1. valla bu olaylar heryerde değişiklik gösteriyor. benim bulunduğum birlikte hiç hırsızlık olmadı, herkes bu tip şeylere karşı çok hassastı. millet cüzdanını, parasını ortalıkta bırakırdı. bir keresinde bir miktar para bulunmuştu, sordular kaybeden var mı diye. ortalıkta kalem bulunsa bile sahibi kim diye sorulurdu.
ilk başlarda ben de daha önceden söylenenlere göre paramı sürekli yanımda taşır, botlarımı kilitlerdim. oradakiler de "böyle şeylere ne gerek var, burada hırsızlık olmaz" diyorlardı. bir süre sonra ben de bıraktım zaten, cüzdanı yastığın altına bırakıp gidiyordum.
hatta hiç küfür filan edilmezdi, küfrü bırak argo bile konuşulmuyordu, bel altı konuşmalar, karı-kız konuşmaları bile yoktu. üstelik bu çocukların çoğu ilkokul veya ortaokul mezunuydu. hatta hiç okula gitmemiş, okuma-yazmayı askeriyede öğrenmiş bir çocuk bile vardı.
2. bizim birlikte dolap düzeni diye birşey yoktu, isteyen istediği gibi koyardı. ben mesela bir plastik şeffaf ayakkabı kutusu götürmüştüm, içine ıslak havlu, mendil, ayakabı boyası, fırçasını filan koyardım, düzenli olurdu. bir de deodorantı, traş malzemelerini, kremleri vs. makyaj kutusu gibi birşeyin içine koyuyordum.
fakat benim birlik kışladaki en doğru düzgün yerdi. bütün kışlaya çarşı yasağı getirilmişti de sadece bizim birliğe izin vermişlerdi.
0