türk yargılamasında, cinsel istismar suçlarında böyle bir yargılama geleneği yerleşmiştir. "evine rıza ile gitmek" ile cinsel istismar suçunun oluşumunu rıza sonucu meydana geldiği değerlendirmesi tamamen bu hatalı ve gelenekçi bakış açısının sonucudur. bir önceki ceza kanununda, bilindiği üzere sanıklardan biri evlenmeyi kabul ettiği takdirde ceza düşüyordu.
mağdure 15 yaşından büyük olduğu için de böyle bir değerlendirme yapılmış olabilir. daha önce n.ç davasında yargıtay maalesef bu şekilde "rıza" yorumuna dayalı haksız, hukuka aykırı bir değerlendirme yaparak bu konuda içtihat oluşturmuştur.
18 yaşından küçük olan her birey çocuk olarak değerlendirilmelidir. ceza kanununu sistematiğinde değerlendirme kıstası 0-12 yaş, 12-15 yaş, 15-18 yaş ve 18 yaş üzeri gibi son derece anlaşılmaz. bu algıyla, mağdurlar açısından da bu sistematiğe bağlı değerlendirme yapılıyor. yüksek yargıçlara, "rıza"nın çok ciddi bir şekilde açıklattırılması gerekiyor. cesur hakimler ve savcılar olmadığı sürece gelenekçi bakış açısıyla bu tarz kararları yadırgamamak lazım.
çocuğun yaşının dışında, kararda en kan dondurucu kısım "genel hayat tecrübesi ile sonucu öngörebilmesi" şeklindeki ifadelerdir. 15 yaşında bir çocuğun genel hayat tecrübesi gibi abuk subuk bir değerlendirme içerisine girilmesi aşırı derecede anlaşılamaz ve ürkütücüdür. bir suça maruz kalmak, hiçbir hayat tecrübesi ile ya da öngörme ile mümkün değildir. isterseniz 40, isterseniz 70 yaşında olun.
0