cevap biraz uzun ama sorunun gerçek yanıtı burada.
öncelikle haarp gibi bir palavraya nasıl inanabiliyorsunuz aklım almıyor. belki olayı bilimsel bir gözle görebildiğim için, ama yine de bu tip şeylerin sadece fantezi komplo teorileri olduğunu anlamak zor değil.
'99'daki depremle ilgili olarak şu entry'i okumanızı da şiddetle tavsiye ederim:
eksisozluk.comşimdi gelelim ışık olayına. linki verilen bilim-tekniğin ilgili yazısına da göz attım, olay tam düşündüğüm gibi.
depremler için bazı belirtiler (öncesinde veya sonrasında) vardır. bunlardan en meşhuru deprem bulutları. ablam lisans tezini bu konuda yazmıştı, oradan da biraz bilgi sahibi oldum. depremin öncesinde oluşan bulutlar normalde var olandan daha farklı, genelde çizgi çizgi bir şekilde kendilerine has bir şekilde oluşuyorlar. google görsellerde "earthquake clouds"a bir bakın. ışık olayıyla da alakalı bu konu o yüzden bulutlardan gireyim istedim.
şimdi yer altındaki kayalar, kristaller vs. piezoelektrik denen bir etki gösteriyor. olay basitçe şu, piezoelektrik özelliğine sahip bir maddeyi sıkıştırdığınızda elektrik üretir. en yaygın örneği, elektrikli çakmaklar. siz çakmağa bastığınız zaman sıkışan kristal elektrik akını üretiyor, o da gazı ateşleyerek çakmağı yakıyor.
depremlerin öncesinde kayaçlarda biriken stress onlarda bir sıkışmaya neden oluyor. veya deprem sırasında yer değiştirirlerken sıkışıyor, esniyor falan. o arada oluşan elektriksel yükler gökyüzüne değin uzanan elektromanyetik dalgalar oluşturuyor.
şimdi deprem bulutlarının açıklaması şu: bulutlar bildiğiniz gibi yüklü parçacıklardan oluşuyor. hatta şimşeğin, yıldırımın oluşumundan da bilirsiniz bunu. hah işte o yüklü parçacıklar yer altından doğru gelen elektromanyetik dalgalarla etkileşerek şekiller oluşturuyor. böylece deprem bulutları oluşuyor.
gelelim ışık olayına, o biraz daha karmaşık. atomu biliyorsunuz, merkezinde çekirdek, etrafında belli yörüngelerde dönen elektronlar. o elektronları kendi yörüngesinden alıp enerji vererek bir üst yörüngeye çıkardığınızda elektronu excite (heyecanlandırmak) etmiş oluyorsunuz. daha sonra o elektron aldığı enerjiyi elektromanyetik dalga olarak geri verip kendi yörüngesine dönüyor.
ışık bir elektromanyetik dalgadır. elektromanyetik dalga spektrumunda gözle görebileceğimiz kısmında bulunur. o yüzden görebiliriz. ama radyo dalgalarını göremeyiz mesela.
şimdi geliyoruz ışık olayına. yeraltından kayaçların sıkışmasıyla oluşup gelen elektromanyetik dalgalar gökyüzünde bulunan oksijen ve azot gibi gaz atomlarının elektronlarına enerji verir ve onları bir üst enerji seviyesine çıkarır. üst enerji seviyesinden geri dönen elektronlar ise elektromanyetik dalga yayarak tekrar kendi yörüngelerine geri döner. şimdi burada oksijen ve azot atomları için geri yayımlanan elektromanyetik dalga görünür bölgededir. mavi, kırmızı, yeşil renklerde (atom türüne ve enerji seviyesi atlamalarına göre) ışık saçılır sonuç olarak. bizde bunu gökyüzünde parlama olarak görürüz.
buna en yaygın örnek aurora borealis olarak adlandırılan kuzey ışıkları. orada da güneşten gelen yüklü parçacıklar atomların elektronlarını üst enerji seviyelerine yükseltiyor, kendi seviyesine geri dönen elektronlar çok güzel renklerde ışık saçıyor ve böylece bir doğa harikası oluşuyor.
kısacası olayın bilimsel boyutu bu şekilde. ama bunun bir teori olduğunu belirtmekte de fayda var. yani kesin olarak bu böyledir diyemiyorum ama en olası cavaplardan biri bu.