white wolf var oyun şirketi, onlar mesela "hani çocukken kovboyculuk falan oynardık ya, onun gibi işte, ama konu farklı" gibi bir açıklama getiriyor. rol yapma oyunları, "-mış gibi yapma oyunları" gibi açıklayabiliyoruz konuyu aslında.
yıl 2009 oldu evet ve neredeyse bütün üniversitelerde bkft'ler (bilimkurgu ve fantazi topluluğu) var, herkes sürekli convention (oyun günleri diyeyim) düzenleyip duruyor. ankara'da odtü bkft var, daha 23 nisan'da metucon yaptık :) istanbul'da bir sürü insan var. izmir'de kule sakinleri var mesela, üniversite topluluğu değildir ama çok güzel insanlardır gerçekten, öneririm.
oyunlarda karakterlerin içinde yaşadığı bir dünya vardır, setting deniyor jargonda, "gerçek dünya"nın aynısı da olabilir, tamamen farklı bir dünya da olabilir, yahut mesela birçok oyunda olduğu üzere "bizim dünyamız gibi ama biraz farklı" olabilir - örneğin, world of darkness vardır "bizim dünyamızın aynısı"dır ama vampirler, büyücüler, periler, kurtadamlar bilumum doğaüstü yaratık da gerçektir ve dünyanın parçasıdır. yahut little fears diye bir oyun var (ki dünyanın en eğlenceli oyunlarından biridir) küçük çocukları oynuyorsun oyunda ve işte böyle "çocukluk korkuları aslında çok da gerçekmiş" gibi bir teması var.
ikinci önemli şey sistem, bunu da şöyle açıklamaya çalışayım: "senin" mesela yapabileceğin şeyleri kısıtlayan doğa kanunları vardır, işte atıyorum bir sandalyeyi kaldırıp fırlatabilirsin belki ama bir binanın tepesine zıplayamazsın vs. bu doğa kanunlarını simüle eden kurallar bütününe sistem deniyor. "şunları şunları yapabilme ihtimalin var, sınırlar bunlar, eğer bunu yaparsan minimum şu şekilde ve maksimum şu şekilde yapabilirsin" der. neler yapabileceğini, ne kadar yapabileceğini, nasıl yapabileceğini ve hangi koşullar altında yapabileceğini belirleyen kurallar bunlar.
standart durumda ortamda oyuncular ve bir adet oyun yöneticisi oluyor. karakter "sen"sin artık, oyun esnasında kendin gibi değil o karakter gibi davranıyorsun. oyun yöneticisi mefhumu mühim, kendisi karakterin kendi iradesi dışında olan herşeyden sorumlu. mesela karakterin bir odaya girmeye karar verebilir, kapıyı açabilirse girer, ama odanın içinde ne olduğu onun iradesi dışındadır onu da oyun yöneticisi belirler. burda gerçek hayattan düşünebiliriz, gerçek hayat esnasında senin belirleyebildiğin herşeyi oyunda da karakterin için sen belirlersin, ama işte mesela bir odanın içinde ne olacağını belirleyemediğin gibi bir insana atıyorum yumruk atarsan ne olacağını da sen belirleyemezsin, bunu da oyun yöneticisi idare eder. oyuncuların karşılaştıkları insanları da oyun yöneticisi canlandırır, yine irade hadisesi. ben istediğim kadar konuşayım edeyim karşımdaki insanın ne yapacağını/ne diyeceğini kontrol edemem gibi gibi.
teknik olarak kabaca böyle. ferepe dediğimiz arkadaş genel olarak "hikaye anlatmaca"dır, birden çok kişi birlikte bir hikaye oluşturur. emprovize tiyatro gibi düşünebilirsin, sadece bir şey yapmak istediğinde kalkıp yapmazsın da "yapıyorum" dersin. tabi bu masaüstü ferepe, bi de live action role playing diye bir nane var (larp denir kısaca) o tam şenlik,kostüm mostüm giyer yapmak istediğin şeyi kalkar yaparsın falan. eğlenceli işler bunlar.
0