bebekliğim boyunca (2,5 yaşına kadar) bana (annem çalıştığı için) bakan gencecik teyzem, kalp krizinden ölmüş. dediğim gibi 2,5 yaşındayım.
annem değil ama (o, dünyaya kapatmış kendini bu ölümle) çevremizdeki eş dost ahbap, bana teyzemin yokluğunu "allah baba onu yanına aldı" olarak açıklamış... "allah baba"ya ilk garezim ordandır :) daha o yaşta ateist söylemler geliştirmişim anaokul arkadaşlarımla konuşurken :)
ilerleyen yıllarda okuduk ettik işte, çizgi bozulmadı... mantıksız gelen ve bilime aykırı şeyler yüzünden diyeyim inançsızlığım. (o yıllarda teyzemin ölümüyle başlamıştı bu "açıklamalardan tatmin olmama" olayı)
ama şu çok önemli; inancın akılla değil, manevi dünyayla alakalı olduğunu düşünüyorum genel eğilim bağlamında. dolayısıyla inanan insanları asla kendimden zayıf-akılsız-şusuz-busuz görmem... bu tamamen bir tercih meselesidir. tamamen özneldir.
ve kimsenin diğerini "sen neden öylesin" diyerek ötekileştirmemesi gerekir.
bazı insanlar bu konuda rehber olarak aklı alır (ben gibi), bazıları kalbi alır (genel çoğunluk gibi)
birisinin aşk, diğerinin mantık evliliği yapması gibi bu. herkes kendi tercihini yaşar ve ötekilere de bunu sorgulamak/hele ki yargılamak asla düşmez/ düşmemelidir.
bence...
(edit: son kısım soruyla alakasız oldu sanırım ya)
0