Giriş
(20)

kendimle ilgili bir soru. (özet geçemeyeceğim)

serenavanderwoodsen
25 yaşındayım. lys'ye yeniden girdim ve kazandım. yeni bir okula başlayacağım. zaten önceki duyurularımdan da anlamışsınızdır. ankara'da ailemle yaşıyorum. babam ve üvey annemin yanı sıra, benden küçük iki kardeşim var ikisi de erkek. birisi yedi yaşında, diğeri 21 yaşında ve öğrenci. neyse buraları
25 yaşındayım. lys'ye yeniden girdim ve kazandım. yeni bir okula başlayacağım. zaten önceki duyurularımdan da anlamışsınızdır.

ankara'da ailemle yaşıyorum. babam ve üvey annemin yanı sıra, benden küçük iki kardeşim var ikisi de erkek. birisi yedi yaşında, diğeri 21 yaşında ve öğrenci. neyse buraları geçelim.

14 yaşında annemle babam aniden boşandı. 11 senedir içimdeki boşluğu yenebilmek için türlü şeylere başvurdum. bir sürü saçma sapan ilişki yaşadım, kurslara gittim, hepsini yarım bıraktım. kilo aldım, kilo verdim. bazen güzelleştim, bazen de çirkinleştim. ama bu boşluğu hiç bir zaman atamadım.

psikoloğa ve psikiyatriste gittim. onları da bıraktım bir süre sonra. hayatımda her şey yarım kaldı yani. hep yarıda bıraktım. önceki üniversitemi de, fitness yaptığımda da, rusça kursuna gittiğimde de... hep yarıda bıraktım.

şimdi iki sorum var:

1-üniversitede başarılı olabilmek için napmam gerek? 25 yaşındayım, hacettepe'de bir deneyimim oldu ama bölümü sevemedim yarım bıraktım. şimdi yabancı dillerle alakalı bir bölümde okuyacağım ve heyecanlıyım. bana ders çalışma metodlarını ve hatta en kısa yoldan okulu nasıl bitirebileceğime dair tüyolarınızı paylaşabilir misiniz? hocaların gözünde çok da sivrilip gıcık bir görüntü sergilemek istemiyorum, sadece iyi bir öğrenci olayım yeter.

2-bazen ölümü çok düşünüyorum. ölmek istiyorum. kendimi pencereden attığım imgesi aklımdan çıkmıyor. ağlamak istiyorum. korkak hissediyorum kendimi... bunu psikiyatriste de anlattım ama ilaç verdi. ilaç almaktan nefret ediyorum. okulu kazanınca her şey düzelir zannettim ama yine de bu boğucu histen kurtulamadım. hatta şu anda yine ölümü düşünür durumdayım. nedenini bilmiyorum. "rahat g*tüne mi batıyor" diye düşünebilirsiniz. ama gerçekten on bir sene geçmesine rağmen babamın annemin en yakın arkadaşıyla evlendiği, hatta ondan çocuğu olduğu gerçeğine alışamadım. evi de terkedemedim çünkü babam böyle bir şeye izin vermez. üvey annem despot bir kadın. (yani işi astrolojiye bağlamak istemiyorum ama tam bir başak burcu.) kavga etmiyoruz ama her şeyi kendisinin bildiğini düşünüyor. çok ukalalık yapıyor. ezik hissediyorum, beni çok sindiriyor.

lütfen kendi tecrübelerinizden yola çıkarak bana yardımcı olur musunuz? artık dayanamıyorum çünkü. hayatımda kimse yok. öz annem de ege'de bir yerlerde alzheimer'lı annesine bakıyor. onun yanına da gidemem.

şimdiden teşekkürler.
0
serenavanderwoodsen
(16.09.11)
ouuuv; ölmüşsün sen...

paran varsa bir ev tut kendine okuluna yakn.
başka bir şehirde (ankadara oturmuyorsun sanırım)yeni bir üniversite iyidir.

gez toz kafayı dağıt başlarda ama sonra inele okulu bitir; başka çaren yok gibi gözüküyor.

paran yoksa da okurken çalışman gerekecek; şimdiden iş aramaya bak.

kolay olmayacak ikisi de ama kolay gelsin...
0
midnight exe
(16.09.11)
ankara'dayım.

açıkçası bir iş tecrübem falan yok. tek bildiğim çok iyi ingilizce ve türkçe anlatabildiğim özel ders olarak. o da parasız eş dost çocuklarına falan...
0
🌸serenavanderwoodsen
(16.09.11)
acı ama gerçek bir şey söyleyeceğim hep böyle kalacaksın. ara ara güzel zamanların olsa bile bu ruh halin hiç yok olmayacak. çok uzun yıllardır majör depresyon hastasıyım. kronikmiş. hele bir de hayat sağdan soldan geçirince geçmek bilmiyor. ben de 6 yaşımdayken boşandı bizimkiler. üvey anneden dayak yedim üvey babadan taciz gördüm. akraba tecavüzüne uğradım daha 9 yaşımdayken falan. atlatılıyor bir şekilde ama geçmiyor o ölme isteği hiçbir zaman. ya bununla yaşamaya alışcaksın ya da o ilaçları içeceksin. ve şunu unutma asla kendini öldüremeyeceksin. hep intihar eğilimlisi olacaksın.

lanetli olduğuna inanmaya başlayacaksın bir süre sonra da. girdiğin iş yerleri batacak kendinden bileceksin. çok sevdiğin adam intihar edip ölecek kendinden bileceksin. o kardeş dediklerin kazığın en büyüğünü atacak sana yine "ulan kafama sıçim niye böyle iyi biriyim ki hala ben" deyip yine kendinden bileceksin. genelde terkedilen olucaksın çünkü kimse senin kadar derinlerde yaşamıyor. kimse senin kadar gerçekçi ve acımasız değil gerçekler konusunda.

yalnız yine de şansın yok değil. okumak gibi bir şansın var. ve ne olursa olsun bir baban var. bunu kendi lehine kullanmayı başarabilirsen yakın zamanda bu söylediklerimin hepsinden bir çırpıda kurtulabilirsin. benim, daha doğrusu bizim gibilerin yapamadığı şeyi yapmaya gayret edersen kolay olabilir. takmamak! gelişine vurmak, akışına bırakmak gibi. tabi sen tam bunun yapmaya karar verdiğinde bir dış etken mutlaka önünü kesmezse. belki de sen daha şanslısındır.

off çok bunalımım bu aralar yine kusura bakma moralini bozmuş oluyorum ama gerçekler bunlar.
0
menon
(16.09.11)
ilk gönderdiğin anda okudum sorunu, şu ana kadar düşündüm. net bir şey diyemedim. mutlu olman ve bu mutluluğu uzun bir süre hayatında koruman gerekiyor. yıllar süren bir koruma tabi bu. bu süre zarfında ise biraz daha iyi olacağını tahmin ediyorum. aşık olmayı dene, umutsuz bir aşk bul kendine, onun peşinden koş. bir uğraşın olsun yani. bisiklete bin mesela.. bir şeyler yap yani.
0
karlmarx
(16.09.11)
sorun şu ki, aşık olamıyorum artık. fallarda "3-5 aya karşına birisi çıkacaağğk" geyikleri dönüyor ama kaç 3-5 ay oldu... yanlış anlaşılmasın buralarda sevgili arayacak da değilim. ilgi budalası falan da değilim. dayanamıyorum sadece... ve şu da var, artık birine kendimi en baştan anlatmak çok zor geliyor.
0
🌸serenavanderwoodsen
(16.09.11)
kendine acimayi birak ve gerceklerle yuzlesecek kadar cesur ol. 3 vakte kadar ekonomik bagimsizligini ilan edecek ve bu ortamdan kendini kurtaracaksin. simdilik uvey anneye katlanmak zorundasin. senden cok daha zor durumda olanlari dusun. boyle durumlarda polyanna'yi oynamak cok ise yarar. defalarca sinava girdigin halde hic bir yeri kazanamiyor olabilirdin, baska saglik sorunlarin olabilirdi gibi... ölümü düşünmek kolaycilarin isi. sen bu isi zor yoldan yapacak, bitirecek, ekonomik bagimsizligini ilan edip kardeslerine ornek olacaksin.

herkes hayatinin kisa ya da uzun bir doneminde bocalar. anlattiklarin zor seyler, kabul ediyorum ama cozumsuz seyler degil. ayrica, yakindan bildigim baska hayat hikayelerine kiyasla, hic de oyle vah tuh denecek durumda degilsin.

hayatinda "kimsen" olsun bu arada. yeni okulunda arkadaslarin olacak. iclerinden iyi yurekli birisi ile karsilikli destek olursunuz birbirinize.

kurslari bir sure askiya al, tek hedefin okulunu bitirmek olsun.

haa bi de, ilac almaktan nefret etme. sana mutlaka iyi gelecek ilaclar vardir. (tecrube konusuyor) (bkz: yeni baslayanlar icin depresyon/@compadrito)
0
compadrito
(16.09.11)
sorununu geçmişteki bir şeye bağlamaya çalıştıkça asla çözülmeyecek çünkü geçmişin asla değişmeyecek. benim de 11 yaşında babam öldü. yediğim her bok başaramadığım her şey depresif olduğum her an için bunu sebep gösterebilsem oh ne ala.

öyle bi dünya yok. kimin kusursuz bi hayatı oldu? suçu boktan hayatına atmak ne kazandıracak sana? sorunun kaynağı sensen değiştirme gücüne sahip olan da sensin. sızlanmak yerine bişey yap. nokta.
0
cro magnon
(16.09.11)
seni rahatlatacaksa 23 yaşımdayım ve birinci sınıftayım. (ama saç sakal 25 falan gösteriyor, sınıfta bildiğin dedeyim) önceki lisans eğitimimi 4. senemde çat diye bıraktım. şimdi bambaşka bir bölümdeyim ve beni heyecanlandıran bir mesleğe yöneldim, o yüzden o giden yıllar hiç koymuyor gayet mutluyum. evdeki durumla ilgili bir şey söyleyemem. ama o ruh halini değiştirebilecek tek şey okul. okulda çevre edinmen lazım. okuduğun bölüm ne kadar iyi olursa olsun, dersleri ne kadar çok seversen sev, samimi bir arkadaş çevren yoksa o okulu tam anlamıyla benimseyemiyor ve sevemiyorsun. arkadaş çevresi her şeyden önemli. okulu sevdiren en önemli unsur bence. öğrenci kulüpleri de arkadaş çevresi için en ideal yol, zaten üniversite tecrüben olmuş biliyorsundur. ama gerçekten okul çevresi insanın hayatını güzel kılabiliyor tek başına. buna yönel o ruh halinden kurtulabilmek için. söyleyebileceklerim bunlar sanırım.

bir diğer yol da sevgili yap, iyi kötü kafan dağılır en azından.
0
robin crusoe
(16.09.11)
"evi de terkedemedim çünkü babam böyle bir şeye izin vermez."

bu mantıkla işin zor, cesur ol biraz.
0
madyb
(16.09.11)
Şimdi yazmaya vaktim yok ama ilk fırsatta yazarım. Sadece şunu söylemek istiyorum şimdilik. Biri hep böyle olacaksın demiş ama emin ol öyle değil, dişini sıkıp gerçekten yapman gerekenleri yaparsan her şey hallolur.
0
aidiyetsiz
(16.09.11)
25 yaşındasın, kendi hayatını kurabilirsin. biraz cesaret. aşık olmak için önce kendini aşman gerekiyor. kolaylıklar.
0
sanzelize canavari
(16.09.11)
25 yaşında evi terketmeniz için babanızın izninin hükmü yasal olarak olmamalı.

okul konusunda da, yapacak daha iyi daha önemli bi işiniz yoksa (ki muhtemelen olmaz sevgili falan istemiyosanız) derslere gidin. çevre konusunda da süreci hızlandırır bu. derse gittikten sonra akademik başarı olarak da geri gelir o zaten. kimse bahsetmemiş ama bi öğrenci topluluğu da şiddetle önerilir.
0
ron dennis
(16.09.11)
selam,

aramıza hoşgeldiniz. yani bilmiyorum faydası olur mu, bana pek olmuyordu ama "içinde bir yerlerde sürekli uyanmayı bekleyen bir depresyona sahip olan insanlar" klübü diye bir şey var, biz onların üyesiyiz. :)

yarım bırakıldığınızı hissettiğiniz içni her şeyi yarım bırakıyor olabilirsiniz. ama şu şansınız var, kendinizi bütünlemek için başka insanlara ihtiyaç duymamayı öğrenmişsiniz. en azından şu yaralı halinizden kurtulana kadar hayatınıza kimseyi almamanız kendi hayrınıza olacaktır, zira o yarımlığı başka insanlarla giderdikçe daha büyük bir boşluk oluşur içinizde.

üniversite ankara'da mı bilmiyorum, eğer öyleyse bile ders çalışma ortamını ya da okula uzaklığı bahane edip yurda çıkmanız çok faydalı olur. maddi olarak nasıl olduğunuzu bilmiyorum ama devlet yurdu da kabul edilebilir, en azından farklı kişiler, ve hepsi üniversiteye gelmiş kişiler olacağından faydalı olabilir.
bi de şeyi düşünmeyin, yani yaşım büyük, çok sivrilmeyim ya da dikkat çekmeyeyim değil. belli ki yeteneğiniz olan bir alan, zevk alacağınız bir alan seçmişsiniz. budnan sonraki tek hedefiniz buna yoğunlaşmak olsun, tadını çıkararak üniversite hayatınızı geçirin. ders çalışma metodlarıyla ilgili birsürü şey yazmışlar zaten, yabancı dille alakalı bi bölümden mezunum, daha fazla bilgiye ihtiyacınız olursa mesaj atın. ama aynı zamanda okul dışı aktivitelere de katılın. bir başka yabancı dil alın mesela, seçmeli falan. imkan varsa kursa gidin. yarım bırakmayı pek de sallamayın, temel önemlidir ;)

2- hepimiz ölücez. ve belki hayatta gerçekten de yaşamaya değer çok da bişey yok, her şey belirlenmiş, her şey sıradan. herkes kötü. ama nasılsa ölücez. koşmaya gerek yok yani. şimdiki hayatından memnun olmadığın belli, bunun sen de farkındasın. elinden gelenin en iyisi, şu anda seni mutsuz eden insanları minimal ölçüde hayatına dahil etmen, yeni bir yola girmen. arkadaşların, eski çevren, yer yer ailen bile bu gruba dahil. tek başına ayakta kalmayı pek çoklarından daha iyi başaracaksın. sadece ufacık bir umut varsa içinde geleceğe dair, onu besle. ne anneni, ne babanı, ne geçmişini değiştiremezsin, ama gelecek senin elinde. elinde olanın üstüne eğil.
0
ahandanick
(16.09.11)
ilaçlarını kullan, gerisi gelir..
0
patir
(16.09.11)
compadrito +1

kendine acimayi birak! sen acincak durumda oldugunu düsündükce ve kendine acidikca etrafindaki insanlarin da sana acimasini bekliyeceksin. bu anormal degil zaten, herkes böyle isliyor maalesef ama en zayif nokta da bence bu.

sen gercekten annenle babanin ayrilmasinin, ardindan babanin annenin en yakin arkadasinla evlenmesinin senin hayatini (altini ciziyorum) bu kadar olumsuz etkilemesinin resmen alt üst etmesinin dogru olduguna inaniyo musun? özür dilerim acilarini kücümser gibi konustugum icin ama uzaktan bakman lazim durumuna. bi kac arkadas anlatmis, ben de anlatabilirim ne kadar sikintilar cektigimi vs. yani tek sen degilsine getirmek istiyorum lafi. o bahsettigin 'üvey anne tarafindan hor görülmek, fikirlerinin önemsememesi'ni (bazi dogustan kendine güvenenler haric) herkes kendi öz annesinden yasiyor. muhtemelen 'yabanci' birinden gördügün icin agrina gidiyordur bu muamele. cocuklukta genclikte neler olduysa oldu, ya da halen olmakta. ama baksana, 20li yaslarin ortasina geldik, büyüdük. denedik yanildik. carpa carpa da olsa bi yol cizdik. anne ve babadan haric hayatimizin oldugunu ögrendik. dogrusunun kendi yolumuzda gitmemiz gerektigini bildik. anne babanin etkisi olmadan yasamak yani anne babayi hayatinin merkezine koymadan yasamak zor gercekten. ben de su anda bununla cebellesiyorum. demek istedigim anne babayi hayatindan sil, evden git, basina buyruk yasa degil. anne baba üvey anne. bunlar senin hayatinin bi parcasi, hayatindan ciksalar yerleri asla dolmayacak. aslolan kendi isteklerin dogrultusunda hareket etmek. o kizar sunu yapayim, su gocunur bunu söylemeyim gibi degil. onlara göre degil kendine göre yasamak. biraz kendini toparlayip, plan kurup evden ayrilmani ben de tavsiye ediyorum. bi planinin olmasi önemli ama.

'ya beni anlamiyolar ki' diye geciriyosan icinden hala, hala acinmayi bekliyosun. seni yüzde yüz anladigimizi söyleyemem, muhtemelen anlamiyoruz hissettiklerini. birak anlamayalim, biz anlamayinca konuya hakim bi sen kaliyosun. icinden kIs kIs ya da tss tss gülüp, eglen bizimle. bi kac yil öncesine kadar sikayet manyagi idim . genel olarak hayatimla ilgili ya da gün icinde yasanmis büyük kücük her olayi sikayet edip agla sizla bitiremiyordum. ooeeh ama ya. cevreye zarar. o degil, söylene söylene negatif yükleniyo insan. neyse konudan uzaklasmayim. bugünden yarina degiscek seyler degil. üzerinde düsünerek zaman icinde biraz da kendini kontrol ederek düzelcek bi sey bence. bosluktan bahsetmissin ya - o bosluktan hepimizde var. gün icinde hepimiz kendimizi yalniz, yetersiz, caresiz ve bulundugumuz yere ait degilmis gibi hissediyoruz. bu boslugu normal bir sey olarak görmeye calisiyorum ben. bazen yogun hissediliyo bazen degil. ama bizi hic bi zaman 'aci yüklü' ya da ayricalikli yapmiyor bence.



her seyden ama her seyden önemli olarak sunu görüyorum: dertlerini herkesle paylasma! özellikle tanimadiklarinla. tamam acilar paylastikca azalir, kesinlikle dogru. ama sen intihar düsüncelerin oldugunu yazmissin. eger kafanda dolanan tilkileri tesvik eden olumsuz birilerine denk gelirsen, bi iki kivilcima bakar.

umarim ben de dogru kelimeleri kullanabilmisimdir.
0
nussschnecke
(16.09.11)
aile durumları konusunda babanla oturup sinirlenmeden ağlamadan konuşmayı dene.
sadece sınavlardan önceki gece 2 saat falan çalışıp sınavlara girdim.
okul 4 yılda bitti.
en büyük avantajım okulda sevdiğim bir sürü ders olmasıydı.
oturup ekonomi programı dinler gibi dinliyordum dersi.
okula gereken önemi ver gerisi geliyor zaten.
abanıp her gün ders çalışmanın alemi yok bence.
ölümü düşünme kendini ezik hissetme
o psikolojiyi kimsenin yaratmasına gerek yok sen kendi içinde yaşatmaya başlamışsın.
üvey annene tavrını belli et.

evden çat diye ayrılmak zor,
perişan olursun perişan,
devir para devri.
iş okul hayat bunlar önemli şeyler,
öncelikli olarak iş ara bence
ekonomik yönden rahatlarsın hemde para biriktirirsin.
kolaylıklar dilerim.
0
seyduna6687
(16.09.11)
herşeye rağmen hayata bakış açınla ilgili biraz da.

mesela: www.youtube.com
0
stopnsilence
(16.09.11)
önünde yepyeni bir hayata başlamak için inanılmaz bir fırsat var: üniversite. bunu değerlendir. bu ülkede herkes ingilizce bilirim der ama kimse aslında bilmez doğru düzgün. ingilizcene çok güveniyorsan iş ara, sadece ingilizce gerektiren işler fazlasıyla mevcut mesela part time banka çağrı merkezleri. yorucu olur ama en azından hem ev ortamında daha az kalmış olur hem de para kazanırsın.

hiç işe girmedin diyelim bu sefer de üniversite zaten yeterince zamanını alacaktır. kendini geliştir 4 sene içinde sonrasında iyi bir iş bulursun hayatın da yoluna girer.

o ruh halinin de tamamen değişmesi zor bi durum. her ne kadar ilaç almaktan nefret ediyorum desen de bi sürü ilaç kullanmış biri olarak bağımlı gibi yaşamak kötü de olsa o ilaçlar hayatı daha katlanılır kılıyo, bunu kullanmadığın zamanlarda sen de farketmişsindir. doktora hep mi ilaç kullanıcam dediğimde ömür boyu kullanan insanlar var bu kötü bi durum değil demişti ki haklı.

üniversiteyi gene ankarada kazandın sanırım keşke istanbul izmir yapma şansın olabilseydi. ama yatay geçiş olayı var. ve puanın başvurağım okuldan yüksekse şartsız alıyorlar hadi yüksek değil diyelim o zaman da bu sene derslere asıl ve 3 civarı ortalamayla istediğin şehre geç. ailenden izin almak zorunda değilsin. daha doğrusu neden izin alıyorsun? yurt ortamı bile şuanki ortamından daha iyi gelir sana eminim.

hı bi de 25 yaşında universiteye başlamayı da sorun etme zaten göreceksin bi sürü kişi var o yaşta okuyan.
0
scully
(16.09.11)
kendimden örnek vererek başlıyayım, ailemden uzaklaşmak ve tek yaşamak gibi bir düşüncede bende uzaklara yazıp bir okula başlamıştım ne yazıkki başaramadım.. bıraktım geri döndüm ve ailemle yaşıyorum uzun vadede tek hedefim şu okulu kendime yatırım yaparak bitirmek..22 yaşındayım ve önümde 4 sene daha var.

öncelikle üniversite konusuna gelince, o üvey anne profili kardeşlerinin olması, o evde sanki huzur bulamıyacakmışsın gibi geliyor bana..üvey annenin dırdırı çekilmez dolasıyla bu seni gene etkileyecek, başarısız olmama adına öncelikle o evden ayrıl derim.. ama bunu babanla oturup mantıklı bir şekilde konuşarak yapmalısın..evde huzursuz olacağını, üvey annenle geçinemediğini, okulunu etkilediğini söyleyerek..eğer baban seni dinlemiyorsa aileden bir yakınla bu durumu konuşup babana anlatabilir.. olurda evden ayrılırsan ki bu senin için çok iyi olur ilk yıl yurtta kalmak çok insan tanıyacağın için mutlaka içlerinden biriyle kafa dengi bulursun belki eve çıkarsın tabi yurt şartlarını da düşün sadece yatmaya gideceksin, etüd salonları, kütüphaneler ders çalışma açısından daha iyidir... devlet yurtlarına bak, git yurt müdürleriyle konuş belki yedek kontenjandan açılabilir.. kyk'nın kredi, burs, üniversitenin bursları bunları mutlaka araştır tabi biz ailenin durumunu bilemiyoruz o yüzden aklında bulunsun diye söylüyorum..

ders çalışma konusu genelde sınavdan önce çalışma deriz ama aynısını kendimiz yaparız.. belki derste dinlediklerin ve sınavdan önce 1 saat bakışla yetecek..bu çalışma konusunu sen kendin ayarlayabilirsin..

üniversitede kendine ne kadar çok yatırım yaparsan, uzun vadede bunun karşılığını mutlaka alırsın..

git aşık ol falan demiyorum çünkü kötü olduğu zaman kendini daha da umutsuzluğa sevk edebilirsin diye bunlar elbette zamanla olacaktır. elbette karşı tarafa bir şans verebilirsin ama hayatın merkezine kendini koy..

şimdiden başarılar
0
uykusuz her gece
(16.09.11)
gönullu olarak calisacagin bir mesgale bul kendine mesela kimsesizler yurdu ya da hayvan barinagi gibi, sana donen sevgi kendine gelmene yardimci olur, kafan dagilir farkli hayatlar nasil yasanmis ve yasanmaya da devam ediyor gorursun, anlattigin durumunla o hayatlari karsilastirdiginda emin ol cok dersler cikar yasama tutunmaya dair...
0
hayatacaylakkaldim
(16.09.11)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.