Sakal bırakıp, takke takıcan mecbur.

nickinizden de yola çıkarak bir an önce bilgisayar başından kalkar ve siyasi parti nedir, hükümet nedir, yasama-yargı-yürütme kurumları hangileridir, ne işe yararlar, kolluk kuvvetleri nelerdir, hükümet ve devlet arasındaki ayrım nedir, toplum psikolojisi ve toplum sosyolojisi ne anlama gelir, hukuk nedir, anayasa hukuku nedir, askeri birimler hangileridir gibi en temel düzeyde bilgi sahibi olurduk.

öyle "bakın şimdi ne yapcam" mantığında şeriat ya da demokrasi gibi herhangi bir siyasi anlayışın "getirilemeyeceğini" öğrenebilmiş olurduk.


"yeni başlayanlar için dingonun ahırı nedir, türkiye cumhuriyeti nedir?" adlı kitabım sabır yayınlarından çıktı.

şeriat öyle korktuğunuz gibi bir şey değil. önceleri biraz acayip oluyor ama zamanla alışıyorsunuz.

dayımı çağırırım.

6 şubat 1933 / bursa nutku / mustafa kemal atatürk /
"türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük kıpırtı ve davranış duydumu, 'bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır' demeyecektir! hemen araya girecektir. elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. polis gelecek, asıl suçluları bırakıp suçlu diye onu yakalayacaktır. genç, 'polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir' diye düşünecek, ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. mahkeme onu yargılayacaktır. yine düşünecek, 'demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek!' onu hapse atacaklar. yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, ismet paşa'ya ve meclis'e telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. diyecek ki, 'ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. araya girişimde ve eylemimde haklıyım. eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek benim görevimdir!' işte benim anladığım türk genci ve türk gençliği!''

öyle bir şey yapılamaz. anayasa mahkemesi denen bir olay var. anayasa mahkemesini geçtim, anayasa diye bir şey var ilk olarak. akp de şu andaki konumunda bunu değiştirebilecek milletvekili sayısına sahip değil.
net, karşı devrime karşı devrim yaşanır. böyle bir şeye niyetleri zaten yok hani ya, olsa bile yapamazlar. bir ton dış etken bulunmakta ayrıca, nato, birleşmiş milletler vs.
avrupa birliği bakanlığı denen bir kurum varken şeriat kavramından bahsedilmesi dahi abes. ayrıca türkiye'de mütedeyyin olmasına rağmen demokratik hukuk devletten ziyade şeriat devletini isteyen insan sayısı büyük bir çoğunluklta değil.
bu yüzden "çıkarsa" kelimesi bir ihtimal dahilinde değil. o yüzden bir şey yapmaya ihtiyaç yok. rejim değişiklikleri öyle keyfi bir şekilde yasayla oluşan şeyler değil, büyük badirelerden ve radikal toplumsal dönüşümlerin ardından yaşanır. örneğin osmanlı'da ikinci meşrutiyet'in ilanı.

ha ayrıca iran gibi de olmayız çıkmış olsa. İran'daki şeriat mahkemeleri islami yönünün yanısıra altmekanizma olarak neredeyse seküler olarak işler. (bkz: siyasal islamın iflası), (bkz: küreselleşen islam)

bu kafadaki insanlarla yaşanamayacak bir olgu şeriat. herkes kaldıramaz.