavlarına(müfettiş yrd., uzman yrd. vs.) hazırlanırken kullanılabilecek, tavsiye edebileceğiniz kaynaklar var mı? Şimdiden Teşekkürler..

ile ilgili kitaplar, romanlar arıyorum. tasvir az, dil akıcı, çevirisi iyi olsun. özellikle robespierre ve jacobenleri ayrıntılı ele alırsa ne ala.. ben birkaç kitap buldum, sizin de önerileriniz varsa sevinirim.

umutsuzluğun tavan yaptığı bir dönemden geçmekteyim..okumak istiyorumm..fakat yanlış seçimler yapmış olmalıyım ki sayfalara bakabiliyorum sadece..okuyamıyorum..

halihazırda bünyede mevcut olan depresif havayı arttırmayacak,ama öyle çok itaatkar da olmayacak..roman olur öykü olur..önerilere ihtiyacım var..

hani banka sınavlarına falan başvururken "01.01.1980 tarihinden sonra doğmuş olmak" diye bir şart olur ya, kpss'ye girmek ve hatta kpss sonucunda bir devlet dairesinde memur olmak için de herhangi bir yaş sınırı var mıdır böyle? bir yaştan sonra "senin yaşın geçmiş, olmaz bu saatten sonra" denir mi adama? evet ise kaçtır bu yaş? seneye 31 yaşında olacak koca eşşeğin hala kpss'ye girip memur olma şansı var mıdır?

00.01 itibariyle ayın 15 i ve maaşlar yatıyor. saat tam 00.01 de yatıyor mu bu maaşlar? yoksa daha erken veya daha geç mi yatıyor? banka vakıfbank. kurum şeker fabrikası.

ikincisi de kredi kartı borcunu banka otomatik maaştan kesiyor. hızlı olup bankadan önce çekebilir miyim parayı?

şöyle ki son sınıf iktisat öğrencisiyim, temmuzda kpss ye girmeyi planlıyorum, lakin bu a grubunda maşallah hukuk, maliye falan her bir şeyi soruyorlarmış. dersaneler 2000 ytl civarı para istiyor, bu yaşta babadan bu parayı istemek de zor geliyor tabi.
napsam çok kararsızım kitapları alıp kendim mi çalışsam, adam gibi bi dersaneye mi yazılsam?
burda bu işleri önceden tecrübe etmiş büyüklerimiz vardır, bi akıl verirlerse sevinirim...

daha önceki bir duyurumda ve girdiğim entry'lerde de bahsetmiştim. "ulusoy çantamızı kaybetti ve karşılığında sadaka gibi bir para verdi" diye.

(bkz: ulusoy/@kibritsuyu)

sorum şudur: şimdi ulusoy, aradan 3 hafta geçtikten sonra çantamızı bulmuş (dangalak bir yolcu 3 hafta sonra fark etmiş yanlış çanta aldığını). güzel. lakin biz 3 haftadır çantanın içindekiler olmadan yaşayamayacağımız için verilen parayı ve çok daha fazlasını da kullanarak yenilerini aldık. şimdi ulusoy bize çantayı vermek için, verdiği parayı geri istiyor. parayı geri vermemiz durumunda, elimizde gereksiz yere çift çift eşyalar olacak. bunlar, fazla bulunması sorun yaratmayan elbise, ayakkabı gibi şeyler değil, elektrikli kişisel bakım ürünü gibi çift bulunması son derece abes eşyalar (godoş erkek modeli olmaktan çekindiğim için ne olduğunu yazmak istemedim, siz anlayın :P). şimdi biz ne yapalım? bizi 3 hafta eşyalarımızdan ayırıp yenilerini almaya zorlayan ve bir ton para harcattıran ulusoy ve çantamızı yanlış aldığını 3 hafta sonra fark eden dangalak yolcu yüzünden her şeye ekstradan çifter çifter verdiğimiz paraların üstüne su mu içelim? başka bir önerisi olan var mı?

not: elektrikli kişisel bakım ürünü kullanıldığı için aldığımız mağaza iade almıyor. hijyenik bir ürün olduğundan dolayı ikinci el de satılamaz. yani elimizde patlamış durumda.

şimdi her ay devlete 120 ytl gibi bi para ödüyorum. 2 aydır adam beni kasada bozuk yok bahanesiyle dışarı yolluyor. benim de nedense bozuk param olmuyor. bu ay başında hepsini 1 yeni kuruş olarak yapıp götürmek istiyorum. bozuk öyle olmaz böyle olur diye. adanada nerden 1 kuruşları temin edebilirim. ziraat bankasında ya da başka bir bankada olabilir mi? mesai saatinde bankalara gidip sormadığımdan buraya sorim dedim.
www.darphane.gov.tr(2005).htm
hesapladım 32.4 kg yapıyor :)

yugoslavlar mı desem arnavutlar mı tam bilmiyorum. kadınlar söylüyor bu şarkıyı. ağıt gibi geldi bana. bir tahmini olan ?

bizim kuzen bu sene öss ye girmiş, iç mimarlık okumak istemiş bilkentte, ancak kafasına bu stüdyo dersleri takılmış çok kastırır mı diye?
nasıldır bölüm zor mudur?

bir şarkı var sanırım ahmet kaya'nın. "an gelir attilâ ilhan ölür" gibi bir dize vardı içinde. adı nedir bu şarkının?

ederlezi avela'nın yerli versiyonunu arıyorum..

sezen'in düğün ve cenaze albümünde varmışş
adı:helal ettim hakkımı
arşivinde olan varsa paylaşabilir mi??