islami kesimin mağduriyetleri eyfel kulesi kadar, ssangyong actyon kadar, cemil ipekçi'nin bıyıkları kadar gerçek. bu gerçekliklerden bihaber olmamızın sebebi ise resmi ideolojinin bizi gerçeklerle değil kendi yalanlarıyla yetiştirmesidir. hitler'e brifing verecek kadar faşist olup da yıldırım hızıyla hümanizme evrilmesi bir güneydoğuda askerliğe bakan ne cengaverler tanıyorum. bu adamların değişimi sihirli değnekle olmadı, bölge insanıyla bir kaç hafta geçirmesi ve gerçekleri gerçek ağızlardan dinlemesiyle oldu. neyse konu çok dağılıyor, sadede gelelim.
arşivlerde ufak tefek araştırmalar yapan bir insanın okuldaki türkiye tarihiyle gerçek türkiye tarihi arasında milyonlarca ışıkyılı fark olduğunu anlamaması için öküz olması gerekir(yanlış anlamayın lütfen, burada spesifik birine hitap sözkonusu değil). esas olarak kurucu felsefenin "arap oğlunun yavelerini (saçmalıklarını) türk oğullarına öğretmek için kur’ân’ı türkçeye çevirttireceğim" şeklinde cümleler miras bırakması bile pek çok şeyi açıklar ama yine de yazayım.
hakaretyokhakikatvar.wordpress.comdindarların mağduriyeti arasında ilk akla gelen ezanın türkçeleştirilmesidir. laiklik hassasiyeti olan kesim için bu bir mağduriyet değil bir "upgrade"dir, bilakis iyiliktir. ama dindarlara sorarsan doğrudan kendilerini ilgilendiren bir meselede kendilerine söz hakkı tanınmadan işin "yaptım oldu"ya getirilmesidir, bana sorarsan "kaz bilmez, ben bilirim" diyerek kazın kolunu-bacağını kesip "şimdi kuşa benzedin" demektir vs.
ikinci husus haccın yasak olması durumu. şaka gibi ama gerçek. bir dönem bu ülkede hacca gitmek yasaktı. üzerine çok konuşmak istemiyorum.
belgelerlegercektarih.comüçüncü husus alfabe meselesi. bugün her ne kadar olay ulusalcılığa dökülmüş olsa da zamanında anadolunun dört bir tarafından gelerek milli mücadeleye katılan grupların en temel hassasiyeti milliyet değil din idi, cihat anlayışı idi. hatta bu konuda fransız birliklerinden ayrılıp türk tarafına geçen tunuslu, cezayirli hatta moritanyalı gruplar vardı.
dolayısıyla bu "cihat" anlayışıyla gelen insanların eski alfabeden vazgeçmesi söz konusu olamazdı. ancak alfabe meselesi de ezan meselesinden pek farklı gelişmedi. üstelik bu oldu-bitti icra edilirken "arap alfabesi okuma yazmaya engel oluyor yæ" masalları sıralandı;
www.ekrembugraekinci.combir diğeri kılık-kıyafet olayı. bu olay sadece "şapkanın getirilmesi :)" kadar masum ve romantik bir süreç değildir. dahilinde isyanlar, katliamlar bulundurur. en meşhurlarından biri rize'nin bombalanması hadisesidir. hoş bu tarz hadiseler de resmi tarih savunucularına göre "efsane"dir ama kaynaklar öyle demez.
belgelerletarih.com4.bp.blogspot.com
belgelerlegercektarih.files.wordpress.com 
liste böyle uzayıp gidiyor ama hepsini yazmaya gerek görmedim. bu kadarının sorunuza cevap olması için yeterli olacağı kanısındayım. gerçi bu mağduriyeti anlayabilmek için öyle çook eskilere gitmeye gerek yok. yakın zamanlarda bile namaz kılmak suç olarak lanse ediliyor, kimi çocuklar milli eğitimin çiğnenmedik kuralını bırakmamalarına rağmen tepki görmezken namaz kılma "haşarılığı" yapanlar terörist gibi gösteriliyordu;
www.youtube.com 
bir de altı çizilmesi gereken çok önemli bir nokta da şu ki odaklanmamız gereken cümle "müslümanlar mağdur oldu"dan ziyade "mağdur olmayan kalmadı" cümlesidir. çünkü sünni-dindar kesim özelinden ziyade aleviler katledilmiş;
www.cnnturk.comgaleri2.uludagsozluk.com
t2.gstatic.comkürtler ve kürtçe "temizlenmeye" çalışılmış;
www.zerkaya.com 
(bkz:
atatürk döneminde kürtçe konuşmanın yasak olması)
sosyalistler işkence deneylerinden geçirilmiş;
www.sosyalistzemin.comermeniler hakkında "bişeyler bişeyler" söylenmiş;
(bkz:
ermenilerin bu feyizli ülkede hiçbir hakkı yoktur)
azınlıkların mallarına el koyulmuş;
www.demokrathaber.netve daha nice baskılar, hukuksuzluklar vuku bulmuştur. neredeyse mağdur olmayan kesim kalmamıştır. bence önemli olan geçmişteki baskıların ne kadar gerekli-gereksiz, orantılı-orantısız olduğunu irdeleyip durma yoluyla konudan uzaklaştıkça uzaklaşmak, meseleyi demagojiye kurban etmek değil; bu tarz hukuksuzlukların son bulması için çözümler üretecek cesareti ortaya koyabilmektir.
selametle.