5-8 yaş arasında biri "Merhaba" dese ağlardım, fotoğraf çekilirken hele deli gibi ağlardım. Çocukluk fotoğraflarımda suratı şiş, gözler kıpkırmızı veya burun sümüklü değilse, o fotoğraf gizli çekilmiş ve çekildikten sonra bunlar gerçekleşmiş demektir.
İlkokul'da birazcık olan silikliğim, ortaokulda tavan yaptı. Bir de hocalar durup durup "Kim sizce sınıfın güzeli/yakışıklısı", "Kim en şöyle/kim en böyle" yarışmalarının çoğunda oy çokluğu ile "en hanım hanımcık" seçilirdim ki küfür gibi bir şeydi. Çünkü o zaman hanım hanımcık demek, ağzı var dili yok demekti. Liseyi zaten iyi arkadaşlarım olsa bile yaşanmış sanmıyorum, popüler olacağım derken rezillikte bir marka oldum.
Üniversitede açıldım, daha sonra daha fazla açıldım. Ortam piçi olmadım ve bazen dil sorunları yaşadığım yerlerde sessiz sakin kaldığım oldu ama geçmişi düşünüp şimdi olmam beklenen yerle karşılaştırınca kendime plaket veresim geliyor. Büyüme ve hatta yaşlanma motivasypnumu sağlayan etkenlerden birisi de bu.
Ama çok büyük bir fobim var, en büyük izi bu olmuş olabilir: yüksek ses. Kavga sesi veya yüksek herhangi bir ses duyduğum anda hala titriyorum, korkuyorum, hatta çok yükselirse ses başım dönüyor. Yüksek sesli ve sinirli insanlarla sürekli bir arada olmayı sevmiyorum, sakin psikopat bir katil daha az korkutuyor. Ama bunun nedeni çocukluktaki çekingenlikten fazlası.
0