babam 30 yaşında gitti. ben 10, kardeşim 5 yaşımızdaydık. polis akademisi, tayin, ikinci çocuk vs vs derken hep ertelemiş. bize etkisi çok büyük oldu. tam istanbula taşındık, daha yer bilmeyiz iz bilmeyiz, babamı çağırdılar. annem iki çocukla kocaaa istanbulda tek başına kaldı. para yok, arabayı satıp yedik. bu arada benim dersler nosedive yaptı (ay bu kelimeyi kullanmayı hep istemiştim kısmet bugüneymiş) çünkü matematikte falan hep babam yardım ederdi. babam döndükten sonra da eve bir yabancı gelmiş gibi hissettim ben şahsen. gidene kadar saçına fön bile çekip oynadığım babamdan soğumuş muyum, unutmuş muyum bilemedim. kucağında bebeğini sallayan bir bebek hediye etmişti bana gelince. onu elime aldığım zamanki garip duyguyu, kabul edip etmeme çelişkisini ve aradaki bağın olmayışı hissini hiç unutamayacağım sanırım. sonrasında da o ilişkiyi hiçbir zaman toparlayamadık zaten. yıllardır vedalaşırken bile sarılamıyoruz birbirimize, öyle salak bir şey.
bu arada, sadece 6 ay gitmişti ama demek ki 10 yaşında bir çocuk için büyük etkisi olabiliyormuş 6 ay gibi kısa bir sürenin.
0