Ekşi Duyuru

farklı kullanıcı ile giriş yapmanızdan başka bir sebep bulamıyorum ben.

doğru. diğer mail adresimle giriş yapmışım. şu ana kadar masaüstü hesabımda çok veri girişi yaptım. bunları diğer hesaba manuel olarak aktarmam gerekecek sanırım.

iki hesap arasında takipleşir/arkadaş olursan listeleri kolayca yenisine eklersin. listeleri görünür hale getirmen gerekebilir öncesinde.

ekşi'de yazacağım diyorsan güzel entryleri ekşi şeylere alıp belli bir ücret veriyorlar. bir seçeneğin de kendi siteni açıp reklam gelirleri almak.

yazı değil de youtube kanalıyla gelir elde edebilirsin belki.

@winston

ekşi şeyler'de ücret ödeme gibi bir durum yok. sözlükten beğendikleri entry'leri alıp içerik üretiyorlar.

öyleyse en sağlamı kendi siteni kurman.

eger hocayla onceden anlasip kesinlestirirsen nasil olur bilmiyorum, diger arkadaslar belki bilir.

ama direkt sistemden basvurmaya calistiginda sinirin altindaysan, basvurunu bitiremiyorsun.
her okulun kendine gore siniri var.

başvuru koşullarında yazmıyorsa başvurabilirsin. ben 2.50'le yükseğe başvurdum, not ortalamama bakmadılar bile. yüksekten mezun oldum, şimdi doktoraya başvuruyorum :)

ekleme: hocayla önceden tanışıp konuşman ve hedeflerini belirtmen lazım. kısacası hocayı kafalayacaksın. mulakatta ise hocan mulakkata olmasa bile hocalara "şu şu isimli öğrenci benim öğrencim" dediği vakit otomatik olarak kabul alırsın.

jedilance +1. bölüm sınır koymuşsa altında kalanları direkt eliyor (normalde). hoca kafalamalık filan bir durum olmuyor. ben olsam bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu deyip bölüme dava açardım öylesi bir durumda, kimse de davayla mavayla uğraşmak istemez sanırım.

yurtdisinda tezli master'da GPA tutmuyorsa bile beraber calisacagin prof seni alir iceri, ben bu arkadasla calismak istiyorum derse I$ biter. tezli master icin en onemlisi kafana yatkin bir prof ile anlasmak, gerisi kolay.

başvuru zamanından hatırladığım kadarıyla ingilterede iyi üniversiteler bile başvurabilirsin demişlerdi. motivation letter veya background un uygunsa öne geçebilirsin. ama onca belge göndermeden önce bölüm sekreterliğinden bi onay al mail ile. tabi online başvuru ise başvur gitsin.

ama itüye başvururken 2.46 ile başvuramamıştım, 2.5 idi koşul. son dönem notları da açıklandığında üstüne çıktım ama başvurduğum vakit son dönem işlenmemişti.

ağrılarım için gittim çölyak çıktım

ilk gittiğimde böyle depresyonda gibiydim ama ne olduğunu da bilmiyordum. sinirlenip aşırı tepkiler veriyordum sürekli. anksiyete teşhis koydu. 1 sene falan ilaç kullandım baya iyi geldi. bundan 4 sene sonra işsizlik,ev değiştirme vs derken aynı şeyleri yaşamaya başladım. tekrar bi sene ilaç kullandım doktorun tavsiyesiyle bıraktım yavaş yavaş. şimdi tekrar gidecek giibiym çünkü sürekli kaygılı ve sinirli dolaşıyorum. kaygılandığım an ağlıyorum. keyfim kalmadı.

teknik öneride bulunan olacaktır, ben şunu diyeyim; hepimiz öyle yapıyoz, raad ol.

1) Kelime dağarcığınızı geliştirmelisiniz.
2) Bazı kelimelerin anlamlarını bilmeseniz bile, konuya bağlı olarak tahmin etmeye çalışın, her seferinde sözlüğe bakmayın.
3) Skim scan reading yapmaya alışın. Bununla ilgili egzersizleri Google'dan araştırabilirsiniz.

beyin yeni bir yeteneği ilk başta öğrenirken zorlanıyor. tekrar ede ede o zorluğun üstesinden kolayca geliyor. bu durum beynin plastisitesiyle alakalı. meselea siz bir bilgisayar oyununu oynamaya başladığınızda bölümleri geçmekte zorlanırsınız. ama sürekli oynarsanız artık otomatik pilota alırsınız. yabancı dilde makale okumak da diğer her şey gibi bu ilkeye uyuyor. okuya okuya aşacaksınız.

bu arada dikkatsiz okumuşum sorunuzu. sürekli sözlüğe bakma kısmını yeni gördüm. yabancı dil öğreninde okumayı geliştirmek için uzmanların tavsiye ettiği bir şey var: sözlüğe bakmadan, cümlenin, paragrafın ve metnin bağlamından ilgili sözcüğü çıkarmaya çalışın.

sözlüğe baka baka gitmeye kalkmanın bir sürü zararı var. mesela o sözcüğe bakar ve sonrasında unutursunuz. sizi yavaşlatır, okumanızı dediğiniz üzere eziyet haline getirir. oysaki sözcükleri metnin bağlamlarından çıkarmaya çalışmak gerek. bir defa yapmayı öğrenince her ingilizce metin okuduğunuzu bunu yapabilmeye başlıyorsunuz. tabii bu, hiçbir zaman sözlüğe bakmayacaksınız demek değil. diyelim ki metin içinde sürekli bir sözcük çıkıyor ama anlamını bir türlü çıkartamıyorsunuz. o zaman sözlüğe bakmak sizin için yararlı olacaktır.

şunu da söyleyeyim: sonuçta okuduklarınızı ders için okuyormuşsunuz. bu tür bir okuma bir roman, öykü vb. edebi bir metni okumaktan farklıdır. sizin için her bir sözcüğün tek tek olmazsa olmaz bir önemi yok. önemli olan metnin bütününü anlamak. okurken bunu da kendinize anımsatarak okuyun.

akademik book review okumanızı önereceğim. mesela alanınızla ilgili son birkaç senede çıkmış önemli kitapların bilinen hakemli dergilerde yayınlanmış review'larına göz gezdirin.

iki tür book review oluyor genelde, biri doktora öğrencilerinin makale yayınlamaya giriş mahiyetinde yaptıkları yazı denemesi gibi olanlar, bunlar çok kısa olur, bir de alana hakim saygın hocaların yaptığı çok detaylı fikir yazısı/review harmanlayan yazılar. işte size lazım olan bu ikinci gruba giren yazılar.

review'ların güzelliği şurda, hem kısadır, hem de sadece kitabı yorumlamakla kalmaz, aynı zamanda kitabı literatür içinde konumlandırır. kısa oldukları için akademik ingilizceyi akıcı ve kıvrak şekilde kullanmak zorundadır, lafı döndürüp dolaştırmazlar.

tarayıcınıza bir sözlük eklentisi kurup bu tarz yazıları egzersiz niyetine okuyabilirsiniz, hem de alanınızda olan bitenleri takip etmek için güzel bir yöntemdir.

ha bir de doktora öğrencileri olumsuz yorum yazamazlar, o yüzden hocaların review'larını okumak daha zevkli çünkü beğenmediyse yerin dibine sokuverir :)

sözcüklere değil genel anlama yoğunlaş. bir süre sonra birçok kelimenin anlamını bilmene gerek kalmayacak ve herhangi bir paragrafa hızlıca göz atman yetecek.

Okuyarak alisacaksin. Okumaya devam

hergun sosyal bilimlerden ingilizce makale okuyorum. Okumak zorundayim. Tez malum. 1. agizdan soyleyim mumkun. Daha o seviyeye gelmemissin demek ki. devam az kaldi merak etme. Ayrica sozluge bakma oranin git gide azalmasi lazim cunku alanin spesifiklesince donuyor dolasiyor ayni terminoloji ayni teknik kelimeler isin icine giriyor.

bilgisayar üzerinden okuyun, çeşitli eklenti ya da programlarla kelimeyi seçip anlamını anında görebilirsiniz, sözlük karıştırmakla zaman kaybetmezsiniz.

Bir de geri dönmeden okumaya çalışın, beyin bir süre sonra geri dönmeyeceğinizi anlayınca tek seferde anlamayı öğreniyor. Ayrıca her kelimeye bakmanıza gerek yok, çok kritik bir kelime ise bakın yoksa cümleden çıkarmaya çalışın.

bir sürü makale okuyunca zaten belirli kalıp, uslüpları öğreniyorsunuz, sonrası daha kolay oluyor, daha hızlı bazen atlayarak okuyorsunuz.

Kadın olarak Orianthi var.

Bayadan beri çalıyor ama solo olarak az takılıyor.

Buckethead var tabi ne kadar keser seni bilemiyorum.

Ben Lapps var bir de bu eleman da sıyırmış ama güzel teknikle çalıyor.

brit-rock noktasında alttan gelen 3-5 iyi grup var ama geri kalanı bizlere ömür. enstrumantal noktasında hiç hiç denk gelmedim.

John Petrucci reis var ya onu unuttuk bak.

www.youtube.com

@evimin paspasi

petrucci filan bunlar hep eski dalga=) ben özellikle 2015 sonrasında(güncel, yenilikçi) bu müziği yapan, dinleyen kaldı mı onu soruyorum?

O zaman şunu sorayım bir de: eskiden bu müzikleri dinleyenler şu an ne dinliyorlar?

Ben de bitiyor olmasından korkuyorum. 15 sene sonra grunge gibi "iyiydi hoştu ama artık bitti, takılmayın çok" tarzında bakılan bir müzik olması ihtimali can sıkıcı.

yani metallica, megadeth, iron maiden falan evet hala var ama bugün var yarın yoklar. herifler bildiğin kadayıf oldu artık.
geriden gelen grup var mı desen, var ama biraz tuhaflar gibi. ne yapacağına tam karar veremiyormuş bir havaları var sanki.
trivium mesela. seviyorum ama hem vokalin sesiyle ilgili sıkıntıları, hem de paso bi davulcu değiştirme durumlarıyla sürekli şekil değiştiriyor grup.
in flames desen onu da çok seviyorum ama onlar da bi değişiyor son iki üç albümdür.

metal müzik yapılıyor, yapılmaya da elbet devam edecektir ama pazar çok küçüldü. bu işler de öpücüğüne yapılmıyor neticede, para kazanılması gerek. bilemiyorum uzun vadede ne olacak ama tırsıyorum açıkçası.

buckethead var insanlık dışı bir gitarist olup solo işler yapan ama o da alışılageldik şeyler yapmıyor.
gerçi g3 konserleri yanılmıyorsam hala yapılıyor. o da bir artıdır bu durumda. steve vai, satriani falan hala çıkıp çalıyor yani.

Valla ben gitar sevdiğimden türleri genişlettim. Blues falan vs. ama yeni sataçılar var ya aslında araştırmak lazım. Eskiden hatırlar mısın G3 vardı. O yeni yetenekleri çıkartıyordu.

Yeni yeteneklere ek olarak bu kızımız var. İnşallah ilerde bizi üzmez

www.youtube.com

Bir de bu başlığın şerefine bunu paylaşmak istiyorum. Her izlediğimde kopuyorum

www.youtube.com

www.youtube.com

@jamiro

Guthrie Govan da eski sayılır. G3 misafiriydi. Son zamanların yenilerini soruyor.

Gitarın müzik sektöründe bitmesi gibi bir durum olamayacağı kanaatindeyim.
Rock müzik gittikçe elektronik altyapıya kayıyor, her zaman olduğu gibi her tür o anın trendine yavaş yavaş ayak uyduruyor.
Vai'nin Malmsteen'in ardılları mutlaka vardır ancak artık Finlandiya'nın bir köyünde bile gitar çalan birisi de kendine internetten rahatlıkla yer bulabildiği için biz onlara bu kadar yığının arasından rahat ulaşamıyoruz. Ulaşsak bile eskilere nazaran tatmin edici gelmiyor. Dinleyici kitlesinin isteklerine ayak uyduruyorlar, sürekli bir şeyleri abartıyorlar. Eskilerin dinleyicileri azaldı, o seslerden haz alan pek fazla kalmadı bu yüzden popüler olanlar da bu tür dinleyicilere uymuyor. İyilerde bu yüzden belki bir şans bulamadan eriyip gidiyor.

Bunların eski dinleyicisi olarak şuan da onları dinliyorum yenilerden de bir kaç parça var ancak bir parçalarından diğerine geçince "noldu ki" diyorum. Temel bir sound olmalı. Bu kişilerin gitarlarıyla attıkları bir imzası var ancak yenilerde bu yok. O yüzden yeni bir sanatçı yada grup yok dinlediğim.

@evimin paspası, son zamanların yenileri ne abi. taciroğlu beyaz peynir mi bu öyle iki günde dünya çapında gitarist çıksın:)
aha eski efsane böyle olur: www.youtube.com :))

@jamiro

iyi hatirlattin, yarildim gece gece

Sakın ol evlat, eric clapton ölmedi.

clapton ölmedi de yıllardır aynı şeyleri yapıp duruyor :/

projenle hangi sanat dalı ilgili, bu sanat dalında tanınmış isimler kimler, bu kişilerin mail adresleri, sosyal medya iletişim kanalları vs. vs. vs.

işte buldun, ben :) facebook gruplarında arat. tam olarak ne ile ilgilenen insanlar aradığını söylersen belki bir kaç sayfa önerebilirim/önerebiliriz. (plastik sanatlar, tasarım, performans, sinema vb.)

hocam şöyle diyeyim ben fotoğraf sanatçısıyım. fakat kafamda kurduğum sahneleri standart modellerle çekemem. işe dahil olan insanın da o duyguyu yaşaması, aynı frekansta buluşmamız lazım. yapacağım iş kabaca şu: film karesi kıvamında kareler yaratmak ve bir hikaye oluşturmak. elbette bunun prodüksiyonu, post productionı, kostümü, makyajı vs.. olacak ama önce doğru insanları bulmam gerekiyor. nerden nasıl bulacağım hakkında ise bir fikrim yok. yani mesela istiyorum ki, işin içindeki insan da fotoğrafta yansıtacağımız sanat akımını bilsin, hikayeyi özümsesin kendinden bir şeyler katsın.

bir diğer hayalim ise bu hikayeleri canlı performans sanatına dönüştürerek kısa filmler olarak müziğiyle birlikte kaydetmek. umarım açıklayıcı olmuşumdur.

özelden gel.

Ben de özeline indim :)

belki şu sayfaların yardımı olur:
www.facebook.com
www.facebook.com
www.facebook.com

çevremde prodüksiyon, post prodüksiyon, fotografla uğraşan insanlar var ama arkadaş olmak lazım sonuçta :/ bence sen bu tarzda etkinliklere gidip insanlarla tanış. film hafızası da çok güzel etkinlikler düzenliyor, oraya bakabilirsin. senin gibi birlikte birşeyler yapmak isteyen bir sürü insan var aslında. onlarda seni arıyorlar :) sadece ortak bir yerde buluşman lazım. ayrıca harekete geçeceğin zaman haber et bende styling tarafından dahil olabilirim. ama unutmaki enerji olayı. birlikte birşeyler üretmek aslında oldukça zor da birşey.