ya upuzun yazı döşemiştim logout olmuşum.
ben yaptım bunu. hiç kolay olmadı, çünkü çoğumuz gibi "din" olgusuyla yetiştirildim. ancak bir yandan da, tabiatı gereği rasyonel olamayacak bir şeyi kabullenmekte sıkıntı çektim(bu da benim tabiatımdı belki). haliyle iç dünyamda çetin çelişkiler yaşadım.
sonunda kendimce şunu kabul ettim: "tüm insanlar bir şeylere inanır muhakkak. bu bir tanrı ve onun dini olmak zorunda değil."
dinlere saygı duyuyorum. her dinin mantıklı ve erdemli öğretileri vardır. yeri geliyor, bunları da prensip ediniyorum kendime. ama tamamen kendi özgür irademle. hesap verme korkusu/ödüllendirilme beklentisi olmadan.
şu an kafam çok daha rahat, eskiye göre. daha açık fikirliyim. olaylara ve insanlara karşı daha hoşgörülüyüm. önceden kendime düşünsel anlamda ne kadar sınır koyduğumu farkediyorum. bu, dinin yasaklarından çok, dinin bana adapte ettiği düşünce tarzıyla ilgili.
küçük bir örnek: daha yaratıcı hissediyorum kendimi günlük hayatta. önceden "yaratıcı" kelimesini kullanmaktan bile imtina ederdim:)
davranışlar konusuna gelince; insan böyle bir kararı alana kadar oturmuş bir kişilik yapısı oluyor zaten. dini inancı reddettikten sonra kendi kurallarımı yeniden gözden geçirdim/geçiriyorum. kimini reddettim, kimini kendi mantık çerçevemde tasdik ettim bir kez daha.
uç örnek ama, "oh lan artık inanmadığıma göre, zina da tecavüz de serbest. şu yolun karşısından geçen hatunu bi takip edeyim bakayım" diyen insanda temel bozukluklar vardır bence. o adamın "inanan" halinden de fayda gelmez.
bana kalırsa burada önemli olan, dine inan ya da inanma, "insan(canlı diyip hepsini kapsamak daha doğru olur) hakları"nı benimsemek. bunu yapabilirsen, kötü biri de olamazsın zaten. aslında müslümanlığın en beğendiğim yönü budur. "affedemeyeceğim tek suç kul hakkıdır. çünkü bunun affı, hakkı yenen kuluma kalmıştır" denir mesela. burada "kul"dan tek kasıt insan da değil.
edit: tamamen kendi tecrübemi anlatmaya çalıştım. herkes için geçerliliği olamaz elbette bu durumun. yanlış anlaşılmak istemem.
0