En yakın arkadaşımla böyle bir dönem geçirmiştik. Lisede çok yakındık, ama üniversitede yollarımız ayrılınca kendi işimze bakar olduk. Başka arkadaşlarımız oldu, zamanımız kısıtlıydı, pek görüşemiyorduk, bazen bir iki ayı bile buluyordu görüşmediğimiz. Görüştüğümüz zaman da birbirimize anlatacak çok az şey buluyorduk, çünkü her konu bir diğerini ilgilendirmeyecek, canını sıkacak gibi geliyordu. Bazen saçmalıyorduk konuşamamaktan. Ben kıskanmamaya çalışıyordum diğer arkadaşlarını (kızız biz bu arada), sanırım o da kıskanmamak için çaba sarfediyordu...
Sonra üniversite bitti. Üniversitedeki onca arkadaştan da geriye bir iki değerli kişi kaldı. iş hayatı başladı, onda da arkadaş bulmak pek mümkün olmadı olmayacak da; bir anda o yeniden en yakın dostum oldu. O yüzden de daha sık görmeye başladım onu, ihmal etmemeye çalıştım. Eh, daha çok zaman geçirince, daha çok konuşacak şey oluyor, çünkü birbirinin hayatına dahil oluyorsun, olan bitenden haberin oluyor, hastalığını sağlığını biliyorsun, sevgililerini, arkadaşlarını biliyorsun, sıkıntılarına tanık oluyor, paylaşıyorsun. kısaca dostluk ediyorsun işte.
eğer birbirinizin hayatına dahil olamıyorsunuz, her defasında yolda karşılaşan askerlik arkadaşları gibi olursunuz. hele de birbirinize açmadığınız, açılmadığınız konular varsa aranızda, o dostluk, dostluk olmaktan çıkar, desperate housewives modeli dostluk olur.
birbirinize değer veriyorsanız, daha fazla zaman ayırmalı, dostluğunuz için emek sarfetmeli ve kesinlikle açık ve dürüst davranmalısınız. başka kurtarma yolu yok. bu yüzden biten arkadaşlıklarımın hikayeleri şu anlattığımdan çok daha uzun sürer.
0