en fazla, diger ögretmenler ve velilerin gözünde, hanım kızımız da dikkat cekmeyi pek seviyormus damgasi yersiniz, erkek hocalarin gereksiz ilgisine mazhar olursunuz. okulda dersiniz ya da törende göreviniz yoksa gitmek zorunda degilsiniz. ama işiniz olmasa da ilk günden erken gitmeniz müdürünüzü sevindirir. neticede idari amiriniz, sizin ilk seneki performansinizi degerlendirip "asil memur olabilir" bundan diye yazi yazacak kişi o.
efendim asıl sorun aslında neyin okulda ögretilip ögretilmedi degil, ilkokuldan başlayarak hicbir ögrenciye mevcut durumu degerlendirerek olası riskleri hesaplama ve tek başına karar verme yetisi kazandirilmamis olmasi. burada iki mesele önemlidir;
bu hanım kizimiza okulda ögretmenler nasil giyinir diye birsey ögretilmemis diye birsey yok. ister egitim fakültesi mezunu olsun isterse de formasyon egitimi almis olsun, ögretmenin özlük haklari ve uymasi gereken kanunlar, kurallar, yönetmelikler falan da mutlaka bir dersin bir yerinde gecmistir. hanim kizimiz, ders notlarini karistirirsa, hadi onu yapamadi, google dan devlet memurları kanununda kılık kıyafetle ilgili düzenlemeyi okursa gerekli cevabi bulur. buralara sormasi gerekmez.
işte bence asıl sorun burada. bu hanim kizimiza ortalama 40 ögrenci verilip, bu insan yavrularına birsey ögretmesi istenecek. ne ögretiyor olursa olsun, ideal olarak bir ögretmenin ögrencisine verecegi ilk egitim özgüven ve kendi kendine yetebilirlik ve karar vermek becerileri olmalidir. bu durumda, hanim kizimiz henuz okulda ne giyecegine karar verememis, okula kacta gitmesi gerektiginden emin degil. bununla ilgili kaygilari daha cok, ulan başımıza iş gelmesin, ilk günden sarı zarf yer miyiz falan gibi yersiz endiseler. hanım kizimiz önce kendisine güvensin, sonra da kendi kendine karar alip bu kararin olasi sonuclarini degerlendirebilecek yetiye ulassin.
yeni egitim ögretim yili bütün ögretmenlere hayirli ugurlu olsun.
0