[]

Nasıl kurtulacağım ben bu durumdan?[ilginç bir aşk hikayesi]

öncelikle başımdan geçenler uzun ve tümleşik konular olduğu için özet geçme durumum yok. ve olay bayağı uzun. bu yazıyı okuyanında okumayanında canı sağolsun. fakat önerileriniz benim için gerçekten önemli. anlatacağım olaylar size film gibi gelebilir fakat bunlar gerçek olaylar. sabırla okumanızı ve yardımcı olmanızı talep ediyorum sadece. olay şöyle:

bizim mahallede bir kız var. adı nebahat. nebahat geçen bizim apartmana geldi. bende nebahate hastayım tabi. merhaba dedim merhaba dedi. gülümsedik birbirimize. sonra kulağıma uzanarak yukarıya gel benimle dedi. birlikte yukarıya doğru çıktık elindede 1 tabak var fakat içi boş...

tabi öncesini anlatmadık yani nebahatle nereden tanışıyorum onu anlatmam lazım aslında. nebahat bizi karşı apartmanda parkın olduğu caddenin üzerindeki 2. kattaki sol daire. ben birgün sigara içmeye çıkmış balkonda kendi halimde takılıyordum...bir baktım bir ay parçası. o kadar tatlı ki ona bakarak bir ömrümü nefes almadan geçirebilirim dedim kendi kendime bir yandanda kalbim hızlı hızlı atmaya başladı. salakça bir hale büründüm. ve sigarayı tutamadığımı farkettim...ve birden ayağa kalktı otururken elini saçına götürerek yüzünü açtı ben buradayım der gibi ve sonunda beni farketti ve gözlerini dikerek bana baktı baktı baktı..birden elim ayağıma dolaştı ve kendimi kötü hissetmeye başladım. noluyo lan dedim kendi kendime...daha sonra öğreniyorumki nebahat aslında benim yüzümü dikkatli bir şekilde seçebilmek için bakıyormuş ama görememiş :) neyse o şekilde birbirimizi farkettik ve ben pusuya yatıp onun karşısına çıkıp "o baktığın kişi bendim" demeyi planladım. tabi bilmiyorum o sıra benim yüzümü bile görmemiş. iyikide bilmiyormuşum hani. yoksa cesaret edemezdim herhalde. merhaba dedim önünü kesip o da merhaba? dedi. ardından buyrun? dedi...ben biraz afalladım en azından gülümser diye tahmin ediyordum bana ama durum istediğim gibi gitmemişti. ve kendimi toplayıp "artık iş işten geçti...masum bir kedinin sahibinden birazcık yemek istemesi gibi ve gerçekten hiç tahmin etmediğim kadar bana soğuk davranmıştı. okadar soğuk geldiki o an bana herkes var bir ben yokmuşum gibi o sokakta. ve nedenini 1 saat sonra anlayacağı durum gelişti...ve birden ayağa kalktı otururken elini saçına götürerek yüzünü açtı ben buradayım der gibi ve sonunda beni farketti ve gözlerini dikerek bana baktı baktı baktı..birden elim ayağıma dolaştı ve kendimi kötü hissetmeye başladım. noluyo lan dedim kendi kendime...

sokak ortasında sadece ben yoktum sanki herkes vardıda bir ben yoktum. öyle soğuk davrandı bana. ben öyle kötü oldumki anlatamam. bi an o kadar değersiz hissettimki kendimi. neyse kendimi biraz toparladıktan sonra eve döndüm fakat bana neden öyle davrandığını....anlayamamıştım. bunun nedenini 1 saat sonra anlayacaktım. hızlı adımlarla yukarı çıktım eve girdim ve nebahatın eve gelmesini beklemek için balkona çömelerek sadece gözlerim dışarıda kalacak şekilde girdim. ve beklemeye başladım. gözüm apartman girişinde. ve 20 dakika sonra nebahat apartman kapısından girdi ve 40 yaşlarında atletli bir adam balkonun kapısını açarak aşağı baktı. babası dedim içimden. sonra düşündüm muhafazakar bir aiile belki babası görmesin istiyor. herneyse nebahat yukarı çıktı ve sanırım içeri girdi. bende babasının açık bıraktığı balkon kapısından nebahate bakarım diye düşündüm. neyse bunların balkon kapısının olduğu odaya girdiklerini gördüm. nebahat koltuğa oturdu ve 5 dakika sonra adamla kavga etmeye başladılar. seslerini duymasamda anlaşılıyor özellikle adam elini kaldırıp duruyor. ardından adam nebahate öyle bir vurduki yerde kıvranmaya başladı. o an içimden birşeyler koptu sandım. öyle canım acıdıki. o an o adamın yanında olsam öldürünceye kadar vururdum öyle ve biraz sonra ondan daha beter birşey gördümki o an yere baktım ve şuurumu yitirdim...gördüklerim akıl hayal alır cinsten değildi. o babası dediğim adam kıza vurduktan sonra kıza saldırdı ve öpmeye çalıştı aynı zamanda taciz ediyordu oha dedim bu nasıl iğrenç bir baba. bu ne!! hayretler içinde kaldım gözüm döndü ve kendiimi kaybettim ve birden evden fırlayarak nebahatlerin apartmana koşmaya başladım. dış kapı bozuk ve açıktı daldım içeri hızlıca ve kapı önüne geldim cesaretimi toplayarak kapıyı çaldım ve beklemeye başladım. ve atletli adam kapıyı açtı biraz arkasında nebahat dudağı patlamış ve yüzü kızarıklık içinde bitap düşmüş gözlerle bana bakıyor. bırak sevmeyi insan olan acırdı. söylemeyi unuttum nebahat 16 ben 17 yaşında idim ozamanlar adamda 40 lı yaşlarda göbekli kel bir herif. ve nebahate kovar bir şekilde içeri gir sen! dedi. ve bana dönüp aynı ses tonuyla ne istedin! dedi. bende tekrar cesaret edemediğim için "neden gürültü yapıyorsunuz. hem ayıp değilmi kızını dövüyorsun" yazıktır günahtır diye benden büyük adama öğüt veriyorum :)

ve bana dediki " ne kızı lan o benim karım!" oha dedim. bu kaçıncı şok lan. hangisine yanayım şaşırdım. ilk görüşte çarpıldığım kızın evli olduğuna mı yoksa bir insan olarak 16 yaşındaki bir kızın 40 lı yaşlardaki bidon fıçısıyla evlendirilmesinemi....ve o an sanırım ilk ölmek istediğim andı. hayatta üzüldüğüm olsada ölmek isteyecek kadar değildi. ve peki diyerek-ki zaten şuurumu kaybetmişim konuşacak halim kalmamış-dedim. adam arkamdan "manyak mıdır nedir ya!" dedi onu hatırlıyorum.ve eve gittim yatağa uzandım. iç çekmeye başladım. onun akşam bana baktığı anı düşündüm-o an ahal bana bakmıştı diye sanıyorum salak gibi- ve gözlerim dolmaya başladı. ilk savaşta yenik düşmüş bir savaşçı gibiydim moralim yerlerde sürünüyordu....ve 1 hafta evden hiç dışarı çıkmadım fakat arada perde arkasından nebahat balkona çıkarsa birkezde olsa yüzünü görürüm diye umut ediyordum. o bir hafta evlerine bakmama rağmen ya ben uyrken -ki uyku denen birşey kalmamıştı- çıkmıştı ve ben göremmemiştim. sonra kendimi biraz toparladım ama aklımın bir köşesinde beni takip eden nebahatın hayali. sürünerek yaşıyor gibiyim. ve sigaram almak için -normalde karton şekilde alırım sigarayı fakat o kadar çok içtimki bitti ve almak zorunda kaldım- dışarıya çıktım. bizim mahallenin bakkalı vardır. numan abi. sigarayı ondan alayım dedim. hemde hiç halim yok yakındaki biryerden almalıyım dedim. ve bakkala doğru yürüdüm. bakkala tam girecekken nebahat bakkaldan çıktı. dışarıda ürkmüş bir kedi yavrusu gibi kocaman kocaman gözlerimin içine baktı baktı baktı ve suratını çevirerek gitmeye başladı. bana öyle bir baktıki gene heyecandan elim ayağıma dolaştı. normalde çok rahat ve patavatsız insanımdır. ama bu kızda o sökmüyor. zaten hayatı benim rahatlığıma gelmeyecek kadar hüzünlü ve şevkate muhtaç bir kız çocuğu gibi. hayatımda bana öyle çekinerek bakan tek kızdı.

neyse uzatmayayım. onun gittiğini görünce uzanarak kolundan yakaladım bir cesaretle ama elim nasıl titriyor zangır zangır. kız yanlış anlayacak sapık diyecek diyede korkuyorum bir yandan :) ama çarpıldım be ne yapayım peşinden gitmeyeyimmi...ve kendime doğru çektim. hafifçe tabi öküz gibi değil :) ve saçları savrularak masum tatlı güzel ama morluklar içindeki temiz yüzü bana döndü. ve ismini bildiğim halde olayın heyecanıyla şaşkın yüz ifadesiyle "kimsin sen?" diye sordum yumuşak bir ses tonuyla. yeşil gözleriyle - bu arda yeşil gözlü kızları çok severim- gözlerimin içine baktı ve "nebahat" dedi. o an hani insan dünyalar tatlısı küçük bir kız çocuğunu öpmek ister ya tatlılığından masumluğundan öyle öpmek istedim. tabi dokunmaya bile kıyamıyor insan. ve o adam gerçekten senin kocan mı dedim. o da sen o sun dimi dedi ve ardından evet dedi. adam o kadar çok vurmuşki hayvan herif. kız olayları zor hatırlıyor. ben sanki daha önceden arkadaşmışız gibi kıza "o hayvan herif seni dövüyor! neden buna katlanıyorsun dediğimde takdir edersinki türk ailelerinin klasik dramını söyledi. imam nikahlıyız ayrılmak istedim fakat ailem seni kabul etmeyiz dedi" dedi. bende o heyecanla ben seni kurtarırım o adamdan dedim. ama gözünü gözlerimden ayırmıyordu. bana kısık bir ses tonuyla "saçmalama" dedi. ben kendimi o kadar kaptırmışımki tamam diye bekliyorum. seni tanımıyorum bile nasıl güveneyim. dövsede en azından o benim kocam ve orası benim yuvam dedi....ama ben bu cevabı beklemiyordum geçirdiğim şoklardan birini daha yaşadım. arkasına bakmadan hızlıca birazda koşarak gitti ve bira düşüününce haklı! dedim. nede olsa beni tanımıyordu. ama ben daha önce beni gördü ve etkilendi havasından kurtulamıyorum.

salağım ben. salağım. salaklık bu yaptığım diyerek kendime gelmeye ve kızın etkisinden kurtulmaya çalışıyorum. salaksın sen tanımadığın bir kıza ve evli üstelik. nasıl gel dersin diyerek kızın üzerime attığı suçluluk psikolojisini yaşamaya başladım. ve kaldırıp kafamı baktığımda millet bana delirmiş gözüyle bakıyor halde gördüm. bir iki kişiydi gerçi. sonra eve doğru yürüdüm. ve sola saparak bizim evin yakınlarında insanların yürüyüş yaptığı sahil şeridine doğru yürüdüm. kafamı dağıtırım dedim. ve gidip 2 saate yakın yürüdüm. yoruldum ve eve döndüm. kafamı yastığa koyduğum gibi uyumuşum. 5-6 saat sonra uyandım kendi kendime ve melankoli bir ruh hali birden gözlerim tekrar doldu ve ağzımı kapatar sessizce ağlıyorum. kanımı içime akıtıyorum. gözyaşlarım yüzümden hiç aralıksız dökülüyor. ...öyle kötü hissediyorumki "ben onu istiyorum" diye bağırarak hayvan gibi ağlayasım var. ömründe hiçkimse için ağlamamış bir adamım ve beni tanımayan bir kız için saatlerce ağlıyorum. ve iyi değilim. intihar eğilimi baş gösterme durumuna kadar geliyorum. uyuyorum. kalkıyorum tekrar başlıyorum ağlamaya. ve güçlü bir yapısı olan ben yıkılmış durumdayım. 2 gün bu haldeyim. ve yanında okul için kaldığım dayımın büyük oğlu (benden 6 yaş büyük) gecelere kadar çalışıyor. birbirimizle görüşmüyoruz gibi birşey :) pansiyona dönmüş ev. ben geceleri odama çekiliyorum o da rahatsız etmiyor benimde işime....geliyordu. ama bu sefer öyle olmadı. kapının önüne dizlerim yukarı bakacak şekilde dizlerimi birleştirip kafamı dizlerimin üstüne koydum öylece bekliyorum. yani kuzenimin gelmesini bekliyorum. okadar kötü durumdayımki yarı baygınım. ve anahtar sesi duyuldu. göktuğ? diye bana seslendi ve panikleyerek noldu diye yüzüme dokunmaya başladı. bende baygın adamdan çıkan ses tonuyla " iyy değilm ben doktora götür beni" dedim zor bela. o da ambulansı aradı sanırım sıra iyice bitap düşmüşüm. gözüm kararmaya başladı. ve ne kadar sonra bilmiyorum ama sarsıldığımı hissettim ve sonrasını hatırlamıyorum bayılmışım. ve arada gözümü açabiliyorum sakallı bir surat ve göz kapaklarım tekrar kapanıyor. ve gözlerim sonunda açılıyor. kolumda serum hastane odasındayım başımda büyük kuzenim. göktuğ iyimisin noldu nasıl oldu bu diyerek beni soru yağmuruna başladı ve şuurum yerine geldiğinde içim daralıyor dedim ve kuzenimin elinden su içtim. o kadar çok terlemişimki o esnada sırtım bildiğin su içinde. ve ağzım çölde susuz kalmış gibi kurumuş. kana kana su içiyorum 4 bardak su içtim. pek su içen birisi değilim normalde. ve biraz kendime geldikten sonra tekrar aynı hüzün çöktü üzerime daha yeni uyanmışım "nebahat" diye tekrarlamaya başladım. kuzenimde "nebahat kim" "oğlum nebahat kim söylesene" diyip duruyor. ben orda ölür haldeyim o bana soru soruyor. neyse kuzenime arkamı döndüm ve iç çekerek sessizce ağlamaya....başladım tekrar ama bu sefer o kadar kötü değilim. normal ağlıyorum. ardından doktor geldi içeri. bana iyimisin dedi bende doktora dönerek iyiyim dedim. nekadar zamandır burdayım ben dedim...

2 saattir baygınsın eğer onu soruyorsan dedi. evet dedim onu soracaktım. dedim. ve kuzenime "hastamız kendini toplayınca çıkabilir. manik depresif kriz geçirmiş dedi. ve ilaç yazdığını söyleyerek bunları eczaneden temin edin dedi saat gece 12 yada 1 falan. daha önce herşeye ağlayan adamlara kıl olan dalga geçen ben "bir kız içinmi lan" derler ya. şimdi bir kız için hayatımdan olur haddeye geldiğimi gördüm. sanıyorumki dünya benim elimde dönüyor. ve kimisinin reddedemeyeceği kızlarla dalga geçip aşağılarken. bir kızdan öyle bir tokat yedimki o günden sonra bidaha öyle birşey yapmadım vallaha. neyse. ben bu gece burada kalalım dedim kuzenime o da olur dedi. soru sormaktanda vazgeçmişti.bana kilitlenmiş. bakıyordu. bende tekrar arkamı dönerek yattım. hem halim olmadığı için hemde eve giderken evlerini görürüm daha kötü olurum diye eve gitmek istemedim. ev benim için bi hapishane gibi duvarlar üstüme gelir diye kalmak istedim. ve ağlamam durdu ve bitap şekilde gene uyudum. ve gün tam karanlık. uyandım doğruldum. serum bitmiş tabi önceden. serbestim. hastanenin camına doğru bacaklarımı tutarak yürüyorum. uyuşmuşlar. ve perdeyi araladım. dışarısı zifiri karanlık. ve biraz sonra gün loşlaştı güneş ağarmaya başladı gittikçe..ışık artmaya başladı ve kendimi toplama gücü buldum. iyiyim diye telkinler veriyorum kendime öyle olmasam olamasamda öyle imiş gibi hissettireyim diye düşünüyorum. ve pencereyi açtım. kuzenimin uykusuda çok ağırdır. ona baktım ve ondan yana endişem kalmadı. ve tül perdeyi sıyırdım ve kafamı pencereden dışarı çıkararak gözlerimi kapattım. rüzgarın hafif esintisini soğukluğuyla birlikte yüzümde hissettim. ve arkama dönerek "hadi bir cesaret" dedim. sonra çok direndim ve yapamadım. pencereyi kapatıp yatağıma döndüm. içim içimi yiyiyor ama atlsaydım keşke diye. ve yapamadığımın buruk pişmanlığını yaşadım. biran kendimi atlamış gibi hissettim. ruhumun yerinden çıktığını falan. gözlerimi açtım ve kuzenime seslenerek onu uyandırdım. ban "noldu" dedi. bende "eve gidelim" dedim. aklımdan ne geçiyor billiyormusun. balkondan atlamak. ve bu hayatımda verdiğim...hazırlanırken kuzenim soru sormaya başladı. adam merak içinde. iyimisin ne oldu nasıl oldu biri birşeymi dedi vs. vs. bende gerçekleri söylemedim. işte mahallede olduğunu söyeseydim problem çıkardı diye düşünerek okulda birinden hoşlandım....kabul etmedi. ve ondan vazgeçemedim bişeyler salladım ve durum böyle oldu dedim. ve öğüde başladı. oğlum sen buraya okumaya geldin ne işin var kızlarla falan birşeyde diyemiyorum. annemler para yolluyor ama adamın evinde kalıyoruz sonuçta neyse dinledim fakat tepki vermedim sustum. ve nihayet eve geldik. taksiden indik ve gözüm nebahatlerin evine ilişti ve nebahat balkondan aşağı bakıyor. onu farkedince o da beni farketti bana doğru bakmaya başladı. öğlenden sonra idi. ve ben gene kötü olmaya başladım bu nasıl bi ızdıraptır dedim içimden. ve kuzenim "gelsene" dedi. ve nebahat. kuzenimin ona baktığını farkedince (sanırım) içeri kaçtı. ve kısık bir sesle ağzım biraz açık yalvarır bi tonla "gitme" dedi. ve öylece kalakaldım. daha sonra eve geçtik. odama yerleştirdi beni kuzenim ve yatağa girip gözümü pencereye dikip hüzünlü bir şekilde cama baktım ama gözümü kırpmadan. ve lanet gözlerim gene dolmaya başladı. sanırım onu balkonda görmeseydim böyle olmazdı. bilmiyorum. ve iki gün evden çıkmadım tekrar ve devamsızlık sorunu oldu okulda. yani hesapladım kaç gün gitmediğimi. tabi arkadaşlarla okuldan kaçtıklarımızıda hesaplayıp. ailem çok katıdır bu konuda kabullenemezler böyle bir şeyi yani devamsızlıktan kalmamı.hastanede olduğum günleri rapora saydırdım fakat diğerleri mazeretsiz. ve gitmeliydim ama sonradan farkedince bunu düşünüyor olmam intihar eğiliminden uzaklaşmıştım.

neyse o gece dinlenip üniformamı giyip okula gittim. sahile yakın bir kolej. millet neşeli herkes kafasına göre söyleyip gülüyor. ben bok gibi hissediyorum kendimi. nasıl lan diyorum nasıl herkes mutlu olabiliyorda ben mutsuzum. tabi umudu kesmem gerek nebahatten bunun farkına varmışım. ve iki yakın arkadaşım geldi yanıma iyimisin nerdeydin falan. o kadar içim acıyorduki yaşadıklarıma anlatamıyordum bile. yalan üstüne yalan söylüyorum hastalandım falan filan. tabi daha önceden telefonla aramışlardı. "niye açmadın telefonlarımızı" dediler. dedim hastalıktan mecalim yoktu. ....merak ettik adresini soracaktık yanına gelecektik dediler. sağolun ama şimdi iyiyim dedim. bir kız vardı ozaman muhabbetimiz iyiydi. kendisiinn bana ilgisimi vardı bilmiyorum ama bana doğru geldi ve arkadaşlarımdan müsaade istedi tek konuşmak için...bak dinle sana ne diyeceğim diye başladı ve ben öyle bir yüzüne daldımki mal gibi bakıyorum yüzüne aklımda nebahat var. kızın dediğini anlamıyorum yanıt vermiyorum. öyle kaldım ve biraz başım döndü. sendeledim ve kız kolumdan tuttu ve iyimisin dedi. iyiyim sağol dedim. daha sonra okuldan çıkıp gitmeye başladım. gene aynı hisler için daralıyor ve terliyorum. çok acınacak haldeyim kendimden nefret ediyorum diyorum. nasıl oldu bu neden bana oldu diye isyan ediyorum. ama eve koşmaya başladım ve sigara içtiğim için çabuk tıkandım. ve yavaşladım . öksürmeye başladım. ciğerlerim çıkacak gibi ve gene gözlerim doldu ve çömeldim.biraz bekledim ayağa kalktım ve yoluma devam ettim eve yaklaşırken bir aradan nebahat çıktı ve beni kenara çekti ve bana " . .."beni gerçekten istiyormusun" dedi. ve ben heyecanla evet hemde senin için ölecek kadar dedim ve gülümsedi. meğerse komşulardan öğrenmiş bana ne olduğunu tabi komşularda kuzenimden. ambulansı duydular ya merak etmişler olay sonrasında sormuşlar. ve bana güvendiğini fakat bilmem gereken birşey olduğunu söyledi. nebahatın kocası bildiğin katilmiş. bir kişiyi bıçaklayarak öldürmüş. sabıkalı yani. ben okadar mutluyumki deidklerini duymuyorum yüzüne bakıyorum, gözlerine bakıyorum , masumiyetine iç çekiyorum.

içim acıyor bi yandan seni neden daha önceden tanımadım. neden? ömrümün geçemsini isteyeceğim kadınımı daha önceden tanısaydım diye düşündüm ve "çok güzelsin" aynı ilkbahardaki güneş gibi sımsıcak yüzün ve ay kadar billur ve parlak dedim. gülümsedi gözümün içine baktı ve sana güveniyorum dedi.....valla etrafımda katiller eksik olmadı şaşırmadım aslında ben :) bir adam vardı hatta karısını silahla vurmuştu. alt katımızda adamı baltayla kafasını yardılar. vardı yani. neyse melankoli halimdem kurtuldum ve bana gitmeliyim dedi ve koşarak apartmana ilerledi. içim içime sığmıyor ve nebahati bir çocuk edasıyla o dokunmaya kıyamadığım saçlarını ellrini yüzünü düşünüyorum. yüzündeki bir gülümsemeye ömrümü feda etmekten çekinmeyecek durumdayım. o da beni seviyor yoksa neden sana güveniyorum desin diyorum. bana güveniyor. diyerek eve gittim ve hemen odamın camındana evlerine bakıyorum onu 1 saniyede olsa göreyim. okadar içim içime sığmıyorki. ve ertesi gün. apartmandan çıkıyorum hem sigara alacağım hemde nebahati belki görürüm. diyorum. ve kapıyı açtım karşımda nebahat elinde boş bir tabak yüzüme bakıyor. ben şaşkınlık ve sevinci bir arada yaşıyorum. sonra bana içeri girebilirmiyim dedi ama tedirgin bi halde ve çok şaşırdım. bende tabi gel dedim. içeri girdi. kapıyı örttüm. bana "peki beni ne zaman o adamın elinden kurtaracaksın diye sordu. ben şaşırdım tekrar ve bunu düşünmemiştim hiç. diyecek bişeyim yok ve suratıma biraz baktıktan sonra öylesine söylediğimi düşünerek suratındaki gülümseme bir anda somurtuya döndü ardından gözleri dolarak sana güvemiştim dedi ve arkasını dönerek kapıya yöneldi. bende bir hamleyle koluna uzandım ve bakkalın önündeki gibi onu hafifçe kendime çektim. gözlerinin içine baktım ve bu gözleri görüyormusun dedim kendi gözlerimi göstererek. ağlamaktan yaş kalmadı senin için. ne hale düştüğümü gözyaşlarım anlatır dedim. ve senin için bu yaşlar dökülmüşse bu beden herşeyi göze alabilir dedim. gözlerini gözlerimden hiç ayırmadı...öylece baktı ve sna inanıyorum nolur beni yarı yolda bırakma dedi ve ilk kez orada elini tuttum. o kadar yumuşaktıki elleri kalbime dokundu sanki. rüya gibi yüzü....cennette gibiyim. hayatımı sunduğım kadınımın elini tutuyorum...ve bana ne zaman gideceğimiz sorusunu tekrar yöneltti. ve ben kaçmak çözüm değil o adamın karşısına çıkar ve durumu anlatırım aramızdan çekil derim. o kadar büyüğümki onun yanında dağları bile delerim ferhat gibi. neyse nebahat bana "saçamalama anlattım sana kocam bir katil. seni öldürebilir ...kaçmamız gerek " demeye başladı. benimki deli cesareti. hemde sevmişim gözüm kör olmuş. düşünemiyorum. adam döverek bile öldürür belki beni. ve beni bu düşünceden vazgeçirmeye çalışırken kapı çaldı. nebahat ağlamaklı ve kısık bir ses tonuyla "açma nooolur" dedi. saçamalama neyden korkuyorsun dedim. komşular görürse kocama söylerler korkuyorum dedi. peki dedim ve sadece kapının deliğinden bakacağım dedim nebahate. kapıya doğru ilerledim. ve dürbünde bir teyze. biraz dilenciye benzer tipi var. fakat işin garibi 3 senedir o apartmandayım daha dilenci gldiğini ilk kez görüyorum. ve dilenciye kapıyı açtım ve başladı kadın yalvarmaya bende kadına nasıl girdiniz dedim içeri? (çünkü biliyorum anahtarı unuttuğumda bana bile dış kapıyı açmıyorlar. hırsızlıklar yüzünden akıllanmışlar ve dış kapının açık olduğunu söyledii. ve öğreniyorumki nebahat çıkarken kapanmasın diye kapıya engel koymuş. apartmandan kaçması gerekirse kapıyla uğraşmasın diye. neyse dilenciyi gönderdim ve nebahat bana doğru yaklaştı ağzını sıcak nefesiyle birlikte boynuma yaklaştırdı. biraz boynumda gezdirdikten sonra dudaklarıma doğru geldi ve tatlı ve ıslak dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı. ve ben o an uynadım ve ne olduğunu anlamadığımı farkettim. noluyo bana dedim bir anlık şehvetle kendimi kaybetmiş gibiydim çünki.

sorum nasıl kurtulacağım ben bu durumdan?

 
seviyorsan, önce kızla konuşmayı denemelisin bence.
Edit :Dayı 3-4 paragraf okudum, iyi yazmışsın, güzel olmuş ama. Valla sonunu getiremedim bir özet geçivereydin yaa.

  • ifıdieyoung  (10.08.12 21:47:40 ~ 22:07:19) 
  • LORDS  (10.08.12 21:50:22) 
successful, troll is succesfull. açmayın dedeler. okumayın rüya çıkıyor.

panpa yatmadan önce kendini tatmin edersen böyle rüyalar görmezsin.

hepsini okudum lan. harbiden.

edit : adam rüya anlatmıyomuş. uyandım derken betimlemeymiş o.

panpa hatun seni öptüyse al kaç git madem.
  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (10.08.12 22:04:52 ~ 22:18:32) 
okudum ve bi bok anlamadım


  • damla cikolata  (10.08.12 22:06:21) 
Okudum da, lozan antlasmasi nin bazı maddelerini yazmamissin.


  • kreider  (10.08.12 23:00:17) 
cool story bro.


  • antihero  (11.08.12 01:17:00) 
okuyamadım kardeş durumumuz yoktu..


  • kcalbosay  (11.08.12 06:45:49) 
''nebahat bizi karşı apartmanda parkın olduğu caddenin üzerindeki 2. kattaki sol daire. '' Hönk! Burada koptum, zaten kopmaya meyilleniyordum da.


  • saphira  (11.08.12 21:58:52) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.