Hayir arkadaşlar tabii ki saldırı olarak almıyorum. Zaten sorum çok açıktı, sizin düşünceniz nedir diyerek sonlandırdım. Arabayı tamir ettirmekle, sanatı bir tutamayız. Sanat, müzik, şiir, edebiyat sana bir duygu nakşeder. O duyguların arkasında belli bir yaşanmışlık vardır. Yani hangi duygunun ne yönden geldiğini önemsizleştiremeyiz. çok basit bir örnek olması için, mesela Cemal Süreya'nın sonra memelerin vardı, kahramandı dizeleri hadi isim vermeyelim, yeni peydahlanmış bir dizüstü edebiyatçısının kaleminden çıksaydı, bırakın aynı duygulanımı, ne diyor bu gerizekalı? diye düşünürdük. Söz kadar, söze değer katan o sözün aynı zamanda kimin söylediğidir. Tam da bu yüzden, sözü her kim söylediyse, onun ardındaki hikayeyle ona bir anlam katıyorum/z seviyorum/z.
İdeolojik olarak birebir aynı fikirde olmalıyız gibi bir çıkarım da bulunmuyorum. Fakat bugün ben anaakım siyasetin içinde, yanında, etrafında olanları hiç de hoş anmıyorum. Bunun başlıca sebebi, esas o bahsettiğin ötekileştirme gafletininin memba-ının ta kendileri olduğundan ötürüdür her şeyden önce. Yani beni zaten kendinden görmeyenle neden ben bir duygulanım ortaklığına hem de, kazancımı paylaşarak gireyim ki?
Daha şahsi konuşmak gerekirse, ben bugün yeyip, içerken bile, işletmecesini tanıdığım, paramın kime gittiğini bildiğim yerleri tercih ediyorum. Tabiki mevcut düzen içinde bunu motomot gerçekleştirebilme imkanım yok. Fakat bu bir tercih meselesi.
Duygulanım ortaklığı, yani benim için sanatın özünde yatan şey, bunun nereden geldiği önemli.
0