brighton, bournemouth, portsmouth ve londra şehirlerinde bulunmuş biri olarak brighton diyorum. londra çok pahalı ve bir istanbullu olarak büyük şehirlerde boğulmaya başladım artık o yüzden direkt eliyorum. bournemouth öğrenci şehri, güzel şehir gerçekten. ama brighton açık ara en sevdiğim içlerinde. çok çok güzel bir şehir, hatta ileride oraya yerleşmeyi düşünüyorum ciddi ciddi. birçok avrupa şehrinde bulundum ama brighton'ın yerlisi kadar yabancıya bu kadar sıcak olan bir halk görmedim. he bi de openmind dedikleri bir tipsindir umarım, biraz uçlarda yaşayan bir şehir.
ayrıca, ingilizce seviyen ne acaba? çünkü ingilizcen ciddi derecede kötüyse çok sıkıntı yaşarsın, hiçbir şey de öğrenemezsin. yabancı bir ülkede dil öğrenmek için dilinin belli bir seviyede olması lazım bence. o zaman aşırı katkısı olur tabii, hele günlük konuşmada-pratikte. bir de türklerinden olduğu yerden uzak durma şansın yok. türkün olmadığı bir yer gerçekten ama gerçekten yok. brighton'da en ünlü alışveriş merkezinin önünde taşlardan kale yapıp atletle maç yapan "defansa gelin oçlar" diğer bağıran adamlar görebilirsin; ben gördüm... kimse kusura bakmasın, milliyetçiliğin de lüzumu yok, gerçekten türklerle takılma kesinlikle. ne dil öğrenebilirsin ne bir şey. ha hepsi öyle değil tabii, benim çok sevdiğim insanlar da oldu. aramızda ingilizce konuşurduk hatta. şöyle genelleyebilirim: gittiğin yerin yerleşiği olan türklerden uzak dur. ama senin gibi dil öğrenmek için gidenlerin çoğu düzgün iyi tiplerdir. yoksa bi kebapçıda çalışan adamla 2 muhabbet edersin 3üncüsünde seni nasıl kazıklayacağını düşünür.
ayrıca bu adamlar harbi farklı ingilizce konuşuyor. ama brighton aksanı londra aksanından kat be kat güzel ve anlaşılır bence. ki zaten londra'da bile 10 tane farklı aksan var. bu açıdan da brighton önde.
bir de dil dediğin pardon ama sike sike öğreniliyor. yani zor durumda kalacaksın, derdini anlatmak için kıvranacaksın ama öyle öyle öğreneceksin. yanında cep sözlüğüyle dolaşma yani. ya da 5 kişilik türk grubuyla.
velhasıl, brighton +1
0