Bir gün bir pastanede şöyle bir şey gördüm: Yaşlı bir dilenci kadın pastaneye girdi, akşam saatleri olduğu için sanırım bilaücret ellerinde kalanlardan verdiler kadına. Çıkarken pastanenin aynayla kaplı duvarının önünde durdu, başına sardığı pıyrım pıyrım olmuş atkıyı indirdi, mecalsiz eliyle önce saçlarını düzeltti, birazını yanlardan yanaklarına doğru indirdi, atkıyı özenle tekrar başına bağladı; sonra gözlerinin altına, yanaklarına ovuşturarak baktı bir süre. Gayet ciddi, sanki birazdan sevgilisi gelip alacak, ona hazırlanıyor gibi bir hali vardı. Aynanın karşısında bakışları değişmişti. Sonra aynaya bakmayı bıraktı, elinde torbası, başı önünde, bakışları eskisine dönmüş şekilde çıkıp gitti. Ayna sayesinde mi yoksulluğuna, yoksulluğu sebebiyle mi kadınlığına yabancılaşmıştı, varın onu da siz bulun. Ayna ve yabancılaşma anahtar kelimeleriyle neredeyse onbeş yıl öncesine gittim böylece :)
0