2 kedim var, ikisi de 5 yaşındalar. hiç kolay değil. köpek kadar zor değil evet ama kolay değil.
şimdi ben oğlumu sokaktan aldım. ha öyle tutup eve getirmekle olmuyor o iş. öncesinden ben kedi sahiplenmeye hazır mıyım diye 4-5 ay düşündüm, maddiyatımı düşündüm... sonra karar verdim ve evi hazırlamaya başladım. kırılabilecek ve kesici olabilecek her şeyi ortadan kaldırdım. kedi tuvaletini satın aldım getirdim eve koydum. sonra kumunu aldım. sonra mama aldım. sonra tırmanma evini aldım. sonra birkaç oyuncak aldım. bunlar da maddi yük olacaktı, önceden halletmek istemiştim. sonra da gittim kediyi almaya, istediğim kediyi başası almış ben de ne bulduysam onu alırım dedim ve gittim oğluşumu aldım.
ilk önce veterinere götürdüm. 6 aylık olduğunu öğrendim. sokakta çok pislenmiş, yıkadılar. ilk ve tek tıkanışı oldu bugüne dek bak 4,5 yıl geçmiş. kediler yıkanmaz çünkü.
eve geldik ve baktım hayvan hırıltılı nefes alıyor, hapşırıp duruyor sürekli. hemen ertesi gün veterinere geri götürdüm. 1 haftalık veteriner serüvenimiz başladı. 7 gün boyunca her gün götürdüm, iğnelerini ve serumunu bekledim 1 saat. neyse ki iyileşti.
ondan 3 hafta sonra da ilk önce misafir olarak gelen kızım geldi. sonra benim kızım oldu. bu sefer de o hastalandı, onunkiyle uğraştım. sonraki sene ise tiroid hastalığı çıktı. tüylerinin yarısı döküldü (hala geri uzamadı) veteriner veteriner gezdim. aylarca ilaç kullandı...
yıllar içinde oğluşumun sırtı yaralandı ufak bir şeydi ama gecenin 2sinde veterinere götürdüm. kızım yaptı sanırım. kalbin dayanmıyor korkuyorsun ya ciddi bir şeyse diye. sonra kızımın patisi kesilmiş yırtılmış, eve bir geldim her yer kan. 10 gün uğraştım var ya pansumanıyla.
gözleri enfeksiyon oldu damlalar kullandım. kabız oldular probiyotik kullandım.
en kaliteli mamaları yediriyorum. sokaktan gelmemiş gibi seçiciler bir de. sokakta da korkuyorlar.
ha bir de... tüm pencerelere ve balkon kapısına dahi kedi telinden kilitli sineklik taktırdım. bu çok önemli.
bir ara kızım apartmana kaçmış kapı aralığından da yarım saat ağlaya ağlaya onu aradım.
bazen çok derin uyuyorlar ve nefes aldıklarından şüphe edip korkup uyandırıyorum.
insan gerçekten çok endişeleniyor, korkuyor.
eve bebek kamerası aldım. kameralı otomatik mama kabı aldım. bin tane oyuncak aldım ama pipetle oynuyorlar. klasik kedi işte :)
düzenli aşıları iç dış parazitleri konusu var...
1 geceden fazla yalnız bırakılmamaları gerekiyor. yoksa strese giriyorlar ve evi dağıtıp kum harici yerlere işeyebiliyorlar. ben bırakmadım ama bırakan arkadaşımın kedisi aynen bunları yaptı. zaten bırakılmaz ya insanın aklı kalıyor.
ayrıca bir başka önemli konu. sigara içmiyor olmanız lazım. sigara partikülleri kedilerin tülerine yapışabiliyor. bu hayvanlar tüylerini yalıyor bu yüzden de dil kanserine varana kadar birçok hastalığa yakalanabiliyorlar.
asla insan yemeği verilmemeli. uyduruk ucuz mama verilmemeli.
şarj aletlerinin kablolarını kemirebiliyorlar. elbiselerin askılarını kemirip koparabiliyorlar...
poşetleri ısıp parçalayabiliyorlar, çok tehlikeli ortada poşet kalmaması lazım.
ortada makas, bıçak, iğne ve iplik bırakmamanız lazım asla. ve bardak da...
klozet kapağını zaten hep kapatıyor olmanız lazım da kapatmıyorsanız kapatmanız lazım.
dişiyse kısırlaştırması gerçek bir ameliyat süreci. zorlu, acılı, ağrılı... benim canımdan can gitti.
vitaminleri var, maltları var...
kapıları açmayı öğreniyorlar...
kilolarıı takip etmek gerekiyor...
asla kızıp bağıramazsınız, nedenini anlamaz sadece korkar...
çocukluğunuzdan beri sizinle duran kupanızı aniden kırar ve canı sağ olsun patisi zarar görmesin diye hemen çöpe atıp yerleri süpürürsünüz (bir de gecenin bir vaktiyse yandınız)
sırtınıza atlarlar, tişörtlerinizi delerler, kollarınızı çizerler...
astımım ve alerjik rinitim olduğunu öğrendim. öksürüp duruyorum. ancak onlardan beni hiçbir şey ayıramaz. çok seviyorum.
+3