bana kalırsa hala değişmedin. değişmeyi çok istediğin için kendini buna inandırmak hoşuna gidiyor. tanımıyorum elbette seni, ama bence hala aynı bencil insansın. 3 yıl içinde beklediğin mutluluğu yakalayamadığın, o saf duyguları tadamadığın, özden sevildiğini bir türlü hissedemediğin için, ve bütün bu duyguları sana hissettiren son insanın o çocuk olduğunu bildiğin için yine kendi menfaatini gözeterek o adrese gidiyorsun. olur da çocuk değişmemişse ve seni hayatına alırsa, sen o özlemini çektiğin, üç yıldır çeşitli emarelerini aradığın o duyguları tekrar hissettiğinde, o duygulara doyacak ve egonu tatmin edeceksin. bir yerden sonra yine "bir ispanyolla özgürlüğü" tatmak için heyecanlar arayacaksın. insanların belli konulardaki fikirleri zamanla değişebilir, doğaldır ama karakterleri maalesef değişmez. biliyorum, hiçbirimiz mükemmel değiliz. hepimizin sevmediğimiz karakter özellikleri var. bunların değişmesini çok istiyoruz. sevmediğimiz özellikler istediğimiz yönde değişince herkes için en iyisi olacağına bazen yürekten inanmak istiyoruz. inanıyoruz da. ama sonunda hep yine götümüzde patlıyor. bazen kendimizi olduğumuz gibi kabullenmemiz gerekiyor.
mutsuz bir hayatımız varsa ve mutluluğun kaynağı olarak başka bir insanı kullanıyorsak, genelde mutlu olamıyoruz. böyle bir durum hayatımızdaki o insanın kaldıramayacağı bir yük zaten. herkes için öyle. bir an için ne kadar mutlu olsak da bir yerde patlıyor.
çocuğun karşısına çıkmak istiyorsan yine çık tabii. ama o da muhtemelen değişmiştir. o da artık senin gibi olgunlaştığını düşünüyordur belki. ya da senin gibi hatalarından, aptallıklarından ders aldığını düşünüyordur, ve bir daha aynılarını tekrarlamamaya çok kararlıdır belki. ama yine de çık karşısına, meramını uzun uzun anlat, dönerse sen-- (yo, yapmıcam o geyiği)
ama naçizane tavsiyem, sürekli mutluluk arayışında olacağına biraz nadasa bırak kendini. hayatında bir şeyler eksikse, mutsuzsan bunun çözümü hayatına laboratuvar erkekleri sokup türlü deneylerle mutluluğu aramak değil. bir müddet kendinle baş başa kal. belki de mutsuzluğunun kaynağı hayatında o çocuğun olmaması değildir. belki bilmediğin başka daha derin bir nedeni vardır. belki oturup üzerine üsturuplu bir şekilde ciddiyetle düşünmediğin için görememişsindir, gözünden kaçmıştır. velhasıl-ı kelam, tek başına mutlu olmaya çalış. kendini tanımaya çalış.
senin profilinde bir sevgilim oldu. senin anlattığın şekle benzer şekilde beni aldattı. senin gibi anne-baba ilgisinden nispeten steril bir ortamda anane-teyze-bakıcı üçgeninde büyüdü. küçükken yaşadığı ilgi eksikliği ergenlik döneminin abuk sabuk geçmesine neden oldu. birçok tecrübeyi bir arada ve çok zamansız yaşadı. o da en son görüştüğümüzde olgunlaştığını söylüyordu ama sadece söylüyordu. olgunlaşan insan "ben olgunlaştım" demez zaten. böyle bir ihtiyaç hissetmez. olgunlaşmış olmayı çok isteyen, "olgun" halini kafasında kurgulayıp o halini çok seven insan olgunlaştığını söyler.
ama sen yine de karşısına çıkıp meramını anlat. kaybedeceğin bir şey yok. en azından bunu denediğin için vicdanın nispeten rahat olacak.
0