[]

Abdülhamid
En çok toprak kaybeden padişah kendisi eleştirdiğimiz zaman hep bu açıdan eleştiriyoruz ama Abdülhamid bu anlamda gerçekten başarısız bir padişah mıydı yoksa dönemin şartları gereği mi yaşandı bu kayıplar, mesela Abdülhamid yerinde Kanuni ya da Fatih olsaydı farklı politikalarla farklı yönetim kararlarıyla bu kayıp olmayabilir miydi ya da Osmanlı'nın yıkılma süreci bi 200 sene geciktirilebilir miydi yoksa o noktadan sonra Superman gelse yine de farklı bir sonuç olmaz mıydı sizce?

En cok toprak kaybeden Abdulhamid degil. 1,5 milyon kilometre kare kaybetmis yani bugunku Turkiye topraginin 2 kati kadar yer ancak sonrasindaki surecte 7,5 milyon kilometre karelik bir kayip soz konusu. Abdulhamid tahttan indiginde sirbistan yunanistan falan bagimsiz ama bugunku topraklarinda degil, daha Selanik bizde, iclere dogru bugunku makedonyanin cogu, nerdeyse Novi Pazar denen yere kadar bizde.
Bu arada Abdulhamid'in elestirilmesi meselesinin toprak kaybiyla ilgisi yok. Baskici olmasiyla alakali elestiriliyor. Bugun muhafazakar olarak bilinen Mehmet Akif Ersoy da dahil bunlara.
Abdulhamid geldiginde de gittiginde de devletin durumu cok iyi degil, kendisi politikayla falan idare etmis bir sekilde o kadar sene. Ancak olen olmus zaten cenazesi kalmis. Tabii bunlar subjektif konular. Ancak su gercek var, bizde buyuk guclere direnebilecek bir vaziyet yoktu zaten.
Kanuni'yi bilmem ama Fatih olsa da ne kadar etkisi olurdu bilinmez. Sonucta Abdulhamid doneminde denk sayilabilecek bir durumda degiliz. Vizyonu olan deha biri bile olsa sonuclar benzer olurdu.
Bu arada Abdulhamid'in elestirilmesi meselesinin toprak kaybiyla ilgisi yok. Baskici olmasiyla alakali elestiriliyor. Bugun muhafazakar olarak bilinen Mehmet Akif Ersoy da dahil bunlara.
Abdulhamid geldiginde de gittiginde de devletin durumu cok iyi degil, kendisi politikayla falan idare etmis bir sekilde o kadar sene. Ancak olen olmus zaten cenazesi kalmis. Tabii bunlar subjektif konular. Ancak su gercek var, bizde buyuk guclere direnebilecek bir vaziyet yoktu zaten.
Kanuni'yi bilmem ama Fatih olsa da ne kadar etkisi olurdu bilinmez. Sonucta Abdulhamid doneminde denk sayilabilecek bir durumda degiliz. Vizyonu olan deha biri bile olsa sonuclar benzer olurdu.
- mbond
(24.06.25 10:47:39)

Abdülhamid sonrası padişahlar kukla padişahlar olduğu için onları Osmanlı'nın bağımsız padişahları olarak kabul etmek mümkün değil, başındaki insanlar ne derse onları yapıyorlardı zaten, Abdülhamid'i kendi kararlarını kendi inisiyatifiyle aldığını düşünerek böyle sordum, yoksa tabii ki sonradan daha büyük toprak kaybedilmiştir, kaldı ki koca imparatorluğu da kaybettiler.
- kizil karga
(24.06.25 10:53:42)

osmanliyi bir arada tutan sey imparatorluk anlayisi ve ummetcilikti. yani imparatorlukta yer bulan tum halklar ya guc ile ya da ummetcilikle merkeze yani istanbula bagli kaliyordu.
fransiz ihtilali ile tum dunyada bu anlayis degisti. milliyetcilik ve ulus kavrami yukseldi, bundan da en zararli cikanlar imparatorluklar oldu. osmanli bunun karsisinda mucadele etmeyi secti, balkanlarda milliyetcilik cabuk yayildi, oradaki halklar artik "ben yunanim", "ben sirpim" demeye basladi. musluman topluluklarda bu daha yavas oldu, ama yine de oldu, arnavutlar da bu kervana katildi ve imparatorluk icinde her yerde kendini osmanlidan bagimsiz goren ulus bilinci artti.
bu akimda padisah olarak ne yapabilirsin? ya cok sert onlem alip tepelerine binersin, isyanlari bastirirsin. ama bunun icin de ekonomik olarak guclu, dis siyasette ic islerine karistirmayacak kadar korkutucu olursun.
ya da alternatif olarak tum bu uluslar uzerinde yeri gelip iplerini gevsetip, yeri gelip onemli yerlere kendi adamlarini yerlestirip fark ettirmeden toplulugu yonetip, ekonomik olarak stratejik yerleri elde tutup kapitalist strateji ile ve kulturel hegomonya ile bu topraklari bir anlamda elinde tutarsin.
osmanli 1. yolu secti, ve bir yerde nefesi tukendi, ingiltere ikinci yolu secti hala eski cografyalarinda hukum surmese de kulturel ve ekonomik olarak etkin.
ataturk ise ucuncu yolu secti, madem milliyetciligin onu alinmiyor, ummetcilik bile buna engel olamiyor, o zaman biz de "turk milletiyiz ve ulus devletiz" dedi.
gunumuz turkiyesinde hala tartismalarin ana ekseni budur, "ummetcilikten erken vaz gecildi, bu bizi bir arada tutabilirdi" diyenler, yani abdulhamitciler. ya da alternatif olarak "milliyetcilik nedeniyle ummetcilik etkisiz kaldi, islemeyen uzvu keselim, kendimizi turk ulusu olarak tanimlayalim" diye ulusalcilar. hala bunu tartisiyoruz, hala gecmise donup yeniden imparatorluk ve ummetcilik candirmak isteyenler var, diger taraftanda imparatorluk anlayisini kenara birakip ulus devleti elde tutmak isteyenler var.
kisaca ne yapilsa imparatorluk anlayisi yikilirdi da hangi yol daha acisiz olurdu bu tartisma konusu.
fransiz ihtilali ile tum dunyada bu anlayis degisti. milliyetcilik ve ulus kavrami yukseldi, bundan da en zararli cikanlar imparatorluklar oldu. osmanli bunun karsisinda mucadele etmeyi secti, balkanlarda milliyetcilik cabuk yayildi, oradaki halklar artik "ben yunanim", "ben sirpim" demeye basladi. musluman topluluklarda bu daha yavas oldu, ama yine de oldu, arnavutlar da bu kervana katildi ve imparatorluk icinde her yerde kendini osmanlidan bagimsiz goren ulus bilinci artti.
bu akimda padisah olarak ne yapabilirsin? ya cok sert onlem alip tepelerine binersin, isyanlari bastirirsin. ama bunun icin de ekonomik olarak guclu, dis siyasette ic islerine karistirmayacak kadar korkutucu olursun.
ya da alternatif olarak tum bu uluslar uzerinde yeri gelip iplerini gevsetip, yeri gelip onemli yerlere kendi adamlarini yerlestirip fark ettirmeden toplulugu yonetip, ekonomik olarak stratejik yerleri elde tutup kapitalist strateji ile ve kulturel hegomonya ile bu topraklari bir anlamda elinde tutarsin.
osmanli 1. yolu secti, ve bir yerde nefesi tukendi, ingiltere ikinci yolu secti hala eski cografyalarinda hukum surmese de kulturel ve ekonomik olarak etkin.
ataturk ise ucuncu yolu secti, madem milliyetciligin onu alinmiyor, ummetcilik bile buna engel olamiyor, o zaman biz de "turk milletiyiz ve ulus devletiz" dedi.
gunumuz turkiyesinde hala tartismalarin ana ekseni budur, "ummetcilikten erken vaz gecildi, bu bizi bir arada tutabilirdi" diyenler, yani abdulhamitciler. ya da alternatif olarak "milliyetcilik nedeniyle ummetcilik etkisiz kaldi, islemeyen uzvu keselim, kendimizi turk ulusu olarak tanimlayalim" diye ulusalcilar. hala bunu tartisiyoruz, hala gecmise donup yeniden imparatorluk ve ummetcilik candirmak isteyenler var, diger taraftanda imparatorluk anlayisini kenara birakip ulus devleti elde tutmak isteyenler var.
kisaca ne yapilsa imparatorluk anlayisi yikilirdi da hangi yol daha acisiz olurdu bu tartisma konusu.
- emrahday
(24.06.25 11:02:35 ~ 11:06:15)

Daha iyisi mümkündü diyen de mümkün değildi diyen de haklıdır.
Adam çok zor, kötü bir zamanda yönetmiş ülkeyi. Dış dünya açısından çok zor durumda Osmanlı.
İç dünya açısından da sürekli darbe ve öldürülmek korkusuyla yaşıyor.
Abdülhamit siyasi bir figür oldu o yüzden o konuda tarafsız bir kaynak, yazı bulmak herhalde imkansız.
En çok toprak kaybeden, en fazla savaşa giren, en çok mektup yollayan gibi etiketlere takılmamak lazım bence, doğru bilgiye ulaşmamızı zorlaştırıyor.
“Osmanlı’nın yıkılması” olarak da bakmamak gerek duruma. Aslında ülke aynı ülke. Yönetici, yönetim şekli ve egemenler değişti.
Sen ne düşünüyorsun kızıl karga?
Adam çok zor, kötü bir zamanda yönetmiş ülkeyi. Dış dünya açısından çok zor durumda Osmanlı.
İç dünya açısından da sürekli darbe ve öldürülmek korkusuyla yaşıyor.
Abdülhamit siyasi bir figür oldu o yüzden o konuda tarafsız bir kaynak, yazı bulmak herhalde imkansız.
En çok toprak kaybeden, en fazla savaşa giren, en çok mektup yollayan gibi etiketlere takılmamak lazım bence, doğru bilgiye ulaşmamızı zorlaştırıyor.
“Osmanlı’nın yıkılması” olarak da bakmamak gerek duruma. Aslında ülke aynı ülke. Yönetici, yönetim şekli ve egemenler değişti.
Sen ne düşünüyorsun kızıl karga?
- michael_knight
(24.06.25 11:05:13)

Not: Osmanlıyı birlikte tutan ümmetçilik değildi. Abdülhamit’e de tekten toprak kaybı üzerinden vurmaya gerek yok. Çok da önemli değil. Ümmetçilik konusunda güneydoğu asyaya varan misyonlarını hiçbir müslüman kazımadı bile abdülhamitin. Osmanlıyı bir arada tutan güçlü merkezi otorite idi. İmparatorluğun son yüzyılında mümkün vergi gelirlerinini %7’si ancak toplamabilir hale gelmişti. Bu zayıflamış ekonomik güçle ümmet değil haşa allah gelse baş edemez. Hele Arapların, ümmetçiliği sallamamasını geçtim türkleri neredeyse müslüman bile saymamasını falan saymıyorum bile.
Uzunca yazdım ama sildim. Sadece konunun ümmetçlikle falan değil 18.yy başında çoktan bozulmuş toprak sistemiyle ilgili olduğunu unutmamak gerekiyor. Abdülhamit ortalama bir 19.yy despotudur. Önemli bir insan değil. Konu detayı için İsmail Cem’den Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi, Doğan Avcıoğlu’ndan Türkiye’nin Düzeni’nin ilk cildi, Stefanos Yerasmios’tan Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye’nin İlk cildini okuyabilirsiniz. Abdülhamit süregelen bir silsile içerisinde ortalama bir tiptir. Zaten gördüğü ilk gerçek mukavemetle yani hareket ordusuyla karşılaşınca tabanları yağlamak durumunda kalmıştır yaratmaya çalıştığı korku imparatorluğu bitince.
Uzunca yazdım ama sildim. Sadece konunun ümmetçlikle falan değil 18.yy başında çoktan bozulmuş toprak sistemiyle ilgili olduğunu unutmamak gerekiyor. Abdülhamit ortalama bir 19.yy despotudur. Önemli bir insan değil. Konu detayı için İsmail Cem’den Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi, Doğan Avcıoğlu’ndan Türkiye’nin Düzeni’nin ilk cildi, Stefanos Yerasmios’tan Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye’nin İlk cildini okuyabilirsiniz. Abdülhamit süregelen bir silsile içerisinde ortalama bir tiptir. Zaten gördüğü ilk gerçek mukavemetle yani hareket ordusuyla karşılaşınca tabanları yağlamak durumunda kalmıştır yaratmaya çalıştığı korku imparatorluğu bitince.
- sanal hayvan
(24.06.25 13:06:24 ~ 13:22:14)
1