ogretmenlik eskiden bu kadar popüler bir meslek de degildi. ne yazik ki öncelikle devlet sebep oldu buna, ziraat mühendislerinden, sanat tarihcilerinden, arkeologlardan ilkokul ögretmeni, fransizca ögretmenlerinden türkce ögretmeni ve ingilizce ögretmeni, biyoloji bitirmisten fizik ögretmeni yaratti. her geleni işe alinca, kriz nedeni ile is bulma, o işte tutunma ve tekrar işsiz kalmamak icin kapasitesinin üzerinde calismak zorunda kalan kitlelere kolay bir hedef gösterildiler. ögretmenlik, hele milli egitimde ögretmenlik, performansinizin neredeyse hic sorgulanmadigi nadir mesleklerden. tek önemli kriter sene sonunda kac kisiyi sınıfta biraktiginiz, kac kisiyi gecirdiginiz. egitim fakültesi mezunu olsa bile her üniversiteyi bitirenin iş bulamayacagini, haketmedigi sürece o işte uzun süre tutunamayacagini, yaptigi isin öncelikle bir vicdani sorumluluk meselesi oldugunu idrak etmeli insanlar. işletme mezunlari, bilgisayar mühendisleri, torna tesviye mezunlari nasil kendini gelistirip isverene ve hizmetin alıcısına kendini ispatlamali iseler, ögretmenlerin de benzer bir zorunlulugu olmali. kpss yaygarasi bu sebeple, kimleri kimleri ögretmen yaptiniz biz niye olamiyoruz yaygarisidir. cogunlugun niye ögretmen olmak istediklerini ve ögretmen olunca ne yapacaklarini aciklayacaklari 1000 kelimelik bir kompozisyon kotaramayacaklarini düsünüyorum.
0