6 ile 15 yas arasi mutluydum. pek cok velet gibi. 15-19 arasi bosvermislik hali cokse de ruha, sanirim bu hal belli bir oranda sinizmi de beraberinde getirdigi icin 85 alip aglayan gerizekalilarla eglenerek, sorulara sacma cevaplar vererek filan keyif aliyordum yine de hayattan. 19'dan sonra dunya duzeni ve bu dunya duzeninde bizlere lutfedilen paylar belirginlesmeye baslayinca gozlerimizin onunde, bu sinizm de siliklesti giderek. bu da yavas yavas icimizdeki yasama sevincinin orselenmesine neden oldu. tabii biz de peygamber degiliz, bir bize gorunmedi bunlar. ama iste zayifliktan midir bilmiyorum neticede bir tur adapte olamama durumu, bazilari bas etmek istemiyor ya da bas edemiyor sanirim. o vakitlerden itibaren de isin sonunu dusunmeden dogaclama yasamaya, dalgamizi gecerek suremizi doldurmaya calisiyoruz. mutluluga tesaduf ettigimiz anlar da olmuyor degil. onlar da denizin dibinden yuzeye cikip nefes almak gibi. yasatiyor insani. erteletiyor kacinilmaz olani. tabii kimisi oturup mutlu olup olmadigini dusunme gibi bir lukse dahi sahip degil. evinde cocugu bekliyor. makine gibi calismak zorunda. zaten en cok koyan da bunu gorup kendine yukledigin anlamsiz degerin farkina varmak ve benlikteki simariklikla bas etmek.
0