hayatımda 100 litre içtiysem bunun 90'ı biradır. çoğu içkinin tadını hiç sevmiyorum. ağır ve acı geliyor. bira öyle değil. hafif. tadı süper değil ama yanında çerezle cartla curtla muhabbetle çok tatlı geliyor.
yazdan önce 12-15 günde bir 3-4 bira alıp kuruyemişle gömerdim. varsa arkadaşlarımla, yoksa yalnız başıma müzik dinleyerek falan. yaz boyu hiç içmedim, istanbul'a döndükten sonra da hala içmedim. yani sanırım 5 aydır falan içmiyorum. şimdi birisi karşıma otursa, bir 50'lik bomonti koysa önüme, sonuna doğru dünyalar benim olur. kafam gider yavaştan.
ben bira kafasını seviyorum valla. "kafa" dediğimiz şeyin güzelliği, diğer insanlarla iletişim halindeyken önemli. yani votkayı içtikten sonra gidip uyuyacaksam kafasının ne önemi var ki? birayı hep sohbet muhabbet ortamında yuvarladığın, ne bileyim maç içerken falan içtiğin için mesela, çok güzel oluyor. ben hiç tekila içip cevizlibağ'da gezmeye çıkmadım ama bira içince yaptım onu.
benim için bira tramvay, diğer içecekler metrodur. metro seni istediğin yere kısa zamanda götürür ancak A noktasından B noktasına gitmiş olursun; yolculuk yoktur. herhangi bir şey görmezsin. ama tramvayda şehrin içinden geçersin. canlılığı, hayatı, geçtiğin gittiğin "yol"u sonuna kadar yaşarsın.
o yüzden ay lav bira!
direkt olarak duyuru başlığındaki soruya da cevap vereyim, evet sürekli alkol tüketmiyorsan çok güzel sarhoş yapıyor. dediğim gibi, ben şu an bir 50'likle bile sapıtacak durumdayım. 12-15 günde bir yaptığım ayinlerimde de 3 bira yeterli olurdu. ben dışarda içmemeye gayret ediyorum çünkü dışarda bi' başlayınca duramıyorum. evdeyken 4 tane içince çıkıp 5'i almaya üşeniyorum ama dışardayken 7-8 oluyor. sonra kus allah kus, işe allah işe. o zaman sıkıntı :(
0