Ben de konferanslara katıldığımda aynı garip hisse kapılıyorum. İlk an bir oraya ait değilmişim hissi geliyor. Hiç konuşasım olmuyor bazen. Sonra çevreyi kesip en benim yaşımdaki insanların olduğu ve masadaki insanların aynı grup gibi görünmediği masaya gidiyorum. Gruplar kolay kolay kendi havalarını bozup başkasına selam vermiyorlar. Selam verseler bile "Üff, sen nereden çıktın şimdi" havası oluyor.
Neyse, masaya gidip ara sıra "Merhaba" diyorum, oysa "Merhaba" biriyle tanışmanın en zorlama yolu gibi gelir bana hep, çok yapay bir "Merhaba" oluyor o. Üstelik çok da gergin ve kasıntı bir "Merhaba" oluyor. Dikkat ettim de hayatımda ilişkilerimin devam ettiği insanların çoğu ile "Merhaba" ile tanışmamışım; ilk cümlemin "Öfff, kafama tüküreyim" olduğu bile oldu, hiç tanımadığım bir insana "Şimdi ne yapacağım ben" dediğim oldu ama "Merhaba" kadar tanışmayı öldüren bir cümle olmadı hayatımda. Çoğunlukla masadakilerle gözgöze gelip duruma göre "Siz hangi konuda çalışıyorsunuz", "Etkinlik sahibini nereden tanıyorsunuz", "Ne güzel elbiseniz var, nereden aldınız" tarzı şeyler söylerim. Merhaba'nın devamı yok, bunların devamı var. Onlarla kendimi daha rahat hissediyorum ve konuşma daha çabuk açılıyor.
Eğer o masada konuşma tıkanırsa ilgili masadakine iyi bir gün, iyi bir etkinlik dileyip başka bir gözüme kestirdiğim masaya konsomasyona çıkarmış gibi gidiyorum. Anlatacak hikayelerim var nasıl olsa; bakalım, başkaları hikayelerini anlatmaya ne kadar açık.
Çoğunlukla ortamdaki diğer yalnız ve gözü insan arayan ama konuşmayanlara yaklaşıyorum. Onlar da bir şeyler paylaşmaya can atıyor gibi görünüyorlar uzaktan.
"Niye konuşasınız ki" kısmına gelince, ortamlarda tek başıma pipi gibi dikildiğimde rahatsız oluyorum. Niye bilmiyorum, ego ve kendine güven tarumar oluyor. Ondan konuşuyorum ben.
0