Fransız Bouvet, İngiliz İrresistible ve Inflexible zırhlılarının (adlarından da anlaşılacağı üzere çok iddialılar, o günün süper gemileri) hiç ummadıkları biçimde çatır çutur batırıldı ve bu ülkeler şoke oldular. Deniz savaşını kaybettiler.
Osmanlı ordusunun ise elindeki imkanlar kısıtlıydı. Gemilerdeki düşman topları, karadaki Müttefik toplarından (Osmanlı/Alman) daha uzağı vurabiliyordu ve top sayıları da daha fazlaydı. Çok fazla can kaybedildi. (Çanakkale Dardanos'ta tepedeki top bataryası olan Hasan-Mevsuf Şehitliği'ni ziyaret ederim arada, herkes hayatını kaybetmiş, tam kadro, çok hüzünlü)
Bu deniz zaferi yeni yeni ön plana çıkarılmadı (kutlu doğum filan gibi değil yani) bildim bileli (ki çocukluğumdan beri giderim) 18 Mart 1915 yazılı dev pano Çanakkale'nin kuzey girişini süsler.
Bu zafer, İstanbul'un savaşla kaptırılmasını önlemiş, Sovyet Devriminin temellerini atmış ve İtilaf devletlerinin işini çok zorlaştırmıştır. O devrin -süper güç- İngiliz başbakanı olan Lloyd George istifasını vermiştir. Bu devletlerin de mağlubiyet alabileceklerine dair algı değişikliği bu sayede oluşmuştur. Sömürge olarak buralara asker yollamak zorunda kalan Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda, bu mağlubiyetlerinin sayesinde bağımsızlıklarına kavuştular (Yeni Zelandalılardan da dinledim bunu).
Mustafa Kemal Atatürk'ün dehası ise, bunun üzerine kara harekatı başlatıldığında kendini göstermiştir. Hakkını yemeye çalışan nankörleri boşverin. O arkadaşlar savaşların mucizelerle filan kazanıldığını sanırlar.
Gerçi sonra osmanlı sarayındakiler İstanbul'u kurşun atmadan teslim ettiler, ta ki 6 Ekim 1922'de Milli Mücadeleciler (Atatürk başkanlığındaki TBMM) sayesinde düşman defedilene kadar.
Çok önemli bir zaferdir. Selamlarımla.
0