Aslında bugün kütüphanede Fenomenoloji üzerine birkaç kitap okudum; fazla bir şey anladığımı söyleyemem.
Fenomenolojinin hala neyi amaçladığını anlayamadım. Tamam bize kültürün öğretmesiyle şeyleri tanımlıyoruz. Bundan sonra hiçbir şey anlayamıyorum. Şu an kafam inanılmaz karışık. Boş boş anlayamadan okuduğum yazılarla dolu kafam.
Sanırım Husserl söylemiş:
<< Algılanan her “ayrıntı” ilgili olduğu “şeyin” tümünü, bir şey ise etrafında yer alan, şeyin arkaplanı dediğim, başka şeyleri bilince getirir. Kendi başına ayrık duran bir şey yoktur. İç içe geçmiş algı alanları ve kavrayış etkinlikleri (cogitations) vardır. >>
Bu cümleden ben hiçbir şey anlamadım. Ya da yalan yanlış bir şeyler anladım. Laptopu ele alalım. Ayrıntı: "odanın içindeki beyaz duvarın önündeki masanın üstünde duruşu". Şey: "odanın içindeki beyaz duvarın önündeki masanın üstü"
Aslında anladığımı tam kelimelere dökemedim. Kısaca demek istediğim, "şey ise etrafında yer alan, şeyin arkaplanı dediğim, başka şeyleri bilince getirir." Sözündeki arkaplanın mantık dışı durması. şeyin kendisi arkaplan ise "şeyin arkaplanı" nasıl bir mantıklı anlatımdır?
Platon'un eserlerini okumaya başladım. Sartre'nin Duvar'ını okuyorum.
Elimde Sartre'nin Varlık ve Hiçlik eseri de var. Sanki Türkçe'ye çevrilmemişte Fransızca aslını okuyorum gibi.
0