çalışanlar işe, okuyanlar okula giderdi. ev kadınları da o okuyan, çalışanlara kahvaltılarını ettirir, evini temizler, yemek bulaşık çamaşır allah ne verdiyse. çarşı pazar biraz komşuculuk, akabinde akşam yemeği hazırlığı. işten, okuldan gelenler evde biraz dinlenir, kimileri tv izler, kimiler kitap okur, ödev yapar. arada misafir gelir veya misafirliğe gidilir, insanlar birbirleriyle sohbet eder. o zamanlar insanlar saatlerce tv falan izlemezdi, hele tek kanallı dönemde öyle bir bağımlılık yoktu. çok da boş işlerle uğraşan yoktu işsiz değilse.
kitaplar varken başka meşgale aramıyorum mesela. günde 20-30 sayfa okumakla kalmadığım için yemek+uyku+banyo falan dışında kesintisiz okuyabiliyorum. nette de böyle arada kafa dağıtmak için birkaç saat takıldığım oluyor, ama girmedim mi hiç aramıyorum. e-posta kontrol etmek bile zoruma gidiyor. ancak yine kitap/makale sözkonusu olunca zaman zaman güzel erişim sağlayabiliyor, o avantajını es geçemem.
sinemaya gidebilirsiniz, sergilere vb. öncesinde veya sonrasında çay kahve bira neyse içersiniz. dışarıda bir yemek yiyebilirsiniz. aramadığınız ama özlediğiniz birileri varsa arayabilir veya mümkünse buluşabilirsiniz. yürüyüş yapabilirsiniz. şehrin görmediğiniz yerleri varsa oraları turlayabilirsiniz. istanbul'da birkaç yıldır yaşayıp bellibaşlı semtleri görmemiş, yerlerini bile bilmeyen arkadaşlar var da oradan aklıma geldi. bunu yapmak için istanbul'da olmak gerekmiyor tabii.
0