benim metaforum otel. geçen aylarda bir genel cerraha sağlık raporu için gittim. adam benden de yaşlı. ne iş yapıyorsun deyince dedim şu iş. ya dedi sana bir soru sorayım: arkadaşlarım beni mahvetti. şimdi sorun bende mi onlarda mı? dedim müdür, otel düşün. sen diyelim 5 yıldızlı bir otelsin. sana kimler gelir? genelde seçkin, otelde kalmasını, oturmasını kalkmasını, yemesini içmesini yatmasını bilen elemanlar gelir. onlar oteli, otel çalışanlarını yormaz, çarşafları çalmaz, havluları tuvalete atmaz vs. bir de tersini düşün sen yol üstü yıldızsı bir otelsin. sana her açıdan düşük düzeyli insanlar gelir. dışına da sıçarlar afedersin içine de. o zaman sen karar ver şimdi hata kimde? dedi ki, evet hata bende, ben her türden insanı hayatıma bizatihi zaten kendim davet ediorum. sonuçta da yaşadıklarım sadece kendi yüzümden. o halde başkalarına kızacağıma kendimi değiştireyim. hah dedim bu!
ama bu elitist bir anlayışı yansıtmamalı. buradaki metafor salt maddi yönden değerlendirilmemeli. genel olarak düşünülmeli. ha ben yapabiliyor muyum? yok be birader. bak kaç yaşındayım halen daha pişman olduğum durumlar oluyor insan ilişkilerinde. zira, kimse kötü değil ki en başında. sonradan anlıyorsun ki, kapruz kelekmiş, ama kesmiş de bulunuyorsun bir kere: sonrası ne b.k yersen ye afedersin!
sonuç: çelişki oğlu çelişki, çünkü insansın! söz şu: (bkz:
hominem te memento)