şehirdeki yerleşim alanı çok ciddi genişledi ancak iş olanakları yine merkezde. lüks, fiyatı uygun, dışarıdaki hayattan izole, orta halli klasik türk insanlarına cazip gelen merkezden uzak konutlar tercih edilmeye başlandı. bu insanlar genelde haklı olarak toplu taşımayı düşünmezken, kendi arabalarıyla merkezdeki işlerine gitmeyi tercih ediyorlar. bu da yoğunluk oluşturuyor doğal olarak. açıkçası bu daha bir şey değil, 10 sene sonra görelim bir de bu şehri.
ha sarıgül trafik çilesini bitirecekmiş söylediğine göre, nasıl bitirecekse artık. bir de ironik şekilde, şişli gibi trafiğin en yoğun olduğu ilçenin belediye başkanıydı kendisi, hoş tabi.
öyle şehir planlamacısı falan değilim, kaldı ki şehirde öyle bir planın olduğunu söylemek de güç, bu yüzden istediğim kadar ahkam kesebilirim. trafiği bir nebze rahatlatmanın yolu deniz ulaşımından geçiyor. denizi çok daha etkili ve faydalı bir şekilde kullanmamız gerekiyor. istersen 8 tane köprü yap, çözüm trafik yaratan köprüler değil, direkt olarak deniz üzerinden toplu taşımayı geliştirmektir. tabi geliştireyim derken, yine o araçların insan taşıyacağını unutmamak gerekiyor. yoksa bir metrobüs fiyaskosu daha meydana çıkar.
0