eveet.. eskişehir'i zaten daha önce şöyle içinden geçerken uğradığımda falan 1-2 gördüğümde sevmiştim, bu sefer bi' parça daha (4 saatte ne kadar olursa) gezinme, keyfini çıkarma fırsatı oldu. özet özet yazayım;
- (#16589347) herr şeyden önce, ankara-eskişehir-haydarpaşa ve karşı istikamette kombine biletler, saatler sonraki trenlere alınabiliyormuş, test edip onayladık. yani sabah 7'de eskişehir'e giden hızlı trene binip, sonra 8-9 arası oradan istanbul'a giden trenle aktarma yapmak zorunda değilsiniz, öğlen veya akşama doğru olan trenlere de aktarma yapılabiliyor. bileti erken almakta fayda var ama. pazartesi gittiğimiz için yer bulmaktan yana sıkıntı çekmedik.
- eskişehir'de iner inmez dolaplara çantalarımızı teptik, 1 büyük, 1 orta boy çanta birlikte 1 orta boy dolaba sığdı. yeseydi bilgisayarı da bırakacaktık ama güvenemedim şahsen. 4 saate kadar 3 tl, süper! bizim de zaten toplamda 4 saatimiz olduğu için yetti bize. yalnız dolaplara fazla güvenip ucu ucuna yetişmeyin aktarma trenine. az sonra!
- henüz açlıktan ölüyor olmadığımızdan kahvaltı için acele etmedik, adalar civarıdan yürüyüp, sanırım tepebaşı belediyesi binasının or'dan doktorlar caddesine sapıp, or'dan barlar sokağını ve 645'i aramaya başladık. bi' simitçiye sorduk, ankara'dan sonra mı çok sevimli geldi adam, yoksa genel olarak insanlar mı bi' sevimli bilemiyoruz ama, pek güzel tarif etti. alışkın değiliz.
- barlar sokağını bulduk, ama porsuk kenarında bir şeyler yemenin daha iyi olacağı kararına vararak porsuk'a döndük. zaten indikten sonra kahvaltıya başlayana kadar 1 saati geçti. porsuk kıyısında bir çınar altı olması itibariyle sıla cafe denen yeri tercih ettik. her şeyin ne kadarrr da ucuz olduğu -ankara'dan sonra ve özellikle de istanbul'dan önce- karşısında şaşırdık. şahsen "onu yiyelim, bunu da yiyelim" tekliflerim daha aklı başında bir insan tarafından geri çevrildi, isabet oldu. böyle çizburger köftesi, sosis, patates kızartması, ot bi' şeyler falan bulunan birer tabak istedik. %50 beğenilme oranı tutturdu tabak. yanında ve üstüne çaylarımızı da içtik mis gibi, toplam 15 tl mi ne verdik. güzel.
- e zaten biraz dinlenelim, biraz yiyelim derken 1 saatten fazla zamanı da orada geçirdik. bu esnada yazın o vaktinde bile genç nüfus yoğunluğuna bi' şaştık, bisiklet trafiğine ayrı bi' şaştık. öyle çılgınca bisiklet trafiği yok ama hani yine ankara'yla karşılaştırınca gayet fazla. hastası olduk!
- kalktık, ankara'nın metro kartına denk düşen "es bilet" alma niyetiyle bir bakkala uğradık, o da süper sevimli bir şekilde yardımcı oldu. aldık ikişer bilet, kentpark niyetiyle tramvay durağına gittik ki, deli gibi bi' kalabalık! meğer o güzergahtaki bi' tramvay bozulmuş, insanlar yarım saattir birikmiş falan.. gelen tramvaya binemedik maalesef. sonra o sevdadan vazgeçip odunpazarı-osmangazi (sanırsam) tarafına giden bi' tramvaya bindik, bi'kaç durak sonra indik. stadın oralardan falan yürüyüp gara dönerek turu tamamladık.
- dolabı ilk defa kullanmanın da gerginliğiyle, iyi ki telaş etmişiz dönüşte. dolap, verdiği manyetik kartla açılmadı. o kadar da doğal bir şeymiş ki bu, birine sorduk, hemen başka birilerini aradı, sağolsun amca geldi manuel olarak açtı. ama o kadar doğal ki böyle.. belli ki uzun zamandır da böyle. e kardeşim sorunu gidersenize? 5 dakika kala yetiştik trene.
- bir alışveriş merkezine "kanatlı" diye isim koymak garip imiş, bunu gördük. yanından geçerken aynı ekşilikte bakıştık. ilk defa duyan/gören herkeste aynı hissi yaratıyor sanırım.
- şehir planlamacılık adına ankara'nın daha fersah fersah yolu olduğunu da bir kere daha görmüş olduk.
- özet olarak, eskişehir'in hastası olduk! bu vesileyle gitmeden önce öneri veren herkese bi' kez daha teşekkürler!
0