Üzülürüm. Kadına şiddetten hep bahsediyoruz ama kadınlarda psikolojik şiddet varsa, erkekler için de dırdırcı ve sürekli konuşup her şeyden şikayet eden kadınların aynı olduğunu düşünüyorum. Kırsalda psikolojik ve fiziksel şiddet gören kadın sayısı fazla olabilir. Şehirde de hala ciddi bir oran olabilir ama bence kadın dırdırından kanser ve çeşitli hastalıklara sahip olup erken ölen adam sayısı da kesinlikle azımsanacak gibi değil. Bir kayanın dalgalarla zamanla aşınıp gitmesi gibi. Zaten taraflardan biri genetik olmayan nedenlerle erken ölürse ve yaşayan taraf baskın karakterli ise, kadından erkekten bağımsız olarak yaşayan tarafın sadece davası görülmemiş, yakalanmayan bir katil olduğunu düşünürüm. Onunla mesafemi korurum, katil zehrini bana da içirmesin diye.
Fiziksel şiddete gelince, gülmezdim ama bir şey yapmayabilirdim. Türkiye'de birkaç kere kadın tartaklamasına denk oldum. Araya girince kadınlar kızdı çoğunlukla, "O benim kocam, sana ne oluyor" diye. Ben de "Ne haliniz varsa görün" dedim ama içime sinmedi pek. Bu konuda "O kendi seçimi" argümanına dayanamıyorum, bir şekilde şiddet görmüş ve travma içindeki insanların bir şeyler seçebilecek kadar irade sahibi olduğuna inanmıyorum. Dayakla veya psikolojik şiddetle gelen afallama çaresizliği getiriyor. Çaresizlik de ne istediğini ve ne yaptığını bilmemeyi ve bu da kendini çığ gibi büyüten bir şey. Bir kere ipin ucu kaçtı mı, bırakıp gitmeyi hayal etmek bile aklına gelmez insanın.
Sonuç olarak, kadın da olsa erkek de olsa beyin sarsıntısı geçirtecek duruma gelene kadar bir şey yapmazdım sanırım. Çünkü ne yapabileceğimi bilmiyorum. Ancak, bunu yaşayan tanıdığım biri ise ona seçeneklerini hatırlatmak isterdim.
0