[]

Kendime çok mu yükleniyorum yoksa artık herkesin normali mi böyle?

Yıllarca kpss ye girdim atanamadım. Kontenjana girdiğim yıl ise pandemiye denk geldi karma atama azizliğine uğradım ve bu noktada pes ettim.

Bu esnada yaklaşık altı yıldır çalışma hayatım da vardı ve alanım olmayan o işi artık çok benimsemistim hatta imreniyordum insanlara keşke asıl mesleğim benim de bu olsaydı diye. Ve yks'ye girdim. O bölümü kazandım. 33 yaşında ikinci örgün üniversitemi okuyacaktım.

Tam tercih döneminde canım babamın hastane süreci başladı. Henüz teşhis konulmamıştı kötü bir şey yok gibiydi ama nolur nolmaz aklım evde kalmasın diye yaşadığım şehirdeki okulu tercih ettim ve orayı kazandım.

Okula başladim. Babamın hastalığına da beş alti ay sonra teşhis konulabildi. Tanısı mds idi. Babamın yaşi 79. Ben elimden geleni yapmaya çalıştım kan arama kan bulma babama refakat etme vs evde psikolojik destek olma. Babam ilk zamanlar gerçekten gayet iyiydi. Kan transferinden sonra iyi toparlanmış enerjik oluyordu. Fakat zamanla yetmemeye başladi. Hastaneye gidip tekerlekli sandalye bulunca çok seviniyorduk mesela..bulamazsak baya yorulur hale gelmişti. Babam da aşiri düşünceli biri çok fedakar. Hasta halinde bile bana hep baskı yaptı okuluna git dersine git ben kendim giderim vs ama tabi yalnız birakmadim bugün ders yok deyip bir şekilde okulu da idare ettim. Bu süreçte aile üyelerimizden birini yok farzedin. Hastane doktor araştırma kan bağışçısı arama her şeyle ben ilgileniyordum. Bir süre sonra sadece kan bulmaya odaklanır oldum çünkü en acil ihtiyacımız oydu. Ve kırsalda oturuyoruz doktor doktor hastane hastane goturemedm babamı. Takibi olan hastaneye guvenmistik. Gerçekten personel de çok iyiydi babam kanka olmuştu ordakilerle bilmiyorum moral açısından belki zaten gorevleriydi ama gerçekten babam kendini sevdiren biridir.

Zamanla ilaç tedavisi işe yaramadı ve kemoterapi kaldı geriye tek seçenek. İlk bir beş on gün hiç yan etki olmadi neredeyse. Ve ben nasıl mutluyum. Hep öyle gidecek zannettim. Bünyesine ağir gelmedi zannettim. Ne olduysa aniden bir şeyler ters gitmeye başladi. Mesela bir gün hastaneye giderken otobüse biner binmez çok kötü mide bulantısı yaşadı. Güç bela hastaneye vardik. Tuvalete gidiyor dönüyor tejrar mide bulantısı. Doktora nasıl cikardigimi bilmiyorum bile. Hayatımda en çaresiz hissettiğim gündür. Hastane içinde çaresiz kalmak. Doktora anlatıyorum diyor ki kemoterapi yan etkisi. Normal bunlar demeye getiriyor. Ben yatiş verilir diye düşünürken. Güç bela tekrar eve dönüyoruz. İki adım atamıyor adam. Hemen oturma ihtiyacı. Şimdi dönüp baktığımda kendime çok kızıyorum niye hastaneyi yikmadim o gün neden hastanede tedavisine başlansın vs diye olay çıkarmadım. Ama artık ben de sağlıklı dusunemiyordum sanırım. Dediğim gibi kan bulmak nasıl zordu. Kesin verir dediğim kişiler bile kaçar davranıyordu ve psikolojik olarak iyice yipraniyordum. Babam da hayat dolu yaşama sevinci olan bir adam. Uzaklara dalıp ne düşündüğünü bildiğim için her şey çok agirlaamisti.

Sonra bir gün idrar kaçırmaya başladı bu ilk defa oluyordu. Ben yarın hastaneye gittiğimizde bez alırız artık vs diye düşündüm. Sabah bir kalktim gördüm ki çok kaskatı bir şekilde uyuyor onu öyle görünce hemen ambulansı aradım. Anneme dedim muhtemelen bugün yatiş verilir kalmalik eşya aldık yanımıza annemi almadilar bir kişi gelebilir dediler.

Hastaneye gittik. Buradan itibaren benim için çok ağır bir süreç oldu.detaylara girmeyeceğim sonuç olarak ertesi sabah eve babamın cenazesini getirdim...


Babama çok duskundum çok seviyordum onu. Hiçbir hastalığı yokken seksen yaşında elli yaşında biri gibi görünen hep bizim için çabalayan kendinden feragat eden babam belki de ilk defa bize ihtiyaç duydu ve ben onu kurtaramadim. Hep kendimi suçladim. aradan bir yıl geçti hala kabullenemiyorum. Hayata devam ediyorum ama patlamaların yaşıyorum tabii ki. Hala videolarini açıp izleyebilmis değilim. İlk zamanlar mezarına sık giderdim. Bir gün onu orada görmek çok ağrıma gitti konduramadim ve artık gitmeye cesaret edemiyorum yanlış olduğunu da biliyorum ama sanki gitmeyince bunlari dusunmeyince o yaşıyormuş gibi bir savunma mekanizması oluşturdum sanırım. Sonra tabii hep tv izledigi koltuğa bir bakmak bile yerle bir ediyor insanı.

Babami kaybettiğimiz zamanlar üniversitenin final zamanlarina yakındı. Okulu dondurma luksum yoktu. Hem artık sorumluluğum daha fazla anneme karşi hem de okul yüzde elli burslu özel okuldu. Artık hayata daha çabuk atilmam maddiyati toparlamam gereken zamanlara girdim. o acıyla odevlerle finallerle uğraştım. Hayat durmuyor en acı tecrubelerimeen biri budur.

Sonrasında ise bu defa yaz okulu almam gerekiyordu. Birkaç ders kendi okulumdan aldım. İhtiyacım olan yani okulun uzamamasi için en gerekli ders ise bana on ıki saat mesafede başka şehirde buldum. İki okulda da devamsızlık risk olduğu için ders günleri de peşpeşe olduğu için On saat yolculuk yapıp derse girip akşamına geri binip sabah kendi okulumdaki derse giriyordum. Yaklaşık beş hafta böyle yorucu bir süreç yaşadım.

Bir şekilde atlattım. Bu yıl ise son senemdi. Okula devam ederken hiç aklimda yokken evime yakın bir yerde çok uygun bir iş ilanı karşima çıkınca maddi olarak ihtiyacım da olunca çalismaya karar verdim. dört gün işe gidip haftada bir gün ise staja gittim. Derslere haliyle girememiş oldum. Bir arkadasim yardımcı oldu sağ olsun. Ama bu defa çalistigim yerde mobinge uğradım. Çünkü staj iznim vardı ve bu yüzden haftada bir gün gitmeyisimi dert eden biri vardı ve haksızlığa ugradigim bir konu olmuştu karşı ciktigim için de iyice mimlenmis oldum tüm yıl da böyle diken üstünde her an birinden bir laf isiticem stresiyle geçti. Üstelik benden memnun olduğu halde bunlar yaşatildi. Ama bir defa girmiş olmuştum ve önümde yaklaşık elli bin maliyetli bir yaz okulu daha olacaktı. Mecbur devam ettim çıkamadim. Ama gerçekten kaldıramıyordum psikolojik olarak.
Babam bu arada asla çalistirmazdi hem okul hem iş çok yorulursun diye ...

Neyse...
Bir de ayrıca başka bir kuruma daha gidiyordum haftasonu. O da dersimiz içindi. Stajdan ayriydi. Okul, kurum, staj... Hepsi de ayrı ayrı uzaklıkta ve hepsiyle de bir şekilde sorun yaşadim. İnsanlar hayatımda ilk defa bu kadar üstüme gelmistir. Bir yandan ev de var tabii. Bir gün gidiyorum eve elektrigimiz kesilcekmiş üstüne al diyorlar bir gun gidiyorum telefonum hattim kapandı üstüne al bir gün gidiyorum beyaz eşya bozulmuş tamirci çağır bir gün gidiyorum başka şey ... Ve hepsi gerçekten üst üste geliyordu. Evin tek çocuğu değilim ama tekmişim gibi farzedin siz.

Bu süreçte ilk defa memleketteki, teyzelerimin bakımını sağladığı anneannem de bize getirildi. Yaklaşik altı aydır bakıyoruz. Öncelikle o kadar minnoş tatlı bir şey ki çok bağlandım çok alıştım ona. Evin yeni bir neşe kaynaği oldu resmen. Hatta mahallemizde bile popüler oldu kadın:) bir gören defalarca ziyaretine geliyor. Vakit geçirmeye doyamiyor. Ama işte ufak bir sıkıntısı var yaşindan (95) ve psikolojik durumlardan dolayı inanilmaz kızlarına bağımlı. Yani ona kim baksa o kızı yaninda olsun istiyor. Yanında olmaktan kastım bulaşık yıkamak, tuvalete gitmek gibi rutinlere bile karşı çıkacak vaziyette. Eğer beş dakika yalnız kalacak olursa korkudan ölecekmis gibi sesleniyor. Annem bir yere gidince evde olduğum sürece ben kalıyorum yanında. Markete gitti diyelim bir saat sabediyor daha sonra bana ısrarlara başliyor anneni ara gelsin diye. İşte bu sebeplerden annemle dönüşümlü birbirimizi idare ede ede anneannemi de idare ediyoruz ama gerçekten bazen çok sabırlı olmamız gerekiyor isyan etmemek icin. Çünkü hafızası yerinde çok zeki her şeyi anlıyor ama tabii ki elinde olmayan bir şey diye elimizden bir şey gelmiyor.

son olarak da tekrar bir yaz okulu sürecim var bu yaz. Okul bitecek artık. Geçen yılki süreci tekrar yaşıyorum yine aynı şehirde bulabildim son dersimi bunu bulmak da ayrı bir mesele oldu iki ay araştirdim tesadüfen son günlerde rast geldim. Şimdi tekrar beş haftalık bir günlük git gel sürecim olacak. Dün mesela gittim akşam buradan binip. On iki saat yolculuk yapıp altı saat derste kaldım. Evdeki durumlardan dolayı annemi ve anneannemi yalnız birakmamak için bir gece dahi yurtta kalamiyorum. Sadece iki saat dinlenip tekrar akşam otobüse binip yine on iki saat yolculktan sonra bu sabah evime döndüm. Nasıl yorulmussam artık hucrelerime kadar ağrıyor ev de psikolojimi olumsuz tetikledi. Annem çok yorgundu ben tam uyuyorum anneannem sesleniyor yüksek sesle vs bir saat uyuyamadım bile. Annem de yorulmuş belli vurgulayıp duruyor. Bu defa ihtiyacım olan uykuya bile hakkim yokmuş gibi hissediyorum.

Bazen bu kadar şeyi düşünüp düşünüp ruhen veya bedenen bir yerden acısı cikacak mi deyip duruyorum kendi kendime. Bazen de diyorum insanlar hem acılarıyla baş ediyor hem evlenip çocuk yapıyor hem de kariyerinde nerelere geliyor. Ne bu mizmizlik diyorum ama gerçekten artık çok yiprandigimi hissediyorum:( hayal ettiğim planladığım çok şey vardı ama ilgilenecek ne vaktim var ne enerjim.

( Belki okula neden uçakla gitmiyorsun diye eleştiri gelebilir. Uçağin uymadiği bir kaç durum var)

 
buraya bu kadar uzun yaziyorsan kesin cok yükleniyorsundur (sadece basligi okudum).


  • edmond honda  (30.07.25 15:11:26) 
hepsini okudum, okurken çok yoruldum. sonlara doğru şunu hayal ettim, bir gün bu ceremenin hepsi bitmiş, mutlu huzurlu başarılı bir kariyer ve özel hayat. sizi motivasyon konuşması yapmaya çağırmışlar, yüzlerce genç var karşınızda. diyorsunuz ki "bu günlere kolay gelmedim gençler, 12 saat otobüsle okula gidiyordum, ama hepsine değdi, ben başardım siz de başarabilirsiniz" falan. siz öyle bi insansınız. :) kendinize yüklenmişsiniz zaten yükleneceğiniz kadar ama yüzüp yüzüp kuyruğa gelmişsiniz, okul bitince kocaman bi ödül verin kendinize, artık ne mümkümse


  • ofelia  (30.07.25 15:18:00) 
kemoterapi süreci illaki hastanede yürütülmesi gereken bir süreç değil. tabi i yan etkileri ağır ama bu yan etkileri yaşayan herkese yatış verseler zaten hastanelerde yer kalmaz. o mide bulantısı sonrası ortalığı ayağa da kaldırsanız yatış vermezlerdi. kendinizi suçlayacağınız bi durum yok.

onun dışında durum zor. umarım mezuniyetten sonra gönlünüze göre iş bulup rahata erersiniz.
  • elorelia  (30.07.25 15:18:10) 
Hepsini okudum. Başınız sağolsun. Kendinizi suçlamanıza gerek yok elinizden geleni fazlasıyla yapmışsınız. Okulunuzun bitmesine de az kalmış, umarım istediğiniz alanda istediğiniz gibi bir işiniz olur. İyi şeyleri hak eden bir insansınız, kendinizle gurur duyun. Bakım vermek zordur, tüketir insanı. Biraz rahata erdiğinizde kendinizi ödüllendirin


  • kullanicadi  (30.07.25 15:27:59) 
Kendine çok yükleniyorsun. Bazı kötü hastalıklar böyle böyle birikerek çıkıyor. Kendini rahatlatman lazım, böyle kendine yüklene yüklene olmaz, eskiler gibi hakiki gıdayla beslenmiyoruz, eskiler gibi daha tenha daha sakin bir hayatımız yok... iç dünyanı dinleyeceksin, irtibat halinde olacaksın ve yapamam, yok dediği anda duracaksın. Lütfen kendini çöplükte bulmuşsun gibi davranma, insanlığınız ve gençliğinin bir de annenin tadını çıkar.


  • muhayyer divan  (30.07.25 15:29:08) 
öncelikle sizi çok içten şekilde tebrik ediyorum. ben bunların hiçbirini yapamazdım mesela kendinize çok yükleniyorsunuz ama güzel bir şey için. bunların geçici olduğunu ve sonunda güzel yerlere geleceğinizi düşünerek bence kendinizi toparlayın. çünkü o kadar didinmişsiniz yarı yolda bırakılmaz. bu kadar çabalamış birinin de çabalarını artık Allah'a inanıyorsanız Allah ya da neye inanıyorsanız o bence boşa çıkartmaz.
evet durum zor ama sizin savaşçı bi ruhunuz var. kollarınız ağrımış, çok yorulmuş olabilirsiniz ama o kılıcı biraz daha sallamanız lazım.

babanız konusunda kendinizi suçlu hissetmeyin. elinizden geleni yapmışsınız. belli bir yaşa kadar çok sağlıklı gelen insanlar birden çok ciddi hastalanıp aramızdan ayrılıyorlar maalesef. eminim cennetten sizi izleyip çok gururlanıyordur.

hep güzellikler görüp, hep çiçekler içinde yürüyün. inşallah hayal edemeyeceğiniz güzelliklere kavuşursunuz.
  • matilda  (30.07.25 15:29:56) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.