ortada tek bir değişken var: TL'nin alım gücü. yükselip düşen şey bu bizim açımızdan. bunun 2 tane ölçüsü var:
1. iç değeri, yani mal alma gücü. kaç tane ekmek alabildiğiniz bunla alakalı.
2. dış değeri. yani döviz alma gücü. bu da kaç tane döviz alabildiğinizle alakalı.
şimdi, diyelim ki dünyada bu yıl enflasyon yok, yani amerikalı, geçen yıl ekmeği kaça alıyorsa yine aynı fiyata alabiliyor.
ancak Türkiyede enflasyon var ve %5. bu durumda: TL'nin hem %5 daha az ekmek hem de %5 daha az dolar alabilmesi gerekir teorik olarak. bunda garip bir şey yok. dolar arttı diye "kazanıyorum" diye düşünenler elbette enflasyon çıkartıldığında bir şey kazanmamış oluyor. nominal artış %5 ama reel (enflasyon dışlanmış) artış %0.
özetle: iç değer kaybı (enflasyon) ile dış değer kaybı her zaman aynı olmaz. ülkeye para girişi olduğu yillarda döviz yükselmez, bu nedenle de Türk vatandaşları için ithal mallar ucuzlamış olur. ancak dönemsel olarak kur yükselişi (devalüasyon), birikimli enflasyonu yakalama eğilimindedir. 2013 gibi siyasi kriz tetiklemesi sonrasında 4-5 yıldır birikmiş kur artışı bir anda olur ve döviz aniden pahalanır.
burada yatırımcının amacı; her dönemin en çok getiri veren yatırımını yakayalabilmesidir. dolar da alsa, ev de alsa, altın da alsa enflasyon var. enflasyonun ne kadar üzerinde değer artışı yaşarsanız da o kadarlık bir servet artışı (reel olarak) elde etmış olursunuz.
0