evrim haklasi'nin dediğinde haklılık payı var. Ben de kendi üstümde çalıştığım projeleri öğrencilere veriyorum ve bir lisans öğrencisinin yaptığı çalışmaya güvenemem. Denk gelirse benimle aynı sonucu elde ederler, denk gelmezse etmezler. Onlar tezlerini yaparken ben zaten onların yaptığını çoktan yapmış oluyorum. Nasıl ki ödev verdiğinde cevap anahtarı önceden hazırlanmış olur; bu da ödevin büyüğü gibi. Öğrenciler bunu bilebilir de, bilmeyebilir de. Her hafta uğrayan bir öğrenci ise muhtemelen biliyordur, ayda bir uğrayan bir öğrenci ise çok da bilmiyordur. Onun bir katkısı varsa, zaten adı da vardır ve duruma göre benden öndedir; ki öyle birkaç öğrencim de var.
Tabii veriyi öğrenci getirdiyse, öğrenci daha iyi bir sonuç elde etti ise ve onun sonuçları yayınlandı ise, metni onun tezinden kopyala yapıştır yaptı ise, arkadaşınızdan aldığı çok net belli olur. Arkadaşınız bu şekilde olduğunu düşünüyorsa, birtakım yollar var.
Konferanslarda sunulan ve yazılı metni konferans kitabında asılan çalışmalara bildiri adı verilir. Makale kadar olmasa da akademik yükselme puanına katkısı vardır. Bu yüzden, eğer arkadaşınız çaldığından eminse şöyle bir yok izleyebilir: 1. Konferansın 'deadline' türü tarihleri olur. Özet kabul etme tarihi, tam metin kabul etme tarihi, tam metnin düzeltilme tarihi, vb. Eğer tam metnin kabul edilme tarihi tez teslimi tarihinden önce ise ya da arkadaşınızın ona gönderim yaptığı tarihlerden önce ise, bir şey elde edilemez. Çünkü arkadaşınız yapılan gönderimden daha sonra teslim etmiş olur. Eğer daha önce gönderim yapılmışsa, bu sefer intihal şüphesi doğar. Turnitin, Urkund, Ithenticate ya da başka bir intihal kontrolü programına hem tezi, daha önce gönderdiği e-postaları ve hem de konferans metnini yükleyebilir ve böylelikle metnin ne kadarlık kısmının intihal yapılan kısım kanıtlanmış olur.
Hocası ile ilgili tüm yazışmaları, gönderdiği metinleri (tarihleri ile birlikte), tez teslimini ve resmi bir tezi hangi tarihte teslim ettiğini gösteren belgeyi, konferansla ilgili tarihleri ve bildiri metnini çıktı alarak Savcılık'a gidebilir. YÖK'e gidecekse yazışmaları götüremez, çünkü TCK'daki özel hayatın gizliliği kapsamında ikili yazışmalar üçüncü partilere gösterilemez. Ancak, YÖK'le ve üniversite yönetimi ile iletişime geçebilir. YÖK'ün konu ile ilgili şikayet birimi ve dilekçe formatı var. Ancak üniversite yönetimi hocayı koruyucu bir tavır alabileceğinden; bu konularla ilgilenen bir avukattan danışmanlık alınabilir. Genelde, sendikaların üniversite şubelerinde görevli avukatlar bu konuları bilirler ama onların da başı şu ara KHK'larla atılan öğretmenlerin davalarını açmakla dertte. Son birkaç yıldır hukuksuzluk alıp yürüdüğü için davalardan kafalarını kaldıramayıp herkesle görüşmeyi haftada bir saate sığdırmaya çalışabiliyorlar. Yine de onlar da birine yönlendirebilir.
0