ön kabuller yanlış olursa sonlara doğru tıkanır bu ödev. herkes bildiğini yazacaktır. ben de yazayım. sen seç beğen ayıkla.
evrim ilk eşleyicilerin üreme kabiliyletlerini arttıracak yollara yönelmesiyle başlayan kör bir süreç ve halen daha devam ediyor. temelde bir silahlanma yarışından ibaret. burada bireyler diğer türlerin bireyleriyle ve kendi türünden bireylerle, yakın üyeleri dahil, eşleri dahil, hemcins ve karşı cinsleri dahil her ortakla rekabet halindeler. ortaklar çünkü bir dişiye üremek için, bir grup arkadaşı hemcinse sosyal işbirliği için, bir yavruya da %50 kendi genlerini taşıdığı için muhtaç.
engelli bir bireyin, çok düşeş bir durumu yoksa, engelinin her daim ona karşı çalışacak bir seçilim faktörü olarak muhasebe defterine sürekli eksi hanesinde katkı sağlaması acı bir gerçek.
çok az durumda engellilik avantajlı da olabilir. misal renk körlüğü gece görüşünde dikkati belirgin olarak arttırır. renk körü bireyler gece körlüğündan mustarip değillerse, renk körü olmayan bireylere karşı bir miktar daha avatajlıdırlar ayrıntıyı seçmek konusunda. bir tür, gece yaşamaya adapte olmak zorunda kalırsa renk körlüğü bir eksi olmaktan çıkar. avantaja dönüşür yani.
evrim tuhaf yollardan çalışır. anlamak için tümden gelip hipotezler üretmek gerektiğinden eğlenceli olmakla beraber, lamarckçıık, lysenkoculuk, tür seçilimi vs vs bir çok hipotez ya da hipotezler bütününü çöpe atmak icap etti zaman zaman. (bunların bazısı hala tartışmalıdır gerçi).
evrim bireyin değil, türün değil, iyice indirgendiğide tek bir genin değil, gen takımlarının seçimesidir. mayoz bölünme (ve mutasyonlar) sağ olsun, önemli genlerimiz bir aradayken ayrılabilir, daha iyi ya da daha kötü kombinasyonlara dönüşüp başımıza beklenmedik sürprizler açabilir. talihsiz bir engelli bireyde, pek çok genetik olarak sorunlu bilgi çocuğa aktarılabilir mesela ama iki engelliden, mesela ikisi de sağır olan anne babanı son derece iyi işiten çocuklar da doğabilir.
ciddi kromozom hastalıklarında, mesela down sendromunda ise fazladan bir kromozom sahibi olan yavru, kendisi gibi bir down sendromluyla çocuk yaparsa, doğacak torun down sendromlu en iyi ihtimalle 1/4 ihtimal (0.25) sağlıklı olabilecektir. (galiba bundan da az aslında.)
şimdi bu durumda engellilere, vahşi doğada toplayıcı-avcı olarak yaşayan atalarımızın engelli çocuklarına sunamayacağı bir lüksü sunabiliyoruz. hayatta kalma şansını! aman ne güzel di mi?
bundan sonrası spekülasyon. iş kürtaja gidiyor, öjeniye gidiyor, hitler rejimide öldürülen sakatlara gidiyor. bu konulara girmek ister misin?
sıkıntılı biraz. toplum şu an engelli bireylerin yaşaması karşılığı onlara katlanıyor. onların durumlarını iyileştiremediği gibi tıbbın çaresiz olduğu ağır vakalarda bireyi yalnızlaştırarak ve bir eş, hayat arkadaşı, sevgili edinmesini sağlayacak ortamlar oluşturmadan bu topluluğu baskı altında tutuyor.
bazı aileler topal kızı kör oğlana alarak bunun üstesinden geliyor falan.. derken toplumun dirliği sürüyor. açıkçası henü bir medeniyet değiliz. bunu yan odalarda misafirlerden gizlenen yatalak çocuklara, otobüste acımayla baktığımız spastik çocuğun elinden tutan babasına, uzun zamandır gömediğimiz zeka engelli amca kızı hale ablaya falan sorsak cevap alabilir miyiz bilmiyorum ama gerçekçi bakarsak hala bu soruna çözüm bulabilmiş değiliz. sik gibi bir medeniyetimiz var.
şimdi şu son satırda, kısa bir soru, bu yazı bi işine yaradı mı? [e]vet/[h]ayır?
0