iyi yazabilmek için yaşlanmayı beklemek diye birşey yok. birçok ünlü yazara bakarsak, ilk ses getiren yapıtlarını çok genç yaşlarda verdiklerini görebiliriz, belki senden daha genç. ama bazıları da belli bir olgunluğa eriştikten sonra ciddi bir devrim geçirmişler. belirli bir seviyeye gelebilmek için yaşanması, tecrübe edilmesi ve üzerinde düşünülmesi gerekli şeylere ihtiyaçları varmış.
bu sorunun herkeste geçerli olan tek bir cevabı yok. kiminin yeteneği var bu işe, biraz da şartlar müsait olduğunda parlıyor. kimi, çok farklı şeyler yaşamış, bizim bu sakin hayatımızla hayal bile edemeyeceğimiz şeyler, bu yaşadıklarını boşaltma ihtiyacı hissediyor; kimi çok insan tanımış, kendisini derinden etkileyen, düşünmüş, bazı şeylerin cevaplarını bulmuş. cevap bulduğunda bunları paylaşmak zorunda hissetmiş kendini, faydalı olmak istemiş. kimi kendini son derece mutsuz, güçsüz hissetmiş, yazıya bir kurtuluş olarak bakmış.
öneri istersen:
deneyim zamanla olan, yanlış yaparak ve gözlem yaparak kazanılan bir şey. bunun yanında;
okumak
insan tanımak
gezmek, görmek
zorluk çekmek,
sevmek aşık olmak, aşk acısı çekmek, sevilmek
bol bol üzülmek
bol bol sevinmek
ve bol bol yazmak
eğer yazdıklarını sonraki okuyuşunda beğenmiyorsan bu kötü bir şey değil, ilerleme kaydediyorsun demektir. hiç pes etmeden çalışmanı öneririm.
0