Ekşi Duyuru

Aaa ama lutfen gercek kaz tuyuyse almayin. Eminim isinmak icin baska kaliteli ceketler de vardir ve icine kuslarin tuyu yolunarak koyulmuyordur. Dikkatli olalim cunku hicbir canli iskence edilmeyi hakketmiyor.

o kısmını hiç düşünmedim fakat gerçek olacağını sanmıyorum. bazı web sitelerinden 150-200 tl ye kaz tüyü montlar var. haklısın ama bildiğin asyalılar gibi canlı canlı yolarak yapılıyosa gerek yok zaten.
sanırım gerçek olanları 1000 tl ye yakın bişeydir. salladım ama bilmiyorum :/

Kay tüyü sıcak tutar ayrıca hafiftir. Yormaz sizi.
O yönden de tercih edilebilir.

Kaz tüyü montum var İzmir'deyim, en son 5 sene önce giymişimdir.

evet çok farkeder.
polyester sıcak tutmaz. kaz tüyü sıcak tutar.
kışın sert geçtiği bir yerdeyseniz tüy mont almanızı öneririm. fakat taii bu nerede yaşadığınıza bağlı. misal izmirdeyseniz kaz tüyü almanız gereksiz.

Polyester acısızdır, kaz tuyu işkence ve somuru. Polyester tercih ediniz.

Kaz tuyu mont insan ihtiyacidir.

Asıl gereksiz olan kürk, deri vs. Gibi gösteriş unsurlaridir.

Hayvanlari öldürüp yedigimizi de dusunursek et ve sutten faydalandigimizi dusunursek tuyunden de faydalanmamiz asiri garip gelmiyor bana. Evet aci cekiyorlar ama yapacak da bir sey yok.

Dunyada ahlak anlayisi yerlerdeyken kaz tuyune falan takilmak cok sacma. İnsanların koleligi hakkinda tek kelime etmeyip kaz tuyu mont almayarak vicdan rahatlatmak yeni moda oldu.

@kosunlan aslinda gecmiste gercekten ihtiyacimiz vardi ama 21.yuzyila geldik teknolojimiz gelisti ben kendime kaliteli bir ceket aldim quiksilverdan ve beni sicak tutuyor. Istanbul'da eksi 4 derecede kar varken giydim. Artik kaliteli kumaslar var. Ornegin sicak havayi icinde tutuyor. Etrafimizi hayvan kurkuyle derisiyle tuyuyle sarmamiza ihtiyacimiz kalmadi. Hadi tamam koyun yiyoruz derisini de degerlendirdin ama kaz yemiyoruz ki! Yuyunu canli canli yoluyorlar ve tekrar yolmak icin tuylerin cikmasini bekliyorlar. En azindan koyun olunce yuzuluyor.

Soylemek istedigim sey gosteris icin deri aksesuar alip kullanip bunu dert etmeyen insanlarin kaz tuyu hakkinda konusmalariydi

@kosunlan cok haklisin o konuda da! Ben deri de kullanmiyorum. O konuda da iki yuzlulugumuz var kesinlikle. Kurke karsi cikanlar deri ceket giyiyor falan...

Evet kaztüyü sıcak tutar. Ancak dezavantajı da vardır, ıslandığında (dışı yağmur geçirmiyorsa) tüyler birbirine yapışır, zor kurur, ve topak topak birikebilir, eski ısıtıcılığı kalmaz.
Ahlaki boyutuna hiç girmiyorum, hayvanların tüyleri canlı canlı yolunuyor, derileri yırtılıp kanıyor, ve tüyleri yeniden çıktığında bu işlem tekrarlanıyor.
Montların fiyatı kaztüyünün yoğunluğuna ve tipine göre değişir.150-200tl lik kaztüyleri ztn kötü tüylerden yapılmıştır.
Kaztüyüne alternatifler varken bence gerek yok.
İyi bir mont istiyorsanız gore-tex malzemeden yapılmış bir montu tercih edin. Bir de the north face'in yeni teknolojisi thermoball montlar var, pahalı ama performansı çok iyi.

kimse. bu meselede herkes taraf. hem de sert bir biçimde.

gerçekleri tarafsız insanlardan öğrenmenin tek yolu var; olaylar sona erdikten sonra olayların içindeki insanlarla konuşmak.

bulursanız oralardan gelen sıradan insanlar, anlatacaklardır tane tane.

Dünyada ilk olan bir olay değil. O sebeple ne olduğunu anlamamız imkansız gibi bir ruh haline bürünmememiz lazım. Ne olduğunu anlamak ve tartışabilmek için, etik bir soruşturmadan 1-2 dakikalığına çıkmamız gerekiyor. Yani 'iyi' ve 'kötü'ye denk düşen bir şekilde düşünmemek lazım. Sadece kısa bir süreliğine 'olan üzerine' yorum yapmak lazım (biraz sonra, yeniden, boş boş konuşmam ve laf ebeliğim üzerine bir sürü hakaret mesajı alacağım ama elimden geldiğince düşünmeye değer verenlere düşünsel eksenler olduğunu hatırlatmak için 'boş boş konuşmam' lazım).

Pkk stratejisini değiştirip kırsalda değil kent içinde çatışma peşinde koşuyor. Bunun askeri olarak ne anlama geldiğini hiç bilmiyorum. Ama politik açıdan, Batı kamuoyunda kendini meşrulaştırmaya yarayacağına inanıyor. Çünkü kent içinde kim terörist kim sivil ayrımı çok muğlak ve belirsiz. Bir taraftan en küçük eleştiri, tepki ve gösteriler; yaşam hakkına son verilmesi suretiyle bastırılıp, ilgililer terörist olarak gösterilebilir. Buna ilişkin ihtimaler Batı medyalarında (özellikle alternatif medyada) çok fazla yayınlanıyor. Bence pkk, bunu gösterip Türkiye üzerinde uluslararası yaptırımlar peşinde koşuyor. Bu yüzden sivillerin oraları terk etmesine izin vermiyor gibi. Öte yandan, muğlaklıktan yararlanarak bir teröristin de sivil gibi gösterilebileceğini kabul ediyorum. Ancak bu iki durumun ağırlıkları farklı olabilir. Farklı tarihlerdeki benzer olaylardan yola çıkarak yapıyorum bu yorumu (batı kamuoyu da doğal olarak o şekilde yapacak. Kürt direnişi, Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü vb. gibi kavramlar onlara bir şey ifade etmiyor tabii ki).

Sonuç olarak hiçbir etik (doğru/yanlış ya da iyi/kötü) yorum yapmadan bunları söyleyebilirim.

Neden sehre indiler bilmem ama sinek gibi avlaniyorlar sehir icinde teker teker. Yani pek ise yarar bir hamle degil gibi sehre inmek.

Bir de sokaga cikmaya yasagi olan yerde "siviller vuruldu" diye bir sey olmaz. Catisma sirasinda seken kursun camdan iceri girer, yanlislikla evinde oturani vurur anlarim. Onun disinda zaten disarida olmaman gerekir sokaga cikma yasagi varsa. Ve bir sehri teroristler doldurduysa siviller haybeye olmesin diye sokaga cikma yasagi ilan edersin cildirmis falan degilsen.

Tarafsiz haber kanali diye bir sey yok. Bir tarafli medya var bir de asiri komik durumua dusecek kadar tarafli medya var sadece.
Bilinen bir sey varsa o da soz konusu sehirlere eli silahli teroristlerin indigi ve amaclarinin baklavasina mac yapmak olmadigi.

Dear Mrs Schmidt,

I have informed Mrs von Maltzahn. However, I have not sent my portfolio. May I ask your opinion whether I should send it or not?

Thank you for your attention.

Kind regards,
kupigometa

çok çok teşekkür ederim , eline sağlık, alakası bile yokmuş.

www.youtube.com
yüzde 100 çalışıyor. kestane balı demiş ama şart değil ben çiçek balıyla yapıyorum. hemen kesiyor öksürüğü.

teşekkür deneyeceğim fakat derdim öksürük değil, gelen sıvı.

viksle buğu
papatya çayı
tuzlu su burnuna çek bi bardak

kesin sonuç söylüyorum sana tek seans..

bir duble viski buzsuz içiyorsun sonra bana teşekkür ediyorsun.

yeme beni bak :/ alkol sıkıntı yaratmasın

Geniz akıntısı bende sürekli olan bir şey. Özellikle bazı geceler alerji ile bir arada geliyor, uyku arasında ne yapacağımı şaşırıyorum.

yemiyorum şifa niyetine götür ..

hani mail servisini kulllanıyorsunuz?
hotmail - gmail gibi servislerse nereden gönderildiğini öğrenmek mümkün.

gmail'den geldi. nasıl öğrenebilirim peki?

gmailde yanıtla butonunun yonunda orjinali göster gibi bir seçenek var. orayı inceleyebilirsin.

Öncelikle farklı ülkelerin proxylerini kullandıysa ya da polise verilebilecek durumu yoksa -ki anladığım kadarıyla yok- programla istenilen mail adresini gönderici olarak gösterip atılabilir.

Eğer otomatik mesaj değilse geri mesaj yollayın gönderilen mesajın konusu hakkında maile karşı taraf devam ederse gerçektir. Çünkü gönderici olarak mail adresi kullanılır ama cevaplayan kişinin maili sahte mail adresi kullanana gitmez.

Örneğin ben info@audi.com diye (veya gerçek bir audi yetkilisinin mail adresi) gönderici oluşturabilirim. Ama maili gönderen kişinin maili bana ulaşmaz

Corel için "Auto Trace" değil de, aynı menüdeki seçeneklerden sizin resminize en uygun olanı (Düşük kaliteli resim, yüksek kaliteli resim, çizim, clipart vb.) seçerek yapın. Seçtikten sonra detayları ve köşe yumuşaklıklarını da yine resmin tipine göre arttırın, en ideal oranı yakalarsınız.

teşekkürler, ayarları oradan yapıyorum fakat köşe ayarları renk sayısını artırmıyor ayrıca renkler en fazla 256 olarak kalıyor.

eskiden yapıyordum, unutmuşum şimdi. fotoğrafı defalarca zoomladığınızda renklerin parçalı olduğu anlaşılmıyordu. bulamıyorum şu an.

fotografta bozulma falan yok. %100e alip baktigin her fotograf oyle gorunur. daha iyisini istiyorsan ya tele lens alacaksin ya da yakindan cekeceksin. ama bence fotografciligi ogren once. fotografcilik hakkinda bi sey bilmeyen adamin klasik avuntusudur lense bok atmak.

haklısın zaten öğreniyorum fakat elimdeki lens 18-55 mm
yani zoom yaptığınızada bu foto dan hallice şeyler çıkıyor.

ayrıca bok da atmıyorum sadece sordum. :)

is mi lens?

evet is.

off atılmış o! yeni nicki varsa sanırım bulur beni.

gerber'den saşma.

eyvallah want uzun uzun yazmışsın bi teşekkür etmemek olmaz.

ilk verdiğin 2 örneği ileride almak kaydıyla yedekte tutayım şimdilik çakı için o kadar bütçe ayırmadım. şimdilik gerber'le o isviçre çakısı daha ideal duruyor. bilgiler için sağ ol ;)

7 mse 8-10 defender

%0 antivirüs
%100 bilinçli kullanım

antivirüs yazılımı, malware yazılımı ve browser adware yazılımları birbirinden çok farklıdır. eğer aviranın yıllık 100$ olan pakedinden almış olsaydın, instart browser malwaresini yemezdin. yani suç antivirüs yazılımında değil. bilinçsiz kullanıcıda. 2008den beri avira kullanıyorum ve sorun yaşamadım.

xin +1500 senelerdir kimselere anlatamadığım dert.

ben kullanmiyorum, gerek yok

kaspersky total security + malwarebytes kombosu yap.
kaspersky trial reset olarak arayacaksın. ayda bir 30 günlük denemeye sahip olursun bu sayede. malwarebytes de bulması kolay zaten. yani pek aramazsın.

kendin. pc yi hiç kasmaz. gözünü biraz açık tut o kadar. 8-10 senedir virus programı kullanmıyorum. üstüne windows güvenlik merkezi ve güvenlik duvarı hizmetleri de kapalı. bi tane bile virus yemedim.

ya baboliler bilinçsiz kullanıyorum da napıyorum sanki? yan tarafta yanıp sönen "green card size de çıkabilir" veya "bekar anneler bilmem ne istiyor" reklamlarına mı tıklıyorum?

ayrıca avira'nın business paketinin tam sürümü yüklü bende.

olm harbi kullanma. millet seni suclamiyor zaten, harbiden virus programi yokken daha az virusle karsilasmistim.

Codec, directx

codec diye bir şey kurdum ama anlayamadım ne olduğunu. eksik dosyaları falan mı tamamlıyor bu? zaten kurdum ama program kayboldu, açamadım bu yüzden.

realtek driver ı devre dışı bırakıp tekrar açınca düzeldi.

Mr. Robot.

+1 mr robot

Yaşamını sorgulamak yerine onlardan faydayı nasıl sağlarım diye düşünmelisin.

pazardan dönen x teyzenin rastlantısal şekilde öğrendiği yaşamsal deneyimleri dışında sana bana ne faydası olabilir ki?

belki senin boş olarak değerlendirdiğin insanın ileride onun genleri sayesinde doğacak bir çocuk tarihe iz bırakacak bir şey yapacak olabilir. bunu kimse bilemez. ayrıca, her insandan bir çıkar/yarar sağlamayı düşünmek çok doğru değil. insanları insan olduğu için sevmelisin sana fayda olup olmadıklarına bakmadan.

her canlı yaşamayı hak ediyor. kimse kalıcı bir şey bırakmak zorunda değil. hayatını bomboş geçirmek isteyen bir insan bir an önce ölmeli diye düşünmek çok yanlış. isviçre'de herkesin istisnasız bir işlevi oldugunu düşünmek komik bir hayal.

yaşamak o kadar güzel bir şey mi ki haketmek için bir şeyler yapmak, insanlığa yararlı olmak filan gereksin? yaşamayı haketmenin kriteri yarar sağlamak değil zarar vermemektir en fazla... o da ufak tefek zararlar değil, ciddi büyük zararlar...

etmiyor.

Ekolojik sonuçlarının ne olacağını bilmeden benim düz düşüncem insanların büyük bir çoğunluğunun yok olması gerektiğidir. Çoğu anlamda safi zarar veriyoruz ve sayımız gittikçe artıyor.

Bütün bunların dışında ben insanları sırf insan oldukları için sevemem. Hatta zaten sırf insan oldukları için sevmem; rezalet canlılarız en nihayetinde. Senin düşüncenin düşüncede kaldığı sürece yanlış olduğunu da düşünmüyorum. Bunu eyleme çevirirsen (öldürelim, asalım, keselim kısmı) ancak yanlış olur. Henüz dünyada görülmemiş ekstrem bir durum olmadığı sürece hiçbir işe yaramayan insanın bile yaşamaya hakkı var. Tabii bunu bariz bir şekilde kötü olan insanları dışarıda tutarak söylüyorum. Çok sert bir düşünce olarak görülebilir ama bence o tarz insanlar en azından ortadan kaldırılmalı. En azından.

of course, but maybe..
www.youtube.com

Insan irkinin bulundugu konuma gelmesi bence mucize. Hayvanlar alemine bakildiginda en aciz bebek insanlarda. Agliyor, gazi oluyor, kabiz oluyor, acikiyor, annenin sutu yetmiyor falan filan. Gercekten bu noktaya gelmemiz sasirtici boyutlarda benim icin

Yine salt biyolojik acidan baktigimizda her canli yasamayi hak etmiyor. Sadece en iyilerinde bu hak var

Ama sonra "insanligimiz" devreye giriyor. Belki de bu kadar sosyal varlik oldugumuz icin bu noktaya geldik, bilemiyorum. Ama iste o zaman evet hepsi yasamali diyorsun

@evrimini... insana saygım var elbette. içlerindeki enerjiden dolayı hep aktif olacaklar ama bu sevmem gereğini doğurmaz. sevmemek ise hastalıktır orası ayrı. ben aradayım. ayrıca tam olarak bana faydalı olmalarını beklemiyorum, çıkarcı değilim. kendilerine faydalı olmalarını isterdim.

80 yaşına gelmiş babaannemle akranı olan bir ingilizin aynı sağlığa sahip olmasını isterdim. spordan bahsediyorum. ömrün boyunca seni taşıyan kaslarını, kemiklerini güçlü tutmaktan... spor yapmamak da bir tercihtir fakat spor yapmamaktan kaynaklı bir hastalık geçirince üzülmeyeceksin.

@dafuq tembellik hakkı diye bir şey var zaten. inanıyorum buna. kimse çalışmak zorunda ve somut bir şeyler üretmek durumunda da değil. fakat düşünmek de bir eylemdir. birikim yaparsın ve fikir olarak bunu geri yansıtırsın. ama hayatı boyunca emekli olmak için çabalamış ve emekli olunca kahvede oturup akşama kadar okey oynayan birinin neye ne faydası var.

böyle insanların daha aktif şekilde kullanılması gerekebilir.

@spagetti yaşamın güzelliğini sorgulayanların varlığına saygım var ama miktar olarak az oldukları ve tartışmanın çemberini genişletecekleri için onları düşünmedim desem yalan olmaz.

@hayırsız ben bizim gibi toplumlarda demokrasinin yanlış kullanıldığı hatta varmış gibi gösterildiğini düşünüyorum. zaten olduğuna da hiçbir zaman inanmadım. o halde olmasa da olur.

ayrıca bahsettiğin örnekler faşizme varıyor. öyle seçicilik yapmak değil kastım. konu başka yerlere kaymasın.

hakediyor.

hakettiğimiz için gelmişiz bence dünyaya. bence sadece insanlar için değil dünyanın en zehirli yılanından, ahtapotundan tutta en orspu çocuuu insanına kadar her canlı yaşamayı hakediyor.sen ben ve ırkımız o oruspu cocuuu dediğimiz kişiyi düzgün yetiştirseydik öyle olmayacaktı. yada zehirli hayvanı rahatsız etmeseydin, yaşam alanını taciz etmeyeydin götünü ısırmayacaktı.

sonradan haketmediklerini düşünüp onu bunu öldürüyor orası ayrı bir tartışma mevzusu.

öyle bir soru sordun ki, cevap olarak kitap yazsan olacak yani...

içeriğini bilmeden işid'in vahşet dolu videolarından birini açmıştım bi keresinde. sorunu okuyunca ilk aklıma gelen görüntü o oldu.
konuya olumsuz yaklaşmak niyetinde değilim, değinmeden geçmek de istemedim. "bazıları gölge etmesinler başka ihsana gerek yok" diyor ve cevabıma geçiyorum.

insanın çevresine, kendisine yararı olması gerek diyorsun. doğduktan sonra edinilen şeylerin çağı geldiğinde faydalı bir şekilde kullanılması taraftarıyım diyorsun. çok da güzel diyorsun.

ancak bu olguları yaşamak hakkıyla ilintilendirmek yanlış. belki etkili/ anlamlı yaşamakla ilintilendirebilirsin.

iz bırakmak konusu ise uygulamada tam bir kaos. tarihte şöyle üstünkörü bi dolaş. insanlığa yarar sağlayanlardan önce zarar verenleri hatırlayacaksın. fayda sağlayanları hatırlamak için düşünmen gerekecek. oysa adını bile bilmediğimiz nice insan geldi geçti ve geçiyor doğaya/insanlığa ufak veya büyük fark yaratacak faydaları olan.

fen bilimlerine bakalım; doğada var olan ufağından büyüğüne her bir canlının varlığı anlamlı. hani son zamanların güncel konusu," arılar yok olursa insanlık da yok olur" sözü gibi herkesin, her canlının bir işlevi var.

filmlere bakalım; mesela, faşizmin "işe yaramaz bunlar" deyip yaşam haklarını ellerinden alacağı insanların hayatları için bir adamın verdiği mücadelenin anlatıldığı schindler'in listesi'nden başlayalım. işe yaramaz denilen o insanlar açısından bakınca ne düşüneceğimiz belli, bir de başka yönden bakalım. o insanlar var olmasalardı schindler bize o büyük dersi veremeyecekti de diyebiliriz pekala. hatta belki hitler deneyimi olmasaydı almanya şimdiki almanya da olamayacaktı. (darısı başımıza)

"hiç bir insana rastlamadım ki ondan öğrenilecek birşey olmasın" sözü doğru bir söz ama bence eksik, "hiç bir insana rastlamadım ki onun bir faydası olmasın" olmalıydı.

9 iyidir

yamulmuyorsam, kitaplarda times new roman ve 12 punto kullanılıyordu.

ekşi'den bir entry buldum o da aynısını söylemiş;
eksisozluk.com

standart fontlar için ideal okunur boyut 12'dir
10'un altı sağlam gözler için dahi yorucudur ve kaliteli printer gerektirir.
14 ve üstü cin ali kitabı sınıfına giriyor

elektronik servisten 2 kere ürün geldi bana hollandadan. ikisi de 1.5 günde ulaştı. bilginiz olsun. (ups)

DHL'in hızlı hizmetiyle 19 saatte göndermişliğim var. İst - Stuttgart.

@roket adam :)) şaşırmadım hahahhh ok direk giden yok sanırım. dhl ye de soracağım ups e de o halde.

ya üretim hatasıdır ya da darbe/zorlama vardır. özellikle jack girişleri kolay kolay bozulmaz. bende yarın benim w350yi götürecem. wireless kartı bozulmuş galiba.

yapma ya, en iyisi servise götürmek o halde.

pay off old scores derdim ben

"get even with" olabilir..

revenge

Payback diye Mel Gibson filmi var ve hiçte parasal bir payback değil :) Sanki kullanabilirsin gibi geldi.

pay i görünce geri adım atmıştım ama filmi izlemedim. dediğin gibiyse olabilir tabi.

pay off old scores bir kalıpsa bilemem ama pek oturmadı gibi
get even with daha uygun sanki
revenge de olabilir, intikam almak gibi...

reckoning

kalıp.

hesaplaşma ve intikam farklı şeyler. kastettiğin intikamsa buraya 500 kelime yazılabilir.

to settle the score.

reckoning haci.
1 kisi haric kimsenin yazmamasi da ilginc.

payback +1

payback +1

tr.urbandictionary.com

reckoning derdim ben olsam.
burada her iki tarafin da yuzlesmesi var daha cok. hesaplasma yani bu.
kisi "intikam" alacaksa revenge olur.

bana da revenge gibi geldi.

müzik çok anlaşılmıyor.

şu tip müzik olabilir mi ?

youtu.be

evet var ben inanıyorum.

o kadar net olduğuna inanmıyorum, ama şu sıralar bir ekonomik tetikçinin itirafları kitabını okuyorum. Komplo teorisi gibi ama bir kısmı bile gerçekse -ki gerçektir bence- olabilir.

mesela akp hep yol yaptık havaalanı yaptık diyor ya, bu kitapta "biz onlara kredi veriyoruz, havaalanı bilmemne ihalesini amerikan şirketleri alıyor o para geri dönüyor, üstüne verdiğimiz krediyi de faiziyle geri alıyoruz! böylece hükümet de para geldi bunları yaptık diye halkın gözünde olumlu bir imaj çiziyor" diyor. Mantıklı. Seçimleri böyle manipüle edip menfaat sağlayan kişiler-şirketler olabilir.

bir masada toplanıp "la oğlum bu tayyip bebesini ben sevmiyom la, indirek bunu ha" demiyorlar tabii ama elinde çok büyük güç bulunduran gruplar var tabii. ya en basitinden şöyle söyliyim, coca cola mesela fifa'nın sponsoru. fifa, onların istemediği bir şeyi kolay kolay yapamaz. fifa da dünya futboluna yön veren organizasyondur. bunun gibi. minimal ölçekteki şeyleri daha büyük kurumlara, organizasyonlara uygula. sen nasıl ki 15 yaşındayken babandan harçlık istiyordun ve onun "olmaz" dediği %90 ihtimalle olamıyordu, şimdi de işi yöneten adamların desteğini almadan amacına ulaşamıyorsun.

bu amacın da dünyayı ele geçirmek falan olduğunu sanmıyorum. iktidar hırsı işte. kendi istediğin şekilde yön vermek. dünyayı bir grup yönetsin veya yönetmesin, senin benim hayatımızda değişiklik olmaz mesela. kim neden uğraşsın bizimle anasını satiyim. ama işte genel olarak bi kitle var tabii. adamın 20 tane televizyon kanalı var örneğin. şimdi sabah akşam ülkede sen buna maruz kaldığın zaman ne olur? nasıl bi algı oluşur? bunun gibi şeyler.

en basitinden futbolun en üst mercii FIFA'da bile yolsuzluklar, kara para aklamalar, dünya kupasında x stadtaki maçların biletlerine yapılan manipulasyonlar, ayrıca sporun en güvenilir kuruluşu olması beklenen Dünya Dopingle Mücadele Ajansı (WADA)'nın bile hukuksuzluk içinde olduğu bir dünyada; enerji, ham madde, teknoloji, genel politika kollarındaki yolsuzlukları var sen düşün. E tabi bunları gerçekleştiren dünyanın ağır topları da bence mevcut.

Abi parayi kontrol eden her seyi kontrol eder. Mucizevi bicimde destek olup başkan yapmasina gerek yok. 3 5 yatirim matirimla ya da tersiyle bi ulkeyi sikebiliyosan yada rahatlatabiliyosan o ulkeyi yonetirsin. Baskan kim onemsiz, ona istediğini yaptirirsin zaten

evet var açıkçası. mesela inside job adında tamamen gerçekçi ve komplo teorisi üretmeyen, 2008 finansal krizinini anlatan bir belgesel var izlemeni tavsiye ederim. orada ayrıca wall streetin beyaz saraya olan etkisi çok açık bir şekilde yüzüne vuruluyor insanın. öyle kurtlar vadisindeki gibi tapınak toplantılarına innamasam da paraya sahip olan adamların bir düzen içinde dünyayı yönettiğine inanıyorum

@rodriguez verdiğin örnek bahsettiğim konuya dair bir şey aslında. demek ki destek var

@der meister elbette tabanla uğraşmazlar. manipülasyonların da farkındayım. medya ağına sahip olunca algılarla oynayabilirsin tabi. mesela cnn'in körfez savaşı sırasında yaptığı yayınlar, ırak'a girmeden önce yalan haberler yaparak bush'a koz vermeleri ve cia'den sipariş haber yapmaları buna bir anlamda örnek ama bir ülke liderini değiştirmek, özellikle rte hakkındaki fikirleri bana daha ilginç geliyor. burada yaşadığım içindir belki.

mesela gezi sırasında yabancı basın saatler canlı yayın yaptı. hala akp'ye karşı yazılar yayınlanıyor. (güncel fikirlerini tam takip edemeiyorum ama yakın zamana kadar böyleydi) ve buna rağmen hala rte başta. bunu merak ediyordum ama tam soramadım . soracağım soruyu netleştiremedim. yazmak komik geldi biraz da.

@acemi doğrudur. mesela elektrikli arabanın 1880 lerde yapıldığı örneği de var.

@cokponcik bakacağım sağol ;)

@want doğrudur tabi öyledir de cezbedici konular olunca derinlemesine merak ediyorum. film, belgesel, kitap...? yolla pampa tez gelsin.

komplo değil ki bu durum, gücü olan düdüğü çalıyor. daha geçen gün daha ilkokulda seçim için rüşvet dağıtan çocukları içeren duyuru vardı burada.

80lerin ortasıydı galiba 5 büyükler oturup özelleştirme kararı almışlardı. ingiltere önermişti kabul edildi diye hatırlıyorum. haber o zamanın dünya gazetesinin dikkat çekmeyen bi kıyısındaydı, dün gibi hatırlıyorum. haberi okuyunca "hadi canııım" demiştim. yıl 2015, sonuç ortada.

siyasiler neden dışarıda eğitim alıyorlar, her seçim öncesi gidip gidip geliyorlar... dediğin gibi doğrudan hamleler bu şekilde olanlar. spordaki örnekleri verilmiş, her alanda durum benzer şekilde. örümcek ağı gibi... 5-6 yıl önce ingiltere prensi gelip kasa kasa domatesleri "bizzat" aldı kaz dağlarından. bilgisayar devi bill amcanız kutuplarda tohum biriktiriyor, saklıyor. kokusu çıkacak da hemen olmaz sanıyorum. şimdinin bu sinsi hazırıklarını çocuklarımız kim bilir nasıl yaşayacaklar...

tarihe bakınca da aynı şeyi görüyorsun zaten. her şey, her karar güç üzerine kurulu.

(eskiden parası olanın düdüğü ötüyordu, şimdi güç bilgide. bence bilgiyi elinde tutanın düdüğü ötüyor.)

Ilk bikac cevabi okudum
Kitlelerin ayni ya da benzer seyi dusunmesini saglamak o kadar da zor degil. Propaganda uzuuuuun sureden beri icimizde. Bizim ulkeyi kenara koyarak konusuyorum:

Sigaranin cok hos hanim ve beylerin elinde gorulmesi
Hollywood filmlerinde siyah baskan ve hatta tanri olmasi
Futbol fiesta fado uclemesi

Bi gorsel varki, dunya 6-7 holding tarafindan yonetiliyor diye. Biri coca cola yazmis, holdingin alt sirketlerine baktin mi bi ebem yok aralarinda (hele unilever falan asmis bu konuda). Bu tarz buyuk sirketlerin propaganda yolu ile fikir asilamasi gayet mantikli geliyor mu, evet geliyor. Ama komplo teorisi uretmiyorum bu konuda.

@la noix in söylediklerine katılıyorum ve ek olarak da

"the century of the self" belgeselini tavsiye ederim. bu algı yönetimini güzel anlatan bir yapıt.

Daha çok kalıp gibi, her dilde kendi karşılığını bulan bir şey. Bakkala gidip "Ekmeğe sahip olabilir miyim" demekle aynı şey "Can I take some bread" demek. Örneğin, biz fotoğraf çekerken, İngilizcede fotoğraf alınıyor, İspanyolcada fotoğraf alınabiliyor, yapılabiliyor veya çıkarılabiliyor. Ortaya çıkarken bir mantıkla söylenmiştir mutlaka ama o mantığı bilmiyorum.

teşekkürler sanırım would like ile want da aynı mantıkta...

Want biraz daha kullanılabilir bir şey, kullanınca aşırı aşırı garip gelmez; ama would like biraz daha kibar olanı. "I'd like a cup of coffee" deyince, gerçekten karşıdakine "Bir kahve olsa çok hoşuma giderdi" diyorsun ama bu da zaman içinde cümle anlamı kaymış ve ne olduğu düşünülmemeye başlanmış, kalıp olarak kullanılmaya başlanmış bir şey. Bunun yerine want dersen, derdin anlaşılır. Bir "Ekmeğe sahip olabilir miyim" olmaz ama aşırı kaba olduğunu düşünürler, "Niye ilk cümlesinde kızdı ki" derler. Diyelim, sen kahve istedin, yarım saat geçti ve o yarım saatte üç beş kere kahveyi hatırlatmana rağmen gelmedi. O zamana garsona "I want my coffee" diye kızabilirsin, o saatten sonra "would like"ın anlamı yok. Ek olarak bir fast food kasasında hamburger, kola alacaksan sakin sakin "I want a hamburger" da kullanırsan, kimse ne oldu demez. Kullanılır da o durumda ama daha çok "Can I have" kullanılır. Öyle yerlerde pek kimse "would like" kullanmaz. "would like" garsonlu yerler için daha uygun.

:))) güzelmiş örneklerin. akılda kalıcı, unutmam zaten. ufak detaylar ama çok önemliymiş aslında. sağ ol ;))

may I have'i öneririm.

puc+1 may I kalibi daha kibar ve klas oldugu icin ben de tercih ediyorum.

bir kahve olsa cok hosuma giderdi ne ya :D turkcede boyle bir kullanim mi var ki boyle ceviriyorsun?
i would like to, daha rica minnet, kibar olani.
garsonluk yapiyorum. can i take hic duymadim. can i have ya da can i get dersin mcdonaldstan bir sey alirken.
may da nadir kullanilir, could da nadir kullanilir, acik ara en cok can kullanilir. veya i ll get ya da i ll have de kullaniliyor. sunu alacagim gibilerinden,

"may" demisler, herseyden once gramer olarak "may" dogru, "can" beceri/kabiliyet ile alakali. "may" ise rica icin kullanilir.

gel gor ki, daha cok kullanilan "can"dir. samimi olunan insanlara snob'luk edecek olan yakinlari adice cevaplar verir, ama onun disinda kimse de size bir laf etmez. "may" de, "can" de gayet de kullanilir.

"take", fiziksel olarak almak demek oldugu icin birinden bir sey isterken kullanilmaz. ama birine ait oldugunu bildigin bir seyi alip goturmek istiyorsan kullanirsin tabi.

ayrica daha informal olarak "grab" kelimesini tercih edebilirsin. "can i please grab a cup of earl grey tea?" mesela.

yola çıkıyorum, kapıda kalmayayım olm! up up ://

Benim arkadaşı geçen gün kapıdan gönderdiler, şu an durum ne bilmiyorum ama.

yapma ya. kaç gün önce?

On iki gün olmuş. Kütüphane dışarıya açıktı onu komple yasakladılar mesela. O yüzden emin olamadım alırlar mı almazlar mı.

12 gün... sanırım patlamadan dolayı tedbiren yapılmıştır. şu an devam etmesi saçma olur. ben gideyim. duruma göre bilgi veririm. belki birine lazım olur.

not: girişler 2. emre kadar yasakmış.

tanışma etkinliği o. herkesin yapabileceği, yapmış olabileceği ve "ben bunu yaptım" diye anlatabileceği bir etkinlik.

tabi yarı yoldan dönmek isteyenler için imkan bulunması da cabası.

O klubde yer almadim ama tum klubler yapiyor bunu, her kesimden insanin katilabilecegi kolay etkinlikler yapiyorlar. Ankara klublerini prk bilmiyorum ama İstanbul'da aradigin gibi klubler var, Ankara'dan da katilirsin istersen, etkinlik sehrinde bulusursun ekiplerle.

hoslandigim kisi evleniyorsa zaten alakami keserim, sogumak icin bu yeterli. kiz da kirodur gozumde evet.

yakın arkadaşım da dışardan bakıldığında kültürel olarak uyumsuz biriyle birlikte ama birlikte çok mutlular. elbette kızın çok zorlandığı zamanlar oldu ama ilişkisi hakkında hiç tereddüte düştüğünü görmedim. olabiliyor böyle şeyler. önyargıyla yaklaşmamak gerekiyor.

güzel ve yurtdışında okumuş olması kızı elit biri yapmıyor yalnız....

hoşlandığı tip gibidir. soğurum.

Başkasına ilgisini açık eden bir kıza karşı bir şey hissetmem zaten.

@arnold haklısın ama duygular bir anda kaybolmuyor :/

@ambrosia güzel olması değil ama yurtdışında eğitim almış olması benim açımdan öyle olma ihtimalini güçlendirmişti. hiç uzun sohbetimiz olmadı zaten.

erkeği biraz daha iyi tanıyorum.

Valla o profildeki kızlar inanılmaz kısmetsiz olabiliyor. Bu durumdaki kıza bir de prenses gibi yaklaşmışsa kızın aklı ve de gönlü kaymış olabilir diyorum. Hayır, eş seçimi beni soğutmaz. Beni soğutacak şey daha sonra örn. adam buna kötü davranır vurursa kendi gücünü küçümseyen ve kader deyip çeken kadınlardan olmasıdır.

insanları nasıl da yargılıyorsunuz hemen.

belki kızın içinde hissettiği yalnızlık, mutsuzluk, güçsüzlük bişeylere iyi gelmiştir o çocuk, çok sevilmiştir. herşey kültür denkliğimi? aşık olmuştur

yurtdışında doğmuş, büyümüş hukuk okuyan ne kıro kızlar tanıyorum özcan deniz hayranı, nargile tüttüren, çok acaip evlilik planları olan.
kızı gözünde büyütmüşsün ya da pozitif önyargılı yaklaşmışsın sanırım
ha belki gerçekten kültür farkı da vardır benim aklıma hep mafyatik tiplerin evlendiği avukat hatunlar gelir bu durumlarda, kesin bilmediğimiz bir çekim var :P

hatun sanat okulunda okuyor. sedet ve sarışın karısı gibi bi ilişki yok aslında :))

gözümde büyütmüş olabilirim çünkü çok fazla konuşmadım.

ama eleman bildiğin şefkat yerimdar... :D

kızda gizli kekoluk var bence ve evlilik teklifini alınca muhtemelen aptallaşan hatunlardan biri.

@kurcalama evet çoğu şey kültür denkliği üzerine. bu uyumu beraberinde getirir.

öyleyse neden kültür denkiği olan seni degıl onu sevmiş?

@kurcalamabozarsın
çünkü kültür denkliği yokmuş :D

evet abi bir şeylerin denk olması gerekiyor ve farklı dünyaların insanları ancak filmlerde beraber oluyor. aşk vs tek başına oluşmuyor ya da gökten zembille inmiyor.

kültür uyumuyla yakınlaşırsın, ten uyumuyla bağlanırsın. olay sadece bu. alınan haz bittiğinde de ilişki biter.

senin küçük dünyanda öyle olabilir tabii ki.

şahit olduğum bir sürü aksi beraberlik oldu.
herkes dünyayı kendi gördüğü sanıyor işte.

adam insan gibi gelip burada iki kelime etmekten, tartışmaktan yoksun/ aciz, gelmiş benim dünyamın ebatını yargılıyor. birlikte olduklarına göre demek ki senin o şahit olduğun bir sürü beraberlikte varmış belli başlı bir takım ortaklıklar.

@kupigometa o kadar da uyumsuz değillermiş demek ki abi, kızında üstünden atamadığı bir varoşluk varmış.

chaotic good +1

metnin zorluğuna içeriğine göre değişir fiyat sizin metnin alanı ve içeriği nedir acaba?

metin, motivasyon mektubu. bir sanat öğrencisinin kendini tanımladığı bir metin . şunu yaptım bunu yapacağım vs. pek ağır bir dili yok. ama basit de değil.

tercüme bürosu tercümana verse verse 25 lira verecek ama belki de hergün iş verecek :)

şöyle sayfalar var en azından bi bakın, önerilmiş isimler filan oluyor bazen belki öyle birisini bulursunuz. süreniz kısıtlı değilse daha uyguna yaptırma şansınız olur.
www.facebook.com

icerik olarak diger almanca kurslarindan farkli degil. Ama bunlarda en büyük problem diger ögrenciler. Almanyada yasayanlar icin devlet, ya da kurumlar VHS egitim masraflarini karsilar insanlarin. Nispeten de ucuzdur. Bu nedenle genelde bunlara almanyada bir süredir yasayan yabancilar gider. Sinif icinde ögrenci profilinde orta yas üstü ögrenci de olabilir, üniversite ögrencisi de. Almancayi konusup, anlayip gramer olarak kötü olanlarda olabilir, hic bilmeyen de. Böyle bir yelpazede dogal olarak ögrenirken sorun olabiliyor cünkü hocanin anlatimi sinifin baskin profiline göre degisiyor. Sinifa bakiyorsun herkes almanca konusuyor, ama gramerleri kötü. ya da siniftakilerin genel egitim seviyesi düsük oluyor, o nedenle yavas ögreniyorlar.

Bu nedenle eger bir VHS siniflari belirlerken üniversite ögrencilerini bir sinifa, uzun süredir almanyada yasayanlari bir sinifa, egitim seviyesi düsük olanari baska bir sinifa alip egitim veriyorsa digerlerinden hicbir farki olmaz. Mesela bir üniversite ögrencisi ve almanya disindan yeni gelindiyse en iyi sinif profili yine kendi gibi olanlarla beraber ögrenmektir. bu durumun kayit yapilmadan önce sorulmasinda yarar var.

Öğrenmek istediğin şey eğer Almanca ise gayet başarılılardır. Ben B2 seviyesine kadar VHS de almanca öğrendim. Sonra üniversitenin C1 almanca kursunu yapıp DSH ve TESTDAF ı geçtim.
Tabi gene de şans işi. Öğretenleri iyidir ancak sınıf karışık olabilir. Benim böyleydi ancak hiçbir sıkıntısı yoktu. Gönül rahatlığı ile git kursuna yazıl derim.
Tabi en büyük artısı ucuz olmasıydı benim zamanımda

ev anne üzerine, kredi anne üzerine ve tüm ödemeler de elden yapılmış. bu durum işinizi oldukça zorlaştırıyor.

öncelikle şunu belirteyim ev üzerinde herhangi bir hakkınız olması söz konusu olmaz zaten, ziynet eşyalarının da kadına ait olduğu yönünde pek çok yargıtay kararı var.

siz elden yaptığınız ödemeleri ispatlayabilirseniz yahut karşı taraf bunu kabul ediyorsa, yaptığınız ödemeler nispetinde maddi tazminat talebinde bulunabilirsiniz.

aile hukuku alanında uzmanlaşmış bir avukat ile görüşmenizi tavsiye ederim.

teşekkürler @arma aşkı

görüşmek gerek dediğin gibi. kuzenimin meselesi de bu. o yüzden erkeğin ödediğine dair belgesi var mı onu da bilmiyorum tabi. ama elden vermişler hep.

1-) Ziynet eşyalarını her ne kadar erkeğin ailesi de getirmiş olsa bunlar düğün nedeniyle kadına bağışlanmış eşyalar olup, kadının mal varlığı içindedirler.

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2004/4-249 K. 2004/247 T. 5.5.2004

Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir. Ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Davada, davacıya ait olduğu anlaşılan dava konusu altınların evliliğin devamı sırasında davalı tarafından bozdurularak ev ihtiyacı için harcandığı davalı yanca kabul edilmiştir, davalı, kadının kendi rızası ile ziynet eşyalarını verdiğini kanıtlayamadığından dava konusu ziynet eşyalarını davacıya iade ile mükelleftir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan ziynet eşyalarına ilişkin talebin tümden reddedilmiş olması isabetsizdir.

2- Ev konusu ise ayrı bir tartışma alanı. Evin nasıl alındığına ilişkin boşanma davasında hakim önünde ikrar alabilirseniz, daha sonra genel mahkemelerde kaynanaya verilen paranın iadesi istenebilir.

@kupigometa

rica ederim öncelikle.

ev dorğudan kayın valide üzerine alındığından "muvazaa" iddiası gündeme gelemeyecek. sadece tazminat durumu söz konusu olabilir. bunun üzerine yoğunlaşılması gerekecektir.

görüşeceği avukat daha detaylı bilgilendirir zaten. kolay gelsin.

tolga tanıs arada yazıyor o ıyı. sozlukten de sanver ın linkleri takip et onlar da basarılı.

Bunun için İngilizce okumak lazım ne yazık ki.

fehim taştekin

tolga tanış biraz daha batı odaklı geliyor bana. bir de hep birilerinden birşeyler öğrenip yazan bir abimiz. fehim ama öyle mi. Köy köy biliyor adam ortadoğuyu ve müthiş analizleri var.

ha tabi sen şimdi dersen ki hükümeti eleştiriyor. o zaman türkiye'de adam yok. yurtdışında da adam bulamazsın. ya destekliyorlar, ya yerin dibine sokuyorlar abd ve rusya'nın politikalarını.

reddit r/MiddleEastNews'de de güzel haberler çıkıyor ama analiz yapan makale pek olmuyor. günde 1-2 denk gelirsen o da.

okuyalım @everest

Ruşen çakır var

rusen cakir cok kotu. reddit r/syriancivilwar bolumu iyidir

tolga tanis da cok iyidir. fehim bana sanki cok romantikmis gibi geliyor

ortadogu deyince global olarak insanlarin aklina robert fisk geliyor ama.

www.usak.org.tr

Ruşen niye çok kötü?

profili karartmak, ismin başına tc eklemek falan çok aptalca geliyor bana. komik oluyor. klavye ile prostestonun çok etkili bir şey olduğunu düşünüyorlar herhalde.

yakında devrimler de facebook üzerinden yapılır bu gidişle.

yapmıyorum kısaca. evet, duvarda haber paylaşımı vs. yararlı olabiliyor, sığ beyinliler de görüyor o haberleri ama böyle minnak protestolar yemiyor.

ne kadar üzülsem de özellikle yapmıyorum. en yapmacık en itici duygu dışavurum şekli bence.

fb yok, kafam rahat.

insanlarin "hmm demek ki bu tarafta olan insanlar cokmus" diye dusunmesine yarayabilir. hicbir sey yapmasa oyle dusunen kimseler oldugunu bilmeyebiliriz. pasif de olsa taraf olduklarini belirtmeleri ayni dusunceyi savunan aktivist insanlar tarafindan olumlu karsilanmali.
yalniz olmadiklari, gerektiginde fiziksel olarak da yanlarinda birilerini bulabilecekleri goruluyor boylece.
bence cok kotu sayilmaz.

kişinin kendini rahatlatma/ifade etme/içindekini dışa vurma yollarından biri. nasıl heyecanlı, güzel anını paylaşıyorsa hüzünlü, öfkeli anını da paylaşabilmeli insan.

alkış toplamak için yapan da var tabi ama o zaten belli oluyor.

ben profil fotosu karartmak, hüzünlü mısralar paylaşmak, karanlıkta yanan mum fotoları paylaşmak gibi şeyler yapmam; bu tip hareketler için beğenme butonuna da tıklamam, ama kişinin bunu yapma ihtiyacı duyması, önemsememesindense önemsemesi beni memnun eder. tabi bu demek değil ki bunları yapmayan insan bunları önemsemiyor, tabi ki öyle bir şey yok.

Bence tepki tabi ki yetersiz ama zararı da yok, batmasına da gerek yok.

Artık sokaklara çıkmayın mesajı veriliyor ne yazık ki, hem düşünceni söylemek bile zor artık. Ben yap(a)mıyorum öyle şeyler ama profiliyle kötü bir olayı görmezden gelmediğini ve acısını az ya da çok yaşadığını belli ettiğini görünce bir insanın; yalnız hissetmiyorum en azından.

Demokratik olmayan ulkelerde sosyal medya tek haber kaynagimiz ne yazik ki

hiçbir şey yapmıyorum.

Bir şeyler yazdığım oluyor ama profil karartma vs. yapmıyorum.

yapanı biraz yadırgıyorum ama hak da veriyorum. sonuçta herkes farklıdır. kendim yapmıyorum, anlamsız buluyorum. çünkü arkadaş çevrem de benim gibi düşünen insanlardan oluşuyor. dolayısıyla yazmasak da zaten aynı görüşleri paylaşıyoruz. bu yüzden facebook'u sadece haberleşmek için kullanıyorum.

"çok çok çok küçük adımlar değil mi" soruna cevap
belki o kadar da küçük değildir. düşündüğünden daha küçüktür.

haber değeri taşıyan, mesaj güden ve insanlarda bilinç oluşturabilecek nitelikte olup da yoğunluğu ve fazlalığı mide bulandırmayan paylaşımları dikkate değer buluyorum. ancak öte yandan, lanet ediyoruz, kınıyoruz, savaşlar bitsin, vatan bölünmez... gibi paylaşımlar kişilerin kendilerini "en azından bir şey yaptım" şeklindeki tatminine dayanak olmaktan ileri değil.

oturup kafa patlatıp, okuyup araştırıp çözüm arayan veya gözlemlerini yazan insanları hariç tutuyorum. onlar insana güven veriyor. yangın çıkmışsa yangını çıkaranı aramak zaman kaybıdır. yangın söndürülmeye çalışılmadırı.

adobe

adobe sesli de mi okuyormuş? bakayım bi ama şimdi lisans misans... offf

e
sadece sarma tütün.

ne yazık ki içiyorum.

h. hatta hiç içmedim dokunmadım bile

h, içmiyorum.

içmiyorum.

h.
14 yaşımda yarım sigara içtim, o kadar. Onu da içemedim, sıkıldım, attım.

h.
cigara sucks.

hiçmiyorum.

evet. belki 34 yasında bırakırım.

h

H

H

h, geçen yıla kadar ara sıra içiyordum.

arkadaş çevrem sayesinde her 10 kadından 7-8'inin sigara içtiği kanısına varmıştım. belki hala öyledir bilmiyorum ama bu mini anket beni sevindirdi.
ileriye dair bu konuda kaygılarım vardı. sigara içmeyen biriyle asla yapamayacağım için bazen umutsuzluğa kapılıyordum.

h

H. İcmiyorum

h, nefret ediyorum kokusundan vs.

h

son bir yıldır h, ondan önceki 12 yıl e

H, hiç içmedim, nefret ediyorum.

h

genetic is a bitch

Çenesinde bi çukurluk yok da, yanakları diyorsan zayıflıktan.

genetik bende de var zayıfken de vardı kilo alınca da var hatta şuan daha belirgin olabilir

@mandalina aynen ya yanak demem gerekiyordu sanırım.

@her gece aç genetik olmasına şaşırdım ya, kilo aldıkça yüz tombullaşır ve hatlar bombeli hale gelmez mi?

@kupigometa bu durum çene kısmına etki etmiyor heralde genelde yanak ve gıdı denilen bölgelerde görülüyor

fakat ara dönemde başka bir yüksek lisans programına girersem askerliği uzatabilir miyim? böyle bir şey var mı?

- Eski yüksek lisansı terkedersen, olur. Terketmezsen olmaz.

2013 te çıkan bi yönetmeliği okudum. aynı anda 2 yl oluyomuş. bu yasanın değişip değişmediğini bilmiyorum. bu veri üzerinden sormuştum esasen.

Aynı anda iki yüksek lisans oluyor zaten. Ama askerliğini ilk yüksek lisans erteler.

Sen A üni'de yüksek yaparken aynı anda B üni'de de yapabilirsin. Ama askerlik tecilin ilk yüksek lisansa göredir.
Sen A üni'de yüksek yaparken, terk edip B'de yükseğe başlarsan, bu sefer B'deki üniversiten sayesinde askerlik tecili yaparsın. Böylece askerliği erteleyebilirsin.

Ilk YL bittiği an ya tecil ya da doktora yapman lazım. Bir yl bitince ikincinin aktif olup olmaması fark etmiyor.

Az bi süre bakaya kalıp doktora başlayınca tecil etsen olur heralde, bunu araştır.

aynen harzem onu araştıracağım ama okul askerlik belgesi isterse o da yatabilir. bakalım ...

Diğer arkadaşların söylediği gibi ikinci yüksek lisansı yapman mümkün. Askerliğe işe yarayıp yaramadığını bilmesem de, eylülde çıkan bir genelge/yönetmeliğe göre ikinci yüksek lisansın tezli olsa bile harç ödemek durumundasın, onu da göz önünde bulundur derim. Bkz : www.akademikpersonel.org

harç işini hallederdim de şu askerlik işi olmasaydı... ;)

normal fiyat zaten aylık 250 euro. kur başına para ödüyorsun genelde ve aşağı yukarı kursların fiyatları da dediğin paraya denk geliyor. söylediğin bölgelerde ne var bilmiyorum ama rheinland'ı duymuştum mesela: www.unitutor.de

doğrudur ama carl ın fiyatı aylık 380 euro falan.

bakayım linke ;)

obaa @sosa ben mi yanlış görüyorum? çok ucuzmuş bu kurs. bi hata var galiba. c1'e kadar 200 saat ders 450 euro diyor.

allahını seven üzerime soğukkanlılık atsın. panik yaptım. unitutor.de

hemen atıyorum soğukkanlılık sana, zira tek kur fiyatı o. tek kur 200 saat oluyor. c1'e kadar o kursta devam edeceğini söylersen de 450 euro diyor. misal, b1'den itibaren başka bir kursa gideceğini düşünürsen 100 euro ödüyorsun ekstra olarak.

benim başka şehirde gittiğim kurs da 550 euro mesela, 10 haftalık kur.

e tamam a1-a2- b1-b2- c1-c2 ... 6 kur fiyatı yani. tek kur 450 demiyor ki. ayrıca çoğu yerde tek kur fiyatı 250 euro ama. goethe de bile bu kadar pahalı değil 1 kur.

yine yanlış anladım sanırım :/

edit: anladım şimdi eyvallah

bence ingilizceden zor. ama ingilizce bilmenin baya katkisi oluyor.
ben almanyada b1 seviyesine 6 ayda geldim. b2 de herhalde maksimum 2 ay daha sürerdi.
almanyada kursa kaydolma sansiniz varsa daha kolay ögrenirsiniz tabi

Ehe, zor valla bana gore ama kendini sartlamamak lazim tabii ay cok zor falan diye, genel olarak dil ogrenmek emek isteyen bir sey.

İngilizce bilmek bazi konularda avantaj bazi konularda dezavantaj olabiliyor. Mesela information'i informeysin diye okursaniz ingilizce, informatsyon diye okursaniz almanca oluyor ehueh. Ama mesela telaffuz konusunda dezavantaj olabiliyor.

Eger sartlar uygunsa almanyada kursa kaydolmak cok daha mantikli bence. Cunku burada ogrenirken sadece kurstan cikana kadar almancasin, gunluk hayatin hep turkce, ama orada markette, toplu tasimada vs hep almanca kullanacaksin ve hic yoktan kelime dagarcigin gelisecek, kulak dolgunlugun olacak.

benim fransızcadan dolayı telaffuzum yazıldığı gibi okumaya yatkın. zaten fra. dan tek anımsadığım da o. neyse ki o kısımda almanca ya yakınmış.

teşekkürler.

bence İngilizce biliyorsan baya kolay.

fransizca en yazildigi gibi okunmayan dillerden biri. en klasik örnek champs elysees > sanzelize ya da qu'est-ce que c'est > kes kö se :))

neyse, ingilizcenin telaffuzu etkiledigi dogru. bana son almanca hocam ilk beni duydugunda "gecen hafta boyunca sürekli ingilizce falan mi konustun" demisti.

goethede b2 seviyesindeki insanların çoğu gerçekten b2 değil. a1 den başlayanlar b2'ye kadar sürekli kayıt oldularsa aradaki seviye belirleme sınavlarından (einstufungstest) muaf oluyorlar. mesela ben bi dönem gittim b1 için sınıftakilerin çoğu a1 den itibaren devam ediyor, telafuzdan başka hiç bir şey öğrenmemişler. ha istisnalar var kursa bodozlama gidip einstufungstest i verip b1'den başlayan adamlar hakkaten b1 diyebiliceğin adamlar oluyor. o yüzden 1 sene goethe yerine 3 ay almanya daha iyi

evet orası öyle ama information, livre, maison gibi kelimeleri baz alarak söylemiştim. nasal ekler ve geldiği kelimeler gibi.

eyvallah penis

ingilizceye göre acikca zor. ingilizce bilmek avantaj saglar cünkü ikisi de "germanic" dil.

En önemli zorulugu; türkcede bir kelimenin almancada bircok karsiligi olmasi. Almanca cok "contextual" bir dil.

Örnek olarak: translate.google.com

mesela bu örnekte "düşünmek" kelimesinin karsiliklarindan birini diledigince kullanamzsin, kullanacagin kelime duruma göre cok degisir. Bircok dilde bu durum olmasina ragmen almancada yakin kelimeler arasi ince nüans farklari vardir. Ve bu bircok kelime icin bu sekilde. Tabi dilin bu yapisi almancaya büyük avantaj sagliyor, söylemek istedigin seyi hicbir yanlis alamaya neden olmadan ifade edebiliyorsun (eger türkce ile karsilastirirsak).

ikinci zor kisim ise elbette artikeller. bunlar icin birkac kücük kural olsa da genel artikel kurali yok, yani kelimeleri der/die/das olarak kategorileyemiyorsun, bir kelime herhangi bir artikeli aliyor olabilir, bunu tahmin etmek zor. (sadece kücük bir ipucu sonu -e ile biten kelimeler büyük ihtimal die artikeli alir). Bu nedenle kelimeler mutlaka artikelleri ile ezberlenmeli. Ayrica bircok gramer kurali kelimenin artikelini baz alir.

Almanya elbette ögrenme sürecini cok kisaltir, cünkü almanca düsünmeye baslarsin (türk ortamindan uzak durmak sartiyla).

kentpark önünden geçen herhangi bir toplu taşımaya bin, bilkent köprüsünde in, karşıya geç, bilkent'e giden yolun başında duraklar var oradan binersin. kentpark'ın önündeki duraklarda duruyor mu emin değilim.

www.kunstakademie-duesseldorf.de -> studium ->pdf downloads ->Freie Kunst oder Lehramt an Gymnasien und Gesamtschulen ->Merkblatt für Studienbewerber

dosya icerisinde seni ilgilendirmesi muhtemel yerler 3. sayfada mevcut:

 für Bewerberinnen und Bewerber für den Studiengang Master of Education:
Sie müssen zusätzlich folgende Unterlagen einreichen:
 Bachelorzeugnis/–urkunde und Transcript of Records in Fotokopie.
Wenn Sie den Abschluss erst im lfd. Sommersemester erwerben, reichen Sie einen
 Leistungsnachweis über den aktuellen Studienstand und Modulübersicht ein,
zusätzlich eine
 Bestätigung Ihrer Hochschule, dass Sie voraussichtlich vor Beginn des nächsten
Wintersemesters den Bachelorabschluss erreichen werden.
Amtlich beglaubigte Kopien der Zeugnisse/Urkunden brauchen Sie erst bei der
Einschreibung nachzureichen.


 für internationale Bewerberinnen und Bewerber:
Alle fremdsprachlichen Zeugnisse und Bescheinigungen sind
 einmal als Fotokopie des fremdsprachlichen Originals sowie
 einmal in amtlich beglaubigter deutscher Übersetzung vorzulegen.
Werden diese Zeugnisse nicht in deutscher Übersetzung vorgelegt, erfolgt die Einstufung
nur als Bewerbung nach Feststellung der hervorragenden künstlerischen Begabung so wie
für Bewerber ohne allgemeine Hochschulreife.
Bewerber aus der VR China, Mongolei und Vietnam müssen das
 Zeugnis der Akademischen Prüfstelle (APS) im Original bei der Bewerbung
einreichen.
Im Falle einer Zulassung zum Studium muss bei der Einschreibung an der Kunstakademie
Düsseldorf ein
 Sprachzeugnis B 2 (ehemals Mittelstufe II) vorgelegt werden.
Ohne dieses Sprachzeugnis kann keine Einschreibung erfolgen.


iki alinti yaptim, ilkinde diyor ki master ögrencileri bu dosyalarla basvuracak. 2.sinde diyor ki yabanci ögrenciler en az B2 dil diplomasina sahip olacak.

senin is nasil olacak?

dipnot:sitede pdf downloads kisminda kabul sartlari vs de mevcut.

willli hepsini yazmış zaten de sende almanca var mı hiç?

 Sprachzeugnis B 2 (ehemals Mittelstufe II) vorgelegt werden.
Ohne dieses Sprachzeugnis kann keine Einschreibung erfolgen.
buradaki B2 yüksek ihtimal almancaya dair. öte yandan sitesinde ingilizcesi olmayan üniden ingilizce destek almayı pek bekleme yani kolay olmaz anlamında söylüyorum.

haklısın @kid :)) ama hazırlık da okurum sorun değil. yeter ki hazırlık şartlı olarak kabul etsinler.

başvururken Goethe'de almanca kursuna gidiyorum ön şartlı kabul edin hazırlığa gitmeye razıyım diye özellikle belirt. aslında B2 almak çok zor değil. nisan ayına kadar Goethe'de hızlandırılmış kursa gidersen ve biraz çalışırsan alırsın

neden Goethe diyorum çünkü almanyada okuman için senelik 8k euro ibraz etmen gerek ya da birinin sana bu parayı göndereceğini ibraz etmesi gerek. 1 yıl kaybetmek yerine o paranın 4te birine Goethe'de eğitim alabilirsin.

haklısın aslında ama ara dönem sınavları da nisan gibi zaten. çakışma olabilir . tabi bi goethe ile konuşmak lazım önce.

o hazırlık şartını ben onlara söylerim eyvallah ama kabul edilir mi bilmiyorum. neyse bakalım :/

en nefret ettigim tipik alman hareketlerinden biri olan e-mailden ölümüne kacalim düsüncesi burda da mevcut.

sekreterlige yabanci dil durumunu özellikle sorabilirsin/sordurabilirsin.

montags bis donnerstags von 9.00 Uhr bis 12.00 Uhr
und von 13.30 Uhr bis 15.30 Uhr
freitags von 9.00 Uhr bis 12.00 Uhr
Tel: 0211/1396-211 und 0211/1396-212 Fax: 0211/1396-225

garanti etmemekle birlikte postmaster(at)kunstakademie-duesseldorf.de adresinden de sansini deneyebilirsin.

bir de son olarak resim oldugunu belirt cünkü asagida saydigim her bölüm ayni kisilerle diyaloga giriyor(mus): malerei (resim), bildhauerei (heykel), grafik, bühnenbild (sahne), Fotogtafie, Film und Video.

Ayni sekilde diplom, bachelor ve master hepsi ayni yere bagli oldugundan master icin basvurdugunu da belirt.

dipnot olarak, portfoliolara bayagi özen göster. mimarlik icin bir arkadasim hazirladi, profesyonel yardim ve danismanlik da aldi bu is icin. muhtemelen benden cok fikrin oldugundan sadece hatirlatma olsun diye diyorum.

teşekkür ederim @wiillii

oradan bi arkadaş buldum. arasam konuşamayacağım için mailden gitmek zorundayım. olmadı bu arkadaşa aramasını rica ederim.

@kidlazer, goethe yi aradım. b2 için hızlandırılmış kursları 1 yıl sürüyormuş.

yuh ake. ben burda VHS'nin A1 B1 kursuna gittim 4 ay sürdü. belki bi A2'nin sonuna B1'in başına yetişebilirsen yine iyi olur en azından hacılar bakın uğraşıyorum sizden bi şans verin lae diyebilirsin

bu arada bi arkadaşım Weimar'da resim master yapıyor. baya memnun istersen bilgi alabilirim

Video izlemek gerekmeseydi iyi olurdu programın adını ve versiyonunu öğrenmek için...

haklısın, programın adı ardamax. vwersiyon önemli değil pek.

karanpc nokta kom adresine bak. orada her türlü pisliği bulabilirsin.

Üstten image > mode'dan renk moduna bakabilirsin. Grayscale ise siyah-beyaz demektir. Ama CMYK olup tamamen siyah-beyaz olan fotoğraflar da olabilir. Damlalık aracıyla o çok az renkli gibi görünen yerlerin değerlerine bakabilirsin.

şöyle bir test yapabilirsiniz. hue/saturation dan fotoğrafa satürasyon verin. kökleyin satürasyonu. renkler ortaya çıkıyorsa fotoğraf renklidir. fotoğrafta değişiklik olmuyorsa siyah beyazdır

ardamax'ın full sürümünü nette bulabilirsiniz. mail için yeni mail açın, kendi mailinizden olmayın.

Ayrıca ardamax antivirüslere yakalanıyor. isterseniz "istisna" listesine ekleyin tarama sırasında çat gene engelleniyor.

Etik kısmı beni bağlamaz, herkesin tuttuğu kendine lakin ne zaman şüpheyle bir şey yapsam altından hep bokluk çıktı.

sağol. yanlış anlamadıysam programı istisna listesine ekleyince tarama yapınca sorun olmuyor değil mi?

relytec.
deneme sürümü 1 aydı sanırım. sonrası ücretli. ben kendi bilgisayarıma yüklemiştim. antivirüse falan yakalanmadı, sorunsuz çalıştı. logları gönderiyor e-mail adresine.

Kum torbası daha çok yönlü antrenman imkanı sunar. Speed bag falan daha spesifik ekipmanlar.

slam man diye bişi var bi de. biraz pahalı ama. bence kum torbası

ben almanya'da dil kursuna gitmiştim bir yaz, o vesileyle aldığım almanya vizesinde "ücretli çalışması yasaktır" gibi bir not düşmüşlerdi özellikle.

aslında dadılık ya da köpek gezdirme işi falan bile olur sanırım dimi? ya da bunlar gibi kaçak başka işler. kim ne anlayacak ki? tabi işveren tanıdıksa...

vermezler kesinlikle, üniversite ögrencilerine bile senede 90günden fazla vermiyorlar.

tanidiktan ya da dönercide falan kacak calisabilirsin bulabilirsen evet, yapiyor insanlar.

kaçak çalışabiliyorsun ancak anlaşıldığı takdirde sınır dışı.

tüm öğrencilerin oturma izninde senede 90 tam 180 yarı zamanlı gün çalışabilir yazar alman oturumlarında son 2 senedir değişmediyse, değiştiğini duymadım.
ki zaten yasal çalıştıracak yer dil kursu öğrencisi almaz üniversite öğrencisini bile ilk senelerde zor alıyorlar -genelde
işveren tanıdık olmasa da gastronomi kaçak çalıştırır ama özellikle erkeksen ve dilin iyi değilse çok az ücret alırsın
kaçak çalıştığı için sınır dışı edilen öğrenci de görmedim, ben öğrenciyken 3 sene çalıştım denetimleri de biliyorum. tüm cafeler barlar öğrenci çalıştırıyor. öğrenciyi 2 ay 2-3 saat çalıştırdığı için başı derde girmiyor daha çok dönerciler ilticacıları tam zamanlı hatta aşırı mesaiyle çalıştırıp kağıtlarını yapmadıklarından maliyeyle sorun yaşıyor.

Sarejevo u2 Pavarotti

Uzun zaman önce buldum : youtu.be
geceleri dinlerim bazen

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

www.youtube.com

Beethoven - Symphony No.7 in A major op.92 - II, Allegretto
www.youtube.com

www.youtube.com

Kugulu park?

arkada anıtkabir var :) anıttepe civarı bi yer ama bulamadım. 2 yıl önce de itü sözlük te yazmıştım. orada da bulamadık.

güven park var ya minibüsler filan var minibüslerin hemen karşısında pastaneler olmalı o sokaktan dimdirekt gittin mi uzunca bi park olarak çıkar karşına

not: gerçi bi dk yanlış oldu sanırım:D

Maltepe Süleymanbey Sokağa paralel olan park. Arkası da gençlik caddesi.

@mula bence de sorun var onu tekrar bi şeyapmak lazım:)

ufuk bakıcam hocam eyvallh.

www.deviantart.com

www.brusheezy.com

brusheezy shutterstock a yönlendiriyo, e o da paralı zaten.

not: alttakiler free ymiş ama onlar da çok iyi değil gibi :/

Kilo x 1.5 olarak hesapla. Normal yeme ile karşılayamazsın :)
70 kg. olsan 105 gr. civarı protein ihtiyacın olur. bir yumurta beyazı 3.5 gr. yani günde bir karton yumurta yemen gerek. Sarıları hariç.
Tabi çok sağlam spor yapıyorsan durum böyle. Ortalama bir spor salonu üyesi olarak düşünürsen günde 5-10 yumurta, 600-700 gr. tavuk 500gr.-1 kg. b.peynir, lor vs. yeter bence.

çökelek peyniri.

www.youtube.com

500 gr tavuk eti, 5 tl, ülke ekonomisine göre şükredilecek seviyede. kasap amcadan rica et, 5'erli parçalara bölsün, at dolaba, her gün yersin ana öğünlerde.

5 yumurta 1 litre süt 200 gram peynir 100 gramdan fazla protein yapar.

Ton Balığı, tavuk gibi takviyelerde yapılabilir.

Tabii ki lor.

Superonline fiber evinize geldiyse kesin geçin. Ben 25mbps tv'siz olanını 49 Tl.'ye kullanıyorum. Hızım sürekli 25 Mbps. hiç altını görmedim. 5 yılda 1 hafta süren aralıklı kesintiler yaşadım, arayıp faturada kesintili sürenin iadesini istiyorum dedim diye tüm ayın parasını iade ettiler. Ha ama Adsl ise çok fark olmaz kullanım açısından ttnet ile.

fiber geldiyse kesinlikle geç derim. 250 senedir bekliyorum fiber gelmedi bize hala. evime 70 m ötede fiber var bizde yok nasıl işse

fibermiş evet. aradıklarında tekrar konuşalım madem. sağ olun.

dijitürk ve ttnetten ve turk telekomdan kurtulup superonline'a geçtim mutluyum.

Biz şirket olarak geçtik caymanın yarısını karşıladılar.

die antwoord

(bkz: die antwoord )

evet bunlardı işte. sağolun.

Disli carki sadece fotografin sahibi gorur, diger kisiler goremez.

ama birisi benimle olan fotosunu etiketlediğinde ben de dişli çarkı gördüm.

etiketlendiğim için mi öyle olmuş.

not: ok sanırım her şekilde dediğin gibi çark görünmeyecek ve "kupi nin arkadaşları" o yazacak. tek kişiye açık olsa bile bu yazacak sanırım.

emin olmak istedim de...

Cark gorunuyo ya. Sana aciksa etiketlenmesen de goruyosun. Ben goruyorum arkadaslarimdan falan. Ama carkin ustune gelince kimlere acik oldugunu söylemiyo tabi. Sadece bana mi acik ya da kimlere acik oldugunu yazmaz.

Bal degil ama beyaz cikolata sosu koymus biri olarak diyorum surekli karistirman gerekiyor. Cihangir'de Swiss Coffee diye bir yer soguk sutle aromali kahve yapiyor ve katistirarak icmek gerekiyor.

soğuk olduğu için çözünmezse tadını vermeyebilir

yani fanteziye gerek yok haci. bal ile kahve nedir aga.

bal = seker

bal dibinde coker zaten.

süpersiniz be! 45 sn de 5 yorum!

balı direk şeker olarak düşünmeyince işte... :/ geçen sütlaca şeker koymak yerine pekmez koydum. esmerleşti, süper oldu deneyin.

ben denedim çokça, zehirlenmedim :D
ama bi mixer ile karıştırmıştım ben. eğer mixer varsa o şekilde denersen karışıyor. diğer türlü karışmayabilir.

kahve ve bal olur hatta bkz: cafe miel. Ancak süt şart gibi. Buradan yola çıkarak sütü ısıtarak balı güzelce içinde çözdürüp sonra ballı sütü soğutarak deneyebilirsiniz.

Dondurma koy

320kbps kalitede müzik dvdsi hazırlaman gerekiyor. Nero ile yapabilirsin.

Acı çeken ve topraklarını terk etmek zorunda bırakılan bu mağdur insanlar için yapılmış hayati bir uygulamayı "fırsat" olarak nitelendirmeniz çok üzücü ve düşündürücü.

@makarna o insanların da dünya üzerinde birçok ülke varken yaşam standartları en iyi olan yerlere gitmesi de bir anlamda fırsatçılıktır. neden bir ukrayna, yunanistan ya da rusya vs varken norveç, finlandiya, isveç?????????

neden yüzlerce kişi rusya üzerinden norveç'e bisikletle geçti. neden rusya da kalmadılar?????????

avrupa nın en dandik ülkesine bile savaş yoktu. ya da neden avrupa???? gitselerdi ya asya'ya...

duruma bir de bu taraftan bakın bence.
insanları bu kadar kolay suçlayabilmek ise benim açımda üzüntü verici.

ayrıca sizi komik buluyorum.

oyle bi firsat olsa ben de giderim. ama sanmiyorum hepsi kayit altinda oluyodur (legal olarak yasamak istiyosan) bizdeki gibi ciftigin kapisi acik birakmiyolardir

kafanıza göre mülteci olamazsınız, bunun uluslararası şartları kuralları var. öncelikle mülteci olma hakkını almanız lazım.

yani bu bir fırsat değildir, uluslararası kurallara bağlı yıllardır yürütülen bir süreçtir. ülkeler sıcakkanlılıkla kapılarını açmazlar, mültecilik kuralları gereği, gerekli hukuki şartları sağlıyorsanız, ve o ülkeye bir şekilde giriş yaptıysanız, başvurduğunuz ülkede mülteci olma hakkı kazanırsınız. tabi illa oraya gitme şartınız yok ama bu durumda işler biraz daha uzun ve yorucu oluyor. Ayrıca, mültecilere vatandaşlık verilir gibi bir durum da yok, onlara insani şartlarda yaşamaları için imkanlar sağlanır.

sadece bu tür insanlık dışı durumlarda yararlanıcı sayısı artar. Bu bosna savaşında da böyledi diğer benzer afetlerde de. Ama artık ulaşım daha rahat ve medya sayesinde bazı işlemler daha açık ve kamunun ilgisini çekiyor.

Sonuç olarak böyle bir fırsat var olmadığından, gerekli şartları sağlamadığın sürece mülteci olamazsın.

bilgi için; www.unhcr.org.tr