kazisi dolgusu betonu iletisim agi mekanigi elektrigi incesi. tavanlari 25 metre olan yerin mesela her hamle.icin manlift atarsin ya iskele kurarsin bunlar hep maliyet isi.
daha ucuza yapmak mumkun ama mimarisi cok uyduruk olur. ahira benzer. havalimaninda en en en kotu 120/60 seramik kullanirsin mesela. bu hep normalden pahali hem isciligi pahali hem de altindaki yapistiricinin fazla gitmesine neden olur vs vs vs.

havaalani, hastane, okul vs gibi yapilar onem arzeder, dayanikli olmalari, deprem, tufan falan gibi doga olaylarindan etkilenmeden ayakta kalmalari gerekir. bu da maliyeti oldukca arttirir. Mesela ayni buyuklukteki bir hastane yerine 2-3 tane ofis binasi yapabilirsin, penceresinden elektrik dugmesine kadar cok daha dayanikli, kalite malzemeler kullanilmasi gerekir. Tabii eli yuzu duzgun ulkelerde bu boyle..

pist için dökülen beton özel. üzerinden tonlarca ağırlığı olan araçlar geçiyor, üstelik her türlü koşula yıllarca dayanması lazım. zemin biraz yumuşak olsa pistte çatlaklar oluşur ya da göçebilir. ayrıca devasa arazilerin kapatılması gerekiyor.

Hiç 2,4 metre tavan yüksekliğine sahip terminal binası gördünüz mü? Libya’nın yakılan havaalanları bile bundan yüksekti. Hacim inşa ediyoruz. Kullanılan her malzeme özel, boyutlar devasa. O yüzden konut gibi olmuyor tabi. Elektrik elektronik sistemleri de özel elbette.

Daha önce 2-3 havaalanı inşaatında bulundum üzerlerinde nedense hep de bir zaman baskısı vardır. Bu yüzden maliyetler şişer. Pist inşaatı bile başlı başına strestir. O sistemler ne yazık ki 1-2 baskın firma tarafından üretilir ve alternatifi bile pahalıdır. Bazen alternatif şartnamede bile olmaz. Bir dünya devinin kucağına düşersiniz.

Ama baggage handling Sistemini ya da passenger bridgeleri bağladığınız günden itibaren olaylar güzelleşmeye başlar.

Havaalanı yapan ekipler bile özeldir. Normal şartlarda aralarına giremezsiniz.

pist özel bir malzemeden yapılıyor. o yüzden atatürk havalimanının pistlerinin sökülmesi bu kadar olay oldu ya.

öncelikle bir havalimanının uçuş iniş-kalkış için düzenlenen pistinin altyapısının doğru yapılması gerekir. herhangi bir sorun havalimanının işleyişini etkileyebilir. ayrıca uçakların iniş ve kalkışında katetmesi gereken belirli standartları vardır. bu uzunluğun sahaya tatbik edilmesi normal inşaat çalışmasından çok daha özel ve detaylıdır. uzunluklar kilometrekare cinsinden hesap edilir. sonrasında peronların, apronların standartlarını harfiyen uygulamak, yolcuların bekleme salonları, dükkanların ve gişelerin konumlandırması ve buna özel altyapı ve üstyapıların dizayn edilmesi hem mimari hem elektrik hem mekanik hem de statik açıdan özenle ve detaylıca hazırlanması çok önemlidir. aynı zamanda sadece havalimanı değil bu mevkiye yapılacak olan ulaşım ağının da dizayn edilmesi gerekir. karayolu ve raylı sistemler vs. baraj, köprü, havalimanı gibi mega projeler bu kıstasta belli standartların üzerinde hata payının sıfıra yakınsak değerlerle oluşturulması bakımından dikkat edilmesi gereken projelerdir.

ayrıca bu masraflara ek olarak şantiyede çalışan yaklaşık 2500-3000 işçinin maaşları, sigortaları, yemek, barınma ve ulaşım masrafları, yine bu projede çalışan 350-500 arası tekniker, mühendis, şef ve müdürlerin giderleri, müşavir firma, yaptırıcı firma ve taşeron firmaların gider kalemleri de dahildir.

not: sadece pistin maliyetli olmasıyla açıklanamaz.

Çünkü bizim kafamızın alamayacağı kadar hassas teknik konular var, bu yüzden. Havacılık düz pist, bi kule ile olan bir şey değil ki.

Bina sahibiyseniz, yetkili bir firmaya başvurup binadan karot ve demir örneği almalarını isteyebilirsiniz, laboratuarda bakıp rapor hazırlayacaklar.

Bir çok bina yıkmış ve yenisini yapmış biri olarak nacizane fikir vereyim;

Binanız 1990 dan önce yapıldıysa %99 depreme dayanıksız, riskli binadır.

1990 - 2000 yılları arasında yapıldıysa %90 riskli binadır.

@john bloor, peki dayanıksızdan ne anlamalıyız? En az 30 yıllık bir binada oturuyorum, fakat bu geçen İBB'nin yayınladığı rapor düşündüğüm kadar kötü değil.

Yani ben dayanıksız diyince çok kişi ölecek, binalar yıkılacak diye düşünüyordum ama sanıyorum "yıkılmasa bile sonra oturulamayacak hale gelecek" anlamında kullanılıyor. E bu canların kurtulması demek ama.

1) güçlendirme konusunda yetkili bir firmaya başvuru yapıyorsunuz.
2)yetkili kişiler sizden binanın statik projelerini isteyecektir.
3)statik projeniz yoksa binanın rölövesi alınacak ve yapıldığı yıl baz alınarak mevcut durum analizi yapacaklar.
4)binanızın belirli yerlerinden karot örneği alınacak. kolon ve kirişlerin röntgeni çekilecek ve çap kontrolü yapılacak.
5)varolan verilerle binanız bilgisayar ortamında tekrar dizayn edilip performans analizi yapılacak.
6) performans analiz verileri dikkatlice değerlendirilip binanın güçlendirilmesi, yıkılması ya da hiçbir şey yapmaya gerek yoktur kanaati oluşturulacak.
7) güçlendirme gerekliyse yapılacak imalatın masrafları tarafınıza beyan edilecek.

genellikle güçlendirmeler zor, masraflı (bina maliyetine yakın) ve yapılması zaman alan işlerdir. bu gibi durumlarda güçlendirmek yerine yeniden yapılması tavsiye edilir.

Öncelikle test yaptırmak ciddi sonuçları olan birşey maddi manevi hazırlığız var mı? Binanız ne kadar projeli ve sağlam yapıldı zamanında güvenmiyorsanız hiç test yaptırmayın. şayet test olumsuz çıkarsa 3 ay içinde binayı yıkmak zorunda olduğunuzu bilin.

Geri dönüşü de yok bu işin. Binanızın yıkılıp yeniden yapılması durumunda eskiye oranla kayıp kazanç durumu öğrenin.

15 daire var iken yeni imar planı ve projesi ile 10 daire çıkarsa 5 daire sahibi insanlık hali olur böyle şeyler demeyeceği için işin öncesini sonrası belediyeden ciddi şekilde öğrenin.

değerli yorumlarınız için teşekkürler.

peki tavsiye edebileceğiniz firmalar var mı? (aslında soruyu o amaçla sormuştum ama meramımı tam anlatamamışım:( )

bu arada bina sanırım 90-91 yapımı.. binanın projesini nereden temin edebilirim? -büyük ihtimalle yalan olacak o proje işi:)-

Nazan Öncel - Gitme kal bu şehirde / Bu havada gidilmez

Madrugada- Only when you're gone
Tindersticks- she's gone
İmany- i've gotta go
Mark Knopfler- wherever i go, bir de going home' u da var.
Zeki Müren- gitme sana muhtacım

gaye su akyol - biliyorum

nazan öncel - gidelim buralardan

kazım konak - hoşçakal (işte gidiyorum)

ilk aklima gelen serdar ortac ne olur gitme

sevdigim kazim koyuncu iste gidiyorum

bir de sunlar var aklima gelen;

Gitme Aklım Sende Kalır
Aerosmith - Baby, Please Don't Go
gidersen bana da bir dengini yolla
bu sabahlarin bir anlami olmali

Gittiğin yağmurla gel- ayna
Giderim - ahmet kaya
Gitme - tarkan

Ver bana düşlerimi

x'te kızlar teklif ediyormuş kalıbından bir ütopya gibi bahsedildiğine göre bunun son derece iyi bir şey olduğu yönünde genelleme yapabiliriz gibime geliyor.

kaldı ki cinsiyet farketmeksizin ilk adımı atabilmek saygıyı hak edecek bir davranış.

Direk gidip söyle üzerinde çok da kafa yormaya değmez.

Bu karşındaki kişinin seni beğenip beğenmemesiyle alakalı aslında. Önce ya da sonra söylemen olayı pek etkilemeyecektir. Eğer karşılığı varsa oh be dedirtir, yoksa al başına belayı dedirtir.

Bizim millet biraz gariptir. Kız için ölür biteriz, “ah keşke” deriz. Kızdan ilk adım gelirse “yollu bu yollu” deriz..

Not: bir erkek...

Bir kadın olarak bunu özgüvenli buluyorum. Arkadaş araya sokmak ne kadar ezikçe geliyorsa bu da o kadar hoş geliyor. Bir kadın ya da bir erkek bana gelip beğendiğini söylese çok hoşuma gider.

karşındaki erkek malsa eksi puandır.

ben bayılırım. çok hoşuma gider.

hiç de öyle yollu falan demem. böyle bir toplumda ilk adımı atabilen kadın cesur ve gerçek bir kadındır.

yahu niye eksi puan olsun. merhaba dersiniz ve olaylar gelişir.

eksi puandır evet bir şey istiyorsan asla söyleme karşıdaki telepati yoluyla anlasın.

anlamıyorsa zaten o erkek seni taşıyamaz.

benim için artı puandır. diğer kadınlar gibi kıvırmadan, millete uymadan içinden geldiği gibi hareket ettiğini düşünürüm

maalesef öyledir. kaçan kovalanıyor. bir de erkek havalanınca çok pis bir psikolojiye bürünür.

benim gözümde eksi puandır. kadın çok hoşlanıyorsa erkeğin adım atmasına en fazla önayak olmalı. erkek zaten çok rahat anlar. kadın olsam ve amacım erkeğe adım atmak olsa en fazla bir tiyatroya ya da bir etkinliğe davet ederim.

Ben tanışmak istediğimi belirten bir mesaj atmıştım, numarasını bulup.yazmasaydım, hep bi keşke kalırdı içimde.hoşlanıyorsanız belli edin, konuşmaya çalışın.herşeyin erkekten beklenmesine karşıyım.

ben fazla çekingen ve sayko bir adam olduğum için sanırım sadece bir ya da iki kez "hoşlanıyorum" diyebildim hayatım boyunca. diğer tüm durumlarda karşı taraf açıldı. bunu hiç garipsemedim, nahoş bulmadım. aksine çok takdir edip mutlu oldum, benim şahsi fikrim ve yaşam görüşümce bu hiç anormal bir durum değil; hatta bu tarz "delikanlı" kadınları daha çekici buluyorum.

ha başkası vardır işte "yollu" der, gtü kalkar, bi' şeyler olur... öyleleri de var. adamına bağlı işte. ben kendim adına konuşuyorum sadece. "senden hoşlanıyorum" cümlesi yüzünden gtü kalkacak, karşı tarafa yollu diyecek bir tiple birlikte olmamak ne kaybettirir insana, onu da düşünmek lazım. bence yardır gitsin. şu sözüne saygı duyamayacak, bu yüzden gtü başı ayrı oynayacak biriyse en azından vakit kaybetmemiş olursun. hoşlandığını söyleyemediğin biriyle ne yaşamayı bekliyorsun ki? git belli et, cesaretin varsa açık açık konuş.

astrid Telefon numarası var, evet çok fazla etkilendim, fiziksel ve de ruhsal bir etkileşim oldu hayatımda ilk kez. Günlerdir düşünüyorum. Peşinden koş diyor bir tarafım, diğer taraftan da biri olup olmadığını bilmiyorum. Eğer öyleyse; bana olan saygısını yitirmesini istemem.

Eksi puan mı bilmem ama bana göre doğru bir taktik değil çünkü (genelleyerek söylüyorum) kadınlar istemiyorsa reddederken erkekler reddetmez ve bu noktada kadın zaten baştan duyguyla teklif ettiği için kalkansız kalır. Geleneksel olarak erkeklerin teklif etmesi bu sebeple anlamlı. Her adete sırf adet olduğu için karşı olmamak lazım. Önayak olursun, sinyal verirsin, olmuyorsa zaten olmayacak iştir gidip açıkça teklif etmezsin.

@cookie denemeden asla bilemezsin.ayrıca niye saygısını yitirsin ki, cesaretli olman saygı duyulacak birşey bence.

burada işin kötüsü, erkek tarafı aslında ilgilenmese bile nasılsa kısmet ayağıma gelmiş biraz skor yaparım sonra kaçarım diye düşünebilir.

Sorunuz erkeklere, ancak bu cevap bir bayandan olsun:) Biraz evvel bir paylaşımda bulundum, yaşasın acemilik diye. Dünya döner mi bizim için de? dedim. Bazı arkadaşlar siz döndürün, dedi. Beraber döndürelim şu dünyayı, ne dersiniz? Şu kelebekler hala uçuşuyorken. Dilek tutmalardan, dile dökmelere geçelim. Dön be dünya :)

imkansızdır. yaklaşırsın ama ulaşamazsın. 19.9999999999 diye gider. matematikte 20'ye yuvarlanır ama gerçekte çook küçük de olsa bir fark vardır.

ayrıca verdiğin örnekte yolun 20 km olması lazım.

bu bir paradoks zaten. 2'ye böle böle sonsuza kadar gidebileceğin için o yol bitmiyor.

xenon'un adını hic duymus muydun yakisikli?

her defasında bir önce alınan mesafenin yarısı katedilerek hedefe ulaşılır.
bu her defasinda kalan yolun yarisini kateden olursa tamam ama basliktaki gibi olursa hedefe varilamaz mi? neyi kaciriyorum bilale anlatir gibi lutfen..

Soyle bir dusundugun zaman imkansiz oldugu anlasiliyor zaten. Sonsuza kadar boyle devam edecek, hedefe ulasmak yok.

@stavro her seferinde onceden katettigin yarisi kat ediyorsa neden ulasamiyor? deli uzun surer belki ama ulasabilir gibi. neyi kaciriyorum?

@unabomber, "kalan yol" asla 0 olamıyor o yüzden.

Kalan yol olarak düşünürsen anlaması kolay. hadsafhada haklı. Her zaman kalan yolun yarısını gidiyorsun. Sıfırdan farklı hiçbir sayının 2'ye bölümü sıfır etmeyeceği için yolu tam olarak asla tamamlayamazsın.

tam olarak onu diyorum hacilar. her defasında bir önce alınan mesafenin yarısı katedilerek

ile

her defasında kalan mesafenin yarısı katedilerek

farkli. ve 1. cumlede hedefe ulasir, 2. de ulasamaz.

her adımda yolun yarısını gittiğin için alınan mesafe ile kalan mesafe her seferde eşit.

toplam yol 20 km diyerek örneklendirelim:

1. her defasında bir önce alınan mesafenin yarısını giderek
- ilk adımda 10km gittin, 10km kaldı. sonra bir önceki adımda alınan mesafenin yarısı 5km gittin, 5km kaldı. sonra yine bir önce alınan mesafenin yarısı 2,5km gittin, 2,5km kaldı.......

2. her defasında kalan mesafenin yarısını giderek
- ilk adımda 10km gittin, 10km kaldı. sonra kalan mesafenin yarısı 5km gittin, 5km kaldı. sonra yine kalan mesafenin yarısı 2,5km gittin, 2,5km kaldı.......


yine olmazsa sosyal bilimlerden devam

koordinat düzleminde, matematikte, galakside, fizikte imkansızdır.

teoride imkansızdır. sebebi de varacak şeyin büyüklüğünün 0 olarak düşünülmesidir.

pratikte ise varacak her şeyin (kaplumbağanın bacağı dahil olmak üzere) belirli bir hacmi ve hareket ettiği düzleme göre uzunluğu vardır. bu uzunluk gidilecek mesafenin üstünde kaldığı anda hedefe varılmış olur.

teorik olarak 0 büyüklüğünde bir cismi hedefe göndermeye çalışırsanız elbette varamayacaktır çünkü matematikte herhangi iki sayı değeri arasında sonsuzluk yer alır.

@hey corc versene borc

gerçeklikten kastın tam olarak nedir? matematiksel olarak bir sayının sonsuza dek yarısını alabilirsin.

Örneğin:

0.00000000001 sayısının yarısı 0.000000000005'tir.

Bu sayıları mikrometre cinsinde düşünürsen alınan yolun gözle görülür bir etki yaratmadığını fark edebilirsin. yalnız buna gerçeklik demiyoruz. pratik hayatta diye bir şeyden bahsediyorsan evet 20 km yolun yarısını gitmek istediğinde tam olarak yarısına gitmek de 'mümkün değil' denebilecek kadar küçük bir olasılık.

10.0000000000000000000000000000000000001'inci mesafeye gidersen aslında yarısından fazlasına gitmiş olursun. Ama burada sorulan soru matematiksel olarak düşünülmeli. Öyle düşününce de yolun tamamlanması mümkün değil.

Asıl soruya cevap:

Gidilen mesafe ile kalan mesafenin yarısını gitmek arasında belirlenen hedefe göre fark olmayabilir.

Örneğin 20 kilometrelik mesafeye önce 12 km gidip sonra 6 gidip sonra da onun yarısını da gideyim dersen elbette ulaşırsın.

Hedef ilk gittiğin mesafenin iki katına eşit ya da daha büyük ise hedefe asla ulaşamazsın. Özetle ilk gittiğin mesafe 12 km ise sürekli bunun yarısını giderek asl 24 km mesafe gidemezsin. Gidebileceğin mesafe 23.999999999999... gibi olur ama 24 olmaz.

Ha matematikte şöyle bir şey de var. Virgülden sonra .999 diye devreden sayılar bir sonraki tamsayıya eşit oluyor. Paradoks kısmı da buradan geliyor

Yani

0.9999... = 1

beyinsizler.net

1- mavi kartına aylık abonma yüklemesin yapabilirsin.

2-yüklemeyi büfelerden yapabilirsin.

3-dolumdan sonra ille de 1 ay dolacak diye bir kaide yok. sen çok toplu taşıma kullanıyorsundur ayda 2 kez de 3 kez de dolum yapabilirsin.

Not:Normalde çok sevecen ve uysaldır.

yabancilara saldiriyor mu genelde? Ilk defa mi birine saldirdi?

sevmemiştir, rahatsız olmuştur. aynı ortamda biraz kaldıktan sonra alışabilir. zorlamayın ama kediyi. yavaş yavaş alışmasını sağlayabilirsiniz.

kıskanmıştır. sen yokken ona birşey yapmış olmasın?

İlk kez karşılaştılar. Kedim sanırım daha önce bir erkekle karşılaşmadı. Çünkü kadınlara karşı çok cana yakın hemen gelir koklar kendini sevdirir falan. Yatağın altına saklandı ve çıkmıyor şu an :(

darlama kediyi alışmasına izin ver.

bizim kedi eve gelen tüm misafirlere dediğiniz gibi saldırıyor. evde eşim ve ben varken devamlı üstümüzde uyur, masaj yapar ayaklarıyla. ama başkası geldi mi strese giriyor resmen. ödül maması falan verdirtiyorum yeni gelen kişiye hiç oralı bile olmuyor. bi çözüm bulamadık biz malesef.

youtuba'daki jackson galaxy'nin my cat from hell videolarını izledim baya.yüksek yerlerde kedilerin daha güvende hissettiklerini söylüyordu. biri gelmeden önce salona hakim yüksek bi yere çıkartıyorum ama eve geleni görür görmez ordan atlayıp kaçıyor.

erkeğe alışık değilse korkup saldırabilir.
onunla direkt muhatap olmadan, sevmeye çalışmadan ve ilgilenmeden kendi varlığına alıştırabilir.
yani arkadaş olmaya ve yakın davranmaya çalışmasın erkek arkadaşınız.
kedi bir süre sonra konunun kendisiyle ilgisinin olmadığını anlar.

yatağın altından kendini güvende hissettiğinde çıkar, çıkartmak için uğraşmayın daha çok strese girer.
kendi kendine alışmasına izin verin.

erkek arkadaşınız yokken de ona bir şey olmamış gibi davranın.
yani aşırı ilgili ya da ilgisiz değil, her zaman ne yapıyorsanız onu yapın.

erkek arkadaşınızın kendi evinde beslediği kedi ya da köpek varsa onun kokusu adama geçtiğinden yabancı ve düşman olarak algılamış olabilir.

yenikapı - hacıosman metro hattı üzerinde bütçenize göre herhangi bir yer olur aslında. maksimum 20 dk metro yolculuğu ile varırsınız itü-ayazağa durağına. bütçenize göre değişir tabi nereden ev tutacağınız : )

uygun kiralı bir yer arıyorsan sanayi mahallesi, eminiyetevler, çeliktepe, gültepe.
nispeten daha iyi muhit ve yüksek kira için, şişli, osmanbey, 1.levent, mecidiyeköy

sondan başlayayım; günde 2 saat ayırarak yapabilme ihtimalin tamamen senin zamanı ne kadar kaliteli kullanabildiğin ile alakalı. b1-b2 seviyesi çıkmış olman fena değil ama okul proficiency sınavı biraz farklı. normal ingilizce test gibi değil de daha çok püf noktalara odaklanman gereken bir tür. dediğim konuda çok büyük problemlerin yoksa kahve içerken dahi essay yazmanı öneririm. internette dolu kaynak var tabi ama daha çok siyasal olaylar, gelişen teknolojiler ya da insanların rutin kaygıları üzerine olursa daha faydalı olur senin için. örneğin; dünya devletlerinin uzaya keşif aracı yollamalarının altında yatan nedenler üzerine ya da belki insanların diş sağlığını çok önemsememesi üzerine (zaman azlığı, korku, fiyat vb nedenler) ya da idam cezasının insanların suç işlemesindeki rolü üzerine vs olabilir.

yan binanın sizin binaya tecavüzü (hukuki dili de budur) bilirkişi raporlarıyla da sabitse tecavüz eden binanın yıkılması karara bağlanabiliyor. bunun örnekleri var. sizin bu konuda dava açmanız ve tapu kadastrodan bu konuya haiz insanların gelip raporla sizi doğrulaması lazım.

örnek olay;

www.turkhukuksitesi.com

hukukcu degilim ama statik olarak risk unsuru tabiiki var. yuklenme nasil tespit edilmis, yeni binada catlaklar falan var mi?

düşünürken aklıma gelen bir soruydu.
çatlak olmadan da binanın diğer binaya yüklenmesi tespit edilemez mi_

zor, iki binanin arasina load cell falan koymak lazim herhalde. sonra onu bilgisayar ile takip edeceksin.

Bu ikisi arasından alttaki. Fakat çok ucuz değil mi bu kasklar? Yeterli koruma sağlıyor mu? Bu fiyata zor gibi sanki.

Korumayı, güvenlik seviyesini geçtim, kışın yüzün donar bunla. Nasıl bir güzergahta, nasıl bir trafikte (çıkılabilen hız) nasıl bir motor ile kullanacağın da önemli.

size bu ikisinden birini tavsiye edecek insanla ilisiginizi kesmenizi oneririm. cunku sizin sagliginizi zerre onemsemiyor demektir.

motosikletle ilgili azicik bile olsa bilgi sahibi bir insan bu kasklarin motosiklet surerken bir sey ifade etmedigini bilir.

asagilamadan, sinir bozucu olmadan anlatayim; bu kasklar yarim kask. motosiklet kullanirken giymemiz gereken kask full face olmali. yani cenemizi de korumali. kaski dusersek beynimiz akmasin diye takiyoruz. dustugumuz zaman cenemiz de asfalta/agaca vs. carpabilir. linkteki gibi bir kask ile duserseniz ceneniz dagilir. gugulda open face or full face helmets diye aratarak nasil bir yara edineceginizi (sansliysaniz) gorebilirsiniz. full face'e alisamiyom ben, cok sicak geliyo tarzi bahaneleriniz olacaktir. alisacaksiniz. alistiktan sonra da open face sizi ciplak gibi hissettirecek.

gelelim kalite ve saglamlik kismina. bu kurla turkiye sinirlarinda iyi bir kask alacaksaniz en azindan 3-4bin tl gozden cikarmaniz gerek. kaskta marka onemli. aria, shoei gibi iyi markalara yonelin.

linkteki seyler gorsel olarak cok estetik. bunlara sukulent dikilebilir. duvara asilabilir. o kadar.

motosikletiniz 50cc de olsa 1250cc de olsa dusme dusmedir. dusunce 50ccliklere ozel bir kiyak yapilmiyor. kafa yere carpiyorsa carpiyor iste. gunde 5km yol giderken de kaza olabiliyor, 250km giderken de. motosiklete binerken, ayagini atarken dusup bacagini kiran var. benim is-ev arasi 2km. korumali pantolon giyiyorum, 10 yildir motor kullaniyorum. birkac ay once evden daha yola cikarken dustum. pantolon olmasa bacaklarim yuzulurdu.

tum bu soylenenleri dikkate almayip ciblak ciblak binenler ilk kazalarindan sonra akillanirlar eger olmedilerse. ama akillanmak icin basimiza bir is gelmesini beklemeye ne gerek var.

*asfalt yanigini ayrica gugullayin.

@jimicik

üstat yorumların inan çok değerli tşk ederim. fakat 50 lik küçük bir scooter kullanıyorum. kapalı trafikte günde 10 km toplam.

çıkabildiğim maksimum hız 50 60 km o da 3 5 sn lik.

isterseniz 5km hızla gidin, isterseniz gitmeden, olduğunuz yerde motorun tepesinden düşün -yaşanmış örnek: arkadaşım evinin önündeki yağda, kalkış yaparken kayan motordan düştü ve açık kaskıyla çenesini yere çarptı, dişlerine kadar kırıldı o bölgedeki kemikler. malesef açık kask önermiyorum kesinlikle. biraz cahilce kullanıma giriyor kusura bakmayın.

kapali kask sart bunlar sus olur ancak. sharp testi 4 yildiz uzeri bir kask alabilirsin bu butceyle.

Hocam ben kask işinden anlamam ama Zaten motora maximum 7-8 k vermişsinizdir. 1000 liralık kask alacak haliniz yok. 50lik motor dediğimiz şey bisikletten hallice bir şey zaten. Alın geçin birini. Yeter ki dikkatli olun. Zaten trafiğe kapalıymis kullandığınız bölge. Bu fiyat aralığı iyidir diye tahmin ediyorum.

Bu arada ben de 50cc motor almak istiyorum. Motolux vs. Gördüm internette. Motorunuzun markasını yazarsanız o da güzel olur benim için.

bir kere daha israr edeyim. arkadasim olmadiginiz icin daha fazlasini yapamiyorum. kask motosiklet surusunun en onemli ekipmanidir. birini al gec diye bir tavsiye soz konusu olamaz. kask tavsiyesini motosiklet kullanmayan birinden almayin. internetten almayin. denemeden almayin. ikinci el almayin.

trafige kapali alanda nasil gidiyorsunuz bilmiyorum ama motosiklet kazasi 50km hizla da olur. tek kaza tipi baska bir aracin size carpmasi degildir.

Daha önce motosikletle ilgili bir soru soran birine şunları demişim, kopyala yapıştır yapıyorum:

TAM KAPALI KASK ALIYORSUN. Bunu yeterince vurgulayamıyorum.

Üzerinde Double D kilit sistemi olan, pinlock'u olan bir kask alırsan, nispeten kaliteli bir kask almış olursun. Bunlar arabadaki tok kapı sesi gibi kalite göstergesidir. :) Kolun bacağın olmadan yaşarsın ama kafan olmazsa yaşayamazsın. Bu iş için 1500-2000 lirayı gözden çıkar.

İnternetten kask alma, gidip birebir deneyerek al ve Muhakkak en azından 2018-2019 yıllarında üretilmiş bir kask al. Daha eskilerinin içindeki köpük durduğu yerde esnekliğini yitirdiği için bir koruyuculuğu kalmıyor, kaza esnasında kafanda kask olsa bile betona çarpmış gibi oluyorsun. Bu sebeple eski kaskları internette piyasadan %30-40 indirimli bile bulabilirsin, aldanma.

Bu işin babaları shoei, arai, schuberth. Sonra Nolan, x-lite falan gelir. Bütçe yoksa bile yine de tam kapalı kask al. Çeneden eklemli kasklar kaza anında korumaz, helva gibi dağılır. Kazalarda darbe alma ihtimali en yüksek olan kısım çenedir.

yorumlardan birisine çok güldüm.

''Zaten motora maximum 7-8 k vermişsinizdir. 1000 liralık kask alacak haliniz yok. yeter ki dikkatli olun.'' dikkatli olmak? trafikte her şey senin dikkatinle bitseydi ooooo.

Bu nasıl cümle be kardeşim. Düşman düşmana söylemez böyle bir şey. s1000RR ile 50 km hızla gitmekle, 50 cc'lik makineyle 50 km hızla gitmek arasında fark yoktur. İkisiyle de aynı hızda düştüğünde aynı şiddetle yaralanırsın. Motorun isterse 3k olsun ekipmanın 5k olacak. fiberglass ya da carbonfiber kasklar en güvenlileri. sana ben 1k lık sıradan bir ls2 termoplastik kask bile öneremeye korkarken adam 7-8k lık makineye 1k kask mı alınır diyor. insanların bilgisi yok ama fikri çok.

Güvenliğini ben de farkındayım fakat Zaten bütçesi düşük adamın yokda

@westblack
butcesi olmayan evlenecek cifte dandik koltuk takimi tavsiye edebilirsiniz, en kotu koltuk aldiklarinin 3. ayi kirilir, paralari havaya gider.
ama parasi yok diye dandik kask al gec derseniz ve bu adam sizi dinlerse kaza yaptiginda olur veya sakat kalir.

verdiginiz tavsiyenin gidebilecegi yeri dusunun lutfen. bu dedigime de kizmayin ama gercekten motora binecek adama dandik malzeme almasi konusunda cesaret verilmez. sizin fikriniz degismeyebilir bu arada. abarttigimi dusunebilirsiniz hala. ama en azindan fikrinizi ifade etmeyin.

Johnny depp der ki iki kask arasında kaldıysanız her zaman 2.yi seçin. Çünkü ilkini beğenmiş olsaydınız gözünüz 2.’ye kaymazdı.

bu kasklar sadece çevirmede ceza yemenizi engeller. bütçeniz bu civardaysa ls2 alıp geçin. ls2 ler de 2 sene önce 200 idi 400 olmuş. temiz 2. el falan bakılabilir iç astarı yıkanabiliyor

ls2 al hocam butcen sinirliyla.
Bu linkteki kaslara para verme bosuna.