Hayatım boyunca Trkiye'nin birçok yerinde tanıdığım yüzlerce aileyi gözden geçirdim.
Taraflardan birinin sağlık problemi veya doğrudan kısırlığı ve eşinin bunu kabullenmesi şeklinde çocuksuz aileler tanıyorum ama bile isteye çocuk yapmamış bir tek aile bile tanımamışım. Cevapları görünce şaşırdım. Yeni bir trend olmalı.
Bu konuda düşüncemi ortaya koymak isterim.
İnsan ömrünü çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık diye dört evreye bölebiliriz. Ne kadar süreceğini kimsenin bilemeyeceği, artık herhangi bir şey için enerjinin kalmadığı, konfor alanının haddinden fazla küçüldüğü yaşılılık evresinde çocuksuz ailelerin veya bireylerin bu dönemini haddinden fazla mutsuzlukla geçireceklerinden eminim. Bu, kendilerine bakacak bir çocuklarının olmadığından değil. tuttuğun takımın galibiyetine sevinmen mağlubiyetine üzülmen gibi, aidiyet duyduğun insanların varlığıyla var olduğun, onların yaptıklarıyla sevinip üzüldüğün, onlarla var olabildiğini hissettiğin bir dönemde 'onlar'ın olmamasının acısını yaşıyacakları için.
Ben güçlüyüm, ben kendimi düşündüğüm için yapamam geekini de kapsamlı düşünemeyen heyecanlı ergen kafası olarak niteliyorum, çünkü bu alemde insan gerçekten zavallı bir birey. Kedi sevgisi sömürmek bir yere kadar idare eder sizi.
Son olarak şunu ilave edeyim. İki tane boyu kadar çocuğu olan boşanmış kadının, yumurtalıklarının işlevsiz kaldığını öğrendiğinde hüngür hüngür ağladığını, günler sonra konuştuğumuzda da bir daha anne olmayı asla istemem ama bir anda olamayacağımı öğrenince nefes alamaz oldum. çok garip bir duygu dediğine şahidim.
Yani bazı şeyler içgüdüseldir. İçgüdüyü sadece güçlüyken bastırabilirsin. Ve doğruyu gördüğünde çok geç olacağını bilmek gerek.
0