Eğitimsizlik dışında bir de kısa yoldan köşeyi dönmek istemenin, emeksiz yemenin son 30 küsur yıldır trend olması ile birlikte oluştuğunu düşünüyorum. Aslında oluşma çok yanlış bir kelime, var olanın daha da azması diyebiliriz.
Bu kişilerin çocukluğu 80'lere denk geliyorsa, yetiştikleri kültür, topçu ve popçu patlamasının olduğu bir kültür. Aynı şekilde, televizyonların da magazin programlarının içerik değiştirmesi ve sayısının coşması ile de pompalanan bir kültür. Karşılarında okumuş adam örneğinin iki tipi var. Biri yırtınıyor ama çok kazanamıyor. Kazansa da çalıştığı ile orantılı değil, köşeyi dönmesine yetmiyor. Diğeri iyi kazanıyor ama o eğitime ulaşaca bir şartı yok ya da isteğinin ötesinde bir uğraş gerektiriyor. Bir de okumamış ama idolleri olanlar var ki 80'lerde İbrahim Tatlıses'in dediği gibi "Urfa'da Oxford vardı da biz mi okumadık" diyen; bu adam kendi gibi büyümüş, kendi içinden çıkmış ve hem kazanıyor, hem yanında en güzel kadınlar var, hayatı okuyanın hayatının tabir-i caizse eline veriyor. Kadınlar için Hülya Avşar ve Sibel Can var, güzelliğiyle ve dansıyla istediğini elde ediyor, okumasına gerek yok. Şimdi onların modası geçti tabii ki ama magazin hız kesmeden, "uğraşmadan kazanma" sendromu hız kesmeden devam ediyor başka başka adlarla. Sadece adı ve bazen şekli değişiyor. Ali Ağaoğlu gibi yontulmamış birinin parasını görüyor örneğin, onun ne kadar çalıştığı umurunda değil; gördüğü şey onun da eğitimsiz olduğu. Kendi gibi şartlardan o günlere geldiği. Çünkü magazinde oun çalışma saati sayısını ya da çalışma prensiplerini (ki bana ters olsa bile) görmüyor, yanındaki kendinden bilmemkaç yaş küçük kadını görüyor. Dolayısıyla bu adamları eğitmek isterken, bir yandan da popüler kültür ile eğitime karşı bir direnç başlıyor. Hayal ettiği tüketime ulaşmanın iki yolu var; biri kendince dışarıdan zevkli görünüyor, diğerinde ne kadar çalışsa yeteceğini düşünmüyor. Zevkli olduğunu hayal ettiği hayatı geçirmek için şark kurnazı olması gerektiğinin farkında, çünkü "Artık herkes öyle" (içinde büyüdüğü şartlar bunlar) ve bunları yapmak artık çocukluğundan beri gördüğü şeyler, onun normları; dolayısıyla bir beis görmüyor.
Aramızdaki tek fark da başka ailede doğmak, ötesi değil.
0